Başkonsolos değil 'Baş korkaktı'
Türkiye'nin Musul Başkonsolosu'yken DEAŞ tarafından rehin alınan CHP'li Öztürk Yılmaz'ın o saldırıda teröristlerden korktuğu için kendini 'Muhasebeci Kenan' diye tanıttığı, sonradan 'kahraman' gibi şov yaptığı ortaya çıktı
Başkonsolos değil ‘Baş korkaktı’
Giriş Tarihi: 30.01.2018 04:10 Güncelleme Tarihi: 30.01.2018 05:52
Türkiye’nin Musul Başkonsolosu’yken DEAŞ tarafından rehin alınan CHP’li Öztürk Yılmaz’ın o saldırıda teröristlerden korktuğu için kendini ‘Muhasebeci Kenan’ diye tanıttığı, sonradan ‘kahraman’ gibi şov yaptığı ortaya çıktı
DEAŞ terör örgütü mensuplarının 11 Haziran 2014'te Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu yerleşkesine bir baskın gerçekleştirmesi ve aralarında dönemin Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz'ın da bulunduğu 46 kişinin rehin alındığı olayla ilgili ayrıntılar gün yüzüne çıkıyor. Musul Başkonsolosu'nda görevli güvenlik amiri S.C., Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne verdiği ifadede Yılmaz'ın baskın sırasında kendisini gizlediğini ve konsoloslukta polis memuru olan Abdusettar Yaşar'ın başkonsolos olarak gösterildiğini söyledi. İşte S.C.'nin ifadesinden detaylar:
POLİS KONSOLOS OLDU
AŞÇININ GÖZÜNÜ MORARTTI
Alıkonulma günlerini anlatan güvenlik amiri S.C., "Başkonsolos Öztürk Yılmaz, bir gün arkadaşlara hakaret etti. Tartıştık. Yılmaz kendi aşçısı Ersan Köksal'a yumruk attı. Kavga sırasında kendi de yüzünden yaralandı" dedi. Yılmaz yurda döndüğünde yüzündeki çizikler dikkat çekmişti.
'ÖRGÜTE İKİ FLASH VERDİ' İDDİASI
SABAH gazetesine konuşan S.C., "Yılmaz'ın biri Türkiye biri de ABD'ye verilmek üzere flashlar verdiğini ancak bu flash'ların akıbetinin meçhul olduğunu söyledi. S.C., serbest bırakıldıkları günü de şöyle anlattı: Akşam saatlerinde bizi kaldığımız yerden bodrum kata indirdiler. Abdusettar'ı, örgüt sorumluları yukarı çağırdı. Daha sonra Abdusettar başkonsolosu çağırdı. Yaklaşık yarım saat yukarıda görüştüler sonra şahıslar ayrıldı."
'BANA BEYEFENDİ DEMEYİN'
Musul Başkonsolosluğu'nda görevli güvenlik amiri S.C., polis memuru Abdusettar Yaşar'ın kendisini konsolos olarak tanıttığına dikkat çekip şunları anlattı: "Öztürk Yılmaz, kendisine 'Muhasebeci Kenan' olarak hitap edilmesini istedi. Konsolos görevlilerine 'Bana beyefendi demeyin. Başkonsolos olduğum bilinmesin' diyordu."
TBMM'DE TERBİYE SINIRLARINI AŞTI
Zeytin Dalı Harekâtı'nda TSK ile birlikte hareket eden ÖSO'ya 'terörist' diyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, dün de Meclis'te 'küfürlü' basın toplantısı skandalına imza attı. Musul Başkonsolosu'yken terör örgütü DEAŞ tarafından 101 gün esir alındığını ve esaret yaşadığını belirten Yılmaz, "11 Haziran 2014 saat 11 suları, Musul Başkonsolosluğu'nun etrafı katil sürüleri tarafından sarılıyor. Bütün insanları başkonsolosluğun bahçesine topluyorlar. Ve ben ortadayım. Beni alıyorlar. Makam odamın önüne götürüyorlar, kafama makineli tüfeği dayıyorlar. Amaçları beni içeri sokmak, makam odamda fotoğrafımı çekmek. Dünyaya propaganda yapacaklar. Bu şerefsiz, adilere, o... çocuklarına rest çekiyorum" ifadelerini kullandı.
HAKARET YAĞDIRDI
Zeytin Dalı Harekâtı'nı her fırsatta sulandırmaya çalışan CHP'nin İstanbul milletvekili Eren Erdem de Mehmetçik'le omuz omuza Afrin'de mücadele veren ÖSO mensuplarına hakaretler yağdırdı. Erdem, ÖSO'yla ilgili, "Asıl vatan hainliği TSK'yı ÖSO gibi bir terör örgütüyle operasyona yollamaktır. ÖSO kimdir ya, kimdir bu çapulcu sürüsü, kimdir bu it sürüsü? Kimler bunları beslemiş? Kimler bunları bu hale getirmiştir" dedi.
Başkonsolos değil ‘Baş korkaktı’
Türkiye’nin Musul Başkonsolosu’yken DEAŞ tarafından rehin alınan CHP’li Öztürk Yılmaz’ın o saldırıda teröristlerden korktuğu için kendini ‘Muhasebeci Kenan’ diye tanıttığı, sonradan ‘kahraman’ gibi şov yaptığı ortaya çıktı
DEAŞ terör örgütü mensuplarının 11 Haziran 2014'te Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu yerleşkesine bir baskın gerçekleştirmesi ve aralarında dönemin Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz'ın da bulunduğu 46 kişinin rehin alındığı olayla ilgili ayrıntılar gün yüzüne çıkıyor. Musul Başkonsolosu'nda görevli güvenlik amiri S.C., Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne verdiği ifadede Yılmaz'ın baskın sırasında kendisini gizlediğini ve konsoloslukta polis memuru olan Abdusettar Yaşar'ın başkonsolos olarak gösterildiğini söyledi. İşte S.C.'nin ifadesinden detaylar:
8 Haziran 2014 günü saat 12.00 sıralarında DEAŞ örgütü "Bizden olmayanlar şehri terk etsinler, yoksa sonuçlarına katlanırlar" diye duyurular yapmaya başlamışlardı. Saat 14.00 sıralarında bizim dış güvenliğimizden sorumlu olan 10-15 Irak polisi olaylar başlamadan konsolosluk çevresini ve güvenliğini bırakarak kaçtılar. 9 Haziran'da çevre binalara saldırılar devam etti. 10 Haziran 2014 günü saat 11.00 sıralarında başkonsolos, 3. sınıf emniyet müdürü Safi Özmaya, beni başkonsolos yardımcısı Tahir Şanlı ve yine başkonsolos yardımcısı Faruk Deniz'i güvenlik toplantısına çağırdı. Toplantı esnasında ben ve güvenlik müdürü Safi Özmaya, başkonsolosumuza güvenliğimizin olmadığını, bundan dolayı konsolosluk binasını tahliye etmemiz gerektiğini söyledik.
POLİS KONSOLOS OLDU
11 Haziran 2014'te saat 12.00 idi. Konsoloslukta 1 başkonsolos, 2 konsolos yardımcısı, 31 polis, 7 konsolosluk çalışanı, 2 çocuk ve 3 kadın toplam 46 kişi idik. Örgüt mensupları hepimizi konsolosluğun girişinde topladılar. Araçlarımıza ve silahlarımıza el koydular. Bizi sınıra götüreceklerini söylediler. Bu konuşmaları örgüt mensupları ile Arapça bilen Abdusettar Yaşar yapıyordu. Buradan bizleri yine Musul'da 17 Temmuz Mahallesi isimli yerde bulunan iki katlı bir eve getirdiler. Aileleri üst kata, bizleri de alt kata yerleştirdiler. Örgüt mensupları arasındaki konuşmaları Abdusettar yapıyordu. Başkonsolos ve askeri sorumlu olarak örgüt mensuplarına kendini tanıttı. Örgüt mensupları ile görüşmelere kendisi katılıyordu.
AŞÇININ GÖZÜNÜ MORARTTI
Alıkonulma günlerini anlatan güvenlik amiri S.C., "Başkonsolos Öztürk Yılmaz, bir gün arkadaşlara hakaret etti. Tartıştık. Yılmaz kendi aşçısı Ersan Köksal'a yumruk attı. Kavga sırasında kendi de yüzünden yaralandı" dedi. Yılmaz yurda döndüğünde yüzündeki çizikler dikkat çekmişti.
'ÖRGÜTE İKİ FLASH VERDİ' İDDİASI
SABAH gazetesine konuşan S.C., "Yılmaz'ın biri Türkiye biri de ABD'ye verilmek üzere flashlar verdiğini ancak bu flash'ların akıbetinin meçhul olduğunu söyledi. S.C., serbest bırakıldıkları günü de şöyle anlattı: Akşam saatlerinde bizi kaldığımız yerden bodrum kata indirdiler. Abdusettar'ı, örgüt sorumluları yukarı çağırdı. Daha sonra Abdusettar başkonsolosu çağırdı. Yaklaşık yarım saat yukarıda görüştüler sonra şahıslar ayrıldı."
CHP'DE AFRİN TAKİYESİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, işgal altında tuttuğu Afrin’den Türkiye’ye bir yılda 700’ün üzerinde roketli saldırı yapan PKK/PYD’li teröristlere yönelik Zeytin Dalı Harekatı’na hazırlanılırken “Afrin’e operasyon yapılmamalı” demişti. Bunu söylerken de Rusya’nın Suriye hava sahasını açmayacağını düşünüyordu. Ancak beklentisi gerçekleşmedi, harekat başladı.
BAŞARIYI GÖLGELEME KARARI
Kılıçdaroğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu’nun Zeytin Dalı Harekatı’na başlaması üzerine cılız bir sesle operasyona destek verdi. Kemal Kılıçdaroğlu, Afrin operasyonunun başlamasıyla birlikte partisinin yönetici kadrosuyla bir araya geldi. Bu toplantıda CHP’nin tavrı belirlendi. Afrin’e yapılan operasyondan duyulan rahatsızlık terör sevici vekiller tarafından o toplantıda gündeme getirildi. Kılıçdaroğlu ise “Operasyona karşı bir tavır içinde olmak bizi bitirir. Dolaylı yollardan bu operasyona cephe alarak başarıyı gölgelemeliyiz” dedi.
SİYASETE ÇEKMEYE KALKIŞTI
Kemal Kılıçdaroğlu, hemen ardından da “Hiç milli silahımız yok” iftirasını ortaya attı. Son olarak da tıpkı CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz gibi ÖSO’yu hedef alıp, “Afrin operasyonunda başarı AK Parti’nin değil TSK’nın” diyerek tuhaf bir çıkış yaptı. Türkiye’nin yekvücut olduğu Zeytin Dalı Harekatı’nı siyasi tartışmaya çevirmeye kalkıştı.
KİRLİ PLAN DEŞİFRE OLDU
Bu çıkışın nedeniyle CHP Kilis İl Başkanı Mehmet Akif Perker’in New York Times’a verdiği röportajla ortaya çıktı. Perker, o röportajda Afrin’e yönelik operasyona karşı olduklarını, ancak oluşan milli duyarlılık nedeniyle bunu söyleyemediklerini anlattı. Halkın tepkisinden çekindiklerini söyledi.
AYNEN 15 TEMMUZ TAKTİĞİ
Kılıçdaroğlu, aynı taktiği FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde de uygulamıştı. O gece darbecilerle anlaşarak Atatürk Havalimanı’ndan kaçan, Bakırköy’de saklandığı evde olan biteni televizyondan izleyen Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’un ardından kısa bir süre darbeye karşıymış gibi görünmüştü. Kılıçdaroğlu, sonrasında ise darbe girişimine ‘kontrollü darbe’ diyerek, darbecileri ‘onurlu’ ilan ederek, demokrasi kahramanlarına dil uzatarak o şanlı mücadeleyi karalamak için topyekun saldırı başlatmıştı.
Mehmetçik’le omuz omuza çarpışanlara ‘İt sürüsü’ dedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz'ın ÖSO'yu hedef alan ifadelerinden sonra Eren Erdem de hakaretler yağdırdı. Erdem “ÖSO kimdir ya, kimdir bu çapulcu sürüsü, kimdir bu it sürüsü? Kimler bunları beslemiş? Kimler bunları bu hale getirmiş?” dedi.
Şimdilik ‘Zeytin Dalı Harekatı’na destek veriyormuş gibi görünen Kılıçdaroğlu, bir süre sonra başarılı operasyonu karalamak için düğmeye basacak.
İhanet taktiğini CHP Kilis İl Başkanı Mehmet Akif Perker deşifre etti.
Öztürk Yılmaz, ÖSO’yu terör örgütü ilan etmişti.
Kılıçdaroğlu, aynı taktiği 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da uygulamıştı.
Tanrıkulu’dan terör sevicilere destek
CHP'li vekil Sezgin Tanrıkulu, Mehmetçik’e destek pankartı taşımamak için sahaya çıkmayan Amedspor'a destek verdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin'e düzenlediği operasyondan rahatsız olan Amedspor, 'Kalbimizle duamızla Mehmetçiğin yanındayız' yazılı pankartla sahaya girmemek için Sivas Belediyespor’la yapacağı maça çıkmadı. Büyük tepki toplayan Amedspor'a tek destekse CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'dan geldi. Tanrıkulu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Hangi futbol takımının taraftarları 2.5 sezonda 41 deplasman müsabakasında Spor Güvenlik Kurulları kararıyla seyircisiz oynama cezasıyla karşılaşabilir” ifadesini kullanarak, olan bitenden AK Parti hükümetini sorumlu tuttu.
..