Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gündeme dair açıklamalar

-Erdoğan, 6770 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u onayladı. -Erdoğan, Afrika gezisi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayarak referandumdan El Bab'a, bir çok konuda açıklamalarda bulundu.

Giriş Tarihi: 27.01.2017 03:29 Son Güncelleme Tarihi: 27.01.2017 07:09 Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gündeme dair açıklamalar Erdoğan, Afrika gezisi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayarak referandumdan El Bab'a, bir çok konuda açıklamalarda bulundu.

Afrika gezisi dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, özetle şunları söyledi:

OHAL’İ KESELİM DÜŞÜNCEMİZ YOK

OHAL yorumu: Netice alana kadar devam“(FETÖ ile mücadele, itirafçılar) Bizim güzel sözümüz var: Su uyur düşman uyumaz! Bunlar bu milletin, bu vatanın düşmanları. Tüm tedbirlerimizi alıyoruz. Şu anda yargının, güvenlik güçlerimizin yaptığı nedir? Bu anlamda gerekli adımları atmaktır. Burada şu kadar kişi alınsın sonra duralım, asla böyle bir şey söz konusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da, ‘şurada keselim’ diye bir şey de yok. Biz burada netice alana kadar yola devam edeceğiz.

OHAL RAHAT ZEMİN HAZIRLAYABİLİR

(Referanduma OHAL ile gidilmesi) OHAL ile gidilmesi çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. Hükümetin de bu inançta olduğu kanaatindeyim. Çünkü OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Hatırlayın biz iktidara gelmeden önce de Türkiye’de OHAL vardı; seçim de OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL’i o dönemde biz iktidara geldikten sonra kaldırdık.

MİLLET KENDİ GÖBEĞİNİ KESER

Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun, ‘Şunu şöyle yapsanız, yoksa sizinle ilgili bir gözlemci süreci başlatacağız’ şeklindeki yaklaşımları da hoş değil. Neticede bu millet kendi göbeğini kendi keser. Benim şehitlerimin hesabını onlar mı verecek? Bizim millete ve Allah’a hesap vermek dışında, hiçbir merciye hesap verme durumumuz yoktur. Yunanistan oraya sığınan sekiz alçağı hâlâ bize vermiyor. Ben kendilerini daha ilk akşam aradım, bana verdiği söz ‘15-20 gün içerisinde biz çözeriz’. Bunlar, Türkiye’de terör eylemi yapmışlar, burada yargılanmaları gerekir. İade işlemindeki gecikme, tabii ki güvenin de sarsılmasına neden olur.

SAMİMİ OLANLAR ÇIKABİLİR

(İtirafçıların açıklamaları) İtirafçılar içerisinde elbette samimi olanlar çıkabilir. Ama geneli itibariyle hepsinin samimi oldukları da söylenemez. Aralarında ‘Buradan bir şey çıkar mı ya da ben buradan yırtar mıyım’ düşüncesiyle itirafçı olmaya kalkmış olanlar da bulunabilir. Yargı mensubu arkadaşlar, itirafçıların anlattıklarından, önümüzü açacak bazı şeyleri de yakaladıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla onların bakışı çok daha farklı. Hakikaten itiraflar sayesinde ön açıcı ve yararlı bazı bilgilere de ulaşmış olabilirler.”

GEREKİRSE MEYDANLARA ÇIKARIZ

(Genel başkanlığa dönme) Öncelikle onu bağlayıcı bir şey aslında yok. Seçim noktasına gelince, seçim noktasında konu 2019. Hükümette ya da parlamentoda seçimi erkene almak söz konusu mu? Şu anda öyle bir şey söz konusu değil. Bence milletimizin kararını görmemizde çok büyük fayda var. Bunu gördükten sonra, bunların değerlendirmesi de yapılabilir. Şu anda görünen o ki, millet kararlı. 7 Şubat itibariyle herhalde kampanyalar başlayacak, meydanlar hareketlenecek, Meydanların dili her zaman farklı olmuştur. Burada da yine meydanlara saygı duymak, meydanların dilini hep birlikte takip etmekte fayda var.(Meydanlarda olacak mı?) Benim meydanlara inip inmeyeceğim konusunu arkadaşlarımla istişare eder ona göre karar veririm. İstişare neticesinde gerekli olduğuna inanırsak, meydanlara çıkarız. Zira bizim de bu konuyla ilgili olarak, ta belediye başkanlığımızdan bu yana söylediklerimiz var. Bundan sonra da söyleyeceklerimiz olabilir.

TEMENNİM GECİKMEDEN GÖRÜŞMEYİ YAPMAK

(ABD Başkanı Donald Trump ile yüz yüze görüşme) Telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık. Elbette resmi ziyaretimizi de yapalım istiyoruz. Dışişleri Bakanlığımızın bu konudaki çalışmaları sürüyor. Temennim fazla gecikmeden sayın Trump ile görüşmeyi yapabilmektir. Görüştüğümüzde ele alacağımız en önemli konuların başında, Türkiye-ABD ilişkilerini gerçekten stratejik anlamda yeniden bir değerlendirmesini yapmak yer alıyor. Şu an itibariyle stratejik anlamda ilişkilerimiz çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. Bunu sağlıklı bir hale getirmemiz lazım. Ortadoğu’da Türkiye-ABD ilişkilerini sağlıklı bir konuma getirmemiz lazım. İki NATO ülkesiyiz ama Ortadoğu meselesinde iki NATO ülkesine yakışır bir dayanışma içinde olduğumuz da söylenemez. Tabii burada Sayın Trump’ın NATO ile ilgili yapmış olduğu bazı açıklamalar da var, bunlar neyi kapsar, neyi kapsamaz bunu ikili görüşmemizde çok daha yakından öğrenmiş olacağız.

AKIBETİNİ SORACAĞIZ

(Gülen’in iadesi) Yüz yüze yapacağımız ikili görüşmelerimizde elbette bu konu da gündeme gelecektir. Bu meselenin görüşeceğimiz en önemli konulardan biri olacağı muhakkak. Arzumuz, bu işin bir an önce neticelendirilmesidir. Verdiğimiz dosyaların, klasörlerin -85 koli verdik- akıbetini soracağız, şu anda soruşturulmakta olan dosyaları da göndermeye devam edeceğiz.

EL BAB YANITI: DAHA DERİNLİĞE GİTMEMEK LAZIM

Yine koalisyon güçleri ki başını ABD çekiyor, Suriye’de de Libya’da da şu ana kadar bizim beklediğimiz atılımı ortaya koyabilmiş değil. Son Astana zirvesiyle bir süreç başladı, Cenevre’de de devam edecek. Görüşmeler nereye varır onu tabii şu anda bilemiyoruz. Bu olumlu adım, temennim odur ki kısa sürede meyvesini verir. Bu konuda Sayın Putin ile görüşme yapmayı düşünüyorum. Bu konuda, Trump ile de yüz yüze görüşmeden önce de belki bir telefon görüşmesi olabilir. El Bab’daki gelişmeler malum, Mümbiç ve Rakka olayı var. Bizim burada eli bağlı durmamız mümkün değil, atılacak adımları bir an önce atmamız gerekiyor.

(El Bab’da rejimle karşı karşıya gelme ihtimali) Rejimle zaten karşı karşıyayız. Orada Cerablus’ta da biz karşı karşıya kaldık, El Rai’de de, Dabık’ta da kaldık. Görünen değildi, maşa kullandı. Mesela Afrin uzantısında PYD, YPG devredeydi. ABD’nin verdiği silahlar nereye gitti? PYD, YPG hatta DEAŞ’a gitti. Temennim odur ki Cenevre süreci, Rusya ve İran’la birlikte Astana’da başlatılan süreç, inşallah rejimi olumlu bir noktaya çeker ve El Bab hallolmuş olur. El Bab’da bundan sonraki süreçte süratle mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım. Yapılan çalışma bu istikamettedir.

ASTANA AÇIKLAMASI

Gazetecilerin Astana’daki toplantıyla ilgili “PYD’nin ‘Biz davet edilmedik, bu mutabakatı tanımıyoruz’ dediği iddia ediliyor” sorusunu Erdoğan’ın isteği üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu, “YPG’nin Astana’ya katılmasına biz izin vermedik. Dolayısıyla YPG’nin o tür bir açıklama yapması normaldir” diye konuştu.

CHP'YE: NİYE AYM’YE KOŞUYORSUN

(CHP’nin AYM’ye başvurması) Bir defa ana muhalefet partisinin tek müracaat kapısı Anayasa Mahkemesi. Millete gitmeyi hiçbir zaman tercih etmiş değil. Parlamentoda meydan okudu; ‘Hodri meydan’ dediysen, niye Anayasa Mahkemesi’ne koşuyorsun? Bunların iki kapısı vardır: Ya gensoru ya Anayasa Mahkemesi. Her ikisinden de ters dönerler, geri giderler, o ayrı. Demokraside yol, halktır, milli iradedir. Bunlar parlamentoda milli iradeyi bile tartışmaya kalktılar ya. Önümüzdeki süreçte milletimiz, bu 18 maddeyi her geçen gün daha iyi anlayacaktır. Halkımıza iyi anlatılması, bilinçlendirilmesi önem arz ediyor.

NEYİN İSLAMİ OLDUĞUNDAN HABERİ VAR MI

(CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Anayasa değişikliğiyle ilgili ‘İslamiyet’te istişare vardır. Burada öyle bir şey yok. Her şeye tek başına karar verecek’ sözlerine ilişkin) Sayın Kılıçdaroğlu ‘İslami değildir’ diyor. Acaba neyin İslami olduğundan haberi var mı, sormak lazım. Diyor ki, ‘Bu işler istişare ile yapılır’. Tamam da sen zaten teklifin karşısında olan bir partisin. Teklifi hazırlayanlar, akademisyenler, siyasiler dahil farklı kesimlerle istişarelerini yaptılar. MHP bir isim, AK parti bir isim tespit etti, onlar çalıştı, sonunda da parlamentoya önce Anayasa Komisyonu’na geldi. Orada da tartışıldı, ama istişare metodu ile değil, pet şişe atma metodu ile tartışıldı! Bunların istişareden anladıkları da maalesef bu. Anayasa Mahkemesi de şüphesiz kendi görevini yapacaktır. Çıkacak neticeye göre de herkes yoluna devam edecektir.

Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kanun onayıErdoğan, 6770 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u onayladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6770 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'u onayladı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, "6770 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89'uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104'üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir" denildi.

683/KHK İLE GÖREVDEN ÇIKARILAN MEMURLARIN TAM LİSTESİ

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika seyahatinden döner dönmez, işletmeler, yatırımcılar ve ihracatçılara vergi teşviki getiren, emekli ikramiyelerindeki mağduriyetleri ortadan kaldıran, borç yapılandırmasında süreyi kaçıranlara yeni imkanlar getiren kanunu onayladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in anayasa görüşmelerine verilen arada kabul ettiği, "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u onaylayarak yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi.
Erdoğan'ın onayladığı kanun ile 30 yıldan fazla çalışmasına rağmen en fazla 30 yıllık ikramiye alan memurların mağduriyetleri giderilecek. Emeklilere çalıştıkları yıl kadar ek ikramiye ödenecek.

Onaylanan kanun ile geçtiğimiz sene kasım-aralık aylarında vergi ve SGK prim ödemelerini yapamayan ve haklarını kaybedenlere ikinci bir şans daha getirildi. Ödemesi gereken tutarları süresinde ödemeyenler, borçlarını geç ödeme zammıyla 2017 yılı mayıs ayı sonuna kadar ödeyebilecek. Yapılandırmada taksitlerin ödeme süreleri de dörder ay ötelenecek.

Oğlumla kaçacaktım“Hedef Taksim’di. Ancak güvenlik gerekçesiyle Reina’da karar kıldım. Talimat Telegram üzerinden ses kaydı olarak gönderildi. Oğlumla kaçacaktım ama polis çemberi daraltınca köşeye sıkıştım”

Yılbaşı gecesi İstanbul Ortaköy'de bulunan Reina isimli gece kulübünde 39 kişiyi Kalaşnikof'la taramak suretiyle katleden ve geçtiğimiz günlerde başarılı bir operasyonla Esenyurt'ta ele geçirilen DEAŞ'lı terörist Abdulgadir Masharipov'un polisle ilk mülakatı sırasında söylediklerine SABAH ulaştı. Polisin her sorusuna cevap veren teröristin resmi ifadesi öncesindeki sohbet niteliğindeki mülakatında önemli bilgiler verdiği ortaya çıktı. İşte DEAŞ'lı katilin İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sorgucu deneyimli polislerle yaptığı mülakatta kullandığı bazı ifadeler:

ÖZBEKİSTAN İSLAMİ HAREKETİ'NDEYDİM: Özbekistan İslam Hareketi içinde bulunuyordum. Bu hareket adına kamuoyunda propaganda yapmakla görevliydim. Örgütün propaganda videolarını YouTube'a yüklüyordum. Silahlı eğitimi bu grup içinde aldım.

KONYA'DA SALDIRI TALİMATINI ALDIM: Daha sonra bu grupla fikir ayrılığına düştüm. Afganistan'a, oradan Pakistan'a ve son olarak ise İran'a geçtim. DEAŞ ile İran'da tanıştım. İran üzerinden Ağrı güzergahını kullanarak illegal yollardan Türkiye geçtim. Eşim ve iki çocuğum yanımdaydı. Konya'ya geldim ve saldırı talimatını buradayken Rakka'daki DEAŞ emirinden aldım.

BOMBALI SALDIRI PLANLADIK: Talimat, Telegram üzerinden ses dosyası olarak ulaştı. Bombalı saldırı planladık ama sıkı güvenlik tedbirleri sebebiyle bunu başaramadık. Olayda kullandığım Kalaşnikof'u ve şarjörleri bir arkadaşım Zeytinburnu'ndaki hücre evine getirdi ve olaydan kısa süre önce bana teslim etti. 16 Aralık günü İstanbul'a gelmiş ve 29 Aralık'a kadar Kayaşehir'de İlyas'ın evinde kalmıştım. Bu tarihte Kayaşehir'deki evden ayrıldım.

SURİYE'YE GÖNDERDİM: Taksim'de çektiğim ve keşif niteliğinde olan görüntüleri Suriye'deki DEAŞ emirine gönderdim. Ama kalabalık ve güvenlik fazla olduğu için saldırı gerçekleştiremedim. Reina'ya saldırıyı yaptım.

ÇEMBER DARALDI KÖŞEYE SIKIŞTIM
Reina'dakileri kafir oldukları için öldürdüm. Müslümanların yılbaşı kutlamayacağına inanıyordum. Saldırıdan sonra oğlumu alıp kaçmayı planlıyordum. Fakat oğlumla buluşamadım. Zeytinburnu, Sefaköy ve Esenyurt'taki evlerde saklandım. Oğlumla buluşabilseydim Suriye'ye İzmir ve Hatay üzerinden kaçmayı planlıyordum. Polis çevremdeki çemberi iyice daraltınca köşeye sıkıştım. Zeytinburnu'ndan ve Sefaköy'de saklandığım yerlerden kaçmak zorunda kaldım. Esenyurt'a geldim ve evdeki kadınlardan biri ile dini nikâh yaptım. Kaçarken eşim ve kızımı yanımda götürmeyi düşünmüyordum, oğlumu götürmek istiyordum.

ÖZBEKİSTAN İSLAM HAREKETİ NEDİR?
Özbekistan İslam Hareketi, Özbekistan'da İslam Kerimov yönetimini devirmek ve yerine bir İslam devleti kurmak amacıyla 1998'de kuruldu. Hareket, daha sonraki yıllarda kendisini El Kaide ve Taliban'ın müttefiki olarak tanımlamış olup 2015 ortalarında DEAŞ'a biat etti.

Anayasa değişikliği maddeleri belli oldu! - 2017 Referandum ne zaman yapılacak? İşte detaylarBaşbakan Binali Yıldırım'ın 2017 Referandum tarihi ile ilgisi açıklamalarının ardından ''2017 Referandum ne zaman olacak?'' sorusu merak edilmeye başladı. Yeni Anayasa değişikliği TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Peki Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi maddeleri nelerdir? 2017 Referandum ne zaman yapılacak? Milyonlarca vatandaşın merak ettiği tüm ayrıntıları bu başlık halinde madde madde derledik. İşte 2017 Referandum ne zaman? sorusunun cevabı...

2017 Referandum tarihi heyecanla beklenirken Başbakan Binali Yıldırım'dan en net açıklama geldi. Referandum tarihi ile ilgili bilgi veren Yıldırım'ın bu konuşmalarının ardından ''2017 Referandum ne zaman?'' sorusunun cevabı merak edilmeye başladı. Yeni Anayasa değişikliği iseTBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmişti. Peki Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi maddeleri neler? Kabul edilen18 maddeyi bu başlık altında sizler için derledik. 2017 Referandum ne zaman? sorusunun cevabı ve diğer tüm bilgilere sabah.com.tr'den ulaşabilirsiniz. İşte Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi maddeleri!

2017 REFERANDUM NE ZAMAN YAPILACAK?
Başbakan Binali Yıldırım, anayasa referandumu için beklenen açıklamayı dün yaptı. Yıldırım konuşmasında ''Muhtemelen Nisan ayının ilk yarısında, 20'sine kadar uygun bir tarihte yapılacak. Zannediyorum bu hafta içerisinde de kesin tarih açıklanmış olur. Bu tabii YSK'nın vereceği bir karar'' dedi.ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ MADDELERİ Yeni Anayasa değişikliği maddelerine ulaşmak için aşağıda bulunan resime tıklayabilirsiniz.

BAŞKANLIK SİSTEMİ MADDELERİ İÇİN TIKLA



"VATANDAŞ DEĞİŞİM İSTİYOR. DİRENEN BİZ OLAMAYIZ"

Başbakan Yıldırım, vatandaşın değişimi zorladığını, değişimi istediğini belirterek, "Direnen biz olamayız. Bizim aksine değişimi zorlamamız lazım. Bu anayasa değişikliği, muhtemelen Nisan ayının ilk yarısında, 20'sine kadar uygun bir tarihte yapılacak. Zannediyorum bu hafta içerisinde de kesin tarih açıklanmış olur. Bu tabii Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) vereceği bir karar. Hesabı şöyle yapıyoruz yapılan değişiklik şimdi Cumhurbaşkanı'nın onayına sunuldu. Cumhurbaşkanı imzalayacak veya imzalamayacak biz imzalayacağını ümit ediyoruz. Geri gönderirse daha çok vakit kaybedeceğiz. Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra 60 günü takip eden ilk pazar günü halkoylaması yapılır diyor kanun. Demek ki x tarihinde imzaladı, Resmi Gazete'de yayımlandı onun üzerine 60 gün koyacaksınız salı gününe rastladı mesela salı günü olmayacak da devam eden pazar günü olacak'' dedi.

REFERANDUM NEDİR?

Referandum, anayasa değişikliği, yasaların kabulü veya önemli devlet meselelerinde halkın yapılacak değişikliklere karşı iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır. Referandumda halka yapılacak değişikliğin istenip istenmediği sorulmaktadır ve çıkan oylama sonuçlarına göre de yapılması planlanan değişiklik yürürlüğe girer veya iptal edilir.

NUMAN KURTULMUŞ NİSAN AYINI İŞARET ETTİ

Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş referandum tarihi ile ilgili yaptığı açıklamada, "Eğer bu şekilde süreç devam ederse, anayasanın bütünüyle ilgili oylamayı da bitirdiğimiz takdirde Nisan ayının başında referanduma gidilir. 2 ya da 9 Nisan tarihleri gibi görünüyor şu anda ama Cumhurbaşkanımızın, Meclisin kararını ne zaman, ne şekilde onaylayacağı da bu süreci etkileyen bir husus" ifadelerine yer verdi.

YENİ ANAYASA NE GETİRİYOR?

TBMM Genel Kurulunda kanunlaşan anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlığı sistemi çatısı altında getirilmesi öngörülen yeni düzenlemeler şöyle:

- Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılacak

- Milletvekili seçilebilme yaşı 25'ten 18'e indirilecek

- TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 5 yılda bir aynı gün yapılacak

- Meclis, denetim ve bilgi edinme yetkisini, "Meclis araştırması", "Genel görüşme", "Meclis soruşturması" ve "Yazılı soru" yoluyla kullanacak

- Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiği kesilmeyecek

- Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl olacak. Bir kişi en fazla 2 kez cumhurbaşkanı seçilebilecek.

- Cumhurbaşkanlığına, seçimlerde geçerli oyların en az yüzde 5'ini alan partiler ile en az 100 bin seçmen aday gösterebilecek.

- Seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilecek.

- Cumhurbaşkanı "Devlet başkanı" olacak, yürütme yetkisini üstlenecek, Başkomutanlığı temsil edecek

- Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atayacak ve görevlerine son verecek.

- Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunacak.

- Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek.

- Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak.

- TBMM'nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz olacak.

- TBMM cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında soruşturma açılmasını isteyebilecek.

- Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen cumhurbaşkanı seçim kararı alamayacak.

- Cumhurbaşkanı, bir veya daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilecek.

- Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından cumhurbaşkanı tarafından atanacak ve görevden alınacak.

- Milletvekilleri, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erecek.

- TBMM, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek.

- Cumhurbaşkanı, kanunda düzenlenen ilgili şartların gerçekleşmesi halinde OHAL ilan edebilecek.

- Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamayacak.

- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı, Hakimler ve Savcılar Kurulu şeklinde değişecek.

- Bütçeyi Cumhurbaşkanı Meclise sunacak.

- Bakanlar Kurulu olmayacak. Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek.

- TBMM'nin bir sonraki seçimi ve Cumhurbaşkanı seçimi, 3 Kasım 2019 tarihinde birlikte yapılacak.

- Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve askeri mahkemeler kalkacak.

Destek çığ gibiSpor yorumcusu Rıdvan Dilmen’in anayasa değişikliği referandumuyla ilgili başlattığı ‘evet’ kampanyasına toplumun her kesiminden katılım artıyor

Anayasa değişikliği referandumu için spor yorumcusu Rıdvan Dilmen'in sosyal medyada başlattığı 'Evet' kampanyasına katılım çığ gibi büyüyor. Twitter'da oluşturulan "bendevarım" hashtag'ine vatandaşlardan da yoğun bir şekilde destek gelmeye devam ediyor. 'Evet' kampanyasına destek olan sivil toplum kuruluşlarına da her gün yenileri ekleniyor. İşte o mesajlar;
Mustafa Ceceli: Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Dr. Hasan Doğan çağrınızı aldım. Güçlü bir Türkiye için elbette ben de varım. Değerli arkadaşlar, sizleri kan dökmek için çağıranları değil, demokratik seçim hakkınız için yapmak üzere sandığa davet edenlere itibar ediniz.
Aslı Hünel: Vatanımız için ve ülkemizin geleceği için tabii ki başkanlık sistemine 'Evet' diyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza sonuna kadar güveniyorum" dedi.

Murat Boz'dan 'Başkanlık' mesajı
Nihat Doğan: Sayın Şamil Tayyar mesajınızı aldım. Ben de milletimin, devletimin bu kutlu yürüyüşünde sizler gibi bağımsız, güçlü, özgür Türkiye için EVET diyorum. Sevgili Alişan sende var mısın?

Nihat Hatipoğlu da "Evet" dedi
Alişan: Sayın Bakanım Numan Kurtulmuş ve Ece'yle birlikte büyük ve güçlü bir Türkiye için ben de varım diyorum.
Ece Erken: Evet ben de varım.
Ünlülerden 'Başkanlık' mesajı
TÜRKÇE, KÜRTÇE, ARAPÇA EVET
Berdan Mardini: (Türkçe, Arapça ve Kürtçe olarak) Yeni ve güçlü bir Türkiye için ben de 'Evet' diyorum. Bu çağrımı bu topraklardaki bütün dillerde yapıyorum.
Erkan Çelik: Güçlü bir Türkiye için ben de varım, EVET diyorum.

TÜM SALON hep bir ağız dan 'EVET' DEDİ
Serdar Tunçer (Uğur Işılak'ın çağrısına): Büyük ve güçlü Türkiye için yoksam ben niye varım? Tabiki EVET diyorum. Ve soruyorum Dursun Ali Erzincanlı abi sen de var mısın?
Dursun Ali Erzincanlı: Sevgili Serdar bugün var olmazsak yarın yok oluruz. Bu yüzden elbetteki varım" dedikten sonra konferans verdiği salona dönerek, 'Sizler de varmısınız' diye sordu. Salondakiler hep bir ağızdan, EVET diyerek alkışladı. Erzincanlı daha sonra "Sevgili Mustafa demirci sen de var mısın" dedi.
İbrahim Tatlıses ve oğlu İdo Tatlıses: Güçlü bir Türkiye için biz de varız.

OKÇULAR'DAN TÜRGEV'E...
Bilal Erdoğan'ın mütevelli heyeti üyesi olduğu Okcular Vakfı üyelerinin hazırladığı videoda "Evet" denildi ve TÜRGEV'e "Siz de var mısınız?" diye seslenildi. TÜRGEV üyeleri bu mesaja karşılık hazırladıkları videoda "TÜRGEV olarak güçlü bir Türkiye için biz de varız" dediler.

Yunus Emre KAVAK - Furkan KARA-Özlem AVCI / SABAH

Hudut kartalları destan yazıyorMehmetçik, ‘Şeytan Üçgeni’ olarak bilinen ve terör örgütünün Türkiye’ye sızma noktası olan Türkiye-Irak-İran hattında terörist avında

Yıllar sonra ilk kez bu bölgelere giren Mehmetçik, teröristlerin Türkiye'ye giriş noktalarının yer aldığı bölgelerde de operasyonlar gerçekleştirdi. Bunlardan biri de 'Şeytan Üçgeni' olarak adlandırılan Türkiye-Irak-İran sınırının kesiştiği Hakkâri'nin Şemdinli ilçesine bağlı Mirgesav bölgesi. Şemdinli 34'üncü Hudut Tugay Komutanlığı Tekeli 2'nci Hudut Taburu'na bağlı Mirgesav Üs Bölgesi'nde görev yapan Mehmetçik, eksi 30 derecede destan yazıyor. Yine 2807 rakımdaki Hudut Kartalları, teröristlerin sınırı geçmemeleri için bölgeyi ağır silahlar ve obüs topları ile ateş altına alıyor.

CHP’de ikinci isyan: Tarihimizde böyle bir olay yok!Parti teşkilatının her kademesinde görev yapmış olan 30 Yıllık CHP’li Zeki Çetin’den Anamuhalefet Partisi Genel Başkanına isyan. Kaset ile değişen Genel Başkanlık koltuğundan, tutuklanan danışmanlara, mitinglerde FETÖ’cü yoklamasından tabandaki rahatsızlıklara bir çok konuda açıklama yapan Çetin ‘CHP tarihinde böyle bir olay yok’ dedi. İşte ayrıntılar…

Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) Kemal Kılıçdaroğlu ismi ve politikalarına isyan büyüyor. Göreve geldiği günden bu yana parti içi kutuplaşmaları önleyemeyen Kılıçdaroğlu için tehlike çanları çalıyor. Geçtiğimiz gün Onur Öymen'in yaptığı çarpıcı açıklamaların ardından 30 yıllık CHP'li, teşkilatın gençlik kolları başkanlığından İstanbul il yöneticiliğine bir çok kademesinde görev yapan Zeki Çetin "Taban isyan ediyor. Artık belli konularda açıklama ve parti çizgisinde netlik istiyoruz" dedi.

CHP TARİHİNDE BÖYLE BİR OLAY YOK

Çetin "Kılıçdaroğlu'nun parti derinliği yok. Tecrübesi yok. Bir anda Genel Başkan oldu. Kaset konusunda konuşmuyor. Danışmanı FETÖ'cü çıktı. Onunla ilgili de konuşmuyor. Miting meydanlarında FETÖ'cüleri alkışlatıyor. Artık CHP tabanı isyan noktasında" dedi.

BU AKŞAM 21.00'DA A HABER'DE

Çetin'in CHP'de yaşananlara ilişkin önemli ipuçları verdiği çarpıcı açıklamaları bu akşam 21.00'da Erkan Tan'ın hazırlayıp sunduğu Arka Plan'da A Haber ekranlarında yayınlanacak.

Kaynak: Sabah.com.tr

CNN Türk pes dedirtti!Doğan medyasının azılı tetikçisi Nevşin Mengü, algı operasyonu yapmak isterken yine rezil oldu. CNN Türk ekranına çıkardıkları konuğunun arkasındaki tablo ve vermek istedikleri mesaj 'Bu kadar da cahil olunmaz' dedirtti.

Doğan medyasından CNN Türk yine bir skandala imza attı. Koç Üniversitesi'nden Doç. Dr. Murat Somer isimli bir öğretim üyesiyle canlı bağlantı yapan Nevşin Mengü algı operasyonu yapmaya çalışırken rezil oldu. Konuğun arkasına konulan ve Hz. Muhammed'in isminin yazılı olduğu tabloyla 'bakın dindarlar 'hayır' oyu kullanıyor' mesajı vermeye çalıştı. Ancak Doğan medyası ve Nevşin Mengü'nün atladığı detay ise peygamber efendimizin isminin yazılı olduğu tablonun ters konulmuş olmasıydı.

ERDOĞAN'IN BAŞDANIŞMANI MUSTAFA VARANK DA TEPKİ GÖSTERDİ

Doğan medyasının bu skandalına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı Mustafa Varank sosyal medya hesabından, "Cehaletiniz ya da algı oyununuz Muhammed (A.S.) tablosunu ters koymanızdan belli. Yazık" ifadelerini kullandı.

O merkezler kapatılacakEtüt merkezi, eğitim danışmanı gibi isimlerle kaçak çalışan merkezlerin, örgütlerin “ödev evi” haline geldiğini belirleyen MEB ve İçişleri Bakanlığı harekete geçti

Dershanelerin kapatılmasının ardından şehirlerde mantar gibi çoğalan ödev evi, eğitim danışmanı, ödev koçu, ödev merkezi, kariyer rehberi gibi isimlerle açılan merkezlerde terör propagandası yapıldığı ortaya çıktı. FETÖ, DHKP-C ve PKK gibi terör örgütlerinin çocukların beynini yıkamak için bu tür merkezlerde 'eğitim' adı altında faaliyet yürüttükleri tespit edildi. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları yönetmeliğinde yapılan değişiklikle izinsiz faaliyet yürüten merkezlerle ilgili olarak valiliklere para cezası ile birlikte kapatma işleminin uygulama yetkisi verildi. Maliye Bakanlığı ise bundan sonra her ne isimle olursa olsun eğitim faaliyeti yürütecek merkezlere MEB onayı olmadan işyeri açma izni vermeyecek.

2017 Referandum ne zaman yapılacak? - Başbakan Binali Yıldırım Referandum tarihini açıkladı!18 maddelik Anayasa değişikliği teklifi TBMM'ye sunuldu. Yapılan oylamalar sonucunda tüm maddeler kabul edildi ve ''2017 referandum ne zaman?'' sorusunun cevabı heyecanla beklenmeye başladı. Milyonlarca vatandaş seçimler ne zaman? diye aratmaya devam ederken Numan Kurtulmuş referandum için tahmini tarihi açıkladı. 2017 Referandum ne zaman? sorusunun cevabına sabah.com.tr'den ulaşabilirsiniz. İşte Anayasa Değişikliği ve Başkanlık sistemi maddeleri...

TBMM'de kabul edilen 18 maddelik Anayasa değişikliği teklifinin ardından 2017 referandum ne zaman? sorusu giderek çoğalmaya başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onaylası beklenen ve ardından Resmi Gazete'de yayımlanması beklenen referandum ne zaman yapılacak? 2017 referandum tarihi ile ilgili son dakika gelişmelerine ve önemli tüm haberlere sabah.com.tr'den ulaşabilirsiniz. İşte 2Anayasa Değişikliği ve Başkanlık sistemi maddeleri...

2017 REFERANDUM NE ZAMAN?

Başbakan, referandum Nisan'ın ilk yarısında olacağını söyledi.

Binali Yıldırım, bu hafta ise YSK tarafından net tarihin açıklanacağını açıkladı.

Detaylar gelecek...

AK Parti'nin 18 maddeden oluşan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, 339 oyla kabul edilerek yasalaştı. Şimdi de referandum tarihi bekleniyor. Teklif önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayına sunulacak. Cumhurbaşkanı'nın 15 günlük yasal süresi bulunuyor. Referandum tarihi de buna göre şekillenecek. Referandumun, Resmi Gazete'de yayımını takip eden 60'ncı günden sonraki ilk pazar günü yapılması gerekiyor.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ MADDELERİ BELLİ OLDU! - 2017 REFERANDUM NE ZAMAN YAPILACAK? İŞTE DETAYLAR

REFERANDUM NEDİR?

Referandum, anayasa değişikliği, yasaların kabulü veya önemli devlet meselelerinde halkın yapılacak değişikliklere karşı iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır. Referandumda halka yapılacak değişikliğin istenip istenmediği sorulmaktadır ve çıkan oylama sonuçlarına göre de yapılması planlanan değişiklik yürürlüğe girer veya iptal edilir.

NUMAN KURTULMUŞ NİSAN AYINI İŞARET ETTİ

Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş referandum tarihi ile ilgili yaptığı açıklamada, "Eğer bu şekilde süreç devam ederse, anayasanın bütünüyle ilgili oylamayı da bitirdiğimiz takdirde Nisan ayının başında referanduma gidilir. 2 ya da 9 Nisan tarihleri gibi görünüyor şu anda ama Cumhurbaşkanımızın, Meclisin kararını ne zaman, ne şekilde onaylayacağı da bu süreci etkileyen bir husus" ifadelerine yer verdi.

BİNALİ YILDIRIM: "ARTIK KARAR MİLLETİNDİR"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliği teklifinin referandum aralığında kabul edilerek yasalaşmasına ilişkin, "Artık karar milletimizindir. Milletin verdiği karar, başımız gözümüz üzerinedir. Anayasa değişikliğini gerçekleştirecek olan aziz Türk milletidir. Vekiller olarak bize verilen görevi yaptık. İşi asıl sahibine, millete tevdi ediyoruz." dedi.

YENİ ANAYASA NE GETİRİYOR?

TBMM Genel Kurulunda kanunlaşan anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlığı sistemi çatısı altında getirilmesi öngörülen yeni düzenlemeler şöyle:

- Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılacak

- Milletvekili seçilebilme yaşı 25'ten 18'e indirilecek

- TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 5 yılda bir aynı gün yapılacak

- Meclis, denetim ve bilgi edinme yetkisini, "Meclis araştırması", "Genel görüşme", "Meclis soruşturması" ve "Yazılı soru" yoluyla kullanacak

- Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiği kesilmeyecek

- Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl olacak. Bir kişi en fazla 2 kez cumhurbaşkanı seçilebilecek.

- Cumhurbaşkanlığına, seçimlerde geçerli oyların en az yüzde 5'ini alan partiler ile en az 100 bin seçmen aday gösterebilecek.

- Seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilecek.

- Cumhurbaşkanı "Devlet başkanı" olacak, yürütme yetkisini üstlenecek, Başkomutanlığı temsil edecek

- Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atayacak ve görevlerine son verecek.

- Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunacak.

- Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek.

- Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak.

- TBMM'nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz olacak.

- TBMM cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında soruşturma açılmasını isteyebilecek.

- Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen cumhurbaşkanı seçim kararı alamayacak.

- Cumhurbaşkanı, bir veya daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilecek.

- Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından cumhurbaşkanı tarafından atanacak ve görevden alınacak.

- Milletvekilleri, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erecek.

- TBMM, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek.

- Cumhurbaşkanı, kanunda düzenlenen ilgili şartların gerçekleşmesi halinde OHAL ilan edebilecek.

- Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamayacak.

- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı, Hakimler ve Savcılar Kurulu şeklinde değişecek.

- Bütçeyi Cumhurbaşkanı Meclise sunacak.

- Bakanlar Kurulu olmayacak. Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek.

- TBMM'nin bir sonraki seçimi ve Cumhurbaşkanı seçimi, 3 Kasım 2019 tarihinde birlikte yapılacak.

- Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve askeri mahkemeler kalkacak.

Bahçeli'den 3 medya patronuna sert tepkiDevlet Bahçeli, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, MHP aleyhine yapılan yayınlar nedeniyle bazı TV kanallarının patronlarına çok sert sözlerle yüklendi. Bahçeli açıklamasında; Madem MHP’de hayırcı muhalifler etkin ve çoğunluktadır, o zaman YSK ayrı bir sandık kursun, başına da müşahit diye Aydın Doğan’ı oturtsun. Olmadı Turgay Ciner, yetmiyorsa Ferit Şahenk kurulan ayrı sandıklarda görev yapsınlar. Yanlarına kirli ve kinli kalem sahiplerini alsınlar. dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, referandum süreciyle ilgili Twitter'dan açıklama yaptı. Bahçeli'nin medya patronlarına yüklenmesi dikkat çekti.

İşte Bahçeli'nin attığı o tweetler:

"AYDIN DOĞAN, TURGAY CİNER, FERİT ŞAHENK SANDIK BAŞINDA MÜŞAHİT OLSUN"

Çok şükür çiğ süt içmedik ki karnımız ağrısın;yönümüz doğru,siyasetimiz doğrudur.Şimdi şu teklifim herkes tarafından da dikkate alınmalıdır:

Madem MHP'de hayırcı muhalifler etkin ve çoğunluktadır, o zaman YSK ayrı bir sandık kursun, başına da müşahit diye Aydın Doğan'ı oturtsun.

Olmadı Turgay Ciner, yetmiyorsa Ferit Şahenk kurulan ayrı sandıklarda görev yapsınlar. Yanlarına kirli ve kinli kalem sahiplerini alsınlar.

Ve MHP'li sözde müzmin muhaliflerin ne kadar hayır oyu kullanacağı ortaya çıksın. Bu demokratik teklifimiz de tarafımıza çok görülmesin.

"CİNGÖZ RECAİLERİN SAYILARI BELLİ OLSUN"

Ak koyun-kara koyun ayrılsın, anayasa uzmanı Cingöz Recailerin, yalan ustalarının gerçek yüz ve sayıları belirlensin, belli olsun.

Bizde devlet kavramı, hukuk kitaplarının, siyasal sözlüklerin, ansiklopedilerin tariflerinden daha ileri düzeydedir. Bunu bildik, inandık.

DEVLET BAHÇELİ: BİZ TÜRKLÜĞÜN BEKASI İÇİN EVET DİYORUZ Chicago’daki FETÖ okullarına suç duyurusu

ABD'de FETÖ hareketini Türkiye adına takip eden Robert Amsterdam'ın hukuk bürosuna bağlı avukatlar, örgüte ait Chicago'daki bir sözleşmeli okulla ilgili suç duyurusunda bulundu. Avukatlar, Chicago Kamu Eğitimi Genel Müfettişi yerel bir sözleşmeli eğitim kurumu ve grubun ABD vatandaşlarının vergileriyle fonlanan Rogers Park'taki okul konusunda soruşturma açılmasını talep etti. Chicago.suntimes. com'da yer alan habere göre suç duyurusu Concept Schools ve bu grubun Chicago Math and Science Academy adlı okulunun, "vergi verenlerin haklarına zarar verecek şekilde ve Fetullah Gülen tarafından yönetilen küresel hareket lehine bir rant anlaşması yaptığı" iddialarını kapsıyor.

Mahkeme başkanından darbecilere: Uçaksavar ne alaka?15 Temmuz gecesi Sabiha Gökçen Havalimanı’nı işgal eden astsubayların “Bize ‘terör saldırısı var’ dediler” savunması mahkeme başkanını çileden çıkardı

FETÖ'nün 15 Temmuz'da Maltepe Nurettin Baransel Kışlası'ndaki 2'nci Zırhlı Tugay'dan çıkıp Sabiha Gökçen Havalimanı'nı ele geçirmeye giden askerlerin Silivri'de pazartesi günü başlayan yargılaması dün de sürdü. Dünkü 4'üncü duruşmada 3 astsubay ile 4 subayın savunması ve çapraz sorgusu yapıldı. Tutuklu astsubaylardan Erkan Taşdemir, Yarbay Şakir Çınar'ın kendilerini görevlendirdiğini belirtip, "Araçların bulunduğu yere gittiğimde askeri araçlara mühimmat yüklenmişti. Havalimanına doğru ilerlediğimiz sırada Serkan astsubayın Ankara'daki kız kardeşi aradı. TSK'nın böyle bir emrinin olmadığını, askerlerin kışlaya dönmeleri yönünde emir verildiğini söyledi" dedi. "O sırada beni kimse aramadı" diyen Taşdemir'e mahkeme başkanı Ali Öztürk "Çekirdek almaya mı gidiyorsun, böyle bir durumda insan bir yakını aramaz mı" dedi.

KANDIRMIŞLAR
"Terör saldırısı var" denilerek havalimanına götürüldüklerini söyleyen Tutuklu astsubay Sinan Torunoğlu'na mahkeme başkanı Ali Öztürk, "Terör saldırısı var diye neden uçaksavar yüklüyorsun? Sen daha önce hiç terör saldırısına uçaksavar mühimmatıyla gittin mi? Kaç terör örgütünün elinde uçak var" şeklinde sorular yöneltti. Cevap veremeyen Torunoğlu, "Bizi 5-6 aydır hazırlıyorlarmış. Bizi kandırmışlar" ifadesini kullandı. Davada 28'i rütbeli toplam 62 asker meclisi, hükümeti ve anayasal düzeni devirmeye teşebbüsten 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet, terör örgütü üyeliğinden de 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Teröristbaşından Trump'a tehdit mektubuFuat Uğur bugünkü yazısında Teröristbaşı Fetullah Gülen’in ABD’nin yeni başkanı Trump’a gönderdiği gizli mektuptan bahsetti. Fuat Uğur Gülen’in Trump’a aba altından sopa gönderdiğinin altını çizdi ve ekledi: “Gülen beni teslim ederseniz konuşurum” mesajı veriyor”

İŞTE FUAT UĞUR'UN YAZISINDAKİ O DETAY:

GÜLEN O MEKTUBU NEDEN YAZDI?

FETÖ elebaşı, başkanlık koltuğuna oturmadan önce bir hamle daha yaptı Donald Trump'a mektup yazdı. "Çıkmadık canda umut vardır" misali tüm hedefi Donald Trump'a ulaşmak, ona hizmet edeceğini iletmekti. Bu mektubu yazdı ve "Ne isterseniz yaparım"a gelen cıvıklıktaki tüm cümlelerini peş peşe sıraladı. Mektubu Donald Trump'ın birlikte çalışacağını açıkladığı çalışma arkadaşlarından birinin masasına koyanlar ise terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'i örgütleyenler, evde kalmış CIA ajanlarıydı. Mektupla birlikte kendi dosyalarını da paketleyip Trump'ın önüne götüreceğine inandıkları kişilere servis ettiler. Kimdi onlar? Hepsini zaten yakından tanıyorsunuz; Morton Abramowitz, Eric Edelman ve Henri Barkey. İlk ikisi eski Ankara büyükelçileri, diğeri de CIA'in free lance ajanı Henry Barkey.

ÖZEL AJANLARIN KARANLIK GECESİ

Barkey, FETÖ'cü darbe girişiminden iki gün önce İstanbul'a gelip Büyükada'daki Splendid Palace otelinde kamp kurmuştu. Darbe gününü çok önceden biliyor olmalıydı ki o tarihlere denk gelecek çakma bir toplantı organize etmişti. Toplantıya Karar gazetesi yazarı Mensur Akgün de katılmıştı hatırlayacaksınız. Henry Barkey ve arkadaşları darbe gecesini heyecanla televizyondan izleyip canlı yayın sistemi kurdurarak, darbenin nasıl gerçekleştiğini anlatmaya hazırlanırken de kıçüstü oturduklarını acı biçimde idrak etmişlerdi. Hemen ertesi gün apar topar çöplüklerine geri dönmüşlerdi tabii.

CIA AJANINDAN "GÜLEN'İ İADE ETMEYİN" TAVSİYESİ

Bu ekipte bulunan Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika programında görevli Ellie Geranmayeh adlı müptezel 00.33'te Twitter'dan "Erdoğan facetime'dan televizyonlara bağlanıp halkın sokağa çıkmasını istedi. Bu sırada kendisi güvenlik için komşu ülkeye gidiyor" gibi yalanları peş peşe utanmadan yazdı. Hızını alamayıp devam etti:

"Türkiye uzmanı Henri Barkey ile birlikteyim. Kendisi birçok şeyin Erdoğan ve Başbakan'ın tutuklanıp tutuklanmamasına bağlı olduğunu söylüyor."

İşte ekip bu. CIA'in başına şimdi yeni bir isim geldi; Mike Pompeo. Bakalım Fetullah'ın arkasındaki bu isimlerle çalışmayı sürdürecek mi? Geranmayeh adlı kepaze ajanın deyimiyle bunu tespit etmek için zamana ihtiyaç var. Bu üçlünün Policy Center adlı "düşünce kuruluşu" adına hazırladıkları sözde raporda Türkiye ile ABD arasını açmak için tüm şablon ve iğrenç argümanları kullanıyor, Trump yönetiminin yumuşak karnını okşayacak "tespit"lerde bulunduktan sonra "Fetullah Gülen'in iadesine siyasi olarak müdahil olmayın" tavsiyesinde bulunuyor.

VE FETULLAH'IN MEKTUBU

Gelelim Fetullah Gülen'in Trump'a yazdığı mektuba.

Bu mektubu bir metin olarak ele geçirmek için çok uğraştık. İçeriğini az çok biliyorduk ama elimizde yazılı olarak bulunması çok daha iyi olurdu takdir edersiniz ki. Ama Ümit Akdemir tüm bilgi kaynaklarını epey zorladıktan sonra mektupta neler olduğunu kelimesi kelimesine olmasa bile kapsamlı biçimde öğrendi.

Donald Trump'tan randevu talep eden ama kabul edilmeyince de bu mektubu kaleme alarak yularını elinde tutan ağabeylerine veren Gülen, mektubunda ABD'ye nasıl hizmet ettiğini uzun uzun anlatıyor. Özellikle dünyadaki okullarda yürütülen faaliyetlerin Amerikan istihbaratının bilgisi dâhilinde olduğunu ve bu okullardan ABD'ye ciddi bilgiler transfer edildiğini, bilgi akışını sağlama konusunda gelen taleplerin hemen hepsinin karşılandığını anlatıyor Fetullah.

TRUMP'I TEHDİT EDİYOR

Ardından Türkiye'de yürütülen mücadelenin bir adalet ve demokrasi mücadelesi olduğunu, darbe ile kesinlikle ilişkilerinin olmadığı yalanına yer vererek ABD'de hizmet ettiği kurumlar arasında bir ayrım yapmadıklarının da (FBI ve CIA'i kastediyor) altını çizerek belirtiyor.

Gülen mektubun bu kısmında Trump'a ince biçimde aba altından sopa da gösteriyor. Bu tehdit "Türkiye ve tüm dünyada ABD ile birlikte çalıştık. Hiçbir tarafta değilim. Ama hakkımdaki iddialar beni konuşturmak için ele geçirmek isteyenler tarafından ortaya atılıyor" sözlerinde saklı.

Yani "Beni teslim ederseniz konuşurum" mesajı vermekte.

TESLİM ETMEZSENİZ SİZE ÇALIŞIRIM MESAJI

Terör elebaşı mektubunun sonunda kendisine sahip çıkılmasını istiyor ve "Eğer bize sahip çıkılırsa sizinle daha aktif bir şekilde çalışırız. Dünyanın dört bir yanındaki yetişmiş elemanlarımız da bu konuda hizmet sunmaya hazırdır" diyor.

Evet, Trump'ın elindeki mal bu. Bakalım nasıl değerlendirecek.

Fuat Uğur/Türkiye

Semih Terzi'nin eşi hakim karşısına çıktıKahraman Astsubay Ömer Halisdemir tarafından öldürülen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin eşi Nazire Terzi ilk kez hakim karşısına çıktı.

Astsubay Ömer Halisdemir tarafından öldürülen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin eşi Nazire Terzi, o gece eşinden gelen mesajın sahte olduğunu iddia etti.

FETÖ'YE PARA TRANSFERİ İDDİASINA "CÖMERT BİRİYİM" YANITI

Terzi, FETÖ mensuplarına para transfer ettiği iddiasına ilişkin de tavsiye üzerine kızını belirtilen okula yazdırdığını anlattı. Terzi, "İddianamede okulun ortaklarına para yatırdığım söyleniyor. Hiçbir velinin okulun ortaklarını araştırdığını düşünmüyorum. Benim başka yerlere de transferim var. Ben cömert biriyim. Param varsa ihtiyacı olana veririm." diye konuştu.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Astsubay Ömer Halisdemir tarafından öldürülen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin eşi Nazire Terzi hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım", "terör örgütü üyesi olmak" ve "suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehditte bulunmak" suçlarından 52,5 yıla kadar hapis talebiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Nazire Terzi, onun gittiği noterde tehdit ettiği belirtilen noter katibi müşteki Kerem Sağlıklı ve tarafların avukatları katıldı.

Nazire Terzi, kimlik tespitinin ardından yaptığı savunmasında, 13 Temmuz'da kendisine eşi Semih Terzi'nin telefonundan "(Zekai Aksakallı'nın eşi) Nursel Hanım'ı ara, annemin hasta olduğunu söyle ve Ankara'ya gelmemi iste. Mesajı hemen sil." yazılı mesaj geldiğini anlattı.

EŞİNDEN GELEN MESAJ SAHTE İDDİASI

Eşinin Ankara'ya gelmek için kendisini aracı kılacağını düşünmediğinden tereddüt ettiğini söyleyen Terzi, şunları kaydetti:

"Yine de Nursel Aksakallı'yı aradım, kayınvalidesinin sağlık durumunu sordum. 'Benim kayınvalidemin de şeker hastalığı var.' dedim. Üzülünce şekerinin yükseldiğini söyledim ama Semih Terzi'nin Ankara'ya gelmesiyle ilgili bir ifade kullanmadım. İzin mevzusunu konuşmadık. Daha sonra mesajı onun atıp atmadığını anlamak için hemen eşimi aradım. Ona mesajdan hiç bahsetmedim. 'Nursel Hanım'ı aradım, annemin hasta olduğunu söyledim.' dedim. O da bana 'Neden aradın Nursel Hanım'ı? Annem hasta mı ki?' diye sordu. Bunun üzerine mesajı onun yazmadığını anladım. Bir şekilde biri onun adına yazmış ancak bunu konuşmadım çünkü 24 Temmuz'da Ankara'ya gelecekti, o zaman konuşuruz diye düşündüm."

ANKARA'YA GELDİĞİNİ BİLE BİLMİYORMUŞ

Nazire Terzi, "Semih Terzi'nin o gün Ankara'ya geldiğini bile bilmediğini" iddia ederek, "Kendisiyle hiçbir görüşmem yok. Sadece 00.30'da nasıl olduğunu merak ettiğim için 'Nasılsın?' diye mesaj attım. O da bana 'Çocuklarla birlikte karşı komşuda kalın.' dedi. Çocuklarla oraya gittim ve endişelenmesinler diye televizyonu açmadım. Kız kardeşim mesaj atarak beni bilgilendirdi." diye konuştu.

TERZİ'NİN ÖLÜMÜ SAAT KAÇTA?

Terzi, eşinin ölüm belgesinde ölüm saatinin 15 Temmuz 2016, saat 23.30 olarak göründüğünü ancak eşinin 16 Temmuz'da kendisine mesaj attığını, ölüm tarihi ve saatinin ise televizyonlarda 02.30 olarak belirtildiğini anlattı.

"Nasıl 15 Temmuz'da ölür, 16 Temmuz'da bana mesaj atar?" diye sorarak, ölüm belgesinin sahteliğini düşündüğünü ifade eden Terzi, şunları anlattı:

"23 Temmuz 2016'da doktor arkadaşlarla daha rahat görüşmek için doktor önlüğümü de giyerek GATA acile gittim. Raporu tanzim eden doktoru sordum. GATA'da tanımadıklarını söylediler. Asıl amacım hem o doktorla görüşüp hem de ölüm saatini öğrenmekti. Sorumlu doktor odasına gittim, Onkoloji Hastanesinde çalıştığımı belirttim, burada çalışmayı düşündüğümü söyledim ama bakanlıktan geldiğimi, burada görevlendirildiğimi falan söylemedim. 'Bu hassas günlerde burada bulunmanız uygun değil.' denilince, teşekkür ederek, oradan ayrıldım."

Daha sonra asistan doktorun yanına gittiğini, doktorla bilgisayarın başına oturduklarını, "GATA'da kullanılan sistemi tanımak için" konuşmaya başladıklarını söyleyen Terzi, Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ'ın, "Sistemi öğrenip ne yapacaktın?" sorusu üzerine, "Muhabbet ilerleyince asistan doktordan eşimin ölüm saatini öğrenecektim. Başka bir kastım yoktu." dedi.

ÖLÜM RAPORUNU HAZIRLAYANLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Eve döndükten sonra GATA'nın santralini aradığını ve ölüm raporunu tanzim eden doktoru öğrenmeye çalıştığını ifade eden Terzi ancak santralden, "Böyle bir doktor yok." yanıtı aldığını ileri sürdü ve "GATA ve raporu hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu" bildirdi.

Nazire Terzi, kocasının ölümünün ardından, 3 Ağustos 2016'da veraset ilamı için notere gittiğini, veraset ilamı aldığını, bankaya giderek Semih Terzi'nin 50 bin lira kredi borcu ile kocası adına kayıtlı olan, ikisini Semih Terzi'nin, birini emir astsubayının, birini de kendisinin kullandığı cep telefonu faturalarını ödediğini anlattı.

NOTER GÖREVLİSİYLE TARTIŞMA

Genel vekaletname çıkarmak için 11 Ağustos'ta notere tekrar gittiğini söyleyen Terzi, noter katibi müşteki Sağlıklı'nın bu sırada kendisine saldırgan tavırlar sergilediğini öne sürdü.

Terzi, "Noter görevlisi, 'Semih Terzi'nin eşi misiniz? Çalışanlarımı zor zapt ediyorum. Lütfen burayı terk edin.' dedi. Ben de 'İnşallah olaylar düşündüğünüz gibi değildir ve bu tavrınızdan dolayı benden özür dilersiniz.' dedim." ifadelerini kullandı.

BEN CÖMERT BİRİYİM

Sağlıklı'nın hakarette bulunarak kendisini kovduğunu ileri süren Terzi, FETÖ mensuplarına para transfer ettiği iddiasına ilişkin de tavsiye üzerine kızını belirtilen okula yazdırdığını anlattı.

Terzi, "İddianamede okulun ortaklarına para yatırdığım söyleniyor. Hiçbir velinin okulun ortaklarını araştırdığını düşünmüyorum. Benim başka yerlere de transferim var. Ben cömert biriyim. Param varsa ihtiyacı olana veririm." diye konuştu.

Cumhuriyet savcısının, "Sözde Yurtta Sulh Konseyi isimli yapılanmadan haberiniz var mıydı?" sorusuna Terzi, "Hayır" karşılığını verdi.

Nazire Terzi, "Eşinizin sözde sıkıyönetim talimatında Özel Kuvvetler Komutanı olarak atandığı söylenmiş. Bundan haberiniz var mıydı?" sorusunu ise "Bundan haberim olması imkansız." diye yanıtladı.

Müşteki Sağlıklı ise davaya katılmasına karar verilmesinin ardından alınan beyanında noterde katip olarak görev yaptığını söyledi.

Olay gününden önce Nazire Terzi için mirasçılık belgesi düzenlediklerini, işlem tamamlanınca onun Semih Terzi'nin eşi olduğunu öğrendiğini ifade eden Sağlıklı, bunun üzerine Semih Terzi'nin mal varlığını üçüncü şahıslara devredebileceğini düşünerek kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu anlattı. Sağlıklı, şöyle devam etti:

"Nazire Hanım 11 Ağustos'ta tekrar notere geldi. İkinci sıradaki arkadaşım işlemi yapıyordu, suç duyurusunda bulunduğumu bilen üçüncü sıradaki arkadaşım, Nazire Terzi'nin genel vekaletname için geldiğini söyledi. Semih Terzi'nin tüm mal varlığını devretmek istediğini düşündük. Emel Hanım ile Mehmet Mercan'a bu işlemi yapmamamız gerektiğini söyledim. Mercan da noterin talimatı olduğunu, kim olursa olsun işlemin yapılacağını söyledi. Ben de bu işlemde şehitlerimizin hakkı olduğunu, yaptırmayacağını söyledim, 'Bu işlem bizim noterimizden çıkmasın.' diye telkinde bulundum.

Nazire Hanım ile noterimizin odasına geçmişler. Mercan, 'Katiplerimizi durduramıyorum, lütfen buradan gidin.' dedi. Nazire Hanım da 'Katibiniz kim oluyor? Hepiniz bizden özür dileyeceksiniz, hepiniz göreceksiniz.' dedi. Noter hanımın kapısına gittim, 'Çıkın, gidin buradan, defolun.' dedim. Bana çıkıştılar. Bu sırada kendimi korumak için bulundurduğum bıçak yere düştü. Kimseye bıçak çekmişliğim yoktur. 10 santim bile olmayacak bir bıçak. Sonra gittiler, ben de Ostim Karakoluna giderek, şikayetçi oldum."

TANIKLAR

Duruşmada tanık olarak dinlenen noter katibi Emel Özlem de Terzi'nin işlemini yapan arkadaşının fotoğrafı benzetemeyince kimliği kendisine gösterdiğini, bunun üzerine kadının Semih Terzi'nin eşi Nazire Terzi olduğunu öğrendiğini ve daha önceki işlemden dolayı Terzi'den şikayetçi olan çalışma arkadaşı Kerem Sağlıklı'yı aradığını söyledi.

Sağlıklı'nın, Terzi'nin işleminin yapılmaması için başkatip Mehmet Mercan'a ricada bulunduğunu aktaran Özlem, Nazire Terzi ve yanındaki kişiyle katibin odasına geçtiklerini anlattı.

Emel Özlem, "Mehmet Mercan, çıkışta 'Bir de özür dileyecekmişiz.' dedi. Biz de 'Hayırdır Mehmet, ne özrü?' diye sorduk. Mehmet Mercan, Terzi'nin 'Hepiniz bizden özür dileyeceksiniz.' dediğini söyledi." ifadelerini kullandı.

Başkatip Mehmet Mercan ise Terzi'nin olay tarihinden 15-20 gün önce mirasçılık belgesi için yine noterlerine geldiğini belirterek, şunları söyledi:

"Noter Hanım'a sorduk, 'Verelim.' dedi. Biz de verdik. 11 Ağustos'ta tekrar geldi. Kerem Sağlıklı, iç hattan beni aradı. 'O, değil mi?' diye sordu. 'Ağabey, Allah'ını seversen bu işi yapmayalım. Gönder gitsin.' dedi. 'Tamam, ne yapacağımı düşüneyim.' dedim. Daha sonra 'Sen gönderemiyorsan, ben göndereyim.' dedi. 'Kerem, sakin ol.' dedim. Ayağa kalkıp işlemi yapan arkadaşın masasına gittim. Gayrimenkul, araç alıp satmak için genel vekaletname düzenleniyordu. Tekrar yerime oturdum. Kerem beni yine aradı. 'Ne olur gönder, dayanamıyorum artık.' dedi. Kerem'in yerinden kalkıp gittiğini gördüm. Arkadaşlar, 'Olaya müdahale et. Sorun çıkacak.' dediler. Ben de Nazire Terzi'nin yanına gidip onu Noter Hanım'ın yanına götürdüm.

KEREM'İN GÖMLEĞİNİN İÇİNDE BIÇAK VARMIŞ

'Semih Terzi'nin eşi misiniz?' dedim. 'Evet.' dedi. Bunun üzerine, 'Bu işlemin yapılmasını istemiyorum. Personelimi tutamıyorum. Kendim de bu durumdan çok rahatsızım. Bir an önce burayı terk et.' dedim. İtiraz edince, 'Hanımefendi uzatmayın, bir an önce buradan gidin.' dedim. O da bana 'Bizden özür dileyeceksiniz.' dedi. Nazire Terzi, kapıya doğru yöneldi. Kerem de 'Burayı terk edin.' dedi. Kerem sinirlenince kollarından tuttum. Bir yandan kadına 'Gidin.', bir yandan da Kerem'e 'Yapma.' diyordum. Bu sırada Kerem'in gömleğinin içinde bıçak varmış, yere düştü."

Notere gittiğinde Nazire Terzi'nin yanında bulunan akrabası İbrahim Ünsal da ifadesinde, başkatibin kendilerini noterin odasına götürdüğünü ifade ederek, "Odanın kapısı açıktı. Bizden noteri terk etmemizi istedi. Personelinin bu konudan rahatsız olduğunu, olay çıkmasını istemediği için noterden ayrılmamızı talep etti. Nazire Hanım'ın, 'Hata yapıyorsunuz. Gerçekler ortaya çıkacak.' şeklinde bir ifadesi oldu. Noterden ayrılmak için odadan çıktık. Bu şahıs arka odadan geldi, hakaret ve küfretmeye başladı." diye konuştu.

GATA'da görevli Veli Düzkaya da nöbeti sırasında kapıda, üzerinde doktor önlüğü olan bir kadın gördüğünü belirterek, "Bana morgdan hastaneye geçilen ara kapının neden kilitli olduğunu sordu. O kapının güvenlik gerekçesiyle kilitlendiğini söyledim. 'Arkadaşlar gelecek' dedi. 'Ana kapıdan gireceksiniz, güvenlikten geçeceksiniz.' dedim. Daha sonra buradan ayrıldım." beyanında bulundu.

Düzkaya, Nazire Terzi'yi ilk kez bu olaydan birkaç gün önce eşinin cesedini görmek için hastaneye geldiğinde gördüğünü, komutanların emri gereği yasak olduğu için cesedi göstermediklerini söyledi.

Tanıkların beyanları konusunda bir diyeceği olup olmadığı sorulan Nazire Terzi, noterde kimseye hakaret etmediğini, "Bizden özür dileyeceksiniz." sözüyle kendisi ve ailesini kastettiğini savundu.

GATA'daki amacının morg görevlisiyle görüşmek olduğunu dile getiren Terzi, Veli Düzkaya'yı görünce bilgi alamayacağını düşünüp, "Arkadaşları görmeye geldim." diyerek ayrıldığını anlattı.

Nazire Terzi, "Çocuklarım var. Tutuksuz yargılanmak istiyorum." diye konuştu. Terzi'nin avukatı da müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, cumhuriyet savcısının da talebi doğrultusunda, bazı delillerin henüz toplanmamış olması ve istenen ceza miktarı gibi gerekçeleri dikkate alarak, Terzi'nin tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

İDDİANAME

İddianamede Nazire Terzi ile darbeci eşi Semih Terzi'nin darbe girişimini bir hafta kadar öncesinden bildikleri, darbenin başarıya ulaşması için görev yeri Silopi'den Ankara'ya dikkati çekmeden ve sorunsuz gelmek isteyen Semih Terzi'nin eşini 13 Temmuz'da aradığı, "Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın eşini ara, annemin çok hasta olduğunu ve beni çok sevdiğini söyle." dediği, Nazire Terzi'nin de eşinin isteğini yerine getirdiği ve iki gün sonra gerçekleştirilecek darbe içinde yer alacak eşinden şüphe edilmemesini sağlamaya çalıştığı belirtilerek,"anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" etmekle suçlandı.

Terzi'nin, doktor kıyafeti ile 23 Temmuz'da GATA acil servisine gidip, "Asos" isimli program yüklü bilgisayarı kimseye haber vermeden izinsiz kullandığı sırada görevli personelce fark edilip yakalandığı, kim olduğu sorulduğunda Onkoloji Hastanesinde doktor olduğunu, GATA ile Sağlık Bakanlığı arasında protokol bulunduğunu, bundan sonra GATA'da çalışacağını söylediği aktarılan iddianamede, görevlilerin resmi yazı talep ettikleri Terzi'nin, böyle bir yazı olmadığını söylediği kaydedildi.

Nazire Terzi'nin buradan hastane morguna gittiği, görevlilere Semih Terzi'nin eşi olduğunu, cenazeyi görmek istediğini söylediği, görevlilerin izin vermediği ifade edilen iddianamede, görevli doktorların olayı tutanağa geçirdiği bildirildi.

Terzi'nin 11 Ağustos'ta gittiği noterde de kendisine vekaletname çıkarmayan noter görevlisini FETÖ adına tehdit ettiği belirtilen iddianamede, şöyle denildi:

"Nazire Terzi'nin 15 Temmuz'dan önce eşinin izin alması için tavassutta bulunması, 23 Temmuz'da GATA'ya giderek bilgisayarlarda sahte işlem yapmaya çalışması, hastanede görevli olmadığı halde görevlendirilmiş gibi eşinin öldürüldüğü saati değiştirmeye çalışarak örgüt adına faaliyet yürütmesi, darbeci eşinden kalan mal varlığını tedbir konulmadan başkasına devredebilmek için vekaletname çıkarmak için gittiği noterde aynı örgütün korkutucu gücünü kullanarak 11 Ağustos'ta tehditte bulunması, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren fiillerinin bütün halinde Fetullahçı Terör Örgütü'nün üyesi olmak suçunu da ayrıca oluşturduğu anlaşılmaktadır."

İddianamede, Nazire Terzi'nin "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım", "terör örgütü üyesi olmak" ve "suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehditte bulunmak" suçlarından 52,5 yıla kadar hapsi isteniyor.

Yunanistan’dan tarihi ihanetYunanistan, kucak açtığı darbeci 8 askeri teslim etmiyor. Yunan Yüksek Mahkemesi, darbe gecesi helikopterle kaçarak sığınma isteyen 8 hainin Türkiye’ye iadesine ilişkin talebi reddetti

15 Temmuz darbe girişiminin ardından askeri helikopterle Yunanistan'a kaçan 8 darbeci asker için nihai karar verildi. Yunanistan Yüksek Mahkemesi, 15 Temmuz'da aktif rol alan FETÖ üyeleri Gençay Böyük (binbaşı), Ahmet Güzel (binbaşı), Feridun Çoban (yüzbaşı), Yüzbaşı Uğur Uçan (yüzbaşı), Abdullah Yetik (yüzbaşı), Süleyman Özkaynakçı (yüzbaşı), Mesut Fırat (başçavuş) ve Bilal Kurugül'ün (başçavuş) "Türkiye'ye iade" talebini reddetti. Savcıların mütalaalarıyla aynı yönde karar veren hâkimler, Yunan polisinin eşliğinde mahkemeye çıkarılan darbecileri gruplar halinde salona çağırarak, kararları yüzlerine okudu.

ŞİMDİ İLTİCA BEKLİYORLAR
3 ayrı duruşmada dosyaları inceleyen 15 hâkim, Türkiye'nin iade talebini reddetti. Hâkimlerden yalnızca biri 'iade' yönünde görüş belirtti. Tutuklulukları kaldırılan darbeci askerler, şimdi de Yunanistan'a kaçtıkları 16 Temmuz sabahı Yunan makamlarına başvurdukları siyasi iltica hakkı ile ilgili verilecek nihai kararı bekliyor. Kararla ilgili süreç mart sonunda tamamlanabilir. Ancak bu son karardan sonra firarilerin siyasi iltica talepleri kabul edilse de edilmese de büyük bir ihtimalle Yunanistan dışına çıkma ihtimali doğmuş bulunuyor.

İNSAN HAKKI SAVUNMASI
Yüksek mahkemenin gerekçeli kararı henüz resmen açıklanmadı. Ancak mahkemede söz alan bir hâkim, "İnsan haklarını korumak işlenen herhangi bir suçtan önemlidir. Türkiye'ye iade edilmeleri bu kişilerin temel insan haklarının çiğnenmesi tehlikesine yol açar. Temel insan haklarının çiğnenmesi ihtimali, suçun seviyesine bakılmaksızın uluslararası hukuka göre iadeye engel teşkil eder" ifadelerini kullandı. Savcılar mütalaalarını "Türkiye'ye iade edilmeleri halinde adil yargılanacaklarına dair herhangi bir güvence verilmediği", "İşkence ve hatta hayati tehlikelerle karşı karşıya kalacakları" ve "Türkiye'de idam cezasının geri getirileceği ile ilgili yapılan açıklamalar" gibi iddialara dayandırmış, savunmalarında Türkiye'de gözaltına alınanlara kötü muamele yapıldığına dair yayımlanan fotoğraf ve video görüntülerini örnek göstermişlerdi.

TUTUKLAMA KARARI ÇIKTI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Yunanistan'a kaçan 8 firari darbeci ile tutuklama kararı verilmesi amacıyla nöbetçi İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliği'ne başvurdu. Talebi değerlendiren nöbetçi hâkimlik, daha önce haklarında yakalama kararı çıkarılan firarilerle ilgili bu kez yokluklarında tutuklama kararı çıkarılmasına hükmetti. Hâkimlik ayrıca, şüpheli askerlerle ilgili İnterpol'de kırmızı bülten çıkarılması için ilgili makama yazı yazılmasını da karar bağladı.

YÜKSEK MAHKEME İTİRAZ ETMİŞTİ
Yerel mahkemede daha önce 3 askerin Türkiye'ye iadesi kabul edilmiş, 5 askerin iadesi ise reddedilmişti. Yunan Temyiz Mahkemeleri Başsavcısı Antonis Liogas, iade talebi reddedilen askerlerle ilgili yüksek mahkemeye itirazda bulunmuştu.

3 SAVCI DA 'İADE ETME' DEDİ
Yunanistan Adalet Bakanı Stavros Kondonis, "Hükümet, yüksek mahkemenin kararlarına saygı duyacak" açıklaması yapmıştı. Eski Atina Avukatlar Derneği Başkanı Dimitris Paksinos da "Üç savcı iade edilmemelerini önerdikten sonra iade isteyecek başsavcı olamaz. Hangi savcı insan haklarına dair Avrupa Sözleşmesi'ne karşı çıkabilir?" demişti.


DIŞİŞLERİ'NDEN PROTESTO: CUMHURBAŞKANIMIZIN HAYATINA KASTETTİLER
Dışişleri Bakanlığı, 8 darbeci askeri iade etmeyen Yunanistan'a sert tepki gösterdi. Açıklamada, "Demokratik düzeni hedef alan, 248 vatandaşımızı şehit eden, 2193 vatandaşımızı da yaralayan bir darbe girişiminde aktif rol alan ve Sayın Cumhurbaşkanımızın hayatına kasteden bu şahısların bağımsız Türk yargısı önüne çıkmasına engel olan bu kararı protesto ediyoruz" denildi.

YUNANİSTAN'I UYARDIK
Türkiye ile Yunanistan dışişleri bakanlıkları arasında yapılan düzenli siyasi istişareler çerçevesinde dün Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ümit Yalçın ile Yunanistan Dişişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Büyükelçi Dimitrios Paraskevepoulos, 6.5 saat süren görüşme gerçekleştirdi. Duruşma öncesi yapılan görüşmede Türk tarafının iadenin gerçekleşmemesi halinde Türkiye ile ilişkilere zarar vereceği uyarısını paylaştığı bildirilmişti.

'Ben de varım' diyen ünlüler linç edildiNisan ayında gerçekleştirilecek olan referandum için eski futbolcu Rıdvan Dilmen, Twitter'da 'Güçlü Türkiye için evet' kampanyası başlattı. Dilmen'in kampanyasına Arda Turan, Burak Yılmaz, Murat Boz gibi isimler destek verince sosyal medyada linç kampanyası başlatıldı. Özgürce fikirlerini ifade eden ünlü isimlere sosyal medyada küfür ve hakaret edildi.

Futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin sosyal medya üzerinden 'Güçlü Türkiye için evet' kampanyası başlattı. Twitter'daki hesabından bir video yayınlayan Dilmen, "Vatanımız, ülkemiz çok zorlu bir süreçten geçiyor, adeta bir İstiklal Savaşı. Güçlü bir Türkiye istiyoruz. Güçlü bir Türkiye için evet ben de varım" dedi. Dilmen, A Milli Takım'ın yıldızı Arda Turan'a seslenerek, "Sevgili Arda sen de var mısın? diye sordu.

ÜNLÜLERDEN 'BAŞKANLIK' MESAJI

Arda'nın Dilmen'e cevabı ise gecikmedi. "Rıdvan hocam çağrını aldım. Güçlü bir Türkiye için ben de varım" diyen Arda, "Burak Yılmaz sen de var mısın kardeşim" ifadelerini kullandı. Arda'nın çağrısına cevap veren Burak Yılmaz da, "Güçlü bir Türkiye için ben de varım" sözleriyle şarkıcı Murat Boz'a seslendi.

Murat Boz referandum oyunu açıkladı!

Son dönemin büyük çıkış yakalayan isimlerinin başında gelen Murat Boz referandum için video geçti. Boz 'Güçlü bir Türkiye' için evet mesajını yayınladı.

MURAT BOZ'DAN 'BAŞKANLIK' MESAJI

Hazmedemeyen küfür etti

Ünlü isimlerin özgürce kendilerini ifade etmesi yine bir kesim tarafından hakaretler ve küfürler ile karşılandı. Sosyal medyada linç kampanyası başlatan kullanıcılar Arda Turan, Rıdvan Dilmen, Burak Yılmaz ve Murat Boz'a ağza alınmayacak sözler sarf etti. 'Evet' cevabını hazmedemeyen kullanıcılar, 'Hayır' diyen ünlüleri de kahraman ilan etti.

İŞTE HAKARET DOLU TWİT'LERDEN BAZILARI:

Darbeci komutan Erdoğan'ın hangi otelde kaldığını soruşturmuşFETÖ'nün darbe girişimi iddianamesinde, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Üstem'in, darbe girişimi öncesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te olup olmadığı, hangi otelde kaldığı konularını soruşturduğu bildirildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığındaki olaylara ilişkin, aralarında eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in de bulunduğu biri er, 29 kişi hakkında iddianame hazırlandı.

Sahil Güvenlik Komutanlığı iddianamesi hazırlandı

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli FETÖ/PDY militanlarınca gerçekleştirilmeye çalışılan askeri darbe girişiminden bir gün önce, Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki darbe girişimine ilişkin hakkında daha önce dava açılan Tuğamiral Hasan Kulaç'ın, Sahil Güvenlik Komutanı Üstem'i telaşlı şekilde ziyaret ettiği, ziyaretten 15 dakika önce elektriklerin kesildiği, Kulaç'ın çıkmasından yarım saat sonra elektriklerin geldiği ifade edildi.

"Erdoğan köşkte değilse hangi otelde kalıyor"

Şüpheli Üstem'in kriptolu telefonla görüşme yaptığı, o sırada Sahil Güvenlik Harekat Başkanı Albay Süleyman Yarayan ve Güray Demir'in komutanlığa girip çıktıkları kaydedilen iddianamede, 15 Temmuz'da öğle saatlerinde Üstem'in emir subayı Burhan Gülnar'ın, Marmaris Bot Komutanlığını arayarak, Üstem'in askeri hattan görüşmek istediğini bildirdiği belirtildi. Üstem'in, "Okluk Koyundaki gelişmeleri, alınan önlemleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın orada olup olmadığını, köşke gelip gelmeyeceğini, köşkte değilse nerede, hangi otelde kaldığını sorduğu" bildirilen iddianamede, Üstem'in bir hafta boyunca günlük birden çok arama yaptığı, Yarayan'ın da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı yeri önceden öğrenebilmek için Marmaris Bot komutanını son bir haftada günde birden çok arayarak gelişmeleri, önlemleri, Erdoğan'ın orada olup olmadığını, gelip gelmediğini, nerede, hangi otelde kaldığını sorduğu anlatıldı.

"Güzel şeyler olacak, bazıları bavulunu toplayıp kaçmaya başladı bile"

Sahil Güvenlik Komutanlığından Süleyman Yarayan paraflı, Binbaşı Güray Demir, Yüzbaşı Ahmet Küçüktamer ve Tümamiral Hakan Üstem imzalı "Deniz hudut kapılarının kontrolü" konulu, "Sıkıyönetim Direktifi" emir mesajı, atama mesajı ve "Harekat Kontrolü" konulu "Sıkıyönetim Direktifi" konulu mesaja yer verilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Bu şekilde Sahil Güvenlik Komutanı Üstem ile Hareket Başkanı Yarayan'ın tüm ülkede görevli Sahil Güvenlik Bot Komutanlıklarına sıkıyönetim emri gereğince emir ve talimat vererek, darbenin içerisinde lider pozisyonunda yer aldıkları, Trabzon Sahil Güvenlik Bot Komutanı Sinan Mamak ile yaptığı görüşmede neşeli bir şekilde Üstem'in 'Güzel şeyler olacak, bazıları bavulunu toplayıp kaçmaya başladı bile' dediği, Üstem'in talimatı ile emir subayı Burhan Gülnar'ın kurmay subaylar ile birlikte çalışan bir kısım subay ve astsubayı birliğe çağırdığı, şüpheliler Fatih Şahin ve Abdülkadir Akcan'ın yıllık izinde olmasına rağmen birliğe gelip darbe teşebbüsü içerisinde yer aldığı, şüphelilerden Emir Nazlı ve Erkan Şirin'in yurt dışına tayinlerinin çıktığı, ilişiklerini kesmelerine rağmen birliğe gelerek darbe teşebbüsü içerisinde yer aldıkları, şüpheliler Mehmet Yılmaz, Güray Demir, Muammer Köse, Ferhat Erel, Abdullah Karaca, Hakan Dişli, Sezgin Şakrucu, Mehmet Gümüşay, Hakan Mercan, Şahin Zengin'in nöbetçi olmamalarına rağmen birliğe gelip darbe teşebbüsü içerisinde yer aldıkları anlaşılmıştır."

"Araçlar dizilsin" emri

İddianamede sözde atama listesiyle karargah komutanı olarak atanan şüpheli Mustafa Şaban Gümüşiğne'nin birliğe gelerek nizamiyelerin güvenliğini aldığına yer verilerek, darbe girişimi gecesi 21.30 sıralarında Genelkurmay tarafından silah seslerinin geldiği ve Gümüşiğne'nin telsizle "Genelkurmay emriyle görevlendirildiğini, giriş çıkışın yalnız kendi emriyle olacağını, karargahın tüm sorumluluğunun kendisinde olduğunu" söylediği ve protokol kapısına mevzi olarak araçların dizilmesi emrini verdiği kaydedildi.

Gümüşiğne'nin, Lumbarağzındaki görevlilere "Lumbarağzı sizin namusunuz. Bu kapıdan ben izin vermeden kimse girip çıkmayacak" dediğinin altı çizilen iddianamede, Gümüşiğne, Muammer Köse ve Ferhat Erel'in silah ve mühimmat aldıkları aktarıldı.

"Yaralı parmağın kesilmesi gerekiyor"

"Atama listesinde" Sahil Güvenlik Komutanlığı Genel Sekreteri olan şüpheli İsa Aydın'ın da Sahil Güvenlik Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak atandığı ve Üstem'in onu arayarak "TSK yönetime el koydu. Derhal karargaha gel" demesi üzerine Aydın'ın Arsus'tan Ankara'ya geldiği kaydedilen iddianamede, 22.35 sıralarında sivil kıyafetle Üstem'in Sahil Güvenlik Komutanlığına gelerek Yarayan ile görüştüğü ve "ameliyat etmek yerine yaralı parmağın kesilmesi gerektiğini" söylediği, bu sırada bombaların atıldığı, Yarayan'ın da "ordu sonunda yönetime el koydu" dediği bildirildi.

"Birliğe giren olursa engelleyin, vurun"

Üstem'in, protokol girişinde emir subayı Burhan Gülnar ile birlikte, nöbetçi amirine ve nöbetçi subaya "Bu gecikmiş bir ameliyattı, bunu yapmak zorundaydık" dediğine yer verilen iddianamede, Yarayan'ın santral görevlisine "içeriden dışarıya çıkış yok" dediği ve gelen tüm aramaları kendisine bağlamasını istediği ifade edildi.

Süleyman Yarayan'ın "ön ödemeli kartlarla yapılan aramaların iptalini" isteyerek, dışarıyla yapılacak iletişimi kestirdiği ifade edilen iddianamede, Gümüşiğne'nin, şüphelilerden Temur Yılmaz'ın kapıda görevli askerlere, "Birliğe giren olursa engelleyin, vurun" talimatı verdiği anlatıldı.

Hakan Üstem'in emriyle Süleyman Yarayan, Mustafa Özek, Zafer Önder Yufkacı, Emir Nazlı, Sezgin Şakrucu, Fatih Şahin, Ahmet Küçüktamer, Güray Demir, Abdülkadir Akcan'ın tüm Türkiye'deki Bot Komutanlıklarını arayarak "Gemide/botta bulunan toplar, silahlar ile yüzde 10 cephaneyi havaya/emniyetli sahaya ateşle" emri verdikleri kaydedilen iddianamede, Bot Komutanlıklarının, mühimmatlarının bir kısımın patlatmasıyla darbeye direnecek halkı, tıpkı Ankara'da alçak uçuş yapan uçaklar gibi, sindirme amacıyla hareket ettikleri vurgulandı.

"Geç kalmış bir ameliyattı"

Üstem'in askerlere, birliğe giren olursa engellenmesi, vurulması talimatı verdiği bildirilen iddianamede, o esnada şüphelilerden Binbaşı Ferhat Erel'in de protokol kapısındaki nöbetçilere, "Korkmayın. Biz bunu yapmak zorundaydık. Bu, geç kalınmış bir ameliyat. Biz halk ayaklanmasını tahmin etmiştik. Ancak çok uzun sürmez, zaten dağılmaya başladılar. Sabah olunca her şey sakinleşir, biz de her şeyi belgeleriyle açıklayınca halk zaten bizim yanımızda olacak" dediğine yer verilen iddianamede, şüpheliler Mustafa Özdemir ile Fehmi Tırpancı'nın Yalova'da kursta olmalarına rağmen birliğe gelerek görev aldıkları, şüpheli Mustafa Özdemir'in askerleri kışkırtmak için elinde bulunan cep telefonunun WhatsApp uygulamasından kafası kesilmiş asker fotoğrafı gösterdiği ve "dışarıdan içeriye girerlerse sonlarının böyle olacağını" söylediği belirtildi.

Teslim olmamak için etrafa ateş açmış

Merkez Komutanlığından gelen görevlilere teslim olmamak için Yarayan'ın "Size teslim edecek hiç kimse yok. Terk edin burayı" diyerek elini silahına attığı bildirilen iddianamede, Yarayan'ın dışarıdan ikna etme çabaları sırasında "Yaklaşmayın, vururum" diyerek silahıyla havaya ve Merkez Komutanlığından gelen kişilerin yakınına şarjöründeki mermi bitinceye kadar ateş açtığına yer verildi. İddianamede, mermisi bitince nizamiyede görevli bir askerin kalaşnikofunu alan Yarayan'ın, Merkez Komutanlığından gelen görevlinin kendilerini almalarına engel olmak için fasılalarla ateş açtığı anlatıldı.

10'u ByLock kullanıcısı, 3'ünün eşi KPSS şüphelisi

İddianamede, Üstem ve Yarayan'ın Deniz Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik arasındaki telleri keserek, Deniz Kuvvetleri tarafına geçtiği, burada bulunan Üstem'in personele yüksek sesle "Ben teslim oldum, siz de 15 dakika sonra teslim olun" dediği, emir subayı Burhan Gülnar'a, onun da şüpheli Anıl Ceylan'a söylemesi üzerine Ceylan'ın, Üstem'in not defterini kağıt imha makinasına atarak imha ettiği belirtildi.

İddianamede, şüphelilerden Hakan Üstem, İsa Aydın, Süleyman Yarayan, Şahin Zengin, Samet Sorkullu, Mehmet Yılmaz, Hakan Dişli, Güray Demir, Fehmi Tırpancı ve Abdulkadir Karaca'nın FETÖ'nün haberleşme aracı olan ByLock isimli programı kullandıkları, şüphelilerden Hakan Dişli, Güray Demir ve Abdulkadir Akcan'ın eşlerinin 2010'daki KPSS sorularının FETÖ mensuplarınca sızdırılmasına ilişkin soruşturmanın şüphelileri olduklarına da yer verildi.