Adnan Oktar suç örgütü Nazarbayev'in kardeşini de dolandırmış!
Adnan Oktar örgütüne yönelik soruşturmada her gün yeni detaylar ortaya çıkıyor. Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü hakkındaki iddianamede, MASAK raporlarının yer aldığı bölümde, Adnan Oktar ve örgüt üyelerinin farklı ülkelerdeki finansal faaliyetlerine yer verildi. Bunlar arasında ilginç bazı bilgiler ortaya çıktı.
Adnan Oktar suç örgütü Nazarbayev'in kardeşini de dolandırmış!
Giriş Tarihi: 17.8.2019 06:19 Güncelleme Tarihi: 17.8.2019 08:24
Adnan Oktar grubuna yönelik iddianamede örgütün, Kazakistan’ın kurucu lideri Nursultan Nazarbayev’in kardeşini dolandırıp parasıyla İstanbul'da Oktar’a yat aldıkları yer aldı.
Adnan Oktar örgütüne yönelik soruşturmada her gün yeni detaylar ortaya çıkıyor. Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü hakkındaki iddianamede, MASAK raporlarının yer aldığı bölümde, Adnan Oktar ve örgüt üyelerinin farklı ülkelerdeki finansal faaliyetlerine yer verildi. Bunlar arasında ilginç bazı bilgiler ortaya çıktı.
İddianamedeki ifadelere göre, Tahsin Akkaş ve Gökalp Barlan adlı örgüt üyeleri, Şeyh Bin Tallal aracılığı ile Suudi Arabistan'a sızıp Suudi Krallığı'nın sekreterini kendilerine bağlayarak Türkiye'ye getirdi. Akşam'ın haberine göre örgüt, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in kardeşini bile dolandırıp elde ettiği parayla Oktar'a yat aldı.
6 MİLYONLUK YAT
Yurtdışındaki bağlantılarla ilgili bilgi veren Şüpheli Ceyhun Gökdoğan, "Kazakistan'da Seyhun Sanda başka örgüt üyeleriyle birlikte Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in kardeşi Bolat Nazarbayev ve eşi Maria Nazarbayev'e güven vererek dostluk kurdular. Daha sonra inşaat yapmak bahanesiyle bu kişilerden milyonlarca para alarak Kazakistan'dan kaçtılar. Nazarbayev Ailesi'nden dolandırılan paralarla Adnan Oktar'a 6 milyon euro değerinde bir yat aldılar" dedi.
SUUDİ SEKRETERE TUZAK
Daha önceden örgütte yer alan ve iddianamede müşteki olan Özkan Mamati ise ifadesinde örgütün Suudi Arabistan'a nasıl sızdığını şöyle anlattı:
"Arabistan ile alakalı olarak, Tahsin Akkaş ve Gökalp Barlan'a görev verildi. Bu iki isim Arabistan'a yerleşti. Burada nüfuzlarını artırmak için Heba isimli Suudi Arabistan Kralı'nın sekreterini kendilerine bağladılar. Hatta turnike denilen örgütün fuhuş tuzağına çektiler."
ADNAN OKTAR İLE TANIŞTIRMIŞLAR
Özkan Mamati ifadesinde Suudi Arabistan Kralı'nın sekreteri olan Heba isimli kadının Türkiye'ye getirilerek Adnan Oktar ile tanıştırıldığını söyledi. Mamati şunları kaydetti:
"Ferit Erdem Rahvancı'nın planı hazırladığı, Şeyh Bin Tallal ile görüşüp Gökalp ve Tahsin'i Arabistan'a gönderdiğini öğrendim. Suudi Arabistan'da bazı gazetelere haber olup kendilerini ticari olarak tanınır hale getirdiler. Bir gece Adnan Oktar aniden Gökalp Barlan ile Tahsin Akkaş'a Suudi Arabistan faaliyetlerini acil olarak durdurup Türkiye'ye dönme emri verdi. Mal varlıklarını dahi bırakıp apar topar döndüler."!
.Adnan Oktar örgütüne yönelik soruşturmada her gün yeni detaylar ortaya çıkıyor. Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü hakkındaki iddianamede, MASAK raporlarının yer aldığı bölümde, Adnan Oktar ve örgüt üyelerinin farklı ülkelerdeki finansal faaliyetlerine yer verildi. Bunlar arasında ilginç bazı bilgiler ortaya çıktı.
Emekli Tümgeneral Mehmet Yılmaz Erdoğan'ın kızı da Adnan Oktar'ın tuzağına düşmüş
Eski Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Mehmet Yılmaz Erdoğan'ın Adnan Oktar Suç Örgütü'nün mağduru olduğu ortaya çıktı. Emekli Tümgeneral'ın kızı Server Görkem Erdoğan ile ilgili çarpıcı ifadesi örgüt hakkında hazırlanan iddianameye yansıdı.
İfadede bir babanın bu suç örgütüne karşı çaresizliği yer alıyor. Erdoğan'ın müşteki olarak iddianameye yansıyan ifadesi şöyle:
Kızım 1982 doğumlu. Londra'daki ataşelik görevinden ötürü kızım lise eğitimini İngiltere'de tamamladı ve City of West Minister Üniversitesine girdi. 2000'den itibaren eğitimi nedeniyle İstanbul'da yaşamaya başlamıştı.
Kızım eskiden bizi en az haftada bir kez mutlaka arar, yanımıza gelir. Eşim de sıklıkla İstanbul'a kızımın yanına giderdi. Fakat 2007'den itibaren bizi aramamaya, yanımıza gelmemeye ve bizim de onun yanına gitmemizi istememeye başladı. Kızım en son yanımıza 2008'de Adana'da görevli olduğumda geldi. Bir daha hiç gelmedi. Biz yine de onun yanına gidiyorduk.
'ANLATTIM AMA BENİ DİNLEMEDİ'
2010'dan itibaren fiziksel görünümü de değişmeye başlamıştı. Saçı açıktı fakat kolları vs. kapalıydı. Adeta paçavra gibiydi. Kızımızın bir tarikata girmiş olabileceğini düşündük. Kızım bize Adnan Oktar'ın sohbetlerine katıldığını söyledi. Ben de Adnan Oktar örgütünün örgütsel reflekslerini bildiğim için kızıma tedbir alabilmesi amacıyla bazı bilgiler verdim: Adnan Oktar'ın fiili livata eyleminde bulunduğu, yanına aldığı kadınları cariye olarak kullandığı ve onları her türlü maddi ve manevi olarak sömürdüğü gibi hususları kızıma anlattım. Kızım bize "Böyle şeylere inanmayın. Ben Adnan Hoca ile beraber cennete gideceğim" dedi.
'YANINDA ÖRGÜTTEN BİRİ VARDI'
Kızımız adeta elimizden kayıp gidiyordu bunu hissetmeye başladı. Kızımız biz geldiğimiz zaman da bize çok soğuk davranıyordu ve bunu hissettiriyordu. 2011'den sonra kızımız ile görüşmelerimiz artık evde olmamaya başladı. Nerede ikamet ettiğini dahi bilmiyorduk. Fenerbahçe Ordu Evi, Harbiye Ordu Evi ya da bir AVM'de gerçekleşiyordu ve yanında mutlaka Adnan Oktar örgütünden olduğunu düşündüğümüz 1 kişi konuşmalarımıza şahitlik ediyordu. Kızım tuvalete bile yanındaki kişiyle birlikte gidiyordu.
Kızım kardeşinin 2015'deki nişanına ve 2016'daki düğün törenine katılmadı. Eşim belki kızını görebilme ihtimaliye A9 TV izliyordu. Kızımı A9 kanalında saçları kazınmış vaziyette gördük. Adnan Oktar'ın ceza verdiği kızların saçlarını kazıttığını basından öğrenmiştik. Kızımızın ailesinden bu kadar uzaklaşması benim ve eşimi psikolojik buhrana uğratmıştı. Kızımız elimizden kayıp gidiyor bir şey yapamıyorduk.
11 Temmuz 2018 günü bu örgüte yapılan operasyonu medyadan öğrendiğimiz zaman ailece çok mutlu olduk. Ancak kızımızla ilgili ne olacağına dair endişelerimiz vardı. Fakat en azından artık kızımızın Adnan Oktar isimli şahsın kontrolünde değil de devletimizin güvenli kollarında olduğunu bilmek bize güven veriyordu. Başlangıçta kızımız etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma konusuna meyilliydi. Ancak örgüt tarafından gönderilen avukatlar ve koğuş arkadaşlarının da etkisiyle vazgeçti. Adnan Oktar ve onun liderliğini yapmış olduğu örgüt bizi veyakın çevremizi büyük manevi zarara uğrattı. Bu sebepten ötürü Adnan Oktar'dan ve onun liderliğini yaptığı örgütten şikayetçiyim."
İtirafçı bir sanık, “Adnan Oktar’a getirilen kızlar arasında TV’deki yarışmalardan tanınan iki kişi de vardı. Oktar bu kızlardan birine, birçok defa tacizde bulunmuştur” dedi.
Tutuklu Adnan Oktar'ın suç örgütüyle ilgili iddianamenin detayları çıkmaya devam ediyor. 'Etkin pişmanlık' hükümlerinden faydalanan tutuklu sanık Çağla Teker Çelenlioğlu, itirafçı olarak verdiği ifadede, Adnan Oktar'ın kendisini Timuçin Kaan (Cengiz Han) olarak gördüğünü belirterek, şüphelilerden Berrak Pilavcı'ya ayaklarına kapanması için bağırdığını anlattı.
Oktar'ın örgüte yeni birisi getirildiğinde çok heyecanlandığını belirten Çelenlioğlu, stüdyoya son dönemlerde gelen kızlardan birinin ise bir televizyon kanalındaki yarışmaya katılan R.K. olduğunu öne sürdü. Çelenlioğlu ifadesinde, "Adnan Oktar bu kızı çok kez taciz etmiştir" iddiasında bulundu. Çelenlioğlu stüdyoya getirilen isimlerden diğerinin ise bir başka programın yarışmacısı B.C. olduğunu öne sürdü .
İddianameye göre, Çelenlioğlu ifadesinde şunları dile getirdi: "T.B.'nin babası kızının mağdur olduğunu anlatmak için TV'ye çıkarak kızına seslenmişti. Adnan Oktar da T.B.'ye 'Siz mutlu olduğunu gösterseniz aileler başıma bela olmaz, çok donuksunuz, bakışlarınızdan beni istemediğiniz de belli oluyor, bu yüzden aileleriniz de sizin mağdur olduğunuzu görüyor ve hepsi bana sarıyor' diye bağırdı. Daha sonra Adnan Oktar, E.A.'ya, T.B.'nin babası hakkında, 'bilgi toplayıp uzaklaştırma kararı alın' dedi. E.A. o sıralar T.B.'nin babasıyla alakalı birçok araştırma yaptı. Daha sonra T.B.'nin babası için uzaklaştırma kararı çıkarıldı."
Çelenlioğlu şöyle devam etti: "Adnan Oktar, T.B.'nin bakışlarını beğenmediği için 'Sen şizofrensin' dedi. Herkesin içinde T.B.'yi aşağıladı. Sonra T.B.'ye dönerek 'Kızım sen gerçekten şizofrensen, söyle seni Bakırköy'e yatıralım, tedavi gör' dedi. Kız da 'Bilmiyorum sen öyle diyorsan öyledir' cevabını verdi. Adnan Oktar da 'Seni biraz yatıralım, tedavi gör' dedi.
Adnan Oktar örgüt üyelerini cinlerle korkutmuş
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü lideri Adnan Oktar, örgüt üyelerine cinleri olduğunu söyleyerek baskı altına aldığı ve korkuttuğu iddianamedeki ifadelere yansıdı. İddianamede itirafçı olarak ifadesi yer alan M.M.D., Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nde olduğu dönem Adnan Oktar'ın toplantılarda sık sık "Benim cinlerim var, sizin yaptıklarınızı bana söylüyor, sakın bana yalan söylemeyin" dediğini ifade etti.
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'ne yönelik iddianamede çarpıcı bir detay dikkat çekti. İddianamede, örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın mensuplarını korkutmak için cinleri olduğunu söylediği yer aldı. Oktar'ın cinlerinin her şeyi kendisine anlattığını söylediği de itirafçı ifadelerinde yer aldı. Oktar'ın toplantılarda cinlerden bahsederek bu şekilde örgütü baskı ve korku altında tutmaya çalıştığı, psikolojik baskı uyguladığı ifade edildi.
"CİNLERİM VAR, YALAN SÖYLEMEYİN"
İddianamede itirafçı olarak ifadesi yer alan M.M.D., Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nde olduğu dönem Adnan Oktar'ın toplantılarda sık sık "Benim cinlerim var, sizin yaptıklarınızı bana söylüyor, sakın bana yalan söylemeyin" dediğini ifade etti.
"BENDEN HABERSİZ BİR ŞEY YAPAMAZSIN!"
Bir diğer itirafçı C.G., örgüt lideri Adnan Oktar'ın kendisine "Benim cinlerim var, birine bir şey söylersen haberim olur. Cinlerden her şeyi öğreniyorum. Benden habersiz bir şey yapamazsınız" diyerek örgüt içindeki cinlerle mensupların nasıl korkutulduğunu anlattı.
KARINCALARLA KONUŞTUĞUNU SÖYLEMİŞ
İtirafçı B.B. ise, Adnan Oktar tüm Peygamberlerin yeteneklerinin kendinde olduğunu söylediğini belirterek, "Adnan Oktar kendisinin özel cinleri olduğunu, karıncalarla konuştuğunu söylerdi. Adnan Oktar'ın örgütte bulunan örgüt üyelerine uyguladığı çeşitli psikolojik baskılar bulunmaktaydı" dedi.
"KIZLAR, BU TİP DOĞAÜSTÜ OLAYLARDAN HOŞLANIYOR"
İddianamede şikâyetçi olarak ifade veren A.P.B. örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın örgüt mensuplarına İstanbul Dragos'taki evde uyguladığı karınca senaryosu hakkında şu ifadeyi verdi: "Üst katta büyük aynanın üstüne yüzlerce karınca toplanıyormuş, ama onlar da Adnan Oktar'a itaat edip, o emir verdiğinde gidiyorlarmış. Daha sonraları bu senaryonun birkaç kere daha aynı şekilde diğer kız gruplarına da oynandığını duydum. Adnan Oktar kızların bu tip doğaüstü olaylardan çok hoşlandığını ve etkilendiğini söylüyormuş, aynı şekilde kuşlarla ve cinlerle de bu tip irtibatının olduğu bizlere anlatıldı. Cinleri sayesinde herkesin ne yaptığını görüp haber oluyormuş."
SABAH
Adnan Oktar’a FETÖ’cü savcı kıyağı! Örgüt suçundan yetkisizlik verip...
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü’ne yönelik hazırlanan iddianamede, FETÖ’cü firari savcı Fikret Seçen detayı dikkat çekti. Örgüt hakkında 2007 yılında açılan soruşturmanın dönemin Özel Yetkili FETÖ’cü savcısı Fikret Seçen tarafından ‘örgüt’ suçu kapsamından çıkarılarak Üsküdar Savcılığı’na gönderildiği belirlendi.
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'ne yönelik hazırlanan iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü'nün firari savcısı Fikret Seçen detayı dikkat çekti. Seçen'in örgüt hakkında 2007 yılında açılan soruşturmayı 'örgüt' suçu kapsamından çıkararak Üsküdar Savcılığı'na gönderdiği, bu şekilde Adnan Oktar ve örgütünün basit suçtan yargılanmasını sağladığı ortaya çıktı.
Hazırlanan iddianamede itirafçı olarak ifade veren C.G., skandal olayla ilgili şunları söyledi: "2007 ya da 2008 yıllarında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün firari savcısı Fikret Seçen'in başlatmış olduğu soruşturmada yetkisizlik kararı verilerek dosya son olarak Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığına geldi."
Ayrıca C.G., örgüt yöneticisi şüpheli Tarkan Yavaş ile ilgili verdiği ifadede örgüt içindeki hukuk işlerini takip eden ve hukuk bürosuna gelen örgüt şüphelilerinin Mehmet Noyan Orcan, Halil Hilmi Müftüoğlu, genel imam olan Tarkan Yavaş, Ali Emre Bukağılı, Burak Umur, Mehmet Orhan Mazıcı isimli kişilerin olduğunu söyledi.
"ZEKERİYA ÖZ İLE UZUNCA BİR GÖRÜŞME OLDU"
FETÖ'nün firari savcısı Zekeriya Öz'ün de o dönem Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü Hukuk Grubu'ndaki isimlerle görüşmeler gerçekleştiği bilgisi iddianamede itirafçı ifadelerine yansıdı.
İddianamede tanık olarak ifade veren İ. T. FETÖ firarisi Zekeriya Öz ile görüşmeleri şöyle anlattı: "Bende eski DGM'lerin bulunduğu Beşiktaş'taki adliyeye gidip Zekeriya Öz ile görüştüm. Noyan'ın söylediği şekilde Bilim Araştırma Vakfı üyelerinin Ergenekon örgütü mağduru olduklarını ve bu konuyla ilgili olarak dosyaya dilekçe sunmak üzere gelmek istediklerini söyledim. Zekeriya Öz'de bunu kabul etti. Tarihini tam hatırlayamadığım ama 2008 yılının mayıs ayında bir gün Tarkan Yavaş ve Halil Hilmi Müftüoğlu ile birlikte Zekeriya Öz'ün yanına gittik. Daha önceden hazırladıkları Ergenekon örgütü mağduru oldukları içerikli dilekçeleri sundular. 'Hocamızın selamı var' diyerek Adnan Oktar'ın selamını ilettiler. Zekeriya Öz'le uzunca bir süre görüşme oldu. En son olarak vekillik yaptığım ve kendileri için önemli olan bir de Üsküdar Soruşturması olarak tabir edilen bir dosya bulunmaktaydı. Bu dosyada gizli tanıklar vardı. Bu dosyada da bu son dosya gibi küçük yaşta istismara uğrayan kızlar olduğunu biliyorduk. Ama dosyada gizlilik kararı olduğu için içeriğine tam olarak hâkim değilim. Şüphelilerle birlikte hemen hemen hepsinin ifadesinde hazır bulundum. Ancak tüm şüphelilerin ifadelerini Halil ve Noyan hazırlamıştı" dedi.
Erkam Tufan
FETÖ FİRARİSİ EMRE USLU İLE AYLİN ATMACA BAĞI
FETÖ firarileri Emre Uslu ve Erkam Tufan'ın Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü arasındaki bağı anlatan itirafçı S.G. ifadesinde şunları söyledi: "Bildiğim kadarıyla FETÖ Terör Örgütü firarisi olan Erkam Tufan, Adnan Oktar ile defalarca Altuğ Berker ve İbrahim Tuncer aracılığı ile görüştü. Bu görüşmeleri bizzat Adnan Oktar bize 'Erkam geldi' diye söylerdi. Ayrıca Aylin Atmaca aracılığı ile Emre Uslu ve Mehmet Baransu ile görüştüklerini Aylin Atmaca'nın görüştüğünü Aylin Atmaca'nın anlatımlarından biliyorum. FETÖ'cü olan ve "Kimse Yok Mu?" derneğinin başkanı İsmail Cingöz de İbrahim Tuncer ve Altuğ Berker vasıtasıyla A9 gelip Adnan Oktar ile canlı yayına katıldı ve Kimse Yok Mu Derneği'nin ve Fetullah Gülen camiasının ne kadar temiz bir camia olduğunu anlattı."
FETÖ FİRARİSİ ERKAM TUFAN DA GÖRÜŞMÜŞ
FETÖ'den tutuklu olan Mehmet Baransu'nun örgüt lideri Adnan Oktar ile şüpheli Aylin Atmaca aracılığıyla görüştüğünü anlatan itirafçısı E.K. "Aylin Atmaca'nın hepsinin isimlerini bilmediğim çok sayıda siyasi kimlikteki kişiyi Adnan Oktar'a tanışmak üzere getirdiğini biliyorum. Bunlar içinde FETÖ ile bağlantısı olanlar içinde isim olarak duyduklarım Erkam Tufan ve Mehmet Baransu idi" dedi. SABAH
Adnan Oktar iddianamesinde mide bulandıran ifadeler! 11 yaşındaki kızdan babasına telefon.
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'ne yönelik hazırlanan iddianamede mide bulandıran detaylar tek tek ortaya çıkmaya devam ediyor. Oktar'ın 11 yaşındaki bir kız çocuğunu karşısına alarak "Benim olacaksın, benimle yaşayacaksın" dediği öne sürüldü. Annesi tarafından Adnan Oktar’a nasıl verildiğini ve bu süreç sonrası yaşadıklarını anlatan S.S.’nin ifadeleri kan dondurdu.
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü iddianamesinde, bir çocuğun ifadesi bir aile dramını ortaya çıkardı. Şikâyetçi baba ve kız çocuğunun ifadelerinde korkunç detaylar da yer aldı. Anne ve babası ayrıldıktan sonra annesi bir başka erkek ile evlenen S.S., annesiyle birlikte İsviçre'ye yerleşti.
Sabah'ın haberine göre anne D. Ç., 20'li yaşlarında Adnan Oktar ile tanışmıştı. İsviçre'de sekiz yaşındaki S. S. ismindeki kızının adına bir sosyal medya hesabı açtı. Bu hesapta kızının makyajlı, bikinili fotoğraflarını paylaştı. Buradan Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü üyelerini eklemeye başladı. Örgüt mensubu şüpheliler Ebru Altan ve Didem Ürer ile anne D. Ç. iletişime geçti. Adnan Oktar Örgütü üyeleri kız çocuğunu görmek istediği için anne D. Ç., Skype üzerinden çocuğu S. S.'yi onlarla yüz yüze görüştürdü.
ADNAN OKTAR, ÇOCUK İLE YÜZ YÜZE GÖRÜŞMEK İSTEDİ
2014 yılında 11 yaşında olan şikâyetçi küçük kız çocuğu S.S. yaşananları şöyle anlattı:
"Daha sonra Ebru Altan, annem ve bana 'Adnan Oktar seni yüz yüze görmek istiyor' diyerek bizim Türkiye'ye gelmemizi istedi. İstanbul'a geldiğimizde iki ay kadar Pendik'teki evimizde kaldık. Adnan Oktar bizi evinde ağırlamak istemiş, ancak ben istemedim ve annemi zorla ikna ettim."
"GECE SAAT 02.00'DE ADNAN OKTAR BENİ İSTEDİ"
Annesi D. Ç.'ye örgüt üyeleri tarafından bir telefon hattı verildiğinden söz eden çocuk S.S., "Bu telefon numarası ile annem Adnan Oktar grubuyla iletişime geçiyordu. Ümit isminde soyadını hatırlamadığım kişi annemi arayarak gece 03.00'te 'Adnan Oktar S.S.'yi görmek istiyor' diyorlardı. Annem de beni gece 02.00 kaldırıp makyaj yapıyor ve dekolteli elbise giydiriyordu. Onların gönderdiği şoför bizi Göksu Evlerine A/9 Stüdyosu'nun olduğu yere götürüyordu. Biz gitmeden önce annem bana 'Sen konuşmasını bilmezsin' diyerek beni karşısına alıyor 'Sen az konuşacaksın, Adnan Oktar ne isterse onu yapacaksın, erkek arkadaşının olmadığını, babanla görüşmediğini, anneni çok sevdiğini anlatacaksın, bacak bacak üstüne atacaksın, dik duracaksın, dudaklarını birleştirerek konuşacaksın' gibi şeyler söylüyordu ve bunları bana uygulatıyordu" açıklamalarında bulundu.
"OKTAR ELİMİ OKŞADI, MAKYAJ YAKIŞIYOR" DEDİ
S.S. ifadesinde İstanbul'daki stüdyoya gittiğinde Oktar'ın bulunduğu bir odaya alındığını ve ilk tanışmada oturduğu koltuğun karşısında Oktar'ın kendisini tuttuğunu, ellerini avucunun içine aldığını belirtti. S.S. ifadesine şöyle devam etti: "Benim elimi kendi avucunun içine alır, okşardı, daha sonra benim yüzümü, boynumu ve omuzlarımı okşardı. Bileğimden ve boynumdan nabzımı ölçerdi, beni ayağa kaldırarak fiziğimin çok güzel olduğunu, dalyan gibi bir kız olacağımı, makyajın bana çok yakıştığını söylerdi. Kaşlarımı tamamen kazıttırarak incecik dövme yaptırmamı isterdi. Otururken bacaklarımı açmamı isterdi. Beni eliyle okşarken ve bunları söylerken annem de yanımızdaydı."
"13,5 YAŞINDAN SONRA YANIMDA KALACAKSIN"
Bir süre sonra örgüt lideri Oktar'ın kendisini başka bir yere gönderdiğinden bahseden S.S. yaşadığını şöyle aktardı:
"Çengelköy'de büyük kapıları ve havuzu olan eve gönderiyordu. Bu evde bana hediye olarak aldığını tavşan, ceylan, pony, kuş ve midilli gibi havyanlar vardı. Benim onlarla ilgilenmemi çünkü 13,5 yaşından sonra onunla o evde kalacağımı ve eve alışmam gerektiği için beni bu eve gönderiyorlardı. Bu eve gittiğimde birçok ismini bildiğim ve bilmediğim kızlar ve erkekler vardı. Bu grupta tek küçük kız bendim. Evde diğer erkeklerin bana dokunması yasaktı. Adnan Oktar beni görmek istediğinde haftada iki-üç kez Adnan Oktar'ın yanına giderdik."
"MEHDİ ADNAN OKTAR İLE KIZIM EVLENECEK"
İki ayın sonunda tatilleri bittiği için annesinin kendisini alarak İsviçre'ye döndüğünü belirten S.S., orada örgüt lideri Adnan Oktar'ın hayranlarına annesinin 'Kızım S.S. Mehdi Adnan Oktar ile evlenecek' diye söylemeye başladığını anlattı. İfadesinde, İsviçre'de kendisini görmeye gelen örgüt üyelerinin olduğunu anlatan küçük kız, "Türkiye'den İbrahim Tuncer ve Osman Kocaman beni görmeye geldiler. Beni görmeye gelmelerinin sebebi Adnan Oktar'ın onları göndermesi ve benim Adnan Oktar'ın gözdesi olmamdı" dedi.
ÇOCUĞA "SEN BENİM OLACAKSIN" DEDİ
S.S., Adnan Oktar kanalı olan A9'da 2014'te dekolteli fotoğraflarının gösterildiğini, televizyon kanalında "S. altı dil biliyor, Adnan Oktar hayranı" olarak sürekli reklam geçildiğini ve Oktar'ın kendisine "Köftem benim bir tanem, canım, çok güzel, çok akıllı, benim göz bebeğim" dediğini beyan etti.
İsviçre'den İstanbul'a geldiklerinde annesinin kendisini Adnan Oktar'ın yanına götürdüğünü belirten S.S., bir seferinde örgüt lideri Oktar'ın kendisine "Beni seviyor musun, beni istiyor musun, sen benim olacaksın, hep yanımda kalacaksın" dediğini ve kendisine sorulduğunda "Evet, seni seviyorum, seni istiyorum, seninle birlikte yaşamak istiyorum" demek zorunda bırakıldığını söyledi.
"KENDİMİ HAPİS GİBİ HİSSEDİYORDUM"
S.S. ifadesinde, artık Adnan Oktar'ın yanına gitmek istemediğini annesine söylediğinde ise tuvalete kapatılarak dayak yediğini, dövüldüğünde dudağı patladığı için korktuğundan bahsetti. S.S., "Bana ne söylenirse onu yapıyordum. Oktar benim kendisine 'Aşkım, bebeğim, bir tanem, güzelim' diyerek ona söylemi istiyordu. Benimle konuşurken sürekli beni hiç konuşmadan süzer 'Maşallah' derdi. Sesli derin derin nefes alır, bu birkaç kez tekrar ederdi. Yanındayken Adnan Oktar beni her zaman okşardı; benim de ona sarılmamı ve okşamamı isterdi. Mutlaka beni görmek istediği saatte onun yanına gitmeliydim. Annem bu durumdan memnundu ancak ben kendimi hapis gibi hissediyordum."
S.S. ifadesinde, bu durumu babasına anlatmak istediğini, yaşının küçük olmasından dolayı ona inanılmayacağını düşündüğünden babasının yanına gitmeden önce örgüt lideri Adnan Oktar ile annesinin konuşmalarını cep telefonuna kaydettiğini ve babasını aradığını belirtti. Baba S.M.S.'nin de iddianamede ifadesine yer verildi. S.M.S. ifadesinde, kızının kendisini aradığında "Baba, annem beni ihtiyar bir adam olan Adnan Oktar isimli A9 kanalının sahibi olan kişiye verecek, beni kurtar" dediğini ifade etti.
"KIZIMA CİNSEL, FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK TACİZDE BULUNDU"
S.S.'nin kaydettiği ses kayıtlarını avukata dinlettiklerini anlatan baba S.M.S., şikayet sürecinde avukata başvurduğunu, avukatın üç gün boyunca dinlediğini ve avukatın 'Adnan Oktar adını dosyada geçirme, onlar çok güçlü, kızını elinden alırlar ve bir şey yapamazsın. O yüzden yaşlı bir adam de sadece' dediğini ve kızını kurtarmak için bunu kabul edip Çağlayan Aile Mahkemesi'nde dava açtığını söyledi.
Şikayetçi baba S.M.S. ifadesine şunları anlattı:
"Adnan Oktar, kızımın nabzını ölçmüş, etrafında döndürüp bakmış, belden yukarısının her tarafına dokunmuş. Oktar kızım S.S.'ye 'Bundan sonra benim evimde benim yanımda kalacaksın, annen de yan odada kalacak, biz beraber bu odada yaşayacağız, eğer bir problem olursa annen zaten yan odada korkma' demiş. Kızımı 8-9 yaşlarında itibaren çeşitli vasıtalarla cinsel, fiziksel ve psikolojik yollardan taciz ederek istismarda bulunan başta Adnan Oktar olmak üzere onun liderliğini yaptığı örgüt mensuplarından davacıyım."