Giriş Tarihi: 01.02.2017 05:29 Son Güncelleme Tarihi: 01.02.2017 07:09
Yılın ilk MGK toplantısı sona erdi. İşte ilk açıklama...
Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) 2017 yılındaki ilk toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşen toplantı 8 saat sürdü.
2017 yılının ilk Milli Güvenlik Kurulu sonrasında yapılan açıklamada "Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu asimetrik saldırılara karşı, yurt içinde ve yurtdışında gereken her türlü tedbirin alınması konusundaki kararlılığımız teyit edilmiştir" denildi.
Toplantı sonrasında yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
1. Türkiye'nin millî güvenliğine yönelik terör tehdidi ile güvenlik risklerine karşı, hukuk çerçevesinde alınan tedbirler kapsamlı şekilde görüşülmüştür. FETÖ/PDY, PKK ve DEAŞ terör örgütleri ile mücadele başta olmak üzere, 2016 yılı içinde meydana gelen terör eylemleri hususunda yıllık güvenlik değerlendirmesi yapılmıştır. İstanbul, Kayseri ve İzmir'deki menfur terör eylemleri, Rus Büyükelçisi'ni hedef alan suikast ve İstanbul'da yılbaşı gecesi yapılan hain saldırı, adli ve idari soruşturmalar göz önünde bulundurularak her yönüyle ele alınmış ve saldırılar şiddetle kınanmıştır. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu asimetrik saldırılara karşı, yurt içinde ve yurt dışında gereken her türlü tedbirin alınması konusundaki kararlılığımız teyit edilmiştir. Bölücü terör örgütü ve uzantısı olan örgütler tarafından yapılan hain saldırılar, Türkiye'nin uluslararası kamuoyuna açıkladığı tezlerinin doğruluğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir."
Terör örgütleriyle mücadeledeki haklılığın uluslararası düzeyde daha etkin şekilde anlatılması gerektiği vurgulandığı açıklamada "Dinî, mezhebî, etnik kavram ve hassasiyetleri istismar eden terör örgütleri ve onları destekleyen odaklarla, ayrım gözetilmeksizin mücadeleye azim ve kararlılıkla devam edileceği ifade edilmiştir.
2. Terör örgütlerinin muhatap olarak kabul edilip, bu örgütlere çeşitli usullerle silah yardımında bulunulmasının, terörün güçlenmesine ve yayılmasına zemin hazırladığı belirtilmiştir.
3. Suriye ve Irak'taki son gelişmeler ayrıntılı şekilde değerlendirilmiş; bu ülkelerden kaynaklanan terör tehditlerinin, ülkemizin ve bölgenin güvenlik ve istikrarına etkileri üzerinde durulmuştur.
4. Suriye'de gerçekleştirilen ateşkesin korunması ve güçlendirilmesi ile Astana toplantısı ayrıntılı şekilde ele alınarak, Türkiye'nin siyasi geçiş sürecinin başlatılmasına yönelik çabalarını ve insani sorumluluklarını yerine getirmeye devam edeceği kaydedilmiştir.
5. Kıbrıs meselesine çözüm bulunması için Cenevre'de yapılan görüşmeler kapsamlı şekilde ele alınmış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerinin korunması hususunda atılacak adımlar değerlendirilmiştir.
6. Myanmar'da Arakanlı Müslümanların durumu ele alınmış ve insani yardımların artırılarak devam etmesinin gerekliliği vurgulanmıştır."
Erdoğan, Gözyaşı ve ailesini kabul etti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Suriye'nin İdlib kentinde rejim birliklerine ait savaş uçaklarından atılan varil bombası nedeniyle iki bacağını, sağ el parmaklarını ve gözlerini kaybeden babası Nasır için yardım talebinde bulunan 5 yaşındaki Suriyeli Gözyaşı ve ailesiyle bir araya geldi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen kabulde, Gözyaşı ve kardeşi Sidre'nin yanı sıra babası Mamun Halit Nasır da yer aldı. Erdoğan çiftiyle bir süre sohbet eden Gözyaşı ve kardeşine Erdoğan çifti çeşitli hediyeler verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sohbet sırasında gözlerini ve bacaklarını kaybeden baba Nasır'ın sürekli elini tuttu. Gözyaşı'nın, rejim birliklerinin bombardımanında gözlerini kaybeden babası için, "Benim gözlerimi alıp, babama verin. O görsün ve beni sevsin" sözleri kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Anadolu Ajansı'nın (AA), "Yılın Fotoğrafları" oylamasında "Yaşam" kategorisinde birinci olan, "Gözyaşı'nın babası için çağrısı karşılık buldu" adlı fotoğrafa Cumhurbaşkanı Erdoğan da oy vermişti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, SURİYELİ GÖZYAŞI VE AİLESİNİ KABUL ETTİHAYALİ GERÇEK OLDU
Gözyaşı da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisinin yer aldığı fotoğrafa oy verdiğini öğrendiğinde duygularını, "Erdoğan amca babamla benim fotoğrafımı görmüş, mutlu olduk. Onu çok seviyorum, inşallah kendisini görmeyi çok istiyorum. Türkiye'de olmamızı o sağladı. İnşallah onu bir gün görürüm. Kendisini çok seviyorum. Allah ondan razı olsun" demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kucağına aldığı Gözyaşı'na, AA'nın 2016 Yıllığı'nda, babasıyla birlikte yer aldığı ve yarışmada birinci olan "Gözyaşı'nın babası için çağrısı karşılık buldu" adlı fotoğrafı gösterdi.
5 yaşındaki Gözyaşı'nın, babasının tedavi edileceğini duyduğu andaki sevincini yansıtan 'Gözyaşının çağrısı babası için karşılık buldu' adlı fotoğraf, AA'nın yarışmasında birinci olmuştu.
Tecavüz ve infaz merkezi: Kandil
PKK’lı kadın teröristlerin ifadelerinden yola çıkılarak hazırlanan istihbarat raporunda örgütün kadınlara yönelik baskı, tehdit ve tecavüz dolu korkunç olaylarına yer verildi. İşte kandırılarak dağa çıkarılan kızların intihar ve infazla biten öyküleri...
PKK'lı kadın teröristlerden 10 yılda 571'i teslim oldu, 8 bin 661'i yakalandı. İstihbarat raporuna göre bölgenin kandırılarak dağa çıkarılan genç kızları Kandil'de seks kölesi gibi kullanıldı, tecavüze ve işkenceye maruz kaldı. Sesini çıkaran kadınlar 'ajan' olduğu bahane edilerek infaz edildi. Bazı kadınlar yaşadıklarına dayanamayıp intihar etti. Örgüt içinde tecavüze uğradığı duyulan ya da buna karşı çıkan bazı kadın teröristlerin ise öldürülüp cesetlerinin, operasyonların yapıldığı bölgelere bırakılarak güvenlik güçlerinin operasyonunda öldürülmüş gibi gösterildi. İşte tanık itirafçıların anlattıkları;
K.S. (32): 17 yaşındaki uzun boylu, sarışın Dilan ve 18 yaşındaki sarışın, yeşil gözlü Ağıt gibi 28 kadınla birlikte 2002-2003 arasında Cemal kod adlı Murat Karayılan'ın korumalığını yaptım. İstanbullu olan Dilan, 2002'de Karayılan'ın kendisine tecavüz etmesi nedeniyle el bombasıyla intihar etti. Karayılan'ın korkusundan kimse sesini çıkaramadı.
B. kod adlı S.K: Dilber adlı arkadaşa, Cuma kod adlı Cemil Bayık'ın tecavüz ettiği ortaya çıkmıştı. Bayık'ın emriyle infaz edildi. Örgüt yöneticilerinden Ali Haydar Kaytan'ın eşi Cemile Kaytan başka bir kampta hamile kalmıştı. 8 aylık çocuğu aldırılıp sobaya atılarak yakıldı. Örgütün ilk kadın mensuplarından olan Saime Aşkın, örgütteki terörist başlarının kadınlarla olan ilişkilerini eleştirmesi üzerine Kandil'de kendi eliyle kazdırıldığı mezarda kurşuna dizildi. Dr. Jiyan kod adlı Lamia Baski, uğradığı cinsel tacizler yüzünden Avrupa'daki ailesinin yanına dönmek isteyince Cemil Bayık tarafından 'ajan' ilan edilerek aylarca işkence gördü. Sonra kafasına sıkılan tek kurşunla öldürüldü.
Z. kod adlı B.Y.(24): Mağaranın sorumlusu beni herkesin gözü önünde taciz etti. Tepki gösterince hakkımda 'ajan' olabilir dedikodusu yaymaya başladı. İlk fırsatta kaçıp teslim oldum.
B. kod adlı F.G.(32): Silahlı iki kişi ağzımı kapatıp beni dağa kaçırdı. Mağarada 2 ay boyunca tecavüz ettiler. Kaçtım, teslim oldum.
Y. kod adlı H. K.(25): Bir köylümüz, PKK'nın Avrupa'da eğitim verdiğini istersem göndereceğini söyleyince örgüte katılmaya karar verdim. Kandil'de kaldığım sürede tecavüze uğrayan ve hamile kalan Suriyeli iki kadın gözümün önünde kurşuna dizildi. Halen Diyarbakır'da tutuklu K.C.'nin tecavüz ettiği Asmin Evin kod adlı Selma D. durum ortaya çıkınca infaz edilme korkusuyla kendi silahıyla intihar etti. PKK, kadın teröristi çatışmada ölmüş gibi açıkladı.
Bu kare PKK'lı Duran Kalkan'ın örgütün kandırdığı kızları nasıl kullandığını anlatıyor.
Ç. Kod adlı Ö.K.: "Bir gecede 3 ayrı kişi tecavüz etmeye kalkıştı. Şikayet ettiğim üst düzey kadın yönetici, "Hangimiz burada temiziz ki sen temiz kalacaksın" deyince özgürlük adına çıktığım dağda meğer köle olduğumu fark ettim. Tecrit cezası aldım."
S. kod adlı S.A.: 19 yaşında katıldım. Uğradığım tecavüzü bizzat Kandil'e giderek üst yönetime anlattım. Yönetim, sessiz kalmakla, aksi halde infazla tehdit etti. Kelareş Kampı'nda hücreye kapatıldım. Kamp sorumlusu "Cudi" kod adlı Seyithan Yılmaz ve "Çektar" kod adlı Aziz Çelikbilek'in de dahil olduğu 12 örgüt mensubu bana tecavüz etti. Yılmaz'ı bıçaklayıp kaçtım."
Bölgenin genç kızlarını kandırarak dağa çıkaran kadın yöneticiler ise sefa sürüyor.
ÖLDÜRÜP KAHRAMAN İLAN ETTİLER
Seks kölesi gibi kullanıldıktan sonra infaz edilen bir kadın teröristin öyküsü ise tüm vahşeti anlatmaya yeter: Hakkari'den örgüte katılan Zozan Tolhindan kod adlı Rabia Kaya (26), aynı gruptaki Andok kod adlı Barış Tekçe ve Murat kod adlı Halim Akman'ın tecavüzüne uğradı. Olay Kandil'de duyulunca, aynı kişiler Kaya'yı Kadı Dağı Çeltik mevkiinde döverek öldürdü. Cesedini askerin havadan ve karadan operasyon yaptığı Armutlu mevkiine attı. Örgüt, Kaya'nın 11 Ekim 2011'de askerin hava operasyonunda öldüğünü duyurdu. Aile cesedi bir türlü bulamadı. Örgüt cesedi 'kahraman' diyerek kardeşine teslim etti.
Murat Karayılan'ın tecavüz ettiği Dilan isimli terörist el bombasıyla intihar etmiş...
HAMİLE ROJİN'İ NEHRE ATTILAR
G. kod adlı G.Ö(26): "Ağabeyim çatışmada ölünce diğer ağabeyimle birlikte örgüte katıldım. Mardinli Rojin, örgüt yöneticisi tarafından tecavüz edilip hamile bırakılmıştı. Canlı olarak Dicle Nehri'ne atarak öldürdüler. Bizi de aynısını yapmakla tehdit ettiler.
Ş. kod adlı A.G: YJA'nın sorumlusu, Dicle Andok kod adlı Malatyalı kadın, Botan kod adlı Nizamettin T., Ekrem kod adlı Hıdır S. ve Türkmervan kod adlı üst yöneticilerin tecavüzüne uğruyordu. Örgütte kadınlara en çok düşkün olan Murat Karayılan ve Cemil Bayık'tır. Karayılan'ın korumalarından H. kod adlı kadın, sürekli ilişkiye zorlandığı için kaçarak sınırda teslim oldu.
Halen Diyarbakır'da tutuklu K.C.'nin tecavüz ettiği Asmin Evin kendi silahıyla intihar etti. Zozan Tolhindan, Barış Tekçe ve Halim Akman'ın tecavüzüne uğrayıp öldürüldü.
PKK'lı kadın teröristlerden 10 yılda 571'i teslim oldu, 8 bin 661'i yakalandı. İstihbarat raporuna göre bölgenin kandırılarak dağa çıkarılan genç kızları Kandil'de seks kölesi gibi kullanıldı, tecavüze ve işkenceye maruz kaldı. Sesini çıkaran kadınlar 'ajan' olduğu bahane edilerek infaz edildi. Bazı kadınlar yaşadıklarına dayanamayıp intihar etti. Örgüt içinde tecavüze uğradığı duyulan ya da buna karşı çıkan bazı kadın teröristlerin ise öldürülüp cesetlerinin, operasyonların yapıldığı bölgelere bırakılarak güvenlik güçlerinin operasyonunda öldürülmüş gibi gösterildi. İşte tanık itirafçıların anlattıkları;
K.S. (32): 17 yaşındaki uzun boylu, sarışın Dilan ve 18 yaşındaki sarışın, yeşil gözlü Ağıt gibi 28 kadınla birlikte 2002-2003 arasında Cemal kod adlı Murat Karayılan'ın korumalığını yaptım. İstanbullu olan Dilan, 2002'de Karayılan'ın kendisine tecavüz etmesi nedeniyle el bombasıyla intihar etti. Karayılan'ın korkusundan kimse sesini çıkaramadı.
B. kod adlı S.K: Dilber adlı arkadaşa, Cuma kod adlı Cemil Bayık'ın tecavüz ettiği ortaya çıkmıştı. Bayık'ın emriyle infaz edildi. Örgüt yöneticilerinden Ali Haydar Kaytan'ın eşi Cemile Kaytan başka bir kampta hamile kalmıştı. 8 aylık çocuğu aldırılıp sobaya atılarak yakıldı. Örgütün ilk kadın mensuplarından olan Saime Aşkın, örgütteki terörist başlarının kadınlarla olan ilişkilerini eleştirmesi üzerine Kandil'de kendi eliyle kazdırıldığı mezarda kurşuna dizildi. Dr. Jiyan kod adlı Lamia Baski, uğradığı cinsel tacizler yüzünden Avrupa'daki ailesinin yanına dönmek isteyince Cemil Bayık tarafından 'ajan' ilan edilerek aylarca işkence gördü. Sonra kafasına sıkılan tek kurşunla öldürüldü.
Z. kod adlı B.Y.(24): Mağaranın sorumlusu beni herkesin gözü önünde taciz etti. Tepki gösterince hakkımda 'ajan' olabilir dedikodusu yaymaya başladı. İlk fırsatta kaçıp teslim oldum.
B. kod adlı F.G.(32): Silahlı iki kişi ağzımı kapatıp beni dağa kaçırdı. Mağarada 2 ay boyunca tecavüz ettiler. Kaçtım, teslim oldum.
Y. kod adlı H. K.(25): Bir köylümüz, PKK'nın Avrupa'da eğitim verdiğini istersem göndereceğini söyleyince örgüte katılmaya karar verdim. Kandil'de kaldığım sürede tecavüze uğrayan ve hamile kalan Suriyeli iki kadın gözümün önünde kurşuna dizildi. Halen Diyarbakır'da tutuklu K.C.'nin tecavüz ettiği Asmin Evin kod adlı Selma D. durum ortaya çıkınca infaz edilme korkusuyla kendi silahıyla intihar etti. PKK, kadın teröristi çatışmada ölmüş gibi açıkladı.
Bu kare PKK'lı Duran Kalkan'ın örgütün kandırdığı kızları nasıl kullandığını anlatıyor.
Ç. Kod adlı Ö.K.: "Bir gecede 3 ayrı kişi tecavüz etmeye kalkıştı. Şikayet ettiğim üst düzey kadın yönetici, "Hangimiz burada temiziz ki sen temiz kalacaksın" deyince özgürlük adına çıktığım dağda meğer köle olduğumu fark ettim. Tecrit cezası aldım."
S. kod adlı S.A.: 19 yaşında katıldım. Uğradığım tecavüzü bizzat Kandil'e giderek üst yönetime anlattım. Yönetim, sessiz kalmakla, aksi halde infazla tehdit etti. Kelareş Kampı'nda hücreye kapatıldım. Kamp sorumlusu "Cudi" kod adlı Seyithan Yılmaz ve "Çektar" kod adlı Aziz Çelikbilek'in de dahil olduğu 12 örgüt mensubu bana tecavüz etti. Yılmaz'ı bıçaklayıp kaçtım."
Bölgenin genç kızlarını kandırarak dağa çıkaran kadın yöneticiler ise sefa sürüyor.
ÖLDÜRÜP KAHRAMAN İLAN ETTİLER
Seks kölesi gibi kullanıldıktan sonra infaz edilen bir kadın teröristin öyküsü ise tüm vahşeti anlatmaya yeter: Hakkari'den örgüte katılan Zozan Tolhindan kod adlı Rabia Kaya (26), aynı gruptaki Andok kod adlı Barış Tekçe ve Murat kod adlı Halim Akman'ın tecavüzüne uğradı. Olay Kandil'de duyulunca, aynı kişiler Kaya'yı Kadı Dağı Çeltik mevkiinde döverek öldürdü. Cesedini askerin havadan ve karadan operasyon yaptığı Armutlu mevkiine attı. Örgüt, Kaya'nın 11 Ekim 2011'de askerin hava operasyonunda öldüğünü duyurdu. Aile cesedi bir türlü bulamadı. Örgüt cesedi 'kahraman' diyerek kardeşine teslim etti.
Murat Karayılan'ın tecavüz ettiği Dilan isimli terörist el bombasıyla intihar etmiş...
HAMİLE ROJİN'İ NEHRE ATTILAR
G. kod adlı G.Ö(26): "Ağabeyim çatışmada ölünce diğer ağabeyimle birlikte örgüte katıldım. Mardinli Rojin, örgüt yöneticisi tarafından tecavüz edilip hamile bırakılmıştı. Canlı olarak Dicle Nehri'ne atarak öldürdüler. Bizi de aynısını yapmakla tehdit ettiler.
Ş. kod adlı A.G: YJA'nın sorumlusu, Dicle Andok kod adlı Malatyalı kadın, Botan kod adlı Nizamettin T., Ekrem kod adlı Hıdır S. ve Türkmervan kod adlı üst yöneticilerin tecavüzüne uğruyordu. Örgütte kadınlara en çok düşkün olan Murat Karayılan ve Cemil Bayık'tır. Karayılan'ın korumalarından H. kod adlı kadın, sürekli ilişkiye zorlandığı için kaçarak sınırda teslim oldu.
Halen Diyarbakır'da tutuklu K.C.'nin tecavüz ettiği Asmin Evin kendi silahıyla intihar etti.Zozan Tolhindan, Barış Tekçe ve Halim Akman'ın tecavüzüne uğrayıp öldürüldü.
Hainleri kimse savunmuyor
İzmir’de 152’si tutuklu 270 FETÖ’cünün yargılandığı duruşmada, Gülen’in savunması için baronun atadığı avukatın da aralarında bulunduğu 30 avukat davadan çekildi
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin, 152'si tutuklu 270 sanığın önceki gün başlayan dava duruşmasının görülmesine dün devam edildi. Bin 300 sayfalık iddianamenin, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin dava, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampusu'ndeki duruşma salonunda saat 09.30'da başladı.
SANIKLAR DA KATILDI
Duruşmada tutuklu sanıklar Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka, Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş ile Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez hazır bulundu.
DAVADAN ÇEKİLDİLER
Duruşmaya damgasını vuran ise baro tarafından atanan avukatların savunmadan çekilmesi oldu. CMK uyarınca FETÖ davasının bir numaralı sanığı Fetullah Gülen'i savunması için İzmir Barosu tarafından atanan avukat, Gülen'i savunmak istemediğine dair dilekçe yazarak istifa etti. Hemen ardından Fetullah Gülen dışındaki sanıklara atanan 30 avukat da davadan çekildi.
10 akademisyen kırmızı listeden ByLock’çu çıktı
FETÖ'nün Marmara Üniversitesi'ndeki yapılanmasına ilişkin soruşturmada 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakkında dava açılan 15 tutuklu akademisyenden 10'u kırmızı kategoride ByLock kullanıcısı çıktı.
Akademisyenler, ifadelerinde ağız birliği etmişçesine "Biz bu programı telefonumuza yüklemedik" dedi. İşte akademisyenlerin ifadeleri:
Yrd. Doç. Dr. Gerçek Şahin Yücel: "Evime gelen kişiler tarafından ByLock internet hattım üzerinden indirilip kullanılmış olabilir.
MÜ Genel Sekreterlik'te görevli Abdullah B. (mavi kategori): "Bir kere ABD'ye gittim. Hiçbir şekilde ByLock kullanmadım. Bank Asya'da hesabım vardı. Zaman gazetesine bir süre aboneydim."
Araştırma Görevlisi Ahmet K.: ByLock'u FETÖ'nün kullandığını medyadan öğrendim. Ben hiç kullanmadım ve yüklemedim.
Doç. Dr. Ali D.: Bu programın varlığından 15 Temmuz'dan sonra haberim oldu. Kurmadım, kullanmadım. Telefonuma başkaları tarafından yüklendiğini düşünüyorum. Kırmızı listedeki Bylock'çu akademisyenler şöyle; Doçentler Hakan Kaptan, Aşkın Şeker, Yusuf Kılınç, yardımcı doçent Gerçek Şahin Yücel, araştırma görevlileri Ahmet Bostan, Ahmet Berk Kurtuluş, Emir Şahin, İbrahim Çam, mühendis İbrahim Gür, sağlık teknikeri Beyza Gürcü.
Darbeci hain it dalaşı ile indirildi
Darbe girişiminin yaşandığı gece Ankara üzerinde uçan FETÖ'cü hainlerin kullandığı F-16'nın, İncirlik'ten havalanan F-16'lar tarafından 'sivil halk zarar görmesin' diye vurulmadan havada "it dalaşı" yapılarak indirildiği ortaya çıktı. Darbe girişimi sırasında eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün damadı Yarbay Hakan Karakuş emrindeki darbeci pilotlar Ankara'yı kan gölüne çevirmek için harekete geçmişti. Görev tanımları hava savunma baskısı olan 151'inci "Tunç" filoya ait Suriye sınırında devriye görevi yapan 2 adet F-16, 16 Temmuz sabahı 06.00'da İncirlik Üssü'nden darbecilere karşı kaldırıldı. Pilotlara, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önündeki kavşağa bomba atan hain pilot Müslim Macit'in vurularak indirilmesi emri verildi. Darbeci yarbay Karakuş'un peşindeki uçaklardan kurtulması emrini verdiği pilot Macit 'it dalaşı'yla Akıncı Üssü'ne indirildi.
Darbeci'nin eşi: "Darbeciler idam edilsin"
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde İstanbul'un Üsküdar ilçesi Acıbadem Muhtarı Mete Sertbaş'ı şehit eden FETÖ/PDY üyesi Yüzbaşı Mehmet Karabekir'in öğretmen eşi Ayşe Karabekir, darbeci komutanların asılmasını istedi.
Trabzon Bahçecik Cezaevinde tutuklu bulunan Ayşe Karabekir, bugün yargılanmak üzere Trabzon Kaşüstü Adliyesine getirildi. Burada 2'nci Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkan darbeci Yüzbaşı Mehmet Karabekir'in eşi Ayşe Karabekir, mahkeme heyetinden, darbeci komutanların asılmasını istedi. Karabekir, " Ben 15 Temmuz gecesi İstanbul'da değildim. Trabzon'da bulunuyordum. Yaşanan olaydan sonra beni eşimi teşhis etmem için Adli Tıp'a çağırdılar. Ben İstanbul'a gittim. Eşimin kardeşi Murat gitmememi söyledi. Beni şikayet edeceğini belirtti. Kayınpederim ise 'Mehmet kötü şeyler yapmış, gidersek bizi tutuklarlar' dedi. Ben yinede gittim" dedi.
Mahkeme heyetini ifadesinin son bölümünde Ayşe Karabekir, "Tahliyemi talep ediyorum. Bir şey söylemek istiyorum. Darbe emrini veren komutanlara çok kızgınım, idam edilsinler" dedi. Mahkeme heyeti Ayşe Karabekir'in tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar vererek duruşmayı 12 Nisan tarihine erteledi.
‘Evet’ için 7 neden
AK Parti'de anayasa değişikliği referandumu hazırlıkları tüm hızıyla sürerken sloganlardan broşürlere kadar her alanda kapsamlı bir mutfak çalışması yapılıyor.
AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz referandum hazırlıklarını SABAH'a anlattı. Yılmaz, hazırladıkları kitapçıkta referandumda vatandaşın "Evet" demesi için 7 nedeni şöyle sıraladı:
İSTİKRAR: Yeni sistemle kalıcı istikrara kurumsal garanti verilecek. Son 15 yılda ülkede istikrar sağlandı ama bu kalıcı değil, bu partiye ve kişiye bağlı bir istikrardı. Yeni sistemle bunu garanti altına alıyoruz, kalıcı hale getiriyoruz. Halkımız buna 'evet' diyecektir.
ETKİLİ İDARE: Vatandaş hızlı işleyen bir idareye, bürokrasiye 'evet' diyecek. Daha az bürokrasi, daha hızlı büyümeye 'evet' diyecek. Kararnamelerle hızlı düzenleme imkânı olacak.
DEMOKRASİ: Vesayete son verilecek. Bunun tasfiye süreci tamamlanacak. Meclis'in doğrudan belirlenmesi ile milli irade güç kazanacak. Cumhurbaşkanlığı milletin makamı olarak tescillenmiş olacak. Vatandaş yüzde 69'la "ben seçeceğim cumhurbaşkanını" dedi. Eksik kaldı. Eksik unsurları tamamlayıp bu süreci bitirmiş olacağız. Güçlü yasama, güçlü icraat.
REFAH: Ekonomide olduğu gibi güvenlik politikalarında da hız katacak. Terörle mücadele, huzura güç verecek. Kurumsal yenilenmeyle bu sürece katkıda bulunacak. Refah seviyesi yükselecek.
MECLİS: Meclisimizin ve milletvekillerimizin güç kazandığı bir sistem olacak. Yasama yetkisi artık Meclis'te. Hükümetler tasarı gönderemeyecek. Kanunlarla ilgili her şey Meclis kontrolünde olacak. Meclis ilk defa HSKY'ya üye seçecek. Hem Cumhurbaşkanı hem de Meclis'e seçimleri yenileme imkânı verilecek. Halkın temsil gücü artacak.
BİRLİK-HUZUR: Birlik ve huzur pekişecek. Seçimi kazanmak için yüzde 50'nin oyu gerekiyor. Merkez siyaset güçlenecek. Devlet değil milletin merkezi güçlenecek. Siyasetçiler kendilerini farklı kesimlere açılmak zorunda hissedecek. Siyasette uzlaşma, diyalog kültürü gelişecek.
GÜÇ KATACAK: Sadece içerde değil, dışarıda da Türkiye'ye güç katacak. Fırtınalı bir dönemden geçiyoruz. Bölgemizde sınırların yeniden masaya koyulduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu fırtınalı dönemden en az hasarla çıkmamız için güçlü bir devlete sahip olmamız gerekiyor.
***
MEYDANLARIN DİLİ BÜTÜNLEŞTİRİCİ OLACAK
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, referandum sürecinde partilerin birbirini suçlayıcı ifadelerden uzak durması gerektiğini söyledi. Yazıcı, "Biz parti olarak bütünleyici dil kullanacağız. Ötekileştirmeye geçit vermeyeceğiz. İtici, ötekileştirici, başkalaştırıcı bir dil kullanmayacağız" dedi. Vatandaşın içerik bilmeden, kümeleşmeler olmasını, sistemin getirilerine bakmadan bu kümeleşmelere göre oy vermesini istemiyoruz" diye konuştu.
Zübeyde YALÇIN/ANKARA
Huduti’ye ‘Cemal Gürsel’ rolü verilmiş
Darbeci orgeneral Adem Huduti, cuntacıların kendisine 1960 darbesinde emekli olmasına rağmen cuntacıların ihtilal lideri yaptığı Cemal Gürsel rolü verdiklerini söyledi
Malatya'da, darbe girişimiyle ilgili aralarında eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı general ve subayların da bulunduğu 76 şüpheli ile ilgili hazırlanan iddianamede ilginç detaylar yer aldı. 2. Ordu'nun eski komutanı Orgeneral Adem Huduti'nin iddianamede yer alan ifadesi şöyle: Bana 27 Mayıs 1960 darbesinde İzmir'den Ankara'ya getirilen ve darbenin yöneticisi yapılan Cemal Gürsel örneği verildi. Darbecilerin başına geçmem teklif edildi. Albay Bahadır Erdemli bana odadaki konuşmalar sırasında bu işten dönmeyeceklerini, ölümü göze aldıklarını, başarıya ulaşabilmek için kendilerinin başına benim geçmemi ve tüm idareyi elime almamı istedi. Geçmiş tarihte buna benzer ihtilallerde veya darbe teşebbüslerinde alt rütbeli subaylar kalkışma sonrasında ilk etapta olayla ilgisi bulunmayan herhangi bir orgenerali ikna etmek sureti ile başlarına geçirmişlerdir. Ben de emir komuta zinciri dışına çıkmamalarını, derhal silahlarını bırakmalarını, herhangi bir şekilde çatışmaya girmemelerini söyledim. Ancak ikna olmadılar" dedi. İddianamede, TSK içine sızmış FETÖ'cülerin, Adem Huduti'nin Ankara'ya gitmesi için 'Şemdinli'de karakola saldırı var' yalanıyla İnsanlı Keşif Uçağı hazırlattığına da yer verildi.
27 Mayıs 1960 darbesi sonrası ihtilal lideri yapılan Cemal Gürsel Türkiye'nin 4'üncü cumhurbaşkanı olmuştu.
Malatya'da hazırlanan iddiananmede Adem Huduti'nin de aralarında olduğu 76 darbeci için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Son dakika: Reina katliamında 10 tutuklama
Reina saldırısıyla ilgili hakimliğe sevk edilen 10 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklanan şüpheliler arasında katili evinde 20 gün saklayan kişi de var.
Ortaköy'deki ünlü eğlence kulübü Reina'da gerçekleştirilen ve 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 14 şüpheli bugün emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye getirildi.
Soruşturmayı yürüten İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü ye ifade veren 16 şüphelinin 2'si serbest bırakılırken 14 şüpheli tutuklanmaları talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
Savcı Kökçü; şüpheliler Marhaba Abduloeva, Khıkmatıllo Zokırov, Kamil Ahmed, İlyas Mamaşaripov, Firuze Kasım, Yasin Mehmet, Ruzı Aılı, Ömer Faruk, Nurmuhammad Mamat, Duolaıtı Maımaıtıaılı, Ali Maimatimin, Abduweli Yasin, Abdu Mehmet Aziz, Abdulkeremu Maımaıtıabudula'nın "Silahlı terör örgütü üyeliği" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından tutuklanmasını talep etti. Savcılık ayrıca şüpheliler arasında yeralan İlyas Mamaşaripov hakkında ayrıca "39 kez kasten öldürme suçuna yardım" suçundan da tutuklama talebinde bulundu.
Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'nde yapılan sorgu tamamlandı. 10 şüpheli atılı suçlar kapsamında tutuklanırken 4 şüpheli serbest bırakıldı.
Son dakika: Figen Yüksekdağ'a büyük şok!
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen terör soruşturması kapsamında tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ hakkında 30 yıldan 83 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame kabul edildi.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Yüksekdağ'ın terör örgütü PKK'nın yasama organı konumunda olan DTK içerisindeki faaliyetleri ve diğer eylemleri nedeniyle terör örgütünün yöneticisi sıfatıyla cezalandırılması istendi.
Yüksekdağ'ın eylemlerine geniş yer verilen iddianamede, sanığın değişik tarihlerde yapmış olduğu konuşmalarla örgütün propagandasını yaptığı ifade edildi.
FİGEN YÜKSEKDAĞ SEGBİS ARACILIĞIYLA İFADE VERDİİddianamede, 6-8 Ekim olaylarının meydana geldiği tarihte partisinin MYK toplantısında bulunması ve yapılan açıklamada imzasının olması nedeniyle sokak hadiselerinin meydana gelmesinde sorumlu olduğu kaydedildi.
TERÖRİSTLERE 'ŞEHİT' DİYEN YÜKSEKDAĞ'A İSTENEN CEZA BELLİ OLDUYüksekdağ'ın üzerine atılı olan "terör örgütü yöneticiliği", "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "suç işlemeye tahrik" suçları 30 yıldan 83 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
ABD, PYD’ye zırhlı araç verdi
Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ABD Başkanı Trump'ın göreve başlamasından bu yana kendilerine desteğin arttığını iddia etti. Terör örgütü PYD'nin omurgasını oluşturduğu SDG, ABD yönetiminin ilk kez kendilerine zırhlı araç sağladığını da ileri sürdü. SDG sözcüsü Talal Silo, zırhlı araç ve personel taşıyıcılarının 4-5 gün önce bölgeye ulaştığını belirtti. Silo daha önce hafif silah ve mühimmat desteği aldıklarını da ifade etti. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcülerinden Binbaşı Adrian Rankine Galloway, SDG'ye zırhlı araç verdiklerini doğruladı.
Demirtaş hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen terör soruşturması kapsamında tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında 43 yıldan 142 yıla kadar hapis istemiyle iddianame kabul edildi. 6-8 Ekim olaylarının da yer aldığı iddianamede Demirtaş'ın, "Terör örgütü yöneticiliği", "Terör örgütü propagandası yapmak', "Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet", "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "Halkı kanunlara uymamaya tahrik" ve "Suç işlemeye tahrik ve suçu ve suçluyu övme" suçlarından 43 yıldan 142 yıla kadar cezalandırılması talep ediliyor.
Ergenekon’un kumpas mühimmatı Feto’dan
Ergenekon kumpasında ele geçirilen en büyük mühimmatın emekli binbaşı Fikret Emek’in annesi Emine Emek’in evine FETÖ tarafından konulduğu ortaya çıktı. Talimat Feto’nun halasının oğlu Kazım Avcı’dan geldi. Emek, örgütün avukatı Dokumacı tarafından korundu
Ergenekon'da ele geçirilen en büyük mühimmat FETÖ'nün tezgahı çıktı. Ergenekon soruşturmalarında annesi Emine Emek'in Eskişehir'deki evinde en büyük mühimmat bulunan emekli binbaşı Fikret Emek'in gözaltına alındığında FETÖ tarafından korunduğu anlaşıldı. Eskişehir'de ele geçirilen el bombalarının Cumhuriyet gazetesine atılan bomba ile aynı seride olduğu tespit edilmesine rağmen dönemin özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Fikret Emek'i Ergenekon üyeliğinden değil silah ve mühimmat bulundurmaktan tutukladı. Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü de Emek'in Ergenekon sanıklarıyla bağlantısı olmadığına yönelik rapor hazırladı. Oysa Emek'in FETÖ'yle bağlantıları dikkat çekici. İşte o bağlantılar:
Emek'in avukatı Mustafa Dokumacı TÜBİTAK Hukuk Müşaviri olmasına rağmen FETÖ adına kritik davalara bakıyordu. Dokumacı, 15 Temmuz sonrası yurtdışına kaçtı.
TALİMAT FETÖ'CÜ İMAMDAN
FETÖ çatı iddianamesinde örgütün eski imamlarından Çetin Acar "Fikret Emek, bombaları Kazım Avcı'nın talimatıyla sakladı. Annesi, Ankara'ya gelerek Avcı'yla görüştü. Oğluna sahip çıkılmadığı yönünde şikayetlerde bulundu" diye ifade verdi.
Avcı, terör örgütü FETÖ lideri Fetullah Gülen'in halasının oğluydu. 1997'de FETÖ üyesi bürokratların katıldığı bir toplantıda imamlık yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı'nda ve TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı Dolmabahçe Sarayı'nda çalıştı. Avcı, aynı davada Fikret Emek'i tanımadığını söyledi. Annesi Emine Emek olduğunu düşündüğü biriyle çay bahçesinde karşılaştığını ve kendisine oğlu Fikret Emek için dua ettiğini anlattı.
FETÖ'nün çatı iddianamesinde; Fikret Emek'in FETÖ tarafından korunduğuna yönelik tanık ifadesi de var. Tanık Z.Ç., 2009'da dönemin istihbarat daire başkan yardımcısı olan ve 15 Temmuz darbe girişimine aktif olarak katılan Ayhan Falakalı'nın makamında kendisine Ergenekon davası sanıklarından Fikret Emek'in bu işin (Ergenekon) içinde olmadığını söylediğini anlattı.
Ergenekon soruşturması, 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombasının bulunmasıyla başlamış, soruşturmanın seyri 27 Haziran 2007'de Emine Emek'in evinde bomba ve silah bulununca değişmişti.
Emek, 2013'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında 41 yıl 4 ay hapse çarptırılmıştı. Ergenekon davasının çökmesinin ardından 2014'te İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edildi. Şu an serbest.
Fikret Emek'in annesinin Eskişehir'deki evinde 11 kilo C-3 tipi plastik patlayıcı, 1 adet Kanas tipi dürbünlü tüfek, bir Kalaşnikof, 1 av tüfeği, 10 el bombası ve çok sayıda mermi ele geçirildi.
Son dakika haberi: Reina canisinin şifreli ses kaydı ortaya çıktı
Reina'daki saldırıya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında savcılıkça ifadesi alınan, aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 14 şüpheli, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi . Şüphelilerden İlyas Mamaşaripov'un, aynı evde 20 gün kaldığı Reina saldırganı Abdulgadir Masharipov'a talimat verdiği öne sürüldü. Öte yandan Başakşehir'deki evinde yapılan aramada ele geçirilen dijital metaryallerde, çatışma bölgelerinde yer alan DEAŞ militanlarının görüntülerinin bulunduğu belirtilen yazıda, yapılan aramada ayrıca Reina saldırısını gerçekleştiren Abdulgadir Masharipov'a ait, içinde eyleme ilişkin şifreli ses talimatının da bulunduğu tabletin ele geçirildiği aktarıldı.
Ortaköy'deki terör saldırısına ilişkin savcılıkça ifadesi alınan, aralarında yabancı uyrukluların da olduğu 14 şüpheli, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından, tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Sevk edilen şüpheliler arasında, 20 gün aynı evde kaldığı Reina saldırganı Abdulgadir Masharipov'a saldırı talimatını verdiği belirtilen İlyas Mamaşaripov da yer alıyor.
ŞÜPHELİLERİN İFADELERİ ALINDI
Gözaltında tutuldukları İstanbul Emniyet Müdürlüğünden Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayına getirilen şüpheliler İlyas Mamaşaripov, Firuze Kazım, Kamil Ahmed, Khikmatillo Zokirov, Marhaba Abduloeva, Nurmuhammed Mamat, Ömer Faruk, Ruzi Aili, Yasin Mehmet, Abdulkeremu Maimaitıabudula, Abdul Mehmet Aziz, Abduweli Yasin, Ali Maimaitimin ve Duolaiti Maimaitiaili'nin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü tarafından ifadeleri alındı.
39 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET
Şüphelileri, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklanmaları talebiyle nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine sevk eden savcı Kökçü, ayrıca, bu şüphelilerden İlyas Mamaşaripov'u, saldırı sonucu hayatını kaybeden 39 kişinin ölümünden sorumlu tutarak, 39 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen, "nitelikli şekilde kasten öldürme suçuna yardım etme" suçundan da sevk etti.
EYLEMİ BİRLİKTE PLANLAMIŞLAR
Savcılık sevk yazısında, DEAŞ terör örgütünün yapısı ve Türkiye'de daha önce gerçekleştirdiği eylemler sıralandı.
ÖRGÜTÜN SÖZDE EMİRİ HOCA AKA
Beşiktaş'taki Reina isimli eğlence mekanına 1 Ocak'ta otomatik silahla ateş ederek giren DEAŞ terör örgütü mensubu "Ebu Muhammed El Horasani" kod isimli şüpheli tarafından 39 kişinin öldürüldüğü ve çok sayıda kişinin de yaralandığı aktarılan yazıda, şüphelilerden İlyas Mamaşaripov'un, terör örgütünde sözde "emir" düzeyinde faaliyet yürüten "Hoca Aka" isimli şahsın yardımcısı olduğu ve "Yusuf" kod ismini kullandığı belirtildi.
REİNA CANİSİNİN SES KAYDI
Şüphelinin Başakşehir'deki evinde yapılan aramada ele geçirilen dijital metaryallerde, çatışma bölgelerinde yer alan DEAŞ militanlarının görüntülerinin bulunduğu belirtilen yazıda, yapılan aramada ayrıca Reina saldırısını gerçekleştiren Abdulgadir Masharipov'a ait, içinde eyleme ilişkin şifreli ses talimatının da bulunduğu tabletin ele geçirildiği aktarıldı.
TERÖRİST MASHARİPOV İLE BİRLİKTE KALMIŞLAR
Şüpheli İlyas Mamaşaripov'un Reina'da gerçekleştirilen eylemin planlama aşamalarında yer aldığı da kaydedilen yazıda, şüpheli ve ailesinin, Reina saldırganı Abdulgadir Masharipov ve ailesiyle, eylem tarihi olan 31 Aralık 2015'e kadar, 20 gün beraber kaldıklarına da dikkati çekildi.
EYLEMDEN HABERLERİ VARDI
Eylemden hemen sonra Reina saldırganı Masharipov'un eşi ve çocuklarının, şüpheli İlyas Mamaşaripov'un eşi şüpheli Maraba Aduloeva'nın, "Burada kalırsanız zarar görürsünüz" demesinin ardından konuttan çıktıkları dile getirilen yazıda, şüphelinin bu ifadesinin, şüphelilerin eylemden haberlerinin olduğunu ortaya çıkardığı anlatıldı.
SALDIRGANIN MONT VE SİGARASININ BULUNDUĞU EV
Sevk yazısında, şüpheli Maraba Aduloeva'nın telefonunda yapılan incelemede, Laleli'deki bir döviz bürosu soygununa ilişkin kamera görüntülerinin elde edildiği de aktarılan sevk yazısında, Nurmuhammed Mamat, Ömer Faruk, Ali Maimaitimin, Kamil Ahmed ve Abduweli Yasin'in, Reina saldırganının olaydan sonra saklanmasına, şüpheliler Abdul Mehmet Aziz, Yasin Mehmed ve Abdulkeremu Maimaitiabudula'nın araçla götürülüp getirilmesinde ve şüpheliler Ruzi Aili'nin de İstanbul'a gelirken karşılanmasında yardım ettiklerinin tespit edildiği belirtildi.
TERÖRİSTİN KAN İZLERİ BULUNAN SİGARA PAKETİ
Şüphelilerden Aili'nin, kimliği tespit edilemeyen bir DEAŞ militanıyla bağlantısının bulunduğu da dile getirilen yazıda, şüphelilerden Doulaiti Maimaitiaili'nin, saldırganın Zeytinburnu'nda kaldığı evin kiracısı olduğu, evde saldırganı sakladığı, evde yapılan aramada saldırganın eylemden sonra giydiği mont ile eylem sırasında, üzerine eylemcinin kan izleri bulunan sigara paketinin elde edildiği anlatıldı.
AİLESİNİ PENDİK'E GÖTÜRMÜŞ
Sevk yazısında, şüpheli Khikmatillo Zokirov'un da eylemin planlanmasında ve gerçekleştirilmesinde aktif rol oynayan firari şüpheli Osman Sadirov ile irtibatlı olduğu ve eylemi gerçekleştiren Masharipov'un ailesini Pendik'e götürdüğü bilgisi de verildi
SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR
Ortaköy'de 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma, çok yönlü devam ediyor.
REİNA KATLİAMININ ARDINDAN FLAŞ GELİŞME! İZMİR'DE DEV OPERASYON REİNA SALDIRISI AHABER’DE DEŞİFRE EDİLDİBekir Coşkun millete küfretti! Cevabı ağır oldu: Adam değil!
Sözcü yazarı Bekir Coşkun Cumhurbaşkanlığı sisteminin önünü açacak olan Anayasa değişikliği üzerinden millete küfür ve hakaretler yağdırdı. Demokratik bir tercih olarak değişikliğe ‘EVET’ diyecek olanlara ağza alınmayacak kelimelerle kin kusan Coşkun’un kimyasını Gazeteci Cem Küçük ile konuştuk.
İşte Bekir Coşkun'un küfür ve hakaret dolu o ifadelerinden yayınlayabildiklerimiz;
Sıradan bir "Evet-Hayır" değildir bu…
Evet-Hayır; kulluk ile vatandaşlık arasındadır(…)
Evet-hayır "g….nün kılı olurum" ile Cumhuriyetin aydınlık bireyleri arasındadır,
Evet-hayır şu yalaka şaklaban ile Atatürk'ün askerleri arasındadır
Evet-hayır cehalet ile ilim arasındadır..
CEM KÜÇÜK: CHP ZİHNİYETİNİN DEĞİŞMEYECEĞİNİN EN BÜYÜK KANITI BUDUR
Konuyu Sabah.com.tr için değerlendiren Gazeteci Cem Küçük "Demokrasiyi ve milleti içine sindirememiş bir kaybeden" olarak tanımladığı Bekir Coşkun hakkında şunları söyledi:
"CHP'nin ve onun temsil ettiği zihniyetin hiç değişmeyeceğinin belgesidir bu.. Milleti ve Demokrasiyi içine sindirememiş biridir. İçine sindirse Evet diyene de Hayır diyene de saygı duyar. Ama sadece Hayır diyene saygı duyuyor. İnsanlara kin kusuyor. Çünkü Evet çıkacağını biliyor."
"BU ÜLKENİN TAMAMINA KÜFREDİYOR"
"Bu ülkenin dindar insanlarına, muhafazakar milliyetçi insanlarına, tamamına küfür ediyor. Hakaret ediyor."
"ASLINDA İKTİDARA GELİRLERSE NELER YAPABİLECEKLERİNİ HAYKIRIYOR"
"Normalde yaptığı da bunun bir suçtur. Hakarettir. Ayrıca nefret suçudur işlediği şey. Bütün Türkiye'nin de bu zihniyeti iyi görmesi lazım. Bu eskiden de 'bu ülkede yaşamak istemiyorum' demişti. Ancak bir yere de gitmedi. En önemlisi de burada aslında yarın bir gün iktidara gelirlerse neler yapabileceklerini, kimseye acımayacaklarını haykırıyor bize."
ADAM DEĞİL!
"Bir de Bekir Coşkun gibiler çok da önemli tipler değil. Bekir Coşkun zaten adam değil. Eskiden önem görüyorlardı. Ellerinden iktidar ve güç kaydı. Türkiye'yi bunlar yönetmiyorlar. Delirmelerinin sebebi budur. Adam olmadıkları için gündeme gelmek için bu tür lafları ediyorlar."
Kaynak: Sabah
Eğitimci değil FETÖ teröristi!
Marmara Üniversitesi'ndeki yapılanmaya dair iddianamede yer alan tespitler:
Üniversiteler bilim yuvası değil FETÖ'ye eleman kazandıran hücre evi gibi kullanıldı.
Örgüt, sınav sorularını binlerce adaya sızdırarak kendi akademik kadrosunu oluşturdu.
FETÖ taşra üniversitelerinde etkin bir konumdaydı. Buralardaki akademisyenlerin büyük üniversitelere geçişi sağlandı.
Rektörlük seçimlerinde örgüt üyesi veya örgüte yakın rektör adayı desteklendi ve her türlü yolla seçilmesi sağlandı.
Üniversite bütçeleri örgüt çıkarları için kullanıldı.
FETÖ'cü akademisyenler, örgütün amaçlarına hizmet eden birer militan gibi hareket etti.
Referandum 2017 ne zaman olacak? - Anayasa değişikliği maddeleri neler? - Başkanlık sistemi nedir?
Anayasa değişikliği maddeleri, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesinin ardından yapılan oylamalar sonucu 18 maddelik değişiklik kabul edildi. Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi maddelerinin kabul edilmesinin ardından ise ''2017 referandum ne zaman?'' sorusunun cevabı heyecanla beklenmeye başladı. Başbakan Yıldırım, referandum ile ilgili en net tarihi verdi ve gözler YSK'ya çevrildi. İşte 2017 Yeni Anayasa değişikliği maddeleri ve referandum ne zaman? sorusunun yanıtı...
TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamalar sonucu Anayasa değişikliği maddeleri kabul edildi. Yeni anayasa değişikliği için 18 maddenin kabul edilmesinin ardından ise milyonlarca vatandaş ''2017 referandum ne zaman?'' sorusunun yanıtını aramaya başladı. Başbakan Binali Yıldırım, referandum tarihi ile ilgili yaptığı açıklamada beklenen cevabı verdi. Şimdi ise gözler YSK'dan gelecek net tarihe çevrildi. Anayasa değişkliği ve başkanlık sistemi maddelerine bu başlık altından ulaşabilirsiniz. İşte 2017 Referandum ne zaman? sorusunun cevabı ve anayasa değişikliği maddeleri...
2017 REFERANDUM NE ZAMAN YAPILACAK?
Milyonlarca vatandaşın merak ettiği referandum tarihi ile ilgili en net bilgi Başbakam Binali Yıldırım'dan geldi. Yıldırım yaptığı konuşmada referandumun Nisan ayının ilk yarısına kadar yapılacağını belirtti. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ise bu hafta içerisinde 2017 Referandum için net tarihi açıklaması bekleniyor.YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ MADDELERİ İÇİN TIKLA
TÜRKİYE'DE REFERANDUMLAR
1961 Türkiye anayasa referandumu
Ülkemizde ilk halk oylaması 1961 Türkiye anayasa değişikliğ için yapıldı. 27 Mayıs Darbesi'nin ardından 9 Temmuz 1961'de yapılan halk oylaması ile düzenleme %61.7 'evet' oyuyla kabul edildi. Hayır oyu verenlerin oranı ise %38.3 oldu.
1982 Türkiye anayasa referandumu
Türkiye'de ikinci halk oylaması 12 Eylül Darbesi'nin ardından hazırlanan 1982 Anayasası için yapıldı. 7 Kasım 1982 tarihindeki halk oylamasına %91.37 'evet' oyu çıkarken, hayır verenlerin oranı ise %8.63 oldu.
1987 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
1987 Türkiye anayasa değişikliği referandumu Türkiye'de yapılan üçüncü halk oylaması oldu. 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile getirilen 10 ve 5 yıllık siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda yapılan referandumdan %50.16 'evet' oyu çıkarken, hayır oyu verenlerin oranı ise %49.83 oldu.
1988 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
Ülkemizde yapılan dördüncü halk oylaması 1988 Türkiye anayasa değişikliği referandumudur. 1982 Anayasası'nın 127. maddesindeki yerel seçimlerin 1 yıl erkene alınıp alınmaması konusunda yapılan referandumda %65 'hayır' oyu çıktı. Evet oyunun oranı ise %35 oldu. Ülkemizde sonucu 'hayır' çıkan ilk referandum budur.
2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu ile 21 Ekim 2007 tarihinde Türkiye'de, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi başta olmak üzere birtakım anayasa değişiklikler oylandı. Halk oylamasından %68.95 'evet', %31.05 'hayır' oyu çıktı. Bunun sonucunda şu değişiklikler kabul edildi:
*Milletvekili genel seçimlerinin beş yıl değil dört yılda bir yapılması.
*Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi.
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 96. maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 'Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.'
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 101. maddesinin "Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer" şeklinde değiştirilmesi.
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 102. maddesinin "Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır. Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir." şeklinde değiştirilmesi.
2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
Anayasada yapılan bir takım değişiklikler 12 Eylül 2010'da halk oylamasına sunuldu. 26 maddelik değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edilmesinin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Referandum sonucunda %57.88 evet, %42.12 hayır oyu çıktı ve anayasa değişiklikleri kabul edildi. Bu referandum sonucunda şu maddeler değişti:
*Anayasa Mahkemesi'nde yedek üyelik sistemi kaldırılıyor. Mahkeme, "11 asıl 4 yedek" üye yerine "17 asıl" üyeden oluşacak. Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi durumunda mevcut yedek üyeler asıl üye sıfatını kazanacak.
*Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıl olarak belirleniyor.
*Vatandaşlara Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapma hakkı veriliyor.
*Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
*Anayasa Mahkemesi iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az oniki üye ile toplanır.
*Anayasa değişikliğinin iptali ve siyasi parti kapatma davalarında üyelerin 3/5'i yerine 2/3'ünün oyu aranacak.
*Anayasa Mahkemesi'nin üye yapısı değişti.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye sayısı "7 asıl 5 yedek" üyeden "22 asıl 12 yedek" üyeye çıkarılıyor.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun meslekten çıkarma cezalarına yargı denetimi getiriliyor.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı değiştirildi.
*Yüksek Askeri Şura'daki ihraç kararlarına yargı denetimi getiriliyor.
*Memurlara verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargıya gidilebilecek.
*Askeri yargının görev alanı daraltılıyor. Askerler ağır cezalık suçlarda sivil mahkemelerde yargılanacak.
*Savaş hali dışında siviller askeri mahkemede yargılanamayacak.
*Askeri yargı organlarının kuruluş ve işleyişinin "askerlik hizmetlerinin gereklerine göre düzenlenceceği" ibaresi anayasadan çıkarılıyor.
*12 Eylül Darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen "geçici 15. madde" kaldırılıyor.
*Kamu Denetçiliği Kurumu (ombudsmanlık) kuruluyor. TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak Kamu Denetçiliği Kurumu'nun başkanı olan "Kamu Başdenetçisi" TBMM'de gizli oyla seçilecek. İlk iki oylamada üye tam sayısının 2/3'ü, üçüncü oylamada salt çoğunluğu arancak. Salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde en çok oy alan iki aday arasında yapılacak seçimde 1. olan aday Kamu Başdenetçisi olacak.
*Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına eylem ve söylemleriyle neden olan milletvekillerinin milletvekilliği düşmeyecek.
*Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilere pozitif ayrımcılık getiriliyor.
*Kişilerin yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç sorusturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilecek.
*Memurlara toplu sözleşme hakkı veriliyor. Toplu sözleşme sırasında uyuşmazlık çıkması durumunda Uzlaştırma Kurulu'na başvurulacak. Uzlaştırma Kurulu ile ilgili hususlar kanunla düzenlenecek.
*TBMM Başkanlık Divanı için yasama dönemi başında seçilenlerin görev süresi 2 yıl, 2. devre için seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam edecek.
*"Yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunu denetimi ile sınırlı olduğu" ve "hiçbir suretle yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı" vurgulanıyor.
BM'den skandal FETÖ kararı!
Birleşmiş Milletler mahkemesi,Türkiye'nin FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan Uluslararası Ceza Mahkemeleri (UCM) yargıcı Aydın Sefa Akay'ı serbest bırakması gerektiği kararını verdi.
Burkina Faso Dışişleri Bakanı ile ByLock görüşmesi olduğu için tutuklanan Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması (Uluslararası ceza mahkemelerinin soykırım davalarına bakan mahkemesi) Hâkimi Aydın Sefa Akay ile ilgili yeni bir gelişme yaşandı.
Reuters'ın haberine göre, BM Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması'nın aldığı kararda, Akay'ın diplomatik dokunulmazlığı olduğu ve hapse atılmasının yargı bağımsızlığı ilkesini ihlal ettiği savunuldu.
Ruanda ve Yugoslavya'daki savaş suçlarını yargılayan mahkemenin başkanı Theodor Meron tarafından açıklanan kararda, "FETÖ üyeliği, anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak ve adam öldürmek' iddiasıyla tutuklu olan Akay'ın, 14 Şubat'a kadar serbest bırakılmasını istendi.
Gülen talimat vermiş, Ercan Gün 109 bin TL yatırmış
Hrant Dink soruşturmasında tutuklanan FOX TV Haber Müdürü Ercan Gün, Fetullah Gülen talimat verince ne yapmış?
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de Şişli'de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin soruşturmada tutuklanan Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün'ün, FETÖ/PDY bağlantıları ortaya çıkmaya devam ediyor. Gün'ün, Fetullah Gülen'in talimatıyla Bank Asya'yı kurtarmak için seferber olduğu, 31 Aralık 2014 tarihinde Bank Asya'ya 109 bin 383 TL para yatırdığı ortaya çıktı.
GÜLEN TALİMAT VERMİŞ, ERCAN GÜN BANK ASYA'YA 109 BİN TL YATIRMIŞ
Ercan Gün'ün, 15 Temmuz 2014 tarihinde 0 TL olan hesap bakiyesinin 31 Temmuz 2014 tarihinde 98 bin 319 TL'ye yükseldiği, bu tarihten 31 Aralık 2014 tarihine kadar ise artarak 109 bin 383 TL'ye çıktığı belirlendi.
Ercan Gün'ün, 31 Ocak 2015 tarihinde hesap bakiyesinin 400 TL dolaylarına indiği, 31 Mart 2015 tarihinde 20 bin 83 TL, 30 Nisan 2015 tarihinde 44 bin 481 TL'ye yükselen hesap bakiyesinin 31 Mayıs 2015 tarihinde 10 TL olduğu tespit edildi.
HRANT DİNK CİNAYETİ SORUŞTURMASINDA TUTUKLANDI
FOX TV Haber Müdürü Ercan Gün, Hrant Dink cinayetinde delil karartmakla suçlanıyor.
Ercan Gün'ün, Hrant Dink cinayetinin işlendiği 19 Ocak 2007'de FETÖ/PDY üyeleri Bugün Gazetesi Eski Washington temsilcisi Adem Yavuzarslan, Kanaltürk Eski Ankara Temsilcisi Faruk Mercan ve Zaman gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile yoğun telefon irtibatında bulunduğu, bu kişilerce Samsun iline gönderildiği, burada bulunduğu sırada kullanımındaki cep telefonundan Samsun İl Jandarma Komutanlığı santralini aradığı tespit edildi.
Bir süre Jandarma santraliyle görüşen Ercan Gün'ün sonra cep telefonunu kapatarak Jandarma görevlileri ile gizli bir buluşma gerçekleştirdiği algısını oluşturup İstanbul'a döndüğü belirlendi. Aslında Gün'ün Jandarma ile hiç buluşmadığı tespit edildi.
Ercan Gün'e FETÖ mensuplarınca Ogün Samast'ın gözaltındaki fotoğrafının teslim edildiği, yayınlanmasının sağlandığı ifade edildi. Ogün Samast'ın elinde Türk bayrağı bulunduğu halde Atatürk'ün bir sözü önünde çekilmiş fotoğrafının Samsun İl Jandarma Komutanlığı'nda çekilmiş gibi kurgu yapıldığı ve Ergenekon operasyonlarının zemininin hazırlandığı tespit edildi.
Hrant Dink cinayetinin arkasında ulusalcı grubun olduğu algısı oluşturularak FETÖ'nün amaçları doğrultusunda görsel medyada yayınlandığı bildirildi.
Ercan Gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü tarafından yürütülen Dink cinayeti soruşturması kapsamında 25 Ağustos 2016 tarihinde FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklanmıştı.
YORUMLAR