Harp Akademileri Komutanlığındaki darbe faaliyetlerine ilişkin dava
Giriş Tarihi: 10.01.2018 17:01 Güncelleme Tarihi: 11.01.2018 01:40
Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada sona gelindi. Savunma yapan eski üsteğmen Selim İnaç, “Uçuş tulumu giyiyordum ve tulumda silah koyacak yer yoktu. Bu nedenle silahımı elimde tutuyordum. Tedirgindim.” dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyetler ve eylemlerle Akademi Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılarak cezaevine konulmasına ilişkin, aralarında 3 generalin de bulunduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari 122 sanığın yargılandığı davanın 21. duruşması tamamlandı.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada görülen duruşmada savunma yapan Harp Akademileri Komutanlığında öğrenci subay olan eski üsteğmen Selim İnaç, 15 Temmuz'da normal mesaisinin ardından lojmana geçtiğini, eşinin abisiyle yemek yedikten sonra "çağırma planı"nın devreye girmesiyle birliğe geri döndüğünü söyledi.
Akademi binasına girdiğinde öğrenci arkadaşların kendisine durumun karışık olduğunu söylediğini ifade eden İnaç, "İddianamede silah kullanmaya yönelik tespitlerin olduğu söyleniyor. Uçuş tulumu giyiyordum ve tulumda silah koyacak yer yoktu. Bu nedenle silahımı elimde tutuyordum. Akademinin dışında insanlar vardı ve kim olduklarını bilmiyordum. Bu nedenle de tedirgindim." şeklinde savunma yaptı.
WhatsApp konuşmalarının da iddianamede delil olarak değerlendirildiğini aktaran İnaç, "76. dönem subayların olduğu gruba 'Gel diyen olursa yanına gitmeyin' yazmıştım. Bu albayın bir emriydi, dışarıdaki insanların yanına gitmememiz için ve ben de bunu aktardım. 16 Temmuz'da da 'Belediye araçları nizamiye kapısını kapatmış' yazmışım. Lojmanın penceresinden dışarı baktığımda nizamiye kapısının kapatıldığını gördüm. Çocuklu aileler ve acil işi olan aileler için yazmıştım. Yazmış olduğum mesajların ne amaçla yazıldıkları ortada ve suç teşkil etmiyor." iddiasında bulundu.
Darbe girişimine ilişkin son koordinasyon toplantısına katıldığı iddia edilen İncikli, toplantıda ise terör eylemleriyle ilgili tedbirlerin konuşulduğunu savundu.
Duruşmada savunma yapan diğer tutuklu sanıklar da üzerilerine atılı suçlamaları reddederek tahliyelerini istedi. Duruşma yarına ertelendi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 841 sayfalık iddianamede, dönemin Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler, Kara Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim Mert ve Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep Yüksel'in de bulunduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari 122 sanık asker bulunuyor.
İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM ve 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ''suçtan zarar gören'', aralarında dönemin Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu ile dönemin Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem'in bulunduğu 12 kişi ise ''müşteki'' sıfatıyla yer alıyor.
CEZA İSTEMLERİ
Bütün sanıklar hakkında, "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'', ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'' ve ''anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbetle ''silahlı terör örgütüne üye olma'' suçundan da ayrı ayrı 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.?Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyetler ve eylemlerle Akademi Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılarak cezaevine konulmasına ilişkin, aralarında 3 generalin de bulunduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari 122 sanığın yargılandığı davanın 21. duruşması tamamlandı.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada görülen duruşmada savunma yapan Harp Akademileri Komutanlığında öğrenci subay olan eski üsteğmen Selim İnaç, 15 Temmuz'da normal mesaisinin ardından lojmana geçtiğini, eşinin abisiyle yemek yedikten sonra "çağırma planı"nın devreye girmesiyle birliğe geri döndüğünü söyledi.
Akademi binasına girdiğinde öğrenci arkadaşların kendisine durumun karışık olduğunu söylediğini ifade eden İnaç, "İddianamede silah kullanmaya yönelik tespitlerin olduğu söyleniyor. Uçuş tulumu giyiyordum ve tulumda silah koyacak yer yoktu. Bu nedenle silahımı elimde tutuyordum. Akademinin dışında insanlar vardı ve kim olduklarını bilmiyordum. Bu nedenle de tedirgindim." şeklinde savunma yaptı.
WhatsApp konuşmalarının da iddianamede delil olarak değerlendirildiğini aktaran İnaç, "76. dönem subayların olduğu gruba 'Gel diyen olursa yanına gitmeyin' yazmıştım. Bu albayın bir emriydi, dışarıdaki insanların yanına gitmememiz için ve ben de bunu aktardım. 16 Temmuz'da da 'Belediye araçları nizamiye kapısını kapatmış' yazmışım. Lojmanın penceresinden dışarı baktığımda nizamiye kapısının kapatıldığını gördüm. Çocuklu aileler ve acil işi olan aileler için yazmıştım. Yazmış olduğum mesajların ne amaçla yazıldıkları ortada ve suç teşkil etmiyor." iddiasında bulundu.
Duruşmada savunma yapan eski yarbay Adem İncikli ise 15 Temmuz'da yıllık izne çıkacağını ve iznin onaylandığını aktararak, davanın sanıklarından eski albay Levent Özüarap'ın bu izni yoğunluk nedeniyle iptal ettiğini söyledi.
Darbe girişimine ilişkin son koordinasyon toplantısına katıldığı iddia edilen İncikli, toplantıda ise terör eylemleriyle ilgili tedbirlerin konuşulduğunu savundu.
Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını 00:30 sıralarında gördüğünü ve ondan sonra beklemeye geçtiğini iddia eden İncikli, aramalarda ele geçirilen 1 ABD dolarının yurt dışı gezilerinden hatıra olarak kaldığını öne sürdü.
Duruşmada savunma yapan diğer tutuklu sanıklar da üzerilerine atılı suçlamaları reddederek tahliyelerini istedi.
YORUMLAR