'Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?'
“15 Temmuz’da sokakları ve meydanları dolduran kardeşlerimizin her birinin vatanın ve demokrasinin korunmasında katkısı vardır Onun için 79 milyon olarak hepimizin gazası mübarek olsun.” “Şayet darbe başarılı olsaydı bin yıldır bizim olan bu coğrafyanın kimlere altın tepsi içinde sunulacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Vakti saati geldiğinde onların hesaplarını önlerine koyacağız.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yenikapı'da düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde yaptığı konuşmada, Yenikap'da toplanan 5 milyon kişiye ve 81 ilde gerek meydanlarda toplanan gerekse televizyonları başından mitingi takip eden milyonlara hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi:
15 Temmuz gecesi sokakları ve meydanları dolduran kardeşlerimizin her birinin vatanın, demokrasinin ve özgürlüğümüzün korunmasında katkısı vardır, payı vardır, rolü vardır. Onun için diyorum ki; 79 milyon olarak hepimizin gazası mübarek olsun. Darbe girişimine karşı, tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak, kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla, her kökenden, her meşrepten insanıyla dünyayı kendine hayran bırakan tüm vatandaşlarımızın gazası mübarek olsun...
Türk milleti, bin yıl önce Malazgirt'te hangi inanç ve kararlılıkla Anadolu'nun kapılarını açmışsa, 15 Temmuz'da aynı hissiyatla darbecilerin karşısına dikildi.
DÜŞMANLAR 16 TEMMUZ'DA KAHROLDU
15 Temmuz, dostlarımıza bu ülkenin, sadece siyasi, ekonomik, diplomatik saldırılara değil; aynı zamanda askeri sabotajlara karşı da güçlü olduğunu, yıkılmayacağını, rayından çıkmayacağını göstermiştir.
Şimdi bugün burada Genelkurmay Başkanıyla, Yenikapı Meydanı'nda Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanlarıyla, 81 vilayetimizdeki her görüşten, her meşrepten insanımızla verdiğimiz şu görüntü var ya işte bu görüntü inanın bana ülkemizin düşmanlarını en az 16 Temmuz sabahı kadar üzüp kahretmiştir.
EY MİLLET, ESARETİ KABUL EDER MİSİN?
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal, 1920 yılında, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere, ülkenin büyük bölümünün işgal altında olduğu o kara günlerde şunları söylüyor: "Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esaret ve zillet kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine 'Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?' diye sormak lazımdır. Ben, milletimizin vereceği cevabı biliyorum"Gazi'den 96 yıl sonra, buradan Yenikapı Meydanından aynı soruyu sizlere soruyorum: 'Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?' (Hayır sloganları). Sizler, 15 Temmuz'da esaret ve zillet kabul etmeyeceğinizi namlulara göğsünüzü dayayarak, tankların önüne yatarak, uçaklara ve helikopterlere dahi hamleler yaparak bilfiil gösterdiniz. Bundan sonra benzer teşebbüste bulunan herkes, milletimden aynı cevabı alacaktır.
İDAM KARARI TBMM'DEN GELİRSE ONARIM
(İdam isteriz sloganları üzerine) Şu anda, siyasi partilerimizin genel başkanları burada. Sizin zaten talebinizi biliyorlar. Meclisimiz böyle bir kararı verdikten sonra, atılacak adım bellidir. Onamaksa, TBMM'den gelen böyle bir kararı onarım.
İmansız olanlar, imanlı olanların karşısında dayanamadılar. Bu FETÖ birçok sinsiliği hesap etti de, bir tek bu milleti hesap edemedi. Bu milletin imanını, inancını, dirayetini hiç hesaba katmadı. Zannetti ki, bunların akıldaneleri konuşuyor ya bunlar silaha falan gelmez. Ne oldu?
Silahlı kuvvetlerimizden yargımıza, polis teşkilatımızdan istihbarat kuruluşlarımıza, okullarımızdan hastanelerimize kadar her yere sızabilen ihanet şebekelerine karşı kendimizi güçlendirmeliyiz. Bu ihanet şebekesinin adı PKK da olsa, FETÖ de olsa, DAİŞ da olsa, başka örgüt de olsa fark etmez...Örgütlerin isimleri değişebilir, kadroları değişebilir, söylemleri değişebilir, ama hepsinin de Türk milletinin, Türk devletinin düşmanları olduğu gerçeği değişmez.
ARKALARINDAKİ GÜÇLERİ İYİ BİLİYORUZ
Geldiğimiz noktada saflar gayet net. Bir tarafta, tüm kurumlarıyla, tüm siyasi partileriyle, tüm kesimleriyle Türkiye Cumhuriyeti devleti vardır; diğer tarafta ise kimi etnik istismar, kimi dini istismar, kimi ideolojik sapkınlık içinde olan terör örgütleri vardır; onların arkasındaki karanlık güçler vardır. Devletinden, milletinden, haktan ve hakikatten yana olan herkes bugün Yenikapı'dadır. Terör örgütleri mensuplarının ise kimi adliyede akıbetini bekliyor, kimi cezaevinde cezasını çekiyor, kimi de mezarda nihai hesabını veriyor. Onların arkalarındaki güçleri de çok iyi biliyoruz, vakti-saati geldiğinde hesaplarını önlerine koyacağız.
DAHA MÜREFFEH BİR TÜRKİYE İÇİN...
Yakaladığımız bu birlik ve beraberlik ruhunu en iyi şekilde değerlendirerek, 15 Temmuz'u, daha güçlü, daha büyük, daha müreffeh Türkiye'nin inşası için bir milat haline dönüştürmeliyiz. Yakın tarihimizin vicdanları kanatan, kafalarda soru işaretleri oluşturan tüm sorunlu, sıkıntılı olaylarını yeniden masaya yatırarak, eksikleri, yanlışları ortaya koymalıyız. FETÖ ihanet çetesinin Türk Silahlı Kuvvetlerindeki etkinliğinin önünü açan davaları yeni baştan incelemeliyiz. Şaibeli tüm sınavları, tüm işlemleri gözden geçirmeliyiz.
Hiç kimse, kapatılan yurtlardan, okullardan, evlerden dolayı endişeye kapılmasın. Gerek devletimizin ilgili kurumları, gerekse aynı alanda hizmet veren sivil toplum kuruluşlarımız çok daha iyisiyle, çok daha fazlasıyla bu boşluğu dolduracaklardır.
ŞAYET DARBE BAŞARILI OLSAYDI...
15 Temmuz'daki hadise, PKK ve DAİŞ'in silahlı eylemleriyle elde edilmek istenen neticenin, asker elbisesi giymiş teröristler eliyle yeni bir safhaya çıkartılma girişimidir. Yani bu girişim aynı zamanda bir terör eylemidir. Tüm bu özelliklerinin yanısıra 15 Temmuz, ülkesine ve milletine ihanet eden bir silahlı güç eliyle ülkemizi işgal girişimidir. Şayet darbe başarılı olsaydı, bin yıldır bizim olan bu coğrafyanın kimlere altın tepki içinde sunulacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz.
Türküyle, Kürdüyle, Boşnağıyla, Çerkesiyle, Arabıyla, Romanıyla tüm gerçeği hep birlikte gördüğümüz için sokaklarda omuz omuza mücadele ettik. O gece insanlar, partisini değil, hayat biçimini değil, meşrebini değil, kendi çıkarını değil; ülke ve millet olarak topyekün istiklalimizi ve istikbalimizi korumak için mermilerin önünde kucak kucağa şehit oldu, gazi oldu.
Bizim yıllardır dilimizden düşürmediğimiz milli irade işte tam da budur. 79 milyon vatandaşımıza bakıp, eğitimsiz, pısırık, işe yaramaz bir insan yığını gördüklerini söyleyenler, 15 Temmuz'da hayatlarının en büyük şokunu, en büyük mahcubiyetini yaşamışlardır. Artık şu gerçeği herkesin kabul etme zamanı gelmiştir. Bu milletin mayası sağlamdır.
Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne, Yenikapı'da ve ülkemizin her köşesinde katılan tüm vatandaşlarıma, "Zafer demokrasinin, meydan milletindir" diyerek gösterdikleri güçlü duruş için teşekkür ediyorum.
15 Temmuz gecesi, dünyanın neresinde bir Türk varsa orada kalpleri bizim için atan kardeşlerimiz de vardı. Onlara da şükranlarımı sunuyorum. Bu vatandaşlarımızın Batı medyasının tacizleri sebebiyle zor günler geçirdiklerini biliyorum. Kandil'dekilere video konferansla yaptıranlar. Hani demokrasi?
15 Temmuz gecesi sokakları ve meydanları dolduran kardeşlerimizin her birinin vatanın, demokrasinin ve özgürlüğümüzün korunmasında katkısı vardır, payı vardır, rolü vardır. Onun için diyorum ki; 79 milyon olarak hepimizin gazası mübarek olsun. Darbe girişimine karşı, tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak, kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla, her kökenden, her meşrepten insanıyla dünyayı kendine hayran bırakan tüm vatandaşlarımızın gazası mübarek olsun...
Türk milleti, bin yıl önce Malazgirt'te hangi inanç ve kararlılıkla Anadolu'nun kapılarını açmışsa, 15 Temmuz'da aynı hissiyatla darbecilerin karşısına dikildi.
DÜŞMANLAR 16 TEMMUZ'DA KAHROLDU
15 Temmuz, dostlarımıza bu ülkenin, sadece siyasi, ekonomik, diplomatik saldırılara değil; aynı zamanda askeri sabotajlara karşı da güçlü olduğunu, yıkılmayacağını, rayından çıkmayacağını göstermiştir.
Şimdi bugün burada Genelkurmay Başkanıyla, Yenikapı Meydanı'nda Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanlarıyla, 81 vilayetimizdeki her görüşten, her meşrepten insanımızla verdiğimiz şu görüntü var ya işte bu görüntü inanın bana ülkemizin düşmanlarını en az 16 Temmuz sabahı kadar üzüp kahretmiştir.
EY MİLLET, ESARETİ KABUL EDER MİSİN?
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal, 1920 yılında, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere, ülkenin büyük bölümünün işgal altında olduğu o kara günlerde şunları söylüyor: "Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esaret ve zillet kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine 'Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?' diye sormak lazımdır. Ben, milletimizin vereceği cevabı biliyorum"Gazi'den 96 yıl sonra, buradan Yenikapı Meydanından aynı soruyu sizlere soruyorum: 'Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?' (Hayır sloganları). Sizler, 15 Temmuz'da esaret ve zillet kabul etmeyeceğinizi namlulara göğsünüzü dayayarak, tankların önüne yatarak, uçaklara ve helikopterlere dahi hamleler yaparak bilfiil gösterdiniz. Bundan sonra benzer teşebbüste bulunan herkes, milletimden aynı cevabı alacaktır.
İDAM KARARI TBMM'DEN GELİRSE ONARIM
(İdam isteriz sloganları üzerine) Şu anda, siyasi partilerimizin genel başkanları burada. Sizin zaten talebinizi biliyorlar. Meclisimiz böyle bir kararı verdikten sonra, atılacak adım bellidir. Onamaksa, TBMM'den gelen böyle bir kararı onarım.
İmansız olanlar, imanlı olanların karşısında dayanamadılar. Bu FETÖ birçok sinsiliği hesap etti de, bir tek bu milleti hesap edemedi. Bu milletin imanını, inancını, dirayetini hiç hesaba katmadı. Zannetti ki, bunların akıldaneleri konuşuyor ya bunlar silaha falan gelmez. Ne oldu?
Silahlı kuvvetlerimizden yargımıza, polis teşkilatımızdan istihbarat kuruluşlarımıza, okullarımızdan hastanelerimize kadar her yere sızabilen ihanet şebekelerine karşı kendimizi güçlendirmeliyiz. Bu ihanet şebekesinin adı PKK da olsa, FETÖ de olsa, DAİŞ da olsa, başka örgüt de olsa fark etmez...Örgütlerin isimleri değişebilir, kadroları değişebilir, söylemleri değişebilir, ama hepsinin de Türk milletinin, Türk devletinin düşmanları olduğu gerçeği değişmez.
ARKALARINDAKİ GÜÇLERİ İYİ BİLİYORUZ
Geldiğimiz noktada saflar gayet net. Bir tarafta, tüm kurumlarıyla, tüm siyasi partileriyle, tüm kesimleriyle Türkiye Cumhuriyeti devleti vardır; diğer tarafta ise kimi etnik istismar, kimi dini istismar, kimi ideolojik sapkınlık içinde olan terör örgütleri vardır; onların arkasındaki karanlık güçler vardır. Devletinden, milletinden, haktan ve hakikatten yana olan herkes bugün Yenikapı'dadır. Terör örgütleri mensuplarının ise kimi adliyede akıbetini bekliyor, kimi cezaevinde cezasını çekiyor, kimi de mezarda nihai hesabını veriyor. Onların arkalarındaki güçleri de çok iyi biliyoruz, vakti-saati geldiğinde hesaplarını önlerine koyacağız.
DAHA MÜREFFEH BİR TÜRKİYE İÇİN...
Yakaladığımız bu birlik ve beraberlik ruhunu en iyi şekilde değerlendirerek, 15 Temmuz'u, daha güçlü, daha büyük, daha müreffeh Türkiye'nin inşası için bir milat haline dönüştürmeliyiz. Yakın tarihimizin vicdanları kanatan, kafalarda soru işaretleri oluşturan tüm sorunlu, sıkıntılı olaylarını yeniden masaya yatırarak, eksikleri, yanlışları ortaya koymalıyız. FETÖ ihanet çetesinin Türk Silahlı Kuvvetlerindeki etkinliğinin önünü açan davaları yeni baştan incelemeliyiz. Şaibeli tüm sınavları, tüm işlemleri gözden geçirmeliyiz.
Hiç kimse, kapatılan yurtlardan, okullardan, evlerden dolayı endişeye kapılmasın. Gerek devletimizin ilgili kurumları, gerekse aynı alanda hizmet veren sivil toplum kuruluşlarımız çok daha iyisiyle, çok daha fazlasıyla bu boşluğu dolduracaklardır.
ŞAYET DARBE BAŞARILI OLSAYDI...
15 Temmuz'daki hadise, PKK ve DAİŞ'in silahlı eylemleriyle elde edilmek istenen neticenin, asker elbisesi giymiş teröristler eliyle yeni bir safhaya çıkartılma girişimidir. Yani bu girişim aynı zamanda bir terör eylemidir. Tüm bu özelliklerinin yanısıra 15 Temmuz, ülkesine ve milletine ihanet eden bir silahlı güç eliyle ülkemizi işgal girişimidir. Şayet darbe başarılı olsaydı, bin yıldır bizim olan bu coğrafyanın kimlere altın tepki içinde sunulacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz.
Türküyle, Kürdüyle, Boşnağıyla, Çerkesiyle, Arabıyla, Romanıyla tüm gerçeği hep birlikte gördüğümüz için sokaklarda omuz omuza mücadele ettik. O gece insanlar, partisini değil, hayat biçimini değil, meşrebini değil, kendi çıkarını değil; ülke ve millet olarak topyekün istiklalimizi ve istikbalimizi korumak için mermilerin önünde kucak kucağa şehit oldu, gazi oldu.
Bizim yıllardır dilimizden düşürmediğimiz milli irade işte tam da budur. 79 milyon vatandaşımıza bakıp, eğitimsiz, pısırık, işe yaramaz bir insan yığını gördüklerini söyleyenler, 15 Temmuz'da hayatlarının en büyük şokunu, en büyük mahcubiyetini yaşamışlardır. Artık şu gerçeği herkesin kabul etme zamanı gelmiştir. Bu milletin mayası sağlamdır.
Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne, Yenikapı'da ve ülkemizin her köşesinde katılan tüm vatandaşlarıma, "Zafer demokrasinin, meydan milletindir" diyerek gösterdikleri güçlü duruş için teşekkür ediyorum.
15 Temmuz gecesi, dünyanın neresinde bir Türk varsa orada kalpleri bizim için atan kardeşlerimiz de vardı. Onlara da şükranlarımı sunuyorum. Bu vatandaşlarımızın Batı medyasının tacizleri sebebiyle zor günler geçirdiklerini biliyorum. Kandil'dekilere video konferansla yaptıranlar. Hani demokrasi?
YORUMLAR