Cinayeti işleyen Suudilerin kimlikleri açıklandı
Giriş Tarihi: 17.10.2018 07:26 Güncelleme Tarihi: 16.10.2018 09:25
Washington Post, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha haber alınamayan Cemal Kaşıkçı'yı öldüren suikast timinden yedi kişinin pasaport bilgilerini paylaştı. New York Times ise, cinayet için Türkiye'ye gelen beş kişinin kimliğinin belirlendiğini duyurdu.
Use Up/Down Arrow keys to increase or decrease volume.
Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması, dünya gündeminde ilk sıradaki yerini koruyor. İstanbul'daki başkonsolosluk binasına girdikten sonra bir daha haber alınamayan gazeteciyle ilgili en çarpıcı haber, köşe yazarı olduğu Washington Post'tan geldi.
Amerikan gazetesi, Cemal Kaşıkçı'yı öldüren ekipte yer alan 7 kişinin pasaport bilgilerini yayınladı. Cemal Kaşıkçı'nın düzenli olarak makaleler yazdığı Washington Post, pasaportlardaki fotoğrafları ve isimleri ise gizledi.
Gazete, bu kişilerin kimliklerini henüz bağımsız kaynaklar tarafından doğrulayamadığını bildirdi.
NEW YORK TIMES, İSİMLERİ AÇIK AÇIK YAZDI
New York Times (NYT) gazetesi ise, Türkiye'nin cinayete karışan beş kişinin kimliğini tespit ettiğini duyurdu.
Maher Abdulaziz Mutreb, 2017'de Suudi Arabistan'ın Londra Büyükelçiliğine atanmış bir diplomat ve Suudi Prens'le muhtemelen koruması olarak birçok yeri ziyaret etti.
Suudi kraliyet ailesiyle çalışan Fransız bir profesyonel ise ikinci şüphelinin Prens Muhammed ile seyahat eden güvenlik ekibinin bir parçası olan Abdulaziz Mohammed al-Hawsawi olduğunu ileri sürdü.
Suudi Arabistan'ın basın organlarından birinde, üçüncü şüpheli Thaar Ghaleb al-Harbi'nin geçen yıl Suudi kraliyet muhafızlarında Muhammed'in Cidde'deki sarayını korurken gösterdiği cesaretinden dolayı teğmenliğe yükseltildiğinin yazıldığı aktarıldı.
Muhammed Saad Alzahrani olarak kimliği belirlenen ve başka birisinin pasaportu ile seyahat eden dördüncü şüpheli de, kraliyet muhafızı.
Şüpheliler arasında yer alan Dr. Salah al-Tubaigy ise bir otopsi uzmanı.
New York Times, Suudi Arabistan'da bu tür yüksek pozisyonlara gelebilmek için üst düzey Suudi makamlarla doğrudan bağlantılı olunması gerektiğine dikkat çekildi.
'SERSERİLERİN OPERASYONU İDDİASI ÇÖKER'
Haberde, "Türk yetkililerin söylediği gibi bu adamlar, Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de ortadan kaybolduğu Suudi konsolosluğunda bulundularsa, orada o gün ne olduğuna ve Prens Muhammed'e doğrudan bir bağlantı sağlayabilirler. Bu, Kaşıkçı'nın Veliaht Prens'ten habersiz bir şekilde, serserilerin düzenlediği bir operasyonda öldüğü iddiasını da ortadan kaldırır. Böyle bir bağ, Beyaz Saray ve ABD Kongresi'nin bu tür bir açıklamayı kabul etmesini de daha zor bir hale getirir" denildi.
Türk yetkililerin 15 kişilik bir ekibin, 2 Ekim'de İstanbul'a uçakla geldiği, Kaşıkçı'yı infaz ettiği, vücudunu parçaladıkları ve aynı gün ülkeden ayrıldıklarına dair belgelere ulaştıklarını ve Kaşıkçı'nın konsolosluğa girişinden sonra iki saat içinde öldürüldüğünü söylediklerini yazan NYT, isimlerinin açıklanmasını istemeyen Türk yetkililerin kendilerine söz konusu 15 kişiden hepsinin Suudi güvenlik yetkilileri, istihbarat ajanları ya da hükümet çalışanları olduğunu ifade ettiğini belirtti.
Kendi kaynaklarının da söz konusu 15 kişinin Suudi güvenlik servisleriyle bağları olduğunun teyit edildiğini aktaran NYT, yüz tanıma sistemi yazılımı, halka açık kayıtlar, sosyal medya hesapları, Suudi cep telefonu numaraları altyapısı, Suudi haberleri, sızdırılmış Suudi belgeleri ve Suudi Arabistanlı tanıkları kullanarak birtakım bilgiler topladığını kaydetti.
Suudi reformistler için önemli bir platform olan Al Watan gazetesine katkı veren ve aynı zamanda Washington Post gazetesinde yazılar yazan Cemal Kaşıkçı'dan, 2 Ekim Salı günü resmi işlemler için Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na gittikten sonra bir daha haber alınamamıştı.
Emniyet kaynaklarınca yapılan değerlendirmede, Kaşıkçı'nın gittiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'ndan bir daha çıkmadığı teyit edilirken, başkonsolosluk binasında aynı saatlerde iki uçakla İstanbul'a gelen ve aralarında yetkililerin de yer aldığı 15 Suudi vatandaşının bulunduğu, bu kişilerin daha sonra geldikleri ülkelere döndüklerinin belirlendiği kaydedilmişti.
2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na giren gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan o tarihten bu yana haber alınamıyor.
Küresel güçlerin Kaşıkçı kavgası
Suud gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda kaybolmasının üzerinden iki hafta geçti. Kaşıkçı'nın Suudlar tarafından ‘ortadan kaldırıldığına' kesin gözüyle bakılıyor. Ancak olayın siyasî arka planı, en az olay kadar merak ediliyor. Çünkü, hadise kısa sürede profesyonel eller tarafından kurgulanmış bir cinayetin ötesine geçti ve büyük devletler arasında satranca dönüştü.
ZORAKİ DESTEK
Muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı Riyad'dan gönderdiği profesyonel ekiple İstanbul'un göbeğinde ‘temizleyen' Suud yönetimi suçüstü yakalandı. Kaşıkçı'nın Washington Post yazarı olması sebebiyle bütün gözler ABD'ye çevrildi. Başkan Donald Trump “O bizim vatandaşımız bile değil” diyerek olayı önemsemedi. Fakat, ABD basının hadisenin üstüne gitmesi, kongre üyelerinin Trump'a ‘Soruşturmada aktif rol oyna' diye mektup göndermesi, insan hakları örgütlerinin çağrıda bulunması ABD yönetimini tepki vermeye itti.
‘RUSYA MESAJI'
Suud yönetimi, ulaslararası kamuoyunun baskısı karşısında yalnız kaldı. Bu arada eleştiri oklarını üzerine çeken ve uzun süredir ortalıkta görünmeyen Veliaht Prens Muhammed bin Selman, önceki gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye Özel Elçisi Alexander Lavrentev ile birlikte fotoğraf verdi. Görüşme, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının sosyal medya hesaplarından ve web sayfasından duyuruldu. Suriye meselenin ele alındığı açıklanan haberde, ikili ilişkilerin ve Suriye'deki son gelişmelerin gözden geçirildiği ifade edildi. Bu görüntü, köşeye sıkışan Suudların ABD yönetimine “Siz olmazsanız Rusya'ya yanaşırız” mesajı diye değerlendirildi.
Suudların mesaj yerine ulaştı ve birkaç saat sonra ABD Başkanı Trump, Suud Kralı Kral Selman bin Abdülaziz'i aradı. Ardından da Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'yu göndereceğini açıkladı. Bu da yetmedi. Trump “Kaşıkçı'yı serseri katiller öldürmüş olabilir” diyerek Riyad yönetimini aklamaya ve muhtemel cinayeti örtbas etmeye çalıştı. Pompeo, dün beklenen ziyaretini yaptı. ABD'li bakan hem Kral ile hem de Veliaht Prens ile bir araya geldi. Bazı kaynaklara göre görüşmede, Kaşıkçı olayına bile değinilmedi.
BM'DEN SÜRPRİZ HAMLE
Trump, iki hafta önce Selman bin Abdulaziz'e “Bak Kral! Seni biz koruyoruz. Biz olmazsak iki hafta bile iktidarda kalamazsınız. Para ödemeye mecbursun” diyerek nasıl haraç kestiğini ifşa etmişti. Stratejistlere göre ABD Başkanı, Suud yönetimi Kaşıkçı vakası sebebiyle Rusya'ya yanaşınca panikledi ve bakanını alelacele Riyad'a gönderdi. Trump'ın bu ‘duygusal' gerekçelerle, Suud yönetimini aklamaya çalışacağı ifade ediliyor.
Ancak, bunun hiç de kolay olmayacağı görülüyor. Nitekim Birleşmiş Milletler'den dün sürpriz bir çıkış geldi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Suud konsolosluk çalışanlarının dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etti. Bachelet “Zorla ortadan kaybetme ve yargısız infaz çok ciddi bir suçtur. Dokunulmazlık, yaşanan olayın ve sorumluların soruşturulmasını engellemek için kullanılmamalıdır” dedi ve Suudi Arabistan'ı bütün bilgileri açıklamaya davet etti.
Konsolos kaçtı
Washington Post yazarı Suud gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda kaybolmasına ilişkin başlatılan soruşturma derinleştiriliyor. Rejim muhalifi Kaşıkçı'nın akıbetini araştırmak için kurulan, Türkiye ve Suudi Arabistanlı yetkililerden oluşan ortak çalışma grubu ile olay yeri inceleme ekipleri, önceki gün akşam saatlerinde geldikleri konsolosluk binasında 9 saat süren inceleme yaptı. Konsolosluktaki incelemelere, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen ve heyetin başında yer alan başsavcıvekili ile cumhuriyet savcısı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele, Asayiş ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüklerine bağlı uzman personelin yanı sıra Suudi Arabistanlı yetkililer katıldı. Araştırma sabah saatlerine kadar sürdü.
MAVİ IŞIKLA DNA TARAMASI
Ekipler, konsolosluk çatısı ve bahçesinde inceleme yaparken, ekipler bina içinde “Luminol” diye adlandırılan özel mavi ışıkla Cemal Kaşıkçı'ya ait olabilecek DNA örneği araması yaptı. İlk inceleme kapsamında konsolosluğun bazı duvarları balyozlarla parçalandı. Bahçeden alınan toprak örnekleri ve diğer deliller 4 kamyonla polis koruması altında incelemeye götürüldü. Aramalara hassas burunlu “Melo” isimli polis köpeği de katıldı.
Cemal Kaşıkçı'nın Başkonsoloslukta öldürüldüğüne dair kuvvetli deliller ortaya çıkarken, Suudi Arabistan Konsolosu Muhammed Uteybi'nin konutunda da arama hazırlığı başladı. Ancak Uteybi, konut aranmadan apar topar Türkiye'den ayrıldı. Atatürk Havalimanı'ndan saat 17.00'de kalkan tarifeli uçakla ülkesine döndüğü belirtilen Uteybi'nin havalimanında VIP çıkışı kullandığı kaydedildi. Dışişleri kaynakları “Biz göndermedik, kendisi gitti' açıklaması yaptı. Başkonsolos, 2 Ekim'de Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasının ardından konutundan çıkmamıştı. Konuttaki arama ise Suud yetkililerin gelmemesi üzerine dün gece yapılamadı.
CESEDİ PARÇALARKEN MÜZİK DİNLETTİ
El Cezire'ye konuşan bir Türk yetkiliye göre, Kaşıkçı konsolosluğa girdikten 2 saat sonra öldürüldü. Cinayet 7 dakika sürdü. Suudlardan biri Kaşıkçı'nın cesedini parçalarken, diğerlerine “Müzik dinleyin” dedi. CNN televizyonunun aynı doğrultudaki haberinde de, “Kaşıkçı öldürüldü, cesedi parçalara ayrılıp dışarı çıkarıldı” denildi.
SUUD PRENS: Beni de kaçırmak istediler
Almanya'da yaşayan Suudi Arabistan Prensi Halid bin Farhan es-Suud, ülke yönetiminin kendisini de kaçırmak istediği ancak başarısız olduğu iddiasında bulundu. Alman Haber Ajansı DPA'ya konuşan Suud prens, şunları söyledi: Kaşıkçı'nın kaybolmasından birkaç gün önce Kahire'de yaşayan bir akrabam bana ulaştı. Yazılı bir not ve çek olduğunu söyledi. Onun için Kahire'deki büyükelçiliğe gitmem gerekecekti. Bunun bir tuzak olduğunu anladım. Gitseydim beni de kaçıracaklardı.” S. Arabistan'ın prensin iadesi için Almanya'dan talepte bulunduğu belirtildi.
30 kayıp gazeteci daha var
Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması, Suudi Arabistan'daki kayıp gazetecileri gündeme getirdi. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütüne göre, son bir yılda Suudi Arabistan'da en az 15 muhalif gazeteci tutuklandı ya da ortadan kayboldu. Toplamda 30'a yakın gazetecinin akıbeti hakkında bilgi yok. Gazetecilerden Saleh es-Shihi, Aralık 2017'de ortadan kayboldu. İki ay sonra da 5 yıl hapis cezası aldığı açıklandı. Esam ez-Zamel'in cezaevinde olduğu bir yıl sonra belli oldu. Yorumcu Turad el-Amri Kasım 2016'dan beri kayıp. Şair Fayiz ben Damah'tan Eylül 2017'den beri haber alınamıyor.
Cemal Kaşıkçı hakkında şok iddia! Parçalandı...
CNN International bir Türk yetkiliye dayandırdığı haberde, kayıp Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü ve cesedinin parçalara ayrıldığını iddia etti.
Dünya Kaşıkçı olayı ile çalkalanıyor! Pasaport bilgilerini tek tek paylaştılar
Washington Post, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha haber alınamayan Cemal Kaşıkçı'yı öldüren suikast timinden yedi kişinin pasaport bilgilerini paylaştı. New York Times ise, cinayet için Türkiye'ye gelen beş kişinin kimliğinin belirlendiğini duyurdu.
Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması, dünya gündeminde ilk sıradaki yerini koruyor. İstanbul'daki başkonsolosluk binasına girdikten sonra bir daha haber alınamayan gazeteciyle ilgili en çarpıcı haber, köşe yazarı olduğu Washington Post'tan geldi.
Amerikan gazetesi, Cemal Kaşıkçı'yı öldüren ekipte yer alan 7 kişinin pasaport bilgilerini yayınladı. Cemal Kaşıkçı'nın düzenli olarak makaleler yazdığı Washington Post, pasaportlardaki fotoğrafları ve isimleri ise gizledi.
Milliyet'in aktardığına göre, gazete, bu kişilerin kimliklerini henüz bağımsız kaynaklar tarafından doğrulayamadığını bildirdi.
NEW YORK TIMES, İSİMLERİ AÇIK AÇIK YAZDI
New York Times (NYT) gazetesi ise, Türkiye'nin cinayete karışan beş kişinin kimliğini tespit ettiğini duyurdu.
Maher Abdulaziz Mutreb, 2017'de Suudi Arabistan'ın Londra Büyükelçiliğine atanmış bir diplomat ve Suudi Prens'le muhtemelen koruması olarak birçok yeri ziyaret etti.
Suudi kraliyet ailesiyle çalışan Fransız bir profesyonel ise ikinci şüphelinin Prens Muhammed ile seyahat eden güvenlik ekibinin bir parçası olan Abdulaziz Mohammed al-Hawsawi olduğunu ileri sürdü.
Suudi Arabistan'ın basın organlarından birinde, üçüncü şüpheli Thaar Ghaleb al-Harbi'nin geçen yıl Suudi kraliyet muhafızlarında Muhammed'in Cidde'deki sarayını korurken gösterdiği cesaretinden dolayı teğmenliğe yükseltildiğinin yazıldığı aktarıldı.
Muhammed Saad Alzahrani olarak kimliği belirlenen ve başka birisinin pasaportu ile seyahat eden dördüncü şüpheli de, kraliyet muhafızı.
Şüpheliler arasında yer alan Dr. Salah al-Tubaigy ise bir otopsi uzmanı.
New York Times, Suudi Arabistan'da bu tür yüksek pozisyonlara gelebilmek için üst düzey Suudi makamlarla doğrudan bağlantılı olunması gerektiğine dikkat çekildi.
'SERSERİLERİN OPERASYONU İDDİASI ÇÖKER'
Haberde, "Türk yetkililerin söylediği gibi bu adamlar, Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de ortadan kaybolduğu Suudi konsolosluğunda bulundularsa, orada o gün ne olduğuna ve Prens Muhammed'e doğrudan bir bağlantı sağlayabilirler. Bu, Kaşıkçı'nın Veliaht Prens'ten habersiz bir şekilde, serserilerin düzenlediği bir operasyonda öldüğü iddiasını da ortadan kaldırır. Böyle bir bağ, Beyaz Saray ve ABD Kongresi'nin bu tür bir açıklamayı kabul etmesini de daha zor bir hale getirir" denildi.
Türk yetkililerin 15 kişilik bir ekibin, 2 Ekim'de İstanbul'a uçakla geldiği, Kaşıkçı'yı infaz ettiği, vücudunu parçaladıkları ve aynı gün ülkeden ayrıldıklarına dair belgelere ulaştıklarını ve Kaşıkçı'nın konsolosluğa girişinden sonra iki saat içinde öldürüldüğünü söylediklerini yazan NYT, isimlerinin açıklanmasını istemeyen Türk yetkililerin kendilerine söz konusu 15 kişiden hepsinin Suudi güvenlik yetkilileri, istihbarat ajanları ya da hükümet çalışanları olduğunu ifade ettiğini belirtti.
Kendi kaynaklarının da söz konusu 15 kişinin Suudi güvenlik servisleriyle bağları olduğunun teyit edildiğini aktaran NYT, yüz tanıma sistemi yazılımı, halka açık kayıtlar, sosyal medya hesapları, Suudi cep telefonu numaraları altyapısı, Suudi haberleri, sızdırılmış Suudi belgeleri ve Suudi Arabistanlı tanıkları kullanarak birtakım bilgiler topladığını kaydetti.
Suudi reformistler için önemli bir platform olan Al Watan gazetesine katkı veren ve aynı zamanda Washington Post gazetesinde yazılar yazan Cemal Kaşıkçı'dan, 2 Ekim Salı günü resmi işlemler için Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na gittikten sonra bir daha haber alınamamıştı.
Emniyet kaynaklarınca yapılan değerlendirmede, Kaşıkçı'nın gittiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'ndan bir daha çıkmadığı teyit edilirken, başkonsolosluk binasında aynı saatlerde iki uçakla İstanbul'a gelen ve aralarında yetkililerin de yer aldığı 15 Suudi vatandaşının bulunduğu, bu kişilerin daha sonra geldikleri ülkelere döndüklerinin belirlendiği kaydedilmişti.
2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na giren gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan o tarihten bu yana haber alınamıyor.
Washington Post, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha haber alınamayan Cemal Kaşıkçı'yı öldüren suikast timinden yedi kişinin pasaport bilgilerini paylaştı. New York Times ise, cinayet için Türkiye'ye gelen beş kişinin kimliğinin belirlendiğini duyurdu.
15-temmuz.net haberleri
E-Posta: [email protected]..
YORUMLAR