Erdoğan canlı yayında ibretlik bir anısını paylaştı!

Erdoğan canlı yayında ibretlik bir anısını paylaştı!

-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu döneme ait bir anısını yıllar sonra ilk kez anlattı. -Referandum için çalışmalarına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, evde torunlarına zaman ayırmayı ihmal etmiyor.

07 Nisan 2017 - 09:24 - Güncelleme: 07 Nisan 2017 - 10:01

Giriş Tarihi: 7.4.2017 00:46 Son Güncelleme Tarihi: 7.4.2017 09:21

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın torunuyla çekilen fotoğrafı
Referandum için çalışmalarına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, evde torunlarına zaman ayırmayı ihmal etmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın torunuyla çekilen fotoğrafı

16 Nisan'da yapılacak referandum öncesi yoğun bir programı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; meydanlarda vatandaşlarla bir araya geliyor, canlı yayınlara çıkıp yeni sistemi anlatıyor.

AİLESİNİ İHMAL ETMİYOR

Çok yoğun bir programı olan Cumhurbaşkanı, bu süreçte ailesine zaman ayırmaktan da geri kalmıyor.

Torunlarıyla vakit geçirmeyi çok seven Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çekilen son fotoğrafında; torununa Kur'an-ı Kerim öğrettiği görülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın torunuyla çekilen fotoğrafı

BAKAN ALBAYRAK'IN OĞLU

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın oğlu Ahmet Akif Albayrak, dedesiyle birlikte zaman geçirmeyi çok seviyor.

Erdoğan canlı yayında ibretlik bir anısını paylaştı!

, canlı yayında Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu döneme ait bir anısını yıllar sonra ilk kez anlattı.

Kanal 7 - Ülke TV ortak yayınında Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde yaşadığı anısını ilk kez anlattı.

Erdoğan, "Seçim kampanyası için Tokat'a gidiyorum. Giderken kış mevisimiydi. Bolu'yu aştık, orada meşhur 'Kargasekmez' derler. Tam orada biz kaymaya başladık, sabah namazından sonra. Namazı kıldık tekrar yola çıktık oradan. Ve araba dönüyor, 5 arkadaşız arabanın içinde. Döne döne bariyerlere vurduk. Vurduktan sonra hiç unutmuyorum. Karşıdan Urfa Cesur otobüsü geliyor. Ve tabi bizi hemen aldılar. Bizi hemen önce Düzce'ye getirdiler, Düzce'de bizi almadılar. Ambulans yok ambulans. Bizi bir minibüsün içine koydular, sanki eşya koyar gibi. Yaralı arkadaşlarımızdan bir tanesi bizim serumları tutuyor. Hemşire de vermediler. Ve biz o halimizle Bolu'ya gittik. Devlet Hastanesinde sorulan soru şu! Bunlar memur mu, sigortalı mı? Dediler 'alamayız' SSK Hastanesine götüreceksiniz. Ordan da SSK hastanesine götürdüler. Yine ambulans falan yok. Yaralıyız, kırıklar mırıklar var. Ben bile bunu yaşadım. Onun için arkadaşlarıma şunu söyledim. Türkiye'yi 4 temel direk üzerinde yükseltmemiz lazım: Eğitim, sağlık, adalet, emniyet'' ifadelerini kullandı.

‘Çürüyen kıta Avrupa’
‘Çürüyen kıta Avrupa’

Erdoğan ’de konuştu: Ana muhalefetin başındaki zat FETÖ’ye koltuk borcunu ödeme derdinde. Avrupa artık baskı ve şiddetin merkezidir. Tarihimizin en büyük reformunu engelleyemediklerini gördükçe de ne yapacaklarını şaşırdılar

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 78 projenin toplu açılış töreni için dün 'deydi. Batı'yı eleştiren Erdoğan, "Bugün Avrupa, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin değil baskının, şiddetin, Nazizm'in merkezidir. Karşımızda her bakımdan çürüyen bir kıta var" dedi. İşte Erdoğan'ın mesajlarından satırbaşları:

DOĞALGAZ MÜJDESİ
"Bugün yatırım bedeli 250 trilyon lira olan bin yataklı şehir hastanesinin açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu hastanemizle ilgili Balıkesir'imiz sağlıkta çağ atlayacak. Bir müjdem daha var. Balıkesir'in İvrindi, Havran, Burhaniye, Bigadiç ve Erdek ilçelerine önümüzdeki yıl doğalgazı veriyoruz. Bu ilçelerimizi de doğalgazın temizliği, konforuyla tanıştırıyoruz.
16 Nisan yaklaştıkça hem Avrupa'nın hem terör örgütlerinin hem de Türkiye düşmanı çevrelerin elleri ayaklarına dolaşıyor. Tüm gayretlerine rağmen tarihimizin en büyük yönetim reformunu engelleyemediklerini gördükçe ne yapacaklarını şaşırdılar.
Referandumda kimler 'hayır' diyor? Kandil, İmralı, Pensilvanya... Onlar 'hayır' dediğine göre burada bir sıkıntı var öyle mi?

AVRUPA ÇÜRÜYEN KITA
İsviçre Parlamentosu'nun önünde dev bir pankart. Üstünde Cumhurbaşkanınız'ın portresi. Şakağına silah dayamış 'Erdoğan'ı öldürün.' Neyi öldürüyorsun? Biz kaderin üstünde bir kader olduğuna inandık ama bunlarda öyle bir şey yok.
Avrupa bitti, tükendi. Bu süreçte yüz yıllardır savunduklarını iddia ettikleri ne varsa, hepsi yerle yeksan oldu. Bugün milyarlarca insanın gözünde Avrupa, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin değil baskının, şiddetin, Nazizm'in merkezidir. Avrupa'nın artık ne dünyaya ne de bize söyleyecek sözü kaldı. Karşımızda her bakımdan çürüyen bir kıta var.
Gençlerimizin oy kullanmasına karşı çıkıyorlar. Şimdi "Parlamentoya girdiğinden ömür boyu maaş almasına veya askere gitmemesine karşı çıkıyoruz" diyor. Burada parlamento üyeliğine saygısızlık yapıyor. Neden? Çünkü parlamento üyeliği de en az askerlik kadar saygındır. Oraya gelen gençlerimiz bir vatani görevi yapmaya geliyorlar. Gerekirse farklı yasal düzenleme yapılır. Onu gerekçe gösterip engellemeye kalkma. Zaten engelleyemeyeceksin.

KİBİR VE KİNİ İFŞA EDİYORLAR
Sandıktan çok güçlü 'evet' çıkacağı netleştikçe... Millete karşı bilinç altında besledikleri kin ve kibri ifşa ediyorlar. Bir tane kendini bilmez çıkmış, 'evet' diyenleri İzmir'de denize dökmekten bahsediyor. CHP'nin eski genel başkanı, "Hayır çıkarsa, düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz" diyor.
Ana muhalefetin başındaki zat FETÖ'ye diyet borcunu, koltuk borcunu ödemenin derdinde. Pensilvanya'dan kulağına fısıldanan safsataları iddia diye ortaya atıyor.
Kılıçdaroğlu "Cumhurbaşkanı da, Başbakan da 15 Temmuz olayını örtmek istiyor" diyor. Ben sana avukatlık vekaleti verdim mi ya? Meydandaki konuşmalarımı dinlemiyor musun? Cezaevlerinde binlerce kişi var. Bunları sen mi, biz mi içeri aldık?
Ne diyor? Meclis'in yetkileri elinden alınıyor. Yalan. 550'yi niye 600'e çıkardılar? Güçlendiriyoruz, denetim gücünü artırıyoruz. Dersini çalış da gel. Denetlemede şu anda benim kişisel suçlardan yargılanmam yok. Sadece vatana ihanetten yüce divana giderim. Yeni dönemde kişisel suçlardan dolayı da yargılanmam söz konusu.

ALLAH İNTİKAMINI ALACAK
İşte Suriye'yi görüyorsunuz. İdlib, oradaki kimyasal silahlarla 150'ye yakın insanı öldürdüler. İnşallah Allah bunların intikamını alacaktır. Biz de üzerimize düşeni yapacağız.
Sadece 'evet' yetmez. Çok güçlü bir 'evet'e ihtiyacımız var. Bütün dünyaya Türk milletinin ne kadar büyük bir millet olduğunu göstermemiz gerekiyor. 16 Nisan inşallah yeni bir milat olsun."

"HİZMETLERİN KARŞILIĞINI 'EVET' DİYEREK VERECEĞİZ"
Son 14 yılda yapılan yatırımlarla Marmara'nın en fazla gelişim gösteren şehirlerinden olan Balıkesir, yapılan hizmetlerin karşılığını 16 Nisan'da 'evet' diyerek vermeye hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı dün büyük bir coşkuyla karşılayan Balıkesirliler, yeni Türkiye'nin dönüm noktası olan referandum için sözünü verdi. Osmangazi Köprüsü'nün ardından 1915 Çanakkale Köprüsü'nün de tamamlanmasıyla ulaşım ağının merkezi haline gelecek olan Balıkesir'de, binlerce vatandaş, ellerinde bayraklar ve 'evet' yazılı pankartlarla tören alanıdaydı. SABAH'a konuşan Balıkesirliler, yapılan hizmetlerin karşılığını sandıkta 'evet' diyerek vereceklerini söyledi:
Rengin Albay: 14 yıl önce Balıkesir köyden farksızdı. Hastanesi yolları harika bir şehir oldu. Artık insan gibi yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımız'a çok teşekkür ediyoruz. Tabii ki 'evet' diyeceğiz.
Şule Fenerci: Bizi bir kaldırıma bile layık görmeyen koalisyon hükümetlerinin geri gelmemesi için 16 Nisan bir dönüm noktası olacak.
Ali Resmi Öztürk: Saraçlar Mahallesi muhtarıyım. 'Evet' demekle birlikte koalisyon dönemleri son bulacak, hükümetler üzerindeki vesayet sistemi kalkmış olacak.
Selin Poyrazcı: Daha müreffeh bir Türkiye için 'evet. Her zaman Cumhurbaşkanımız'ın yanındayız.
Sermin Polat: Cumhurbaşkanımız'ın arkasındayız. Düşman okları nereyi gösteriyorsa doğru yol orasıdır. Tercihim bu yüzden 'evet.'

ATATÜRK SAĞ OLSA KAÇACAK YER ARARSINIZ
"Bunlar senelerdir ter dökmeden, hizmet etmeden, sadece vesayete sırtını dayayarak kazanmaya alışmış. Her ağızlarını açtıklarında "Biz Atatürk'ün partisiyiz" derler. Şu anda sağ olsa gidecek yer ararsınız. Çünkü layık değilsiniz. 78 yıldır Atatürk'ün mirasını talan etmekten başka hiçbir iş yapmadılar."
‘Çürüyen kıta Avrupa’

Erdoğan ’de konuştu: Ana muhalefetin başındaki zat FETÖ’ye koltuk borcunu ödeme derdinde. Avrupa artık baskı ve şiddetin merkezidir. Tarihimizin en büyük reformunu engelleyemediklerini gördükçe de ne yapacaklarını şaşırdılar

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kılıçdaroğlu 'den alıntı yapıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kılıçdaroğlu FETÖ'den alıntı yapıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 'kontrollü darbe' iddiasına çok sert tepki göstererek 'elinde belge varsa açıkla, yargıya ver, bu yaptığın terbiyesizliktir' dedi.

Cumhurbaşkanı Kanal 7 - Ülke TV canlı yayınında Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun kontrollü darbe iddiasına çok sert tepki göstererek "elinde belge varsa açıkla, yargıya ver" dedi.

Erdoğan şunları söyledi:

Benden önce havalimanına iniyorsun, orada onbinlerce kişilik kalabalığı görüyorsun. Neden orada kalmıyorsun da, Bakırköy ilçe başkanının evine gidiyorsun. Darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım diyordun. Tankın üzerine çıksaydın.

Ben oraya geldiğimde uçaklar üzerimizden alçak uçuş yapıyorlardı. Öğleye kadar İstanbul'da kaldım. Operasyonları oradan yürüttük. Siyasetçiye yakışan budur. Sen kalkıp da tepenin arkasına saklandığın zaman millet dağın arkasına saklanır.

Dün akşam cevap veriyor. Benim koruma müdürümü arasalardı ben de gelirdim diyor. Şu hale bak ya. Böyle laubali bir yaklaşım tarzı olabilir mi? Bir de tutuyor "kontrollü darbe" girişiminden bahsediyor.

"O GECE KAÇMAK YERİNE MİLLETİN ARASINDA KALSAYDIN..."

O gece tankları gördüğünde kaçmak yerine milletin arasında kalsaydı bu konuda konuşma hakkı olurdu. Ama o gece kontrollü koltukta oturduğu için rahat konuşuyor.

Çıkıyor belgelerden bahsediyor. "Yanımda değil" diyor, bir de "cevabını onlar versin" diyor. Elinde dosya varsa, cevabı da vardır. Onu söyle.

"Kontrollü darbe" 'nün ifadesi. Oradan alıntı yapıyorsun, konuşuyorsun. Cevabı da Sayın Yıldırım'dan bekliyor. Cevabı ondan niye bekliyorsun. Açıkla işte.

Şayet elinde belge var da bunları savcılığa vermekten imtina ediyorsa, bu millete ihanet ediyor.

"Cumhurbaşkanı olayı örtmek istiyor" diyor bir de. Bu terbiyesizliktir.

Diyorum ki, çok açık net: Elinde belge, bilgi varsa yargı mekanizmasına bunu ver. Orada da kaçamak yapıyor.

AVRUPA ÇÜRÜYEN KITA

KİBİR VE KİNİ İFŞA EDİYORLAR

ALLAH İNTİKAMINI ALACAK

'dan 'ın açıklamasına yanıt!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Trump'ın açıklamasına yanıt!

Başkanı 'ın 'ye yapılabileceğinin sinyalini verdiği açıklamasına, 'dan yanıt geldi. Erdoğan, "Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. Eğer bu hakikaten icraat ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa, biz bunu yapmaya hazırız" dedi

Recep Tayyip bir televizyon kanalında katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Trump'ın açıklaması lafta kalmasın

'nin eski Başkanı Barack Obama'nın 6 yıllık süre içerisinde ne 'de ne Irak'ta üzerine düşen görevi yapmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ", Obama'nın bıraktığı o tabloyu devralmış durumda. Bunu hangi kadro ile nasıl yapacak? Şu anda gördüğüm kadarıyla Obama'nın bıraktığı kadro var elinde. Henüz kendi kadrosu duruma hakim değil. Bu böyle devam edecek olursa bu terör esintileri ve cinayetler devam edecek. ABD'nin önce bunu değiştirmesi lazım. 'Bir terör örgütünü bir başka terör örgütü ile yok edelim, elimiz de sıcaktan soğuğa değmesin ile' bu olmaz. Bu teklifi Obama'ya da yapmıştık şimdi de size yapıyoruz. Gelin DEAŞ'ı oradan birlikte temizleyelim. Ama siz buna hala olumlu cevap veremiyorsunuz dedim. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya baktığımızda masum insanları hedef alan bugün ki saldırı göz ardı edilemez. Beşar Esed'in bu hain eylemleri önceki yönetimin beceriksizliğidir" diye konuştu.

ABD Başkanı Trump'ın kimyasal saldırının ardından yaptığı ye ilişkin açıklamaları sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. İcraat lazım. Hakikaten icraat ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız" şeklinde konuştu

Trump: Emri bizzat verdim

Trump: Emri bizzat verdim

ABD Başkanı Donald Trump, Esad rejimine ait askeri bir üssün Amerikan füzeleriyle vurulmasına ilişkin, "Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi." açıklamasını yaptı.

ABD Başkanı Trump Suriye saldırısı sonrası açıklamada bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump, saldırı emrini bizzat kendisinin verdiğini basın toplantısında dünyaya ilan etti: "Bu akşam kimyasal saldırının gerçekleştirildiği Suriye'deki hava üslerinin vurulması talimatı verdim. Tüm uluslara Suriye'de devam eden katliam ve ölümlerin son bulması için çağrı yapıyorum. Kimyasal silahların kullanımı ve yayılmasını önlemek Amerika'nın ulusal güvenliği için de hayati önem taşımaktadır."



İŞTE SALDIRININ FOTOĞRAFLARI - TIKLAYIN!

Trump, İdlib'deki kimyasal katliamın ardından yaptığı açıklamada bunun sonuçları olacağını söyleyerek müdahale sinyali vermişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, Washington'dan gelen açıklamalar üzerine Türkiye'nin üstüne düşeni yapmaya hazır olduğunu söylemişti. Erdoğan, "Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. Eğer bu hakikaten icraat ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa yapmaya hazırız" demişti.

Dikkat çeken zamanlama

ABD Başkanı Trump, Çin lideri Xi Jinping'le buluşmadan hemen önce Washington saldırıyı duyurdu. Çin yönetimi, Rusya ile birlikte Esad rejiminin en önemli destekçileri arasında.

'Açık bir mesaj verildi'

Cumhuriyetçi senatörler John McCain ve Lindsey Graham, saldırı sonrası ilk değerlendirmelerini yaptı. İkili, Esad yönetimine açık bir mesaj verildiğini söyledi.

"SURİYE'DEKİ FÜZE OPERASYONU ABD'NİN GÜVENLİĞİ İÇİN ELZEMDİ"

Trump, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi. Daha önceki girişimler başarısız olduğu için mülteci krizi devam ediyor ve bölgedeki istikrarsızlık ABD'yi ve müttefiklerini tehdit ediyor. Bu akşam tüm medeni ülkeleri, Suriye'deki katliamı ve her türlü terörizmi durdurmak için ABD'ye katılmaya davet ediyorum."

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Trump'ın konuşmasından kısa bir süre önce Suriye rejimine ait bir hava üssüne 50'den fazla Tomahawk füzesi fırlattıklarını açıklamıştı.

Pentagon'da gazetecilere açıklama yapan askeri bir yetkili, "Suriye rejimine ait bir hava üssüne ait 50'den fazla Tomahawk füzesi fırlattık." ifadesini kullanmıştı. Füze saldırısının Akdeniz'de konuşlandırılan bir ABD askeri gemisinden yapıldığı kaydedilmişti. Yetkili, saldırının ABD doğu yakası saatiyle saat 8.45'te gerçekleştirildiğini belirtmişti.

Belgesi yine sahte çıktı

Belgesi yine sahte çıktı

Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz için “kontrollü darbe girişi” iddiasının kaynağı olan ve ABD’den gönderilen sözde belgelerin de sahte olduğu ortaya çıktı

Cumhuriyet Halk Partisi () Genel Başkanı 'nun, "15 Temmuz kontrollü darbe girişimidir" açıklamalarının kaynağı ile çarpıcı bir gelişme yaşandı. Türkiye Gazetesi'den Batuhan Yaşar'ın iddiasına CHP'ye gönderilen mail, İzmir Milletvekili Aytun Çıray'a [email protected] adresinden 4 Kasım 2016'da yani ABD başkanlık seçimlerinden 3 gün önce gönderildi. 15 Temmuz darbe girişiminin tarafından daha önce planlandığı, medya planlamasının MİT tarafından yapıldığı, Adil Öksüz, Ekrem Dumanlı, Emre Uslu'nun da MİT elemanı olduğu iddia edilen o mailde, bu isimlerin MİT'e çalıştığına dair sözde resmi belgeler de yer aldı. Mail ve ekli belgeler yine Çıray tarafından 5 Kasım 2016'da İzmir Cumhuriyet Savcısı'na bildirildi. Savcılığın 14 Kasım 2016'da talebi üzerine belgeleri inceleyen MİT, belgenin sahte olduğu ve içerisinde MİT'le ilgili iddia edilen bilgilerin gerçek olmadığı yanıtını verdi. MİT'ten gelen bilgi üzerine İzmir Cumhuriyet Savcısı, konunun işleme konmasına gerek olmadığına karar verdi. Ancak bu mail sayesinde 'nün Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında da kullandığı sahte belgeler taktiği yeniden devreye girdi. Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün algı operasyonları üzerinden söylemlerini oluşturmaya devam etti. FETÖ, CHP'yi kullanarak hem kafaları karıştırmaya ve davaları sulandırmaya hem de önemli adamlarını temize çıkartmaya çalıştı.



BAŞBAKANLIK'TAN CHP'YE YALANLAMA
Bu arada Başbakanlık'tan yapılan açıklamada, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger'in "Başbakanlık Müsteşarlığı'na teslim ettim" dediği yazının aynı zamanda medya ile paylaştığı çalışma ile aynı olduğu, başkaca bilgi ve belgeyi içermediği belirtildi.

MİT: İDDİALAR GERÇEK DIŞI
Kılıçdaroğlu'nun iddialarına dair MİT dün açıklama yaptı. Açıklamada ana muhalefet partisi tarafından gündeme getirilen iddiaların, FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişimini sulandırma çabalarıyla örtüştüğünün görüldüğü bildirildi. Açıklamada, "Adil Öksüz, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın terör örgütü içerisindeki kaynağı olmamıştır ve Milli İstihbarat Teşkilatı'na çalışmamıştır" denildi. MİT açıklamasında ByLock'a ilişkin ilk tespitlerin, Mayıs 2016'da adli makamlara, güvenlik birimlerine ve diğer ilgili makamlarla eş zamanlı olarak paylaşıldığına yer verildi.

'ndan “” açıklaması!

Dışişleri Bakanlığı'ndan “Kıbrıs” açıklaması!

, Güney Rum Yönetimi’nin (GKRY) bazı uluslararası hidrokarbon şirketleri ve konsorsiyumlarıyla keşif ve üretim sözleşmeleri imzalamasının kabul edilemez olduğunu açıkladı.

ndan yapılan yazılı açıklamada, "Güney Rum Yönetimi, Kıbrıs Türkleri'nin haklarını hiçe sayarak, 5 ve 6 Nisan tarihlerinde bazı uluslararası hidrokarbon şirketleri ve konsorsiyumlarıyla keşif ve üretim sözleşmeleri imzalamıştır. Kıbrıs Rum tarafının, esasen Kıbrıs Türk halkıyla yeni bir ortaklık kurma yönünde, güçlü siyasi irade sergilemesi beklenen bir dönemde, Ada'nın yegane sahibi gibi davranmakta ısrar ederek tek yanlı faaliyetlerini sürdürmesi, kaygı verici olduğu kadar kabul edilemez bir durumdur. Bu konuda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada dile getirilen hususların tamamına katılıyor, Kıbrıs Türk tarafının haklı kaygılarını ve infialini paylaşıyoruz" denildi.

Arama faaliyetlerinde bulunulacak alanın 'nin kıta sahanlığı sınırları içerisinde yer aldığının bildirildiği açıklamada, "Hatırlanacağı üzere hidrokarbon şirketlerinin Kıbrıs Türkleri'nin de haklarının bulunduğu deniz sahalarında faaliyet göstermelerinin sakıncalarına geçmişte tarafımızca da defaatle dikkat çekilmiştir. Ayrıca, bahse konu sahalar arasında yer alan 6 numaralı parselin önemli bir bölümü Türkiye'nin kıta sahanlığı sınırları içerisinde kalmaktadır. Yabancı şirketlerin deniz yetki alanlarımızda izinsiz hidrokarbon arama ve çıkarma faaliyetlerinde bulunmasına hiçbir şekilde izin verilmeyecektir. Tek yanlı hidrokarbon faaliyetleri bağlamında GKRY ile işbirliği yapmakta olan şirketlerin, Ada'daki diğer kurucu halk olan Kıbrıs Türklerinin iradesini dikkate almayan tutumları, önümüzdeki dönemde Türkiye ile enerji alanında ortak projelere katılımları açısından ayrıca değerlendirilecektir. Öte yandan, Rum tarafı ile enerji alanında akdedilen bu sözleşmelerin kapsamlı çözümün ardından geçerliliklerini muhafaza edip etmeyeceklerinin, yeni devleti oluşturacak tarafların ortak değerlendirmesine tabi tutulacağı da unutulmamalıdır" ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, elde edilebilecek gelirlerin adil paylaşılması gerektiğinin vurgulanarak, "Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Adası'nda müzakere edilmiş bir çözüm istemektedir. Kapsamlı çözüm öncesinde Ada'nın doğal kaynakları üzerinde tasarrufta bulunulmasının tek yolu ise, Kıbrıs Türk tarafının rızasının alınması suretiyle kaynakların ortak işletimi ve elde edilebilecek gelirlerin adil paylaşımına yönelik düzenlemelerin yapılmasından geçmektedir. Rum tarafına, gelecekte eşit siyasi ortak olacakları Kıbrıslı Türk halkının Ada'nın doğal kaynakları üzerindeki asli haklarını dikkate alması ve kapsamlı çözüme yönelik çabaların başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açabilecek tek yanlı faaliyetlerini durdurması yönündeki çağrımızı yineliyoruz. Ülkemizin, kıta sahanlığımızdaki hak ve menfaatlerimiz ile KKTC'nin hak ve menfaatlerini korumak için gerekli her türlü tedbiri almaya devam edeceğini önemle vurguluyoruz" denildi.

'da : Çok sayıda gözaltı var

İstanbul'da operasyon: Çok sayıda gözaltı var

Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri terör örgütü DEAŞ'a yönelik düzenledi.

Kent genelinde çeşitli adreslere yapılan larda çok sayıda kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.

Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri terör örgütü DEAŞ'a yönelik gece saatlerinde operasyon düzenledi.

Özel harekat ekiplerinde destek verdiği operasyonlarda çok sayıda kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.

Kent genelinde yapılan operasyonda, Esenler İlçesi, Tuna Mahallesi 663. Sokak'ta bulunan 5 katlı bir binaya giren ekipler, önceden tespit edilen bir dairede şüpheli şahıs ya da şahıslar üzerinde arama yaptı.

Aramalar sırasında polis ekipleri bir kişiyi gözaltına aldı. Ekiplerin çevrede geniş güvenlik önlemi aldığı görüldü

‘Erdoğan bize daha çok özgürlük getirdi

‘Erdoğan bize daha çok özgürlük getirdi’
15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlayan demokrasi nöbetlerine katılan ve elindeki Türk bayrağıyla "Darbeye hayır" yürüyüşlerinin en ön safında yer alan, 'daki Mor Petrus ve Mor Pavlus Kilisesi Bölge Metropoliti Mor Grigoryos Melki Ürek, SABAH'a u değerlendirdi: Biz her zaman ülkemizde huzur ve barıştan yanayız. Söz konusu vatan olunca hepimizin arzusu bir olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın başbakan olduğu dönemde bu ülkedeki kiliseler restore edildi. Erdoğan, bize daha çok özgürlük getirdi. Referandum, vatandaşlarımızın sağduyusu, inisiyatifi ve ileri görüşüyle güzel sonuçlanacak.

Cumhuriyet çalışanına gözaltısı

Cumhuriyet çalışanına Bylock gözaltısı

çalışanı Yunus E. İ., Fetullahçı terör örgütünün kriptolu haberleşme uygulaması kullanıcısı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.

yönetici ve yazarlarının Fetullahçı terör örgütünün kriptolu haberleşme uygulaması kullanıcıları ile irtibatlı çıkmaları ardından bu kez bir çalışanı da bizzat ByLock kullanıcısı çıktı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında Cumhuriyet Gazetesi çalışanı Yunus E. İ.'nin ByLock kullanıcısı olduğunun belirlenmesi üzerine hakkında gözaltı kararı verildi.

Başsavcılığı'nın talimatı üzerine şüpheli, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alındı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan caddesindeki yerleşkesine götürülen şüpheli sorguya alındı.

ByLock’u aklayan habere TGC ödülü

ByLock’u aklayan habere TGC ödülü

nın FETÖ’cü darbe girişimini aklamayı hedefleyen haberi, ’nce ödüllendirildi

(TGC), nın FETÖ'yü aklamak için yaptığı sipariş ByLock röportajına 'en iyi haber ödülü' verdi. Cemiyet'in 'en iyi haber' listesinde, Türkiye'yi uçurumun eşiğine getiren hain FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine dair binlerce çarpıcı haber ve görüntüye yer veren Turkuvaz Medya, Yeni Şafak ve S Medya'dan bir tek haber yok... Aydın Doğan'ın Hürriyet'i, muhabir İsmail Saymaz'ı ABD'ye gönderip, FETÖ'cülerin devlete ihanet için kullandıkları haberleşme programı ByLock'u yapan Giresun doğumlu David Keynes adlı kişiyle röportaj yapmıştı. Kendilerini gizlemeye çalışan FETÖ'cülerin deşifre edilmesi açısından önemli bir delil olan ByLock'un 'suç delili olamayacağı'nı vurgulamak ve 'FETÖ'yü aklamak' için yapılan algı röportajı, infial yaratmıştı. Hatta savcılık, 24 Ekim 2016'da,yayımlanan haber nedeniyle Hürriyet'e soruşturma açmıştı. Saymaz'ın ödül alan 'İşte herkesin aradığı ByLock' başlıklı haberinde, "ByLock'ta darbe planı yapılmadığı" şeklinde, hain örgütü aklamaya yönelik ifadeler yer alıyordu.

15 TEMMUZ GEÇİŞTİRİLDİ
Geçen yıl Türkiye'nin en önemli olayının 15 Temmuz darbe girişimi olmasına rağmen, TGC'nin hakim zihniyeti, bu konuyu 'kerhen' 2 televizyon haberine ve bir fotoğrafa verilen ödülle geçiştirdi. Asıl ödüller ise TGC yönetimini elinde bulunduran, ağırlıkla Doğan ve Ciner grupları ile FETÖ'cü Cumhuriyet, Birgün gibi yayın gruplarınca paylaşıldı. TGC'nin en iyi siyasal haberinin, 15 Temmuz haberlerinden biri değil de Hürriyet'te 16 Nisan'da yayımlanan "16 Günde Beraat" başlıklı haber olması, hayli düşündürücü. FETÖ'nün mali yapılanmasıyla ilgili binlerce kirli ilişki ağının deşifre edilmesine rağmen, TGC'nin ekonomi dalında ödüle layık bir haber bulamaması da diğer bir skandal.

Milli Görüş’çülerden ‘evet’e tam destek

Milli Görüş’çülerden ‘evet’e tam destek

Milli Görüş’çü kuruluşlar Platformu: Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ya da başkanlık sistemi olsaydı ne 28 Şubat’ı görürdük ne de 15 Temmuz darbesini

Türkiye tarihi referanduma yaklaşırken 'evet' cephesine destek her geçen gün artıyor. Ankara'da İçkale Otel'de düzenlenen basın toplantısında, Saadet Partisi'nin eski Genel Başkan yardımcılarından Necmettin Aydın Milli Görüş'çü Kuruluşlar Platformu adına bir basın açıklaması yaptı. Aydın'ın açıklamasından öne çıkan ifadeler şöyle:
Son yüzyılda Cumhuriyetin ilanı ve sonrasında çok partili sisteme geçiş, siyasal ve sosyal hayatımızı derinden etkileyen iki önemli olaydır. Üçüncü büyük değişim ise bu referandum evet olarak gerçekleştiğinde Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş olacaktır. Bu referandum herhangi bir parti seçimi değildir, siyasal iktidar değişimi olmayacaktır. Bu bir sistem değişikliğidir. Bugünkü iktidara karşı olmayı bu sistem değişikliğine karşı olma haline dönüştürmek çok yanlıştır. Önemli olan ülke menfaatidir.
Eğer bu ve benzeri bir başkanlık sistemi olsaydı ne 28 Şubat'ı görürdük ne de 15 Temmuz darbesini. Merhum Erbakan Hocamız da 2010'da yapılan Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesini öngören referandumda evet demiştir. Bizler de Milli Görüş hareketinin önemli kuruluşlarının temsilcileri olarak başkanlık sisteminin gerekli olduğuna inanıyoruz ve referandumda evet diyeceğiz. Basın toplantısında konuşan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise "Bu sistem kesinlikle Türkiye'ye çağ atlatacaktır, Türkiye'yi bir üst lige taşıyacaktır, istikrarlı hükümetler ligine taşıyacaktır" dedi.

Milli Görüşçü kuruluşlar arasında Sağlık-Der, Huder, Ümmet Gençleri Derneği, TEKDER, Ebe ve Hemşireler Derneği, Fikri Düşünce Haklar Birliği, Evrensel Hafızlar Derneği ve MÜSİAD Ankara Şubesi bulunuyor.

Şehitlerimiz rahat uyusun diye...

Şehitlerimiz rahat uyusun diye...

Darbe gecesi önünde iki kardeşi ile kuzenini şehit veren Nizami Gülşen, 16 Nisan’da neden ‘evet’ diyeceğini, kahramanların mezarı başında bu sözlerle anlattı

Demokrasi kahramanlarının üçü de 'da yaşıyordu. Üçü de evli ve 2'şer çocukluydu. Darbe girişimini televizyondan öğrendiler. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine meydanlara indiler. Kızılcaham'da biraz vakit geçirdikten sonra önünde vatan nöbeti tutmaya karar verdiler. Gece 1'de kendi arabalarıyla yola çıktılar. Kızılcahamam'dan kendileriyle birlikte demokrasi nöbetine gelen gençlere, "Siz şimdilik gelmeyin, biz şehit olmaya gidiyoruz" diyerek karşı çıktılar. Yaklaşık 70 kilometre yol kat ettikten sonra Beştepe'ye vardılar. Gece boyunca Beştepe'de nöbet tuttular. Sabaha karşı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Jandarma Genel Komutanlığı arasında kalan bölgede nöbetleri sürerken, alçak uçuş yapan F-16'nın bıraktığı bomba nedeniyle şehit düştüler. Mehmet (61) ve Hakan (43) Gülşen kardeşti. Lütfi Gülşen (63) ise kuzendi. Beraber yola çıkan üçlü, aynı yerde yan yana can verdiler. Aynı yere gömüldüler. Vatan için geride 3 gözü yaşlı eş ve 6 yetim bırakan kahramanların mezarları şimdi ziyaretçi akınına uğruyor.

ANIT MEZARDA YAN YANALAR
Ankara Büyükşehir Belediyesi, 3 şehidin kabirlerini anıt mezara çevirdi. 2 kardeşi ve kuzeninin mezarlarını ziyaret eden Nizami Gülşen, "16 Nisan'da şehitlerimin rahat uyuması için, o günler bir daha gelmesin diye, şehitlerimin kanı için, başı için evet diyeceğim. Geride 6 yetim çocuk bıraktılar O çocukların başlarını okşayan bir babaları yok artık. O güzel insanlar vatan için, bir daha darbeler yaşanmasın diye, karanlık günler olmasın diye öldüler. Daha güzel bir Türkiye için evet diyeceğim. 16 Nisan'daki evet 15 Temmuz'un bir devam olacak" dedi

Babam başkanlık istediği için idamla yargılandı

Babam başkanlık istediği için idamla yargılandı
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na katılarak, gündeme ilişkin şunları söyledi:
Rahmetli babamın 78-79'lardaki Temel Görüşler, 9 Işık kitabında o dönemdeki bu koalisyonların uzun ömürlü olmayışını dikkate alarak, başkanlık sistemini kuvvetle savunuyor. Halka sorularak bir başkanın seçilmesini, ikili sistemin giderilmesi gerektiğini savunuyor. Bu gayet net.
İşin çarpıcı tarafı, Türkeş 12 Eylül ihtilalinden sonra "Tek adam rejimi istiyor ve bunun için anayasa değişsin" diyor diye idamla yargılandı. Türkiye ne gariplikler yaşadı geldi bugüne kadar. Bugün bizim "Özgürce halka soralım, halk istiyorsa böyle yapalım" dediğimiz şeyi 1978-79'da rahmetli Türkeş kitabında yayımladı diye, ki "Bunun mutlaka halka sorulup referandum yoluyla gerçekleşmesi gerekir" diye yazdığı halde idamla yargılandı.
Cumhurbaşkanımız kendi başına sadece oradan Millet Camisi'nin imamını yanına almış, gitmişler orada Kur'an okumuşlar, dua etmişler. Çok saygın, çok güzel bir davranıştır. Sizin aracılığınızla Sayın Cumhurbaşkanımıza da zarif jesti için ailem adına da çok teşekkür ediyorum.
(Kılıçdaroğlu'nun kontrollü darbe iddiası) Darbe girişimi, darbe girişimidir. Bunun kontrollüsü, kontrolsüzü olmaz. Bunun üzerinden şike yaparak ikbal elde etmeye kalkana ruh hastası denir. Ben Türkiye'de böyle ruh hastaları olduğunu düşünmüyorum. Onun için bu boş bir ithamdır.
(Kimyasal deposunun vurulduğu iddiası) Rus tarafının vesairesinin mazeret gibi gösterdiği mazeret değil, bana göre güçlendirici bir delildir ki rejim yapmıştır ve maalesef sivil insanlara karşı yapmıştır.
Trump'ın seçilmesiyle birlikte gri bir alan orada başladı. Yani yönetim oluşamıyor, yönetim Senato'dan onay alamıyor, bakanlar onay alamıyor. Birtakım insanlar istifa etmek zorunda kalıyor, orada bir ayrı hal var.
 
 

Doğu ve Güneydoğu tek yumruk tek yürek evet

Doğu ve Güneydoğu tek yumruk tek yürek evet

Türkiye’nin ileri demokrasi mücadelesinde dönüm noktası olacak, anayasa ve hükümet sistemi değişikliği referandumuna 9 gün kaldı. ‘Evet’ten yana tercihini kullanacakların sayısı karşıtlarıyla farkı açıyor. Güneydoğu ve Doğu’da halk ‘evet’ etrafında kenetlendi

94 yıllık tarihinde vesayetlerle, darbelerle, terör örgütlerinin tertiplediği kalkışmalarla birçok badireyi milletinin birlik ve beraberliğiyle aşan Türkiye, demokrasi mücadelesinde önemli bir mihenk taşı oluşturacak referandum için gün sayıyor. SABAH, Doğu ve Güneydoğu'da referandum nabzını tuttu. PKK'nın özerklik oyunlarına gelmeyen, 15 Temmuz'da FETÖ'nün alçak darbe girşimine karşı en ön saflarda duran bölge halkı 'evet'in etrafında kenetlendi. İşte bölge halkının referandumla ilgili görüşleri;

MUŞ
Torunlarımızın geleceği için 'evet'
Abdullah Yalçın (çiftçi): Bayrağımız, vatanımız için, güçlü bir Türkiye için, çocuklarımız ve torunlarımız için 'evet' diyoruz.
Münir Yazıcı (şoför): Yıllardan beri su ve yol sıkıntısı yaşıyorduk. AK Parti hükümetleri döneminde hem suya kavuştuk hem de yollarımız asfalt oldu. Daha güçlü bir Türkiye için 'evet' diyorum.
Burhan Sayılgan (esnaf): "Bizim güçlük bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Vatanımız ve çocuklarımızın geleceği için ailece 'evet' diyoruz.
Raif Çelik (emekli): AK Parti hükümetleriyle birlikte her hastanede tedavi olabiliyoruz. Sırf bu nedenle bile 'evet' denir.

SİİRT
Artık koalisyon hükümetleri olmayacak
M. Fırat Ölmez (berber): Mevcut sistemde askeri darbeler yapılıyor ve ekonomik kriz yaşanıyordu. Yeni anayasa ile artık askeri darbedeler yaşanmayacak. Seçimlerde koalisyon hükümetleri olmayacak. Mevcut sistemi değiştirmeye kimsenin gücü yetmedi. Şimdi çok şükür iyi bir liderimiz var. Bunu milletiyle beraber değiştireceğine inanıyorum. Daha güzel, yaşanabilir, güçlü bir Türkiye için 'evet' diyorum.
M. Adnan Özçelebi (serbest meslek): AK parti döneminde Türkiye için yapılan çalışmalar hiçbir dönemde yapılmadı. Siirt'e, hastaneler, okullar yapıldı. 90'lı yıllar devletimizin istikrarı ve tam bağımsız Türkiye için sonuna kadar 'evet' diyorum.

ADIYAMAN
Terör belası bitsin diye 'evet' diyoruz
Türkiye Harp Malulü Gaziler-Şehit Dul ve Yetimler Derneği Adıyaman Şubesi'nde şehit aileleriyle konuştuk. İşte görüşleri;
Dernek Başkanı ve Güneydoğu Gazisi Hacı Erdengi: 16 Nisan'da Türkiye'nin istikbalini oylayacağız. Evlatlarımız bu ülke için can verdi. 'Hayır' dersek şehitlerimizin ruhu incinir. 'Evet' demeliyiz ki şehitlerimiz rahat uyusun.
Şehit Zeynal Abidin Ateş'in babası Ali Ateş: Bizim yüreğimiz yandı, başkalarının yanmasın. 'Hayır' diyenler nankörlük yapmış olur.
Şehit Mehmet Yerli'nin ağabeyi Mustafa Yerli: Vatanımız, bayrağımız, terör belasının bitmesi için 'evet'.
Şehit Medet Mat'ın babası Nusret Mat: Bu siyaset üstü bir olay. Erdoğan 'terörün kökünü kazıyacağız, inlerine gireceğiz' dedi ve sözünü tuttu. Yarınlarımız için sonuna kadar 'evet'.
Şehit er Muhammed Yordam'ın 17 yaşındaki oğlu Mustafa Yordam: 'Hayır' diyeceklerin, şehitleri düşünmelerini istiyorum.

ELAZIĞ
Daha güçlü bir Türkiye için 'evet'
Mahmut Hazar (esnaf): Daha güçlü bir ülke olmamız için, 'Tek lider, tek devlet' olması gerekiyor. Bu nedenle 'evet' diyeceğiz.
Ahmet Yaşar (esnaf): Koalisyon hükümetlerini gördük. Referandumda 'evet' çıkarsa Türkiye'nin ufku açılacak.
Ahmet Kaya (serbest meslek): İstikrar için referandumda 'evet' oyu vereceğim. Cumhurbaşkanımıza inanıyoruz, güveniyoruz. Onun için 'evet' diyoruz. Çünkü biz ülkemizin geleceğini düşünüyoruz.
Ekrem Şekercileroğlu (emekli): Biz Cumhurbaşkanımıza güveniyoruz. Dürüsttür ve ne derse onu yapar. Gençlerimizin, ülkemizin geleceği için 'evet' oyu vereceğim.
Ali Yetik (işçi): "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemiz gelişiyor. Ülkemizin daha da kalkınması için "evet" diyorum.
Ayfer Boztaş (ev hanımı): Cumhurbaşkanımız 15 yıldır ülkemizi iç ve dış düşmanlara karşı koruyor. O 'evet' diyorsa her konuda arkasındayım.
 

Diyarbakır’da 11 sığınak imha edildi

Diyarbakır’da 11 sığınak imha edildi

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde bölücü terör örgütüne yönelik olarak yapılan operasyonda 11 sığınak ve 1 barınak imha edildi.

Diyarbakır Valiliğinden yapılan açıklamada, "Lice ilçesi güneyindeki arazi kesiminde barınan ve aralarında üst düzey örgüt yöneticilerin de bulunduğu değerlendirilen bölücü terör örgütü (BTÖ) mensuplarını etkisiz hale getirmek, teröristlere ait silah ve mühimmatı ele geçirmek, operasyon bölgesi içerisinde saklanan uyuşturucu maddeleri ve bunları gizleyenleri bularak adalete teslim etmek, bölgede bulunan yerleşim yerlerinde tespit edilen işbirlikçiler ve aranan şahısları yakalamak maksadıyla 05 Nisan 2017 Çarşamba günü saat 22.00'dan itibaren icrasına başlanılan Bayrak-46 Uzman Jandarma Çavuş Vedat AYKUT Müşterek Operasyonu başarıyla devam etmektedir.

İcra edilen operasyon kapsamında, BTÖ mensuplarına ait 11 ayrı sığınak, 1 barınak ile muhtelif arazi kesiminde, 06 Nisan 2017 Perşembe günü saat 17.00 itibariyle, 2 adet M-16 piyade tüfeği, 28 adet kaleşnikof piyade tüfeği, 1 adet Draganov (Kannas) keskin nişancı tüfeği, 5 adet makineli tabanca, 7 adet tabanca, 5 adet keskin nişancı dürbünü, 2 adet gündüz görüş dürbünü, 1 adet holografik nişan aleti, 7 adet RPG-7 roketatar, 15 adet RPG-7 mühimmatı, 4 adet RPG-7 sevk fişeği, 70 adet 12,7 mm uçaksavar mühimmatı, 6 bin 500 adet muhtelif fişek, 71 adet muhtelif şarjör, 1 adet İncil, 3 adet Yeasu marka büyük telsiz, 6 adet el telsizi, 17 adet el bombası, 23 takım leşker kıyafeti, 45 çift mekap ayakkabı, 2 adet kamera, 1 adet lazer yazıcı ile çok sayıda örgütsel doküman ve yaşam malzemesi ele geçirilmiş, BTÖ mensuplarına ait 11 sığınak ve 1 barınak tespit edilmeyi müteakip kullanılamaz hale getirilmiş, barınak ve sığınaklar içerisinde bulunan yaşam ve giyim malzemeleri Cumhuriyet Savcılığının talimatı gereğince yerinde imha edilmiş.Teröristlerce 730 kilogram amonyum nitrat ve alüminyum tozu kullanılarak hazırlanmış 16 adet el yapımı patlayıcı düzeneği, 1 adet oksijen tüpü ve 10 adet mutfak tüpü tespit edilmeyi müteakip, Patlayıcı Madde İmha Timi marifetiyle yerinde tahrip edilmiştir" denildi.

'Darbeci öldürmek polis için şereftir'

'Darbeci öldürmek polis için şereftir'

FETÖ'cü yargılandığı davada Mahkeme başkanının "Darbeciyi öldürmek polis için şereftir" sözleri salonu alkışlara boğdu.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Türksat'a giderek yayınları kesmeye çalışan 5'i sivil 16 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada müşteki beyanlarının tamamlanmasının ardından avukatı olmadığı için savunmasını yapmayan sanık Mustafa Altunay'ın savunmasına geçildi. Daha önce savunma yapmak istemediğini, şimdi savunma yapmaya karar verdiğini belirten Altunay, "Sebebi de öyle ya da böyle biz bir şekilde TÜRKSAT'ta bulunduk. Oraya helikopter ile gittik. Eray Uçkun Yarbaydan sonra en kıdemli kişi benim. Ben yüzbaşıyım ve kimse benim yüzbaşı olduğumu bilmediğine göre orada komutan olarak davranmadığım görülüyor" iddiasında bulundu.

Altunay, helikopterdeki kimseyi tanımadığını öne sürerek, "Biz oraya giderken telsiz aldık ve bataryaları boştu. Bilinçli olarak oraya gitsek 1 hafta öncesinden hazırlıklar yapılır, bataryalar doldurulurdu. Ben telsizleri alırken Eray Yarbaya 'Bunlar boş' dedim. Tatbikata gideceğimizi düşündüğüm için fazla teçhizat almadım. Helikopter TÜRKSAT'ın üzerinde dönmeye başladı. Ben ilk defa TÜRKSAT'a gittim, ne yerini biliyorum ne de başka bir şey. Planlı bir şekilde oraya gitsem daha önceden bunun planını yaparım, en kötü ihtimal uydudan görüntülerini araştırırdım" ifadelerini kullandı.

OLAYLARI BİLMEDİĞİNİ İDDİA ETTİ

TÜRKSAT'ta bulunduğunu kabul eden Altunay, "Bir yerden 'araç geliyor' diye ses geldi. 'Dur' diye bağırdılar ama o aracın bunu duyması imkansız. Araç askerleri görünce gaza bastı, ardından ateş edildi. İlk olarak arabaya mı ateş edildi bilmiyorum. Araç tam nizamiyenin önünde durdu. Yaralı olup olmadığını bilmiyorum. Eray Yarbay ile birlikte biri geldi, 'Komutanım ne oluyor' dedi. 'Yemin ediyorum bilmiyorum' dedim. Onların şehit olduğunu burada öğrendim" dedi.

Sanıklardan Eray Uçkun'un sürekli telefonla konuştuğunu anlatan Altunay, "Kendisine ne olduğunu sorduğumda yayınların kesileceğini söyledi. Bana teknisyen olup olmadığını sordu. Birini bulduk ve teknisyenle birlikle sistemlerin oraya gittik. Kendisine silah doğrultmadım. 'Sistemler nasıl kapatılıyor' diye sordum. Ardından Eray Yarbay geldi 'Kapatabiliyor musunuz?' diye sordu. Ben de ilgilenildiğini söyledim. Birkaç kanal kapandı, hangilerinin kapandığını bilmiyorum. Daha sonra imha edilme kararı alındı. Eray Yarbay 'Uçaklar burayı bombalayacak' dedi. Bunun üzerine lojmanları boşaltmaya başladık. En son biz çıktık oradan. Ön tarafta tır vardı, yolu kapatmıştı. Araçlarla oradan geçtik. Birkaç kişiyi gördüm, polis olduğunu fark etmedim. Onlar bizi sivil sandı. Biz normal geçiyorduk oradan, ardından 'askerler' diye bağırdılar. Benim olduğum araç da dahil ateş etmeye başladılar. Arkadaki aracın durumundan haberimiz yoktu. Sonra arkamızdan bir araç selektör yaparak gelmeye başladı. 'Galiba bunlar bizi takip ediyorlar' dedim. Eray Yarbay 'Yapacak bir şey yok devam edeceğiz' dedi. Selektör yapan araç bizim araca ateş etmeye başladı" diye konuştu.

Gölbaşı istikametinde ilerlerken bir köye doğru gittiklerini, orada bir helikopterle bağlantı kurduklarını, sabaha karşı onları almaya geleceklerinin söylenildiğini anlatan Altunay, helikopter ile birlikte Akıncı Üssü'ne gittiklerini kaydetti.

"AKLI BAŞINDA OLAN HERKES BUNU ANLAR"

Gölbaşı Kaymakamının dinlenilmesini talep ettiğini belirten Altunay, "Neden sadece TÜRKSAT'ın önüne araç çekildi? Nereden öğrenmiş, kim söylemiş TÜRKSAT'a baskın olacağını. Ben helikoptere binmeden önce öğreniyorum TÜRKSAT'a gideceğimi ama biz oraya gitmeden hazırlık yapılmıştı. Bizi oraya gönderenler kimse, orada hazırlıklar yapan, güvenlik önlemleri alanlar da aynı kişilerdir diye düşünüyorum. Bu konunun açıklığa kavuşması için Gölbaşı Kaymakamının dinlenmesini istiyorum" şeklinde konuştu. Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, "Aklı başında olan herkes bunu anlar" cevabını verdi.

MAHKEME SALONUNDAN ALKIŞLAR YÜKSELDİ

Altunay, "Biz darbeciysek, suçluysak o polis memurları neden bizimle çatıştığını kabul etmiyor. Neden bu polis memurlarından kimse aracın içinde vurulan askeri vurduklarını söylemiyor" dedi. Altunay'ın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "Ne demeye çalışıyorsun? Polisler için darbecileri öldürmek bir şereftir. Bu saklama gereği neden hissetsin ki? Zaten ülke savunma halinde. Bunu bir polis memuru neden saklasın?" cevabını verdi. Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun sözleri üzerine mahkeme salonunda "Bravo" sesleri ve alkışlar yükseldi.

Ardından eski Yarbay Eray Uçkun söz istedi. Müşteki beyanlarında paniğe kapılıp rica ettiğinin söylenildiğini hatırlatan Uçkun, "Ben astlarımla konuşurken nezaket kuralları çerçevesinde 'Gelir misin?' yönünde rica ederim" dedi.

BND, hainlere kalkan oldu

BND, hainlere kalkan oldu

Alman İstihbarat servisi BND’in, MİT’in gönderdiği listesindeki FETÖ’cülere koruma teklifinde bulunduğu ortaya çıktı. Gizli servis, “casusluk” ile suçladığı Türk imamlarını ise takibe ald

Terör örgütlerine yataklık yapan Almanya'nın yeni skandalı istihbarat birimlerince ortaya çıkarıldı. 15 Temmuz Darbe girişimi ardından MİT'in Alman gizli servisi BND'ye ilettiği listedeki hainlere gizli servis tarafından koruma teklif edildiği belirlendi.

GİZLİLİK ESASINA UYMADI
Alman istihbaratı devletlerarası "gizlilik" arz eden FETÖ listesini sızdırarak listede bilgileri bulunan örgüt militanlarına 'Türkiye'ye gitmeyin' uyarısında bulundu. Almanya, teröristlere Türk topraklarına girmeleri durumunda sıkıntı yaşayabileceklerini söyledi. Bu durumun Almanya'daki Türk temsilciliklerinde de yaşanabileceği belirterek, militanlara, 'dikkatli olun' mesajı verildi.

BİR SKANDAL DAHA
Almanya son olarak FETÖ'cülere koruma teklifinde bulunarak yeni bir skanda imza attı. Alman istihbaratının FETÖ listesinde isimleri yer alan örgütün üst düzey militanlarına koruma sağlamak için teklifte bulunduğu ortaya çıktı. FETÖ'cü hainleri koruma altına almak isteyen Almanya'nın 'saldırı' ve 'tehdit' bahanelerini ileri sürdüğü öğrenildi.

İMAMLARA CASUSLUK TAKİBİ
Türkiye darbeye kalkışan FETÖ üyelerinin takibi yapılması talep edilirken, Alman istihbaratı tam tersime Türk din görevlilerini takibe aldı. Diyanet'e bağlı imamların 'casusluk' yaptığı yalanını ortaya attı. Almanya bununla da yetinmeyerek Diyanet'e bağlı camilere el koyup FETÖ'nün vakıflarına teslim edilmesini gündeme getirdi.

20 TÜRKE TAKİ P
Alman Die Welt gazetesi ise Almanya'da Fetöcüleri "ihbar etmek üzere casusluk yaptıkları" iddiasıyla 20 Türk hakkında soruşturma yürütüldüğüne yer verdi. Alman Hükümetinin Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen'in bir soru önergesine verdiği yanıta dayandırdığı haberde "Almanya genelinde 20 Türk hakkında casusluk iddiasıyla soruşturma yürütüldüğü" belirtildi.

RUTİN DENETİM KILIFI
Almanya'nın, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek referandumda 'evet' oyu için çalışan Türk vatandaşlarına da akıl almaz baskılar uyguladığı öğrenildi. 'Evet' broşürü dağıtan, ofisine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tablosunu asan Türk işyerlerine 'rutin denetim' adı altında baskınlar yapıldığı, yıllardır faaliyet gösterdiği iş yerlerinde maliye ile ilgili tek bir problem yaşamayan vatandaşlara Alman Maliye Bakanlığı'nın yüksek cezalara kestiği kaydedildi.

Bu haber 100443 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Trump ilk 100 gününde dünyayı salladı! İşte vergiler, Çin, Kanada, Grönland karmaşaları
Trump ilk 100 gününde dünyayı salladı! İşte vergiler, Çin,...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya'da resmi törenle karşılandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya'da resmi törenle karşılandı