Hakan Şükür ve babasının 200 milyonluk mal varlıklarına el...

Hakan Şükür ve babasının 200 milyonluk mal varlıklarına el konuldu

SELMET ŞÜKÜR, SALKO CAMİİ'NDE GÖZALTINA ALINDI Polis, Selmet Şükür'ün, Adapazarı Sakarya Caddesi'nde bulunan Salko Camii'nde cuma namazında bulunduğunu ihbar edilmesi üzerine harekete geçti. Camiye giden ekipler cuma namazının kılınmasını bekledi. Namazın bitmesinin ardından Selmet Şükür polisleri görünce ellerini havaya kaldırdı. Hakkında yakalama kararı bulunan Selmet Şükür polis aracına konularak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

12 Ağustos 2016 - 15:21 - Güncelleme: 12 Ağustos 2016 - 15:38

Giriş:12 Ağustos 2016 13:06: Son Güncelleme: 12 Ağustos 2016 14:57.

Hakan Şükür ve babasının 200 milyonluk mal varlıklarına el konuldu

Hakan Şükür ve babasının 200 milyonluk mal varlıklarına el konuldu

Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, FETÖ'cü Şükür ile babası Selmet Şükür'ün FETÖ'ye finansal destek sağladıklarını belirlemesi üzerine mahkeme mal varlıklarına el konulması kararı verdi. Şükür ve babası Selmet Şükür'ün tüm mal varlıklarının değerinin yaklaşık 200 milyon lira civarında olduğu belirtiliyor.

Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ soruşturması kapsamında Şükür ile Sakarya'da müteahhitlik yapan babası Selmet Şükür hakkında gözaltı kararı verdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Şükür ile babası Selmet Şükür'e ait Adapazarı ve İstanbul'da bulunan evlerde arama yapıldı. Selmet Şükür yapılan aramalara rağmen bulunamadı......

Hakan Şükür ve babasının mal varlıkları

Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakan Şükür ve babası Sermet Şükür’ün FETÖ’ye finansal destek sağladıklarını belirledi.

MAL VARLIKLARINA EL KONULDU

Savcılığın başvurusunu inceleyen Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Hakan Şükür ve babası Sermet Şükür’ün taşınmazlarına, kara ulaşım araçlarına, banka veya diğer mali kurumlardaki hesaplarına, gerçek veya tüzel kişiler nezdinde ki her türlü hak ve alacaklarına, uhdelerinde bulunan kıymetli evraklara, şirketlerdeki ortaklık paylarına, kiralık kasa mevcutlarına ve diğer mal varlığı değerlerine el konulmasına karar verdi.

Mahkemenin kararı tapu müdürlükleri, emniyet müdürlüğüne ve vergi dairelerine gün içerisinde tebliğ edildi.

İşte Hakan Şükür'ün 200 milyonluk serveti

200 MİLYON LİRALIK MAL VARLIĞI

Hakan Şükür ve babası Sermet Şükür’ün yapılan ilk araştırmada gayri menkul zengini oldukları belirlendi. Hakan Şükür ve babasının Sakarya, Antalya, Bodrum, İstanbul Bakırköy, Beşiktaş, Büyükçekmece’de daireler, Adapazarı ve Sapanca’da bina, Kandıra’da arsaları olduğu tespit edildi. Sermet Şükür’ün, Sakarya’nın Serdivan ilçesinde 10 dönüm arsa üzerinde lüks villalar yaptırdığı belirlendi. Hakan Şükür’ün, Adapazarı şehir merkezinde, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Sakarya Grup Başkanlığı’na bağlı vergi müfettişleri tarafından FETÖ soruşturması tarafından kapatılan bir dershanesinin de bulunduğu belirlendi. Hakan ve babası Selmet Şükür’ün tüm mal varlıklarının değerinin yaklaşık 200 milyon lira civarında olduğu ifade edildi.

Hakan Şükür'den Atalay Demirci'ye: Sıfırlandık

Hakan Şükür ve babasının mal varlıkları

SELMET ŞÜKÜR, SALKO CAMİİ'NDE GÖZALTINA ALINDI

Polis, Selmet Şükür'ün, Adapazarı Sakarya Caddesi'nde bulunan Salko Camii'nde cuma namazında bulunduğunu ihbar edilmesi üzerine harekete geçti. Camiye giden ekipler cuma namazının kılınmasını bekledi. Namazın bitmesinin ardından Selmet Şükür polisleri görünce ellerini havaya kaldırdı. Hakkında yakalama kararı bulunan Selmet Şükür polis aracına konularak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Gökhan Şükür ise aracıyla babasının götürüldüğü ekip aracına takip ederek Emniyet Müdürlüğü'nün önüne gitti.

Hakan Şükür ve babasının mal varlıkları

FETÖ'YE FİNANSAL DESTEK

Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakan Şükür ve babası Selmet Şükür'ün FETÖ'ye finansal destek sağladıklarını belirledi. Savcılığın başvurusunu inceleyen Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Hakan Şükür ve babası Selmet Şükür'ün taşınmazlarına, kara ulaşım araçlarına, banka veya diğer mali kurumlardaki hesaplarına, gerçek veya tüzel kişiler nezdinde ki her türlü hak ve alacaklarına, uhdelerinde bulunan kıymetli evraklara, şirketlerdeki ortaklık paylarına, kiralık kasa mevcutlarına ve diğer mal varlığı değerlerine el konulmasına karar verdi. Mahkemenin kararı tapu müdürlükleri, emniyet müdürlüğüne ve vergi dairelerine gün içerisinde tebliğ edildi.

BABA OĞUL GAYRİMENKUL ZENGİNİ

Hakan Şükür ve babası Selmet Şükür'ün yapılan ilk araştırmada gayri menkul zengini oldukları belirlendi. Hakan Şükür ve babasının Sakarya, Antalya, Bodrum, İstanbul Bakırköy, Beşiktaş, Büyükçekmece'de daireler, Adapazarı ve Sapanca'da bina, Kandıra'da arsaları olduğu tespit edildi. Selmet Şükür'ün, Sakarya'nın Serdivan ilçesinde 10 dönüm arsa üzerinde lüks villalar yaptırdığı belirlendi. Hakan Şükür'ün, Adapazarı şehir merkezinde, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Sakarya Grup Başkanlığı'na bağlı vergi müfettişleri tarafından FETÖ soruşturması tarafından kapatılan bir dershanesinin de bulunduğu belirlendi. Hakan ve babası Selmet Şükür'ün tüm mal varlıklarının değerinin yaklaşık 200 milyon lira civarında olduğu ifade ediliyor.

Şükür'ün babası gözaltına alındı!

FETÖ'nün spor kanadındaki destekçisi Şükür'ün babası Sermet Şükür gözaltına alındı.

Sakarya'da FETÖ'nün darbe girişimine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Şükür'ün babası Sermet Şükür gözaltına alındı.

Hakan Şükür'ün babası gözaltına alındı

Hakan Şükür'ün babası gözaltına alındı!

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında eski milletvekili ve futbolcu Şükür ve babası Sermet Şükür hakkında yakalama kararı çıkartılmıştı.

HAKAN ŞÜKÜR VE BABASININ MAL VARLIKLARINA EL KONULDU

"Tüm FETÖ'cülerin kellesini vereceğiz"

Tüm FETÖ'cülerin kellesini vereceğiz

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, dün teslim edilen FETÖ'cü Abdullah Büyük'ün iadesine ilişkin yaptığı açıklamada, "Gerekirse tüm FETÖ'cülerin kellesini vereceğiz'' dedi.

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov bu sabah bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, dün 'ye teslim edilen ve Bulgar basınında eleştirilere yol açan FETÖ'cü Abdullah Büyük'ün 'ye teslim edilmesiyle ilgili, "Gerekirse hepsinin kellesini vereceğiz. Biz 'nin hükümeti ve Cumhurbaşkanıyla çok iyi ilişkiler sürdürmeliyiz'' ifadelerini kullandı.

Başbakan Borisov "Abdullah Büyük, Türkiye'ye benzeri şekilde iade ettiğimiz 25 bin kişiden biri. Ankara ile iyi ilişkiler önemli olan. Türkiye istikrarsız ülke ilan edilip, 500 bin mülteciyi serbest bırakırsa, bu göçmenler ilk güvenli ülke olarak, bize girecek. İnsan hakları savunucularını da rahatlatmak isterim, Türkiye'de idam cezası yok." dedi.

’de çalışan ve darbe girişimi günü Orhangazi’ye gelen profesör tutuklandı

ABD’de çalışan ve darbe girişimi günü Orhangazi’ye gelen profesör tutuklandı

'nin Widener Üniversitesi’nde görev yapan ve darbe girişiminin oyduğu 15 Temmuz günü Türkiye’ye geldiği belirlenen Profesör İsmail Kul ile kardeşi Mustafa Kul, 'FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklandı.

Emniyet Müdürlüğü'nü arayan ve kimlik bilgilerinin gizli tutulmasını isteyen bir kişi, yakın arkadaşı Mustafa Kul'un kendisine, 'Ağabeyi Profesör İsmail Kul'un sık sık 'de Fethullah Gülen ile bir araya geldiğini' söylediğini öne sürerek ihbarda bulundu. Bunun üzerine ekipleri harekete geçti. 2 Aıustos günü Orhangazi Muradiye Mahallesi'ndeki adrese giden polis ekipleri, Prof. İsmail Kul ve Murat Kul'u gözaltına aldı. İsmail Kul'un Amerika Birleşik Devletleri'nin Pensilvanya eyaletindeki Widener Üniversitesi'nde profesör olduğu ve terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen ile sık sık görüştüğü iddia edildi.


15 Temmuz'daki darbe girişimi günü Türkiye'ye geldiği belirlenen Prof. İsmail Kul ve kardeşi Mustafa Kul, Bursa terörle mücadele şubesindeki sorgularının ardından çıkarıldıkları mahkemece FETÖ/PDY üyesi olmak ve darbe girişimine destek vermek suçlarından tutuklandı.

Kemal Gülen sadece spiker değildi!

Kemal Gülen sadece spiker değildi!

Teröristbaşı Fetullah Gülen’in yeğeni Kemal Gülen’in Kastamonu’da yakalanması birçok FETÖ operasyonunun yeniden gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Medya imamı olan Kemal Gülen, TRT, Anadolu Ajansı ve merkez medyaya Fetullahçı ajan yetiştiriyordu. Küçük yaşta çocuğa davasının sanığı olan babasının kardeşi Fetullah Gülen tarafından öldürtüldüğü ve aynı zamanda avukat olan Kemal Gülen’in bu iddiaların peşine düşmediği belirtiliyor.

Dün Kastamonu'da yakalan Kemal Gülen'in tek özelliği Fetullah Gülen'in yeğeni olması değil. Örgüt içinde silik bir tip görüntü çizmesine rağmen önemli bir misyonu vardı. İzleyiciler antipatik bulmasına rağmen uzun bir dönem Samanyolu Ana Haber'i sundu.

BABASI SEYFULLAH GÜLEN'İN TECAVÜZ DAVASI KAPATILMAYA ÇALIŞILDI

Gülen örgütü içinde birçok önemli operasyonu yöneten Kemal Gülen, 18 yaşından küçük bir kıza iddiasıyla yargılanan ve geçtiğimiz aylarda ölen Seyfullah Gülen'in de oğlu. FETÖ'cü ve savcıların marifetiyle ortadan kaldırılmaya çalışılan bu tecavüz davası, Ankara'da görülmeye devam ediyor.

MEDYA İMAMLIĞI YAPTI

Gülen örgütünün önemli isimlerinden Ali Bayram'ın da damadı olan Kemal Gülen Samanyolu TV kapandıktan sonra örgütün avukatlığını yapıyordu. Uzun zaman FETÖ'nün medya imamlığını yaptı ve radyolarla da ilgilendi.

FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'İN YEĞENİ KEMAL GÜLEN YAKALANDI!

TÜM GAZETE VE TV'LERE FETÖ'CÜ GAZETECİ TRANSFER ETTİ

2010 yılından sonra çeşitli kamu kurumlarında gazetecilere habercilik eğitimi vermeye başladı. Bu eğitimlerdeki amaç kamu kurumlarına ve çeşitli medya kurumlarına Fetullahçı gazetecileri transfer etmekti. Özellikle merkez medyada ve kamu kurumlarında bu plan tuttu. 17/25 Aralık darbe girişimine kadar medyada önemli bir güç elde ettiler. Kemal Gülen'e itaat etmeyen genç gazetecilerin ise bu kadrolaşma içerisinde yeralmasına imkan yoktu. Anadolu Ajansı ve TRT'deki kadrolaşma Kemal Gülen ve Ahmet Böken'in birlikte yaptığı organizasyonla gerçekleşti.

FETÖ'NÜN REYTİNG OPERASYONUNDA ADI GEÇTİ

Kemal Gülen'in adı Paralel Yapı'ya yönelik yapılan ilk operasyonlardan biri olan Reyting Operasyonu'na da karıştı. Polis-savcı-hakim-medya işbirliğiyle 2011 yılında Reyting Operasyonu yapılmış, yaklaşık 5 milyar dolarlık reklam pastasından STV'nin yıllık 1,5 milyar dolarlık pay aldığı, reyting cihazlarının cemaat üyelerinin evlerine yerleştirildiği ve bu yolda haksız kazanç sağlandığı ortaya çıkmıştı.

HÜSEYİN GÜLERCE: GÜLEN'İN YIKILMASI 3 AYAĞIN ÇÖKMESİNE BAĞLI

BABASINI FETULLAH GÜLEN Mİ ÖLDÜRTTÜ?

Fetullah Gülen'in kardeşi Seyfullah Gülen'in karıştığı bir tecavüz davasının Fetullahçı polis ve savcılar tarafından kapatılması geçtiğimiz aylarda 'da bir dizi operasyonla sonuçlanmıştı. Polisler hakkında iddianame kabul edilirken, tecavüzcülerin yargılanmasına devam ediliyor. Geçtiğimiz aylarda hastanedeki odasında ölen Seyfullah Gülen'in, FETÖ'ye yakın isimler tarafından öldürüldüğü iddiası Erzurum'da yeni bir skandala neden olmuştu. İddiaya göre "S.Ö. adlı küçük bir kız çocuğuna iki oğlu ile birlikte defalarca tecavüz ettiği gerekçesiyle gözaltına alınıp hakkında soruşturma başlatılan Seyfullah Gülen öldürüldü. Bunu yaptırtan da Fethullah Gülen'di. Kemal Gülen avukat olmasına rağmen bu şaibeli olayın peşine düşmedi?

KÜÇÜK KIZ HER ŞEYİ ANLATMIŞTI

Fetullah Gülen'in kardeşi Seyfullah Gülen'in tecavüzüne uğrayan küçük kız emniyet ifadesinde herşeyi anlatmıştı.

 

"Köyden komşumuz olan Seyfullah Gülen, babama ölmeden önce para yardımı yapıyordu. Babam öldükten sonra beni zorladı ve tecavüz etti… Oğlunun Samanyolu TV'de haber sunduğunu anlatmıştı. Korkuyordum. Bunun için dediklerini yaptım. Hayattan artık bıkmıştım. Sonra polise gidip her şeyi anlattım."

 

SAPASAĞLAM ADAM KOMAYA GİRMİŞ

Fethullah Gülen'in ismini vermek istemeyen bir yakını medyaya şöyle anlatıyordu:

"Seyfullah abi iki yıl önce küçük bir kalp rahatsızlığı geçirmiş ve Cemaat'e ait Özel Şifa Hastanesi'ne kaldırılmıştı. Ben refakatçisiydim. Aslında durumu iyiydi ve taburcu olmasını bekliyorduk. Akşam saatleriydi. O sıralarda Cemaat'in derin adamları hastaneye girip çıkmaya başladı. Birden durumdan işkillendim ve onların arasından tanıdığım birinin yanına gidip 'Hayırdır bir şey mi oldu?' diye sordum. Bana eşini hastaneye getirdiğini söyledi. Aklıma kurt düşmüştü bir kere. Ben de araştırdım ama hastanede eşi filan yoktu. Sonra hastane yetkilileri bana gelip teşekkür edip artık ayrılabileceğimi söylediler. İnanıp gittim.

 

Sonra dayanamayıp yine geri döndüm. Öğrendim ki sapasağlam adam komaya girmiş ve yoğun bakıma alınmış. Beyninden ameliyat edeceklermiş. Kalp rahatsızlığı geçirmişti ama beyinde ne ola ki diye düşündüm. Oğlu Kemal Gülen'e durumu izah etmek istedim ama çekindim. Ve Seyfullah Gülen o ameliyattan çıkamadı. Ben düzmece bir ameliyatla öldürüldüğüne inanıyorum."

AK Partili vekil, Büyükada'daki ajanların isimlerini açıkladı

AK Partili vekil, Büyükada'daki ajanların isimlerini açıkladı

AK Parti Milletvekili Deligöz, Büyükada'da gizli toplantı yaptıkları ileri sürülen 12 yabancı ajanın adlarını açıkladı.

AK Parti Milletvekili Deligöz, 15 Temmuz sabahı Türkiye'ye gelip İstanbulBüyükada'daki Splendid Palas Hotel'de gizli toplantı yaptıklarını ileri sürdüğü 12 yabancı ajanın adlarını açıkladı.

12 AJANIN İSİMLERİ

Erzurum Milletvekili Orhan Deligöz, 15 Temmuz günü ABD uyruklular Ahmed Shebl Morsy, Ellen Laipson, Henri Jak Barkey, Julya Romano ile Marma Daoudu, İran uyruklu Alireza Vaezzade, İngiltere uyruklu Ellie Geranmayeh, Rus uyruklu Gibeeult Jaseph, Alman uyruklu Heinz Heriber Blass, İspanya uyruklu Jose Manzano, Afgan uyruklu Massoud Karukhil, Ukrayna uyruklu Roman Lagodka'nın İstanbul Büyükada'da Splendid PalasHotelde buluştuğunu öne sürdü.

"TOPLANIP DARBEYİ KONUŞTULAR"

Milletvekili Orhan Deligöz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstanbul'da yabancı devletlerden bir grup ajan, içlerinde 3-5 tane Türk'ün de olduğunu bildiğimiz grup, toplanıp darbeyi konuşuyorlar. Bunlar 15 Temmuz'da oteldeydiler. Biz bunları biliyoruz. Hangi saat girdiler, hangi odalarda kaldılar. Bunlar artık tarafımızca bilinmektedir. Bunların yanında birkaç Türk de var. Bunların büyük bir kısmı 15 Temmuz sabahı saat 07.00 civarında otele geliyorlar, bir kısmı da saat 14.00 gibi oteldeler. Belli ki önemli bir konuyu görüşüyorlar. Çünkü toplantı kapalı kapılar ardında yapılıyor. Otelin şöyle bir özelliği var. Otelde kamera yok. Otel öyle planlanmış. Çok kapalı tur şeklinde çalışıyor. Bundan böyle emniyetin orada bir tedbir alması gerektiğini düşünüyorum. Yer yer, zaman ben bu isimleri daha da ayrıntılarını ve hangi nolu odalarda kaldıklarını da açıklayacağım"


ÜZERİNDE 'PENSİLVANYA' YAZILI ÇAN

Orhan Deligöz, toplantıya katılan 3 Türk'ün ismini belirlemek için çalışıldığını belirtti. Ajanların toplantı yapılan otelde üzerinde 'Pensilvanya' yazılı bir çanı unuttuklarını öne süren Deligöz, "Otelde unuttukları bir şey var. Pensilvanya çanı. ya unutup gidiyorlar, ya da bilinçli işaret bırakıyorlar: 'Biz buradaydık, biz yaptık' diye. Pensilvanya çanı önem arz etmektedir" diye konuştu.

Demirtaş ve için 5 yıl hapis istemi

Demirtaş ve Önder için 5 yıl hapis istemi

Selahattin Demirtaş ile Sırrı Süreyya 'in 2013 yılında yaptıkları bir konuşmada terör örgütü ve örgüt lideri Abdullah Öcalan'ı övdükleri gerekçesiyle haklarında "Terör örgütü propagandası" suçundan 5 yıl hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

'Abi'ler böyle mesajlaşmış

'Abi'ler böyle mesajlaşmış

FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 'ta tutuklanan Cumhuriyet Üniversitesi öğrencisi, örgüt içerisindeki haberleşmenin özel şifrelerle girilen ve ilk bakışta araba yarışı oyunu gibi görünen program üzerinden yapıldığını itiraf etti.

FETÖ'nün öğrenci evleri sorumlusu "abi" konumunda olan İ.Y, itirafçı olarak verdiği ifadesinde, 2012'de 'ta lise 4'üncü sınıftayken gittiği dershanede örgütle tanıştığını anlattı. Daha sonra 4 yıl örgütün kendisi ve arkadaşları için ayarladığı evlerde kaldığını belirten İ.Y, "Bu süre içerisinde örgüt içerisinde ilk başlarda abiler tarafından bana herhangi bir görev verilmedi. 2014 yılı itibarıyla örgütün öğrenci evleri ve ev abilerinden sorumlu olduğunu, Cumhuriyet Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde okuduğunu ve 2014 yılında mezun olduğunu bildiğim, ayrıca örgüt içerisinde hiyerarşiden kaynaklanan ve çözülmeme amaçlı alınan önlemlerle alakalı telefon numarasını kesinlikle vermeyen şahsın beni yönlendirmesi, ikna etmesi ve atamasıyla ev abisi görevine getirildim." dedi.

KALACAKLARI EVLERİ ÖRGÜT BELİRLEMİŞ

Ev abisi olmasının ardından kendisine bazı görevler yüklendiğini ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: "Bulunmuş olduğum görevdeki sorumluluğum evin gelir-gideri, temizliği, haftalık veya aylık sohbet toplantılarına katılmak, örgüt içerisindeki üst düzey abilerin talimatları doğrultusunda örgüte elaman kazandırmak yani okuldan veya çevreden örgütle alakası olmayan şahısları etkilemek ve onlara örgüt faaliyetleri hakkında bilgi vermek suretiyle FETÖ/PDY'ye üye olmayı sağlamak gibi etkinliklerdi. Abilik yaptığım 2 yıllık dönem içerisinde benim üstüm olan abilerin verdiği talimatların pasif olanlarını yerine getirdim. Örgüt içerisinde hiyerarşik şekilde belirtilen rütbe sıralamasında ev abiliği, evdeki kalanların maneviyat gücüne göre bir yıl önceden belirlenirdi. Üst düzey abiler tarafından biz öğrencilerin kalacağı evler bilgimiz dışında daha önceden ayarlanır, ev kiralanır, bu evde kalacak isimler yine bilgimiz haricinde örgüt tarafından tespit edilerek bizlere bildirilirdi. Biz de aldığımız talimat doğrultusunda tutulan evlere yerleşir ve kalmaya başlarız. Ev içerisinde bizlerin evden ayrılması veya atılması gibi konularda yetki tamamen bölgenin talebe mesulü yani BTM'ler tarafından karara bağlanırdı."
İ.Y, örgüte ait öğrenci evlerinde kaldığı dönemde, örgütün üst düzey abileri tarafından seçimlerde AK Parti dışındaki partilere oy verilmesi yönünde telkinler yapıldığını dile getirdi.

FETÖ/PDY örgütünün tüm faaliyetlerini gizlilik ve hiyerarşik yapı içerisinde yürüttüğüne dikkati çeken İ.Y, "Bu hiyerarşik yapı içerisinde sorumlu olan abiler veya imam olarak adlandırılan şahıslar üstünün üstü hakkında bilgi sahibi olmazlar. Telefonlarını, ikametlerini, nasıl ve nerede yaşadıklarını bilmezler. Sadece üstün üstü isterse alt seviyedeki şahıslarla irtibata geçer ve talimatlarını verir. Bu kapsamda benim üst olarak ev abiliği yetkim vardı. Ben de yetkim dahilinde bana verilen görev ve sorumlulukları örgütün belirtmiş olduğu gizlilik içerisinde yerine getirdim." diye konuştu.



ÖNCE "BY LOCK" SONRA "ASPHALT 8 AİRBORNE" PROGRAMINI KULLANMIŞLAR;

Örgüt içerisindeki iki kişi tarafından cep telefonuna örgüt üyelerinin haberleşme için kullandığı "By Lock" isimli programı yüklediğini aktaran İ.Y, şöyle devam etti:

"Programı kuran kişi, nasıl çalıştığını, işlevini ve nasıl irtibat kuracağımızı anlattı. By Lock programını 1,5-2 ay kadar kullandım. Bu zarfında FETÖ/PDY örgütü mensuplarından birçok kişiyle görüştüm. Ancak şu an kimlerle görüştüğümü hatırlamıyorum. Ayrıca program içerisinde bulunan şahıslara zaman zaman örgüt mensuplarınca Kur'an ayetleri, sureler ve Fetullah Gülen'in sohbetlerinden kesitler ve Fetullah Gülen'in farklı siteler ve televizyonlarda yapmış olduğu sohbetlerin yayınlandığı sayfa adresleri geliyordu. Ayrıca program içerisinde örgüt mensuplarının sohbet verme amaçlı toplanacağı adres ve toplantı tarihleri de bildiriliyordu. Bu gelen bildirimler de kullanıcılar kendisini ayarlıyordu."

İ.Y, aynı kişinin daha sonra telefonuna "Asphalt 8 Airborne" isimli program yüklediğini, programın internetteki orijinal sembolünün sarı renkli olduğunu ancak telefonuna yüklenen programın kırmızı renkli simgesi olduğunu belirtti. Kendisinden örgüt içindeki haberleşmenin bu program üzerinden yapılmasının istendiğini belirten İ.Y,oyun görünümlü programa şifreyle girildiğini kaydetti.

Programı yükleyen kişinin programa giriş için kendisine şifre verdiğini ve diğer kişileri nasıl ekleyeceğini gösterdiğini anlatan İ.Y, şöyle devam etti:

"Telefonuma yüklenen örgüt içerisinde kullanmış olduğumuz 'Asphalt 8 Airborne' programı örgüt içerisinde her şahsa yüklenmez. Ancak program gerekli olan yani ihtiyaç duyulan kişilere yüklenir. Bu programda aynı By Lock programı gibi bilgi akışı sağlanıyordu. By Lock programından tek farkı her önüne gelene bu program yüklenmez. Sadece ihtiyaç duyulan kişilerde bu program mevcuttu. Benim programa yüklenme sebebim ev abisi olmamdan ve gelen mesajlarda bilgi akışını diğer arkadaşlara iletmemdi. İsimlerin karşısında bulunan numaralar sistemin kişilere verdiği kod numarasıdır. Birini eklemek isteyen kişinin, karşı taraftaki kişinin kod numarasını bilmesi gerekir."

Astsubaylık sınavıyla ilgili örgüt içerisinde görevli olduğunu bildiği kişinin kendisininastsubay olmasını istediğini de dile getiren İ.Y, "Bu şahıs benim yanıma gelerek astsubay olmamı istedi. Hatta 'Astsubay olsan bizim için daha iyi olur' dedi. Bunu ilk etapta kabul ettim. Ancak örgüt içerisinde baskılar artınca bu meslekten soğudum. Ama yine de astsubay olmak için kara astsubaylığı formlarını doldurdum." ifadelerini kullandı.

Terör örgütü şüphelisi, kaçmak isterken yakalandı

Terör örgütü şüphelisi, kaçmak isterken yakalandı

'da terör örgütü MLKP üyeliği suçundan hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli kadın, yemek yediği lokantaya gelen ekiplerini görünce kaçmak isterken yakalandı.

Alınan bilgiye göre, Emniyet Müdürlüğü ekipleri, terör örgütü üyeliği suçundan hakkında 3 ayrı yakalama kararı bulunan Serpil Arslan'ın 'da bir lokantada olduğunu belirledi.

LOKANTANIN ARKA KAPISINDAN KAÇMAYA ÇALIŞTI

İrtibata geçilen Aksaray Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şüpheliyi yakalamak için verilen adrese gitti. Bu sırada lerin geldiğini gören şüpheli lokantanın arka kapısından kaçmaya çalıştı.

Yaşanan kovalamacanın ardından yakalanan şüpheli, Adana'ya gönderildi.

Sağlık kontrolü için Adana Adli Tıp Birimine getirilen şüpheli, daha sonra sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

'de PKK'nın üst düzey ismi öldürüldü

Tunceli'de PKK'nın üst düzey ismi öldürüldü

'de Ovacık ilçesindeki Piskik bölgesinde sürdürülen operasyonlarda dün ölü ele geçirilen 4 PKK'lı teröristten 1 kadının örgütün Tunceli'deki üst düzey yöneticisi olduğu bildirildi.

Valiliği tarafından yapılan açıklamada, 11 Ağustos günü Ovacık İlçesi'ndeki Piskik Deresi'ne düzenlenen destekli operasyonda aralarında üst düzey yöneteci olduğu tespit edilen 2'si kadın 4 PKK'lının öldürüldüğü bildirildi. Tunceli- Ovacık karayolu üzerinde keşif ve gözetleme maksatlı uçuş yapan insansız hava araçları (İHA) tarafından tespit edilen PKK'lı grubunun bulundukları bölgeye top atışı ve hava destekli operasyon düzenlendiğini açıklayan Valilik, öldürülen 4 PKK'lıdan 1 kadının örgütün bölgedeki üst düzey sorumlularından olduğunu bildirdi.

Valilik açıklamasında şunlar yer aldı:

"Hava harekatı sonrasında Sarıtaş Köyü ve Sarıtaş Karakol Komutanlığına hizmet götüren Türk Telekom hattında meydana gelen arızayı gidermek amacıyla 10 Ağustos 2016 tarihinde bölgeye giden Türk Telekom'a ait 2 hizmet aracına teröristlerce açılan ateş neticesinde Şükrü Abay isimli görevlinin yaralanması ve Tunceli Devlet Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmesi olayı sonrası Ovacık İlçemiz sınırları içerisinde bulunan Sırbat Komu bölgesinde İl Jandarma Komutanlığımız unsurlarınca tespit edilen bölücü terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesine yönelik hava destekli operasyona başlanmıştır. 11 Ağustos 2016 Perşembe günü Tunceli-Ovacık karayolu Piskik Deresi mevkiinde operasyon sonrası etkisiz hale getirilen 2'si kadın olmak üzere 4 bölücü terör örgütü mensubunun cesedi bulunmuştur. Cesedi bulunan kadınlardan birinin örgüt içerisinde üst düzey yönetici konumdaki bir terörist olduğu tespit edilmiştir. Terörist cesetleri otopsi için ilimizden Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmiştir. Güvenlik güçlerimiz; bölge halkımızın da desteği ile huzur ve güvenliği sağlamak maksadıyla çalışmalarına aralıksız devam etmektedir."

FETÖ elebaşı Gülen'in mal varlıklarına el konuldu

FETÖ elebaşı Gülen'in mal varlıklarına el konuldu

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan davada, firari olan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Ömer Ekinci, Kemal Elibal ve Cemal Soncu’nun tüm mal varlıklarına el konulmasına r verildi.

Cumhuriyet Başsavcılığı Terör-Teknik ve Organize Suçlar Soruşturma Bürosu'nca FETÖ/PDY ile bağlantılı kişi ve kuruluşlara ait olan taşınmazların, imar planlarında usulsüz şekilde yapılan değişiklikle değerinin fahiş miktarda arttırılması sağlanarak FETÖ/PDY terör örgütüne finansman sağlanmasına yönelik hazırlanan iddianamede, 17 şüpheli hakkında Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açılmıştı. 1 numaralı sanık olan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 'Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme' suçundan yargılandığı davada, mahkeme heyeti, elebaşı Gülen ile birlikte firari olan sanıklar Ömer Ekinci, Kemal Elibal ve Cemal Soncu hakkında, tutuklamaya yönelik yakalama rı çıkardı.

TÜM TAŞINMAZLARLA BİRLİKTE...

Ancak bu zamana kadar yakalanmayan ve duruşmalara gelmeyen firari 4 sanık için mahkeme kaçak işlemlerinin yapılması kararlaştırdı. Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi bunun üzerine, haklarındaki davanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle kendisine ulaşamadığı için kaçak duruma düşen teröristbaşı Fetullah Gülen, Ömer Ekinci, Kemal Elibal ve Cemal Soncu'nun "Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 278/1 maddesi gereğince" tüm mal varlıklarına el koyulması kararı verdi. Mahkemenin bu kararıyla birlikte firari sanıklara ait Türkiye'deki taşınmazlar, kara-deniz ve ulaşım araçları, her türlü hak ve alacaklar, kıymetli evrak, ortağı bulunduğu şirket payları, kiralık kasa mevcutları ve banka hesapları dondurulmuş oldu.

DAVANIN GEÇMİŞİ

İlk duruşması 2 Mayıs'ta yapılan dava kapsamında, 17 sanıktan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüsten" ağırlaştırılmış müebbet, eski Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz'ın da "terör örgütüne üye olmak, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet, nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 35 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Diğer sanıklar için de 5 yıldan 27 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

İddianamede, vasfı üniversite alanı olan arazinin konut alanına çevrilerek, terör örgütü ile mensuplarına yüksek meblağlarda finansman sağlandığı, hiçbir faaliyette bulunulmamasına rağmen çeşitli ülkelere gidildiği ve masrafların belediyeye ödetildiğine yer verilmişti.

Güvenlik güçlerince 13 Ocak'ta düzenlenen operasyonda gözaltına alınan zanlılardan 5'i yargılama sürecinde tahliye edilmiş, 3 firari sanık hakkında da yakalama kararı çıkarılmıştı. Davada tutuklu sanık bulunmuyor.

BEKİR BOZDAĞ: ABD TERÖRİSTBAŞINI İADE ETMEZSE TÜRKİYE'Yİ TERÖRİSTE FEDA EDER

TERÖRİSTBAŞININ AVUKATLARINDAN SKANDAL BASIN TOPLANTISI

Darbecileri oyaladı TV yayınları kesilmedi

Darbecileri oyaladı TV yayınları kesilmedi

15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TV ekranından cep telefonu vasıtasıyla canlı açıklama yaptığı saate kadar Türksat binasında FETÖ'nün darbeci hainlerini oyalamayı başaran Teknik Destek Uzmanı Asım Akkaya, o geceyi tüm detaylarıyla anlattı. Akkaya'nın akıllıca taktikleri sayesinde yayınların kesildiğini düşünen hainler uzun bir süre televizyonları açıp kontrol etmeyi bile akıl edemiyor. Ta ki bir in bekleme salonundaki televizyonu açıp AHaber yayınını görünceye kadar...

15 Temmuz gecesi darbe girişiminin önlenmesinde önemli pay sahibi olan özel televizyonlar, Türksat'ta darbecilere kahramanca direnen bir teknik personel sayesinde yayına devam etti. İşte o kahraman Asım Akkaya...

BAŞIMA SİLAH DAYAYIP YAYINI KESMEMİ İSTEDİLER

TRT'de bildirinin okunması esnasında yayının kesilmesi talimatıyla direniş psikolojisine girdiklerini ifade eden Akkaya, "Helikopterden açılan ateşte arkadaşlarımın şehit olduğunu düşünerek her şeyi göze aldım. Başıma silah dayayıp yayınları kesmemi istediler. Sadece TV'leri kapattım. Ardından çanak antenlere gitmemiz gerektiğini söyleyerek binadan uzaklaşmalarını sağladım. Antenlerin bulunduğu bölümde 20 dakika kadar vakit geçirdim. Burada da yine bazı kabloları kestim ama yayınlara dokunmadım" dedi. Darbeciler Türksat'taki yayını kesmeyi başaramayınca Samanyolu TV'nin uzmanlarını getirdi. Bu teröristler, olay yerine 3 dakika önce gelen lerce yakalandı. Darbeciler binaya döndüklerinde yaklaşık 1 saat sonra kendilerine gelen telefonla TV yayınlarının devam ettiğini anladığını, ve o an ölümle burun buruna geldiğini belirten Akkaya, yaşadıklarını şöyle anlattı:

MÜDÜR TALİMAT VERDİ

"O gece akşam nöbetini saat 8'de devraldım. Orası bize emanetti. E-devlet ve elektrik sistemi için birer arkadaşım nöbetçiydi. Biz saat 21.00 gibi çay içmek için buluştuğumuz esnada alçak uçuş yaparak üstümüzden helikopterler geçti. Helikopterin çevresinde yine alçaktan sessiz uçan birkaç hava aracı daha vardı. Işıklarını gördük. Muhtemelen görüntü alabilen insansız hava araçlarıydı. Helipkopterlerin önünden uçuyorlardı. 11 senedir ordayım, ilk defa bu kadar yakın uçuş gördüğüm için nizamiyeyi aradım. Ardından bir hareketlenme başladı. Haberlere bakarken köprünün kapatıldığını öğrendik. O esnada genel müdürümüz, güvenlikteki o an mesaide olmayan arkadaşlara binaya gelmeleri için talimat vermiş. Bilgi almak için nizamiyeye giderken TRT'deki bütün yayınlarının paketlerinin düştüğünü öğrendik.

TÜRK TELEKOM'DA 20 BİN FETÖ MAĞDURU

TRT'Yİ KESTİK, HELİKOPTER GELDİ

5 dakika boyunca TRT yayınları kesildi. TRT ana kumandayı aradım ancak ulaşamadım. Kontrol istasyonumuz TRT yayınlarının geri geldiğini ve bildiri okunmaya başladığını söyledi. Genel Müdür Yardımcımız Halil Yeşilçimen, genel müdürün talimatıyla TRT yayınlarının acilen kesilmesini istedi." TRT 3 kanaldan geniş bir yayın yaptığı için yayını kesebilmek için çalışmaya başladık. Biraz önce Başbakan Binali Yıldırım'ın 'kalkışma var' dediğini duymuştuk. Müdürümüzün 'TRT'yi kesin' emri bizi biraz direniş psikolojisine soktu. TRT'yi kestik, bir süre sonra helikopter sesi duyduk. Dışarı çıktık, nizamiyeye inen helikopter her yere ateş etti, herkes bir yana dağıldı. Arka tarafta bir binaya saklandık. Toplam 12 kişiydik. Biz arkaya geçince helikopterden inen ler içeri girmişler. Birkaç arkadaşımızı askerler yakalamış. Onları yalnız bırakmamak için biz de ortaya çıktık. O esnada genel müdür yardımcımızı yakaladıklarını ve diz çöktürdüklerini gördüm."

"O AN KENDİ CANIMDAN VAZGEÇTİĞİMİ HİSSETTİM"

"Askerler kendi aralarında konuşuyorlardı. 'Aralarından bir tanesini vuralım, korksunlar' diyordu biri. Sonra hepimizi içeriye oturttular. Komutanları 'Buranın sorumlusu kim, bir daha sormayacağım' diye bağırmaya başladı. 'Birini vuralım' tarzı konuşmaları da duyunca şöyle düşündük: Memleketten haberimiz yok ama bir talimat gelmiş bize, 'TRT'yi kesin' diye. Demek ki bir direniş var. O an kendi canımdan vazgeçtiğimi hissettim. 'Benim' dedim. O an ne yapacağımı bilmeden ayağa kalktım. O an tek düşündüğüm şey, helikopterden nizamiyedeki arkadaşlarıma ateş açılmış olmasıydı. Nizamiyede 10-15 arkadaşın şehit olduğunu düşündüm ve 'bizi de eninde sonunda öldürecekler' diye düşününce üzerime bir rahatlık çöktü."

'TÜM YAYINLARI KES' DEDİ

"Başlarındaki komutan 'TRT hariç tüm yayınları keseceksin' dedi. Yerel kanalları uyduya çıkarken monitör ettiğimiz sistem bölümümüz var. 200 yerel kanaldan 80 tanesini sözkonusu odadan yayına çıkıyoruz. Aklıma bu oda geldi. Aralarında hiç ulusal yayın yoktu. Ben bunları kesersem ve hepsinin kesildiğini söylersem en azından o zamana kadar ya destek gelir dışardan yardım ulaşır. Ya da gittiği yere kadar gider dedim. Neticede oradan çıkamayacağımızı kabullenmiştik. 'Tamam keseceğim' dedim. Yerel kanal paketlerinden bir tanesinin anten çıkışını kestim. Ulusal kanalları izleyebildiğimiz monitörlere giden güç düğmesini kestim. Böylece tüm ekranlarda sinyal yok yazıcaktı. Tamamen kesilebilmesi için antenlere gitmem gerektiğini söyledim. Komutan iki askerle beni antene yolladı."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ŞEHİT ÇOCUKLARINA YAKIN İLGİ GÖSTERDİ

"BİRİNİ VURACAĞIM BU SEN OLURSUN"

"Anten odasını açtım, askerin bir tanesi 'orda dur' dedi. Silahı alnıma dayadı. 'TRT hariç hepsini keseceksin, hiçbir tane kalmayacak, içinizden birini eninde sonunda vuracağım, bu sen olursun' dedi. Ben de artık canımdan geçtiğim için o rahatlıkla 'gidince göreceksin hepsi donmuş olacak' dedim, başka hiçbir şey söylemedim. İstasyona girdik, oyalanarak yerel yayınları kestim. Diğer antene geçtik. O sırada 20'ye yakın ulusal kanala karşılık gelecek bir sistem oluştu elimde. Yerel kanalları kesince yaklaşık 20 tane monitör boşa çıkmış oldu. Rabbim bize öyle bir yardım etti ki, hem cevap verirken zorlanmadık hem de onların basiretlerini bağladı. Verdiğimiz cevaplara inandılar. Üstelemediler. Bu bizi rahatlattı. Antenden çıktıktan sonra trafonun yerini sordular. 'Ben bilmiyorum tv yayıncısıyım' dedim, 'Aranızda elektrikçi var mı' diye sordu. 'Akşam mesaiden sonra elektrikçi olmaz, arıza olursa ekip gelir' dedim. Aslında o sırada elektrikçi vardı. Kıbrıs yayınlarını kesmediğim aklıma geldi. Askerleri oyalamak için onları da kesmeyi düşünüyordum."

EROL OLÇAK VE OĞLU NASIL ŞEHİT EDİLDİ?

"AHABER YAYININI GÖRDÜLER"

"Yayınların kesildiğini düşündükleri için biraz rahatladılar. Yayınlara bakmayı akıl edemiyorlardı. Artık grup beklemeye geçti. Yaklaşık bir saat sonra bekleme salonunda TV'yi açınca A Haber yayınını görmüşler. İçeri girdi asker. 'Komutanım A Haber yayını kesmemiş' dedi. Biz komutanla göz göze geldik. 'Ayağa kalk' dedi. Kalktım. O anda bir asker 'halen devam eden yayınlar var' dedi. 'Kıbrıs'ta yayın yapan kanallar var' dedi. 'Onlar Kıbrıs üzerinden yayın yapıyor, onlara bir şey yapamayız' dedim. Sonra birileriyle yazıştıktan sonra hepimizi ayağa kaldırdı yürüyün" dedi.

O ASKERİ İNFAZ ETMİŞLER

"Darbeciler Türksat'tan minibüsle kaçtılar. Beni tuvalete götüren ve su veren askerin o minibüsün koltuğunda infaz edildiğini fotoğraflardan gördüm. 3 kere ateş etmişler alnından ve yanaklarından vurmuşlar. Arkadaşlarım da aynı asker olduğunu teyid etti. Yanımızda o askere 'evlat' diye hitap ediyorlardı. Muhtemelen askerliğini yapan bir erdi. Ondan kurtulmak için infaz etmiş olabilirler."

SAMANYOLU EKİBİ GİREMEDİ

Asım Akkaya'nın ifadelerine göre Türksat'a ilk polis ekibi Gölbaşı'ndan geldi. Polis ekipleri çevrede helikopterler olduğunu, güvenlikçilerin tarandığını öğrenince ilçeye dönerek mühimmat almaya gitti. 40 dakika sonra geri döndüler. Polis ekipleri geldiklerinde Türksat dış nizamiyesinde kimseyi göremedi. Polislerden sadece 3-4 dakika sonra Samanyolu TV'den gönderilen sözde uzman kişilerin binaya geldiğini anlatan Akkaya, "Polis ekiplerine 'bizi içerden çağırdılar, Türksat personeliyiz, acil girmemiz gerekiyor' demişler. Polis kimlik sorunca telaşla dördü birden telefonlarına sarılmışlar ve içeriye 'yakalandık' diye haber vermişler" dedi.(Yenişafak)

KAHRAMAN ALBAY CANI PAHASINA İSTANBUL'U KORUDU

KANLI GİRİŞİMİN 'KAHRAMAN BABASI'

li ünlü işadamı göz altına alındı

İzmirli ünlü işadamı göz altına alındı

Kavuklar Şirketler Grubu’nun Gayrimenkul Geliştirme Grup Başkanı Metehan Kavuk, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındı.

'in tanınmış işadamlarından Kavuklar Şirketler Grubu Başkanı Abdullah Kavuk, 6 Ağustos'ta yapılan operasyonla FETÖ üyesi olmak ve örgüte finansal destek sağlamak suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. Abdullah Kavuk'un 30 yaşındaki oğlu, Grup'un Gayrimenkul Geliştirme Grup Başkanı Metehan Kavuk da FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındı.

Bu haber 2148 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Bakan Memişoğlu'ndan yenidoğan çetesi açıklaması: Adli soruşturmayı biz başlattık
Bakan Memişoğlu'ndan yenidoğan çetesi açıklaması: Adli...
Başkan Erdoğan'dan CHP’ye enerji tepkisi: Karın ağrıları bir türlü geçmedi…
Başkan Erdoğan'dan CHP’ye enerji tepkisi: Karın ağrıları bir...