FETÖ'nün ilk kurşunu Dink cinayeti

FETÖ'nün, 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun olarak nitelendirilen gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına kapı aralayan cinayet, FETÖ'nün amacına hizmet eden bir araçtı Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun olarak nitelendirilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Bu sürede yapılan soruşturma ve yargılamalar.

Hrant Dink suikastının 16. yıldönümü! FETÖ'nün ilk kurşunu
Giriş Tarihi: 19.1.2023  07:30 Güncelleme Tarihi: 19.01.2023  09:05
Hrant Dink cinayeti FETÖ'nün ilk kurşunu!
FETÖ’nün ilk kurşunu Dink cinayeti

FETÖ’nün, 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun olarak nitelendirilen gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına kapı aralayan cinayet, FETÖ’nün amacına hizmet eden bir araçtı

Hrant Dink suikastının 16. yıldönümü! FETÖ'nün ilk kurşunu

FETÖ’nün, 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun olarak nitelendirilen gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına kapı aralayan cinayet, FETÖ’nün amacına hizmet eden bir araçtı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun olarak nitelendirilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Bu sürede yapılan soruşturma ve yargılamalarla tetikçi ve arkasındakiler ortaya çıkarılmaya çalışıldı.

Cinayette parmağı olduğu iddiasıyla yargılanan birçok kamu görevlisi FETÖ'cü çıktı. Dosyayı 3 yıl boyunca sumen altı eden Fikret SeçenMuammer AkkaşHikmet Usta gibi ilk başta Dink soruşturması ve davasına bakan hâkim ve savcıların tamamına yakını FETÖ'den tutuklandı veya yurtdışına kaçtı.

Dink cinayeti, Emniyet ve Jandarma İstihbarat'taki FETÖ üyeleri tarafından bilinmesine rağmen herhangi bir önlem alınmadı, cinayet özellikle başta Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarını yürütecek İstanbul Emniyeti ve TSK'nın dizayn edilebilmesi için 'araç' olarak kullanıldı. Savcılık, Dink cinayetini "FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun" ve "yol verilen cinayet" olarak nitelendirdi.

İşte 16 yıllık suikast davasının özeti:

* Hrant Dink 19 Ocak 2007'de İstanbul Şişli'de, genel yayın yönetmenliğini yaptığı Agos gazetesi önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü.
* Suikatın hemen ardından güvenlik kameralarından tespit edilen 17 yaşındaki Ogün Samast, 20 Ocak 2007'de Samsun Otogarında yakalandı.
* Cinayete ilişkin ilk soruşturmayı İstanbul Beşiktaş Adliyesinde, dönemin özel yetkili savcıları Selim Berna Altay ve şu an FETÖ firarisi olan Fikret Seçen yürüttü.
* Seçen ve Altay iddianamelerini 20 Nisan 2007'de tamamlayıp ilk davayı açtı. Bu davada tetikçi Ogün Samast'ın yanı sıra onu azmettiren Yasin Hayal ve emniyet muhbiri Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu 18 sanık vardı.
* İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu iddianameyi, eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle savcılığa iade etti ancak savcılığın itirazı üzerine mahkeme heyeti iddianameyi kabul etti.

KABUL ETMEYEN HAKİMİ TASFİYE ETTİLER

* İddianameyi savcılığa iade eden mahkeme heyeti başkanı Erkan Canak, 4 Aralık 2010'da görevden alındı ve Sakarya'ya sürüldü. Yerine aynı mahkemenin üye hakimi Rüstem Eryılmaz başkan yapıldı.
* Sonraki aylarda hazırlanan yeni iddianamelerle sanık sayısı 20'ye yükseldi.
* Daha sonra tetikçi Samast'ın dosyası, yaşının küçük olması nedeniyle ana davadan ayrıldı, çocuk mahkemesine gönderildi. Samast 25 Temmuz 2011'de "tasarlayarak öldürme" ve "ruhsatsız silah taşıma" suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

FETÖ'CÜ SAVCI 'ERGENEKON' DEDİ

* İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki ana davada ise duruşma savcısı Hikmet Usta, cinayetin ulusalcı Ergenekon terör örgütünün Trabzon'daki hücresi tarafından işlendiğini iddia etti.

* Mahkeme heyeti, kararını 17 Ocak 2012'de açıkladı. Sanıkları cinayetten mahkum eden heyet, terör örgütü üyeliğinden beraat kararı verdi.
* Yargıtay 13 Mayıs 2013'te örgüt yönünden verilen beraat kararını bozdu. Yargıtay Ceza Dairesi, sanıkların "silahlı terör örgütü değil", "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyeliği" suçundan yargılanmaları gerektiğini kaydetti.
* Yargıtay'ın bozma kararı üzerine dava İstanbul'da yeniden görülmeye başlandı.

ALKAŞ 3 YIL SÜMEN ALTI ETTİ

* Savcılıkta ise dönemin kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmayı özel yetkili savcı Muammer Akkaş yürütüyordu. Akkaş, 2013 yılında hükümete karşı meşhur 25 Aralık operasyonunu yapacak olan savcıydı.
* Yargı ve emniyetteki FETÖ'cülerin 25 Aralık 2013'teki darbe girişiminin ardından Akkaş görevden alındı.
* Akkaş'ın, 3 yıl boyunca Dink cinayetindeki şüpheli kamu görevlileriyle ilgili hiç bir işlem yapmadığı, dosyayı sümen altı ettiği ortaya çıktı.
* Akkaş'ın yerine görevlendirilen savcı Yusuf Hakkı Doğan, cinayete ilişkin önemli ayrıntılara ulaştı.
* Savcı Doğan'ın Yargıtay'a atanmasının ardından, soruşturmaya Gökalp Kökçü devam etti.

FETÖ'CÜLER TUTUKLANIYOR

* Bu süreçte FETÖ'cü eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer tutuklandı.
* Savcı Kökçü, Akyürek ve Yılmazer'in yanı sıra dönemin emniyet müdürleri ve müfettişlerin de aralarında olduğu 26 kamu görevlisi hakkında ikinci büyük davayı açtı. Bu iddianamede "FETÖ'nün Dink'e suikast yapılacağını bildiği ve cinayete yol verdiği" belirtildi. Emniyet İstihbarat Dairesinde C Şube Müdürü olan Yılmazer'in "C-5 Büro" adında hükümet onayı alınmadan gizli, yasadışı bir birim kurduğu da kaydedildi.

KİLİT İSİM 15 TEMMUZ'DA YARALANAN ALBAY

* 15 Temmuz darbe girişiminin ardından genişletilen soruşturma ise dönemin İstanbul jandarma istihbarat görevlilerine uzandı.
* Darbe girişimi başarısız olunca örgüt tamamen açığa çıkmıştı. Cinayetin işlendiği tarihte İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü ASAF Tim komutanı olarak görev yapan yüzbaşı Muharrem Demirkale, Dink'i öldürmek için Agos gazetesi çevresinde bulunan Ogün Samast'ı takip eden jandarma görevlilerinin komutanıydı.

Demirkale, 2016 yılında albay rütbesindeyken 15 Temmuz darbe girişimine katıldı ve Ankara Jandarma Genel Komutanlığı binasındaki çatışmada yaralı olarak ele geçirildi.
* Demirkale'nin HTS (telefon görüşme trafiği) kayıtlarında Dink cinayetinden bir gün önce FETÖ savcısı Zekeriya Öz ile bir hattından 3 kez, diğer cep telefonu hattından 2 kez, cinayetten bir gün sonra da bir kez görüştüğü belirlendi. Onlar bu görüşmeleri yaparken, Demirkale'ye bağlı ASAF timleri de Agos gazetesi ve çevresinde keşif yapıyordu.
* 2007'de Ergenekon operasyonlarıyla ünlenecek olan savcı Zekeriya Öz, cinayetten sonra polislerin ihmaline ilişkin soruşturmayı yürütecekti.

FETÖ'NÜN ALTIN ÇOCUĞU

* Jandarma Tim Komutanı Muharrem Demirkale için ise "FETÖ'nün altın çocuğu" deniyordu.
* Savcı Gökalp Kökçü, Öz ve Demirkale'nin yanı sıra o dönem İstanbul İl Jandarma Komutanlığında görevli Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve gazeteciler Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan, Faruk Mercan, Ercan Gün'ün aralarında bulunduğu 28'i tutuklu 8'i firari 51 kişi hakkında üçüncü bir iddianame hazırladı. Bu iddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ana dava ile birleştirildi.
* Bu son iddianamede, öncekilerden farklı olarak FETÖ'nün cinayete "yol verdiği" değil, "direkt iştirak ettiği" yönünde delillere yer verildi. Cinayetin doğrudan Gülen'in azmettirmesi ile işlendiği öne sürüldü.

DEŞİFRE OLUNCA TEHDİT ETTİLER

* Selim Berna Altay dışında Fikret Seçen, Muammer Akkaş, Hikmet Usta gibi ilk başta Dink soruşturması ve davasına bakan hakim ve savcıların tamamına yakını FETÖ'den tutuklandı veya yurtdışında kaçtı. Seçen, Akkaş, Usta ve Öz halen FETÖ firarisi olarak aranıyor.
* Öte yandan Ali Fuat Yılmazer, 16 Mart 2017'de mahkemedeki savunmasında "Gülen grubu bugün de benim için terör örgütü değil. Siz ileride hiç yargılanmayacağınızı mı düşünüyorsunuz" diyerek mahkeme heyetini tehdit ett. Azılı FETÖ'cüler zaman zaman benzer tehditlerle hakimlere ve savcılara gözdağı vermeye çalıştı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun olarak nitelendirilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Bu sürede yapılan soruşturma ve yargılamalarla tetikçi ve arkasındakiler ortaya çıkarılmaya çalışıldı. Cinayette parmağı olduğu iddiasıyla yargılanan birçok kamu görevlisi FETÖ'cü çıktı. Dosyayı 3 yıl boyunca sumen altı eden Fikret Seçen, Muammer Akkaş, Hikmet Usta gibi ilk başta Dink soruşturması ve davasına bakan hâkim ve savcıların tamamına yakını FETÖ'den tutuklandı veya yurtdışına kaçtı. Dink cinayeti, Emniyet ve Jandarma İstihbarat'taki FETÖ üyeleri tarafından bilinmesine rağmen herhangi bir önlem alınmadı, cinayet özellikle başta Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarını yürütecek İstanbul Emniyeti ve TSK'nın dizayn edilebilmesi için 'araç' olarak kullanıldı. Savcılık, Dink cinayetini "FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun" ve "yol verilen cinayet" olarak nitelendirdi.


26 SANIĞA MÜEBBET
Aralarında eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de bulunduğu 26 sanık ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli yıl oranlarında hapis cezalarına çarptırıldı. 39 sanık hakkında beraat ve düşme kararı verildi. 13 firarinin dosyası ayrıldı. Dosya istinaf tarafından onaylandı, Yargıtay incelemesi ise halen sürüyor.

Dink cinayetinde FETÖ'cü jandarmaların rolü Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili cinayete iştirak ettikleri iddiasına ilişkin jandarma görevlilerine yönelik yürütülen soruşturmada, aralarında dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Öz'ün de bulunduğu 14 şüpheli tutuklandı.

16.08.2016


AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin soruşturma, cinayetten 9 yıl sonra, FETÖ/PDY bağlantılı oldukları ileri sürülen kamu görevlilerinin ardından dönemin jandarma görevlilerine de uzandı.

Savcılık, 27 Temmuz ve akabindeki günde aralarında dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ile Trabzon ve İstanbul Jandarma İstihbarat görevlileri ile gazeteci Ercan Gün'ün de bulunduğu 30 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.

Gözaltı kararı verilen ve cinayet döneminde yüzbaşı olan Yarbay Muharrem Demirkale ile astsubay Yavuz Karakaya'nın, 15 Temmuz FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandığı ortaya çıktı.

Soruşturmayı yürüten savcılık, belli aralıklarla şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi talimatını verdi.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na 2 Ağustos'ta getirilen ilk şüpheliler Jandarma Uzman Çavuş Abdullah Dinç ile Esenyurt Belediyesi Zabıta Müdürü olan eski Uzman Jandarma Yusuf Bozca, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, FETÖ/PDY'ye üye olma ve kasten öldürme" suçlarından tutuklanmaları istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi. Hakimlik, Abdullah Dinç'in tutuklanmasına karar verirken, Bozca'nın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına hükmetti. Savcılık, serbest bırakılma kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren nöbetçi hakimlik, Bozca'nın da aynı suçlardan tutuklanmasına karar verdi.

Adliyeye 6 Ağustos'ta getirilen dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinden Ergün Yorulmaz tutuklandı.

Soruşturmayı yürüten savcılık, 8 Ağustos'ta ise jandarma astsubaylar Emre Cingöz, Mustafa Küçük ve Mikdat Özbek ile eski uzman çavuşlar Rahmi Özer ile Musa Yıldırım'ı, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, FETÖ/PDY'ye üye olma ve kasten öldürme" suçlarından tutuklanmaları istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti.

"Cinayetin sonucuna hizmet edecek şekilde hareket"

Şüphelilerin ifadelerini alan nöbetçi hakimlik, zanlılardan Emre Cingöz'ün, Hrant Dink cinayetinin olduğu 19 Ocak 2007'de olay yerinde olduğu gerekçesiyle "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, FETÖ/PDY'ye üye olmak ve kasten öldürme suçuna iştirak" suçlarından tutuklanmasına, diğer 4 şüphelinin adli kontrol tedbirleri uygulanması şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.

Nöbetçi hakimliğe 10 Ağustos'ta tutuklama istemiyle 8 şüpheli sevk edildi. Şüphelilerden jandarma görevlileri Volkan Şahin, Şeref Ateş, Okan Şimşek, Hüseyin Yılmaz ve Gazi Günay, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve terör örgütü üyeliği" suçlarından tutuklandı, 3 şüpheli adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldı.

Hakimliğin kararında, "Şüphelilerin Hrant Dink'in öldürülmesi olayında yargılanan bazı şüphelilerle irtibatta olmaları, bir kısmının Dink'in ev ve iş yeri çevresinde olaydan yaklaşık 4 ay kadar önce baz verecek şekilde görevlendirme yazısı olmaksızın bulunmaları, diğer şüphelilerle ve yargılananlarla fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek cinayetin işleneceğini bildikleri halde, örgütün hedefleri doğrultusunda İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün görev ve kadro itibarıyla ele geçirebilmek için bu cinayetin sonucuna hizmet edecek şekilde hareket ettikleri, dosya arasında bulunan HTS raporları, baz ve sinyal bilgileri değerlendirme raporları, cinayetin öncesinde ve sonrasındaki hareket tarzları göz önüne alındığında, müspet suçları işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve üzerilerine atılı suçların CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması nazara alınarak tutuklanmalarına karar verilmiştir." denildi.

Dink cinayeti ilk kurşun

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Gökalp Kökçü tarafından hazırlanan şüpheliler ile ilgili tutuklama istemli sevk yazısında, kamu görevlilerinin bir kısmı hakkında dava açıldığı ancak jandarma ile ilgili olarak o dönem itibarıyla yapılan tespit ve delillere ulaşılamadığı için, cinayetin jandarma ayağının soruşturmadan ayrıldığı anımsatıldı.

Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında bilgilere yer verilen sevk yazısında, ''15 Temmuz başarısız darbe kalkışması ile gelinen son noktada şüphelilerin eylemlerini sadece silahlı terör örgütüne yönetici ya da üye olmak, kasten öldürmeye iştirak olarak nitelendirmek hukuki tavsikten uzak olacaktır. Başarısız darbe kalkışmasına giden süreçte Hrant Dink cinayeti bu yolda, bu amaç için attırılan ilk kurşun olması nedeniyle şüphelilerin eylemlerinin 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçu kalıbına uyduğu anlaşılmaktadır.'' denildi.

Cinayette FETÖ itirafı

Soruşturma kapsamında sevk edildiği mahkemece adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılan, savcının itirazı üzerine tutuklanan eski uzman jandarma Yusuf Bozca ifadesinde, Dink cinayetinin FETÖ/PDY üyelerince organize edildiğini ve darbe girişimi temellerinin bu cinayetle atıldığını anlattı.

Bozca cinayetle ilgili FETÖ'yü şöyle itiraf etti:

"Hrant Dink cinayeti, FETÖ/PDY'ye mensup kişilerce organize edildi ve cinayetin işlenmesine göz yumuldu. Bu cinayet sonrasında jandarmada ve emniyet birimlerinde tasfiyeler başladı. Bu tasfiyelerden sonra Fetullahçı yapılanmaya mensup kişiler, tasfiye edilen kişilerin yerlerine görev aldı. 2007 yılından gelmiş olduğumuz süreç göz önüne alındığında, 15 Temmuz günü gerçekleşen darbe girişiminin temellerinin bu cinayetle atıldığını düşünüyorum. Tüm olayları bir bütün olarak değerlendirdiğimde, Yüzbaşı Muharrem Demirkale ve onunla aynı görüşe sahip olan TSK personellerinin Hrant Dink cinayetinin işlenmesinde dahli olduklarını düşünüyorum.

Muharrem Demirkale, benim görev yaptığım dönemde MİT personelleri, emniyet istihbarat ve terörcüler ile adliyede görev yapan savcılarla, bu savcılardan Zekeriya Öz'le ayrıca TSK bünyesinde görev yapan paşalarla sürekli irtibat halindeydi. Benimle birlikte aynı birimde görev yapan Fazlı Gezici, Emre Cingöz, Hacı Şefik Şimşek, Ali Kepir adlı kişiler, Muharrem Demirkale'ye yakın kişilerdi. Bu kişiler Muharrem Demirkale'nin özel ilgi gösterdiği işleri yaparlardı. Normalde bu kişiler sahada görevli olmamalarına rağmen bazen dinleme alarak, dinleme kısmında da görev yaparlardı. Zaten dinleme kısmında görevli personel yoktu. Demirkale'nin özellikle dinlenilmesini istediği kişileri sadece bunlar dinlerdi. Ayrıca Muharrem Demirkale kendinden rütbece düşük olan astsubaylardan hangisi olduğunu tam hatırlamamakla birlikte Şeref Ateş ya da Yavuz Karakaya'ya 'abi' diye hitap ederdi. Normalde kendisi yüzbaşı rütbesinde, Ateş ve Karakaya astı olarak astsubay rütbesinde görev yapmaktaydı. Diğer astlara da 'abicim' diye hitap ederdi.''

Hrant Dink cinayeti FETÖ'nün ilk kurşunu!

Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında mahkemeye sevk edilen Jandarma Uzman Çavuş Abdullah Dinç'in tutuklanmasına karar verildi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında 2 şüpheli emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanmaları talebi ile nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Soruşturma savcısı Gökalp Kökçü’ye ifade veren şüphelilerin cinayet günü tetikçi Ogün Samast’ı izleyen İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube’de görevli Abdullah Dinç ve Yavuz Bozca oldukları belirtildi. 

Savcı Gökalp Kökçü hakimliğe gönderdiği sevk yazısında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Dink cinayetinin “Şiddet içeren bir başlangıç eylemi” olduğuna vurgu yapan Kökçü, “Hrant Dink cinayeti, Anayasa dışı bir güç merkezi olarak kamu kurum ve kuruluşlarında Fethullah Gülen cemaati adı altında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü olarak örgütlenen yapının, yasama, yürütme, yargı ve diğer tüm devlet kurumlarını silahlı kuvvetler ve emniyet teşkilatını denetimlerine almak için şiddet içeren bir başlangıç eylemidir” ifadelerini kullandı. Kamu görevlilerinin cinayete iştirak ettiklerini belirten savcı Kökçü, “Dink cinayeti eylemini gerçekleştirenler eylemi planlayıp, Dink’in öldürülmesi eylemini engellememişler, aksine suça iştirak etmişlerdir” dedi. 

DİNÇ TUTUKLANDI

Kökçü, “15 Temmuz başarısız darbe kalkışmasına giden süreçte Hrant Dink cinayeti bu yolda ve bu amaç için attırılan ilk kurşun olması nedeniyle; şüphelilerin eylemlerinin TCK’nın 309/1-2 (Darbeye teşebbüs) maddesinde tanımlanan suç kalıbına uyduğu anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı. Öte yandan Uzman Çavuş Dinç’in tutuklanmasına karar verilirken, Bozca’nın serbest bırakılması kararlaştırıldı. 

DOSYA İSTİNAF TARAFINDAN ONAYLANDI

* 13 Haziran 2019'da tetikçi ve arkadaşlarının dosyası, zaman aşımı yakın olduğu için ayrıldı ve mahkeme 17 Temmuz 2019'da dosyası ayrılan 9 sanıktan 7'sine 2,5 yıldan 99,5 yıla kadar hapis, 2 sanığın beraatine karar verdi.
* Kamu görevlileri ve gazetecilerin yargılanması 26 Mart 2021'de tamamlandı. 131 duruşma yapılan davada 26 sanık mahkum olurken, 39 sanık hakkında beraat ve düşme kararları verildi, 13 firari sanığın dosyaları ayrıldı. Sanıklardan FETÖ'cü eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek ağırlaştırılmış müebbet, eski albay Muharrem Demirkale ve Yavuz Karakaya müebbet hapse mahkum edildi.
* Kararda, Dink cinayetinin FETÖ'nün talimatları, amaç ve idealleri doğrultusunda işlendiğini vurgulandı.
* Dosya istinaf tarafından onaylandı, Yargıtay incelemesi ise halen sürüyor.

BAZI YOLLAR TRAFİĞE KAPATILACAK

HRANT DİNK DAVASINDA FLAŞ GELİŞME

FETÖ'NÜN HAMİSİ KILIÇDAROĞLU!

HRANT DİNK SUİKASTINDA FLAŞ GELİŞME