FETÖ ve DEAŞ'ın ortaklığının sırrı
Orta Asya imamının da aralarında bulunduğu Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticileri bundan birkaç hafta önce bir 'Türki Cumhuriyet'te örgüt toplantısı yaptı. Toplantıya katılanlar arasında Türkiye'den kaçmış imamlar da vardı. Orta Asya imamı; o toplantıda "IŞİD, CHP yürüyüşüne saldıracak. Sonra ortalık karışacak. Erdoğan'ı 15 Temmuz'un yıldönümünde göndereceğiz" dedi.
FETÖ ve DEAŞ'ın ortaklığının sırrı
Giriş Tarihi: 9.7.2017 11:33 Son Güncelleme Tarihi: 9.7.2017 11:52
Orta Asya imamının da aralarında bulunduğu Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticileri bundan birkaç hafta önce bir 'Türki Cumhuriyet'te örgüt toplantısı yaptı. Toplantıya katılanlar arasında Türkiye'den kaçmış imamlar da vardı. Orta Asya imamı; o toplantıda "IŞİD, CHP yürüyüşüne saldıracak. Sonra ortalık karışacak. Erdoğan'ı 15 Temmuz'un yıldönümünde göndereceğiz" dedi.
Bir DEAŞ eylemiyle fitili ateşleyip Erdoğan'ı bertaraf etme planı… İlginç, gizemli, ama -Türkiye o kadar komplonun hedefi olduktan sonra- şaşırtıcı değil. Yine de haber değeri var. Zira DEAŞ'la Orta Asya ülkelerindeki FETÖ yapılanması arasındaki ilişki, henüz sırrı çözülmüş bir ilişki değil.
Atatürk Havalimanı'na -darbe girişiminden sadece 20 gün önce- 28 Haziran 2016'da düzenlenen DEAŞ saldırısı bu sırrı çözecek anahtar terör saldırılarından biri. Keza Abdulkadir Masharipov adlı teröristin 2017'nin ilk günü Reina'ya düzenlediği saldırı da…
DEAŞ'ın Orta Asya'daki hücrelerince gerçekleştirilen her iki saldırıda da FETÖ'nün Orta Asya yapılanmasının izleri görülüyor. Ne var ki bu istihbari bilgiyi, bir hukuki kanıta dönüştürmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Kurum ismi vermeyeyim ama devlet bu konuyu derinlemesine araştırıyor.
Bilinen bir şey var ki, o da Orta Asya'nın, DEAŞ için çok önemli bir insan kaynağı merkezi olduğu. Kırgız, Özbek ve Uygur DEAŞ hücreleri ile Suriye'deki DEAŞ yapılanması arasında güçlü bir bağ var. Teröristlerin bir kısmı Suriye'de savaşa gitmiş, bir kısmı Suriye'ye hiç gitmemiş olsa bile ülkelerinde DEAŞ adına faaliyet yürütüyorlar.
DEAŞ'ın, CHP Genel Başkanı'na saldırı düzenleyeceği istihbaratı, hem devlet tarafından, hem de bağımsız kaynaklarca Kılıçdaroğlu'na ve yürüyüşe katılan yakın çevresine iletildi. Bağımsız kaynaklarca iletilen bilgi şu minvaldeydi:
"DEAŞ'ın, Kılıçdaroğlu'na saldıracağı yönünde bilgiler var. En kuvvetli olasılık da örgütün bir süredir kullandığı yöntem olan araçla hedefin üzerine sürme. (İngiltere'de bu tür pek çok terör saldırısı yapıldı.) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bu konudaki uyarılarını ciddiye alın."
HÜCREYİ KAYSERİ EMNİYETİ ÇÖKERTTİ
Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırı, Kocaeli Emniyeti'nin, gelen istihbaratlar doğrultusunda kod adı 'Ebu Hüseyin' olan O. K.'yı -eylemde kullanacağı araçta- yakalamasıyla engellendi. Araca provokasyon amacıyla AK Parti flamaları konulmuştu.
Kılıçdaroğlu'na saldırıda kullanılacak araç Kayseri'de kiralanmıştı. Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nden aldığım bilgilere göre Kılıçdaroğlu'na suikast planı yapan DEAŞ hücresi bir süredir takipteydi. Operasyon sonucunda 8 şüpheli gözaltına alındı. Şüpheliler İl Emniyet Müdürü İbrahim Kulular'ın koordinasyonunda sorgulandı. Hatta sorgunun bir kısmına Kulular bizzat katıldı.
İlk ifadelerinde örgüt bağlantılarını ve eylem planlarını ikrar ettiler. Ayrıntılı sorgulama sonucunda DEAŞ'ın Türkiye yapılanması ile ilgili önemli bilgilere ulaşılması bekleniyor.
Kayseri, DEAŞ'ın örgütlenmeye çalıştığı şehirlerden biri. Ancak 2016 yılından beri yürütülen operasyonlarla örgütün beli kırıldı. 14 Kasım 2016'da Kayseri Emniyeti 12 kişiyi DEAŞ şüphelisi olarak gözaltına aldı. 18 Ocak 2017'de 11 kişi, 3 Mart 2017'de 2 kişi, 6 Nisan 2017'de 8'i Suriye uyruklu 11 kişi DEAŞ şüphelisi olarak gözaltına alındı.
CHP yürüyüşüne yönelik provokasyon planı, saldırıdan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine küresel bir kampanya başlatılmasını ve bir süredir sistematik biçimde işlenen diktatör söyleminin 'ana muhalefet partisi liderini ortadan kaldıran tiran söylemi'ne evrilmesiyle uluslararası müdahale ortamı yaratılmasını kapsıyordu. Elbette sokak eylemleriyle birlikte…
Kılıçdaroğlu'na yönelik bir saldırıdan sonra Gezi benzeri bir kalkışmanın planlandığı yönünde istihbari bilgiler var. Büyükada'da geçtiğimiz hafta yapılan toplantı buna kanıt olarak gösteriliyor. 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştirildiği gün yapılan toplantıyı andıran bu toplantıya katılan, ikisi Alman ve İsveç vatandaşı 11 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan Günal Kurşun FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle (Today's Zaman'da yazılar yazdı) Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilmiş bir öğretim üyesi.
2012'den bu yana, hele de son olarak 15 Temmuz 2016'da öyle şeyler yaşandı ki CHP Lideri'ne yönelik bir saldırıdan sonra sokakları karıştırma planı hiç şaşırtıcı gelmiyor. En büyük komploları bile sürpriz olarak görmeyecek kadar yükseldi şaşırma eşiğimiz.
Tıpkı FETÖ gibi DEAŞ da Türkiye'ye yönelik operasyonların önemli bir aparatı. Bu son saldırı planının talimatı Suriye'deki DEAŞ merkezinden geldi. Bununla birlikte DEAŞ'ın, kendi aklıyla CHP'nin yürüyüşünü hedef seçmesi düşünülemez. İşte o noktada FETÖ'nün Orta Asya imanının söylemine yansıyan plan devreye giriyor.
Yeri gelmişken FETÖ'nün firari kalemşörlerinden Emre Uslu'nun 22 Haziran'da attığı tweeti hatırlatalım:
"RTE rejimini tanıyorsam, Adalet yürüyüşüne, kitlelerin katılacağı İzmit- İstanbul'a yaklaşınca saldıracaklar."
Kayseri Emniyet Müdürlüğü, hakkında yakalama kararı bulunan Emre Uslu'nun bu tweeti ile ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
AHL SALDIRISI ZİNCİRİN İLK HALKASI
Bu DEAŞ meselesi öyle karmaşık bir hal aldı ki, DEAŞ'a silah gönderildiği dezenformasyonuna dayanan MİT TIR'ları manşetiyle ilgili mahkûmiyet kararına tepki olarak yapılan bir yürüyüş DEAŞ'ın hedefi olabiliyor. Türkiye'yi uluslararası mahkemelerde mahkûm etme amacına matuf bir yalanın aparatı olabildiği gibi, o yalana sahip çıkan bir yürüyüşü de hedef alabiliyor. Amaç yine Türkiye'ye uluslararası müdahale imkânı yaratmak…
DEAŞ, ne kullanışlı bir örgüt değil mi? 'Terör tarihi'nde DEAŞ kadar kullanışlı örgüt yoktur denilebilir. Ne var ki tüm örgütler gibi DEAŞ'ın da kodları çözüldükçe, yani foyası ortaya çıktıkça kullanışlılığı azalacak. 2013'ten beri sistematik biçimde DEAŞ'la ilişkilendirilmeye çalışılan Türkiye, bu örgütün kriptosunu çözmeye başlayan ilk ülke oldu.
Türkiye, aynı zamanda FETÖ'ye karşı 40 yıl sonra başlattığı savaşın sonuçlarını da yeni yeni almaya başlayan bir ülke… Ne var ki henüz yolun başındayız. Kriptoyu bütünüyle deşifre etmek için epey mesaiye ihtiyaç var. FETÖ-DEAŞ bağlantısının çözülmesi bu mesainin en önemli kısımlarından biri. Mesaiye darbe girişiminin 20 gün öncesinden, Haziran 2016 Atatürk Havalimanı (AHL) saldırısından başlamak gerekiyor. Zincirin ilk halkası orası çünkü. Son halka da Emniyet'in hummalı çalışmasıyla engellenen CHP yürüyüşüne yönelik provokasyon… İlk halkayı çözdükten sonra sonuncuyu tamamen çözmek işten bile değil.