Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz gazilerine hitap etti
15 Temmuz gazisi Mehmet Yaman'ın en büyük arzusu gerçekleşti. Cumhurbaşkanı gazinin evini ziyaret etti. Hastaneye giden Başbakan ise Yaman'ı FaceTime üzerinden Erdoğan ile görüştürdü
Giriş Tarihi: 30.01.2017 03:27 Son Güncelleme Tarihi: 30.01.2017 05:52
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz gazilerine hitap etti
15 Temmuz gazileri tarafından, Taksim'de düzenlenen yemeğe Cumhurbaşkanı Erdoğan telefonla bağlanarak, gazi ve yakınlarına hitap etti.
Taksim'de 15 Temmuz gazileri tarafından düzenlenen yemeğe, Beyoğlu Kaymakamı Osman Ekşi, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, yetkililer ve çok sayıda gazi ile gazilerin yakınları katıldı.
Katılımcıları selamlayan Erdoğan, gazilerin şehadet yolunda koştuklarını ancak gazilik unvanıyla hayatlarına devam ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada yaşarken alınabilecek en büyük nişanın gazilik olduğunu dile getirerek, "Bakın Kore şehitlerini, şu anda gazileri yaşatıyor. Aynı şekilde Çanakkale şehitlerini, gazileri yaşatıyor. O zamandan kalan, birçok tabii gaziler vardı onlar da ebediyete uğurlandı, gittiler ama gelecek nesiller onları hala anıyor. Sizler de bu şekilde, şu anda zaten bizlerle beraber devamlı anılıyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, gazilerin verdikleri mücadeleyle milletin gönlünde özel bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, gazilerin vücutlarında taşıdıkları eserle ömür boyu anılacaklarını kaydetti.
"ÖZEL BİR GAYRETE DAVET EDİYORUM"Yapılan yatırımlara ve hizmetlere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizden bir şey istiyorum. İnşallah 9 veya 16 Nisan’da Türkiye’de bir seçim yapılacak, bir referandum. Sizi bu kampanyada özel gayrete davet ediyorum." şeklinde konuştu.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde başına isabet eden kurşunla dünyası duran gazi Mehmet Yaman'a (43) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım sürpriz ziyarette bulundu. Başbakan Yıldırım, 6 aydır evi hastane olan 3 çocuk babası Yaman'ın tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'ne, Cumhurbaşkanı Erdoğan da gazinin Ümraniye İnkılap Mahallesi'ndeki evine gitti. Erdoğan, gazinin eşi ve çocuklarına "geçmiş olsun" dileklerinde bulundu. Şehitler için Kuran-ı Kerim okuyup dua eden Erdoğan, gazinin ailesiyle yakından ilgilendi. Kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın da eşlik ettiği Erdoğan gazinin evinden, hastanedeki Başbakan Yıldırım'ı görüntülü arayarak bir sürpriz daha yaptı. Erdoğan'ı karşısında gören gazi Yaman, konuşamamasına rağmen çok büyük heyecan yaşadı. Baba Mustafa Yaman o anları şöyle anlattı: "Mehmedim çok heyecanlandı. Başbakanımız, 'Nasılsın Mehmet, iyi misin' deyince, Mehmet kafasını sallayarak 'İyiyim' dedi. Günlerdir bu kadar iyi yanıtlar vermeyen Mehmet, bu sürprizle hayata bağlandı. Başbakanımız yaklaşık 15 dakika Mehmet'in yanına ayakta durdu ve onunla sohbet etti. Mehmet, bazen gözlerini açıp, kapayarak, bazen de kafasını sallayarak yanıt verdi Başbakan'a. Tam bu sırada Cumhurbaşkanımız, Başbakanımızı görüntülü aradı. Benimle konuştu, 'Allah sabır versin, şifa versin. Yanınızdayız' dedi. Çok mutlu oldum. Mehmedim de çok mutlu oldu."
KONUŞAMIYOR, YÜRÜYEMİYOR
78 gün boyunca dünyayla bağlantısı duran kahraman Yaman'ın en küçüğü 6, en büyüğü 21 yaşında 3 çocuğu var. Eylül ayından bu yana tedavisi Amerikan Hastanesi'nde süren gazinin sağlık durumu her geçen gün daha iyiye gidiyor. Beyninde biriken su temizlendi. Akciğerlerindeki yırtık düzeltildi. Sürekli yatarak tedavi görmesi nedeniyle sırtında çıkan büyük yaralar iyileştirildi. Haftalar sonra gözlerini açan Yaman, ailesini tanıdı. Konuşamasa bile onları anladığını belli etmeye başladı.
KOMŞUSUNA SÖZ KESTİ
Bu arada Erdoğan, yaklaşık 1.5 saat süren ziyarette kendisine eşlik eden Muhtar Mahir Su'nun kızı Arzu Su ile Mesut Akgül'ün nişan yüzüklerini taktı. Arzu Su'ya hasır bilezik de takan Erdoğan, çifte mutluluklar diledi.
SABAH GAZİNİN SESİ OLDU
Gazi Mehmet Yaman'ın en büyük destekçisi SABAH olmuştu. SABAH, 78 gün yoğun bakımda uyutulan Mehmet'in, tedavisinin her aşamasını okuyucularına duyurmuştu. Beynine isabet eden G3 mermisinden sıçrayan şarapnel parçasıyla ağır yaralanan Mehmet Yaman, Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde günlerce uyutulmuş, ardından Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun Bakım Servisi'ne sevk edilmişti. Son olarak 70 yaşındaki babası Mustafa Yaman (70) "Mehmedim uyandın, vatan kurtuldu Mehmedim" diyerek, darbenin geçtiğini oğluna müjdeledi. Mustafa Yaman "Hastane evimiz oldu. Oğlum, en çok Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı görmek istiyor" demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 aydır hastanede tedavi gören Mehmet Yaman'la görüntülü bir görüşme gerçekleştirdi.
'REFERANDUMDA DA YANINIZDAYIZ'
15 Temmuz gazileri, Beyoğlu'nda düzenlenen yemekte bir araya geldi. Bu buluşmaya telefonla katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazilerden, anayasa değişikliği referandumu kampanyasında da özel bir gayret göstermelerini istedi. Bunun üzerine gaziler, "Yanınızdayız Cumhurbaşkanım. Bunun çalışmasına çoktan başladık" dedi. Türkiye'nin çok farklı bir dönemden geçtiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu vatanda ülkemizi, milletimizi sevenler var. Bir de ne yazık ki ülkemizin düşmanı, milletimizin düşmanları var" dedi. Konuşmasında yurt genelinde gerçekleştirilen dev yatırımlara da dikkat çeken Erdoğan, "Çanakkale Köprüsü'nün temeli atılacak. Onun adı da 18 Mart Şehitler Köprüsü olacak. Yapılan her şey vatanımız ve milletimiz için, dünyada ilk 10 ülke arasına girmek için. Sizleri bizler unutmayacak, bu millet de unutmayacak" diye konuştu.
15 Temmuz'da İstanbul'daki 2 havalimanını da kuşatan darbeci askerlerde ele geçirilen uçaksavar mühimmatının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağını düşürmek için yüklendiği belirtildi. Darbe girişimi sırasında Marmaris'teki oteline baskın düzenlenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırı öncesi otelden ayrılmıştı. Cumhurbaşkanı ve ailesini taşıyan Ata uçağı, 04.00 sıralarında yolcu uçağı koduyla hainlerin savaş uçaklarından gizlenerek Atatürk Havalimanı'na inmişti. Her yerde Cumhurbaşkanı'nı arayan darbecilerin, o gece tamamen Erdoğan'ı öldürmeye odaklandığı anlaşıldı. Darbe davalarında ve soruşturmalarda ortaya çıkan bilgilere göre, 15 Temmuz gecesi İstanbul'da bulunan 2 havalimanına da mühimmat yüklü tanklar ve zırhlı askeri araçlar çıkarıldı.
ALMANYA'DAN GELEN MÜHİMMAT
Avrupa yakasındaki Atatürk Havalimanı'na Baştabya Kışlası'nda bulunan 66. Mekanize Tugay'dan, Anadolu yakasındaki Sabiha Gökçen Havalimanı'na ise Maltepe'deki 2. Zırhlı Piyade Tugay'dan birlikler yönlendirildi. Her iki grupta da yüzlerce HK33, G3, A2, A3 silahlara ait mühimmatı ile tank, top ve uçaksavar mühimmatları vardı. Sabiha Gökçen'e giden ekipteki uzman çavuş Alper Kamacı ifadesinde "O gün ilk kez Almanya'dan özel olarak getirtilmiş top mühimmatı yüklendi" dedi. Alınan ifadelere göre darbeci subaylar, o gece önlerine geçen halka da tank ve toplarla ateş edilmesi emrini verdi. Darbe iddianamelerinde de savaşa gider gibi en ağır silahlarla kışlalardan çıkan hainlerin, ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yok etmek üzere hareket ettiği ifade edildi. Uçaksavarlar da Cumhurbaşkanı'nın Ata uçağı görülür görülmez vurmak üzere yüklenmişti.Sanatçılar İbrahim Tatlıses, Murat Yıldırım, Yavuz Bingöl ve Mustafa Ceceli de anayasa değişikliğine dair yapılacak referandum için futbol dünyasının yıldızlarının başlattığı "Güçlü bir Türkiye için EVET" kampanyasına katıldı.
İbrahim Tatlıses, sosyal medyada paylaştığı videoda, "Sevgili Hasan Doğan Kardeşim, oğlum İdo, çağrınızı aldım. Güçlü bir Türkiye için ben de varım. Sen de var mısın Sibel Can'ım." ifadelerini kullandı.
Oyuncu Murat Yıldırım da Twitter hesabından, "Daha güçlü bir Türkiye için EVET ben de varım. Biz çok büyük bir ülkeyiz. Çok büyük bir aileyiz. Daha büyük olabilmek, çok daha güçlü olabilmek için evet ben de varım." paylaşımını yaptı.
Şarkıcı ve oyuncu Yavuz Bingöl de paylaştığı görüntülü mesajında, eski bakanlardan Egemen Bağış tarafından kendisine yapılan çağrıyı aldığını belirterek, "Birlik beraberliğimizi korursak, barış ve kardeşlik içinde olursak, farklılıklarımıza ve düşüncelerimize saygı gösterirsek evet böyle bir Türkiye için ben de varım." dedi.
Mustafa Ceceli de sosyal medyada kendisine yapılan çağrıya cevaben, "Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Sayın Dr. Hasan Doğan, çağrınızı aldım. Güçlü bir Türkiye için elbette ben de varım. Değerli arkadaşlar, sizleri kan dökmeye çağıranlara değil, demokratik seçim hakkınızı yapmak üzere sandığa davet edenlere itibar ediniz." mesajını paylaştı.
Sözcü'den 'Evet' diyenlere hakaret!Dün sporcu ve sanatçıların başlattığı ve dakikalar içerisinde sosyal medyada bir akım haline gelip çığ gibi büyüyen "Daha güçlü bir Türkiye için 'EVET' ben de varım" kampanyası CHP medyasını rahatsız etti. Sözcü Gazetesi bugün birinci sayfasından demokratik seçimleri 'bölünme' olarak niteleyerek 'Evet' diyenlere hakaret etti.
'BÖLÜCÜ MANŞET'
Kampanyanın kara propaganda biçiminde haberleştirildiği Sözcü sütunlarında, sonucu tamamen milletin kararıyla belirlenecek olan demokratik tercihler için 'Bölünme' manşeti atıldı.
SÖZCÜ'YE GÖRE EVET DİYENLER YALAKA,
HAYIR DİYENLER ÜNLÜ SANATÇILAR!
Aynı haberde 'Evet' diyen sanatçılara karşı 'Hayır' diyen sanatçılardan da söz edilirken kelime oyunlarıyla EVET diyenlere hakaret edildi. Sözcü 'EVET' diyen sporcu ve sanatçıları 'İktidardan istikbal beklentisi olanlar' şeklinde nitelerken 'HAYIR' diyenleri Ünlü sanatçı ve sporcular olarak adlandırdı.
İSTİKBAL PEŞİNDEKİ ARDA!
Sözcü editörlerinin dünyanın en iyi takımında oynayan yıldız futbolcu Arda Turan'ı bile 'İstikbal beklentisinde' olmakla itham etmesi görenleri güldürdü.
CHP vekilin henüz ödenmemiş masrafının ise 700 bin liraya ulaştığı ortaya çıktı.
O PARANIN BEDELİ-857 asgari ücret
- 1.600.000 ekmek
- 370.370 lt benzin
- İstanbul'da 7 lüks daire
- 60 otomobil
- 23.529 tüpgaz
- 62.500 kg dana eti
- 2 adet VIP helikopter
Salı günü Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi'nde konuşan ABD eski Hazine Bakan Yardımcısı Clay Lowery, ülkede eğitim kurumları adı altında faaliyet gösterip federal hibeleri kendi organizasyonuna aktaran dini grupların araştırılması ve soruşturulması gerektiğini söyledi. Lowery, " Söz konusu iddiaların farkındayım. Birleşik Devletler'de eğitim hizmetleri sağlayan bazı şirketler ve çeşitli hibeler alıyorlar ve bu paranın bir kısmı açıkça hortumlanıyor. Açıkçası böylesine nefatif bir şey oluyorsa bu ciddiye alınmalı soruşturulmalıdır" dedi.
BENZER SUÇLAMALAR ORTAYA ÇIKMIŞTI
Kongre Üyesi Andy Barr'ın sorularını yanıtlayan Lowery, bu tür para aklama sistemi içerisinde hareket eden grupları en iyi Adalet Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı'nın ortak çalışmasının ortaya çıkarabileceğini belirtti. Gülen örgütlenmesi hakkında en son geçtiğimiz Aralık ayında benzerler suçlamalar ortaya çıkmıştı. Chicago-Sun Times gazetesinin ulaştığı mahkeme kayıtları Gülen bağlantılı the Concept Okulları'nın yöneticilerinin ABD Eğitim Bakanlığı tarafından okullara verilen 5 milyon dolarındaki federal hibeyi paravan şirketlere ya da kendilerinin ortak olduğu şirketlere aktardığını ortaya çıkarmıştı.
SORUŞTURMALAR HALEN DEVAM EDİYOR
Sanıklardan birisinin 20 bin dolar değerindeki bir meblağı Bank Asya'ya aktardığı bile bulunmuştu. Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) 2014'te söz konusu okullara ait Illinois, Ohio ve Indiana'daki merkezlerini basarak başlattığı soruşturma halen devam ediyor.
FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında İzmir'de açılan ilk dava bugün, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampusu'ndaki duruşma salonunda başlıyor. Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu davada, darbeci askerlerin yanı sıra meslekten ihraç edilen bir emniyet mensubu ile 2 sivil de yargılanacak. İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato koordinesinde, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan iddianamenin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilmesinin ardından, 152'si tutuklu 270 sanık bugün hâkim karşısına çıkıyor. 270 sanığa "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, TBM'M'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamaları yöneltiliyor.
İŞTE O GENERAL VE AMİRALLER
Tamamı Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen, sözde "Yurtta Sulh Konseyi"nce Manisa ve İzmir'de sözde "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, eski NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, eski Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, eski Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur, eski Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, eski Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, eski İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, eski Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka, eski Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş ile eski Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez, davanın sanıkları arasında.
12 TEMMUZ'DA GÜLEN ONAYLADI
İddianamede gizli tanık ifadelerinin, darbe girişiminin Fetullah Gülen tarafından planlandığı kanıtlandığı belirtildi. FETÖ "Hava Kuvvetleri imamı" olarak kodlanan firari Adil Öksüz'ün, Ankara'daki villada, meslekten ihraç edilen Kurmay Albay Bilal Akyüz, Kurmay Yarbay Barış Avıalan, Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda görevli Tümgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ve İstanbul Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ömer Faruk Harmancık ile toplantı yaptığına yer verilen iddianamade, gizil tanıkmar "Kuzgun" ve "Şapka"nın ifadelerinde de, darbe planının Öksüz tarafından 12 Temmuz Salı günü ABD'ye götürüldüğü ve Gülen'in onayının ardından devreye sokulduğu belirtildi. "Şapka" kod adlı gizli tanık da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul'da olmaması nedeniyle planın değiştirildiğini, suikast timindeki 39 askerin, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'ndan gittiğini belirtti. Gizli tanık komutanlığın, hem nakliye hem de bünyesinde bulunan MAK timleri nedeniyle saldırı merkezi olarak kullanıldığını da kaydetti.
Sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' 2016 ramazanında kuruldu
İddianamede, sözde 'Yurtta Sulh Konseyi'nin 2016 yılı ramazan ayı içinde kurulduğu, konseyin aldığı kararların askeri birliklerden sorumlu olan "abi"lere iletildiği belirtildi. Ayrıca iddianamede "örgüt mensuplarına talimatların 16 Temmuz saat 03.00'de eylemi gerçekleştirmek için verildiği ancak planın deşifre olması üzerine örgüt üst düzey yöneticileri ve bağlantılı oldukları dış istihbarat birimleri tarafından öne alındığı" vurgulandı.
Türkiye Nisan ayında tarihinin en önemli tercihlerinden birini yapmak için sandık başına gidiyor. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ön plana çıktığı bu referandumda toplumun her kesiminden farklı mesajlar geliyor. Birçok ünlü isim sosyal medya üzerinden zincirler oluşturarak referandumdaki tercihlerini takipçileri ile paylaşıyor.
Peki liberal çevreler Cumhurbaşkanlığı Sistemi hakkında ne düşünüyor? Gezi provakasyonu ve FETÖ konusunda yazdığı yazılar nedeniyle yoğun bir mahalle baskısına maruz kalan Liberal Düşünce Topluluğu kurucusu ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Atilla Yayla ile referandumu konuştuk. Referandumda "EVET" diyeceğini açıklayan Atilla Yayla'nın toplumun her kesimine önemli mesajları var.
-Türkiye'de mevcut Parlamenter sisteme eleştirileriniz var. Buradan başlayalım isterseniz.
Türkiye'de hali hazırda bir hükümet sistemi yok. Her ne kadar bir parlamenter sisteme sahip olduğumuz söyleniyor olsa da klasik anlamda bir parlamenter sisteme sahip olmadık. 1961 anayasasında tesis edilen "sapkın" parlamenter sistem 1982 anayasası ile takviye edildi. Bu sistemde devlet başkanına normal parlamenter sistemlerde görülmeyecek yetkiler verildi. Bunun sebebi de iki anayasanın da bürokratik vesayet odakları tarafından hazırlanmış olmasıydı. Amaçları demokratik usüllerle seçilmiş hükümeti kontrol etmekti. Kendilerinden farklı düşünen birinin devlet başkanı seçileceğini hiç düşünmemişlerdi. 2014 yılında yapılan seçimle Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle bu sistemin yanlışlığı koyulaştı.
TÜRKİYE'DE SİSTEMSİZLİK VAR
-Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesiyle çift başlı yönetim sistemi aksamaya mı başladı?
2007'de Parlamento tarafından yeni Cumhurbaşkanı seçilmesi gerekiyordu. Bürokratik vesayet odakları buna izin vermek istemedi. Hem sokağa inen hem de Meclis'te devam eden bir direniş gösterdiler. AK Parti'nin Cumhurbaşkanı seçmesini hukuk kılıfı giydirilmiş hukukdışı bir yolla engellediler. Siyaset bir satranç oyunudur. Hükümet de bu hamleye Cumhurbaşkanı seçilme yöntemini değiştirerek karşılık verdi. 2007'de toplum Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini kabul etti. 2014 Ağustos'unda halk Cumhurbaşkanı'nı seçerek Parlamenter sistemi ortadan kaldırdı. Şu anda bir hükümet sistemi yok. Bir sistemsizlik var.
-Mevcut bir Hükümet sistemi yok diyorsunuz. Peki işler nasıl yürüyor?
İşler şöyle yürüyor. Uzun zamandır iktidarda olan bir ekip var. Güçlü toplumsal bağları olan bir siyasi lider var. Bu liderin Hükümet ile arasında bir uyum var. Eğer bu uyum olmasaydı çok büyük problemler çıkardı. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Şu anda bir sistemsizlik var. Bunun yeni bir sistemle ortadan kalkması lazım. Ben de bu yüzden evet diyorum.
-Siz sosyal medya üzerinden EVET diyeceğinizi açıkladınız? Gerekçeleriniz buna mı dayanıyor.
Evet diyeceğimiz açıkladım. Yanına da "yetmez ama evet" diyerek ekledim. Ana gerekçem şu anda bu sistemsizliğin giderilmesi. Cumhurbaşkanlığı Sistemi toplum tarafından kabul edilirse Türkiye bir sisteme sahip olacak.
METNİ OKUMADAN HAYIR DİYORLAR
-Sosyal medya üzerinden yapılan hayır kampanyasını vatana ihanet noktasına getirenler bile oldu. Bu üslupla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Demokratik bir ortamda mevcut öneriyi savunmak ya da karşı çıkmak bir haktır. Kimse kimseyi ihanetle falan suçlayamaz. Eleştiriler daha ziyade metni okumak yerine birisi bir şey söylüyor ve bütün Hayırcılar bunu kopyalıyor. Birisi meclis ortadan kalkıyor diyor, bütün hayırcılar bunu kopyalıyor. Oysa metinde böyle bir şey yok. Dolayısıyla herkese metni okumasını tavsiye ediyorum. Mesela Cumhurbaşkanlığı Sistemi toplumu böler-parçalar deniliyor. Demokrasi aslında toplumun parçalı olmasıdır. Önemli olan parçalar arasında kuralların olması ve işlemesidir. Toplumu negatif anlamda parçalama potansiyeli olan Parlamenter sistemdir. Başkanlık Sistemi iki turlu olacağı için toplumda birleşmeyi teşvik eder.
- Sabah yazarı Rıdvan Dilmen'in başlattığı bir evet kampanyası var. Bu isimlere karşı başlatılan "mahalle baskısı"nı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsanlar özgür iradeleri ile istediklerini söyleyebilirler. Kimseyi verdikleri karardan dolayı pişman etmemek gerekiyor. Bu medeni bir tavır değil. Rıdvan Dilmen'e baskı uygulayanlar siyaseti hayatın tamamı gibi görüyorlar. Bu keskin tavır benim hoşuma gitmiyor.
-"Tek adam" eleştirilerine nasıl bakıyorsunuz?
Böyle bir eleştiriyi yapanların önce bir çelişkiden kurtulması lazım. Bu eleştiri yapanların büyük bir bölümü bugün de tek adam rejimi olduğunu iddia ediyor. Şimdi ise referandumdan evet çıkarsa tek adam rejiminin doğacağını iddia ediyorlar. Bu ikisi aynı anda doğru olamaz. Yürütmenin yetkileri tek elde birleştiriliyor. Bunda çok anormal bir durum görmüyorum. Sistemin doğası gereği yürütmenin başı tektir.
BÜROKRATİK VESAYET BİTECEK
-Bu sistem ile en önemli kazanım sizce ne olacak?
Birçok konu var ama belki de en önemlilerinden biri bürokratik vesayet tamamen ortadan kalkıyor. Hatırlayalım Türkiye, Kemalist bürokratik vesayetle savaşırken Gülenist vesayet daha korkunç bir şekilde geldi. Her seferinde yürütme insiyatif almak zorunda kaldı. Erdoğan her seferinde bunlarla mücadele etmek için yasamayı çalıştırmak zorunda kaldı. Şimdi seçilmişler üzerindeki bu bürokratik vesayet ortadan kalkacak.
-Siz mahalle baskısına maruz kaldınız mı?
Ben Gezi'den beri çok ağır mahalle baskılarına maruz kaldı. Şimdi biraz geriledi. Takmıyorum artık. Kendi vicdanın neyi gösterirse onun peşinden gitmeye çalışıyorum. Kimseyi de ayıplamıyorum.
LİBERALLERDE "YETMEZ AMA EVET" DİYENLER ÇOĞUNLUKTA
-Liberaller referandumda hangi yönde oy kullanacak. İzleniminiz nedir?
Liberallerin ne diyeceğini bir cümlede özetlemek zor. Ama benim gibi bireysel özgürlükçü ve liberallerin arasında "Yetmez ama evet" diyenlerin çoğunlukta olduğunu düşünüyorum.
-Yetmez ama evet derken neyi kastediyorsunuz?
Hükümet Sistemi değişikliği bütün anayasanın değişmesi anlamına gelmez ama çok önemlidir. Bu bakımdan beni memnun ediyor ve evet diyorum. Ancak, bu anayasa değişikliği önemli ama sorunları tamamen ortadan kaldırmayacak. Türkiye'nin hala sivil bir anayasaya ihtiyacı var.
CHP HİÇBİR ŞEY ÖNERMEDİ
-CHP'nin referandum konusundaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP yaptırmayız yerine alternatifler önerebilirlerdi. Siyasi olarak hayatın akışını okuyabilselerdi AK Parti ve MHP'nin birlikte destekledikleri bir öneriyi engelleyemeyeceklerini bilirlerdi. Dışarıda kalmak yerine sürece katılabilirlerdi. Birçok maddede söz sahibi olabilirlerdi. Sürecin parçası olabilirlerdi ama tam tersini tercih ettiler.
BAHÇELİ SİSTEMİN TIKANDIĞI NOKTADA KİLİDİ AÇTI
-Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanlığı Sistemi konusundaki yaklaşımı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben Bahçeli'yi son zamanlarda çok makul ve dirayetli bir siyasi lider olarak görüyorum. Sistemin kilitlendiği yerlerde meşruiyeti koruma adına hep harekete geçti. Mesela 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri krizinde devreye girdi. Önemli olan sistemin işlemesidir dedi ve kilidi açtı. Şimdi de aynısını yapıyor. Önerinin Bahçeli'den gelmesi de önemli. Eğer öneri AK Parti'den gelseydi demokratik meşruiyeti bu kadar kuvvetli olmazdı. Ben isterdim ki üçüncü bir parti daha olsun.
HDP'NİN TEK BİR KONUSU VAR
-1 Kasım seçimlerinde "Seni Başkan yaptırmayacağız" diyen HDP bugün ortada yok. Neden HDP'nin sesi çıkmıyor?
HDP'nin hayır cephesine katılmasının kampanyaya zarar vereceği düşünülüyor olabilir. İkincisi HDP ne yapacağını bilmeyen, kriz içerisinde bir parti de olabilir. Çünkü Kürt meselesine odaklanmış bir parti olan HDP, Türkiye'nin genel sorunlarıyla çok ilgili bir parti değil. Her ne kadar tersini iddia etse de HDP bir tek konusu olan bir bölge partisi.
Yunan basınında ’Kardak’ paniğiYunan gazeteleri, dün Kardak kayalıklarını ziyaret eden Orgeneral Hulusi Akar’ın ziyaretini manşetlerine taşıdı.
Yunanistan ile Türkiye arasında yaşanan Kardak krizinin 21. yıl dönümünde dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kardak kayalıklarına ziyaret düzenlemiş, bu sırada Yunan botunun Akar’ı engellemeye çalıştığı ifade edilmişti.
Yaşanan olayın ardından Yunan gazetelerinde de “Kardak gerilimi”ne yer verildi.
YUNAN GAZETELERİNİN MANŞETLERİEthnos gazetesi, “Türkler işi nereye götürüyor” manşetli haberinde “Sultanın askerinden İmia Turu” yorumuna ver verdi.
Eleftheros Tipos gazetesi ise haberi, “Ege’de kışkırtıcılık tiyatrosu” manşetiyle yayınlarken, “Türklerin İmia adasında tehlikeli iletişim gösterisi” ifadelerini kullandı.
Ta Nea gazetesi de “Türklerin İmia adasındaki ilk kez yaptıkları kışkırtıcı olay ne anlama geliyor” başlığını kullandı.
Hulusi Akar Kardak Kayalıkları'nda inceleme yaptı
Kardak krizinin 21. yıl dönümünde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar bölgeye sürpriz bir ziyaret yaptı.
Genelkurmay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Orgeneral Akar, Aksaz Deniz Üs Komutanlığı ve Donanma Komutanlığına bugün ziyaret gerçekleştirdi.
SEYİR İCRASIBeraberindeki Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlarıyla Üs Komutanlığı ile Donanma Komutanlığına bağlı gemilerde inceleme ve denetlemelerde bulunan Orgeneral Akar, ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait 2 hücumbotla Kardak Kayalıkları bölgesinde seyir icra etti.
Ziyaretinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olarak Ege Denizi'nde icra edilen faaliyetlerde deniz alaka ve menfaatlerin korunmasında daima dostluk ve barışı göz önünde bulundurduklarını belirten Orgeneral Akar, Türkiye ve Türk milletinin hak ve menfaatlerinin karada, denizde ve havada korunması için TSK'nın azim ve kararlılıkla, gayret ve çabalarını artırarak sürdürmekte olduğunu vurguladı.
Orgeneral Akar, TSK’nın bölgesinde etkin, caydırıcı ve saygın bir güç olduğunu ifade etti.
Öte yandan, Akar'ın Kardak bölgesindeki seyri sırasında Yunan sahil güvenlik botunca engelleme yapıldığı iddiaları yalanlandı. TSK'dan yapılan bilgilendirmede, Akar'ın Kardak bölgesindeki seyri sırasında bölgeye ufak bir Yunan sahil güvenlik botunun geldiği, uzak mesafeden gözlemleme yaptığı bildirilerek, Genelkurmay Başkanı'nın bölgedeki seyrine ilişkin herhangi bir engellemenin söz konusu olmadığı vurgulandı.
Yunanistan Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın bugün Kardak Kayalıkları’nı ziyaretine ilişkin bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “29 Ocak günü saat 11.00’de bir Türk savaş gemisi ve içinde özel kuvvetlerin olduğu 2 şişme bot İmia adasına yaklaştı ve 7 dakika orada kalarak Yunan karasularını ihlal etti.Yunan tarafı olarak bölgede sahil güvenlik kuvvetlerinin gemileri bulunuyordu.
"GEREKLİ TEDBİRLER ALINDI"Aynı zamanda Deniz Kuvvetlerinin de bir gemisi Türk gemilerini takip etti. Türk gemileri Yunan karasularına girdikten sonra hemen gerekli tedbirler alındı ve uyarılarda bulunuldu. Türk gemileri bölgeden ayrılarak Bodrum istikametine yöneldi” denildi.
Yunanistan ile Türkiye arasında yaşanan Kardak krizinin 21'inci yıl dönümünde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar bölgeye sürpriz bir ziyaret yaptı. Bodrum'dan 'TCG Meltem' hücumbotuyla denize açılarak Kardak kayalıklarına giden Orgeneral Akar'ın kuvvet komutanlarıyla yaptığı denetleme, komşu Yunanistan'da panik yarattı. Türkiye ile Yunanistan arasında 1996'da yaşanan Kardak krizi sırasında düşen Yunan helikopterinde ölen 3 subay için, kayalıklara 1.5 mil uzaklıktaki Kilimli (Kalimnos) adasında anma töreni yapılıyordu. Kalimnos adasındaki Yunan sahil güvenlik botları bölgeye yaklaşıp, ziyareti uzaktan izledi. Genelkurmay Başkanı Akar ve kuvvet komutanları Kardak kayalıkları çevresinde dolaşıp incelemelerini tamamladıktan sonra Bodrum'a döndü. Genelkurmay Başkanlığı da denetime ilişkin açıklama yaparak, denetim esnasında "Yunan botlarının tacizde bulunduğu" şeklindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını duyurdu.
Kırmızı çizgi üniter yapıAK Parti, referandum çalışmalarına hız verdi. AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı tarafından hazırlanan kitapçık, milletvekillerine, teşkilatlara ve belediyelere gönderildi. Kitapçıkta "üniter yapı" vurgusu dikkat çekti. Üniter yapının kırmızı çizgi olduğu, cumhurbaşkanlığı sisteminin bu yapı korunarak formüle edildiği belirtildi. Yeni hükümet sistemiyle Meclis'in güçlendirildiği vurgulanırken, kanun teklifini, hiçbir şarta bağlı olmadan sadece milletvekilinin yapabileceği ifade edildi.
Meclis'in "araştırma", "inceleme", "yazılı soru" ve "soruşturma" mekanizmalarıyla denetim yetkisini daha etkin biçimde kullanacağına işaret edildi. Kitapçıkta muhalefetten gelen "tek adam" ve "diktatörlük" eleştirilerine de yanıt verildi, "Güçlü bir parlamentonun diktatörlük eğilimlerine asla izin vermeyeceği, parlamentonun koyduğu kanunlar çerçevesinde icrai görev yapabilen, parlamentonun onayladığı bütçeyi kullanan, seçimle gelip seçimle gidecek olan cumhurbaşkanının diktatör olacağını iddia etmenin, mantıklı hiçbir izahı yoktur" ifadesi kullanıldı. Kitapçıkta, cumhurbaşkanlığı sisteminin, 2007 yılındaki Anayasa değişikliğiyle başlayan dönüşümün devamı olduğuna vurgu yapıldı ve yeni sistemle yürütmede iki başlılığın ortadan kalkacağı anlatıldı. Yeni sisteminin getireceği faydalar özetle şöyle sıralandı:
SAHADAN ÖNCE ANKARA'DA EĞİTİM
AK Parti teşkilatları ilk olarak sahaya inmeden Ankara'da eğitime alınacak. AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, referanduma hazırlık kapsamında 81 ilin siyasi ve hukuki işler başkanlarını Ankara'ya çağırdı. Yazıcı, perşembe günü Genel Merkez'de, birim başkanlarıyla bir araya gelecek. Toplantıda, adım adım halk oylamasına gidilen süreçte, AK Parti teşkilatlarının sahada yapacağı çalışmalar ve cumhurbaşkanlığı sisteminin halka nasıl anlatılacağı değerlendirilecek. Yazıcı, partilileri bilgilendirecek ve soruları yanıtlayacak. Başkanlara hazırlanan kitapçık dağıtılacak.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ''İlk hedefimiz savunma sanayinde yerlilik oranını yüzde 80'e çıkarmak. Kritik teknolojilere de ülkemizin sahip olmasını sağlamak.'' dedi.
Işık, Edirne Valiliğini ziyaretinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin savunma sanayinde önemli projeleri hayata geçirdiğini, nitelikli insan kaynağının yanında güçlü bir savunma sanayinin ekmek ve su kadar önemli olduğunu belirtti.
Türkiye'nin savunma sanayinde dışa bağımlılığını minimize etmek zorunda olduğunu vurgulayan Işık, 2002 de görevi devraldıklarında bu alandaki yerlilik oranının yüzde 24 civarında olduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 60'ı geçtiğini bildirdi.
Türkiye'nin piyade tüfeğinden, insansız hava aracına, helikopterden, kendi gemisine kadar ihtiyaç duyduğu pek çok silahı yerli ve milli imkanlarla üretebildiğini ifade eden Işık, şöyle devam etti:
''Ama biz bunları da yeterli görmüyoruz. Savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı minimize edecek adımlar atıyoruz. İlk hedefimiz savunma sanayinde yerlilik oranını yüzde 80'e çıkarmak. Kritik teknolojilere de ülkemizin sahip olmasını sağlamak. Bu açıdan pek çok projeyi sürdürüyoruz. Hava savunma sistemi ile ilgili çalışmamızı yapıyoruz. Milli muharip uçağı geliştirmek için çalışmalara başladık. Uçağın uçuşuyla ilgili ilk hedefimiz 2023 yılı. Bu çalışmaları yaparken uluslararası iş birliği de yapıyoruz. Türkiye'nin bu konulara ayıracak kaynağı var ve hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor.''
YUNANİSTAN'IN DARBECİ ASKERLERİ İADE ETMEMESİ
Bakan Işık, Yunanistan'a kaçan darbeci askerlerin iade edilmemesini eleştirdi.
Alınan kararın siyasi olduğunu, Yunanistan'ın bu kararı yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Işık, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Yunanistan'ın tavrını anlamamız mümkün değil. NATO'da bizim müttefikimiz. Her şeyden önce de komşumuz. İyi komşuluk açısından kendilerinin de terör örgütü olarak saydığı teröristi Türkiye'ye iade etmemesinin izahı olamaz. Bugüne kadar hiçbir terör örgütü üyesini Türkiye'ye iade etmediler. Bu iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Terör küreselleşmiştir ve terörle mücadelede de iş birliği olmazsa olmazdır. Hiçbir ülke 'terör bana zarar vermez' diye düşünmemelidir. Teröristlere müsamaha eninde sonunda kendisine bedel ödettirir. FETÖ üyesi olduğunu düşündüğümüz 8 kişinin Türkiye'ye iade edilmemesi kabul edilemez. Bu karar siyasi bir karardır. Yunanistan'ın bu kararı tekrar gözden geçirmesi ve bu kişilerin iadesini bir an önce sağlanması gerekir. İyi komşuluk ilişkileri içerisinde çözülmesini istiyoruz eğer bu olmaz ise Türkiye her türlü konuyu değerlendirilecektir.''
''ALMANYA'DAN BEKLENTİMİZ İLTİCA BAŞVURULARINI KABUL ETMEMESİ''
Almanya'ya iltica başvurusunda bulunan askerlere de değinen Bakan Işık, söz konusu ülkenin bu konuyu çok dikkatli değerlendirmesini ve kesinlikle bu başvuruları kabul etmemesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de darbeye teşebbüs etmiş yapının mensubu olduğu iddia edilen kişilerin, Almanya tarafından himaye edilmesini "Kabul edilemez" olarak değerlendiren Işık, ''Bu kesinlikle kabul edilemez ve çok önemli sonuçlar doğuracak bir durum olur. O açıdan bütün dünyaya çağrımız terör konusunda Türkiye ile iş birliğini artırması. Türkiye bu noktada samimi ve terör örgütleriyle çok ciddi bir mücadele vermektedir. Türkiye yalnız bırakılmamalıdır. Bugün Türkiye yalnız bırakılırsa, yarın kendilerinin de yanlarında bulunacak ülke kalmayabilir. Almanya'dan beklentimiz iltica başvurularını kesinlikle kabul etmemesidir.'' diye konuştu.
Milli Savunma Bakanı Işık ''Almanya'dan beklentimiz iltica başvurularını kabul etmemesi''
"EL BAB'TA OPERASYONLAR PLANLANDIĞI GİBİ DEVAM EDİYOR"
Yapılan sınır ötesi operasyonlara da değinen Bakan Işık, El Bab'ta operasyonların planlandığı gibi devam ettiğini bildirdi.
Çatışmaların şehir içerisine kaydığını, sivil halkın zarar görmemesi için operasyonların hızının kesildiğini anlatan Işık, ''Bizim için önemli olan sivil halkın zarar görmemesi. Şu anda DEAŞ'ta da bir hareketlilik var. Yakınen takip ediliyor. Çekiliyor gibi bir ifade belki iddialı olur ama izliyoruz. Bazı yer değişiklikleri oluyor.'' dedi.
Bakan Işık daha sonra 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Salim Afgün'ü ziyaret etti.
Erdoğan'dan 15 Temmuz gazisinin ailesine ziyaretCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde başından yaralanan ve hastanede tedavi gören gazi Mehmet Yaman'ın ailesini ziyaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, akşam saatlerinde Kısıklı'daki konutundan çıkarak, Ümraniye İnkılap Mahallesi Uslu Sokak'ta oturan gazi Yaman'ın evine geldi.
Erdoğan'dan 15 Temmuz gazisinin ailesine ziyaret
Burada yaklaşık bir buçuk saat kalan Erdoğan, Yaman'ın eşini ve iki çocuğunu ziyaret ederek, dua edip Kur'an-ı Kerim okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sırada, Yaman ile aynı apartmanda oturan İnkılap Mahallesi Muhtarı Mahir Su'nun kızı Arzu Su ve Mesut Uçar'ın nişan merasimine de katılarak, çiftin nişan yüzüklerini taktı.
Ziyarette Erdoğan'a, kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar da eşlik etti.
Sokağı dolduran vatandaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yoğun sevgi gösterisinde bulundu. Erdoğan, bir süre vatandaşlarla sohbet ederek, hatıra fotoğrafı çektirdi.
FETÖ’cü hainler için 54’er kez müebbetDarbe girişiminde 51 kişinin şehit edildiği Özel Harekât ve Havacılık Dairesi'nin bombalanmasına ilişkin fezlekede, önemli ayrıntılara dikkat çekildi. İhanette görev alan cuntacı komutanlara 54'er kez müebbet istenen fezlekede, bombalamada 4 uçak ve 8 pilotun görevlendirildiği, uçakların "Aslan 1, Aslan 2, Aslan 3 ve Aslan 4" çağrı koduyla havalandıkları ve lazer gürümlü bomba kullandıkları vurgulandı.
TALİMAT O KOMUTANDAN
Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanıp Ankara Başsavcılığı'na gönderilen fezlekede, tutuklu sivil imam Kemal Batmaz'a selam duran Mürted 4. Ana Jet Üs Komutanı Hakan Evrim'in talimatlarıyla darbe girişimine katılacak uçaklara mühimmat yüklendiği; Akın Öztürk'ün damadı 141. Filo komutanı Hakan Karakuş'un ise hedeflere ilişkin krokileri pilotlara verdiği ifade edildi. Bomba yağdıran pilotlarla irtibat, koordinat ve atış talimatlarının verilmesi görevini ise TSK'dan atılan komutanlar Ahmet Özçetin, Ahmet Tosun ve Mehmet Fatih Çavur üstlendi.
'ATIŞ SERBEST, VURUN'
Aslan 1 kodlu uçakta, Mustafa Azimetli ve Ekrem Aydoğdu'nun; Aslan 2 kodlu uçakta, Mehmet Çetin Kaplan ve Ertan Koral'ın; Aslan 3 kodlu uçakta Hasan Hüsnü Balıkçı'nın; Aslan 4 kodlu uçakta ise Uğur Uzunoğlu ve Hüseyin Türk adlı şüphelilerin görev yaptığı kaydedildi. Havacılık Dairesi Başkanlığı'nda darbe girişimine karşı helikopterler hazırlandığı sırada Aslan 1 kodlu uçaktan telsizle haber verildi. Bunun üzerine 'Atış serbest' talimatı verildi. Aslan 2 kodlu uçağın da saat 23.18'te helikopteri vurup 7 polisi şehit ettiği, fezlekede ifade edildi.
NİZAMİYEDE 44 ŞEHİT
Aslan 3 kodlu uçağın ise 00.33'te bir GBU-10 bombasını lazerleyerek attığı, ardından da teknik arıza nedeniyle ayrıldığı, onun yerine görevlendirilen Aslan 4 kodlu uçağın ise dairenin nizamiyesini bombalayıp bir cami imamı ile 43 polisi şehit ettiği belirtildi.
Helikopteri vuran pilota: Eline sağlık!
Aslan 3: Nizamiyede hareketlilik vardı. Bir atış yapıldı, bir büyük..
Aslan 1: Anlaşıldı. Nizamiyeyi de vurdunuz.
Aslan 1: Hangardan dışarıya helikopteri çıkardılar, vurucam.
Filo: Anlaşıldı hocam. Vurabilirsiniz.
Aslan 1: Hocam şu an A9'dan bir helikopter çıkardılar. Sikorsky ama araçla itiyor görünüyor. Eğer hareketlilik görürsek taarruz başlayacak.
Filo: Nizamiye bölgelerinde hareketli hedef varsa vurun.
Aslan 1: Şu an bir helikopter yakıt alıyor muhtemel çalıştıracaklar onu vuralım mı?
Filo: Hareket görürseniz vurun.
Aslan 1: Filo Aslan 1 tek helikopter imha edildi.
Filo: Anlaşıldı elinize sağlık.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş bir televizyon kanalında katıldığı programda önemli açıklamalar yaptı. Kurtulmuş açıklamasında kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye hakkında verdikleri kararlar hakkında da konuştu. Kurtulmuş bedelli askerlikle ilgili de "Terörle mücadelenin bu durumda olmasından kaynaklı bedelli askerlik herhangi bir biçimde gündemde değildir. Yakın zamanda da gündemimizde olmayacak" dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin makro ekonomik dengelerinde büyük bir sorun bulunmadığını belirterek, "Zaman zaman derecelendirme kuruluşlarının ekonomik kaygılarla değil, siyasi kaygılarla da Türkiye'nin notlarıyla ilgili olumsuz davrandıkları oldu. Türkiye'nin açıkçası hem döviz üzerindeki bu baskının, döviz üzerinde oynayan birtakım uluslararası aktörlerin hem de derecelendirme kuruluşlarının bu son kararlarının Türkiye'nin köşeye sıkıştırılmasına dönük olarak sürdürülen kampanyanın bir parçası olduğunu düşünüyorum." dedi.
Kurtulmuş, CNN Türk canlı yayınında Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Kredi derecelendirme kuruluşlarının farklı değerlendirmeleri var. Yeni bir haftaya giriyoruz ekonomi buna nasıl tepki verir?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin zaman zaman derecelendirme kuruluşlarının not vermesiyle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Bu süreci sakin bir şekilde yürütebilmenin önemine işaret eden Kurtulmuş, "Yani ne notlarımızı yükselttiği zaman 'Türkiye ekonomisi güllük gülistanlık.' manasına gelmeli ne de not indirdiği ya da görünümü, istikameti değiştirdiği zaman 'Eyvah yandık, bittik.' moduna girmemeliyiz." diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, ekonominin kendi dinamiklerinin sağlıklı yürütülmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu açıdan baktığınız zaman Türkiye'nin makro ekonomik dengelerinde çok şükür büyük bir sorun yoktur. Türkiye'de esas olan üretim tarafını artırmak. Yani Türkiye ekonomisinin üretim gücünü kuvvetlendirmektir. O çerçevede de biliyorsunuz sürekli birtakım tedbirler almaya gayret ediyoruz. Geçen hafta içinde Başbakanımızın cazibe merkezleriyle ilgili kamuoyuna açıkladığı bir teşvik programı var. Yani bizim yapmamız gereken üretimi artıracak, özellikle KOBİ'leri destekleyecek, Türkiye'de finansman maliyetlerini azaltacak tedbirleri alabilmektir. Makro ekonominin genel dengelerini bozmayacak şekilde ekonomi yönetimini sürdürebilmektir. Aynı şekilde bankacılık ve finans sektörünün de dengelerinin bozulmaması için gayret sarf etmektir. Böyle bakınca bu ekonomi derecelendirme kuruluşlarının şahsen etkilerinin fazla olmayacağı kanaatindeyim. Burayı hassas, dengeli şekilde geçirmeli, bunların ne manaya geldiğini iyi takip etmemiz lazım. Ama sonuç itibarıyla zaman zaman derecelendirme kuruluşlarının ekonomik kaygılarla değil, siyasi kaygılarla da Türkiye'nin notlarıyla ilgili olumsuz davrandıkları oldu. Türkiye'nin açıkçası hem döviz üzerindeki bu baskının, döviz üzerinde oynayan birtakım uluslararası aktörlerin hem de derecelendirme kuruluşlarının bu son kararlarının Türkiye'nin köşeye sıkıştırılmasına dönük olarak sürdürülen kampanyanın bir parçası olduğunu düşünüyorum."
"ÜRETİM GÜCÜMÜZÜ ARTIRARAK YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ"
"Türkiye gibi önemli bir ülkeyi neden ve kim köşeye sıkıştırmak istesin. Nihai hedef nedir?" sorusuna Kurtulmuş, şu karşılığı verdi:
"İşin arkasındaki saikleri bilmiyoruz ama görünen şu; Türkiye artık güçlü bir ülke olarak uluslararası siyasette de kendi tezlerini rahatlıkla gündeme getirebilen, özellikle bu bölgenin gelişen dengeleri içerisinde daha güçlü bir şekilde yer almak isteyen bir Türkiye ve hep başından beri söylediğimiz bazılarına fantezi bazılarına komplo teorisi gibi gelen oynanan esas oyun, büyük resim, bu bölgede ikinci Skyes Picot'un ortaya konulmasıdır. Daha fazla siyasi bölünmenin, hatta kültürel bölünmenin ortaya çıkmasının sağlanmasıdır. Bu oyunları bozabilecek ülke Türkiye'dir, yegane ülke Türkiye'dir bölgede. Türkiye'nin bu anlamda daha güçlü şekilde yoluna devam etmesinden rahatsız olan unsurların sürekli olarak Türkiye üzerinde oyun oynadıklarını, teröre destek verdiklerini, ekonomide Türkiye'yi ciddi şekilde köşeye sıkıştırmaya çalıştıklarını biliyoruz. Burada biz bunları göreceğiz, bileceğiz, telaşa kapılmadan, mühim olan içerideki dengelerimizi bozmadan, ekonomiyle ilgili konuşuyorsak, üretim gücümüzü artırarak yolumuza devam edeceğiz."
Numan Kurtulmuş, "Türkiye ekonomisi için en büyük risk nedir?" sorusunu "Bizim kamu olarak dış borcumuz, kabili ihmal seviyededir. Buradaki en büyük tehlikelerden birisinin, özel sektörün dış borcu olduğunu söylememiz lazım. Özel sektörün dış borcunun dövizdeki dalgalanma nedeniyle etkileneceği ortadadır. Dolayısıyla en fazla dikkat edilmesi gereken nokta burasıdır." diye yanıtladı.
REFERANDUM
Anayasa referandumuna ilişkin soru üzerine Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir kere erken seçim meselesini kaldıralım. Erken seçim ihtimali yoktur. Türkiye'de yeni seçilmiş bir parlamento var, yapacak çok işi var. Anayasa değişiklik paketi parlamentodan geçti. Parlamento buna benzer çok önemli işler yapacak. Dolayısıyla seçim meselesini bir kenara koymamız lazım. (Referandumdan) Karar ne çıkarsa çıksın, o ayrı bu ayrı bir konu. Referandum önümüzde önemli bir meseledir. Bu referandumu da 'Her şey referanduma bağlı.' şeklinde görmemek lazım. Referandum olacak, ne sonuç çıkarsa çıksın başımızın üstünde, Türkiye yoluna devam edecek. Demokrat olmak bunu baştan kabul etmek demektir. 'Referandumdan benim istediğim çıkmazsa bu millet yanlış yapıyor.' Yok böyle bir şey. Bu millet bizim kanaatimizce çok yüksek oranda 'evet' oyu verecektir. Ama ne karar verirse versin başımız gözümüz üstüne. Bu olgunluk içerisinde siyaset davranmak mecburiyetindedir. Yoksa birden fazla seçeneğin bir anlamı kalmaz siyasette. Referandumun Türkiye siyaseti için hatta Türkiye demokrasi tarihi için çok önemli bir adım olduğuna inananlardanım. İnşallah Türkiye burada yeni Türkiye istikametinde çok önemli bir virajı dönmüş olacak. Ama sonuçta bütün ekonomiyi, her şeyi getirip, referandum üzerinden konuşmanın da doğru olmadığını düşünüyorum."
'RIDVAN BUNU SÖYLEDİYSE...'
"(Güçlü bir Türkiye için EVET kampanyası) Herkes kendi görüşünü açıklamakta özgür. Falanca 'evet' dedi diye ona karşı bir linç kampanyası veya 'hayır' dedi diye bir linç kampanyası yapmanın, doğru olmadığı kanaatindeyim. Zaten iki tane seçenek var. Ya 'evet' diyecek ya da 'hayır' diyecek. İnsanlara, 'Siz niye görüşünüzü açıklıyorsunuz?' diyemezsiniz ki. Dolayısıyla burada herkes rahat olsun. 'Evet' diyenler de 'hayır' diyenler de karşı taraftakine saygı duysun. Özellikle sanat ve spor camiasında çok rahatlıkla linç kampanyası başlatma eğilimleri oluyor zaman zaman. Rıdvan bunu söylediyse, kendi içinden geleni söylemiştir. Bir başkası başka bir şey söylüyorsa, yine kendi zihnindekini söylemiştir. Dolayısıyla gayet güzel, keyifli, yaratıcı bir kampanya aslında."
BEDELLİ ASKERLİK AÇIKLAMASI
Kurtulmuş izleyicilerden gelen "bedelli askerlik çıkacak mı?" sorusuna da "Türkiye'nin şu ortamında bedelli askerlikle ilgili Milli Savunma Bakanlığı'nda da Bakanlar Kurulu'nda da konuşulan bir konu değildir. Yakın dönemde de gündeme gelme ihtimali yoktur" şeklinde cevap verdi.
SÖZLERİM ÇARPITILDI
Kurtulmuş, "söylediğim sözler bilerek çarpıtıldı. Teröre dikkat çekmek için söylenmiş sözlerdir. Sandıktan 'evet' çıkmış olması, terörle yapılan mücadeleye verilen bir destek anlamına da gelir" dedi.
2017 Referandum ne zaman yapılacak? - Anayasa değişikliği maddeleri belli oldu! İşte detaylar2017 Referandum tarihi heyecanla beklenirken Başbakan Binali Yıldırım'dan en net açıklama geldi. Referandum tarihi ile ilgili bilgi veren Yıldırım'ın bu konuşmalarının ardından ''2017 Referandum ne zaman?'' sorusunun cevabı merak edilmeye başladı. Yeni Anayasa değişikliği iseTBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmişti. Peki Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi maddeleri neler? Kabul edilen18 maddeyi bu başlık altında sizler için derledik. 2017 Referandum ne zaman? sorusunun cevabı ve diğer tüm bilgilere sabah.com.tr'den ulaşabilirsiniz. İşte Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi maddeleri!
2017 REFERANDUM NE ZAMAN YAPILACAK?Başbakan Binali Yıldırım, anayasa referandumu için beklenen açıklamayı dün yaptı. Yıldırım konuşmasında ''Muhtemelen Nisan ayının ilk yarısında, 20'sine kadar uygun bir tarihte yapılacak. Zannediyorum bu hafta içerisinde de kesin tarih açıklanmış olur. Bu tabii YSK'nın vereceği bir karar'' dedi.ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ MADDELERİYeni Anayasa değişikliği maddelerine ulaşmak için aşağıda bulunan resime tıklayabilirsiniz.
BAŞKANLIK SİSTEMİ MADDELERİ İÇİN TIKLA
"VATANDAŞ DEĞİŞİM İSTİYOR. DİRENEN BİZ OLAMAYIZ"
Başbakan Yıldırım, vatandaşın değişimi zorladığını, değişimi istediğini belirterek, "Direnen biz olamayız. Bizim aksine değişimi zorlamamız lazım. Bu anayasa değişikliği, muhtemelen Nisan ayının ilk yarısında, 20'sine kadar uygun bir tarihte yapılacak. Zannediyorum bu hafta içerisinde de kesin tarih açıklanmış olur. Bu tabii Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) vereceği bir karar. Hesabı şöyle yapıyoruz yapılan değişiklik şimdi Cumhurbaşkanı'nın onayına sunuldu. Cumhurbaşkanı imzalayacak veya imzalamayacak biz imzalayacağını ümit ediyoruz. Geri gönderirse daha çok vakit kaybedeceğiz. Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra 60 günü takip eden ilk pazar günü halkoylaması yapılır diyor kanun. Demek ki x tarihinde imzaladı, Resmi Gazete'de yayımlandı onun üzerine 60 gün koyacaksınız salı gününe rastladı mesela salı günü olmayacak da devam eden pazar günü olacak'' dedi.
REFERANDUM NEDİR?
Referandum, anayasa değişikliği, yasaların kabulü veya önemli devlet meselelerinde halkın yapılacak değişikliklere karşı iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır. Referandumda halka yapılacak değişikliğin istenip istenmediği sorulmaktadır ve çıkan oylama sonuçlarına göre de yapılması planlanan değişiklik yürürlüğe girer veya iptal edilir.
NUMAN KURTULMUŞ NİSAN AYINI İŞARET ETTİ
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş referandum tarihi ile ilgili yaptığı açıklamada, "Eğer bu şekilde süreç devam ederse, anayasanın bütünüyle ilgili oylamayı da bitirdiğimiz takdirde Nisan ayının başında referanduma gidilir. 2 ya da 9 Nisan tarihleri gibi görünüyor şu anda ama Cumhurbaşkanımızın, Meclisin kararını ne zaman, ne şekilde onaylayacağı da bu süreci etkileyen bir husus" ifadelerine yer verdi.
YENİ ANAYASA NE GETİRİYOR?
TBMM Genel Kurulunda kanunlaşan anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlığı sistemi çatısı altında getirilmesi öngörülen yeni düzenlemeler şöyle:
- Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılacak
- Milletvekili seçilebilme yaşı 25'ten 18'e indirilecek
- TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 5 yılda bir aynı gün yapılacak
- Meclis, denetim ve bilgi edinme yetkisini, "Meclis araştırması", "Genel görüşme", "Meclis soruşturması" ve "Yazılı soru" yoluyla kullanacak
- Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiği kesilmeyecek
- Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl olacak. Bir kişi en fazla 2 kez cumhurbaşkanı seçilebilecek.
- Cumhurbaşkanlığına, seçimlerde geçerli oyların en az yüzde 5'ini alan partiler ile en az 100 bin seçmen aday gösterebilecek.
- Seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilecek.
- Cumhurbaşkanı "Devlet başkanı" olacak, yürütme yetkisini üstlenecek, Başkomutanlığı temsil edecek
- Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atayacak ve görevlerine son verecek.
- Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunacak.
- Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek.
- Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak.
- TBMM'nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz olacak.
- TBMM cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında soruşturma açılmasını isteyebilecek.
- Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen cumhurbaşkanı seçim kararı alamayacak.
- Cumhurbaşkanı, bir veya daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilecek.
- Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından cumhurbaşkanı tarafından atanacak ve görevden alınacak.
- Milletvekilleri, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erecek.
- TBMM, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek.
- Cumhurbaşkanı, kanunda düzenlenen ilgili şartların gerçekleşmesi halinde OHAL ilan edebilecek.
- Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamayacak.
- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı, Hakimler ve Savcılar Kurulu şeklinde değişecek.
- Bütçeyi Cumhurbaşkanı Meclise sunacak.
- Bakanlar Kurulu olmayacak. Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek.
- TBMM'nin bir sonraki seçimi ve Cumhurbaşkanı seçimi, 3 Kasım 2019 tarihinde birlikte yapılacak.
- Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve askeri mahkemeler kalkacak.
Aslı Aydıntaşbaş kırdığı potu farketti ama…Cumhuriyet Yazar Aslı Aydıntaşbaş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla ülkesinde 3,5 milyon mülteciye ev sahipliği ve hamilik yapılmasına rağmen Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun bir mülteci kızla çekilen fotoğrafını 'Başkan olacaksan böyle ol. Mültecilere kapısını açtı' cümlesiyle paylaştı.
3.5 MİLYON MÜLTECİ İÇİN 20 MİLYAR DOLAR HARCAMAYI KANADA MI YAPTI?
Paylaşımı fark edenlerin yoğun tepkisi sonrasında söz konusu tweeti kaldırsa da Aydıntaşbaş'ın hesabına Türkiye'nin mülteciler için yaptıklarına ilişkin ders niteliğinde tweetler gelmeye devam ediyor.
FETULLAHÇI TETİKÇİLER İLE AYNI ANDA AYNI TWEETLER
Aslı Aydıntaşbaş'ın gündeme oturduğu bu tweetler bir başka yönüyle de dikkat çekti. Cumhuriyet yazarının söz konusu paylaşımı yaptığı sırada Fetullahçı Örgütün tetikçilerinin benzer cümlelerle aynı konuda tweetler atması dikkat çekti. Tarık Toros da o isimlerden biri oldu.
İşte o tweetler ve tepkilerden bazıları...
Başbakan Binali Yıldırım, Şişli'deki özel bir hastanede tedavisi devam eden 15 Temmuz Gazisi Mehmet Yaman'ı ziyaret etti. Babası Mustafa Yaman, başhekim ve doktorlarından bilgi alan Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı görüntülü olarak aradı.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde darbeci askerleri durdurmaya çalışırken beynine mermi isabet eden ve yaklaşık 7 aydır yatağa bağımlı halde yaşayan Mehmet Yaman'a görüşme sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini hastanede de ziyaret edeceğini belirtti.
Bugün evlerine giderek ailesine geçmiş olsun ziyaretinde bulunacaklarını belirten Erdoğan, gazi Mehmet Yaman'a "Sesleri duyuyorsan gözlerini kapatıver. Evine gideceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra gazinin babasına ise "Şimdi evinize gideceğiz. Eviniz Ümraniye Devlet Hastanesinin yanındaydı demi" diyerek adres bilgisini aldı. Yapılan görüntülü görüşmenin ardından gazinin babası oğlunun sağlık durumu hakkında Başbakan Binali Yıldırım'a bilgi verdi.
'Dünyanın en büyük köprüsüne başlıyoruz'Bir dizi ziyaret ve incelemeler için Tekirdağ'a gelen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Tekirdağ Valisi Mehmet Ceylan'ı ziyaret etti. Bakan Arslan, Tekirdağ Valiliği önünde yoğun ilgiyle karşılandı. Bakan Arslan, şeref defterini imzalayıp hatıra fotoğrafı çektikten sonra Valilik makamına geçti. Burada açıklamalarda bulunan Bakan Arslan, "Tekirdağ'a ilk gelişim değil, bakan olarak ilk gelişim ama bakanlık mensubu olarak çok geldim. Tekirdağ Muratlı Demiryolu benim genel müdür olduğum DLH ya da şimdiki ismiyle Alt Yapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapılırken çok gidip geldik. Yat limanı hakeza öyle ama orayla ilgili Allah'a şükür artık üst yapısının da ihalesini yaptık, sözleşmesini imzaladık, Maliyeye bildirdik. Gereği yapılıyor. Tabi Karayolları Genel Müdürlüğümüzün çevre yolu yapımıyla ilgili sürecin başından beri beraberdik, oraları da biliyorum. Velhasıl kelam bakanlığın Tekirdağ'a olan ilgisi eksilmeden, aksamadan devam ediyor. Ama iki şey, bir Tekirdağ'da birçok şey devam ediyor ama Tekirdağ Hayrabolu yolunun standardının yükseltilmesi, kısaltılması, 56 kilometreden 46 kilometreye düşecek şekilde bölünmüş yol, sıcak asfalt olması, yapım projesinin ihalesi 17 şubat 2017, yani yaklaşık 20 gün sonra biz inşallah oranın ihalesini gerçekleştirmiş olacağız ve ihale süreci biter bitmez de yapımına başlayacağız. Ciddi büyük de bir proje. 250-300 milyonluk, eski parayla 250-300 trilyonluk projeden bahsediyoruz. Ama hem Tekirdağ için, hem Hayrabolu için hem o güzergah için çok önemli olduğu için parası önemli değil helali hoş olsun" diye konuştu.
DÜNYANIN EN BÜYÜK KÖPRÜSÜ...
1915 Çanakkale Köprüsü'ne değinen Bakan Arslan, "Ama bence ondan ziyade Malkara'dan Gelibolu Lapseki'ye, 1915 Çanakkale Köprüsü'nü de kapsayan bu bölgeyi, Trakya'yı, Avrupa'yı, İstanbul'un yükünü Gelibolu üzerinden Ege'ye aktaracak olan köprü ihalesi çok çok önemliydi. Bu Tekirdağ'ımız için önemli, Malkara'mız için önemli, Çanakkale için önemli ama daha önemlisi ülke için önemli. Ben onun iki boyutunu önemsiyorum. Bir boyutu, dünyanın en büyük köprüsünü yapmış olacağız. Bu Türkler de çok oluyor lafının tam da ispatı. Çok olmaya devam edeceğiz inşallah, çünkü biz insanımızın hayrı için, insanlığın hayrı için çok olmaya devam ediyoruz. Burada da çok olacağız. 2 bin 23 metre ayak açıklığıyla dünyanın en büyük köprüsünü yapacağız. Onunla da yetinmeyeceğiz, gerek yaklaşım viyadüklerini, gerekse ayaklar sonrası açıklığı düşündüğünüz zaman 5,2 kilometrelik bir mesafeyle dünyanın en büyük köprüsünü yapmış olacağız.
Bu olayın bir boyutu, ama olayın ikinci boyutu 10 milyar Türk lirasının üzerinde bir yatırım. Ekonomik olarak Türkiye'ye bu kadar saldırının olduğu bir ortamda 15 tane firma ihalemize teklif verdi. 4 ayrı grup oluştu. Bu 15 firmanın 8 tanesi yabancı, 7 tanesi Türk firması. Bu çok önemli. Ve yine bu konuda Japonya'sından Kore'sine, Çin'inden İtalya'sına yani sadece bir bölge değil, Avrupa Birliğinden bir ülke de dahil ciddi bir şekilde ilgi gösterdiler. Ülkeye olan güveni, ülkenin istikrarına olan güveni ortaya koymak adına 4 büyük gruptan çok ciddi, çok rekabetçi bir teklif aldık. Onun ayrıca önemsediğimiz kısmı da bu tekliflerin içerisinde 13 finans kuruluşunun evet ben bu projeyi finanse edeceğim diyerek mektup vermiş olması da, o sektörün içindeki insanlar bilir, bir ülkeye güvenin en büyük göstergelerinden biridir. Çok başarılı bir çalışmayla inşallah Tekirdağ, Trakya'yı, Ege'yi kalkındıracak önemli bir projeyi de hayata geçirmiş olacağız" ifadelerini kullandı.
Vatan için canımız feda
Mustafa Kırlak
Sanatçılar İbrahim Tatlıses, Murat Yıldırım, Yavuz Bingöl ve Mustafa Ceceli de anayasa değişikliğine dair yapılacak referandum için futbol dünyasının yıldızlarının başlattığı "Güçlü bir Türkiye için EVET" kampanyasına katıldı.
İbrahim Tatlıses, sosyal medyada paylaştığı videoda, "Sevgili Hasan Doğan Kardeşim, oğlum İdo, çağrınızı aldım. Güçlü bir Türkiye için ben de varım. Sen de var mısın Sibel Can'ım." ifadelerini kullandı.
Oyuncu Murat Yıldırım da Twitter hesabından, "Daha güçlü bir Türkiye için EVET ben de varım. Biz çok büyük bir ülkeyiz. Çok büyük bir aileyiz. Daha büyük olabilmek, çok daha güçlü olabilmek için evet ben de varım." paylaşımını yaptı.
Şarkıcı ve oyuncu Yavuz Bingöl de paylaştığı görüntülü mesajında, eski bakanlardan Egemen Bağış tarafından kendisine yapılan çağrıyı aldığını belirterek, "Birlik beraberliğimizi korursak, barış ve kardeşlik içinde olursak, farklılıklarımıza ve düşüncelerimize saygı gösterirsek evet böyle bir Türkiye için ben de varım." dedi.
Mustafa Ceceli de sosyal medyada kendisine yapılan çağrıya cevaben, "Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Sayın Dr. Hasan Doğan, çağrınızı aldım. Güçlü bir Türkiye için elbette ben de varım. Değerli arkadaşlar, sizleri kan dökmeye çağıranlara değil, demokratik seçim hakkınızı yapmak üzere sandığa davet edenlere itibar ediniz." mesajını paylaştı.
'Ben de varım' diyen ünlüler linç edildiFutbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin sosyal medya üzerinden 'Güçlü Türkiye için evet' kampanyası başlattı. Twitter'daki hesabından bir video yayınlayan Dilmen, "Vatanımız, ülkemiz çok zorlu bir süreçten geçiyor, adeta bir İstiklal Savaşı. Güçlü bir Türkiye istiyoruz. Güçlü bir Türkiye için evet ben de varım" dedi. Dilmen, A Milli Takım'ın yıldızı Arda Turan'a seslenerek, "Sevgili Arda sen de var mısın? diye sordu.
Arda'nın Dilmen'e cevabı ise gecikmedi. "Rıdvan hocam çağrını aldım. Güçlü bir Türkiye için ben de varım" diyen Arda, "Burak Yılmaz sen de var mısın kardeşim" ifadelerini kullandı. Arda'nın çağrısına cevap veren Burak Yılmaz da, "Güçlü bir Türkiye için ben de varım" sözleriyle şarkıcı Murat Boz'a seslendi.
Murat Boz referandum oyunu açıkladı!
Son dönemin büyük çıkış yakalayan isimlerinin başında gelen Murat Boz referandum için video geçti. Boz 'Güçlü bir Türkiye' için evet mesajını yayınladı.
Hazmedemeyen küfür etti
Ünlü isimlerin özgürce kendilerini ifade etmesi yine bir kesim tarafından hakaretler ve küfürler ile karşılandı. Sosyal medyada linç kampanyası başlatan kullanıcılar Arda Turan, Rıdvan Dilmen, Burak Yılmaz ve Murat Boz'a ağza alınmayacak sözler sarf etti. 'Evet' cevabını hazmedemeyen kullanıcılar, 'Hayır' diyen ünlüleri de kahraman ilan etti.
İŞTE HAKARET DOLU TWİT'LERDEN BAZILARI:
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, terör örgütü PKK'nın çözüm sürecini sabote ettiği 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar 10 bin teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı Bakan Işık, Edirne'de Şehit Aileleri Derneği ve Muharip Gaziler Derneği aileleri adına düzenlenen yemekli programda konuştu. Güneydoğu'da PKK ile bugüne kadar amansız bir mücadele sürdürdüklerini söyleyen Işık, "Allah'a hamdolsun terör örgütünün beli kırılmıştır. 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar yaklaşık 10 bin terörist etkisiz hale getirildi. Ve şu kış şartlarında bile kahraman askerimiz, Mehmetçiğimiz, polisimiz, jandarmamız, köy koruyucularımız, bütün güvenlik güçlerimiz kar demeden kış demeden bu mücadeleyi sürdürüyor" dedi. Işık, yerli imkânlarla yapılan Altay tankının 2017 içinde seri üretime geçeceğini, Türkiye'nin kendi silahını üretmeye başladığını, insansız hava aracı olarak tasarlanan Hürkuş projesinin Nisan 2017'ye kadar silahlanacağını belirtti.
Vergi borcunu yeniden yapılandırmada detaylar belli oldu Yeniden yapılandırma uygulamasının getirdiği hakları kaybeden borçlular, ödemelerini mayıs ayı sonuna kadar yapabilecek.Söz konusu tebliğ ile Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanuna eklenen geçici ikinci maddenin uygulanmasına dair usul ve esaslar belirlendi.
31 MAYIS'A KADAR YARARLANMA HAKKIBuna göre, kanun kapsamında yapılandırma için başvuruda bulunan ancak ödemelerini süresinde ödemeyerek kanun hükümlerini ihlal eden borçlular, ödeme yapmaları gereken tarihten 27 Ocak 2017 tarihine kadar geçen süre için hesaplanacak geç ödeme zammıyla birlikte ödemelerini 31 Mayıs 2017 tarihine kadar yaparak, kanundan yaralanmaya devam edebilecek.+
Yıllık gelir veya kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi, kurumlar (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi için başvuruda bulunan borçluların belirtilen vergi türlerinden, taksit ödeme süresince beyan üzerine ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden mükellef tarafından seçilen son taksit ödeme süresinin sonuna kadar, erken ödeme halinde borcun tamamen ödendiği tarihe kadar, tahakkuk edenleri vadesinde ödemeleri gerekecek.
27 Ocak'a kadar cari dönem ödeme şartını ihlal eden mükellefler cari dönem yükümlülüklerini Mayıs 2017 sonuna kadar yerine getirecek ya da çok zor durumda olmaları nedeniyle bu yükümlülüklerini yerine getiremediklerini tecil başvuruları ile belirtecek.
TAKSİT SÜRELERİNİN UZATILMASIKanun kapsamında 2017 yılının Ocak ayından itibaren ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süreleri, taksit ödeme sürelerinin bitim tarihinden itibaren dörder ay uzatılacak. Taksitlerin ödeme süreleri tahsil dairelerince kendiliğinden uzatılacağından, borçlulardan ayrıca yazılı başvuru aranmayacak. Uzayan ödeme süreleri için herhangi bir zam, faiz uygulanmayacak ve tercih edilen taksit süresine ilişkin katsayıda herhangi bir değişiklik yapılmayacak. Taksitlerden ilk ikisinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi, bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi, taksitlerin geç ödeme zammıyla birlikte son taksiti izleyen ayın sonuna kadar da ödenmemesi halinde Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecek.
Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden ilk ikisinin süresinde ve tam olarak ödenmesi Kanundan yararlanma hakkının devamı için zorunlu olduğundan, taksitli ödeme seçeneğini tercih eden borçluların 31 Mayıs'a kadar ilk iki taksiti tam olarak ödemeleri gerekecek.
PEŞİN ÖDEME İNDİRİMİÖte yandan borçluların peşin veya taksitli ödeme tercihine bakılmaksızın, yapılandırılan tutarların tamamını bu yılın mayıs ayı sonuna kadar ödemeleri halinde Yİ-ÜFE tutarından yüzde 50 indirim yapılacak.
Ayrıca, taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi nedeniyle hesaplanan katsayı tutarları, alacağın tamamının ödenmesi halinde tahsil edilmeyecek, tahsil edilmiş olan tutarlar ile bu tutarlar üzerinden hesaplanarak tahsil edilmiş geç ödeme zamları red ve iade edilecek.
ÖDEME SEÇENEĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİPeşin ödeme seçeneğini tercih ettiği halde öngörülen süre ve şekilde ödeme yapmayarak Kanundan yararlanma hakkını kaybeden borçlulara, talep etmeleri halinde yapılandırılan borçlarını taksitler halinde ödeme imkanı getirilecek. Bu durumda, peşin ödeme seçeneği tercih edildiği tarihte, taksitli ödeme seçeneğine göre ödenmesi gereken ilk taksitin ödeme süresine göre oluşacak taksit ödeme süreleri esas alınacak. Bunun için borçluların ilgili vergi dairelerine başvuruda bulunmaları gerekecek. Söz konusu borçluların taksit sayısını değiştirerek artırmaları mümkün olmayacak.
Ayrıca, daha önce peşin ödemelerini indirim uygulanmaksızın ödeyenlere, 31 Aralık 2017 tarihine kadar yazılı olarak talep etmeleri durumunda, fazla ödenen tutarlar, ilgili mevzuat hükümlerine göre iade edilecek.
Borçlular, yenilenen ödeme planlarını, ilgili vergi dairelerinden ya da Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinden (www.gib.gov.tr) temin edebilecek.
Sözcü'den 'Evet' diyenlere hakaret!
.