Eski İstanbul Valisi Mutlu tutuklandı

Eski İstanbul Valisi Mutlu tutuklandı

"GÜLEN KİTAPLARI BALDIZIMA AİT OLABİLİR" Evinde ele geçirilen iki adet Gülen Hareketi ve Türk Okulları kitaplarına ilişkin de savunma yapan Mutlu, şunları kaydetti: "Kitaplığımda bu yapı ile ilgili bütün kitapları özellikle 17-25 Aralık hukuk darbesi sonrasında kaldırdım ve kitaplığımdan bu yapının fikrini, düşüncelerini ifade eden kitaplarımı çıkardım. Ben evimde aynı zamanda baldızım ile de kalıyorum. Kendisi iki çocuğu ile birlikte bizim yanımızda kalır

07 Ağustos 2016 - 18:41 - Güncelleme: 14 Şubat 2023 - 14:42

Giriş:05 Ağustos 2016 05:06: Son Güncelleme: 05 Ağustos 2016 08:57

Eski İstanbul Valisi Mutlu tutuklandı

  • Eski Vali Mutlu'nun ifadesi ortaya çıktı

Darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında tutuklanan 12 şüpheli arasında yer alan eski Valisi Mutlu, hakimlik sorgusunda FETÖ/PDY ile bir ilgisinin olmadığını öne sürdü.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında tutuklanan 12 şüpheli arasında yer alan eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu, hakimlik sorgusunda Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bir ilgisinin olmadığını öne sürdü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından tutuklanma istemiyle Nöbetçi İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen valiler Hüseyin Avni Mutlu, Ahmet Aydın, Yusuf Yavaşçan, Nurullah Çakır, Abdulkadir Demir, Necmettin Kalkan, Fatih Şahin ve İbrahim Şahin, vali yardımcısı Haluk Nadir ile kaymakamlar Feyzullah Özcan, Erdal Çakır ve Birol Kurubal'ın sorgu işlemi yaklaşık 6 saat sürdü.

GÜLEN'İN YEĞENİ MUHAMMET SAİT GÜLEN İTİRAF ETTİ

Hakimlik, şüphelilerin "terör örgütü üyeliği" suçundan tutuklanmasına karar verdi. FETÖ'nün darbe girişimi soruşturması kapsamında daha önce Düzce'de tutuklanan eski Düzce Valisi İbrahim Özçimen'in sorgusu, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla alındı. İkinci kez tutuklanan Özçimen'in tutuklama müzekkeresi diğer şüphelilerden ayrı hazırlandı.

Tutuklanan eski İstanbul Valisi Mutlu, hakimlik sorgusunda, meslek hayatına başlangıcını, öz geçmişini ve görev yaptığı yerleri anlattı.

Siirt ve Valiliği görevlerinden sonra İstanbul Valiliği'ne 2010'un mayıs ayında atandığını, 2014 eylül ayında da merkez valiliğine tayin olduğunu, o tarihten itibaren de merkez valisi olarak görev yaptığını aktaran Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü fezlekesinden okunan 9 -13 Haziran 2013 tarihli Twitter paylaşımlarının kendisine ait olduğunu söyledi.

Gezi Parkı eylemlerinin olduğu dönemde İstanbul Valisi olarak görev yaptığını ve attığı tweet'lerin belli olduğunu kaydeden Mutlu, şöyle konuştu:

"Bu tweetler hiçbir soruşturmaya da konu olmamıştır, o gün itibariyle suçlama da olmamıştır. Aradan 3 yıllık bir süre geçmiştir. Bu tweetlerin bir suç olduğunu kabul etmiyorum. İdari ve adli açıdan, bu tweet'lerin bir suç oluşturması halinde, o gün itibariyle gerekli işlemlerin başlatılması ve soruşturulması icap ederdi diye düşünüyorum. Bunların bir suç olmadığına inanıyorum. Bu tweetlerin paylaşımındaki amaç, Gezi'de özellikle emniyet güçlerimiz ile çatışan marjinal gruplar ile değil, çevreciler ile parkın muhafazasını amaç edinen gençlerin ruhundan bellidir. Dolayısıyla burada Gezi'de eylemlere kalkışan radikal gruplarla ilgili değil, onlara ulaşan bir tweet değil, çevreci gençlere atılan bir tweet ve bu çevreci gençler içerisinde gerçekten olaylara katılmayan gençler de vardır ve bu tweet'ler de hiç bir olaya karışmayan gençlere yönelik atılmış bir tweettir."

SÜLALE BOYU İHANET ÇETESİ

TELEFONUNDAKİ "PAŞA AKIN ÖZTÜRK" KAYDI SORULDU

Darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan ve TSK'dan ihraç edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk'ün telefon numarasının kendi telefonunda kayıtlı olması da sorulan Mutlu, "Cep telefonumda, 'Paşa Akın Öztürk' olarak kayıtlı bulunan Öztürk, Diyarbakır valisi olarak 2007-2010 yıllarında görev yaptığım sürede Diyarbakır 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nı yürütüyordu. Bu mesai vesilesiyle kendisini tanırım. Bunun dışında kendisiyle bu soruşturma evrakı içerisinde bahsolunduğu şekilde, cunta girişimi, ihtilal teşebbüsü konusunda hiçbir temas, ilgi, irtibat söz konusu değildir. Bendeki kaydı 2007 yılından itibaren vali olmamdan kaynaklı bir kayıttır, yeni bir kayıt değildir." diye konuştu.

İş adamı Hüseyin Nakipoğlu'nu tanımasıyla ilgili sorulan soruyu da yanıtlayan Mutlu, "Kendisiyle sık görüşmem. İstanbul'da kendilerinin özürlü çocuklarla ilgili yaptırmış olduğu bir okul vesilesiyle tanışıklığım vardır. Okul devlete aittir. Bu okulda engelli çocuklara yaptığı bir programa iştirak ettim. Bu program esnasında da okulu yapan hayırsever olarak kendisi de orada bulunuyordu. Orada tanıştım, kendilerine bu okul için teşekkür ettim. Tanışıklığım buradan gelir." ifadelerini kullandı.


"REKTÖR SARAÇ'A GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİMİ İLETTİM"

 

Bütün telefon kayıtlarının açık olduğunu ve bu şahısla yaptığı görüşmelerin diğer vatandaşlarla gerçekleştirdiği görüşmelerden az olduğunu kaydeden Mutlu, "Bunlar gibi tanışıp görüştüğüm pek çok kişi vardır. Dolayısıyla Hüseyin Nakipoğlu'nun diğer görüştüğüm kişilerden hiçbir farklı hususiyeti yoktur." dedi.
Mutlu, fezlekede bahsedilen, darbe girişimi soruşturmaları kapsamında tutuklanan eski Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç'ı Diyarbakır'da görev yaptığı içerisinde tanıdığını ve açığa alındığını duyunca "geçmiş olsun" dileklerini ilettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Bunu insani bir duruş olarak değerlendiriyorum. Birlikte çalıştığımız ve tanıdığımız bir insana, 'geçmiş olsun' dileklerimi iletmek, FETÖ terör mensubiyeti olarak nasıl değerlendiriliyor anlamış değilim. Dostları aramak terör örgütü mensubu olarak nitelendiriliyorsa bu ülkede herkes FETÖ terör örgütü mensubudur diye düşünüyorum."

FETÖ'CÜ SENDİKA TEMSİLCİSİ TUTUKLANDI

"GÜLEN KİTAPLARI BALDIZIMA AİT OLABİLİR"

Evinde ele geçirilen iki adet Gülen Hareketi ve Türk Okulları kitaplarına ilişkin de savunma yapan Mutlu, şunları kaydetti:

"Kitaplığımda bu yapı ile ilgili bütün kitapları özellikle 17-25 Aralık hukuk darbesi sonrasında kaldırdım ve kitaplığımdan bu yapının fikrini, düşüncelerini ifade eden kitaplarımı çıkardım. Ben evimde aynı zamanda baldızım ile de kalıyorum. Kendisi iki çocuğu ile birlikte bizim yanımızda kalır. Eşinden ayrıdır. 4 yıla yakın bir süredir yanımdadır. Gerek kendisi gerekse üniversite okuyan çocuğu kitaba düşkündür. Okumaya meraklıdırlar. Kitaplığımızı da evimiz gibi paylaşıyoruz. Muhtemelen baldızım veya oğluna ait olabilir. Bana ait değildir."

Diyarbakır'da görev yaptığı süre içinde FETÖ yapısı ile ilgili hakkında herhangi bir adli ve idari işlem yapılmadığına dikkati çeken Mutlu, "Herhangi bir fezleke de düzenlenmemiştir. Ben İstanbul valisi olduktan sonra SODES kapsamında, emniyet, öğrencilere yönelik üniversiteye hazırlık eğitimi maksadıyla destek hakkında bir ön inceleme yaptı. Ancak herhangi bir aykırılık tespit edilemediğinden soruşturma tamamlandı." dedi.

"FETULLAH GÜLEN İLE BİR KEZ TELEFONDA GÖRÜŞTÜM"

Mutlu, Fetullah Gülen ile görüşme yapıp yapmadığının sorulması üzerine de şunları söyledi:

"Bana sorduğunuz FETÖ silahlı terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen ile yüz yüze bir görüşmem yoktur. Bir telefon görüşmemiz vardır. Şöyle vuku buldu; İstanbul valiliğim dönemimde ziyarete gelen pek çok kişi, kurum, kuruluşlar olur. Bu ziyarete gelen, şimdi tam hatırlayamadığım bir sivil toplum kuruluşu, ziyaret sırasında, 'ABD'ye yakında gideceklerini ve orada bir geçmiş olsun dileğinde bulunacaklarını' ifade ettiler. O günlerde önemli bir rahatsızlık geçirdiği, hatta hastaneye kaldırıldığı konusunda çok yoğun bilgi paylaşılmıştı. Tarihi tam hatırlamıyorum, 2011 ya da 2012 yılları olabilir. Beni ziyarete gelen kişilere hastalık konusunda konuşuldu. Bu maksatla ziyaret yapılacağından, geleneklerimizden gelen, 'bizim de geçmiş olsun dileklerimizi iletiniz' şeklinde, çok doğal, her ölünün arkasından başsağlığı, her hasta olan kişiye 'geçmiş olsun' dileğinde bulunmak örf adetlerimizde var olan bir uygulamadır. Ben bu gaye ile hareket ettim. Bir müddet sonra ifademde de belirttim. Telefonumdan Zaman gazetesi Genel Müdürü Ekrem Dumanlı direkt olarak kendisi çıkarak Amerika'dan aradığını ifade ettiler. 'Sizin geçmiş olsun dilekleriniz de iletilmiş, bu vesileyle Fetullah Gülen de size bir teşekkür de bulunmak isterler' diyerek telefonu Gülen'e vereceğini söyleyip bir görüşme yaptırdılar. Fetullah Gülen ile tek görüşmemiz budur. Çok kısadır. 'Bana göndermiş olduğunuz geçmiş olsun dileklerinizi aldım teşekkür ederim' dedi. Ben de tekrar 'geçmiş olsun' dileğimi ilettim. Başkaca bir husus olmamıştır bunun dışında. Benim de bir talebim olmamıştır böyle bir görüşme için."

Mutlu, hakkında yakalama kararı çıkarılan dönemin Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile bu görüşmeden sonra başka bir görüşme yapıp yapmadığına ilişkin soruya karşılık da "Diyarbakır valiliğim sırasında Zaman gazetesi Diyarbakır'da bir resim sergisi açtı. Açılışından sonra ben de ziyaret ettim. Ekrem Dumanlı da sergi için kente gelmişti. Kendisini bu sergide ilk kez gördüm. Daha sonra İstanbul valisi olduğumda, İstanbul'daki bütün gazetelerin, televizyonların, internet sitelerinin sahip ve yönetimlerini tek tek ziyaret ettim. Bunlar kayıtlarda var. Bu ziyaretlerim içerisinde Zaman gazetesine de uğrayıp kendisi ile bir kez görüşmem vardır. Bunun haricinde görüşmem yoktur." şeklinde yanıt verdi.

"MİT KUMPASININ BAŞINDA ALİ FUAT YILMAZER OLDUĞUNU BİLİYORDUM"

Mutlu, 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın KCK soruşturması kapsamında alınmak istenmesi ve bu yönde bir kumpas kurulması olayından sonra, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ndeki istihbarat, terör ve mali suçlarla şube müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin de bir soru sorulması üzerine şu beyanda bulundu:
"Hatırladığım en önemli değişiklik, orada bu kumpas girişiminin başında il emniyet müdür yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ile ilgili bir değişiklik yaptık ve sayılmış olan isimler de bu değişiklik listesinin içerisinde bulundu. Zira bize söylenen bu kumpası yürüten kişinin Yılmazer olduğu bilgisiydi. Bu nedenle il müdür yardımcılığı görevinden kendisini bir gece onayı ile aldık. Bunun ekinde de il emniyet müdürümüz Hüseyin Çapkın'a ekinde getirmiş olduğu bu atamalara ilişkin olurunu verdim. Ben bu kumpasın başında Ali Fuat Yılmazer olduğunu biliyordum zaten, onu da görevden aldık.

Bana emniyette sorulan, atamaların 17-25 Aralık kumpas soruşturma dosyaları ile Selam-Tevhid kumpas soruşturmalarının devam etmesini ve sızmasının sağlanmasına yönelik olarak, ben böyle bir kasıtla hareket etmedim. Bu iddiayı kabul etmiyorum. Böyle bir kumpası bilseydim 17-25 Aralık hukuk darbesi ve Selam-Tevhid soruşturmalarını açığa çıkartmamak gibi bir amaçla yapıldığını bilseydim, zaten gereğini o vakit yapardım. Böyle bir dosya çalışması olduğundan hiçbir zaman bilgim olmadı."

"CUNTACILARLA BİRLİKTE YARGILAMAYI ASLA KABUL ETMİYORUM"

Hüseyin Avni Mutlu, 17 Temmuz'da açığa alındığını, bunu hiçbir zaman beklemediğini söyleyerek, "Çünkü açığa alınma gerekçemizi oluşturan suç yapılanmaları ile hiçbir şekilde hayatım boyunca irtibatım olmamıştır. Meslek hayatımı, şerefle, bu devlete ve aziz millete, onun birliğine, beraberliğine, refahına, milli egemenliğimizin muhafazasına ve ülkemizin yüksek ideallerine bağlı olarak yerine getirmeye çalıştım." dedi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenci olduğu yıllarda, öğle yemeğini 4 TL'ye yemiş bir vatan evladı olduğunu anlatan Mutlu, şunları kaydetti:

"Yediğimiz bu yemeğin bedelini ödemek için hayatım boyunca devletimize hizmet ettik. Aziz devletimize ve milletimize zeval gelmesin diye her daim dua ettik. Ben bu duamı merkez valiliğine alındığım gün de basınla paylaştım. Merkez valisi olduğum gün de en ufak bir yüksünme, küsme olmamıştır. Devlet memuriyetinde soruşturmalar olur, bunlar çok doğaldır. Görevden de alınabilirsiniz. Soruşturulur, tekrar görev iade edilirsiniz. Bunların hepsini memuriyet içerisinde kabul edebilirim ama 246 vatan evladının şehadetine, 2 bin 500'e yakın insanımızın yaralanmasına ve milli irademize silah çekilmesine sebebiyet veren ihtilal kalkışmasından 2 gün sonra açığa alınmayı, bin yıl ömrüm olsa bin yıl boyunca reddederim.

FETÖ terör örgüt ve bütün terör örgütleri ile 17 yaşımdan beri mücadele ediyorum. İstanbul'da kaldığım yerler yurtlar bellidir. Karakterim bellidir. İnançlarımın ne olduğu bellidir. Bir tek cemaatim var, ümmetim. Bir tek önderim var, peygamberimdir. Bunun dışında önder ve cemaat tanımam. Beni bu şerefsizlerin arkasına takıp, cuntacılarla birlikte yargılamayı asla kabul etmiyorum. Sabaha kadar bununla ilgili konuşabilirim. Benim aziz devletim, şayet benim üniversite yıllarımdan itibaren duruşumu, fikriyatımı gönül bağımı tespit edememiş de 15 Temmuz gecesi tespit etmişse ve beni FETÖ terör örgütü olarak ilan etmişse söyleyeceğim şudur; 80 milyon vatan evladı, 24 saat 'FETÖ terör örgütü' diye bağırsa başımı bir santimetre öne eğmem. Bu leke de benim üstümde durmaz. FETÖ'yü ve diğer terör örgütlerini lanetliyorum. Ayrıca ben darbenin olduğu gece Twitter hesabımdan darbeyi lanetlediğimi, hukuk önünde hesap vermeleri gerektiğini açık ve net bir şekilde belirttim. Benim 2 milyon takipçim vardır. Bunların hepsi darbeye karşı duruşumu görmüşlerdir. Ayrıca o saatlerde, darbenin en yoğun saatleriydi, hiç kimse benim kadar net duruş sergilememiştir. Mukayese edilmesini istiyorum."

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni tutuklandı

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni tutuklandı

Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü 2010 KPSS soruşturması çerçevesinde Fetullah Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen ile Süleyman Yörük tutuklandı. Gülen ile Yörük'ün, çalıntı sınav sorularını cemaat içinde ilgili kişilere dağıttıklarını itiraf ettikleri öğrenildi.

Gülen, 'da; Yörük ise Afyon'da 2010 KPSS soruşturması çerçevesinde sınav sorularının çalınması ve dağıtılması suçlamasıyla gözaltına alınmışlardı. Gülen ve Yörük'ün suçlarını itiraf ettikleri öğrenildi. Bugün 'ya getirilen Gülen ve Yörük savcılık sorgularının ardından çıkarıldıkları mahkemede FETÖ terör örgütü üyeliğinden tutuklandı. İki tutuklu, cezaevine sevk edildi.

Aldatıldık, aldatılmaya çalışılıyoruz!

2018-01-03

Nokta dergisinde, o belgeler ilk olarak yayınlandığında polis, dergi idaresini basmış, savcılar dergide yayınlanan belgeler ve iddiaları değil de, dergi sorumlularını sanık sandalyesine oturtmuştu.

Derin devleti deşifre ettiği için Nokta’ya soruşturma açılması karşısında Nokta’yla dayanışma içinde olmak için dergiyi ziyaret etmiştim. Haberde Alper Görmüş’ün imzası vardı.

Nokta’ya inanmıştım, aldanmış, aldatılmışım.. Kendisinde olduğunu düşündüğüm, yayınlayamadığı belgeleri bana vermesini istemiştim, vermedi, hatta görüşmek de istemedi. Meğer Balyoz, Ergenekon, Ayışığı hepsi birer kurmaca davaymış.

Mehmet Baransu beni aldattı. O belgelerle ilgili onun iddialarını tekrarladım durdum. Erkaya ile ilgili bilgi-belge istedim kendinden selamı sabahı kesti. Son görüşmemiz Çengelköy’de olmuştu. Erdoğan’a ve AK Partiye sövüp sayıyor, yakında ellerini ayaklarını zincirleyip sokaklarda dolaştıracaklarını söylüyordu..

Balyoz davasına müdahillik talebinde bulunmuştum. Kabul edildi. İddianamede öldürülecekler listesinde Fehmi Koru ve Ali Bulaç’ın da isimleri vardı, ama nedense onlar müdahillik talebinde bulunmadılar. ÖZGÜRDER de müdahil oldu. Dava, iddianame ve belgelerdeki kurgunun ilk farkına varan Hamza Türkmen oldu. O açıdan bakınca kirli oyun ortaya çıktı. Bir daha da davalara katılmadık. Bu BÇG ile FETÖ arasındaki iktidar mücadelesi ise siyaset mafyasının, siyasi baronların iç hesaplaşması idi.

Ferhat Sarıkaya’yı da desteklemiştim. Kendi itiraf etti. O olay da aynı hesaplaşmanın bir diğer parçasıymış.. Görevden alındı, abisinin kuruyemişçi dükkanında çalışıyor demişlerdi, meğerse o tarihde Gülen, kendisini himayesine almış.

Bülent Arınç’ı 50 yıl öncesinden tanırım. İlk kez şu kozmik oda meselesinde gönül olarak koptum. “İki kamyon dolusu el bombası geldi Ankara’ya” demişlerdi. “Bülent abi”ye yönelik bir suikast planı vardı. Kozmik odaya girilmesine “gık”ımız çıkmadı. Şimdi ortaya çıkıyor ki, bu senaryo kozmik odaya girmek için bir kumpas, bir senaryoymuş. Kozmik odadaki sırlar alınıp, başka ülkelere servis edilmiş. Arınç’ın bu süreçteki sessizliğine bir anlam verememiştim. Daha sonra gerçek ortaya çıkınca yüreğimden bir şeyler koptu. Kendimi aldatılmış hissettim. Tıpkı Şevket Kazan’ın 28 Şubat mahkemesinde “kahraman ordumuzla aramızda bir ihtilaf yoktu, davacı değilim” dediği zamanki gibi. Bu arada; Temel Karamollaoğlu’nun 28 Şubat’ta Kalkancı’nın kendi çocukları üzerindeki etkisini bildiği halde, ne önce ve ne de sonra hiçbir şey söylememesini anlamış değilim.

Gültekin Avcı! Savcılıktan istifa ettiğinden, BÇG’ye karşı yazılarından dolayı işsiz kalan birine sahip çıkma adına Yeni Akit’te yazarlık teklif etmiştim. Başlangıçta hiç renk vermedi. Meğer bir kripto elemanmış. Şimdi gözümde Baransu’dan farkı yok.

Allah bizim ferasetimizi artırsın, bu münafıkların şerrinden de hepimizi emin kılsın. Allah bizleri affetsin. İnsanın gaflet anı oluyor..

Bilerek birileri ile yan yana durmuşsam, bu ya meşru bir iş, ya da meşru bir söz içindir. Bu anlamda herkesle bir şekilde bir takım ilişkiler içinde oldum. Ama aldatanlardan bu dünyada da ahirette de şikayetçiyim.

Balyoz ve Ergenekon davası ile ilgili ilk uyarıyı Hamza Türkmen’den almıştım. Bir de beni tanıyan ve benim tanıdığım bazı Ergenekon ve Balyoz sanıklarının ve/veya aile ve avukatlarının bana yazdıkları mektuplar bazı iddialar üzerinde yeniden düşünmeme sebep oldu. Mesela Muammer Karabulut bunlardan biri. Noel Baba Vakfı başkanı. F. Gülen bundan vakfı istemiş, Muammer red cevabı verince onu da sanık yapmışlar.

Dost görünen düşman bunlar! Münafık karakterliler. Gayeye giden her yol meşru onlar için. Hoşgörü ve diyalog dedikleri şey zehre kattıkları bal gibidir.

Toktamış Ateş ile bana “Hoşgörü Ödülü” vermişlerdi. Bunlar bir yemdi aslında. Yoksa Abant toplantılarına hiç çağırmadılar mesela. Gazetelerinde, radyo ve televizyonlarında adımın lehte ve aleyhte geçmesi yasaktı. Birkaç yanlışlıkla giren haber dışında bana karşı kapalıydılar. Şimdi düşünüyorum da, siyaset ve bürokrasi çevrelerinde önemli mevkilerdeki bir takım isimlere yaptığım tekliflerin engellenmesindeki asıl sebep bunlarmış. Çünkü onların önemli bir kısmı tutuklu ya da görevden alınmış. Ama hâlâ görevi başında olanlar da var.

Bugün bunları hatırladıkça lanet ediyorum bunlara.. Ve hâlâ çevremde suret-i haktan gözüken ve değişik isimler altında çevremizde dolaşmakta olan başkalarının varolduklarını düşünüyorum. Yüzlerimize gülüyorlar, çok candan davranıyorlar, ama samimi değiller. Bütün münafıklar böyledir.

Prof. Dr. Esat Coşan’ı, Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Hrant Dink’i, Hablemitoğlu’nu kim, niçin öldürdü?

Bir komşum vardı. Biri Ergenekoncu olmakla suçlandı ve hapiste öldü. Kız kardeşi bir abla idi.

Bu bela sebebi ile akrabalarımdan, komşularımdan, arkadaşlarımdan zarar görenler oldu. Ülkem zarar gördü. Müslümanlar zarar gördü. İnsanları “Allah’la kandırdılar”.

Bu senaryo çerçevesinde o kadar çok cinayet işlendi ki, o kadar kanlı senaryolar tezgahlandı ki! Faili meçhuller bu karanlık dünyanın kripto elemanlarının eliyle gerçekleştirildi. Bunlar yeri geldi PKK’yı kullandılar, yeri geldi DAEŞ’i ya da DHKP-C’yi kullandılar. Sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, İslamcı-Laik farketmiyor bunlar için..

Bakın, bugün hâlâ aldatmaya devam ediyorlar. Şu ByLock rezaletine bakın. Kıble programı, namaz programı indirirken ByLock da indirilmiş. Bakın yalan söylüyorlar.. Şöyle yapmışlar. ByLock’u gizlemek için onun yüklü olduğu servere namaz saatleri, Kıble, Freezy gibi müzik programları da yüklemişler. O programları indirmek için ByLock’un yüklü olduğu servere yönlendiriliyorsunuz. O servere bir şekilde girenleri ByLock ile ilişkilendirmeye çalışıyorlar.. Bu skandal. Bu tam bir rezalet. Minareyi çalmaya hazırlananlar kılıfını hazırlamışlar. Kendilerini kamufle etmek ve masum insanları suçlamak için bu yolu bulmuşlar. Bu işe bu yılbaşında başlamışlar. Bir yıl önceden bu konuda birileri bana geldi. Mehmet Kaya ile gittik, konuştuk bu adamlarla. Daha önce de yazdım. Bizim çabamız yanımıza kâr kaldı, elin oğlu atı aldı, Üsküdar’ı geçti, iyi mi!

ByLock serverini klonlamadık mı? Oradan kim bu programı indirdi, yükledi, aktif hale getirdi, mesajlaştı biliyoruz. O zaman kim sadece o siteye girdi diye binlerce kişiyi işinden atmış, tutuklamışsa onları bulun, onları cezalandırın. Bu işi sulandırmak ve binlerce kişinin mağduriyetine sebebiyet vermek suçtur. Bu iş, ByLock işini sulandırma girişimdir. Server klonlanmışsa, kimin o serverde ne yaptığı bellidir. O zaman bu tartışma şimdi ne anlama geliyor.. İnsanların aklı ile dalga geçmesinler. Kendilerini allame gibi gösterip, bütün bir toplumu ahmak yerine koymasınlar.

Bakın, adam o siteye girdi, Kıble programını indirdi diye ByLock indirilmiyor. Yok böyle bir şey. O siteye girip müzik programı indirmek de suç değil.

ByLock indirilse bile çalıştırmak için ayrıca yüklemeniz gerekiyor. Yani gizlice indirmiş olsanız bile sistem çalışmaz. Varsayalım yüklediniz de. Bu programı aktif hale getirmek için 3 ayrı şifre yüklemeniz gerekiyor. O da daha önce kriptolu olarak sisteme akredite olan 3 kişinin referansı ile mümkün oluyor. Bakın hiçbir mesajlaşma olmasa bile, 3 şifreyle giriş örgütle derin, kripto bir ilişkinin varlığının ispatıdır. Bu masum bir arkadaşlık, dua halkası ya da cevşen grubu değil. Birileri suret-i haktan gözükerek, daha sonra yargıda emsal tartışmalarına yol açacak bir taktik peşindeler. O savcılar, hakimler, bilirkişiler iyi araştırmalılar. Ya bilmiyorlar ya da onlar da bu planın bir parçasıdırlar.

Bu işte ya dün kandırıldık, ya da bugün kandırılmaya çalışılıyoruz. Ya dün suçsuz insanlar haksız bir şekilde suçlandı, ya da bugün bir takım suçlu insanlar bu şekilde kurtarılmaya çalışılıyor.. Birilerini bırakacaksanız, mutlaka birilerini almanız gerek.

Temizliğe yakın çevremizden başlamalıyız. Kripto, dost görünümlü münafıklara dikkat.

Benden söylemesi. Selam ve dua ile.

Başbakan Davutoğlu yeni dönemde ne yapacak

Başbakan Davutoğlu yeni dönemde ne yapacak Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yeni dönemde İstanbul'a yerleşeceği ve gündeme ilişkin konulara yorum yapmaktan kaçınacağı öğrenildi.Başbakan Davutoğlu taksicilerle Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bosna- Hersek gezisi dönüşünde, Ankara'da taksi duraklarını ziyaret etti.
 

Giriş:09 Mayıs 2016 02:26: Son Güncelleme:09 Mayıs 2016 07:56

Başbakan Davutoğlu yeni dönemde ne yapacak

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yeni dönemde İstanbul'a yerleşeceği ve gündeme ilişkin konulara yorum yapmaktan kaçınacağı öğrenildi.

Başbakan Davutoğlu yeni dönemde ne yapacak

 

Başbakanlık ve AK Parti Genel Başkanlığı'nı 22 Mayıs'ta bırakacak olan Ahmet Davutoğlu'nun bu tarihten sonraki yol haritası merak konusu oldu.

 

MİLLETVEKİLİ OLARAK ÇALIŞACAK

 

Edinilen bilgiye göre; Davutoğlu, İstanbul'a yerleşecek. Ağırlıklı vaktini burada geçirecek olan Davutoğlu, belli aralıklarda Ankara'ya gelecek. Davutoğlu, "milletvekili" olarak çalışmalarını sürdürecek ve belli aralıklarla öğrencilerle de buluşacak.

 

Milliyet'in haberine göre; Başbakanlık yaptığı 20 aylık dönemde oldukça yoğun bir programı izleyen Davutoğlu’nun 23 Mayıs’tan sonra bir süre ailesiyle dinlenebileceği ifade ediliyor.

 

BELLİ ARALIKLARLA ANKARA'YA GİDECEK

 

İstanbul’daki evine yerleşecek olan Davutoğlu’nun ağırlıklı olarak günlerini burada geçireceği ifade edildi. Eşi Sare Davutoğlu’nun da İstanbul’da doktorluk yapması nedeniyle aile ağırlıklı burada olacak. Ankara’dan da bir ev almayı ya da kiralamayı düşünen Davutoğlu’nun belli aralıklarla Meclis çalışmalarına katılmak için Ankara’ya gidebileceği kaydedildi.

 

Başbakan Davutoğlu yeni dönemde ne yapacak

 

YENİ BAŞBAKANA SAYGISIZLIK OLMAMASI İÇİN..

 

İstanbul’da şu aşamada bir ofis açmayı düşünmeyen Davutoğlu’nun bunun yanlış anlaşılabileceğini değerlendirdiği kaydedildi. “Yeni parti kurma çalışmaları yapacak” dedikodularından uzak olmak isteyen Davutoğlu’nun, yeni başbakan ve genel başkana “saygısızlık” olarak değerlendirilebileceği için de “gündemde olma” yöntemini benimsemeyeceği vurgulandı. Davutoğlu, polemiğin içinde olmamak için siyaseti ‘uzaktan’ izlemeyi tercih edecek, gündeme ilişkin yorumlardan da kaçınacak.

 

ÖĞRENCİ BULUŞMALARI..

 

Konya’nın sorunları ile yakından ilgilenmesi beklenen Davutoğlu’nun Konya’daki üniversite ile İstanbul’daki bazı üniversitelerde de belli aralıklarla öğrencilerle buluşabileceği ifade edildi.

 

KİTABINI TAMAMLAYACAK

Davutoğlu’nun “şehir” ve “medeniyet” üzerine kapsamlı bir kitabı da tamamlaması bekleniyor. Davutoğlu’nun başka kitaplara da başlayacağı kaydedildi. 2019 seçimlerinde yeniden aday olup olmayacağı konusunda ise Davutoğlu’nun “bunun kararını vermek için henüz çok erken” değerlendirmesini yaptığı ifade ediliyor..

Başbakan Davutoğlu taksicilerle

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bosna- Hersek gezisi dönüşünde, Ankara'da taksi duraklarını ziyaret etti.

Başbakan Davutoğlu, Telekom Arama Taksi Durağı ile Zirai Donatım Taksi duraklarını ziyaret etti, şoförlerle sohbet ederek, sorunlarını dinledi.

 

Davutoğlu, kendisine baklava ve çay ikram edilen ziyaretinde durakta çalan telefona baktı.

 

 

Bir başka taksi durağından arayan taksi şoförüyle konuştu.

 

 

Davutoğlu, taksi duraklarını ziyaretinde şoförlerle hatıra fotoğrafı da çektirdi.

 



Başbakan Davutoğlu'na ziyaretlerinde Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan da eşlik etti.

Darbeci Karacan, den adeta katliam emri vermiş

Giriş Tarihi: 17.8.2017 03:58 Son Güncelleme Tarihi: 17.8.2017 06729

Darbe gecesi, Jandarma Genel Komutanlığı, TRT, MİT, Genelkurmay Başkanlığı civarında sivillere, polislere, kamuya ait binalara, araçlara ateş açan darbecilerin, Karacan'ın talimatlarıyla havalandığı belirlendi.

Darbeci Karacan, telsizden adeta katliam emri vermiş

Darbeye hazırlık faaliyetleri kapsamındaki toplantılardan, mühimmat depolanmasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast planından, Ankara'daki polis araçlarının hatta ambulansların vurulmasına kadar en kanlı talimatları verdiği belirlenen ve Antalya'da yakalanan eski Kara Havacılık Komutanlığı Taarruz Tabur Komutanı eski Kurmay Yarbay Özcan Karacan, darbe girişimine ilişkin açılan üç davanın firari sanığı konumundaydı.

Halka ölüm yağdıran o darbeci kıskıvrak

Halka ölüm yağdıran o darbeci kıskıvrak

gecesi Ankara’da, darbeci helikopterleri halkın polisin ve Korgeneral ’nın üzerine yönlendiren ’cü , Antalya’da yakalandı

Darbe girişiminin kilit isimlerinden olan ve başkentte helikopterlerden halka ölüm yağdırtan , 13 ay sonra Antalya'da yakalandı. 'da tabur komutanı olan Karacan, taarruz helikopterlerini yönlendirerek "Sivil, asker, polis hedef gözetmeksizin ateş edin" emrini veren isimdi. Komutanı Korgeneral 'nın aracının vurulma emrini veren de yine darbeci yarbay Karacan'dı.

'HEPSİ DÜŞMANIMIZ'
'nün darbe girişimi sırasında Ankara Taarruz Helikopter Tabur Komutanı olan Yarbay Özcan Karacan, önce Kara Havacılık Komutanlığı Harekât Merkezi'ni ele geçirdi. Buradan darbeye direnen halkın toplandığı yerleri tespit eden Karacan, taarruz helikopterlerini yönlendirip, "Sivil, asker, polis hepsi düşmanımız. Hedef gözetmeksizin ateş edin" emriyle ölüm yağdırdı.

'MAVİ IŞIKLILARI VURUN'
Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın aracının vurulma emrini de veren Yarbay Özcan Karacan, aynı zamanda pilotlara, Ankara'da mavi ışıklı polis araçlarının vurulması için ateş emrini de verdi.
Antalya Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Karacan'ın kentte olduğunu ve Merkez Muratpaşa ilçesi Güvenlik Mahallesi'nde bir daire kiraladığını belirledi. Karacan'ı takibe alan polis, irtibat kurduğu kişileri de belirlemek için fiziki takibi 2 hafta sürdürdü.
Polisler, önceki gün akşama doğru evden çıkan darbecinin tedirgin şekilde çevrisine bakması üzerine kaçabileceğini düşünerek operasyon için düğmeye bastı. Yolda yürüdüğü sırada kıskıvrak yakalanan ve polislere direnmeye çalışan Karacan'ın üzerinden 3 sahte kimlik ve bir sahte ehliyet çıktı.
Yakalanmamak için saçını uzatıp at kuyruğu yapıp top sakal bıraktığı ve kilo verdiği görülen Karacan'ın üzerine giydiği tişörtte ise 15 Temmuz Şehitler Köprüsü silueti ve 'İstanbul' yazısı dikkat çekti.

SIK SIK ADRES DEĞİŞTİRDİ
Ankara, Marmaris ve İzmir'deki 4 ayrı dava kapsamında aranan Karacan'ın yakalanmamak için sık sık adres değiştirdiği belirlendi. Sağlık kontrolünün ardından sorguya alınan Karacan, buradaki işlemlerinin tardından özel bir ekipçe Ankara'ya götürülecek.
Özcan Karacan'ın darbe girişimi gecesi Zekai Aksakallı'nın aracının vurulma emrini verdiği ses kaydı, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamedeki ses kayıtlarında ortaya çıkmıştı. Konya yolu üzerinden kobra polis aracıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gitmekte olan Aksakallı bu saldırıları atlatmıştı.
"AKSAKALLI'NIN ARACINI VURUN" EMRİNİ VERMİŞTİ
İşte Karacan'ın 15 Temmuz saat 23.19'da başlayan telsiz konuşmaları:
Özcan KARACAN: Bir kobra aracı var. Sen vurabiliyorsan vur, vuramıyorsan birini çağır.
İlkay ATEŞ: Silahlar çalışmıyor nerde kobra var?
Özcan KARACAN: MİT'in üstünde var onu çağır.
Rafet KALAYCI: MİT'in üzerindeyim.
Oğuz YALÇIN: Konya yolundan Özel Kuvvetler'e doğru bir polis aracı gidiyor. Kobra gidiyor, durdurulsun
Ortam sesi: Vurulsun.

İŞTE KARACAN'IN KURBANLARI
15 Temmuz gecesi Ankara'da dehşet saçan pilotları yönlendiren 'Yurtta Sulh Konseyi' üyesi Özcan Karacan'nın emriyle açılan ateş sonucu şehit olanlar arasında öğrenciler de var polis memurları da:
Lise öğrencisi Mustafa Karasakal Genelkurmay Başkanlığı'nın önünde helikopterden açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. İmam olan üvey babası "Helikopterle bizi taradılar. O tarama sonucunda da yavrumuzu ayaklarımın dibinde buldum" demişti.
Yasin Naci Ağaroğlu, Ankara Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisiydiydi. Genelkurmay Kavşağı'nda helikopterden açılan ateşle şehit düştü.
Muhammet Oğuz Kılınç, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden geçici görev için Ankara'ya gitmişti. Polis babasına telefonda, "Gereğini yapacağız" dedi. Görev yerini bir an olsun terk etmedi. Darbecilerin kullandığı helikopterden açılan ateş sonucu da şehit oldu.


Darbeci Karacan, telsizden adeta katliam emri vermiş

Darbeci Karacan, telsizden adeta katliam emri vermiş

Darbe gecesi, Jandarma Genel Komutanlığı, TRT, MİT, Genelkurmay Başkanlığı civarında sivillere, polislere, kamuya ait binalara, araçlara ateş açan darbecilerin, Karacan'ın talimatlarıyla havalandığı belirlendi.

Darbeci Karacan, telsizden adeta katliam emri vermiş

Darbeye hazırlık faaliyetleri kapsamındaki toplantılardan, mühimmat depolanmasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast planından, Ankara'daki polis araçlarının hatta ambulansların vurulmasına kadar en kanlı talimatları verdiği belirlenen ve Antalya'da yakalanan eski Kara Havacılık Komutanlığı Taarruz Tabur Komutanı eski Kurmay Yarbay Özcan Karacan, darbe girişimine ilişkin açılan üç davanın firari sanığı konumundaydı.

Genelkurmay çatı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin Muğla'da görülen dava ile Kara Havacılık Komutanlığındaki olaylara ilişkin açılan davanın sanıkları arasında yer alan eski Kurmay Yarbay Özcan Karacan, darbecilerin hazırladığı sözde Yurtta Sulh Konseyi listesinde 31. sırada bulunuyor.

Darbeci Karacan, telsizden adeta katliam emri vermiş

Genelkurmay çatı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin Muğla'da görülen dava ile Kara Havacılık Komutanlığındaki olaylara ilişkin açılan davanın sanıkları arasında yer alan eski Kurmay Yarbay Özcan Karacan, darbecilerin hazırladığı sözde Yurtta Sulh Konseyi listesinde 31. sırada bulunuyor.

Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sahte kimlikle memleketi Antalya'da yakalanan Karacan'ın adı, darbe girişimine ilişkin hazırlanan iddianamelerde sık sık yer aldı.

Firari sanık Karacan'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast için oluşturulan timin görevlendirenlerden olduğu belirlendi. Darbeci askerlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı rehin almak için yaptıkları planların ayrıntılarının yer aldığı Kara Havacılık Komutanlığındaki olaylara ilişkin iddianamede, Karacan'ın da katıldığı planlama toplantılarının ayrıntıları yer aldı.

Ankara'da darbeye hazırlık faaliyetlere de katıldığı tespit edilen Karacan'ın darbe gecesi için mühimmat depolanması emrini verdiği de ortaya çıktı. Darbe girişimi günü saat 13.00 sıralarında, hafta sonu jandarma ile ortak gösteri tatbikatı yapılacağı gerekçesiyle 800 adet 20 milimetrelik top mühimmatının depolanmasını sağladığı belirlenen Karacan'ın ayrıca Malatya 2. Kara Havacılık Alay Komutanlığından darbe girişiminde kullanılmak üzere mühimmat, personel ve helikopterlerin Ankara'ya gönderilmesi talimatını verdiği tespit edildi. Bu kapsamda bin 500 mühimmat 2 helitopterle Ankara'ya ulaştırıldı.

AMBULANSLARI VURUN TALİMATI
Bu arada, Karacan'ın, darbe gecesi le pilotlara, "Aksakallı Konya yoluna doğru ilerliyormuş, onu vurun" şeklinde talimat verdiği de Kara Havacılık Komutanlığındaki olaylara ilişkin hazırlanan iddianameye yansıdı.

Aynı iddianamenin ekinde darbeye katılan pilotların telsiz konuşmalarına da yer verildi. Bu telsiz konuşmalarında, sık sık helikopter pilotlarına "vurun" talimatı verdiği görülen Karacan'ın telsiz konuşma kayıtları şöyle:

- Yarbay Ateş: Rafet, Nero, (….) geliyor mu sesim?

- Binbaşı Kalaycı: Nero dinliyorum, devam.

- Yarbay Ateş: İçeride bizim bir tane S70 var, bir de yukarıda sen olacaksın, başka trafiği Genelkurmaya yaklaştırmayacaksın.

- Binbaşı Kalaycı: Bir S70 ile biz varız, tamam, anladım.

- Yarbay Ateş: S70 yerde, yerde.

- Binbaşı Kalaycı: Yerde, anlaşıldı.

- Yarbay Karacan: Spor okuluna yaklaşan… Genelkurmayın üzerinde... 1200 fitte…

- Binbaşı Abra: Spor okuluna devam ediyorum. Üzerinde mavi lamba olan ne varsa vuracağız.

- Binbaşı Kalaycı: Anlaşılmadı.

- Yarbay Karacan: Dostum Sado çabuk ol, spor okulundaki ee...

- Binbaşı Kalaycı: Hoca aşağıda bir sürü araç var, aşağıda bir sürü araç var. Aşağıda bir sürü mavi lambalı araç var hocam.

- Yarbay Karacan: Vurun onları, o zaman ee şeyse vurun, dostum vurun, polis aracıysa vurun.

- Binbaşı Abra: Gost gost, 'O mavi araçları vurun' diyo Neron.

- Binbaşı Kalaycı: Ya burada hepsi mavi araç, bunların hepsi mavi araç, ambulanslar falan var. Hepsi mavi araç, ambulanslar var burada.

- Yarbay Karacan: Ateş edin.

- Binbaşı Kalaycı: Hepsi ambulans, hepsi ambulans.

- Binbaşı Abra: Neron, Sado hepsi ambulansmış.

- Yarbay Karacan: Atış yapın bi tane.

- Binbaşı Kalaycı: Polis arabalarını vuruyorum, doğru mu?

- Binbaşı Abra: Polisleri vur, polisleri evet.

İddianamede yer alan telsiz kayıtlarında gecesi saat 23.46'daki konuşmalarda darbecilere direnenlerin vurulması talimatının da Karacan tarafından verildiği belirlendi. Kayıtlara yansıyan konuşmalar şöyle:

- Yarbay Ateş: O şey yapar, sen şeye, Meclis'e devam et abi, Meclis'in yollarını açın.

- Binbaşı Ali Ercan: Gelen bi araç var.

- Yarbay Karacan: Vurun, vurun direneni."

Bu arada, Özcan Karacan'ın da sanıkları arasında yer aldığı ve yargılamaların başladığı Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanık hakkındaki davada sanık savunmaları alınmaya başlandı.

Duruşmada savunma yapan sanıklardan Kobra helikopter pilotu eski Yarbay İlkay Ateş, Karacan ile ilgili itiraflarda bulundu. Ateş, "gizli görev" diye darbe girişimine dahil edildiğini, kendisini bu girişime dahil eden Özcan Karacan'ın "Sadece bilmeni istedim. Ben de cemaattenim, birbirimizi test etmeyelim" dediğini söyledi. Beştepe ve TRT'de vatandaşlara değil boş alanlara atış yaptıklarını savunan Ateş, "O gece bütün talimatları veren, elinde el telsiziyle karargahtan Özcan Karacan'dı." dedi.

NÖBET DEĞİŞİKLİĞİ YAPTI
Özcan Karacan'ın 15 Temmuz gecesi görevde olabilmesi için nöbet değişikliği yaptığı belirlendi.

Darbe girişimi gecesi helikopterleri telsizlerle koordine eden Karacan'ın talimatlarıyla MİT, Genelkurmay Başkanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Çankaya Spor Okulu, Ankara Emniyet Müdürlüğü civarında alçak uçuş gerçekleştirildi.

Yine Karacan'ın talimatlarıyla havalanan darbeciler, Jandarma Genel Komutanlığı, TRT binası, MİT Müsteşarlığı yerleşkesi, Genelkurmay Başkanlığı binası ve spor okuluna giden polis aracının bulunduğu bölgede sivillere, polislere, kamuya ait binalara, araçlara ateş açtı.

 
 
 
 
.

Kaynak: Kaynak: Milliyet
Bu haber 149798 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Meclis'te izdiham: CHP'li vekiller Ali Yerlikaya'nın önüne barikat oldu
Meclis'te izdiham: CHP'li vekiller Ali Yerlikaya'nın önüne barikat...
Ak Parti Turgutlu'da tek aday Mücahit Ömer Can Temizel
Ak Parti Turgutlu'da tek aday Mücahit Ömer Can Temizel