ABD Suriye’de terörü besliyor
Giriş Tarihi: 9.9.2018 03:31 Güncelleme Tarihi: 9.9.2018 07:22
Başkan Erdoğan: ABD, Suriye’de hiçbir sözünü tutmadı. PYD’yi, YPG’yi petrolle besleyip maşa olarak kullanıyor. Petrol gelirleri 700-800 milyon doları bulur. Terör bölgeden temizlenmeli ama İdlib’de oldu bittiye izin vermeyiz.
Başkan Tayyip Erdoğan, Tahran zirvesi dönüşü uçakta gazetecilere, zirveyi ve son gelişmeleri değerlendirdi. İşte Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar: "Bu zirve, özellikle Suriye'deki siyasi çözüm arayışları ve İdlib'deki gelişmeler bağlamında kritik bir zamanda yapılmış oldu. Zirvedeki konuşmamda da ifade ettiğim gibi biz Suriye'de askeri değil siyasi çözümden yanayız. Bunun için Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, terör unsurlarının etkisiz hale getirilmesi ve oldu bittilere izin verilmemesi gerekiyor. Sahada oldu bittilere izin vermeyeceğimizi Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla da ortaya koyduk.
'SİVİLLERE SALDIRI KABUL EDİLEMEZ'
Bu çerçevede İdlib'deki gelişmeler endişe verici bir hal almıştır. Zirvede müzakeremizi en iyi biçimde yaptık. Müzakere de televizyondan zaten canlı yayınlanmış. Zirve sonuç bildirgesinin 3. maddesi bu hususun altını çizmektedir. İdlib, üzerinde daha önce mutabık kaldığımız dört çatışmasızlık bölgesinden biridir. Diğer üç bölge zaten ortadan kalktı. İdlib'de 3.5 milyon insan yaşıyor. Bizim burada 12 askeri gözlem noktamız var. Halep, Doğu Guta gibi yerlerden gelen ılımlı muhalifler de şu an İdlib'de. Nusra gibi unsurlar bahane gösterilerek sivillere yönelik saldırıları kabul edemeyeceğimizi ifade ettik. Bu, büyük bir insani drama ve göç dalgasına da neden olur. Türkiye bunun bedelini ödemek durumunda kalmamalıdır. Burada atılacak her tür adımın Astana sürecinin ruhuna uygun olması ve üç garantör ülkenin mutabakatına dayanması gerekir."
Mısırlı analist Nafia: Tahran'daki üçlü koalisyon ABD nüfuzunun gerilemesinin başlangıcı olacak
Mısırlı siyaset analisti Hasan Nafia, İran'ın başkenti Tahran'da Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasındaki zirveyi "üçlü koalisyon" olarak değerlendirerek, bu koalisyonun, ABD'nin nüfuzunun gerilemesinin başlangıcı olacağını bildirdi.
Kahire Üniversitesi Siyasi Bilimler Profesörü Nafia, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da yaptığı paylaşımda, "Zirve, söz konusu üç ülkenin, İdlib konusunda farklı tutum ve politikalarına rağmen ortak jeopolitik çıkarlarının bilincinde olduğunu gösterdi." değerlendirmesinde bulundu.
Mısır'ın önde gelen siyaset analisti ve akademisyenlerinden Nafia, "Bu üçlü koalisyonun dik duruşu, Suriye'deki savaşa son noktanın koyulmasına, Yüzyılın Anlaşması'nın başarısızlığa uğramasına yol açacak ve ABD'nin bölgedeki nüfuzunun gerilemesinin başlangıcı olacak." ifadesini kullandı.
SURİYE KRİZİNİN GİDİŞATINA YÖN VERECEK
Nafia, bu koalisyonun, Suriye krizinin gidişatına yön vereceğini, İsrail'in ise durumu yakından izleyerek koalisyonu bozmaya çalışacağını belirtti.
Gelecek dönemde bölgede özellikle Kasım ayında zirveye ulaşacak büyük değişiklikler olacağını aktaran Nafia, bu değişikliklerin yapısının Türkiye, Rusya ve İran zirvesinin, koalisyonu daimi kılmadaki başarısıyla doğrudan ilgili olacağını kaydetti.
Öte yandan, Arap Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı Muhtar Gabaşi, yaptığı açıklamada, zirvenin köklü anlaşmazlıklara ve çıkar çatışmalarına rağmen İdlib konusunda diyalog ve koordinasyonu öne çıkardığını söyledi.
İçinde bulunulan durumda zirvenin sonuçlarının geleceği konusunda yorum yapmanın zor olduğunu belirten Gabaşi, İran ve Rusya'nın silahlı mücadeleye bağlı kalabileceğini ya da tavrını Türkiye'nin siyasi çözümden yana tutumuna doğru değiştirebileceğini dile getirdi.
.ABD Suriye’de terörü besliyor
Başkan Erdoğan: ABD, Suriye’de hiçbir sözünü tutmadı. PYD’yi, YPG’yi petrolle besleyip maşa olarak kullanıyor. Petrol gelirleri 700-800 milyon doları bulur. Terör bölgeden temizlenmeli ama İdlib’de oldu bittiye izin vermeyiz.
Başkan Tayyip Erdoğan, Tahran zirvesi dönüşü uçakta gazetecilere, zirveyi ve son gelişmeleri değerlendirdi. İşte Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar: "Bu zirve, özellikle Suriye'deki siyasi çözüm arayışları ve İdlib'deki gelişmeler bağlamında kritik bir zamanda yapılmış oldu. Zirvedeki konuşmamda da ifade ettiğim gibi biz Suriye'de askeri değil siyasi çözümden yanayız. Bunun için Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, terör unsurlarının etkisiz hale getirilmesi ve oldu bittilere izin verilmemesi gerekiyor. Sahada oldu bittilere izin vermeyeceğimizi Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla da ortaya koyduk.
'SİVİLLERE SALDIRI KABUL EDİLEMEZ'
Bu çerçevede İdlib'deki gelişmeler endişe verici bir hal almıştır. Zirvede müzakeremizi en iyi biçimde yaptık. Müzakere de televizyondan zaten canlı yayınlanmış. Zirve sonuç bildirgesinin 3. maddesi bu hususun altını çizmektedir. İdlib, üzerinde daha önce mutabık kaldığımız dört çatışmasızlık bölgesinden biridir. Diğer üç bölge zaten ortadan kalktı. İdlib'de 3.5 milyon insan yaşıyor. Bizim burada 12 askeri gözlem noktamız var. Halep, Doğu Guta gibi yerlerden gelen ılımlı muhalifler de şu an İdlib'de. Nusra gibi unsurlar bahane gösterilerek sivillere yönelik saldırıları kabul edemeyeceğimizi ifade ettik. Bu, büyük bir insani drama ve göç dalgasına da neden olur. Türkiye bunun bedelini ödemek durumunda kalmamalıdır. Burada atılacak her tür adımın Astana sürecinin ruhuna uygun olması ve üç garantör ülkenin mutabakatına dayanması gerekir."
Olası bir mülteci akınının, gerek Türkiye'ye, gerek Batı'ya etkileri neler olur?
Gelişmelere göre değerlendirmek lazım.
Esad'ın operasyona hazırlandığı söyleniyor. Siz Fırat'ın Doğusu'ndan bahsederken Ruhani bu yaklaşıma olumlu bakıyor gibi görünüyor. Bir yandan rejim terör örgütleriyle beraber, bugün de İran sizin açıklamanızı destekler nitelikte bir açıklamada bulundu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İran'ın Fırat'ın Doğusu ile ilgili beklentileri daha farklı. Bizim orada konsolosluk açmak suretiyle süreci hızlandıralım diye beklentileri var. Ama bizim şu anda öyle bir niyetimiz yok. Anayasa, seçim, bir defa netleşsin, ondan sonra bunları düşünme noktasına geliriz.
İSTANBUL'DA 4'LÜ ZİRVE...
Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa'nın İstanbul'da gerçekleştireceği bir zirve söz konusu idi...
Bu ayın 14'ünde 4 ülkenin temsilcileri İstanbul'da bir araya gelecek. Ön hazırlıkları yapacak. Daha sonra da liderler olarak bir araya geleceğiz.
3. ve 4. madde Türkiye'nin taleplerini yansıtıyor. Devam edecek teknik görüşmelerin kapsamı ne? En azından bombardımanın durması anlamında...
Silahların bırakılması dediğimiz ne? Bu... Bunu da Putin'le görüşmemizden sonra, bir kere daha ayrıca konuştum ayrılırken. Kendisinden bunu rica ettik. İnanıyorum ki sözlerinde duracaklardır.
Terör örgütlerine dair bir liste söz konusu mu görüşmelerde gündeme gelen?
El-Kaide, Nusra ve benzeri örgütler...
Seçime Esad da girer ve kazanırsa o zaman bizim tavrımız ne olur?
Biz Esad'ı filan hiç konuşmuyoruz. Bütün mesele, oradaki seçmen potansiyelini ortaya çıkarmak. Suriye'nin içindeki seçmenler var, dışındaki seçmenler var, oluşacak seçmenler var... Bu yapı nasıl teşekkül edecek, bunu görmemiz lazım. Temennimiz odur ki Suriye'nin çilesi biter...
Suriye'deki terörist grupların silah bırakma işi nasıl olacak? Silahları ÖSO mu toplayacak? İkinci sorum da Suriye'de anayasanın oluşturulması hususunda. Halihazırdaki durum nedir?
Anayasanın oluşturulması süreciyle ilgili olarak rejim, ılımlı muhalifler, ayrıca ülkedeki STK'lar 50'şer isim vermişlerdi. Bunların içinden bir ekip belirlenecek. Yol haritası oluştuktan sonra seçim takviminin ortaya çıkarılması önemli olacak. Biz orada ateşkes ifadesini kullandık. Onlar silah bırakma olarak ifade ettiler. Bizim temennimiz, bir silah bırakma eyleminin başlamasıdır. İdlib'de en azından silahların susması bile şu anda önemli bir gelişmedir.
'ABD TRİBÜNDEN SEYREDİYOR'
ABD ile Türkiye uzun süredir ilk kez İdlib konusunda aynı safta gibi gözüküyor.
İdlib konusunda ABD ile tümüyle aynı safta yer aldığımızı söyleyemeyiz...
ABD de rejimin ve Rusya'nın müdahalesine karşı çıkıyor. O anlamda...
Onların kör bahaneleri var. 'Kimyasal silah kullanırsanız, biz şöyle yaparız, böyle yaparız' diyorlar... Sadece kimyasal silah tehdidi üzerinde durmak, konvansiyonel silahlarla yol açılan ölümlere aldırmamak doğru bir yaklaşım değil. ABD, Suriye'de olup biteni tribünden seyrediyor. Hiçbir sözünün arkasında değil. Menbiç'te sözünü tuttu mu? 90 gün dedi, geçti... Şimdi yeniden terör örgütlerini oraya sokmanın gayreti içinde. Deyrizor'dan şu anda PYD'yi, YPG'yi besliyorlar. Neyle? Petrolle... 300 milyon dolarlık ham petrol geliri söz konusu terör örgütlerinin. İşlenmiş hali 700-800 milyon doları bulur. Ben bu rakamı Putin'e söyledim, şaşırdı... Amerika orada o iki terör örgütünü besliyor. Onları maşa olarak kullanıyor. Çok daha ilginci 18 bini aşkın TIR Suriye'nin kuzeyine mühimmat taşımış vaziyette. 3 bin kadar da kargo uçağı yine aynı şekilde.
Zirvenin içeriğine kadar canlı yayınlanması da dikkati çekti. O anda mı karar verildi, önceden planlama var mıydı?
Canlı yayınlanacağından haberimiz yoktu. Ama isabet olmuş...
Suriye'nin başına gelenlerin arka planında ABD'nin İsraille bölgede hâkim olma, Rusya'nın bölgede kalma hesapları, bir de sanki yeni bulunan Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervlerinin geleceği de büyük rol oynuyor...
Tabii Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervleriyle ilgili herkes bir şeyler söylüyor. Bu kadar hamle ettiklerine göre herhalde gaz bol... ABD buranın üzerinde oyun oynuyor. İsrail, Fransa oynuyor. Biz de kendi değerlendirmemizi yapıyoruz elbet... Şu anda tabii Rusya'nın oradaki tatbikat meselesi de var.. Çin'le yapacakları tatbikat da çok büyük. Savunma Bakanımız Hulusi Bey'den bilgi alalım.
HULUSİ AKAR: Önümüzdeki günlerde Vostok 2018 tatbikatı yapacaklar. Türkiye'yi de çağırdılar. Değerlendiriyoruz. Denizde yapılan başladı. 25 gemi, 30 noktadan, canlı mühimmat da var. Bunlar 20-25 kilometre menzile sahip füzeler. Amerika da bunu görüyor.
Hollanda ile büyükelçilerin atanması ile bir yere geliniyor. Acaba diğer bazı normalleşme beklenen ülkelerde de bir adım gelebilir mi? Mesela İsrail ve Mısır'la...
Hollanda'da karşılıklı oldu. Mısır'da da şu anda elçilik noktasında sıkıntımız yok. Bakanlar seviyesinde de yok. Sadece bizim seviyemizde var. Gelişmelere göre Avusturya ile de olabilir. Yeter ki muhataplarımız müspet yaklaşım içinde olsunlar...
İstanbul'daki üçüncü havalimanının açılışının ertelenmesi talebi geldi mi önünüze? İnşaat, hizmete açılacak bölümün yakın çevresinde devam edecek, oluşacak tozun uçakların motoruna girmesinin söz konusu olabileceği açısından...
Benim önüme öyle bir talep gelmedi. Yalnız ayın 23'ünde orada Teknofest çerçevesinde önemli bir gösteri olacak. F-16'yla uçulacak. Milli Savunma Bakanımız ve Hava Kuvvetleri Komutanımızla birlikte F-16'yla yapılacak inişe programım elverirse ben de katılabilirim.
'BİZİM SADECE SURİYE HALKIYLA İLİŞKİMİZ VAR'
Ruhani, Suriye'deki mevcut yönetimle işbirliği yapılması yönündeki beklentilerini ifade etti... Bizim bu konudaki yaklaşımımız nedir?
Yani bu sadece Rusya ile İran'ın yaptığı bir iş. Bizim şu anda rejimle böyle bir şey yapmamız söz konusu değildir. Bizim sadece Suriye halkıyla ilişkilerimiz var. Bunlar da ağırlıklı olarak ılımlı muhaliflerdir. Ilımlı muhalifler ile bizim ilişkimiz var. Ama terör gruplarıyla değil. Rejimle ise zaten söz konusu değil. Seçim yapılır, yeni anayasa ile beraber halkın seçtiği bir iktidar iş başına gelir, o ayrı mesele...
DOĞU AKDENİZ DOĞALGAZI VE TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ...
Doğu Akdeniz doğalgazının Akdeniz üzerinden Yunanistan ve oradan Avrupa'ya götürülme ihtimalinin zor olduğu söyleniyor. Burada tek çare olarak Kıbrıs üzerinden Türkiye'ye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gönderilmesi ihtimali var. 2-3 trilyon dolarlık bir rezervden bahsediliyor.
Tabii böyle bir yatırıma niyetlendikleri zaman, maliyeti ne olursa olsun deniz altından Yunanistan üzerinden taşımayı da tercih edebilirler. Bu onların bileceği bir şey... Veya tankerler vasıtasıyla da taşıyabilirler. Mesela İsrail, bizim üzerimizden düşünüyordu ilk görüştüğümüz zamanlarda. Orada Amerika'nın, Fransa'nın, İsrail'in tavırlarının yanı sıra tabii ki maliyet de belirleyici olacaktır. Berat Bey'den de dinleyelim.
BERAT ALBAYRAK: Deniz altından yaparlar ama Türkiye'ye yapılacak olan altyapı yatırım maliyetinin en az 4-5 katı olur. Geri dönüşü 40-50 yıl. Dolayısıyla fizibil değil. Halka açık hiçbir şirketin hissedarları buna olumlu bakmaz. Onun için Türkiye'nin bir şekilde devrede olması söz konusu... Ayrıca, bizim yeni sahalarla ilgili sondaj çalışmaları başlatma olayımız ciddi bir şekilde ses getirdi. Yani, Akdeniz'de biriki ay içinde kazılacak olan ilk kuyu sonra ikinci kuyu, dolayısıyla Türkiye bölgede gaz-petrol bulamamış tek ülke olarak, bölgede en çok tüketen en büyük ülke olarak, böyle bir durum olursa, onlarda böyle bir kaygı var.
'En önemli boyut ateşkes mutabakatı'
Zirvenin Türkiye açısından en olumlu boyutu nedir?
Ateşkes rejiminin sürdürülmesi konusunda mutabakatın oluşması. Bu 12 maddelik ortak açıklamaya da yansıdı. Özellikle 3. ve 4. maddelerin altını çizmek lazım. Açıklamada, silahların bırakılmasına işaret ediliyor. Metinde tabii ki diplomatik bir dil kullanılıyor. Ama bunu, silahların bırakılması veya ateşkes gibi bir ifadeyle ortaya koyarsak, bu bölgeye yönelik çok daha iyi mesaj olur.
Bu zirve sonrası, İdlib'te sivillere yönelik katliam olabileceği endişemiz tamamen ortadan kalktı mı?
Ateşkes rejiminin sürdürülmesi konusunda mutabakat önemli. Mutabakat, inşallah böyle bir şeyi getirir. Tabii bizim çok daha farklı bazı düşüncelerimiz de var. Gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Savunma Bakanımız gerek istihbarat, Rus tarafının ilgili heyetiyle yoğun görüşme halinde olacaklar. Biz de Almanya seyahatinden sonra Sayın Putin'le tekrar bir araya gelebiliriz.
Gelişmelere göre değerlendirmek lazım..Zülfikar Gençtürk
15-temmuz.net haberleri
E-Posta: [email protected]..
YORUMLAR