Seçmen pazarlamak demokraside yoktur

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN CHP'YE: Seçmenlerine, başka partilerin adayları için seçim kurullarında görev çıkartmışlar. Milletvekili ve seçmen pazarlamak demokrasinin kuralları içinde yoktur. Bu işin sonu CHP'nin toptan satışına kadar gider

Seçmen pazarlamak demokraside yoktur

Giriş Tarihi: 9.5.2018 05:15 Güncelleme Tarihi: 9.5.2018 09:04

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN CHP’YE: Seçmenlerine, başka partilerin adayları için seçim kurullarında görev çıkartmışlar. Milletvekili ve seçmen pazarlamak demokrasinin kuralları içinde yoktur. Bu işin sonu CHP’nin toptan satışına kadar gider

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün AK Parti'nin Meclis'teki grup toplantısında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Ana muhalefet partisinin genel başkanı her nedense cumhurbaşkanı adayı olmak istemedi. Partisini yönetmek, Türkiye'yi yönetmeye talip olmaktan daha cazip gelmiş olacak ki, bir başka ismi aday olarak öne sürdü. Bu isim lafını ettikleri çatı aday değil. CHP kongrelerinde genel başkanlık için aday olan ama bir türlü seçilemeyen bir isim.
15 milletvekillerini ağlata ağlata başka bir partiye nöbete göndermişlerdi. Şimdi de seçmenlerine, başka partilerin cumhurbaşkanı adayları için seçim kurullarında görev çıkartmışlar. Bunu da demokrasi ile açıklıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde siyaset mühendisliği hesapları için milletvekili ve seçmen pazarlamak, demokrasinin kuralları içinde yoktur. Korkarım bu işin sonu CHP'nin toptan satışına kadar gider.

ÇILDIRTMADILAR ŞAŞIRTTILAR
Hacivat-Karagöz oyunlarında olur ya, perdenin önünde bir figür, bir kukla vardır ama tüm konuşmaları ve hareketleri arkada sopayı elinde tutan yapar. Şimdi biz sopanın ucundaki figürle mi uğraşacağız, sopayı tutanla mı? Bizi çıldırtacaklarını söyleyerek yola çıkmışlardı. Haklarını vermek lazım, çıldırtmasalar da şaşırtmayı başardılar. Geçtiğimiz 16 yıla ilişkin en büyük hayıflanmam, şöyle sıkletimize uygun bir ana muhalefet bulamayışımız. Hizmet yarışını da siyaset yarışını da kendi kendimizle yaptık.
Biri gözüne Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, öteki devletin uçaklarını, beriki yönetim sistemini kestirmiş, illa "Biz bunları yıkacağız, yok edeceğiz" diyor. Biri Çankaya'da yatacakmış, bir diğeri de Külliye'yi gençlere tahsis edecekmiş. Bu nasıl bir cüce politikadır. Bunlar çok basit, popülist politikalardır. Millet sizden neyi yıkacağınızın değil, neyi inşa edeceğinizin projesini bekliyor.
Tek dertleri var o da Recep Tayyip Erdoğan'ı yıkmak. Bizi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na da AK Parti Genel Başkanlığı'na da Başbakanlık'a da Cumhurbaşkanlığı'na da milletimiz getirdi. Şayet bir gün milletimiz "Tamam" derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz.
AK Parti'nin her yaptığının tersini vaat ediyorlar. Size bu vaatle gelenlere şunları da sorun: "AK Parti, Marmaray'ı, Avrasya Tüneli'ni, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü, Osman Gazi Köprüsü'nü, Ovit Tüneli'ni ülkeye kazandırdı. Siz bunların hepsini de dinamitleyip yerle bir mi edeceksiniz?

MECLİS'TE ÇOĞUNLUĞU SAĞLAMAMIZ ŞART
Yeni çıkan bir çırak değil bu kadro. Gerek şahsım gerekse arkadaşlarım deneyimli, tecrübeli. Karşımızdakilerin deneyimi, tecrübesi yok. Onlar bu işe sıfırdan, yeni başlayacak. Yeni projelerle ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkartacağız.
Meclis'te de çoğunluğu sağlamamız şarttır. Aziz milletimden isteğim şudur; bizi bugüne kadar yalnız bırakmadınız. Bu defa anayasa değişikliği yapabilecek güce bizleri kavuşturmak suretiyle Cumhur İttifakı'na çok daha güç katmanız olacaktır.

İKİYÜZLÜ OLMADIK
Tayyip Erdoğan, bugüne kadar ülkesinin ve halkının aleyhine olacak hiçbir adım atmamış, hiçbir iş yapmamış, hiçbir karar vermemiştir. Dün iyi bildiğiniz, birlikte yol yürüme kararı aldığınız insanların veya kesimlerin yarın rotayı nereye çevirebileceğini kestirmek mümkün değil. Ne zaman ki yollar çatallaştı, işte o zaman hep milletimize baktık. Biz terör örgütünün güdümündeki parti ve kuruluşlar gibi iki yüzlü, iki dilli olmadık.

RANDEVU SORUN DEĞİL
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'e gelişinde Muharrem İnce'nin randevu talebine dair gazetecilerin soruları üzerine"Talepte bulundular. Randevu noktasında herhangi bir sıkıntımız yok. Partide kendisine bir randevu verebiliriz" dedi.

İdris Kardaş

Vesayet odaklarının peşini bırakmadığı ülke yönetimine, milletin iradesiyle gelmiş ve yine o iradeyle kalmış bir siyasi liderin "bize ancak aziz milletim tamam derse bırakırız" söylemine karşılık Twitter'dan bir sonuç elde edebileceğini sanacak kadar aciz bir muhalefetimiz var.

Nasıl olmasın ki? Bugün Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını dinledik. İki cümleyi gerçekten bir araya getirmekten aciz, Cumhurbaşkanı adaylarını anlatırken kendisi de ne dediğini bilmiyordu.

Demagoji yapacağım diyor ama onu bile beceremiyordu.

Tezatlığın, paradoksun derin sularında yüzdüğünün farkında olmadan kuruyordu cümlelerini.

AK Parti öncesi Türkiye'nin komşularıyla huzur içinde yaşadığını anlatırken kendi ülkesinin tarihinden bihaber olduğunu tekrar ortaya koyuyordu.

Kendi partisinin iç hesaplaşmasını, koltuk kavgasını ülkenin geleceğine ipotek etmeye çalışan acınası bir durumla karşı karşıyayız.

Hal böyleyken muhalefetin maalesef söyleyebileceği ortaya koyabileceği bir şey yok.

Terörle mücadele konusunda, ekonomi konusunda, sosyal politikalar konusunda, kadının toplumdaki yeri konusunda, gençler konusunda ve aklınıza gelebilecek hemen her konuda birbirlerinden farklı dünya görüşlerine sahip bu ittifakın, tek söylemi "Erdoğan gitsin" üzerine kurulu.

Topluma vadettikleri, bir şeyin yokluğu. Varlık üzerine kuramıyorlar söylemlerini. Zira bu konuda büyük açmaz içindeler. Erdoğan karşıtlığı dışında bir hamleye girişseler hemen ittifak boyaları dökülecek, maskeler düşecek.

CHP, HDP, Saadet ve İyi Parti'yi aynı çatı altında birleştiren tek şey Erdoğan karşıtlığı. Twitter'dan hepsi "tamam" diye yazmışlar. Başka yapabilecekleri, kendi seçmenlerine vadedebilecekleri bir şey yok zira. Bu kadar farklı partinin Erdoğan karşıtlığının nedenleri de belirsiz. Sadece gitsin diyorlar. Gerisi yok. Ötesi yok. Boşluk. Hem parlamenter sistemi getireceklerini söylüyorlar, hem de Başkanlık sistemiyle yönetecekleri vaatleri sıralıyorlar. Kafaları karışıktan öte bir durum bu. Milletten değil, farklı odaklardan emir alıyorlar. Hepsini dizayn eden güçler, yapılar, örgütler var.

Umut yok, heyecan yok, kurmak yok, yapmak yok, inşa etmek yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pazar günkü manifesto konuşması bile neden "Erdoğan ile devam" etmemiz gerektiğini çok iyi özetliyordu.

Vizyon, heyecan, iddia, duruş ile devam etmek için Erdoğan'ı yalnız bırakmayacak milyonlar sandıklarda 24 Haziran'da.

Kendisine ve çevresine daha çok yardımı dokunsun diye daha güçlü bir Türkiye için DEVAM diyecek milyonlar

"Dünya beşten büyüktür"ü daha güçlü haykırsın diye DEVAM diyecek milyonlar.

Güvenli bir ülkede demokrasi için DEVAM diyecek milyonlar.

Listeyi uzatmanın çok anlamı yok. Her şey herkesin gözü önünde oluyor. Ve biz hala maalesef sosyal medyadaki bir dalgalanmadan heyecanlanan sığ, vizyonsuz ve en önemlisi milletle bağı olmayan bir muhalefete mahkum yaşıyoruz.

"Tamam" yazanların heveslerini kırmak istemem ama twitlerin çoğu bot hesaplardan atılıyor. Ayrıca daha önce milyonlarca insanın yazdığı "WeLoveErdogan"ın dünya listesinden nasıl twitter tarafından bir anda listeden kaldırıldığını da herkes biliyor. Dolayısıyla siz yine eğlenin tabi ama hayal kırıklığı olursa da üzülmeyin.