Bahçeli'den İsrail'e çok sert tepki

Bahçeli sözlerine devam ederek; "Hamas'ın saldırı hazırlığından İsrail'in niçin haber alamadığını, Demir Kubbe'nin nasıl delindiğini, çatışmaların arka planında siyasi bir kurgunun bulunup bulunmadığını, çatışmaların iç siyasette sıkışan Netanyahu'nun bir oyunu olup olmadığını tartışanlar işin özünde Filistin davasını anlamayan, anlamak istemeyen, hatta Siyonist yayılmacılığa sempati besleyip selam duran müşkülpesent, meczup ve melez zihniyetlerdir' dedi.

İsrail'in Filistin'e acımasız saldırısı | Bahçeli'den flaş açıklama: BM derhal devreye girmeli

Giriş Tarihi: 10.10.2023 11:41 Güncelleme Tarihi: 10.10.2023 16:49

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den partisinin grup toplantısında önemli açıklamalar

Bahçeli'den İsrail'e çok sert tepki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin meclis grup toplantısında konuştu. Aksa Tufanı operasyonuna değinen Bahçeli; "Filistin davasını anlamayan kişiler meczup ve melez zihniyetlerdir" diyerek sert tepki verdi.

 Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de düzenlenen partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "İsrail-Filistin arasında baş gösteren krize sağduyu ile yaklaşmak, bir an evvel arabulucuları devreye sokmak uluslararası toplumun acil gündemi olmalıdır. Geçmişte İsrail saldırılarına ses çıkarmayanların bugün İsrail'in holiganı kesilmesi utanç duvarını aşmış bir aymazlıktır." dedi. İki devletli çözüme vurgu yapan Bahçeli, "İki devletli çözüm gerçekleşmeden silahların susması, kanın durması, şiddet sahnelerinin son bulması bir hayaldir" ifadelerini kullandı. Bahçeli, ABD'nin Türkiye'nin SİHA'sını düşürmesine tepki gösterdi. Terörün siyasi ayağı ile geçtiğimiz yıllarda tezkereye "hayır" diyen CHP ve Kılıçdaroğlu'na çağrı yapan Bahçeli, "Hodri meydan diyorum. Çıksınlar nerede durduklarını açıklasınlar." şeklinde konuştu.

 MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli burada yaptığı konuşmada İsrail'in Filistin'e acımasız saldırısına sessiz kalınmasıyla ilgili "BM derhal devreye girmeli" dedi. Ayrıca Suriye'nin kuzeyinde terör unsurlarını yok etmek üzere operasyon düzenleyen İHA'mızı düşüren ABD'ye çok sert tepki gösteren MHP lideri "Türkiye'ye saldırmanın ödenecek bir bedeli vardır" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Filistin-İsrail çatışmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, "1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti ertelenemez zorunluluktur. Hak yerini bulmadan, ikazla belirtiliyorum ki sıkılı yumruklar açılmayacaktır." dedi.

Devlet Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şu şekilde:

Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Toplantımızı takip edenlere selamlarımı iletiyorum. Bir zamanlar hakimiyetimiz altındaki coğrafyalar bugün zulmün tutsaklığındadır. Bunu en ağır ödeyenler hiçbir suçu olmayan sivillerdir. Gülüp eğlenecek çocuklar vahşi saldırılara maruz kalmakta. Bu kadarı da olmaz dediğimiz ne tür trajedi varsa oluşmuştur. Mazisi on yıllara dayanan nerede haksızlık varsa oralarda şiddet vardır, çatışma vardır. Kaos sahası olan bölgeler istikrarsızlığın kaynağıdır. Kerkük'ten Kırım'a, Karabağ'dan Kıbrıs'a katılaşan ihtiraslar, ölüm ve tehlike saçmakta. Medeniyetler beşiği Orta Doğu'da Filistin bir asırdır felaketlerin pençesindedir. Osmanlı'nın zayıflaması ile alevlenen İsrail Filistin cepheleşmesi en karmaşık sorunlardan biridir.

Ne zaman ecdadımız Filistin'den çekilmiş o zaman kriz dalga dalga büyüyerek bugünlere gelmiştir. Filistin sorunu içinden çıkılması zor girdaba sürüklenmiştir. İki devletli çözüm gerçekleşmeden kanın durması neredeyse tam bir hayaldir. Çatışmaların sebeplerini konuşmak yerine sonuçlar etrafında polemik üretmek faydasızdır. Cumartesi günü Hamas'ın İsrail'e sızması ile başlayan operasyon ve İsrail'in karşı operasyonu ile kanlı hesaplaşma savaşa dönüştü. Ortam kaygı vericidir. Üzüntümüz yüzlerce masum insanın ölmesi ve binlerce insanın yaralanmasıdır. Savunmasız insanların hedef alınması felakettir. Barış çabalarına prangadır, çözüm arayışını dinamitlemektedir. Sivil ölümlerinin hiçbir bahanesi olamaz.

SİYASİ KURGU TARTIŞMASI YAPANLAR FİLİSTİN DAVASINI ANLAMAYANLARDIR

Meşru hakkın savunması yapılamaz. İsrail Filistin arasındaki krize sağ duyu ile yaklaşmak, bir an evvel ara bulucuları devreye sokmak uluslararası toplumun acil gündemi olmalıdır. Hamas'ın saldırı hazırlığından İsrail'in niçin haber alamadığını, siyasi kurgunun bulunup bulunmadığını, Netanyahu'nun oyunu olup olmadığını tartışan işin özünde Filistin davasını anlamayan zihniyetlerdir.

Geçmişte İsrail'in saldırılarına ses etmeyenlerin İsrail holiganı kesildi. İnsanlık dışı manzaralardan rahatsızız. İsrail yıllarca Filistinli kardeşlerimize zulmetti. Vicdansızca saldırmıştır. Dünyanın gözü önünde tarifi olmayan insanlık suçları işlendi. Uluslararası hukuk çiğnenmiştir. BM'nin 67 tarihli kararı İsrail'in 1967 Haziran ayında işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngörmüştür ancak İsrail buna yanaşmamıştır.

FİLİSTİN DEVLETİ ERTELENEMEZ ZORUNLULUKTUR

Bizim bu sorunlara, 7 Ekim'li tarihli ortama bakışımız nettir. İlk olarak ateşkes ortamı oluşmalı. Hükümetin dengeli duruşu takdire şayandır. Sayın cumhurbaşkanımızın atacağı adımlar desteklenmelidir. BM acilen devreye girmeli. Daha fazla can kaybı yaşanmaması için uluslararası toplum devreye girmeli. Çatışmaların bölgesel nitelik kazanmadan taraflar arasında barış görüşmeleri inşa edilmeli. ABD'nin AB'nin ve bazı bölge ülkeleri gibi yangına körükle gitmek yerine şiddeti yatıştıran, barışa davet eden girişim başlatılmalıdır. Beyaz Saray'ın tahriklerine kapılarak barış ve çözüm çabalarının sabote edilmesi kimseye yararı dokunmayacaktır. 67 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti ertelenemez zorunluluktur. Hak yerini bulmadan, ikazla belirtiliyorum ki sıkılı yumruklar açılmayacaktır. Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, Müslümanların şerefidir. Tarihi her türlü tartışmalara kapalıdır. Filistin'in huzuru İsrail'in huzuru demektir.

İnsanlık mirasını kirleten siyasi temelli cepheleşmelerin sonu uçuruma gitmektedir. Daha yaşanabilir, daha hakkaniyetli, daha özgür, hak ve sorumlulukla bir dünya mimarisi için kenetlenmenin fırsat olduğu kanaatindeyiz. Bunalımlı bu dönemde huzur ikliminin tecellisi için önerilerimiz vardır.

Bir bir yanda kendi kültürümüzün diğer yanda kadim kültürlerin değerlerini hatırlayıp idrak etmeli. Ahlaki tutarlılıktan, sorumluluk kültüründen milli ve manevi müktesebatımızdan sapma göstermemeli huzuru önce kendi iç medeniyetimizde aramalıyız. Ahlaklı anlamlı hayat seferinde insani yol kazalarını sabır, şükür, iman ve muhabbet gücü ile kaldırmalıyız. Yılmadan ilerleyiş halinde olmalıyız. Her milletin kendine özgü var oluş serüveni vardır. Ciddiyet ile bakarsak herkesin ayrı hikayesi olduğuna şahit oluruz. Kendimizle yakın, uzak çevremizle uzlaşmalı, İnsanlık haysiyetine ve değerlerine sahip çıkan, değerlerine kim varsa kim varsa sınırları çizmeliyiz. Allah'ın adı ile bütün varlığı sevgi ile bilmeliyiz. Hırsların getireceği sadece huzursuzluk, karanlık projelerdir. Birlik ve beraberlik, dayanışma değerlerini en yükseğe taşıyarak vicdani sorumluluk olarak hayatımıza aktarma becerisini göstermeliyiz. İnsan insana yar olmalıdır.

Yaratılanı yaratandan dolayı sevmedikçe, her bir gönül bahçesini güllerle donatmadıkça kardeşlik tezahür etmeyecektir. Adam gibi adam olmadıkça içi ve dışı bir Müslüman olarak yaşamadıkça huzur bize hep Kaf dağının arkasından seslenecektir.

Yüzüncü yıl dönümüne yaklaştığımız cumhuriyetimiz kimsesizlerin kimsesidir. Kurtuluşun beşeri kaynağı Türk milletidir. Millet tektir, adı da Türk milletidir. Devlet tektir, ebedi ünvanı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bizim öz kardeşimizdir. Türkiye Cumhuriyeti toplum huzuru içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye devleti ülkesi ve milleti ile bir bütündür. Bölücü faaliyetler devlete, vatana, şerefli tarihimize ihanettir. Terör örgütleri arasında taraf tutmak, teröristleri silahlandırıp sahaya sürmek bir terör yöntemidir. İnsanlığa kastetmektedir. İnsanlığa doğrultuş kalleş bir silahtır.

ABD'YE SİHA TEPKİSİ

İnsansız hava aracımızın düşürülmesini kınıyorum. SİHA'mız iddialarına göre meşru müdafaa için düşürülmüştür deniyor. ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde ne işi vardır. ABD'ninki meşru müdafaadır da Türkiye'nin yaptığı nedir. Ayak oyunlarına lüzum yoktur. ABD, insansız hava aracımıza resmen ateş açmıştır.

ABD'nin aynısını 2 Ekim 92'de Ege'de de yapmış, muhrip gemimize yapıp 5 vatan evladımızın şehadetine neden olmuştur. Çuval hadisesini de asla unutmuş değiliz. İnsansız hava aracımıza saldıran ABD'nin terörle mücadelede yanımızda olduğunu söylemeleri kurnazca bir taktiktir. Sosyal medyadan Türkiye'nin Suriye'deki operasyonuna karşıyız açıklaması ve sonra silinmesi örtülü bir tehdit olarak görülmelidir. Haklı mücadelemizden dönmeyeceğiz. Teröristlerle tüfek çatanları tarih bir gün yargılayacaktır. Cumhurbaşkanlığı tezkeresine de sonuna kadar destek olup evet oyu kullanacağız. CHP tarihi bir imtihan ile karşı karşıyadır. Kılıçdaroğlu terörden rahatsız ise çıkıp nerede durduklarını açıklasınlar. Kılıçdaroğlu'nun hayır demesi halinde vekil arkadaşları ile bayrağa ve şehitlere ihanet edeceklerini akıllarından çıkarmamalarını tavsiyemdir. Bizim yerimiz milletimizin tertemiz vicdanıdır. Yerimiz Türkiye Yüzyılı'dır.

Silahlı kuvvetlerimiz gidebildikleri yere kadar gidip mıntıka temizliği ile terörden arındırmalıdır. Duamız güvenlik güçlerimiz ile beraberdir. Cumhuriyetin yüzüncü yılında terör urunu söküp atacağız. Devletimiz başarılı olacaktır.

FİLİSTİN TAM BİR ASIRDIR FELAKETLERİN PENÇESİNDE, MAĞDURİYETLERİN ÇEMBERİNDEDİR

Bir zamanlar hâkimiyetimiz altında barış, huzur ve hoşgörüyle yönetilen coğrafyalar bugün zulmün ve zulmetin tutsağıdır. Biteviye devam eden bu tutsaklığın bedelini en ağır şekilde ödeyen de maalesef hiçbir suçu ve günahı olmayan mazlumlardır. Emzikli bebekler katledilmektedir. Parkta, bahçede, oyun alanlarında koşup oynayacak, gülüp eğlenecek çocuklar vahşi saldırılara maruz kalmaktadır. Hiç abartısız ifade etmek gerekirse, Türk-İslam medeniyetinin gönlü yaslı, gözleri yaşlı, gövdesi yanıktır. Bu kadarı da olmaz dediğimiz ne tür bir dram ve trajedi varsa zaman içinde olmuş, oluşmuş ve masum yüreklere taş gibi oturmuştur. Şöyle bir çevrenize bakınız; mazisi on yıllara dayanan nerede bir haksızlık varsa, nerede hukuksuzluk kök salmışsa, nerede insan ve inanç hakları ağır ihlallere uğramışsa, işte oralarda şiddet vardır, baskı vardır, çatışma vardır, insani felaketler dayanılmaz noktadadır. Emperyalizmin engellemesiyle çözüm yolları kapatılan, kontrol edilebilir kaos sahası olarak kademelendirilen sorunlu coğrafi bölgeler istikrarsızlığın ve insani yıkımların kaynağıdır. Kabil’den Keşmir’e, Kerkük’ten Kırım’a, Karabağ’dan Kıbrıs’a, Kaşgar’dan Kudüs’e varıncaya kadar katılaşan ihtilaflar, kabaran ihtiraslar, kutuplaşmadan beslenen kronik ilkellikler ölüm ve tehlike saçmaktadır. Medeniyetler beşiği Ortadoğu’da binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan, üç semavi dinin kesişme noktasında bulunan Filistin tam bir asırdır felaketlerin pençesinde, mağduriyetlerin çemberindedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflayıp çöküşüyle alevlenen İsrail-Filistin cepheleşmesi 75 yıldır uluslararası toplumun en karmaşık sorunlarından birisidir. 1917 yılında fiilen başlayan İngiliz yönetimi, 19-26 Nisan 1920 tarihlerinde yapılan San Remo Konferansı ile garanti altına alınmış, Milletler Cemiyeti Konseyi`nin 24 Temmuz 1922 tarihinde aldığı 28 maddelik bir kararla da Filistin’deki İngiliz Manda Yönetimi’nin esasları belirlenmiştir.

FİLİSTİN SORUNU İÇİNDEN ÇIKILMASI ÇOK ZOR BİR GİRDABA SÜRÜKLENMİŞTİR

Ne zaman ecdadımız Filistin topraklarından çekilmiş, ne zaman fitne, melanet ve ihanet çevikleşmiş, işte o zaman kriz, kavga, karışıklık ve karmaşa dalga dalga büyüyerek bugünlere kadar gelmiştir. Filistin sorunu içinden çıkılması çok zor bir girdaba sürüklenmiştir. Bu sorun aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarı zedelemiş, dahası dünyanın huzur ve güvenliğini tehdit eden bir seviyeye ulaşmıştır. Kaçınılmaz bir ihtiyaç olan iki devletli çözüm gerçekleşmeden silahların susması, kanın durması, şiddet sahnelerinin son bulması neredeyse ham bir hayaldir. Devam edegelen çatışmaların sebeplerini konuşmak yerine sonuçlar etrafında polemik üretmek faydasız ve boşuna bir emektir.  Adil ve kalıcı bir barış zeminin inşasını sağlayacak dirayet ve feragat karşılıklı olarak gösterilmediği müddetçe İsrail-Filistin sorununda bir arpa boyu mesafe alınması imkansızdır. Kaldı ki bugüne kadar farklı bir durum vasat bulmamıştır.

80 savaş uçağı arasında Türk F-16'larına yoğun ilgi! Yeni görüntüsü dikkat çekti

TIRMANAN SICAK VE SİLAHLI ÇATIŞMA ORTAMI KAYGI VERİCİ BOYUTLARDADIR

7 Ekim 2023 Cumartesi günü, Hamas’ın binlerce füzeyi fırlatıp İsrail’e sızmasıyla başlattığı “Aksa Tufanı Operasyonu”, müteakiben İsrail’in “Demir Kılıçlar Operasyonu”nu devreye almasıyla şiddetlenen kanlı hesaplaşma nihayet taraflar arasında bir savaşa dönüşmüştür. Tırmanan sıcak ve silahlı çatışma ortamı kaygı verici boyutlardadır. Üzüntümüz yüzlerce sivil ve masum insanın ölmesi, binlerce insanın da yaralanmasıdır. Kimden gelirse gelsin, maksadı ne olursa olsun, kadın-çocuk ve yaşlı demeden savunmasız insanların hedef alınması felakettir, bunun yanında barış çabalarına vurulmuş prangadır, çözüm arayışlarını da dinamitlemektir. Sivil can kayıplarının haklı ve geçerli bir bahanesi olmaz, olamaz. Haksızlıklara çanak tutularak, insanlık vicdanını yaralayarak, inanç ve insan hürriyetini sakatlayarak meşru ve hukuki bir hakkın savunması yapılmaz, yapılamaz. İsrail-Filistin arasında başgösteren geniş çaplı krize sağduyuyla yaklaşmak, normalleşmenin süratle teminini sağlamak, bir an evvel arabulucuları devreye sokmak uluslararası toplumun acil gündemi olmalıdır.

SİVİL VE MASUM CAN KAYIPLARINDAN, SAHNELENEN İNSANLIK DIŞI MANZARALARDAN ZİYADESİYLE RAHATSIZIM

Ülkemizde ise bazı sözde yorumcu ve yarım akıllı uzmanların yaptıkları değerlendirmelerini, sübjektif önyargıların güdümünde meseleye yüzeysel bakmalarını hayretle karşıladığımızı özellikle belirtmek istiyorum. Hamas’ın saldırı hazırlığından İsrail’in niçin haber alamadığını, Demir Kubbe’nin nasıl delindiğini, çatışmaların arka planında siyasi bir kurgunun bulunup bulunmadığını, çatışmaların iç siyasette sıkışan Netenyahu’nun bir oyunu olup olmadığını tartışanlar işin özünde Filistin davasını anlamayan, anlamak istemeyen, hatta Siyonist yayılmacılığa sempati besleyip selam duran müşkülpesent, meczup ve melez zihniyetlerdir. Geçmişte İsrail saldırılarına ses çıkarmayanların bugün İsrail’in holiganı kesilmeleri müzminleşmiş akıl dağılması ve utanç duvarını aşmış bir aymazlıktır. Bu düşüncelerimden, Hamas’ın 7 Ekim operasyonunu haklı çıkarma gayesi taşıdığım anlaşılmamalıdır.  Bilakis sivil ve masum can kayıplarından, sahnelenen insanlık dışı manzaralardan ziyadesiyle müşteki, müteessir ve rahatsız olduğum tartışmasızdır.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ACİLEN DEVREYE GİRMELİDİR

Değerli Arkadaşlarım, İsrail, yıllarca Filistinli kardeşlerimize zulmetmiştir. İsrail, yıllarca Filistinli kardeşlerimize insafsızca, vicdansızca, vandalca saldırmıştır. Dünyanın gözü önünde tarifi ve tahammülü olmayan insanlık suçları işlenmiştir. Uluslararası hukuk çiğnenmiş, Birleşmiş Milletler kararları yok sayılmıştır. Bunlardan birisi olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 22 Kasım 1967 tarihli 242 sayılı kararı, İsrail’in 1967 Haziran ayında işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngörmüştü. Ancak İsrail buna yanaşmamış, işgal alanlarını genişletip kanunsuz yerleşim yerleri oluşturma gayesini zor kullanarak sürdürmüştür. Şunu da ifade etmek lazımdır ki, Filistin birliğini ve bütünlüğünü sağlayamadığından, yani iki ayrı yönetiminin mevcudiyetinden dolayı haklı mücadelesinde devamlı teklemiş, bir türlü sonuç alamamış, meşruiyetini sağlayacak gündemi oluşturamamıştır. Bizim Filistin-İsrail arasındaki ağırlaşan sorunlara, hatta 7 Ekim tarihli savaş ortamına bakışımız açıktır ve şu şekildedir:

İlk olarak, ateşkes rejimi derhal tesis edilmeli, taraflar itidal, sükûnet ve aklıselim bir çizgiye eşzamanlı olarak gelmelidir. Hükümetin yapıcı, dengeli ve sorumlu duruşu takdire şayandır. Diplomasi ve diyalog kanallarının aktif hale getirilmesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın atacağı adımlar desteklenmeli ve sahiplenilmelidir. Ayrıca Birleşmiş Milletler acilen devreye girmelidir. Daha fazla can kaybının yaşanmaması hususunda uluslararası toplum duyarlı hareket etmek mecburiyetindedir.

İkinci olarak, Filistin ile İsrail arasındaki çatışmaların bölgesel bir nitelik kazanmadan, hatta küresel alana sıçrama ihtimalini de hesaba katarak taraflar arasında barış görüşmelerinin ortamı süratle inşa edilmelidir.  ABD’nin, AB’nin ve bazı bölge ülkelerinin yaptığı gibi, yangına körükle gitmek yerine, şiddeti yatıştıran, çatışan taraf unsurları temel haklar ve uluslararası hukuk ölçeğinde buluşmaya davet eden bir girişim başlatılmalıdır. Beyaz Saray yönetiminin, diaspora ve lobilerin tahriklerine kapılarak, iç siyasi gelişmelerin etkisi altında kalarak barış ve çözüm çabalarını sabote etmesinin hiç kimseye bir yararı dokunmayacaktır. ABD’nin Doğu Akdeniz’e uçak gemisi göndermek yerine, dostluk ve müttefiklik ilişkileri kapsamında Türkiye’nin barışçıl çabalarını anlayıp desteklemesi bölge ve dünya huzuruna saygın bir destek olarak yankı bulacaktır.

Üçüncü olarak, bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü tescillemiş, 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin tanınması ve temelinin atılması ertelenemez, geciktirilemez bir zorunluluktur. Adalet tecelli etmeden, hak yerini bulmadan, mağduriyetler giderilmeden ikazla belirtiyorum ki, sıkılı yumruklar açılmayacak, akan kan durmayacak, huzursuzluk sarmalı tesirini kaybetmeyecektir. Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, Müslümanların şerefidir. Tarihi ve manevi statüsü her türlü tartışmaya, her türlü mütecaviz dayatmalara kapalıdır. İki devletli çözüm hedefiyle inanç ve insan hakları teyit edilmelidir.

FİLİSTİN’İN HUZURU DEMEK İSRAİL’İN HUZURU DEMEKTİR

Filistin güvencedeyse İsrail’in güvenliği de sağlam esaslara bağlanacaktır. Filistin ve İsrail’in huzuru dünya barış ve huzuruna muazzam bir destektir. Biz huzuru bir insan onuru olarak telakki ediyoruz. Kaldı ki insanlığın huzur bulmasını amaçlıyoruz. Hangi kültür, inanç, medeniyet ve millete mensubiyet duyarsa duysun insanların ortak anlam, değer ve hayat şartlarını el birliğiyle, asgari müştereklerde buluşarak kademe kademe oluşturabileceğine inanıyoruz. İnsanlığın huzurlu ve mutlu geleceği için başka bir alternatif de görmüyoruz. Sert hakimiyet mücadelelerinin, insanlık mirasını kirleten siyasi, ekonomik ve inanç temelli cepheleşmelerin sonu bize göre uçuruma, Allah korusun yeni bir dünya savaşına açılma ihtimali günden güne artış kaydetmektedir. Daha adil, daha eşitlikçi, daha güvenli, daha yaşanabilir, daha hakkaniyetli, daha özgür, daha fazla hak ve sorumlulukla perçinlenmiş bir dünya mimarisi için ortak akıl ve ortak gelecek çevresinde kenetlenmenin bir fırsat olduğu kanaatindeyiz.

CHP genel başkanının milli damarı çatlayıp kurumuştur. TBMM'nin karalaması gayri milliliktir. Meclis'i gazi Meclis'i olarak görmüyorum, demiştir. Ne tuhaf akıl tutulmasıdır. İzana davet etmek isterim bu zatı. Kılıçdaroğlu'nun parti içi değişmeler ve parti içi tartışmalarla iyice şuur kaybına uğradığı anlaşılmaktadır. TBMM Gazi bir meclistir. Ne söylesek duymuyorsun. Gaziliği idrak edecek vatanseverlik yoktur sende. Gazi Meclis senin gibilere rağmen kurulmuştur. Gazi Meclis ya istiklal ya ölüm parolası ile kurulmuş ve düşmana dünyayı dar etmiştir. Kılıçdaroğlu'nun Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gaziliğini de tartışmaya açması yakındır. Kimliği çalınmış, mankurt bir zihniyeti tanımlamak buradan bakınca pek mümkün değildir. Kılıçdaroğlu'nun kim olduğunu millet söyleyecektir.

Yeniden AK Parti Genel Başkanlığı'na seçilen sayın cumhurbaşkanımızı yürekten kutluyorum.

TERÖRÜ KAYNAĞINDA KURUTMA VAKİT!
Türkiye'ye saldırmanın ödenecek bir bedeli vardır.

ABD'NİN TÜRK SİHA'SINI DÜŞÜRMESİ
İnsansız hava aracımızın düşürülmesini kınıyorum. SİHA'mız iddialarına göre meşru müdafaa için düşürülmüştür deniyor. ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde ne işi vardır. ABD'ninki meşru müdafaadır da Türkiye'nin yaptığı nedir. Ayak oyunlarına luzum yoktur. ABD, insansız hava aracımıza resmen ateş açmıştır.

ABD'nin aynısını 2 Ekim 92'de Ege'de de yapmış, muhrip gemimize yapıp 5 vatan evladımızın şehadetine neden olmuştur. Çuval hadisesini de asla unutmuş değiliz. İnsansız hava aracımıza saldıran ABD'nin terörle mücadelede yanımızda olduğunu söylemeleri kurnazca bir taktiktir. Sosyal medyadan Türkiye'nin Suriye'deki operasyonuna karşıyız açıklaması ve sonra silinmesi örtülü bir tehdit olarak görülmelidir. Haklı mücadelemizden dönmeyeceğiz. Teröristlerle tüfek çatanları tarih bir gün yargılayacaktır. Cumhurbaşkanlığı tezkeresine de sonuna kadar destek olup evet oyu kullanacağız. CHP tarihi bir imtihan ile karşı karşıyadır. Kılıçdaroğlu terörden rahatsız ise çıkıp nerede durduklarını açıklasınlar. Kılıçdaroğlu'nun hayır demesi halinde vekil arkadaşları ile bayrağa ve şehitlere ihanet edeceklerini akıllarından çıkarmamalarını tavsiyemdir. Bizim yerimiz milletimizin tertemiz vicdanıdır. Yerimiz Türkiye Yüzyılı'dır.

Silahlı kuvvetlerimiz gidebildikleri yere kadar gidip mıntıka temizliği ile terörden arındırmalıdır. Duamız güvenlik güçlerimiz ile beraberdir. Cumhuriyetin yüzüncü yılında terör urunu söküp atacağız. Devletimiz başarılı olacaktır.

KILIÇDAROĞLU'NA TEZKERE ÇAĞRISI
Irak ve Suriye'ye Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gönderilmesini esas alan tezkereye de Milliyetçi Hakaret Partisi grubu olarak sonuna kadar destek olacağız; bu süratle 'evet' oyu kullanacağız. CHP tarihi imtihanla karşı karşıya. Kılıçdaroğlu ve partisi terörden rahatsız ise tezkere karşı çıkmamalı. Hodri meydan diyorum. Çıksınlar nerede durduklarını açıklasınlar.

ŞUURSUZ KEMAL
CHP Genel Başkanı'nın milli damarı çatlamış ve kurumuştu. Kendi partisindeki çıkar kavgalarından şuur kaybına ve siyasi komaya giren Kılıçdaroğlu'nun TBMM'yi karalama niyeti gayrimilliliktir.