Hadisleri Kur'an-ı Kerim'e inkar ettirme planı çöktü
Giriş Tarihi: 13.01.2018 02:18 Güncelleme Tarihi: 13.01.2018 10:56
"Mealciler" diye tarif edilen ve kendilerine "Kur'ancılar" adını veren Kur'an ve Hadis Düşmanları'nın tahrif, inkar ve iftira dolu bir planı daha çöktü. Onlar 8 ayetin mealini tahrif ederek hem Kur'an-ı Kerim'i iğrenç emellerine hizmet ettirmeye çalışmışlar hem de Allah Teâlâ'ya iftira etmişlerdi.
Kur’an ve Sünnet Düşmanları aşağıdaki ayetlerde yer alan söz manasına “hadis” kelimesinin lügat manasını almak yerine, ıstılahî alıp Sünneti/Hadisi, Kur’an-ı Kerim’e inkar ettirmeye çalışıyorlar. Ancak baltayı taşa vuruyorlar. Yani işlerine gelmeyen ayetlerde geçen “hadis” kelimelerini de “söz” diye manalandırarak kendilerinin ihanetlerini örtmeye çalışıyorlar.
Yaptıklarında büyük bir düşmanlık var. Yani işlerine gelmeyen ayetlerde geçen “hadis” kelimelerini de “söz” diye manalandırarak kendi kendilerinin ihanetlerini örtmeye çalışıyorlar.
SÜNNETİ (HADİSİ) KUR’AN-I KERİME İNKAR ETTİRMEDE TAHRİF ETTİKLERİ AYETLER
İşte “söz” diye meallendirilmesi gerekirken tahrif edilerek “hadis” diye mana verilen ayetler:
1. “Allah'tır O, ilah yoktur O'ndan başka. Hakkında hiçbir kuşku bulunmayan kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis söyleme bakımından, Allah'tan daha sadık kim olabilir?”(4 Nisa, 87.)
2. “Göklerin ve yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise iman ediyorlar?” (7 A’raf, 185.)
3. “İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak için hadis eğlencesi satın alır ve onu alay konusu edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.”(31 Lokman, 6)
4. “Allah, hadisin en güzelini, ayetleri, birbirine benzer iç içe ikili mânalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. 12. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.”(39 Zümer Suresi, 23.)
5. “İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar?!”(45 Câsiye, 6.)
6 “Eğer doğru sözlü iseler, o Kur’an‘ın benzeri bir hadis getirsinler.”(52 Tur, 34.)
7. “Artık bundan sonra hangi hadise iman edecekler?”(77 Mürselat, 50.)
8. “Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.” (12 Yusuf, 111)
Bu ayetler hemen hemen bütün Hadis Düşmanı sözde akademisyen ve hempaları tarafından bu şekilde meallendirilir. Yani bu ayetlerin mealleri tehtif edilmiştir. İçerisinde “hadis” geçen bu ayetleri lügat manasını alıp “söz” diye mana vermek yerine ıstılahî manasını almış ve “hadis” diye mana vermişlerdir.
Bu bir tahriftir. Bu tahrifi sırf Hadisleri Kur’an-ıKerim’e inkar ettirmek için yapmışlardır. Fakat bunlardan başka 20 ayet daha vardır ki, onları nedense tahrife yönelmemişler.
İNKARCILARIN GÖRMEK İSTEMEDİKLERİ AYETLER
Kur’an ve Sünnet Düşmanları şu aşağıdaki ayetleri diğerleri gibi arapçasını alıp ‘hadis’ diye mana vermeye korkuyorlar. Öyle mana verirlerse, yani bu ayetleri de diğerleri gibi tahrif ederlerse, Hadisleri inkar konusunda yaptıkları ihanet putları tamamen yıkılmış olacaktı.
İşte tahrif etmeleri aleyhlerine olacağı için ‘söz’ diye doğru mana verdikleri ayetler:
1. O kıyamet günü, Allah'ı inkar edip Peygamber'e isyan edenler, yer yarılıp içine girmiş olmayı isterler ve Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler.” (4 Nisa 42)
2. “Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!”(4 Nisa, 78)
3. “Şimdi sen, bu söze inanmazlarsa, belki de arkalarından kendini eritircesine üzüleceksin.”(18 Kehf, 6.)
4. “Şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz? Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz! Ve siz, kibirlenip kafa tutarak sersemce somurtuyorsunuz.”(53 Necm, 59-61)
5. “Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/busözle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz?”(56 Vakıa, 80-81)
6. “Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.”(68 Kalem, 44)
7. “Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Peygamber, "Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi" dedi.” (66 Tahrim 3)
8. “İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların ve sözlerin yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (12 Yusuf 6)
9. “Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat.” (12 Yusuf 101)
10. “Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.” (6 En’am 68)
HABER MANASI VERİLEN AYETLER
Aşağıda meallerini gördüğünüz ayetlerde yine “hadis” kelimesi geçer. Ancak bu ayetlere “haber”, “kıssa” ve “hikaye” manası verilir.
1. “(Ey Muhammed!) Mûsâ'nın haberi sana geldi mi?” (79 Naziat 15)
2. “Orduların, Firavun ve Semûd'un haberi sana geldi mi?” (85 Buruc 17-18)
3. “Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?” (88 Gaşiye 1)
4. “Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete kendi peygamberi geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helak ettik ve onları birer ibretli hikaye yaptık. Artık inanmayan bir kavim Allah'ın rahmetinden uzak olsun!” (23 Müminun 44)
5. “Onlar ise, "Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret kıssalarına çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.” (34 Sebe 19)
6. “O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki: "Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." İşte böylece biz Yûsuf'u o yere (Mısır'a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların/haberlerin yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (12 Yusuf 21)
7. “Mûsâ'nın haberi sana ulaştı mı?” (20 Ta-ha 9)
8. “Ey Muhammed!) İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?” (51 Zariyat 24)
9. “Ey iman edenler, Peygamberin evlerine, vaktine dikkat etmeksizin ve yemek için izin verilmedikçe girmeyin; ancak çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın; söz,sohbet etmek için de izinsiz girmeyin! Çünkü o, peygambere eziyet veriyor, üstelik sizden utanıyor; ama Allah, gerçeği söylemekten sıkılmaz. Bir de hanımlarına, gerekli birşey soracağınızda bir perde arkasından sorun! Öyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha çok temizdir. Sizin, Allah'ın peygamberini incitmeye hakkınız yoktur; arkasından hanımlarını nikahlayamazsınız da. Çünkü, bunlar, Allah katında çok büyük bir günahtır.” (33 Ahzab 53)
10. “Oysa Allah size Kitapta (Kur'an'da) "Allah'ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.” (4 Nisa 140)
ONLARA UYUP BU AYETLERİ DE BİR ANLIĞINA BİZ TAHRİF ETMEYE KALKARSAK ORTAYA NASIL BİR MANZARA ÇIKAR?
İçerisinde “hadis” kelimesi geçen bu ayetlerdeki söz, haber, kıssa ve hikaye geçen yerlere “hadis” kelimesini yazıp okuyalım. Bu durumdan Hadis İnkarcıları ve Kur’an Tahrifçileri memnun olacaklar mı?
1. O kıyamet günü, Allah'ı inkar edip Peygamber'e isyan edenler, yer yarılıp içine girmiş olmayı isterler ve Allah'tan hiçbir hadisi gizleyemezler.” (4 Nisa 42)
2. “Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir hadisi anlamıyorlar!”(4 Nisa, 78)
3. “Şimdi sen, bu hadise inanmazlarsa, belki de arkalarından kendini eritircesine üzüleceksin.”(18 Kehf, 6.)
4. “Şimdi siz bu hadisden mi hayrete düşüyorsunuz? Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz! Ve siz, kibirlenip kafa tutarak sersemce somurtuyorsunuz.”(53 Necm, 59-61)
5. “Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. Şimdi siz, bu hadisi mi kirletip küçümseyeceksiniz/bu hadisle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu hadisle mi yağcılık edeceksiniz?”(56 Vakıa, 80-81)
6. “Bu hadisi yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.”(68 Kalem, 44)
7. Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir hadis söylemişti. Fakat eşi o hadisi (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Peygamber, "Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi" dedi. (66 Tahrim 3)
8. "İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların ve hadislerin yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (12 Yusuf 6)
9. "Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana hadislerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat." (12 Yusuf 101)
10. “Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir hadise dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.“ (6 En’am 68)
HABER MANASI VERİLEN AYETLERİ DE TAHRİF ETMEYE KALKARSAK NE OLUR?
Aşağıda meallerini gördüğünüz ayetlerde yine “hadis” kelimesi geçer. Ancak bu ayetlere “haber”, “kıssa” ve “hikaye” manası verilir.
1. (Ey Muhammed!) Mûsâ'nın hadisi sana geldi mi?(79 Naziat 15)
2. Orduların, Firavun ve Semûd'un hadisi sana geldi mi? (85 Buruc 17-18)
3. Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin hadisi sana geldi mi? (88 Gaşiye 1)
4. Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete kendi peygamberi geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helak ettik ve onları birer ibretli hadis yaptık. Artık inanmayan bir kavim Allah'ın rahmetinden uzak olsun! (23 Müminun 44)
5. Onlar ise, "Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret hadislerine çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır. (34 Sebe 19)
6. O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki: "Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." İşte böylece biz Yûsuf'u o yere (Mısır'a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların/hadislerin yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (12 Yusuf 21)
7. Mûsâ'nın hadisi sana ulaştı mı? (20 Ta-ha 9)
8. “Ey Muhammed!) İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin hadisi sana geldi mi?“ (51 Zariyat 24)
9. “Ey iman edenler, Peygamberin evlerine, vaktine dikkat etmeksizin ve yemek için izin verilmedikçe girmeyin; ancak çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın; hadis, sohbet etmek için de izinsiz girmeyin! Çünkü o, peygambere eziyet veriyor, üstelik sizden utanıyor; ama Allah, gerçeği söylemekten sıkılmaz. Bir de hanımlarına, gerekli birşey soracağınızda bir perde arkasından sorun! Öyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha çok temizdir. Sizin, Allah'ın peygamberini incitmeye hakkınız yoktur; arkasından hanımlarını nikahlayamazsınız da. Çünkü, bunlar, Allah katında çok büyük bir günahtır.” (33 Ahzab 53)
10. Oysa Allah size Kitapta (Kur'an'da) "Allah'ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır. (4 Nisa 140)
ALLAH’A İFTİRA ETMELERİ YANLARINA KÂR KALDI!
Güya Hadis’i Kur’an-ı Kerim’e inkar ettirecekler ve böylece İslamDüşmanları olan efendilerinden “aferin” alacaklardı. Fakat yaptıkları ihanetin altında kaldılar. Çünkü inkar ve ihanetlerine dayanak ettikleri ayetlerin meallerini tahrif ederek Kur’an-ı Kerim’i emellerine alet etmişlerdi. Lakin bu sekiz ayetten başka 20 ayette daha “hadis” kelimesi geçiyordu ve bu ayetleri de tahrif etmeleri halinde kendi aleyhlerine olacaktı. Yani inkarlarını Kur’an Kerim yüzlerine çarpacaktı.
İnsan gibi davranıp biz bu ayetleri bu şekilde tahrif ederek inkarlarımıza dayanak bulmak istedik diyemedikleri gibi, bu ayetlerden başka içerisinde “hadis” kelimesi geçen 20 ayet daha var deme insanlığını göstermiyorlar.
Sırf Hadisleri inkar edebilmek için Allah Teâlâ’ya iftira etmeleri yanlarına kâr kaldı. Yani tek kazançları iftira etmelerinin cezası!..
Muhammed Mücahid Okcu
www.muhammedmucahid.com
YORUMLAR