Cumhurbaşkanı Erdoğan: 2. Nekbe'ye kimsenin gücü yetmez
BaşkanErdoğan, Malezya'da Yeni Yüzyılda Türkiye-Malezya Stratejik İşbirliği toplantısı kapsamında kamu çalışanları ve üniversite öğrencilerine hitap etti. Burada yaptığı açıklamada Gazze üzerine oynanan oyunlara vurgu yapan Erdoğan, "İsrail'in hukuk tanımaz, şımarık tavrını sürdürdüğünü görüyoruz. Filistinlilerin sürgün teklifinin bizce ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Filistin halkına 2. Nekbe'yi yaşatmaya kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir. İsrail kendi başına bu faturayı mutlaka ödemelidir
Başkan Erdoğan'dan Trump'a Gazze yanıtı: 2.Nekbe'ye kimsenin gücü yetmez
Giriş Tarihi: 10.02.2025 10:41 Son Güncelleme: 10.02.2025 12:00
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Malezya'da fahri doktora verildi: Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya kimsenin gücü yetmez
SON DAKİKA: Başkan Erdoğan'dan dünyaya çok net Gazze mesajı: Filistinliler 2. Nekbe'yi yaşamayacak
Başkan Erdoğan'dan Yeni Yüzyılda Türkiye-Malezya Stratejik İşbirliği toplantısında önemli açıklamalar
BAŞKAN ERDOĞAN: 2.NEKBE'YE KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ
İşte Başkan Erdoğan'ın açıklamalarında öne çıkanlar:
"İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA GÜÇLENMESİNİ TEMENNİ EDİYORUM"
Sizlere Türkiye'deki 85 milyon kardeşimizin en içten selam ve sevgilerini iletmek istiyorum. Hasbi bir dost ve kardeşimiz olarak gördüğümüz Malezya'yı her ziyaretimde ayrı bir heyecan, ayrı bir bahtiyarlık içinde hissederek kendileriyle bir arada oluyorum. Muhterem kardeşim Başbakan Enver İbrahim'e, eşine ve tüm Malezya halkına bizi kendi evimizdeymiş gibi hissettiren sıcak misafirperverlikleri için sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum.
Türk ve Malay halkları arasındaki münasebetlerin kökleri 16. yüzyıla kadar uzanıyor. Gerek tarihi, gerekse kültürel anlamda müşterek bir değerler manzumesini paylaşıyoruz. Geçtiğimiz yıl, diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 60. yıl dönümünü büyük bir heyecan ve mutlulukla hep birlikte idrak ettik. Ülkelerimiz arasındaki bu yakın ve dostane ilişkilerin gelecekte de her alanda ivme kazanarak çok daha güçlü bir şekilde sürmesini temenni ediyorum.
"REKABET YIKICI BİR HAL ALDI"
Malezya ziyaretimizi bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz. Üretim, tüketim, dağıtım alışkanlıkları kökten değişirken eş zamanlı olarak dünyamız yeni bir paylaşım kavgasına doğru sürükleniyor. Bu değişim fırtınası küresel ölçekte siyasi, sosyal ve ekonomik birtakım kırılmaları da beraberinde getiriyor. Yine bu süreçte ülkeler arasındaki rekabetin daha yıkıcı hale geldiğini, kutuplaşmanın daha da arttığını, korumacı ve tek taraflı yaklaşımların rutinleştiğini müşahede ediyoruz.
Bundan 80 yıl öncesinin olağanüstü şartlarında insanlığa biçilen bu elbise kabul edelim ki dünyamıza artık çok dar geliyor. Bunun da işaretlerini geniş bir yelpazede hepimiz görüyoruz. Dahası son dönemde giderek artan dayatmaları imtiyazlarını kaybetmek istemeyenlerin çırpınışları olarak değerlendiriyoruz. Haklı olanın güçlü değil, gücü elinde bulunduranın her zaman haklı çıktığı bu adaletsiz düzene itirazımızı her zeminde açıkça dile getiriyoruz.
YENİ BİR KÜRESEL DÜZEN VURGUSU
Türkiye olarak biz şuna inanıyoruz. Her şeyden önce nüfusu yaklaşık 2 milyarı aşan İslam aleminin temsil edilmediği bir yapının kendisi adil olmadığı için adalet de dağıtamaz. Dünya nüfusunun dörtte birinin dışlandığı bir yapının güvenlik dağıtması, küresel istikrar ve barışa hizmet etmesi elbette beklenemez. Aynı durum küresel yönetim sisteminde temsil imkanı bulamayan diğer gruplar için de geçerlidir. Dolayısıyla ekonomiden diplomasiye, ticaretten güvenliğe, sorunların çözümü için yeni bir anlayışa, yeni bir küresel düzene ihtiyacımız var.
"ÜZERİMİZDEKİ SORUMLULUĞUN FARKINDAYIZ"
Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek durumundayım. Gerçek manada bir değişimin yaşanabilmesi için sadece kendi maruz kaldığımız adaletsizliklere itiraz etmemiz yetmez. Kendi hakkımızı savunurken başkalarının yaşadığı haksızlık ve acılara da gönlümüzü açma cesaretini gösterebilmeliyiz. Unutmayalım ki altta kalanın canının çıktığı bir yerde yalnızca keder olur, gözyaşı ve acı olur. Biz Türkiye olarak işte böyle bir bakış açısıyla hareket ediyoruz. Üzerimizdeki sorumluluğun farkındayız ve bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmenin mücadelesini veriyoruz.
Tüm bunları yaparken yeni ortaklıklar tesis etmenin dış ilişkiler ve iş birliği ağımızı zenginleştirmenin çabasındayız. Asya'nın artan öneminin de bilinciyle 2019 yılında ilan ettiğimiz Yeniden Asya vizyonumuz kapsamında kıtayla bağlarımızın ve iş birliğimizin kuvvetlendirilmesini amaçlıyoruz. Aradan geçen 5 yılda bu manada önemli gelişmeler kaydettik.
Bu açılımımızda Malezya'nın her zaman müstesna bir yeri oldu. Malezya ile ilişkilerimizi 2014 yılında stratejik ortaklık seviyesine 2022 yılında da kapsamlı stratejik ortaklık düzeyine yükselttik. Halklarımız arasındaki köklü ve yakın ilişkilere yakışır şekilde iş birliğimizi somut adımlarla tahkim etmeye başladık. Bizim için Malezya 35 milyona yaklaşan nüfusu dinamik ekonomisi ve yetişmiş insan kaynağıyla bölgesindeki öncü ülkelerin en başında geliyor.
"ANKA İHA'LAR KONUSUNDA ÖNEMLİ İŞ BİRLİĞİMİZ VAR"
Münasebetlerimizi teknolojik iş birliği ve ortak üretim vizyonuyla özellikle bu tür bir yaklaşımla geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu vizyonumuzun meyvelerini toplama aşamasına geldik. TUSAŞ Malezya yüzden fazla Malezyalı genç mühendise çalışma imkanı sunan etkin bir tesis haline dönüştü. Savunma sanayi firmalarımızın iş birliği ile ikinci parti kıyı görev gemileri inşa edilmeye başlandı. ANKA İHA'lar konusunda önemli iş birliğimiz var. Ticaret hacminde ortaya koyduğumuz hedeflere uygun olarak 2024 yılında 5 milyar doları aştık. Ticareti dengeli şekilde 10 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.
BATI ÜLKELERİNE FİLİSTİN TEPKİSİ
Malezya ile birçok noktada tam dayanışma içinde hareket ediyoruz. Malezya'nın Gazze davasına desteğini takdir ile takip ediyorum. İsrail'in soykırım uyguladığı Gazze'de katliamların başladığı ilk günden itibaren yoğun diplomasi yürüttük. İsrail'in devlet terörüne dikkat çektik. Filistin'in haykıran sesi olduk. Gazze'ye gönderdiğimiz 100 bin tonu aşan insani yardım dışında İsrail ile ticareti durdurarak tepkimizi ortaya koyduk. Sorumluların hesap vermesi için gayret gösterdik. Bu çabalarımızdan dolayı tehdit edildik, Siyonist lobinin itibar suikastlarına uğradık ama hiçbir zaman zalime boyun eğmedik, mazlumları bir an olsun yalnız bırakmadık. İsrail'in Gazze'de 61 bin Filistinliyi katletmesine BM maalesef dur diyemedi. Batı dünyası 471 gün sürede kötü bir imtihan verdi. Büyük bir çöküşe şahit olduk. 2 milyon insan son asrın en barbar soykırımını yaşadı. Buna rağmen Gazzeli kardeşlerimiz zalimler karşısında diz çökmedi, vatanlarını terk etmedi.
"İKİNCİ NEKBE'YE GÜCÜNÜZ YETMEZ"
Direniş güçlerinin kahramanca mücadelesi sayesinde İsrail stratejik hedeflerine ulaşamadı. Neticede bizim de katkı verdiğimiz bir süreç sonunda 19 Ocak'ta Filistin direniş hareketi Hamas ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varıldı. Ancak İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavrını sürdürdüğünü görüyoruz. Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün etmeye yönelik tekliflerin bizce ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Bu arada Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir.
"İSRAİL FATURAYI ÖDEYECEK"
Burada asıl konuşulması gereken şudur. Bakınız Gazze'de 61 binden fazla masum şehit oldu. Okullar, kiliseler, camiler, üniversiteler bombalandı. Gazze'deki binaların neredeyse yüzde 80'i yıkıldı. 50 milyon tonu aşkın devasa bir enkazdan bahsediliyor. Gazze'deki yıkımın mali faturasının 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu ağır faturanın müsebbibi de İsrail ve Netanyahu hükümetidir. İsrail kendi başına bu faturayı mutlaka ama mutlaka ödemelidir.
İsrail yönetiminden öncelikle sebep oldukları yıkımın bedeli tahsil edilmeli, bununla da Gazze'deki yeniden inşa süreçleri başlatılmalıdır. Tazmin edilmeyen her zarar faili daha da azgınlaştıracaktır. İsrail'in önce yıkıma, onca acıya katliama sebep olduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesine izin verilemez. Dolayısıyla Netanyahu, 15 ay süren katliamlarına rağmen topraklarından kopartamadığı Gazzelilere yer arayacağına Gazze'de yol açtığı 100 milyar dolarlık zararı tedarik edeceği kaynak aramalıdır.
Burada şunu da dikkatinize getirmek isterim. Biz 6 Şubat 2023 depremlerinde gerçekten büyük bir yıkım yaşadık. 53 binden fazla canımızı kaybettik. 311 bini aşkın bina kullanılamaz hale geldi. Bu vahim tabloya rağmen depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden enkazı kaldırdık. İnşaatlara başladık ve şimdiye kadar 201 bin konutu teslim ettik. Bu yıl bitmeden 453 bin konut ve iş yerini teslim edeceğiz. Aynı inşa ve ihya başarısını Gazze'de de İslam dünyası olarak sergileyebiliriz.
İKİNCİ BİR NEKBE'YE ALLAH'IN İZNİYLE KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ
Direniş güçlerinin kahramanca mücadelesi sayesinde İsrail stratejik hedeflerine ulaşamadı. Neticede bizim de katkı verdiğimiz bir süreç sonunda 19 Ocak'ta Filistin direniş hareketi Hamas ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varıldı. Ancak İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavrını sürdürdüğünü görüyoruz. Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün etmeye yönelik tekliflerin bizce ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Bu arada Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir.
YIKIMIN FATURASINI İSRAİL VE NETANYAHU ÖDEYECEK
Burada asıl konuşulması gereken şudur. Bakınız Gazze'de 61 binden fazla masum şehit oldu. Okullar, kiliseler, camiler, üniversiteler bombalandı. Gazze'deki binaların neredeyse yüzde 80'i yıkıldı. 50 milyon tonu aşkın devasa bir enkazdan bahsediliyor. Gazze'deki yıkımın mali faturasının 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu ağır faturanın müsebbibi de İsrail ve Netanyahu hükümetidir. İsrail kendi başına bu faturayı mutlaka ama mutlaka ödemelidir.
İsrail yönetiminden öncelikle sebep oldukları yıkımın bedeli tahsil edilmeli, bununla da Gazze'deki yeniden inşa süreçleri başlatılmalıdır. Tazmin edilmeyen her zarar faili daha da azgınlaştıracaktır. İsrail'in önce yıkıma, onca acıya katliama sebep olduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesine izin verilemez. Dolayısıyla Netanyahu, 15 ay süren katliamlarına rağmen topraklarından kopartamadığı Gazzelilere yer arayacağına Gazze'de yol açtığı 100 milyar dolarlık zararı tedarik edeceği kaynak aramalıdır.
Burada şunu da dikkatinize getirmek isterim. Biz 6 Şubat 2023 depremlerinde gerçekten büyük bir yıkım yaşadık. 53 binden fazla canımızı kaybettik. 311 bini aşkın bina kullanılamaz hale geldi. Bu vahim tabloya rağmen depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden enkazı kaldırdık. İnşaatlara başladık ve şimdiye kadar 201 bin konutu teslim ettik. Bu yıl bitmeden 453 bin konut ve iş yerini teslim edeceğiz. Aynı inşa ve ihya başarısını Gazze'de de İslam dünyası olarak sergileyebiliriz