Erdoğan canlı yayında ibretlik bir anısını paylaştı!
-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu döneme ait bir anısını yıllar sonra ilk kez anlattı. -Referandum için çalışmalarına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, evde torunlarına zaman ayırmayı ihmal etmiyor.
Giriş Tarihi: 7.4.2017 00:46 Son Güncelleme Tarihi: 7.4.2017 09:21
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın torunuyla çekilen fotoğrafı
Referandum için çalışmalarına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, evde torunlarına zaman ayırmayı ihmal etmiyor.
16 Nisan'da yapılacak referandum öncesi yoğun bir programı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; meydanlarda vatandaşlarla bir araya geliyor, canlı yayınlara çıkıp yeni sistemi anlatıyor.
AİLESİNİ İHMAL ETMİYORÇok yoğun bir programı olan Cumhurbaşkanı, bu süreçte ailesine zaman ayırmaktan da geri kalmıyor.
Torunlarıyla vakit geçirmeyi çok seven Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çekilen son fotoğrafında; torununa Kur'an-ı Kerim öğrettiği görülüyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın oğlu Ahmet Akif Albayrak, dedesiyle birlikte zaman geçirmeyi çok seviyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında ibretlik bir anısını paylaştı!Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu döneme ait bir anısını yıllar sonra ilk kez anlattı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kanal 7 - Ülke TV ortak yayınında Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde yaşadığı anısını ilk kez anlattı.
Erdoğan, "Seçim kampanyası için Tokat'a gidiyorum. Giderken kış mevisimiydi. Bolu'yu aştık, orada meşhur 'Kargasekmez' derler. Tam orada biz kaymaya başladık, sabah namazından sonra. Namazı kıldık tekrar yola çıktık oradan. Ve araba dönüyor, 5 arkadaşız arabanın içinde. Döne döne bariyerlere vurduk. Vurduktan sonra hiç unutmuyorum. Karşıdan Urfa Cesur otobüsü geliyor. Ve tabi bizi hemen aldılar. Bizi hemen önce Düzce'ye getirdiler, Düzce'de bizi almadılar. Ambulans yok ambulans. Bizi bir minibüsün içine koydular, sanki eşya koyar gibi. Yaralı arkadaşlarımızdan bir tanesi bizim serumları tutuyor. Hemşire de vermediler. Ve biz o halimizle Bolu'ya gittik. Devlet Hastanesinde sorulan soru şu! Bunlar memur mu, sigortalı mı? Dediler 'alamayız' SSK Hastanesine götüreceksiniz. Ordan da SSK hastanesine götürdüler. Yine ambulans falan yok. Yaralıyız, kırıklar mırıklar var. Ben bile bunu yaşadım. Onun için arkadaşlarıma şunu söyledim. Türkiye'yi 4 temel direk üzerinde yükseltmemiz lazım: Eğitim, sağlık, adalet, emniyet'' ifadelerini kullandı.
‘Çürüyen kıta Avrupa’DOĞALGAZ MÜJDESİ
AVRUPA ÇÜRÜYEN KITA
KİBİR VE KİNİ İFŞA EDİYORLAR
ALLAH İNTİKAMINI ALACAK
"HİZMETLERİN KARŞILIĞINI 'EVET' DİYEREK VERECEĞİZ"
Son 14 yılda yapılan yatırımlarla Marmara'nın en fazla gelişim gösteren şehirlerinden olan Balıkesir, yapılan hizmetlerin karşılığını 16 Nisan'da 'evet' diyerek vermeye hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı dün büyük bir coşkuyla karşılayan Balıkesirliler, yeni Türkiye'nin dönüm noktası olan referandum için sözünü verdi. Osmangazi Köprüsü'nün ardından 1915 Çanakkale Köprüsü'nün de tamamlanmasıyla ulaşım ağının merkezi haline gelecek olan Balıkesir'de, binlerce vatandaş, ellerinde bayraklar ve 'evet' yazılı pankartlarla tören alanıdaydı. SABAH'a konuşan Balıkesirliler, yapılan hizmetlerin karşılığını sandıkta 'evet' diyerek vereceklerini söyledi:
Rengin Albay: 14 yıl önce Balıkesir köyden farksızdı. Hastanesi yolları harika bir şehir oldu. Artık insan gibi yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımız'a çok teşekkür ediyoruz. Tabii ki 'evet' diyeceğiz.
Şule Fenerci: Bizi bir kaldırıma bile layık görmeyen koalisyon hükümetlerinin geri gelmemesi için 16 Nisan bir dönüm noktası olacak.
Ali Resmi Öztürk: Saraçlar Mahallesi muhtarıyım. 'Evet' demekle birlikte koalisyon dönemleri son bulacak, hükümetler üzerindeki vesayet sistemi kalkmış olacak.
Selin Poyrazcı: Daha müreffeh bir Türkiye için 'evet. Her zaman Cumhurbaşkanımız'ın yanındayız.
Sermin Polat: Cumhurbaşkanımız'ın arkasındayız. Düşman okları nereyi gösteriyorsa doğru yol orasıdır. Tercihim bu yüzden 'evet.'
ATATÜRK SAĞ OLSA KAÇACAK YER ARARSINIZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kanal 7 - Ülke TV canlı yayınında Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun kontrollü darbe iddiasına çok sert tepki göstererek "elinde belge varsa açıkla, yargıya ver" dedi.
Erdoğan şunları söyledi:
Benden önce havalimanına iniyorsun, orada onbinlerce kişilik kalabalığı görüyorsun. Neden orada kalmıyorsun da, Bakırköy ilçe başkanının evine gidiyorsun. Darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım diyordun. Tankın üzerine çıksaydın.
Ben oraya geldiğimde uçaklar üzerimizden alçak uçuş yapıyorlardı. Öğleye kadar İstanbul'da kaldım. Operasyonları oradan yürüttük. Siyasetçiye yakışan budur. Sen kalkıp da tepenin arkasına saklandığın zaman millet dağın arkasına saklanır.
Dün akşam cevap veriyor. Benim koruma müdürümü arasalardı ben de gelirdim diyor. Şu hale bak ya. Böyle laubali bir yaklaşım tarzı olabilir mi? Bir de tutuyor "kontrollü darbe" girişiminden bahsediyor.
"O GECE KAÇMAK YERİNE MİLLETİN ARASINDA KALSAYDIN..."
O gece tankları gördüğünde kaçmak yerine milletin arasında kalsaydı bu konuda konuşma hakkı olurdu. Ama o gece kontrollü koltukta oturduğu için rahat konuşuyor.
Çıkıyor belgelerden bahsediyor. "Yanımda değil" diyor, bir de "cevabını onlar versin" diyor. Elinde dosya varsa, cevabı da vardır. Onu söyle.
"Kontrollü darbe" FETÖ'nün ifadesi. Oradan alıntı yapıyorsun, konuşuyorsun. Cevabı da Sayın Yıldırım'dan bekliyor. Cevabı ondan niye bekliyorsun. Açıkla işte.
Şayet elinde belge var da bunları savcılığa vermekten imtina ediyorsa, bu millete ihanet ediyor.
"Cumhurbaşkanı olayı örtmek istiyor" diyor bir de. Bu terbiyesizliktir.
Diyorum ki, çok açık net: Elinde belge, bilgi varsa yargı mekanizmasına bunu ver. Orada da kaçamak yapıyor.
AVRUPA ÇÜRÜYEN KITAKİBİR VE KİNİ İFŞA EDİYORLAR
ALLAH İNTİKAMINI ALACAKCumhurbaşkanı Erdoğan'dan Trump'ın açıklamasına yanıt!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir televizyon kanalında katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Trump'ın açıklaması lafta kalmasın
ABD'nin eski Başkanı Barack Obama'nın 6 yıllık süre içerisinde ne Suriye'de ne Irak'ta üzerine düşen görevi yapmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Trump, Obama'nın bıraktığı o tabloyu devralmış durumda. Bunu hangi kadro ile nasıl yapacak? Şu anda gördüğüm kadarıyla Obama'nın bıraktığı kadro var elinde. Henüz kendi kadrosu duruma hakim değil. Bu böyle devam edecek olursa bu terör esintileri ve cinayetler devam edecek. ABD'nin önce bunu değiştirmesi lazım. 'Bir terör örgütünü bir başka terör örgütü ile yok edelim, elimiz de sıcaktan soğuğa değmesin ile' bu olmaz. Bu teklifi Obama'ya da yapmıştık şimdi de size yapıyoruz. Gelin DEAŞ'ı oradan birlikte temizleyelim. Ama siz buna hala olumlu cevap veremiyorsunuz dedim. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya baktığımızda masum insanları hedef alan bugün ki saldırı göz ardı edilemez. Beşar Esed'in bu hain eylemleri önceki yönetimin beceriksizliğidir" diye konuştu.
ABD Başkanı Trump'ın kimyasal saldırının ardından yaptığı askeri müdahaleye ilişkin açıklamaları sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. İcraat lazım. Hakikaten icraat ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız" şeklinde konuştu
ABD Başkanı Trump Suriye saldırısı sonrası açıklamada bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump, saldırı emrini bizzat kendisinin verdiğini basın toplantısında dünyaya ilan etti: "Bu akşam kimyasal saldırının gerçekleştirildiği Suriye'deki hava üslerinin vurulması talimatı verdim. Tüm uluslara Suriye'de devam eden katliam ve ölümlerin son bulması için çağrı yapıyorum. Kimyasal silahların kullanımı ve yayılmasını önlemek Amerika'nın ulusal güvenliği için de hayati önem taşımaktadır."
İŞTE SALDIRININ FOTOĞRAFLARI - TIKLAYIN!
Trump, İdlib'deki kimyasal katliamın ardından yaptığı açıklamada bunun sonuçları olacağını söyleyerek müdahale sinyali vermişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, Washington'dan gelen açıklamalar üzerine Türkiye'nin üstüne düşeni yapmaya hazır olduğunu söylemişti. Erdoğan, "Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. Eğer bu hakikaten icraat ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa yapmaya hazırız" demişti.
Dikkat çeken zamanlama
ABD Başkanı Trump, Çin lideri Xi Jinping'le buluşmadan hemen önce Washington saldırıyı duyurdu. Çin yönetimi, Rusya ile birlikte Esad rejiminin en önemli destekçileri arasında.
'Açık bir mesaj verildi'
Cumhuriyetçi senatörler John McCain ve Lindsey Graham, saldırı sonrası ilk değerlendirmelerini yaptı. İkili, Esad yönetimine açık bir mesaj verildiğini söyledi.
"SURİYE'DEKİ FÜZE OPERASYONU ABD'NİN GÜVENLİĞİ İÇİN ELZEMDİ"
Trump, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi. Daha önceki girişimler başarısız olduğu için mülteci krizi devam ediyor ve bölgedeki istikrarsızlık ABD'yi ve müttefiklerini tehdit ediyor. Bu akşam tüm medeni ülkeleri, Suriye'deki katliamı ve her türlü terörizmi durdurmak için ABD'ye katılmaya davet ediyorum."
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Trump'ın konuşmasından kısa bir süre önce Suriye rejimine ait bir hava üssüne 50'den fazla Tomahawk füzesi fırlattıklarını açıklamıştı.
Pentagon'da gazetecilere açıklama yapan askeri bir yetkili, "Suriye rejimine ait bir hava üssüne ait 50'den fazla Tomahawk füzesi fırlattık." ifadesini kullanmıştı. Füze saldırısının Akdeniz'de konuşlandırılan bir ABD askeri gemisinden yapıldığı kaydedilmişti. Yetkili, saldırının ABD doğu yakası saatiyle saat 8.45'te gerçekleştirildiğini belirtmişti.
Belgesi yine sahte çıktıBAŞBAKANLIK'TAN CHP'YE YALANLAMA
Bu arada Başbakanlık'tan yapılan açıklamada, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger'in "Başbakanlık Müsteşarlığı'na teslim ettim" dediği yazının aynı zamanda medya ile paylaştığı çalışma ile aynı olduğu, başkaca bilgi ve belgeyi içermediği belirtildi.
MİT: İDDİALAR GERÇEK DIŞI
Kılıçdaroğlu'nun iddialarına dair MİT dün açıklama yaptı. Açıklamada ana muhalefet partisi tarafından gündeme getirilen iddiaların, FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişimini sulandırma çabalarıyla örtüştüğünün görüldüğü bildirildi. Açıklamada, "Adil Öksüz, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın terör örgütü içerisindeki kaynağı olmamıştır ve Milli İstihbarat Teşkilatı'na çalışmamıştır" denildi. MİT açıklamasında ByLock'a ilişkin ilk tespitlerin, Mayıs 2016'da adli makamlara, güvenlik birimlerine ve diğer ilgili makamlarla eş zamanlı olarak paylaşıldığına yer verildi.Dışişleri Bakanlığı'ndan “Kıbrıs” açıklaması!
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Türkleri'nin haklarını hiçe sayarak, 5 ve 6 Nisan tarihlerinde bazı uluslararası hidrokarbon şirketleri ve konsorsiyumlarıyla keşif ve üretim sözleşmeleri imzalamıştır. Kıbrıs Rum tarafının, esasen Kıbrıs Türk halkıyla yeni bir ortaklık kurma yönünde, güçlü siyasi irade sergilemesi beklenen bir dönemde, Ada'nın yegane sahibi gibi davranmakta ısrar ederek tek yanlı faaliyetlerini sürdürmesi, kaygı verici olduğu kadar kabul edilemez bir durumdur. Bu konuda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada dile getirilen hususların tamamına katılıyor, Kıbrıs Türk tarafının haklı kaygılarını ve infialini paylaşıyoruz" denildi.
Arama faaliyetlerinde bulunulacak alanın Türkiye'nin kıta sahanlığı sınırları içerisinde yer aldığının bildirildiği açıklamada, "Hatırlanacağı üzere hidrokarbon şirketlerinin Kıbrıs Türkleri'nin de haklarının bulunduğu deniz sahalarında faaliyet göstermelerinin sakıncalarına geçmişte tarafımızca da defaatle dikkat çekilmiştir. Ayrıca, bahse konu sahalar arasında yer alan 6 numaralı parselin önemli bir bölümü Türkiye'nin kıta sahanlığı sınırları içerisinde kalmaktadır. Yabancı şirketlerin deniz yetki alanlarımızda izinsiz hidrokarbon arama ve çıkarma faaliyetlerinde bulunmasına hiçbir şekilde izin verilmeyecektir. Tek yanlı hidrokarbon faaliyetleri bağlamında GKRY ile işbirliği yapmakta olan şirketlerin, Ada'daki diğer kurucu halk olan Kıbrıs Türklerinin iradesini dikkate almayan tutumları, önümüzdeki dönemde Türkiye ile enerji alanında ortak projelere katılımları açısından ayrıca değerlendirilecektir. Öte yandan, Rum tarafı ile enerji alanında akdedilen bu sözleşmelerin kapsamlı çözümün ardından geçerliliklerini muhafaza edip etmeyeceklerinin, yeni devleti oluşturacak tarafların ortak değerlendirmesine tabi tutulacağı da unutulmamalıdır" ifadeleri yer aldı.
Açıklamada, elde edilebilecek gelirlerin adil paylaşılması gerektiğinin vurgulanarak, "Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Adası'nda müzakere edilmiş bir çözüm istemektedir. Kapsamlı çözüm öncesinde Ada'nın doğal kaynakları üzerinde tasarrufta bulunulmasının tek yolu ise, Kıbrıs Türk tarafının rızasının alınması suretiyle kaynakların ortak işletimi ve elde edilebilecek gelirlerin adil paylaşımına yönelik düzenlemelerin yapılmasından geçmektedir. Rum tarafına, gelecekte eşit siyasi ortak olacakları Kıbrıslı Türk halkının Ada'nın doğal kaynakları üzerindeki asli haklarını dikkate alması ve kapsamlı çözüme yönelik çabaların başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açabilecek tek yanlı faaliyetlerini durdurması yönündeki çağrımızı yineliyoruz. Ülkemizin, kıta sahanlığımızdaki hak ve menfaatlerimiz ile KKTC'nin hak ve menfaatlerini korumak için gerekli her türlü tedbiri almaya devam edeceğini önemle vurguluyoruz" denildi.
Kent genelinde çeşitli adreslere yapılan operasyonlarda çok sayıda kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri terör örgütü DEAŞ'a yönelik gece saatlerinde operasyon düzenledi.
Özel harekat ekiplerinde destek verdiği operasyonlarda çok sayıda kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
Kent genelinde yapılan operasyonda, Esenler İlçesi, Tuna Mahallesi 663. Sokak'ta bulunan 5 katlı bir binaya giren ekipler, önceden tespit edilen bir dairede şüpheli şahıs ya da şahıslar üzerinde arama yaptı.
Aramalar sırasında polis ekipleri bir kişiyi gözaltına aldı. Ekiplerin çevrede geniş güvenlik önlemi aldığı görüldü
‘Erdoğan bize daha çok özgürlük getirdiCumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının Fetullahçı terör örgütünün kriptolu haberleşme uygulaması ByLock kullanıcıları ile irtibatlı çıkmaları ardından bu kez bir çalışanı da bizzat ByLock kullanıcısı çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında Cumhuriyet Gazetesi çalışanı Yunus E. İ.'nin ByLock kullanıcısı olduğunun belirlenmesi üzerine hakkında gözaltı kararı verildi.
Başsavcılığı'nın talimatı üzerine şüpheli, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan caddesindeki yerleşkesine götürülen şüpheli sorguya alındı.
ByLock’u aklayan habere TGC ödülü15 TEMMUZ GEÇİŞTİRİLDİ
Geçen yıl Türkiye'nin en önemli olayının 15 Temmuz darbe girişimi olmasına rağmen, TGC'nin hakim zihniyeti, bu konuyu 'kerhen' 2 televizyon haberine ve bir fotoğrafa verilen ödülle geçiştirdi. Asıl ödüller ise TGC yönetimini elinde bulunduran, ağırlıkla Doğan ve Ciner grupları ile FETÖ'cü Cumhuriyet, Birgün gibi yayın gruplarınca paylaşıldı. TGC'nin en iyi siyasal haberinin, 15 Temmuz haberlerinden biri değil de Hürriyet'te 16 Nisan'da yayımlanan "16 Günde Beraat" başlıklı haber olması, hayli düşündürücü. FETÖ'nün mali yapılanmasıyla ilgili binlerce kirli ilişki ağının deşifre edilmesine rağmen, TGC'nin ekonomi dalında ödüle layık bir haber bulamaması da diğer bir skandal. Milli Görüş’çülerden ‘evet’e tam destek
Milli Görüşçü kuruluşlar arasında Sağlık-Der, Huder, Ümmet Gençleri Derneği, TEKDER, Ebe ve Hemşireler Derneği, Fikri Düşünce Haklar Birliği, Evrensel Hafızlar Derneği ve MÜSİAD Ankara Şubesi bulunuyor. Şehitlerimiz rahat uyusun diye...
Demokrasi kahramanlarının üçü de Kızılcahamam'da yaşıyordu. Üçü de evli ve 2'şer çocukluydu. Darbe girişimini televizyondan öğrendiler. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine meydanlara indiler. Kızılcaham'da biraz vakit geçirdikten sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde vatan nöbeti tutmaya karar verdiler. Gece 1'de kendi arabalarıyla yola çıktılar. Kızılcahamam'dan kendileriyle birlikte demokrasi nöbetine gelen gençlere, "Siz şimdilik gelmeyin, biz şehit olmaya gidiyoruz" diyerek karşı çıktılar. Yaklaşık 70 kilometre yol kat ettikten sonra Beştepe'ye vardılar. Gece boyunca Beştepe'de nöbet tuttular. Sabaha karşı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Jandarma Genel Komutanlığı arasında kalan bölgede nöbetleri sürerken, alçak uçuş yapan F-16'nın bıraktığı bomba nedeniyle şehit düştüler. Mehmet (61) ve Hakan (43) Gülşen kardeşti. Lütfi Gülşen (63) ise kuzendi. Beraber yola çıkan üçlü, aynı yerde yan yana can verdiler. Aynı yere gömüldüler. Vatan için geride 3 gözü yaşlı eş ve 6 yetim bırakan kahramanların mezarları şimdi ziyaretçi akınına uğruyor.
ANIT MEZARDA YAN YANALARAnkara Büyükşehir Belediyesi, 3 şehidin kabirlerini anıt mezara çevirdi. 2 kardeşi ve kuzeninin mezarlarını ziyaret eden Nizami Gülşen, "16 Nisan'da şehitlerimin rahat uyuması için, o günler bir daha gelmesin diye, şehitlerimin kanı için, başı için evet diyeceğim. Geride 6 yetim çocuk bıraktılar O çocukların başlarını okşayan bir babaları yok artık. O güzel insanlar vatan için, bir daha darbeler yaşanmasın diye, karanlık günler olmasın diye öldüler. Daha güzel bir Türkiye için evet diyeceğim. 16 Nisan'daki evet 15 Temmuz'un bir devam olacak" dedi Babam başkanlık istediği için idamla yargılandıMUŞ
Torunlarımızın geleceği için 'evet'
Abdullah Yalçın (çiftçi): Bayrağımız, vatanımız için, güçlü bir Türkiye için, çocuklarımız ve torunlarımız için 'evet' diyoruz.
Münir Yazıcı (şoför): Yıllardan beri su ve yol sıkıntısı yaşıyorduk. AK Parti hükümetleri döneminde hem suya kavuştuk hem de yollarımız asfalt oldu. Daha güçlü bir Türkiye için 'evet' diyorum.
Burhan Sayılgan (esnaf): "Bizim güçlük bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Vatanımız ve çocuklarımızın geleceği için ailece 'evet' diyoruz.
Raif Çelik (emekli): AK Parti hükümetleriyle birlikte her hastanede tedavi olabiliyoruz. Sırf bu nedenle bile 'evet' denir.
SİİRT
Artık koalisyon hükümetleri olmayacak
M. Fırat Ölmez (berber): Mevcut sistemde askeri darbeler yapılıyor ve ekonomik kriz yaşanıyordu. Yeni anayasa ile artık askeri darbedeler yaşanmayacak. Seçimlerde koalisyon hükümetleri olmayacak. Mevcut sistemi değiştirmeye kimsenin gücü yetmedi. Şimdi çok şükür iyi bir liderimiz var. Bunu milletiyle beraber değiştireceğine inanıyorum. Daha güzel, yaşanabilir, güçlü bir Türkiye için 'evet' diyorum.
M. Adnan Özçelebi (serbest meslek): AK parti döneminde Türkiye için yapılan çalışmalar hiçbir dönemde yapılmadı. Siirt'e, hastaneler, okullar yapıldı. 90'lı yıllar devletimizin istikrarı ve tam bağımsız Türkiye için sonuna kadar 'evet' diyorum.
ADIYAMAN
Terör belası bitsin diye 'evet' diyoruz
Türkiye Harp Malulü Gaziler-Şehit Dul ve Yetimler Derneği Adıyaman Şubesi'nde şehit aileleriyle konuştuk. İşte görüşleri;
Dernek Başkanı ve Güneydoğu Gazisi Hacı Erdengi: 16 Nisan'da Türkiye'nin istikbalini oylayacağız. Evlatlarımız bu ülke için can verdi. 'Hayır' dersek şehitlerimizin ruhu incinir. 'Evet' demeliyiz ki şehitlerimiz rahat uyusun.
Şehit Zeynal Abidin Ateş'in babası Ali Ateş: Bizim yüreğimiz yandı, başkalarının yanmasın. 'Hayır' diyenler nankörlük yapmış olur.
Şehit Mehmet Yerli'nin ağabeyi Mustafa Yerli: Vatanımız, bayrağımız, terör belasının bitmesi için 'evet'.
Şehit Medet Mat'ın babası Nusret Mat: Bu siyaset üstü bir olay. Erdoğan 'terörün kökünü kazıyacağız, inlerine gireceğiz' dedi ve sözünü tuttu. Yarınlarımız için sonuna kadar 'evet'.
Şehit er Muhammed Yordam'ın 17 yaşındaki oğlu Mustafa Yordam: 'Hayır' diyeceklerin, şehitleri düşünmelerini istiyorum.
ELAZIĞ
Daha güçlü bir Türkiye için 'evet'
Mahmut Hazar (esnaf): Daha güçlü bir ülke olmamız için, 'Tek lider, tek devlet' olması gerekiyor. Bu nedenle 'evet' diyeceğiz.
Ahmet Yaşar (esnaf): Koalisyon hükümetlerini gördük. Referandumda 'evet' çıkarsa Türkiye'nin ufku açılacak.
Ahmet Kaya (serbest meslek): İstikrar için referandumda 'evet' oyu vereceğim. Cumhurbaşkanımıza inanıyoruz, güveniyoruz. Onun için 'evet' diyoruz. Çünkü biz ülkemizin geleceğini düşünüyoruz.
Ekrem Şekercileroğlu (emekli): Biz Cumhurbaşkanımıza güveniyoruz. Dürüsttür ve ne derse onu yapar. Gençlerimizin, ülkemizin geleceği için 'evet' oyu vereceğim.
Ali Yetik (işçi): "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemiz gelişiyor. Ülkemizin daha da kalkınması için "evet" diyorum.
Ayfer Boztaş (ev hanımı): Cumhurbaşkanımız 15 yıldır ülkemizi iç ve dış düşmanlara karşı koruyor. O 'evet' diyorsa her konuda arkasındayım. Diyarbakır’da 11 sığınak imha edildi
Diyarbakır Valiliğinden yapılan açıklamada, "Lice ilçesi güneyindeki arazi kesiminde barınan ve aralarında üst düzey örgüt yöneticilerin de bulunduğu değerlendirilen bölücü terör örgütü (BTÖ) mensuplarını etkisiz hale getirmek, teröristlere ait silah ve mühimmatı ele geçirmek, operasyon bölgesi içerisinde saklanan uyuşturucu maddeleri ve bunları gizleyenleri bularak adalete teslim etmek, bölgede bulunan yerleşim yerlerinde tespit edilen işbirlikçiler ve aranan şahısları yakalamak maksadıyla 05 Nisan 2017 Çarşamba günü saat 22.00'dan itibaren icrasına başlanılan Bayrak-46 Uzman Jandarma Çavuş Vedat AYKUT Müşterek Operasyonu başarıyla devam etmektedir.
İcra edilen operasyon kapsamında, BTÖ mensuplarına ait 11 ayrı sığınak, 1 barınak ile muhtelif arazi kesiminde, 06 Nisan 2017 Perşembe günü saat 17.00 itibariyle, 2 adet M-16 piyade tüfeği, 28 adet kaleşnikof piyade tüfeği, 1 adet Draganov (Kannas) keskin nişancı tüfeği, 5 adet makineli tabanca, 7 adet tabanca, 5 adet keskin nişancı dürbünü, 2 adet gündüz görüş dürbünü, 1 adet holografik nişan aleti, 7 adet RPG-7 roketatar, 15 adet RPG-7 mühimmatı, 4 adet RPG-7 sevk fişeği, 70 adet 12,7 mm uçaksavar mühimmatı, 6 bin 500 adet muhtelif fişek, 71 adet muhtelif şarjör, 1 adet İncil, 3 adet Yeasu marka büyük telsiz, 6 adet el telsizi, 17 adet el bombası, 23 takım leşker kıyafeti, 45 çift mekap ayakkabı, 2 adet kamera, 1 adet lazer yazıcı ile çok sayıda örgütsel doküman ve yaşam malzemesi ele geçirilmiş, BTÖ mensuplarına ait 11 sığınak ve 1 barınak tespit edilmeyi müteakip kullanılamaz hale getirilmiş, barınak ve sığınaklar içerisinde bulunan yaşam ve giyim malzemeleri Cumhuriyet Savcılığının talimatı gereğince yerinde imha edilmiş.Teröristlerce 730 kilogram amonyum nitrat ve alüminyum tozu kullanılarak hazırlanmış 16 adet el yapımı patlayıcı düzeneği, 1 adet oksijen tüpü ve 10 adet mutfak tüpü tespit edilmeyi müteakip, Patlayıcı Madde İmha Timi marifetiyle yerinde tahrip edilmiştir" denildi.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Türksat'a giderek yayınları kesmeye çalışan 5'i sivil 16 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada müşteki beyanlarının tamamlanmasının ardından avukatı olmadığı için savunmasını yapmayan sanık Mustafa Altunay'ın savunmasına geçildi. Daha önce savunma yapmak istemediğini, şimdi savunma yapmaya karar verdiğini belirten Altunay, "Sebebi de öyle ya da böyle biz bir şekilde TÜRKSAT'ta bulunduk. Oraya helikopter ile gittik. Eray Uçkun Yarbaydan sonra en kıdemli kişi benim. Ben yüzbaşıyım ve kimse benim yüzbaşı olduğumu bilmediğine göre orada komutan olarak davranmadığım görülüyor" iddiasında bulundu.
Altunay, helikopterdeki kimseyi tanımadığını öne sürerek, "Biz oraya giderken telsiz aldık ve bataryaları boştu. Bilinçli olarak oraya gitsek 1 hafta öncesinden hazırlıklar yapılır, bataryalar doldurulurdu. Ben telsizleri alırken Eray Yarbaya 'Bunlar boş' dedim. Tatbikata gideceğimizi düşündüğüm için fazla teçhizat almadım. Helikopter TÜRKSAT'ın üzerinde dönmeye başladı. Ben ilk defa TÜRKSAT'a gittim, ne yerini biliyorum ne de başka bir şey. Planlı bir şekilde oraya gitsem daha önceden bunun planını yaparım, en kötü ihtimal uydudan görüntülerini araştırırdım" ifadelerini kullandı.
OLAYLARI BİLMEDİĞİNİ İDDİA ETTİ
TÜRKSAT'ta bulunduğunu kabul eden Altunay, "Bir yerden 'araç geliyor' diye ses geldi. 'Dur' diye bağırdılar ama o aracın bunu duyması imkansız. Araç askerleri görünce gaza bastı, ardından ateş edildi. İlk olarak arabaya mı ateş edildi bilmiyorum. Araç tam nizamiyenin önünde durdu. Yaralı olup olmadığını bilmiyorum. Eray Yarbay ile birlikte biri geldi, 'Komutanım ne oluyor' dedi. 'Yemin ediyorum bilmiyorum' dedim. Onların şehit olduğunu burada öğrendim" dedi.
Sanıklardan Eray Uçkun'un sürekli telefonla konuştuğunu anlatan Altunay, "Kendisine ne olduğunu sorduğumda yayınların kesileceğini söyledi. Bana teknisyen olup olmadığını sordu. Birini bulduk ve teknisyenle birlikle sistemlerin oraya gittik. Kendisine silah doğrultmadım. 'Sistemler nasıl kapatılıyor' diye sordum. Ardından Eray Yarbay geldi 'Kapatabiliyor musunuz?' diye sordu. Ben de ilgilenildiğini söyledim. Birkaç kanal kapandı, hangilerinin kapandığını bilmiyorum. Daha sonra imha edilme kararı alındı. Eray Yarbay 'Uçaklar burayı bombalayacak' dedi. Bunun üzerine lojmanları boşaltmaya başladık. En son biz çıktık oradan. Ön tarafta tır vardı, yolu kapatmıştı. Araçlarla oradan geçtik. Birkaç kişiyi gördüm, polis olduğunu fark etmedim. Onlar bizi sivil sandı. Biz normal geçiyorduk oradan, ardından 'askerler' diye bağırdılar. Benim olduğum araç da dahil ateş etmeye başladılar. Arkadaki aracın durumundan haberimiz yoktu. Sonra arkamızdan bir araç selektör yaparak gelmeye başladı. 'Galiba bunlar bizi takip ediyorlar' dedim. Eray Yarbay 'Yapacak bir şey yok devam edeceğiz' dedi. Selektör yapan araç bizim araca ateş etmeye başladı" diye konuştu.
Gölbaşı istikametinde ilerlerken bir köye doğru gittiklerini, orada bir helikopterle bağlantı kurduklarını, sabaha karşı onları almaya geleceklerinin söylenildiğini anlatan Altunay, helikopter ile birlikte Akıncı Üssü'ne gittiklerini kaydetti.
"AKLI BAŞINDA OLAN HERKES BUNU ANLAR"
Gölbaşı Kaymakamının dinlenilmesini talep ettiğini belirten Altunay, "Neden sadece TÜRKSAT'ın önüne araç çekildi? Nereden öğrenmiş, kim söylemiş TÜRKSAT'a baskın olacağını. Ben helikoptere binmeden önce öğreniyorum TÜRKSAT'a gideceğimi ama biz oraya gitmeden hazırlık yapılmıştı. Bizi oraya gönderenler kimse, orada hazırlıklar yapan, güvenlik önlemleri alanlar da aynı kişilerdir diye düşünüyorum. Bu konunun açıklığa kavuşması için Gölbaşı Kaymakamının dinlenmesini istiyorum" şeklinde konuştu. Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, "Aklı başında olan herkes bunu anlar" cevabını verdi.
MAHKEME SALONUNDAN ALKIŞLAR YÜKSELDİ
Altunay, "Biz darbeciysek, suçluysak o polis memurları neden bizimle çatıştığını kabul etmiyor. Neden bu polis memurlarından kimse aracın içinde vurulan askeri vurduklarını söylemiyor" dedi. Altunay'ın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "Ne demeye çalışıyorsun? Polisler için darbecileri öldürmek bir şereftir. Bu saklama gereği neden hissetsin ki? Zaten ülke savunma halinde. Bunu bir polis memuru neden saklasın?" cevabını verdi. Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun sözleri üzerine mahkeme salonunda "Bravo" sesleri ve alkışlar yükseldi.
Ardından eski Yarbay Eray Uçkun söz istedi. Müşteki beyanlarında paniğe kapılıp rica ettiğinin söylenildiğini hatırlatan Uçkun, "Ben astlarımla konuşurken nezaket kuralları çerçevesinde 'Gelir misin?' yönünde rica ederim" dedi.
BND, hainlere kalkan olduGİZLİLİK ESASINA UYMADI
Alman istihbaratı devletlerarası "gizlilik" arz eden FETÖ listesini sızdırarak listede bilgileri bulunan örgüt militanlarına 'Türkiye'ye gitmeyin' uyarısında bulundu. Almanya, teröristlere Türk topraklarına girmeleri durumunda sıkıntı yaşayabileceklerini söyledi. Bu durumun Almanya'daki Türk temsilciliklerinde de yaşanabileceği belirterek, militanlara, 'dikkatli olun' mesajı verildi.
BİR SKANDAL DAHA
Almanya son olarak FETÖ'cülere koruma teklifinde bulunarak yeni bir skanda imza attı. Alman istihbaratının FETÖ listesinde isimleri yer alan örgütün üst düzey militanlarına koruma sağlamak için teklifte bulunduğu ortaya çıktı. FETÖ'cü hainleri koruma altına almak isteyen Almanya'nın 'saldırı' ve 'tehdit' bahanelerini ileri sürdüğü öğrenildi.
İMAMLARA CASUSLUK TAKİBİ
Türkiye darbeye kalkışan FETÖ üyelerinin takibi yapılması talep edilirken, Alman istihbaratı tam tersime Türk din görevlilerini takibe aldı. Diyanet'e bağlı imamların 'casusluk' yaptığı yalanını ortaya attı. Almanya bununla da yetinmeyerek Diyanet'e bağlı camilere el koyup FETÖ'nün vakıflarına teslim edilmesini gündeme getirdi.
20 TÜRKE TAKİ P
Alman Die Welt gazetesi ise Almanya'da Fetöcüleri "ihbar etmek üzere casusluk yaptıkları" iddiasıyla 20 Türk hakkında soruşturma yürütüldüğüne yer verdi. Alman Hükümetinin Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen'in bir soru önergesine verdiği yanıta dayandırdığı haberde "Almanya genelinde 20 Türk hakkında casusluk iddiasıyla soruşturma yürütüldüğü" belirtildi.
RUTİN DENETİM KILIFI
Almanya'nın, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek referandumda 'evet' oyu için çalışan Türk vatandaşlarına da akıl almaz baskılar uyguladığı öğrenildi. 'Evet' broşürü dağıtan, ofisine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tablosunu asan Türk işyerlerine 'rutin denetim' adı altında baskınlar yapıldığı, yıllardır faaliyet gösterdiği iş yerlerinde maliye ile ilgili tek bir problem yaşamayan vatandaşlara Alman Maliye Bakanlığı'nın yüksek cezalara kestiği kaydedildi.