KGB ajanı Putin'i devlet başkanı yapmıştı: Kremlin'in anahtarını altın tepside sunan adam.

Çarlar doğuştan iktidar hakkına sahip oluyordu; Vladimir Lenin devrimle iktidara gelmişti; Sovyet Komünist Partisi'nin genel sekreterleri politbüroya parti kademelerinde tırmanarak geliyor, ülkenin başına geçme sırasını bekliyorlardı. Ancak yirmi yıl önce Vladimir Putin'e Kremlin'in anahtarı altın bir tepside sunuldu.

KGB ajanı Putin'i devlet başkanı yapmıştı: Kremlin'in anahtarını altın tepside sunan adam

Giriş Tarihi: 18.12.2019  08:09 Güncelleme Tarihi: 18.12.2019  08:12

 Rus liderlerin iktidara giden yolu yüzyıllar boyunca hep farklılık gösterdi.

Çarlar doğuştan iktidar hakkına sahip oluyordu; Vladimir Lenin devrimle iktidara gelmişti; Sovyet Komünist Partisi'nin genel sekreterleri politbüroya parti kademelerinde tırmanarak geliyor, ülkenin başına geçme sırasını bekliyorlardı.

Ancak yirmi yıl önce Vladimir Putin'e Kremlin'in anahtarı altın bir tepside sunuldu.

Sovyet gizli istihbarat servisi KGB'nin eski bir ajanı olan Putin, bizzat Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin ve onun yakın çevresi tarafından seçilmiş, Rusya'yı 21'inci yüzyıla taşıma görevi kendisine biçilmişti. Peki ama neden Vladimir Putin?

BBC Türkçe'nin haberine göre Valentin Yumaşev, Vladimir Putin'in Rusya Federasyonu başkanlığına getirilmesinde kilit bir rol oynayan bir isim. Eski bir gazeteci olan Yumaşev, bugün Kremlin'in önemli yetkililerinden biri ve basına çok nadir konuşmasıyla biliniyor. Ancak BBC'yle görüşmeyi ve hikâyesini anlatmayı kabul etti.

Yumaşev, Boris Yeltsin'in en güvendiği danışmanlarından biriydi. Daha sonra Yeltsin'in kızı Tatyana'yla evlenerek önce damadı, ardından da özel kalem müdürü oldu. 1997'de Putin'e Kremlin'deki ilk görevini veren kişi de oydu.

"Yeltsin'in eski özel kalemi görevden ayrılırken bana yardımcılık yapacak çok güçlü bir isim tanıdığını söyledi," diye anlatıyor Yumaşev.

"Böylece beni Vladimir Putin'le tanıştırdı ve birlikte çalışmaya başladık. Putin'in muhteşem bir iş çıkaracağını hemen anladım. Yaratıcı fikirler geliştirmekte, analizlerde ve inandığı bir görüşü savunmakta üzerine yoktu."

Peki bu adamın günün birinde devlet başkanı olabileceği hiç aklından geçmiş miydi?

"Yeltsin'in aklında birkaç aday vardı: Boris Nemtsov, Sergey Stepaşin ve Nikolay Aksenenko gibi. Yeltsin'le birlikte halefinin kim olacağı konusunda birçok görüşme yaptık. Bu görüşmelerden birinde Putin'den de söz ettik."

"Yeltsin bana Putin hakkında ne düşündüğümü sordu. Bence muhteşem bir aday olur, diye yanıtladım. Bence kesinlikle onu göz önünde bulundurmalısınız, dedim. İşleri ele alış biçimine bakınca çok daha büyük görevlere hazır olduğunun anlaşıldığını söyledim."

Ama Putin'in KGB geçmişi kendisi için bir dezavantaj mıydı?

"Putin gibi birçok KGB ajanı, kurumun itibarını kaybettiğini fark edip istifalarını sunmuşlardı. Eski bir KGB ajanı olmasının bizim için hiçbir önemi yoktu. Putin bir liberal ve bir demokrat olduğunu defalarca kanıtlamış, piyasada reformlar yapmaya devam edeceğini göstermişti."

Gizli devir teslim

Ağustos 1999'da Boris Yeltsin, Vladimir Putin'i başbakan olarak atadı. Bu, Yeltsin'in Putin'i devlet başkanlığına hazırladığının açık bir işareti olarak yorumlandı.

Yeltsin'in bir yıl daha görevde kalması bekleniyordu, ancak Aralık 1999'da sürpriz bir şekilde görevi bırakmaya karar verdi.

"Yeni yıla üç gün kala, Yeltsin Putin'i konutuna çağırdı. Görüşmede benim ve yeni özel kalem müdürü Aleksandr Voloşin'in de bulunmasını istedi. Putin'e Temmuz'a kadar görevde kalmayı düşünmediğini, 31 Aralık'ta devlet başkanlığından istifa edeceğini açıkladı.

"Bu bilgiye çok az insan haizdi: Ben, Voloşin, Putin ve Yeltsin'in kızı Tatyana. Yeltsin karısına bile bir şey söylememişti."

Valentin Yumaşev, Yeltsin'in istifa konuşmasını kaleme almakla görevlendirildi.

"Yazması çok zor bir konuşmaydı. Tarihe geçeceği aşikâr olan bir metindi. Verilecek mesaj çok önemliydi. O nedenle o meşhur 'Beni affedin' cümlesini de ekledim.

"Ruslar 1990'lı yıllarda büyük acılar çekmişlerdi. Yeltsin'in bu konuya kesinlikle değinmesi gerekiyordu."

1999 yılının yılbaşı gecesi, Boris Yeltsin Kremlin'deki son ulusa sesleniş konuşmasını kaydetti.

"Odada bulunan herkes şoka girmişti. Metni kaleme alan ben hariç. İnsanlar ağlamaya başlamışlardı. Çok duygusal bir andı.

"Ama haberin dışarı sızmaması çok önemliydi. Resmî açıklamaya daha hâlâ dört saat vardı. Dolayısıyla kimsenin odadan ayrılmasına izin verilmedi. Kapı dışarıdan kilitlendi.

"Kaydı aldım ve televizyon kanalına gittim. Yeltsin'in konuşması öğlen saatinde yayımlandı."

Vladimir Putin geçici devlet başkanı ilan edildi. Üç ay sonra da başkanlık seçimlerini kazandı.

Ailenin bir üyesi mi?

Valentin Yumaşev, çoğu zaman 'Aile'nin bir üyesi' olarak anılır: Aile ile kast edilen 1990'lı yılların sonlarında Boris Yeltsin'in kararlarını etkilediği düşünülen yakın çevresidir.

Yumaşev, bu Aile iddiasının 'bir mit, bir uydurma' olduğunu savunuyor.

Ancak 1990'lı yılların sonlarında, Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin'in sağlığı kötüleşirken, ailesi, dostları ve bazı iş adamlarından oluşan yakın çevresine giderek daha fazla itimat ettiği biliniyor.

Siyaset bilimcisi Valery Solovey, "Putin'in çevresindekilerin böylesi bir etkisi yok," diyor.

"Putin'in fikirlerini aldığı iki grup insan var: Biri Rotenberg kardeşler gibi çocukluk arkadaşları, diğeri de Sovyet KGB'sinde hizmet etmiş kişiler.

"Ama Putin bu insanların sadakatini de gözünde çok büyütmüyor. Yeltsin aile üyelerine güvenirdi. Putin'in ise güvendiği hiç kimse yok."

Hiçbir pişmanlığım yok: Ruslar Putin'e güveniyor'

Putin, önce devlet başkanı sonra başbakan olarak yirmi yıldır Rusya'da iktidarı elinde tutuyor. Bu süre zarfında iktidarın kendisinin etrafında dönmesini sağlayacak bir sistem inşa etti. Onun yönetiminde Rusya, giderek otoriterleşen ve demokratik hak ve özgürlüklerden uzaklaşan bir ülkeye dönüştü.

Solovey, "Yeltsin bir misyonu olduğuna inanıyordu. Putin de öyle," diyor. "Yeltsin kendisini Musa olarak görüyordu. Ülkesini komünizmin köleliğinden kurtarmak istiyordu."

"Putin'in misyonu ise geçmişi geri getirmek. '20'inci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi' olarak nitelendirdiği SSCB'nin çöküşünün intikamını almak istiyor. O ve çevresindeki eski KGB ajanları, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının Batılı istihbarat servislerinin işi olduğunu düşünüyorlar."

Bugünün Vladimir Putin'i, Yumaşev'in hatırladığı liberal figürden epey uzak. Peki Putin'in eski patronu, ona Kremlin'in anahtarını sunduğu için pişmanlık duyuyor mu?

"Hiçbir pişmanlık duymuyorum," diyor Yumaşev. "Rusların Putin'e halen güvendikleri çok açık."

Ancak Yumaşev, Boris Yeltsin'in istifasının tüm Rus liderlere bir ders olması gerektiğini düşünüyor:

"Zamanı geldiğinde koltuğu bırakmak ve gençlere yer açmak, çok mühim bir ders. Yeltsin için bu çok önemliydi."

Putin'in Türkiye'de ajanlık geçmişi: Biz ona Potin derdik

Rus lideri Putin'in 43 yıl önce TÜPRAŞ'ın temelini oluşturan İPRAŞ'ta çalıştığı ortaya çıktı.

10.12.2015 - 05:34..

Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak kriziyle gündeme gelen Vladimir Putin'in, Aliağa'daki Tüpraş'ın inşaatında bir yıl kadar çalışırken aslında KGB ajanı olarak staj yaptığı ortaya çıktı.

"GURBETTE DİYE YAKIN OLMAYA ÇALIŞTIM"

Yeni Asır Gazetesi'nin haberine göre; Putin'in 43 yıl önce Tüpraş'ta birlikte çalıştığı İzmirli Adem Albayrak, o zamanlar ajan olduğundan kuşku duyduklarını, ülkesine döndükten sonra ise emin olduklarını belirterek, "Buz gibi soğuk bir adamdı. Kenarda köşede tek başına takılırdı. Yalnız kalmasın, ailesinden uzakta diye yakın olmaya çalışırdım, acırdım da gurbette diye. Bilseydim Türkiye'ye karşı böyle fütursuzluk yapacağını öyle davranmazdım" dedi.

"BİZ ONA 'POTİN' DERDİK"

Albayrak, bir kez eşi geldiğinde de Kütahya üretimi porselen yemek takımı hediye alarak barakasında ziyaret ettiğini de söyledi. Petkim'den emekli Adem Albayrak, Putin'i 1971 yılı içinde Tüpraş'ın inşaat montajı sırasında tanıdığını belirterek, bütün ayrıntıları Yeni Asır'a anlattı. Albayrak, şunları söyledi:

"Tüpraş'ın akaryakıt tanklarının montaj işi, taşeron bir Rus şirketine verilmişti. Putin de, şirketin en önemli yetkilisiydi. 20 yaşlarında birisi için kuşku çekiyordu. Kazanları kontrol etmek için gelirdi ve bizim yanımıza fazla kalmazdı. Suratı hep asık, soğuk bir adamdı. Biz ona 'Potin' derdik. Turiskin adında başka arkadaşının yanına giderdi hep. Makine mühendisi İlya Neroznak 3. adamdı. Putin sürekli rafinerinin fotoğraflarını çekerdi. Yasak bölgelerin fotoğrafını gizlice çekerken, sivil polisler kaynakçı bir Rus'la birlikte bunları gözaltına aldı. Aliağa Yalı mahallesinde Manisa bağevlerinde kalıyorlardı. Görev esnasında yakalandıkları için Sibirya'ya sürgüne yollayacaklar diye bir korkuları vardı. Diğeri ben oraya gidersem bir daha dönemem, O kadar eziyete katlanamam diyerek evin bahçesinde çam ağaçlardan birine kendini asmıştı. Ağaçta sallanan cesedini polisler buldu. Putin sınır dışı edilince Sibirya'ya gönderildiğini duydum. Yıllar sonra KGB'nin başına gelince duydum adını."

"TÜRKLERİ SEVMEDİĞİNİ O ZAMAN DA GÖSTERDİ"

Türkçe bilen diğer Rus sorumlu İlya'nın, Putin'i görünce çekindiğini gördüğünü belirten Albayrak şöyle konuştu:

"İlya, Putin'e büyük patron derdi. Yahu bu adam 40 yaşlarında üstelik diğerinin de başı konumunda, ondan niye bu kadar çekiniyor diye hayret ederdim. İlya da, Putin'in büyük ihtimalle KGB ajanı olarak gönderilmiş olabileceğini söylemişti. Ciddiye almamıştık. Sınırdışı edilince haklı olduğunu gördük. Türkler'i sevmediğini o zaman da göstermişti. Şimdi yaptıklarına şaşmamak gerek. Tüpraş'ın tank ve diğer montaj işleri 1974 sonlarına doğru bitince Rus firması da Aliağa'dan ayrıldılar. Ben daha sonra Petkim'de çalışmaya başladım. O kişinin şimdiki Rusya Devlet Başkanı Putin olduğunu duyunca büyük bir şok yaşadım."

PUTİN'İN ÖZGEÇMİŞİ

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin, 7 Ekim 1952 Leningrad doğumlu. Annesi fabrika işçisi, babası ise Rus donanmasında denizaltında görev yaptı. 1975 yılında Leningrad Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümünden mezun olduğuna bakılırsa, inşaat, montaj, ticaret gibi konulara hayli uzak olduğunu anlaşılıyor. Ancak o dönemde Rusya rejiminin hırslı, gözüpek gençlerden uluslararası istihbaratta yararlanmayı tercih ettiğinin pek çok örneği görülüyor. Putin okula bir süre ara verip kendisini ispatlamak için özel görevle Türkiye'ye gönderilmişti. 1971-72 yıllarında Tüpraş kurulurken Rus tank montaj firmasının personelden sorumlu amiri kimliğiyle Aliağa'da görevlendirildi.

O yıllarda Sovyetler teknolojik alanda ABD'den bir hayli geriydi. Tüpraş'ın kurulumunda büyük bir ABD şirketi de görev alıyordu. ABD'nin yeni teknolojilerini takip edip benzerini yapmak üzere özellikle gençlerden yararlanmak isteyen Rusya, Putin'i uygun bir aday olarak gördü.

Putin İzmir'de ajanlık yapmış

Rus lideri Putin’in 43 yıl önce Tüpraş’ta birlikte çalıştığı İzmirli Adem Albayrak, o zaman ajan olduğundan kuşku duyduklarını, ülkesine döndükten sonra ise emin olduklarını söyledi.

 9.12.2015  

Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak kriziyle "hedefteki adam" durumuna gelen Vladimir Putin'in, Aliağa'daki Tüpraş'ın inşaatında bir yıl kadar çalışırken aslında KGB ajanı olarak staj yaptığı ortaya çıktı. Putin'in 43 yıl önce Tüpraş'ta birlikte çalıştığı İzmirli Adem Albayrak, o zamanlar ajan olduğundan kuşku duyduklarını, ülkesine döndükten sonra ise emin olduklarını belirterek, "Buz gibi soğuk bir adamdı. Kenarda köşede tek başına takılırdı. Yalnız kalmasın, ailesinden uzakta diye yakın olmaya çalışırdım, acırdım da gurbette diye. Bilseydim Türkiye'ye karşı böyle fütursuzluk yapacağını öyle davranmazdım" dedi.

"Potin diyorlardı"

Albayrak, bir kez eşi geldiğinde de Kütahya üretimi porselen yemek takımı hediye alarak barakasında ziyaret ettiğini de söyledi.

Petkim'den emekli Adem Albayrak, Putin'i 1971 yılı içinde Tüpraş'ın inşaat montajı sırasında tanıdığını belirterek, bütün ayrıntıları Yeni Asır'a anlattı. Albayrak, şunları söyledi: "Tüpraş'ın akaryakıt tanklarının montaj işi, taşeron bir Rus şirketine verilmişti. Putin de, şirketin en önemli yetkilisiydi. 20 yaşlarında birisi için kuşku çekiyordu. Kazanları kontrol etmek için gelirdi ve bizim yanımıza fazla kalmazdı. Suratı hep asık, soğuk bir adamdı. Biz ona 'Potin' derdik. Turiskin adında başka arkadaşının yanına giderdi hep. Makine mühendisi İlya Neroznak 3. adamdı. Putin sürekli rafinerinin fotoğraflarını çekerdi. Yasak bölgelerin fotoğrafını gizlice çekerken, sivil polisler kaynakçı bir Rus'la birlikte bunları gözaltına aldı. Aliağa Yalı mahallesinde Manisa bağevlerinde kalıyorlardı. Görev esnasında yakalandıkları için Sibirya'ya sürgüne yollayacaklar diye bir korkuları vardı. Diğeri ben oraya gidersem bir daha dönemem, O kadar eziyete katlanamam diyerek evin bahçesinde çam ağaçlardan birine kendini asmıştı. Ağaçta sallanan cesedini polisler buldu. Putin sınır dışı edilince Sibirya'ya gönderildiğini duydum. Yıllar sonra KGB'nin başına gelince duydum adını."

"Herkes çekiniyordu"

Türkçe bilen diğer Rus sorumlu İlya'nın, Putin'i görünce çekindiğini gördüğünü belirten Albayrak şöyle konuştu: "İlya, Putin'e büyük patron derdi. Yahu bu adam 40 yaşlarında üstelik diğerinin de başı konumunda, ondan niye bu kadar çekiniyor diye hayret ederdim. İlya da, Putin'in büyük ihtimalle KGB ajanı olarak gönderilmiş olabileceğini söylemişti. Ciddiye almamıştık. Sınırdışı edilince haklı olduğunu gördük. Türkler'i sevmediğini o zaman da göstermişti. Şimdi yaptıklarına şaşmamak gerek. Tüpraş'ın tank ve diğer montaj işleri 1974 sonlarına doğru bitince Rus firması da Aliağa'dan ayrıldılar. Ben daha sonra Petkim'de çalışmaya başladım. O kişinin şimdiki Rusya Devlet Başkanı Putin olduğunu duyunca büyük bir şok yaşadım."

Ajanlığa uygun bir aday

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin, 7 Ekim 1952 Leningrad doğumlu. Annesi fabrika işçisi, babası ise Rus donanmasında denizaltında görev yaptı. 1975 yılında Leningrad Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümünden mezun olduğuna bakılırsa, inşaat, montaj, ticaret gibi konulara hayli uzak olduğunu anlaşılıyor. Ancak o dönemde Rusya rejiminin hırslı, gözüpek gençlerden uluslararası istihbaratta yararlanmayı tercih ettiğinin pek çok örneği görülüyor.

Putin okula bir süre ara verip kendisini ispatlamak için özel görevle Türkiye'ye gönderilmişti. 1971-72 yıllarında Tüpraş kurulurken Rus tank montaj firmasının personelden sorumlu amiri kimliğiyle Aliağa'da görevlendirildi. O yıllarda Sovyetler teknolojik alanda ABD'den bir hayli geriydi. Tüpraş'ın kurulumunda büyük bir ABD şirketi de görev alıyordu. ABD'nin yeni teknolojilerini takip edip benzerini yapmak üzere özellikle gençlerden yararlanmak isteyen Rusya, Putin'i uygun bir aday olarak gördü.

KGB ajanı Putin'i devlet başkanlığına götüren süreç

Rus liderlerin iktidara giden yolu yüzyıllar boyunca hep farklılık gösterdi. Peki hala görevini sürdüren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bir KGB ajanıyken onu devlet başkanlığına getiren süreç nasıl işledi?

Çarlar doğuştan iktidar hakkına sahip oluyordu; Vladimir Lenin devrimle iktidara gelmişti; Sovyet Komünist Partisi'nin genel sekreterleri politbüroya parti kademelerinde tırmanarak geliyor, ülkenin başına geçme sırasını bekliyorlardı.

Ancak yirmi yıl önce Vladimir Putin'e Kremlin'in anahtarı altın bir tepside sunuldu. Sovyet gizli istihbarat servisi KGB'nin eski bir ajanı olan Putin, bizzat Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin ve onun yakın çevresi tarafından seçilmiş, Rusya'yı 21'inci yüzyıla taşıma görevi kendisine biçilmişti.

Peki ama neden Vladimir Putin?'MUHTEŞEM BİR YARDIMCI'

Valentin Yumaşev, Vladimir Putin'in Rusya Federasyonu başkanlığına getirilmesinde kilit bir rol oynayan bir isim.

Yumaşev, Boris Yeltsin'in en güvendiği danışmanlarından biriydi. Daha sonra Yeltsin'in kızı Tatyana'yla evlenerek önce damadı, ardından da özel kalem müdürü oldu. 1997'de Putin'e Kremlin'deki ilk görevini veren kişi de oydu.

"Yeltsin'in eski özel kalemi görevden ayrılırken bana yardımcılık yapacak çok güçlü bir isim tanıdığını söyledi," diye anlatıyor Yumaşev.

"Böylece beni Vladimir Putin'le tanıştırdı ve birlikte çalışmaya başladık. Putin'in muhteşem bir iş çıkaracağını hemen anladım. Yaratıcı fikirler geliştirmekte, analizlerde ve inandığı bir görüşü savunmakta üzerine yoktu."

Peki bu adamın günün birinde devlet başkanı olabileceği hiç aklından geçmiş miydi?

"Yeltsin'in aklında birkaç aday vardı: Boris Nemtsov, Sergey Stepaşin ve Nikolay Aksenenko gibi. Yeltsin'le birlikte halefinin kim olacağı konusunda birçok görüşme yaptık. Bu görüşmelerden birinde Putin'den de söz ettik.

Yeltsin bana Putin hakkında ne düşündüğümü sordu. Bence muhteşem bir aday olur, diye yanıtladım. Bence kesinlikle onu göz önünde bulundurmalısınız, dedim. İşleri ele alış biçimine bakınca çok daha büyük görevlere hazır olduğunun anlaşıldığını söyledim."

Ama Putin'in KGB geçmişi kendisi için bir dezavantaj mıydı?

"Putin gibi birçok KGB ajanı, kurumun itibarını kaybettiğini fark edip istifalarını sunmuşlardı. Eski bir KGB ajanı olmasının bizim için hiçbir önemi yoktu. Putin bir liberal ve bir demokrat olduğunu defalarca kanıtlamış, piyasada reformlar yapmaya devam edeceğini göstermişti."

GİZLİ DEVİR TESLİM

Ağustos 1999'da Boris Yeltsin, Vladimir Putin'i başbakan olarak atadı. Bu, Yeltsin'in Putin'i devlet başkanlığına hazırladığının açık bir işareti olarak yorumlandı.

Yeltsin'in bir yıl daha görevde kalması bekleniyordu, ancak Aralık 1999'da sürpriz bir şekilde görevi bırakmaya karar verdi.

"Yeni yıla üç gün kala, Yeltsin Putin'i konutuna çağırdı. Görüşmede benim ve yeni özel kalem müdürü Aleksandr Voloşin'in de bulunmasını istedi. Putin'e Temmuz'a kadar görevde kalmayı düşünmediğini, 31 Aralık'ta devlet başkanlığından istifa edeceğini açıkladı.

Bu bilgiye çok az insan haizdi: Ben, Voloşin, Putin ve Yeltsin'in kızı Tatyana. Yeltsin karısına bile bir şey söylememişti."

Valentin Yumaşev, Yeltsin'in istifa konuşmasını kaleme almakla görevlendirildi.

"Yazması çok zor bir konuşmaydı. Tarihe geçeceği aşikâr olan bir metindi. Verilecek mesaj çok önemliydi. O nedenle o meşhur 'Beni affedin' cümlesini de ekledim.

"Ruslar 1990'lı yıllarda büyük acılar çekmişlerdi. Yeltsin'in bu konuya kesinlikle değinmesi gerekiyordu."

1999 yılının yılbaşı gecesi, Boris Yeltsin Kremlin'deki son ulusa sesleniş konuşmasını kaydetti.

"Odada bulunan herkes şoka girmişti. Metni kaleme alan ben hariç. İnsanlar ağlamaya başlamışlardı. Çok duygusal bir andı.

Ama haberin dışarı sızmaması çok önemliydi. Resmî açıklamaya daha hâlâ dört saat vardı. Dolayısıyla kimsenin odadan ayrılmasına izin verilmedi. Kapı dışarıdan kilitlendi.

Kaydı aldım ve televizyon kanalına gittim. Yeltsin'in konuşması öğlen saatinde yayımlandı."

Vladimir Putin geçici devlet başkanı ilan edildi. Üç ay sonra da başkanlık seçimlerini kazandı.

'AİLENİN BİR ÜYESİ Mİ?

Valentin Yumaşev, çoğu zaman 'Aile'nin bir üyesi' olarak anılır: Aile ile kast edilen 1990'lı yılların sonlarında Boris Yeltsin'in kararlarını etkilediği düşünülen yakın çevresidir.

Yumaşev, bu Aile iddiasının 'bir mit, bir uydurma' olduğunu savunuyor.

Ancak 1990'lı yılların sonlarında, Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin'in sağlığı kötüleşirken, ailesi, dostları ve bazı iş adamlarından oluşan yakın çevresine giderek daha fazla itimat ettiği biliniyor.

Siyaset bilimcisi Valery Solovey, "Putin'in çevresindekilerin böylesi bir etkisi yok," diyor.

"Putin'in fikirlerini aldığı iki grup insan var: Biri Rotenberg kardeşler gibi çocukluk arkadaşları, diğeri de Sovyet KGB'sinde hizmet etmiş kişiler.

Ama Putin bu insanların sadakatini de gözünde çok büyütmüyor. Yeltsin aile üyelerine güvenirdi. Putin'in ise güvendiği hiç kimse yok."

'HİÇBİR PİŞMANLIĞIM YOK: RUSLAR PUTİN'E GÜVENİYOR'

Putin, önce devlet başkanı sonra başbakan olarak yirmi yıldır Rusya'da iktidarı elinde tutuyor. Bu süre zarfında iktidarın kendisinin etrafında dönmesini sağlayacak bir sistem inşa etti. Onun yönetiminde Rusya, giderek otoriterleşen ve demokratik hak ve özgürlüklerden uzaklaşan bir ülkeye dönüştü.

Solovey, "Yeltsin bir misyonu olduğuna inanıyordu. Putin de öyle," diyor. "Yeltsin kendisini Musa olarak görüyordu. Ülkesini komünizmin köleliğinden kurtarmak istiyordu."

"Putin'in misyonu ise geçmişi geri getirmek. '20'inci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi' olarak nitelendirdiği SSCB'nin çöküşünün intikamını almak istiyor. O ve çevresindeki eski KGB ajanları, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının Batılı istihbarat servislerinin işi olduğunu düşünüyorlar."

Bugünün Vladimir Putin'i, Yumaşev'in hatırladığı liberal figürden epey uzak. Peki Putin'in eski patronu, ona Kremlin'in anahtarını sunduğu için pişmanlık duyuyor mu?

"Hiçbir pişmanlık duymuyorum," diyor Yumaşev. "Rusların Putin'e halen güvendikleri çok açık."

Ancak Yumaşev, Boris Yeltsin'in istifasının tüm Rus liderlere bir ders olması gerektiğini düşünüyor:

"Zamanı geldiğinde koltuğu bırakmak ve gençlere yer açmak, çok mühim bir ders. Yeltsin için bu çok önemliydi."

Putin'in Stasi kimliği Almanya'da bulundu

12 Aralık 2018

Telif hakkıBSTU Image captionVladimir Putin Stasi kimlik kartı aldığında 33 yaşındaydı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Doğu Almanya'da KGB ajanı olarak görev yaptığı sırada kendisine verildiği belirtilen Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı (Stasi) kimlik kartı ortaya çıktı.

Kimlik kartı, Almanya'nın Dresden kentindeki arşivlerde KGB ve Stasi arasındaki işbirliğine ilişkin araştırma yapıldığı sırada bulundu.

Doğu Almanya'da Sovyetler Birliği'nin ajanı olarak görev yapan Putin'in kimliği 1985'te aldığı anlaşılıyor.

Kimlik kartının Putin'e Stasi binalarına giriş imkanı tanıdığı belirtiliyor, ancak bu onlar adına casusluk yaptığı anlamına gelmiyor.

Stasi Arşiv Bürosu (BStU) Salı günü yaptığı yazılı açıklamada, Putin'e "KGB ajanı olarak faaliyetlerini Stasi ile işbirliği içinde yürütebilmesi için kimlik kartı verildiğini" duyurdu.

Bakanlık, sıradan vatandaşları izlemek ve birbirleri hakkında bilgi sızdırmaları için teşvik etmekle ün salmıştı.

Stasi Arşiv Bürosu'ndan yapılan açıklamada, "Şimdiye kadar yapılan araştırmalar, Vladimir Putin'in Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı için çalıştığına dair herhangi bir emare taşımıyor" denildi.

Putin'i şekillendiren ülke: Doğu AlmanyaPutin nasıl Putin oldu?

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da, Stasi kimlik kartının ortaya çıkışıyla ilgili, "SSCB zamanında KGB ve Stasi partner istihbarat servisleriydi. Bu nedenle, bu tür kimlik kartlarının verilmesi ihtimal dışı tutulamaz" diye konuştu.

Image captionPutin'in Stasi kimlik kartı üzerindeki damgalar   Image captionPutin, ismini Almanca yazılışıyla, "Wladimir Putin" olarak kayıtlara geçirdi

Leningrad'da (şimdiki St Petersburg) doğan Vladimir Putin, 1985 yılında 33 yaşındayken Doğu Almanya'ya atanmıştı. Putin, Doğu Almanya'daki komünist sistemin çöktüğü Aralık 1989 yılına kadar Dresden'de KGB ajanı olarak çalıştı. Şu an 66 yaşında olan Putin'in iki kızı da burada doğdu.

Stasi kimlik kartının üzerindeki damgalar, kartın her üç ayda bir yenilendiğini gösteriyor. Putin'in kartı neden Dresden'deki Stasi belgeleri arasında bıraktığı ise bilinmiyor.

Putin görevi sırasında, 5 Aralık 1989'da kalabalık bir protestocu grubunun Doğu Almanya Güvenlik Bakanlığı binasını basmasına şahit oldu.

Kalabalık daha sonra yolun karşısındaki KGB binasına yönelmişti.

O zamanlar akıcı Almanca konuşan Putin, KGB binasını kuşattıklarında buranın Sovyetler Birliği toprağı olduğu uyarısında bulunarak, kalabalığı sakinleştirdiğini öne sürmüştü.

Image captionSoğuk Savaş sırasında Dresden'de KGB binası olarak kullanılan bina

Kremlin'in internet sitesine göre Putin, 1989 yılında resmi adı Alman Demokratik Cumhuriyeti olan komünist Doğu Almanya tarafından "silahlı kuvvetler için üstün hizmetlerinden ötürü" bronz madalyayla ödüllendirilmişti.

Putin, Rusya'ya döndükten sonra KGB'nin yerine kurulan Rusya Federal Güvenlik Servisi'nin (FSB) başına geçti. 2000 yılında ise Rusya Devlet Başkanı oldu.

Putin'in biyografisini kaleme alan Alman yazar Boris Reitschuster, "KGB yılları Putin için kilit. Doğu Almanya'da geçirdiği dönem olmasaydı bugün karşımızda başka bir Putin ve başka bir Rusya olurdu" diyor.

2017 yılında Putin, KGB'deki çalışmalarının "yasa dışı istihbarat toplama" faaliyetlerini de içerdiğini itiraf etmişti.

BBC tarafından görülen KGB ile Stasi arasındaki bir zamanların gizli anlaşma belgesi, KGB'nin Doğu Almanya'da Stasi ile irtibat halinde çalışan 30 ajanının olduğunu gösteriyor.