FETÖ'nün yeni elebaşı kim olacak? Yeni çıkış tehlikesi! Son ümitleri 2028 seçimleri...
Fetullahçı Terör Örgütü teröristbaşı Fetullah Gülen dün 1999 yılından beri kaçak olarak yaşadığı ABD'de öldü. Elebaşı Gülen'in ölmesinin ardından örgüt içinde taht savaşları başlarken Gülen'in yerine hangi ismin geçeceği ve örgütün yeni hamlelerinin ne olacağı merak ediliyor. Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür kaleme aldığı köşe yazısında örgüte dikkat edilmesi gerektiğini vurgularken "Yeni bir çıkış planlayacaklar" ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün yeni elebaşı kim olacak? Yeni çıkış tehlikesi! Son ümitleri 2028 seçimleri...
Giriş:22.10.2024 09:08 Güncelleme:22.10.2024 09:24
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, 1999'dan bu yana kaçak olarak yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri'nde öldü.
FETÖ lideri Gülen'in ölüm haberi dün sabah saatlerinde örgüte yakın internet sitelerinde duyuruldu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da yaptığı açıklamada, elebaşı Gülen'in öldüğünün istihbarat kaynaklarınca doğrulandığını söyledi.
"İSTERDİK Kİ ÖMÜR BOYU HAPİSLERDE ÇÜRÜSÜN"
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, FETÖ elebaşının ölümüne ilişkin, "İsterdik ki yaptıklarının hesabını versin, ömür boyu hapislerde çürüsün. İlahi adaletten kaçması mümkün değildir." dedi.
Fetullah Gülen'in ölmesi Türkiye'de sevinçle karşılanırken çok sayıda esnaf Gülen'in ölmesinin ardından vatandaşlara sattıkları ürünleri ücretsiz dağıttı.
Elebaşının ölmesi sonrası örgütte de güç savaşları başlarken terör örgütünün yeni elebaşının kim olacağına yönelik çeşitli iddialar var.
Fetullah Gülen'in ölmesinin ardından Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür örgüt içindeki son durumu ele alan "FETÖ'de şimdi neler yaşanacak? Bu hamle hafife alınmamalı..." isimli bir köşe yazısı kaleme aldı.
İşte Övür'ün yazısı...
SİNSİCE İHANET
Geçmişten günümüze devletleri içeriden ve dışarıdan çökertmek isteyen farklı kılıklara girmiş onlarca terör örgütü gelip geçti. Kanlı sonuçlara yol açan, ağır bedeller ödetenler de oldu, kısa sürede yükselip hızla kaybolanlar da. Ama hiçbiri Türkiye'nin başına bela edilen FETÖ kadar dini ve insani değerleri sinsice kullanıp aynı anda ihanete, vahşete, ikiyüzlülüğe imza atarak küresel çapta etkili olmadı.
Onu böylesine etkili küresel boyuta taşıyan da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batı'nın patronu ABD emperyalizminin soğuk savaş dönemi stratejik hesaplarının bir aparatı olarak seçilmesiydi. Bir Gladyo yapısı olarak inşa edildi. İngiltere'den İsrail'e Batı cephesinin o yapıyı sahiplenmesi de tesadüf değil.
EMPERYALİZMİN ÖZEL PROJESİ
Türkiye merkezli olması, Türkiye'yi hedefe koyması ve örgütün dünyanın 170'i aşkın ülkesinde varlık göstermesi de bilinçli bir seçimdi. Pakistan ve Irak gibi birçok ülkede benzer örgütler devreye sokuldu ama hiçbiri Türkiye'den çıkan FETÖ kadar etkili olmadı. Bunda kuşkusuz Türkiye'nin tarihsel derinliği kadar İslam ve azgelişmiş ülkeler için rol model oluşunun etkisi büyük. FETÖ tam da bu nedenle küresel emperyalizmin özel bir projesiydi.
Ölümü elbette örgüt içinde bir sarsıntıya yol açacak, son dönemde çok gündeme gelen örgüt içi ayrılıklar da tartışılacak, hatta ayrılıp gidenler bile olacak. Ancak Batı emperyalizmi, CIA-MOSSADMI6 ve BND gibi istihbarat örgütlerine adam yetiştiren, dahası bulunduğu 178 ülkenin devlet kurumlarına sızan böylesine kullanışlı bir yapıdan asla vazgeçmez.
İKTİDAR KAVGASI BAŞLADI
Şu anda FETÖ içinde birbirini yerden yere vuran, darbecilik ve hırsızlıkla suçlayan, derin bir iktidar kavgasına tutuşan 4-5 gruptan söz ediliyor. Avrupa kanadı, Şeffafçılar, Ankara grubu ve Mustafa Özcan grubu gibi...
En etkilisi ise örgütün kasasını ve mahrem imamlarını elinde tutan Mustafa Özcan ile Cevdet Türkyolu ikilisi... Bu güç nedeniyle Özcan'ın FETÖ elebaşı Gülen'in yerine geçmesi ihtimalinden söz edildiği gibi tam tersine, onun gaddar olduğu, parasal ilişkilere girdiği, darbeciliği ve tabanda sevilmediği nedeniyle olmayacağı da söyleniyor. Bu da daha dini yanı ağır basan, arka planda Mustafa Özcan'ın olduğu bir "kukla" ismi öne çıkartıyor.
FETÖ'cü Suat Yıldırım, Abdullah Aymaz, kız kardeşinin damadı Adem Kalaç bu isimlerden bazıları.
YENİ BİR ÇIKIŞ PLANLAYACAKLAR
Başına kim gelirse gelsin, Türkiye'nin mücadelesiyle zaten kan kaybeden bu ihanet şebekesi, Gülen'in ölümüyle biraz daha sendeleyecek. Gülen kadar şeytani bir aklı bulmaları da zor. Yeni yapılanma da kısa sürede bitmeyecek. Hatta bitmemesi için hem CIA-MOSSAD gibi kirli yapılar hem de örgütten beslenen geride kalanlar farklı yönetmelerle kasetlerini, konuşmalarını çok daha "kutsal" hâle getirerek yeni bir çıkış planlayacaklar.
Gülen kadar etkili olmasalar da bu hamle hafife alınmamalı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın tespiti ve çağrısı gibi çok yönlü mücadeleye devam edilmeli:
"Bu karanlık örgütün lideri ölmüştür. Bu ölüm haberi bizi rehavete, gevşemeye itmeyecektir. Bu örgüt, milletimizin tarihinde, türüne ender rastlanan bir tehdit odağı olmuştur. Binlerce gencimizi, kutsal değerler adına kandırarak saflarına katmış, bu gençlerimizi kendi vatanlarına, milletlerine, kutsal değerlerine ihanet eden bir makineye dönüştürmüştür. Bu insanlar şimdi yurtdışında, istihbarat servislerinin ellerinde büyük bir zillet içerisinde kendi ülkelerine, milletlerine ve değerlerine karşı bir silah olarak kullanılmaktadır. Bu ölüm vesilesiyle, artık onların üzerindeki büyünün kalkmış olması lazım... Kendilerini gittikleri ihanet dolu bu yanlış yoldan vazgeçmeye; devletleri, milletleri aleyhine karşı çalışmaktan vazgeçmeye davet ediyorum."
OKAN MÜDERRİSOĞLU YAZDI: FETÖ... VE BUNDAN SONRASI!
Gülen'in ölmesi sonrası örgütün Sabah Gazetesi Yazarı Okan Müderrisoğlu da "FETÖ... Ve bundan sonrası!" isimli köşe yazısında örgütün geleceğini değerlendirdi.
İşte Müderrisoğlu'nun köşe yazısı...
SAFLARIN NASIL ŞEKİLLENDİĞİNİ HATIRLAYIN
Şimdi konuşmak kolay tabii. FETÖ elebaşının cehenneme yürüdüğü haberi ile birlikte söylenmeyen söz, yapılmayan yorum kalmadı. Elbette bu, büyük bir ihtiyaçtı da… Lâkin bugün edilen lâfların ağırlığını, dünle birlikte tartmak lâzım. Hele 17-25 Aralık ihaneti açık gerçekliğe dönüşmüşken takınılan tavırları hiç unutmamak gerek. Buna bir de Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne yansıtılan "legal görünümlü illegal yapı" tanımlamasını da eklediğinizde… O tarihten itibaren safların nasıl şekillendiğini tekrar tekrar hatırlatmak durumundayız.
Daha da önemlisi… 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi karşısında, "kontrollü darbe" diyenleri, hiç utanmadan "tiyatro" yakıştırması yapanları, hafıza kayıtlarımızdan asla çıkaramayız. FETÖ üretimi kurgulara abanarak siyaset yapan zihniyetin bugünkü versiyonlarına ise aldanamayız. Halihazırda Türkiye'de iç cepheyi tahkim etmek için verilen mücadeleyi, konjonktürel fırsata çevirip FETÖ ve PKK'ya 2028 yılı için umut vadedenleri de bir kenara not etmeliyiz.
***
Örgüt elebaşının ölmesi, maalesef örgütün ölmesi anlamına gelmiyor. Keşke öyle olsa… Bu tür yapılar, "kullanışlı enstrüman" oldukları müddetçe, himaye edildikleri ülkelerde yaşar ve yaşatılırlar. FETÖ organizasyonunun, ABD ve Almanya ekseninde iki ayrı çizgide var oluş çabasına girişmesi bizce sürpriz olmayacaktır. FETÖ, bir CIA Projesi'dir. Türkiye'yi taciz etmek, kimi Balkan, Orta Asya ve Afrika ülkesini ise ABD yörüngesinde tutmak için halâ bir aparattır. Para kaynakları tam olarak kurutulmadığı gibi sempatizanları da mevcuttur. Bir yabancı istihbarat teşkilatı ile masonik localar benzeri mahrem karakterde örgütlenen FETÖ'nün, bundan sonra kendi içinde güç paylaşımı kavgası vermesi kuvvetle muhtemeldir. Ancak örgütü koruyan üst akıl, parçalanması yerine ya görev dağılımına gidecek ya da dönüşümlü roller vererek çekirdek yapının muhafazası için her türlü aracı kullanmaktan geri durmayacaktır.
***
FETÖ ve benzeri yapılar çözüldükten sonra da tehlikeli olmaya devam edebilmektedir. Neden? Çünkü bir "örgüt ekolü" oluşturabilmekte ve yeni elemanlar devşirmeyi kesintisiz sürdürebilmektedir. Bundan da vahimi FETÖ metotlarının, devletin farklı mekanizmalarında bir şekilde varlığını hissettirmesi, illegal yollara sapmaya meyilli bürokratlara ilham kaynağı olabilmesidir. Ki bunun türevlerinden biri, kamuoyunun yakından bildiği bir organize suç örgütü yöneticisine dönük operasyon kapsamında Ankara emniyeti bünyesinde tezahür edebildi.
"SON ÜMİTLERİ 2028 SEÇİMLERİ OLACAK"
Bugünden itibaren…
FETÖ Diasporası olarak adlandırılan örgütün yurtdışı ayağının kırılması, sosyal medya manipülasyonları yapan sesinin kısılması öncelikli meseleler arasındadır.
Örgütün kripto unsurlarının deşifresi ne kadar mühim ise kural dışı yöntemlerine başvurmaya eğilimli kamu görevlilerinin tasfiyesi de o kadar mühimdir.
Ve nihayet…
FETÖ bulaşığı kim var ise… Günlük yaşamın içinde de olsalar, belli bir mesafe korunmalı, devlette düzenli kontrol ve ayıklama kararlığı canlı tutulmalıdır.
Örgütün ve kuklacılarının son ümidi 2028 seçimleridir. Uyanık olmak her zamankinden daha da hayatidir.