Barzani'nin en yakınlarından peş peşe Erdoğan mesajları

-Kuzey Irak referandumuna sayılı günler kala Türkiye'nin sert tepkileri sonrası Barzani cephesinden peş peşe Erdoğan paylaşımları yapıldı. -Ankara ve Lozan dâhil 4 anlaşmayı hatırlatan Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin Irak'a karşı askerî müdahale hakkının olduğunu söyledi. -Lozan Anlaşması, Madde 3, Madde 16. 1926 Ankara Anlaşması, 1946 Türkiye ile Irak Arasında Dostluk, İyi Komşuluk Anlaşması ve 1983 Türkiye-Irak Sınır Güvenliği ve İş Birliği Anlaşması.

Barzani'nin en yakınlarından peş peşe Erdoğan mesajları

Giriş Tarihi: 23.9.2017 03:55 Güncelleme Tarihi: 23.9.2017 10:03
Kuzey Irak referandumuna sayılı günler kala Türkiye'nin sert tepkileri sonrası Barzani cephesinden peş peşe Erdoğan paylaşımları yapıldı.

Gazeteci Taha Dağlı, 25 Eylül’e iki gün kala Barzani cephesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a peş peşe mesaj gönderdiğini yazdı.

İşte Dağlı'nın o yazısı:

Bu paylaşımlar Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin iki önemli ismine ait.
O isimlerden biri Mesut Barzani’nin sağ kolu sayılan, sürekli yanında bulunan danışmanı Barham Hasan Mustafa diğeri ise Barzani’nin partisi KDP’nin Parlamento Grup Başkanı Omed Xoshnaw.

Barzani’nin adamlarından biri, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan biz kardeşiz, bizi unutmayın” diyor.

Diğeri ise Recep Tayyip Erdoğan biz dostuz, bizi kaybetmeyin” diyor.

 

25 Eylül’e birkaç gün kala Barzani cephesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a peş peşe mesaj gönderiyor. Önce Mesut Barzani’nin yeğeni ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimin Başbakanı Neçirvan Barzani, “Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Kuzey Irak ilişkilerinde temel rol oynadı, kesinlikle Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemiyoruz” dedi.

Ardından Barzani’nin danışmanıyla, partisinin parlamento grup başkanı Erdoğan mesajları yayınladı.

Bir süre öncesine kadar Barzani cephesi, “Türkiye ile dostuz, PKK’ya biz de karşıyız, bu referandumda amacımız kesinlikle Türkiye’ye zarar vermek değil” şeklinde yorumlar yapıyor, referandum konusunda Türkiye’ye “bizden size kötülük gelmez” diye sesleniyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bugüne kadar Erbil’i hiçbir zaman yalnız bırakmadık, hep yanlarında olduk” deyip, referandumun bir bedelinin olacağı uyarısını yapmasının ardından ise Barzani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik mesajlarında bir üst kademeye geçti.

Mesut Barzani, 2013’ten itibaren Kuzey Irak’ta tasfiye edilmek istenen bir isim oldu.
Bağdat’ın petrol paylaşımındaki tekeli Erbil’de ekonomik kriz çıkmasına yol açtı.
İran’ın Talabani ile Goran hareketi üzerinden başlattığı baskı ise Barzani’yi siyaseten bitirmeye yönelikti.

Ekonomik ve siyasi baskının yanı sıra 2014’te DAEŞ terör örgütünün Musul’dan sonra Erbil’e yönelmesi Barzani’nin askeri açıdan da kıskaca alınmasını sağladı.

Ekonomik, siyasi ve askeri olmak üzere tam 3 koldan saldırıya uğrayan Barzani, bu süreçte Türkiye’nin uzattığı el ile ayakta kaldı.
2013’teki petrol anlaşması o dönem için ABD ile Bağdat’ın “kesinlikle olmaz” diye direttiği bir süreçti. Türkiye pes etmedi, Gezi kalkışmasına rağmen Kuzey Irak petrolünün İskenderun üzerinden satışında ısrar etti ve bu ticaretten her iki taraf da kazançlı çıktı.

Ekonomik baskı bu şekilde hafifletildi ardından terör tehdidine karşı Erbil’in davetiyle Türk askeri Başika’ya konuşlandı.
Barzani hem ekonomik hem askeri yönden kayıplarını kazanıma çevirerek, siyasi krizi de yönetir hale geldi.

İşte böyle bir ortamda Barzani’nin referandum ısrarı nereden bakarsanız bakın Türkiye için “kabul edilebilir” bir durum değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten başından itibaren referandum konusundaki tavrını çok net şekilde belirledi ardından açıklamalarda vites yükseltildi.
Bir sonraki aşamada Türk askeri sınıra indi, Kuzey Irak gündemiyle MGK toplandı ve iş tezkereye kadar gitti.

Barzani bir yerde dursaydı, Türkiye referandum konusunda üst düzey tedbirlere başvurmak zorunda kalmazdı.
Ama ısrar devam edince Türkiye, sınırdaki bu risk karşısında gerekeni yaptı.

Erbil yönetimi Türkiye için bir öneme sahip. Ama Türkiye Erbil için olmazsa olmaz konumunda.
Arada böyle bir fark var.

Türkiye kapıyı kapatırsa zarar görebilir ama bu zararı başka yerden telafi etme şansına sahiptir.
Ancak Erbil, Türkiye kapıyı kapattığında alternatifsiz kalır, boğulur. O zaman Kuzey Irak Türkiye için bambaşka bir noktaya evrilebilir.

Barzani cephesinden son birkaç günde ısrarla yapılan “Sayın Recep Tayyip Erdoğan biz kardeşiz, bizi unutmayın, bizi kaybetmeyin, kesinlikle ilişkileri kesmek istemiyoruz” şeklindeki üst düzey isimlere ait açıklamalar gösteriyor ki, Barzani referandum meselesinin ne kadar ciddi boyutlara geldiğini ve bir adım daha atarsa o adımın sonunun karanlık olduğunun farkına vardı.

Bu saatten sonra Türkiye sözünü söyledi.
İstemeyerek de olsa bazı tedbirler devreye girebilir. Bu tedbirler Barzani’yi Erbil’de boğdurmak için değil tehlikeli ısrarından caydırmak amaçlıdır.

Yanı başımızda bir taş yerinden oynuyor, o taş yerinde kalmalıdır, yok olmamalıdır, yerine başka taş konulmamalıdır, Türkiye kıpırdatılan taşı gediğine oturtmalıdır.
Aslında Türkiye’nin referandum meselesine bakışı tam anlamıyla budur.

Söz söyleme sırası şimdi Erbil’de.

Tamam Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olan muhabbetinizin farkındayız.
Ama bu farkındalığın içeriğinde “Türkiye olmadan ciddi sıkıntılar yaşarsınız” şeklinde bir tercüme de var.

Herkes bunun da farkında.

O halde yapılacak iş, tuzağa düşmeden, “zararın neresinden dönülürse kardır” denilerek, Bağdat’tan alacağınızı alıp, geri adım atmaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan İran'a gidiyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Ekim Çarşamba günü İran'a bir ziyaret gerçekleştirecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Ekim Çarşamba günü İran'a gidecek.

Yıldırım: Müdahale için 4 sebebimiz var

Ankara ve Lozan dâhil 4 anlaşmayı hatırlatan Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin Irak’a karşı askerî müdahale hakkının olduğunu söyledi.

Başbakan Binali Yıldırım, Barzani’yi bir defa daha uyararak “Henüz zaman bitmiş değil.

Lozan Anlaşması, Madde 3, Madde 16. 1926 Ankara Anlaşması, 1946 Türkiye ile Irak Arasında Dostluk, İyi Komşuluk Anlaşması ve 1983 Türkiye-Irak Sınır Güvenliği ve İş Birliği Anlaşması.

Bu kararın dünya kamuoyuna açıklanmasından itibaren Türkiye olarak bunun çok yanlış bir karar olacağını defalarca ifade ettik.

‘Biz bu konuda da gerekli desteği, katkıyı yaparız, aranızdaki anlaşmazlığı da giderebiliriz’ diye teklif de götürdük.

Başbakan Binali Yıldırım, Barzani’yi bir defa daha uyararak “Henüz zaman bitmiş değil. Kuzey Irak Yönetimi, bu inattan, bu sevdadan vazgeçmelidir” dedi. Türk-İş Genel Merkezini ziyaretinin ardından çıkışta gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevaplayan Başbakan Yıldırım şunları söyledi:
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IKBY), 8 Haziran itibarıyla 25 Eylül’de referanduma gitme kararı aldı. Bu kararın dünya kamuoyuna açıklanmasından itibaren Türkiye olarak bunun çok yanlış bir karar olacağını defalarca ifade ettik. Bu yanlış karardan vazgeçmelerini defalarca telkin ettik. Bu karara uluslararası alanda hiçbir destek yok. Ayrıca Türkiye, Irak, İran komşu üç devlet de bu konuda doğabilecek, telafisi imkânsız sonuçların olacağını yine Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne defaatle anlattık ancak şu ana kadar burada herhangi bir değişiklik yok. Aslında meselenin kaynağı olan Irak Merkezi Yönetimi ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasında anayasadan kaynaklanan hakların tam anlamıyla uygulanmadığı ve burada merkezi hükûmetin, bölgenin beklentilerine karşılık vermediği yönünde şikayet var. ‘Biz bu konuda da gerekli desteği, katkıyı yaparız, aranızdaki anlaşmazlığı da giderebiliriz’ diye teklif de götürdük. Fakat şu ana kadar beklediğimiz olumlu adımı görmedik.


Referandum kararı ve referandumun gerçekleşmesi, Türkiye’nin ulusal güvenlik meselesidir. Türkiye, ulusal güvenlik meselesi konusunda, uluslararası ulusal anlaşmalardan, ikili anlaşmalardan doğan haklarını kullanmakta kararlıdır, tereddüt göstermez. Nedir bu anlaşmalar? Lozan Anlaşması, Madde 3, Madde 16. 1926 Ankara Anlaşması, 1946 Türkiye ile Irak Arasında Dostluk, İyi Komşuluk Anlaşması ve 1983 Türkiye-Irak Sınır Güvenliği ve İş Birliği Anlaşması. Kısacası işin özü şudur: Gerek Suriye’de gerekse Irak’ta mevcut statülerde, bu devletlerin statülerinde değişikliğe gidecek herhangi bir girişim, anlaşmalardan doğan haklarımız çerçevesinde Türkiye’nin hiçbir zaman kabul etmeyeceği bir sonuçtur. Bunun gereği de yapılacaktır. İhtilaflı bölgelerin, Kerkük’ün meseleye dâhil edilmesi apayrı bir fecaat. Kerkük demografik yapısı oldubittilerle değiştirilmeye çalışılmış bir şehirdir. Orijinal nüfusuna göre Kerkük’ün yüzde 70’i Türkmen. Orada yapılabilecek bir referandum aslında yanlış kişilere sorularak yapılmış referandum olacaktır. Bu, tamamen hukuksuz bir durumdur. Adı üstünde ihtilaflı bölge. O bakımdan neresinden bakarsak bakalım, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin giriştiği bu maceradan, bu sevdadan vazgeçmesi gerekir.

MGK'nın tercümesi: Musul ve Kerkük yolu gözükür! Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından çıkan bildiriye ilişkin ilk yorum, AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar'dan geldi.

AK Partili Tayyar, MGK bildirisini, Irak'ın bölünmesi halinde Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebileceği şeklinde yorumladı.

Tayyar, "MGK bildirisinin tercümesi; Irak bölünür ve sınır değişirse Ankara anlaşması gereğince Musul ve Kerkük yolu gözükür" yazdı.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) bağımsızlık referandumu yüzünden erkene çekilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrası açıklama yapılmış, IKBY'deki referandumun gayrimeşru olduğu ve kabul edilemeyeceği belirtilmişti.Bildiride, "Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar" ifadeleri yer aldı.

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan Barzani'ye referandum mesajı İslam İşbirliği Teşkilatı, IKBY'nin referandum kararından derin endişe duyulduğunu bildirerek referandumun iptal edilmesi mesajı verdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğu'nun da katıldığı New York'ta düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Yıllık Eşgüdüm Toplantısı'nın ardından ortak bir açıklama yapıldı.

"REFERENDUMU İPTAL ETME ÇAĞRISI YAPIYORUZ"

IKBY'nin 25 Eylül'de referandum yapma kararından derin endişe duyulduğu belirtilen açıklamada, "IKBY'ye Irak anayasasına aykırı olduğu ve mevcut terörle mücadele çabalarını olumsuz etkilediği için referandumu iptal etmesi çağrısı yapıyoruz." ifadesine yer verildi.

Irak anayasasına bağlı kalınması ve saygı gösterilmesi, Irak'ın birlik, güvenlik, istikrar ve toprak bütünlüğünün korunması için mümkün olan tüm çabaların sarfedilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, İİT'nin Irak'ta barış ve istikrar sağlanması için ulusal uzlaşı konferansı düzenlenmesi konusunda tüm taraflarla çalışmaya hazır olduğu ifade edildi.

Kredi derecelendirme kuruluşundan İngiltere'ye büyük şok! Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, İngiltere'nin kredi notunu düşürdü.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, İngiltere'nin uzun vadeli kredi notunu AA2'den AA1'e indirirken, kredi notu görünümünü de durağandan negatife indirdi.

"İNGİLTERE'NİN BORÇ YÜKÜ YÜKSELDİ"

Moody's tarafından yapılan açıklamada, İngiltere hükümetinin mali konsolidasyon planının giderek artan bir soru işaretine yol açması, borç yükünün de hızla yükselmesi sonrasında görünümün ülkenin kamu finansmanında zayıflıklara işaret ettiğine vurgu yapıldı.

"BREXİT SÜRECİNİN PAYI VAR"

İngiltere'nin orta vadeli ekonomik gücünün erozyona uğramış olmasının finansal baskıları daha da artırdığına dikkat çekilen açıklamada, bu görünümde ülkenin Brexit sürecinin de payının olduğu hatırlatıldı.

Yunan yargısından sığınmacıların Türkiye'ye iadesine onay

Yunanistan'da Danıştay, iki Suriyeli sığınmacının Türkiye'ye iade edilmesi kararını jet hızıyla onayladı.

Yunanistan Türkiye'ye kaçarak iltica talebinde bulunan Fetullahçıları besliyor. Başbakan Çipras, konu her gündeme geldiğinde yargının işine karışamayacağını belirtiyor.

Yunan yargısısın, Fetullahçıları Türkiye'ye iade etme konusunda oldukça muhafazakar bir tutumu söz konusuyken, Yunanistan'a kaçarak sığınma talebinde bulunan Suriyeli mültecilerde durum çok farklı.

SIĞINMACILARIN İTİRAZI REDDEDİLDİ

Danıştay'dan yapılan açıklamaya göre, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki göçmen mutabakatı kapsamında Yunanistan'dan Türkiye'ye geri gönderilmelerine karar verilen iki Suriyeli sığınmacının itirazı reddedildi.

"TÜRKİYE İLE ANLAŞMAMIZ VAR"

Mahkemenin kararında, Türkiye'nin Cenevre Sözleşmesine imza atmış bir ülke olmasına ve AB ile birlikte sığınmacıların korunması amaçlı ortak bir eylem planı içinde bulunduğuna dikkat çekildi.

Türkiye'nin "sığınmacılar için güvenli bir ülke" olduğu belirtilen kararda, sığınmacıların işkence veya insanlık dışı muamele gibi tehditlerle karşılaşmadıkları belirtildi. Kararda ayrıca sığınmacıların ailelerinin Türkiye'de yaşadığı vurgulandı.

.1926 Ankara Anlaşması ve Lozan Anlaşması'ndaki maddeler

MGK sonrası yapılan açıklamada yer alan "uluslararası haklar" ifadesi ne anlama geliyor?

1926 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ve Lozan Anlaşması'nda Türkiye'nin sınırlarını belirleyen ve koruma altına alan anlaşmalar.

1926 ANKARA ANLAŞMASI

1926 Ankara Anlaşması'yla Türkiye ile Irak arasındaki sınır çizildi. Anlaşma metninde sınırla ilgili şu ifadeler yer alıyor;

-Irak sınırı Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 yılındaki aldığı kararla kesin olarak belirtilmiştir.

-Milletler Cemiyeti’nin belirttiği sınır kararını iki devlette kabul edecek ve bozmak için herhangi bir eylem hazırlığına girmeyecektir.

1926 Ankara Anlaşması'nın orijinal metni

LOZAN ANLAŞMASI

Lozan Anlaşması'nda ise Türkiye'nin sınırları ve sınır güvenliğiyle ilgili şu maddeler yazıyor;