Son dakika: Demokrasi ve Özgürlükler Adası Başkan Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin katılımıyla açılacak.
Türk demokrasi tarihinde "kara bir leke" olan 27 Mayıs 1960 darbesinin 60. yılında Yassıada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası adıyla bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılacak. Tarihin utanç sayfalarının yazıldığı, Türk milletinin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin üzerinden 60 yıl geçti.
Son dakika: Demokrasi ve Özgürlükler Adası Başkan Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin katılımıyla açılacak
Giriş Tarihi: 27.05.2020 09:51 Güncelleme Tarihi: 27.05.2020 10:07
Son dakika haberi... Türk demokrasi tarihinin en karanlık dönemlerinden birine ev sahipliği yapan Yassıada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak bugün Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin katılımıyla hizmete açılacak. Adnan Menderes Kongre Merkezi, 27 Mayıs Müzesi ve diğer donatılarıyla faaliyete geçecek olan Demokrasi ve Özgürlükler Adası, darbelerin sonuçlarını yeni nesillere aktarırken dünyaya da demokrasi ve özgürlükler konusunda ev sahipliği yapacak.
Tarihin utanç sayfalarının yazıldığı, Türk milletinin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin üzerinden 60 yıl geçti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, TOBB, GTİ işbirliğiyle yap-işlet-devret modeliyle, darbenin ardından idam edilen Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın yargılamasının yapıldığı Yassıada ve Sivriada'daki tarihi ve kültürel değerlere sahip yapıların korunarak yenilenmesi ve bu adaların halkın hizmetine sunulması amacıyla 2015 yılında temeli atılan proje tamamlandı.
Adı, 2013 yılında Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirilen Yassıada, darbe döneminin karanlığına ışık tutacak merkez haline geldi.
Çehresi son 5 yılda değişen 103 bin 750 metrekarelik alana sahip ada, demokrasiye vurulan darbenin yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından halkın hizmetine açılacak. Törene MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kabine üyeleri ve askeri yetkililerin de katılması bekleniyor.
Darbelerin sonuçlarını yeni nesillere aktarırken dünyaya da demokrasi ve özgürlükler konusunda ev sahipliği yapacak olan adada, söz konusu dönemde yargılamaların yapıldığı mahkeme salonu da 27 Mayıs Müzesi'ne dönüştürüldü. Adada, 600 kişilik Adnan Menderes Kongre Merkezi'nin yanı sıra cami, 125 odalı otel, kütüphane, sergi salonu, seyir terasları ve Demokrasi Parkı gibi birçok donatı alanı bulunuyor.
Adada bulunan 24 metre uzunluğundaki Demokrasi Feneri, karanlıktan aydınlığa geçişi ve demokrasinin geleceği tuttuğu ışığı simgeliyor.
Bu arada, hummalı çalışma neticesinde yeni şeklini alan Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın logosuna yandan bakıldığında Adnan Menderes'in silüeti görülüyor.
Türk demokrasi tarihinde "kara bir leke" olan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 60 yıl geçti. Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesi, Türk demokrasi tarihine "kara bir leke" olarak geçti
ADNAN MENDERES'İN SON MEKTUBUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Giriş Tarihi: 27.05.2020 07:15
BU ALBÜMÜ PAYLAŞ
1946 yılının ocak ayında kurulan ve Mayıs 1950'de halkın büyük desteğiyle iş başına gelen Demokrat Parti (DP), 27 yıllık tek parti dönemini sona erdirdi. DP serbest seçimle iktidarı kazanan ilk siyasi parti oldu.
"Yeter söz milletin" sloganıyla milli irade ön plana çıktı
"Yeter söz milletin" sloganıyla halkın karşısına çıkan Demokrat Parti'nin ilk icraatlarından biri, Arapça ezanı serbest bırakmak oldu. Haziran 1950 tarihinde yapılan düzenlemenin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından onaylanması neticesinde CHP'nin 1932'de çıkardığı "Türkçe ezan düzenlemesi" tarihe geçti.
Siyaseten güçlü şekilde icraatlara başlayan DP Hükümeti, Haziran 1950'de darbe hazırlığı yapıldığı gerekçesiyle TSK'nin komuta kademesini emekliye sevk etti. Emekliye ayrılan isimler arasında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman, Kara, Hava, Deniz Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile 15 general ve 150 albay yer aldı.
İcraatlar halkı memnun etti
"Milli irade" kavramının odağa alındığı DP döneminde tarımda kullanılan traktör sayısı arttı. Makineleşme nedeniyle yaşanan tarımdaki mahsul artışı halkı memnun ederken, DP iktidarı sanayi, eğitim, sağlık ve ulaştırma konularında önemli adımlar attı.
DP-CHP arasında siyasi çekişmeler yoğun şekilde devam ederken DP'nin CHP'nin taşınır-taşınmaz mallarının Hazine'ye devri için yaptığı düzenleme, 1953 yılında Cumhurbaşkanı Bayar'ın onayıyla yürürlüğe girdi. Söz konusu adımla iki parti arasındaki uçurum derinleşmeye başladı.
Takvimler 2 Mayıs 1954'ü gösterdiğinde, Türk halkı yeniden sandık başına gitti. DP rekor kırarak oyların yüzde 57'sini aldı ve 502 milletvekili çıkardı. CHP ise hezimete uğradı ve sadece 31 milletvekili çıkarabildi. Bu tarihi yenilginin ardından itirazlar yüksek sesle dile getirilmese de oklar İsmet İnönü'ye çevrildi. İnönü de bu süreçten sonra muhalefetin dozunu artırdı.
Krizler başladı
Seçim sonuçları ile gücüne güç katan DP, eş zamanlı olarak ekonomik krizin sinyallerini de almaya başladı.
DP ile TSK arasında gerilimler yaşansa da Başbakan Menderes bunları çözmek için çalıştı ancak ordu içindeki rahatsızlık artmaya başladı.
Parti içi anlaşmazlıklar sonucunda DP'den ayrılan 19 milletvekili, Hürriyet Partisini kurdu. Bu sırada ülkedeki ekonomik kriz, halkta da büyük rahatsızlık yarattı.
6-7 Eylül olayları
Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin yanındaki Türk Konsolosluğu'nun bahçesine atılan iki bombadan birinin patladığı, evin ve konsolosluk binasının camlarının kırıldığı dedikodusunun yayılmasından sonra Ankara, İstanbul ve İzmir'de halk sokağa döküldü.
6-7 Eylül 1955'teki olaylarda, Beyoğlu başta olmak üzere azınlıkların yaşadığı semtlere, kiliselere ve mezarlıklara saldırılar oldu. Bunun sonucunda birçok azınlık mensubu Türkiye'yi terk etti.
Ordunun darbe hazırlığı Menderes'e de ulaştı
DP'nin iktidara gelmesinin ardından bir grup subayın ordu içinde kurduğu cunta, süreç içinde giderek varlığını hissettirmeye başladı.
Ordunun darbe hazırlığı içinde olduğu bilgisi Menderes'e de ulaştı.
DP iktidarına karşı darbe düzenlemek amacıyla bir araya gelen cuntanın bu girişimi, Binbaşı Samet Kuşçu'nun ihbarı ile akamete uğrarken bu olay tarihe "9 subay olayı" olarak geçti.
9 Subay olayı sonrasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, olayın vehametini anlayarak Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin'in istifasını sağladı. Yerine Adnan Menderes'le bir akrabalık bağı olmayan ancak aynı soyadını taşıyan yakın arkadaşı Ethem Menderes getirildi.
Menderes'in uçağının düşmesi krizleri öteledi
Siyaseten gerilimler sürerken yaşanan bir kaza, tüm krizlerin bir süreliğine askıya alınmasına yol açtı. 1959'un şubat ayında, Kıbrıs Anlaşması'nı imzalamak üzere Londra'ya giden Menderes'i ve heyetini taşıyan uçak, Gatwick Havalimanı'na inişe geçtiği sırada düştü.
Menderes kazadan sağ kurtulurken ülkeye dönüşünde hem siyasilerin hem halkın coşkulu karşılamasıyla moral buldu. Bu süreçte Menderes'e yurt dışında birkaç aylığına tedavi edilmesi önerildi ancak Menderes, bu teklifi reddetti.
İnönü'nün "Büyük Taarruz" gezileri
Tüm bu gelişmeler yaşanırken CHP Genel Başkanı İnönü, Nisan 1959'da "Büyük Taarruz" adı verilen bir geziye çıktı. 48 milletvekili, partililer ve gazetecilerden oluşan grubun ilk durağı, Uşak oldu. Heyet burada hükümet tarafından organize edildiği öne sürülen bir grup gösterici tarafından protesto edildi ve İnönü bir göstericinin attığı taşla yaralandı.
Ancak bu olayın tren içinden yapılan bir provokasyon üzerine gerçekleştiği, yıllar sonra İnönü'nün Uşak gezisini izleyen gazetecilerden Güngör Yerdeş'in hatıralarında anlatıldı. Yerdeş, trenden bir şahsın perondaki Demokrat Partililere el hareketi yapması üzerine taş atma hadisesinin gerçekleştiğini, o taşın İnönü'ye değil, el hareketi yapan kişiye atıldığını kaydetti.
Bu saldırının yanı sıra İnönü, İstanbul'a dönüşünde arabasıyla şehre girerken bir grubun saldırısına uğradı, iddiaya göre olaya polis ve asker müdahale etmedi.
Üniversite öğrencilerinin gösterileri
Bu olayların ardından üniversite öğrencileri, hükümet aleyhine gösterilere başladı. İstanbul Beyazıt Meydanı'nda üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, seken bir kurşunun başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Emeksiz'in "polis kurşunuyla hayatını kaybettiği" yönündeki haberler dolayısıyla olaylar daha da şiddetlendi.
Yaşananlar nedeniyle İstanbul ve Ankara'da sıkıyönetim ilan edildi.
Ankara'da 5 Mayıs 1960'da bir öğrenci grubu, ''555K'' yani "5'inci ayın 5'inde saat 5'te Kızılay'da" koduyla gösteri düzenledi.
Menderes, eylemcilere hitap etmeye çalıştı ancak başaramadı. Öğrencilerin arasına girerek konuşmak isteyince, bir öğrenci Menderes'in boğazını sıktı. Menderes "Ne istiyorsun" diye sorduğu gençten "Hürriyet istiyorum" cevabını aldı. Menderes, tarihe geçen "Bir Başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi var?" ifadelerini ise burada kullandı.
21 Mayıs'ta da Harp Okulu öğrencileri sokağa çıktı ve Zafer Anıtı'na kadar ''sessiz" yürüyüş yaptı.
Bildiriyi Alparslan Türkeş okudu
Tüm bu gelişmelerin ardından TSK içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, "DP'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" gerekçelerini ileri sürerek 27 Mayıs'ta sabaha karşı yönetime el koydu.
Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından 04.36'da Ankara Radyosu'ndan okunan bildiriyle ''ihtilal'' duyuruldu.
Bildiride, şu ifadeler yer aldı:
"Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimiz, partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır."
Türk demokrasisine kara leke
Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından düzenlenen darbe neticesinde, demokrasi askıya alınırken Türkiye'nin uluslararası alanda itibarı yerle bir oldu.
İlk aşamada 38 kişiden oluşan ve Orgeneral Cemal Gürsel'in başkanlığını yaptığı MBK'nin üye sayısı daha sonra Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun girişimiyle, ordunun yönetimde kalmasını savunan 14 üyenin yurt dışına görevli gönderilmesiyle 23'e düştü.
MBK, her askeri darbede yapıldığı gibi Anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetlerini askıya aldı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Tüm tutuklular Yassıada'da hapsedildi.
28 Mayıs'ta Milli Birlik Hükümeti Cemal Gürsel başkanlığında kuruldu.
"Düşükler Yassıada'da" filmi
Darbeciler bu süreçte tüm saygı ve terbiye kurallarını hiçe sayarak sanıklara "düşükler" şeklinde hitap etti. Mahkeme süreci devam ederken halk arasında sanıklara kötü muamele edildiği konuşulmaya başlandı.
Darbeciler kendilerini aklamak için "Düşükler Yassıada'da" ismiyle bir de film çekti. Sanıkların Yassıada'ya gidişleri sırasında görüntü çekilmediği için Bayar, Menderes gibi isimlerin yeniden motordan indirilirken ve Ada'ya gelirken görüntüleri çekildi.
Zaten zor şartlar altında ayakta durmaya çalışan Bayar "Ben oyuncu değilim" deyip intihar girişiminde bulundu.
Sanıkların durumunu iyi göstermeye çalışan darbecilerin çektikleri videoda, Menderes için "Poz vermeden edemez, sofrasında kilosu 1000 liraya satılan siyah havyar bulunmamakla beraber Bayar iştahından bir şey kaybetmiş görünmemektedir." ifadeleri de kullanıldı.
Bu sözlerin yer aldığı videoda ise Menderes'in yüz ifadesi aslında tüm gerçekleri sessiz şekilde haykırıyordu.
Her türlü izanı kaybeden darbeciler, sanıklara ait 37 fotoğrafı açık artırma suretiyle gazetelere ve dergilere o zamanın parasıyla 298 bin 658 liraya sattı.
1 numaralı sanık Celal Bayar
Adeta Türk demokrasisinin yargılandığı davalarda toplam 15 yargıç ve 9 savcı görev yaptı. Yüksek Adalet Divanı'nın başkanlığını Salim Başol yaptığı duruşmalar Yassıada Spor Salonu'nda görüldü.
Celal Bayar 1 numaralı sanık olurken dönemin Başbakanı Menderes ise onun yanındaki sandalyede oturdu.
Türk halkı, demokrasi getireceğini iddia ederek demokrasiyi yargılayan davaları "Yassıada Saati" programıyla radyodan dinledi.
Bebek ve köpek davaları
Yassıada'daki mahkemelerde ilk davalar "bebek" ve "köpek" davaları oldu. Dönemin Başbakanı Menderes'in opera sanatçısı Aynur Aydan'dan olan çocuğunu bilerek öldürttüğü iddiası, Aydan'ın cesurca Menderes'i savunmasıyla çürütüldü.
Köpek davasında ise Celal Bayar, değeri bilirkişi tarafından bin lira olarak tespit edilen hediye köpeğin, 20 bin liraya hayvanat bahçesine satılması nedeniyle suçlandı.
Bayar o gün mahkemede "Bu kadar küçük bir meseleden dolayı, böyle yüksek mahkemenin huzuruna çıktığım için en büyük cezayı çekmiş bulunuyorum." sözleriyle davaya ilişkin duygularını anlatacaktı.
Yassıada Hakimi Salim Başol: "Başbakan Köşk'te oturmalı mı?"
Bu süreçte Menderes başta olmak üzere bütün sanıklara savunma hakkı tanınmadı. Davalar Hakim Başol'un "Anlatın, buralara cevap verin" sözleri üzerine "Arz edeyim efendim" şeklinde iddialara cevap vermeye çalışan Menderes'in sözleri hep "Kısa kes" cümleleriyle kesildi.
Beş ay sonra ilk kez hakim karşısına çıkarılan Menderes ise ruh halini şu sözlerle anlatacaktı:
"Dört-beş aydan beri tamamıyla tecrit vaziyetinde bulunuyorum ve tek bir odanın içinde ve günün 24 saatinde her saat değişen bir nöbetçi subayın nezareti altında hiç kimse ile konuşmak imkanı mevcut olmamak şartı ile yaşıyorum. Bu itibarla konuşma takatim hakikaten zaafa uğramış bulunuyor."
Duruşmalar sırasında, Başbakanlık Konutu'nun mutfağına tavuk tüylerini temizlemek için alınan "cımbız" bile konu edildi. Başbakanlık Konutu olarak kullanılan Camlı Köşk'teki yabancı devlet adamları ve büyükelçilere verilen yemeklerin neden örtülü ödenekten karşılandığı soruldu.
Bunların israf olduğunu savunan Hakim Başol, "Bir Başbakan illa köşkte mi oturmalı? Barakada oturun! Cımbız, köşkte oturmanın icabı mıdır?" sorularını yöneltti.
Mahkeme heyeti 592 sanıktan 288'i için idam istedi
Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi.
Tutuklular "vatana ihanet, meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi, Kırşehir'in ilçe yapılması, CHP'nin mallarına el koymak"tan suçlu bulundu. Yassıada duruşmalarında 6-7 Eylül olaylarından da DP sorumlu tutuldu.
592 sanıktan 288'i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı.
Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları oy birliğiyle alındı.
Celal Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrildi. Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski TBMM Başkanvekilleri Agah Erozsan, İbrahim Kirazoğlu, eski Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar, eski Tahkikat Komisyonu üyeleri Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, eski bakan Emin Kalafat, eski milletvekilleri Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ile eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun hakkındaki idam kararları ise oy çokluğuyla alındı.
Aralarında eski bakan, eski milletvekilleri, Tahkikat Komisyonu üyeleri, İstanbul Valisi ile İstanbul Belediye Başkanı'nın da bulunduğu 31 sanık hakkında ise müebbet hapis cezası verildi. Sanıklardan 92 kişiye 20 yıl ile 6 yıl arasında ağır hapis, 94 kişiye 5 yıl ağır hapis cezası verildi. Bazı sanıklar kısa süreli hapis cezasına çarptırılırken bazıları da beraat etti.
Birçok yabancı ülke lideri, idamların durdurulması için Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesine defalarca çağrıda bulundu. Bunun üzerine Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti. Celal Bayar'ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.
Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, merhum Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra saat 13.21'de idam edildi.
Güryay, Zorlu için "Fatin Rüştü Zorlu o kadar mertçe gitti ki. Bunu anlatmak mümkün değil. Hoca Kuran okurken yanlışını çıkardı. Çok metin adamdı. Korkmadan, 'Allah memlekete hayır versin' diyerek gitti" ifadelerini kullanmıştı.
Yassıada Komutanı Güryay: "Darağaçları İmralı'ya bir ay önce gönderildi"
Dönemin Yassıada Komutanı Albay Tarık Güryay darbeden 25 yıl sonra yapılan bir röportajda o döneme ilişkin önemli bir itirafta bulunacaktı. Mahkemenin sonucunun daha önceden belli olduğunu sinyalini veren Güryay, tarihe geçecek "İdamlardan ne kadar önce gönderildi darağaçları oraya?" sorusuna, "Bir ay önce falan gönderildi" diyecekti.
İtibarı 1990'da iade edildi
TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi. Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşları, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşındı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk darbesinin üzerinden geçen 52 yılın ardından 11 Nisan 2012'de TBMM'de Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonda, 27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırası Alt Komisyonu da çalışmalarını tamamladı. Bu arada, TBMM Hukuk Hizmetleri Başkanlığı, eski Başbakan Adnan Menderes'in idam kararının iptalinin mümkün olmadığı ancak yargılamanın yenilenmesinin uygun olacağı yönünde 2 Ocak 2013'te Dilekçe Komisyonu'na görüş bildirdi.
İtibarı 1990'da iade edildi
TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi. Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşları, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşındı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk darbesinin üzerinden geçen 52 yılın ardından 11 Nisan 2012'de TBMM'de Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonda, 27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırası Alt Komisyonu da çalışmalarını tamamladı. Bu arada, TBMM Hukuk Hizmetleri Başkanlığı, eski Başbakan Adnan Menderes'in idam kararının iptalinin mümkün olmadığı ancak yargılamanın yenilenmesinin uygun olacağı yönünde 2 Ocak 2013'te Dilekçe Komisyonu'na görüş bildirdi.
Görüş yazısında, Yüksek Adalet Divanı kararlarıyla ölüm cezasını oy birliği ile tasdik eden Milli Birlik Komitesi kararlarının TBMM tarafından iptal edilmesinin mümkün bulunduğu ifade edildi. Yazıda, Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonucu temin edilecek belgeler ile dosya içeriğinde yer alan belgelerin ayrıntılı tetkiki neticesinde 5271 sayılı Kanun'da sayılan nedenlerin bulunması halinde yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesinin uygun olacağı kaydedildi.
Adnan Menderes'in Yassıada duruşmalarında avukatlığını yapan ve daha önce de TBMM'ye dilekçe sunan avukat Burhan Apaydın, TBMM Hukuk Hizmetleri Başkanlığının ''Yeniden yargılama yapılabilir'' görüşü üzerine, yeni bir başvuruda bulunarak "Yassıada kararlarının yok sayılmasını" istedi.
Son dakika: Darbenin bir izi daha siliniyor! Demokrasi ve Özgürlük Adası’nda gurur günü
Son dakika haberine göre 60 yıl önce Adnan Menderes ile bakanlarının idamına karar veren utanç mahkemelerinin kurulduğu Yassıada, artık Demokrasi ve Özgürlük Adası. Demokrasi ve İnsan Hakları Müzesi, cami, otel, seyir terasları, kongre salonu ve Demokrasi Parkı’nı kapsayan projenin açılışını bugün Başkan Erdoğan yapacak. Açılışa MHP lideri Bahçeli de katılacak. Sabah gazetesinden Hasan Ay ve Zeynel Yaman'ın haberi...
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: 27 Mayıs'ı unutmadık unutturmayacağız!
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs darbesinin 60. yıldönümünde Demokrasi ve Özgürlük Adası olarak yeniden düzenlenen Yassıada'yı bugün ziyaret ederek projenin resmi açılışını yapacak. Açılışa MHP lideri Devlet Bahçeli de katılacak. Darbe yargılamalarının yapıldığı adanın kültür ve turizm merkezine dönüşüm sürecini anlatacak olan Erdoğan, darbe karşıtı mesajlarını da verecek.
27 Mayıs darbesi sonucu idam edilen Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın yargılamasının yapıldığı Yassıada ve Sivriada'da bulunan tarihi ve kültürel değerlere sahip yapıların korunarak yenilenmesi ve bu adaların halkın hizmetine sunulması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı, TOBB, GTİ işbirliğiyle yap-işlet-devret modeliyle yapılan proje, 2015'te başlatıldı. Adada 125 odalı otel, 30 bungalov, 600 kişilik Adnan Menderes Kongre Merkezi, cami, kütüphane yer alıyor.
Projede, karanlıktan aydınlığa geçişi simgeleyen ve Türk demokrasisinin geleceğine ışık tutan Demokrasi Feneri, Sonsuzluk İskelesi, Özgürlük Platformu, Demokrasi Şehitleri Anıtı, 27 Mayıs canlandırma alanı ve sergi salonları da bulunuyor. Darbe yargılamalarının yapıldığı kapalı spor salon müzeye dönüştürüldü. Müzede ve adanın sokaklarında 1960 dönemini yansıtan heykeller, tematik dış alan mobilyaları ve iç dekorasyon üniteleri kullanıldı. Ada, ziyaretçilerin 27 Mayıs darbesi sonrası yaşanan yargılamaları gerçek mekânlarında gezerek hissetmeleri ve bu hissin bütün ziyaretçilere yayılmasını sağlayacak şekilde tasarlandı.
Açılışla ilgili hazırlanan kamu spotunda, "Demokrasi tarihinin en karanlık dönemlerinden birine ev sahipliği yapan Yassıada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak yeniden doğuyor. Ada darbelerin sonuçlarını yeni nesillere aktarırken, dünyaya da demokrasi ve özgürlükler konusunda ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Demokrasinin feneri karanlığı aydınlatıyor" ifadelerine yer verildi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, yaptığı açıklamada "Bağımsızlığımız, demokrasimiz ve ulusal güvenliğimiz yarın 60. yılını dolduran zalim 27 Mayıs darbesi gibi, nice darbe ve muhtıralarla, terör saldırılarıyla ve demokrasiyi akamete uğratmak isteyen pek çok girişimle mücadele etmek zorunda kalmıştır" dedi.
KARA LEKE
Türk demokrasi tarihinin kara lekesi 27 Mayıs darbesinin üzerinden 60 yıl geçti. Cumhuriyet tarihinin seçilmiş iktidarına karşı ilk askeri darbe hareketi olarak gerçekleştirilen 27 Mayıs 1960'ta üst üste üç kez halkoyuyla seçilmiş Demokrat Parti hükümeti devrilerek, Başbakan ve bakanlar idam edildi.
Türkiye'nin ilk şeffaf seçiminde tek başına iktidar olan Demokrat Parti, TSK içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından devrildi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Tüm tutuklular Yassıada'da hapsedildi. Yassıada mahkemelerinde 15 yargıç ve 9 savcı görev yaptı. Bayar'ın 1 numaralı sanık olarak yargılandığı mahkemede, Başbakan Menderes ve diğer sanıklar da onun yanında yer aldı.
DARBECİLERE 'BEN MİLLETİN İRADESİYLE GELDİM' DEDİ
Dönemın Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'in Çankaya Köşkü'nde yakın koruma polisliğini yapan Niyazi Çelebi, Türk demokrasi tarihinin kara lekesi olan 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin sabahında yaşadıklarını unutamıyor. Niyazi Çelebi "Tank sesleri gelmeye başladı. 3-4 tank gele gele Hariciye Köşkü'nden topları köşke doğru çevirdi. Megafonla 'Sayın Reisicumhur teslim ol, her taraf Milli Savunmaya geçmiştir. Teslim ol, teslim olmadığın takdirde mukadderat bizim elimizdedir.' anonsu yaptılar. İçeride Bayar'a, her yerin zapt edildiğini söylediler. O da 'Ben millet iradesiyle geldim, millet iradesiyle giderim' diyor. Koluna girdiler, indirdiler aşağıya. Cipe bindirdiler, aldılar götürdüler. Adamlar hazırlanmış, bir haftadan beri hazırlık yapmışlar. Bizim haberimiz yok. Herkes uyuyor, hiç dedikodu da olmadı" dedi.
HASAN AY-ZEYNEL YAMAN/SABAH
AK Parti'li Numan Kurtulmuş'tan 27 Mayıs darbesine ilişkin değerlendirme: Darbecilerin tarihimize düşürdüğü kara bir leke
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Bu millet kıyamete kadar Menderes ve arkadaşlarını rahmetle, darbecileri ise lanetle hatırlayacaktır." ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, "27 Mayıs, hukuk devleti idealini içine sindiremeyen darbecilerin tarihimize düşürdüğü kara bir lekedir." dedi.
Giriş Tarihi: 27.05.2020 10:54
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, 27 Mayıs 1960 askeri darbesine ilişkin sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından paylaşımda bulundu.
"27 Mayıs, hukuk devleti idealini içine sindiremeyen darbecilerin tarihimize düşürdüğü kara bir lekedir." ifadesini kullanan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Milletimizin helal oylarıyla iktidara taşıdığı Demokrat Parti ve Menderes'i içine sindiremeyenler, milli iradeyi sandıkta yenemeyeceklerini anlayınca, hain bir darbe planını hayata geçirdiler. Darbe, siyasi ahlaksızlıktır, hukuku hiçe saymaktır, vatana ihanettir. 27 Mayıs'ta idamla yargılanan sadece merhum Menderes değil, onun şahsında bir milletin onuru ve geleceği olmuştur. Ezan şehidimiz Başbakan Adnan Menderes'i, bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yu bir kez daha rahmetle anıyorum. Mekanları cennet, makamları ali olsun. Bu millet kıyamete kadar Menderes ve arkadaşlarını rahmetle, darbecileri ise lanetle hatırlayacaktır."