Marmara Depremi 18. yılında böyle anıldı

Özlü, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin yıl dönümü nedeniyle mesaj yayımladı. Türkiye'yi derinden sarsan 17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen yaşananları unutmanın asla mümkün olamayacağını vurgulayan Özlü, bu süreçte AK Parti hükümetlerinin deprem travmalarının atlatılması için her türlü imkanı sağladığını kaydetti. Özlü, Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

Marmara Depremi 18. yılında böyle anıldı

Giriş Tarihi: 17.8.2017 03:02 Son Güncelleme Tarihi: 17.8.2017 08:29

Depremin merkez üssü Gölcük'te yaşamını yitirenler anısına 18 sene önce felaketin gerçekleştiği saat olan 03.02'de anma etkinliği gerçekleştirildi. Kavaklı sahilindeki Deprem Anıtı'na çelenk bırakan katılımcılar, denize karanfiller bırakıp dua etti

Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenler, 17 Ağustos 1999'da yaşanan depremin merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde saat 03.02'de saygı duruşuyla anıldı. Kavaklı sahilindeki Deprem Anıtı önünde Marmara Depremi'nin 18. yılı dolayısıyla düzenlenen anma etkinliğinde Kur'an-ı Kerim okundu, felaketin yaşandığı saat olan 03.02'de saygı duruşunda bulunuldu. Törene katılan Gölcüklüler, depremde yaşamını yitirenler anısına anıta çelenk bırakılmasının ardından dua edip denize karanfil bıraktı. Gölcük Kaymakamı Mustafa Altıntaş, etkinlikte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin deprem kuşağında bulunduğunu hatırlattı. Deprem bölgesinde bulunan bir toplumun nasıl davranacağının tüm yurttaşlara öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Altıntaş, "Kaybımız depremden değil bilgisizlikten." dedi. Altıntaş, bu bilgisizliği gidermenin herkesin sorumluluğu olduğunu ifade etti. Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş de 18 yıl önce yaşanan "asrın felaketi"ne toplumun hazırlıksız yakalandığını dile getirerek, bunun sonucu büyük bir bedel ödendiğine dikkati çekti. İlçede yaklaşık 6 bin kişinin deprem şehidi olduğunu anlatan Ellibeş, bir o kadar insanın ise yaralandığını ve engelli kalanlar olduğunu belirtti.

Marmara Depremi 18. yılında Gölcük'de anıldı

"BÜYÜK BİR BEDEL ÖDEDİK"
Ellibeş, şöyle konuştu:
"Anma etkinliklerine ısrarla devam edeceğiz. Bunun iki amacı var; şehitlerimizi rahmetle anmak, diğeri de deprem şuuru ve bilinci oluşması. Bu anma etkinlikleri münasebetiyle bu şuuru oluşturmayı hedefliyoruz. Bu bölgenin insanları olarak büyük bir bedel ödedik, yarın olası bir depremde başkaları bu bedeli ödemesin. İnsanları deprem değil, depreme hazırlıksız, dayanıksız binalar öldürür." Öte yandan, AKUT Spor Kulübü sualtı branşından 5 dalgıç, depremde hayatını kaybedenler için saat 03.02'de Gölcük'te Değirmendere Mahallesi Çınarlık sahilinden anı dalışı yaptı.

Marmara depreminin gizli kahramanları: Madenciler

Zonguldak'ta TTK'da kurtarma faaliyetlerinde görev alan maden işçisi ve mühendisler, 17 Ağustos Depremi'nde 32 kişiyi canlı çıkardı.

Zonguldak'tan, 17 Ağustos'ta saat 03.02'de meydana depreminin ardından hareket eden kurtarma ekipleri, ulaşımın güç olması nedeniyle afet bölgesine saat 23.00'te varabildi.

31 KİŞİYİ CANLI ÇIKARDILAR

Kocaeli, Sakarya ve Yalova'daki kurtarma faaliyetlerinde görev alan bin 564 maden işçisi ve 74 mühendis, enkazdan 32 kişiyi canlı çıkarmayı başarırken, 447 kişinin de cesedine ulaştı.

Göçük ve enkazlara, yer altı kömür madenciliğinde kullanılan özel tahkimat metotlarıyla giren madenciler, kurtarma görevinde bulunan tek bir kişinin dahi burnu kanamadan depremin görünmez kahramanları oldu.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüğü Asma Dilaver İşletmesinde maden teknikerliği yapan Alaaddin Kara, 17 Ağustos sabahına felaketle uyandıklarını, çalışmaya geldiklerini ve deprem bölgesine gönüllü gittiklerini söyledi.



Ekibiyle deprem bölgesine hareket etmek için yanlarında domuz damı, yer altında kullandıkları odun direği, kama, kazma, kürek ve tokmağın yanı sıra işlerine yarayan malzemeleri otobüslere doldurduklarını anlatan Kara, şöyle konuştu:

"Maden ocağından çıktığımız gibi kurtarma bölgesine giderek kazı çalışmalarına katıldık. Bu sırada Ereğli ve Alaplı ilçesinde mola için durduğumuzda oradaki esnaf bizim deprem bölgesine gittiğimizi duyunca ellerinde ne varsa ücretsiz vererek işçi arkadaşlarımızın karnını doyurmaya çalıştı. Bunun haricinde aldığımız erzaklardan herhangi bir ücret talep etmediler. Adapazarı'na gittiğimizde kriz masası yeni oluşturuluyordu. Biz oraya vardığımızda bir vatandaş bize olduğu gibi el koydu. Bize, 'Gelin arkadaşlarımız ve ailemiz kaldı' diyerek bizi Şeker Mahallesi denilen bir yere getirdi. Oraya gidince biz şaşırdık. Bir felaketin içerisine girdiğimizi gördük. Biz deprem denilince çalkalama, sarsıntı biliyorduk ama orada bir felaket olmuş. Resmen binalar toprağın içerisine gömülmüşler. İlk gittiğimiz yerde canlıları almaya başladık. Canlıları almaya çalışırken ister istemez önümüze cesetler geliyordu. Onları da çıkarmak zorunda kalıyorduk. Gönüllü gitmemize rağmen ekibimle iki gün boyunca uyumadan çalıştık. Ekibimle birlikte 10 kişi canlı çıkardık. Onlardan sonra cesetleri çıkarmaya başladık."

"KURTARDIĞIMIZ KIZIN ÖLDÜĞÜNÜ ÖĞRENİNCE.."

Kurtardıkları kişilerin vücutlarının çeşitli yerlerinde kırıklar olduğunu dile getiren Alaaddin Kara, "Kurtarmaya çalıştığımız bazı insanlar korktukları için yıkık binaların arasından çıkamıyordu. Yanlarına gittiğimiz zaman bizden cesaret alıyorlardı. Biz onların önlerini kazma ve küreklerle delik açarak çıkmalarını sağladık. Kurtarma çalışmaları sırasında bulunduğu eve misafir olarak gelen, 7-8 yaşlarında ve lakabanın da 'Yumoş' olduğunu öğrendiğimiz bir kız çocuğu vardı. Çocuğu canlı kurtarmak için çok uğraştık. Kurtardıktan sonra ameliyat olduğunu ve yaşamadığını öğrenince çok üzüldük." dedi.

"MADENCİYE ÖZGÜ ÇALIŞMAYLA BAŞARILI OLDUK"

Kara, göçük içerisinde kurtarma çalışmalarında kendilerini gören insanların ağladığına dikkati çekerek, "Bir insanı bir yerden almak bizim 3-4 saatimizi alıyordu. Kimsenin görmediği ve yapmadığı madenciye özgü çalışmalarla başarılı olduk. Biz zor, uzun ve meşakkatli çalışmalar neticesinde kazazedelere ulaşıyorduk." ifadesini kullandı.

"ÇIKARILAMAYAN CENAZEYİ ÇIKARDIK"

Görev verilen yere gittiklerinde, "bir binada cenaze olduğu, sabahtan beri ulaşılamadığının" kendilerine söylediğini anlatan Şahin, "Biz de cenazeyi çıkarma görevini devraldık. Üç katlı bir binanın yıkıldığını ve bir cesedin hala bulunamadığını öğrendik. Ev sahibini çağırarak binanın krokisini çizdik. Krokide nokta atışı yaparak bir saat sonra cenazeyi yattığı yatakta bulduk. Gerekli çalışmalarla cenazeyi aldık." şeklinde konuştu.

OĞLUNU CESEDİ BAŞINDA 4 GÜN BEKLEYEN BABA

Kurtarma çalışmaları sırasında, Sakarya'da meydanda bulunan bir parkta yattıkları sırada yanlarına bir kişinin geldiğini dile getiren Şahin, şunları kaydetti:

"Yanımıza gelen kişi, çocuğunun öldüğünü, çıkartılamadığını ve çıkartmamızı istedi. O kişi bize oğlunun dört gündür enkaz altında olduğunu söyledi. Ben de, 'Oğlunuz olduğunu nasıl biliyorsunuz?' diye sorunca onlar da bana, 'Biz görüyoruz onu.' dedi. Ben de şaşırdım. Hemen 10 kişilik bir ekiple yola çıktık. Gittiğimizde dört katlı bir bina ve yarısı yıkılmış. Mutfağı ve bazı odalar gözüküyor. O babaya, 'Çocuğunun nerede olduğunu' sordum. 'Burada' diyerek beni binanın içerisine girerek bir kat aşağıya indik. Tenekelerle kaplanmış bir yer gösterdi. Onları kaldırınca oğlunun yarısına kadar enkazın içerisinde olduğunu gördük. Bize, 'Çocuğumu köpekler yemesin diye etrafını tenekelerle kapladım.' dedi. Dört gündür başında beklediğini söyledi. Biz daha sonra çalışmaya başladık ve yaptığımız çalışmalar sonucu cenazeyi çıkardık. Cenazeyi çıkardığımızda babası çok heyecanlıydı. Hemen oğlunu defnetmek için oradan uzaklaştı."

Şahin, deprem bölgesinde herkesin yakınlarının kurtarılması veya cenazelerine ulaşılması için kendilerine geldiğini belirterek, canlı ve yaşamını yitiren vatandaşların kurtarılmasında maden işçilerinin çok büyük başarısı olduğunu vurguladı.