Korkunç narkoz planı tutmadı

Korkunç narkoz planı tutmadı

Başbakan Erdoğan, "Paralel yapıyı ilk 7 Şubat 2012'deki MİT olayında fark ettik" demişti. O güne ilişkin yeni detaylara gazetemiz ulaştı; Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya, Başbakan'ın İstanbul'da ameliyat olacağı saatlerde Müsteşar ile bazı MİT'çileri KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağırdı. Fidan, önce Başbakan'ı, ulaşamayınca Cumhurbaşkanı'nı aradı.

07 Şubat 2021 - 10:08

Korkunç narkoz planı tutmadı

Giriş Tarihi: 21.02.2014  07:56 Güncelleme Tarihi: 21.02.2014  16:06

7 Şubat'ta Başbakan'a, MİT'e ve Cumhurbaşkanı'na kurulan tuzağın perde arkasına ulaştık

Korkunç narkoz planı tutmadı

Gül, Fidan'a iyi niyetle "İfade ver" dedi. Normal programda narkozlu olması gereken Başbakan aradı, MİT Müsteşarı kurtuldu!

Başbakan Erdoğan, "Paralel yapıyı ilk 7 Şubat 2012'deki MİT olayında fark ettik" demişti. O güne ilişkin yeni detaylara gazetemiz ulaştı; Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya, Başbakan'ın İstanbul'da ameliyat olacağı saatlerde Müsteşar ile bazı MİT'çileri KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağırdı. Fidan, önce Başbakan'ı, ulaşamayınca Cumhurbaşkanı'nı aradı.

Ameliyat saati değişti narkoz planı bozuldu!

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, savcıdan davet telefonu alınca Başbakan'ı aradı. Erdoğan'a ulaşamayınca Cumhurbaşkanı Gül'le gö-rüştü ve "İfadenizi verin, problem çıkmaz" cevabını aldı.

Fidan'ın ifade vereceği saatler, Başbakan'ın ameliyat için narkozlu olduğu zamana denk gelecekti. Ameliyat saati son anda değişti. Fidan'ın telefonuna dönen Erdoğan, "Gitme" dedi.

Türk siyaseti için milat kabul edilen günlerden birisi 7 Şubat 2012. Özellikle bugünkü tartışmaları yorumlarken ve paralel devletle ilgili tespitler yaparken, çıkış noktasının 7 Şubat olduğunu bilmek gerekiyor. Şifreleri çözmek iddiasında bulunmak şu an için tam mümkün olmasa da, bazı gerçekleri gözler önüne serip yorumu okurlara bırakmak en doğrusu. Peki o gün ne olmuştu? Sis perdesini sizler için araladık.

İstanbul Özel Yetkili Savcısı Sadrettin Sarıkaya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Eski Müsteşar Emre Taner, Eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve iki eski MİT görevlisini bizzat telefonla aradı ve KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağırdı. Savcı, Fidan ve arkadaşlarını Oslo'da PKK ile yapılan görüşmeler sebebiyle suçluyordu. Bundan sonrası daha önemli. Fidan, telefonla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı aradı. Ancak ulaşamadı. Sonrasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü aradı. Cumhurbaşkanı'na durumu anlattı, "önerisini" sordu. Gül, olayda kötü niyet olduğunu düşünmedi ve "Bence ifadenizi verin, bir problem çıkacağını sanmıyorum" dedi. Bu telefonun hemen ardından Başbakan Erdoğan, Hakan Fidan'a cevaben döndü. Fidan, savcının talebinden Başbakan'a da söz etti. Erdoğan ise, Fidan'dan kesinlikle ifade vermeye gitmemesini istedi. Buradan Başbakan'ın farklı bir durum sezdiğini yorumlamak mümkün.

Daha da açmak gerekirse; Başbakan o gün İstanbul'daydı. Kamuoyu bilmiyordu fakat ameliyat olacaktı. Üstelik bir iddiaya göre; savcının Fidan'ı ifadeye çağırdığı saatler, normal şartlarda Başbakan'ın narkozlu olduğu anlara denk gelecekti. Ancak ne olduysa oldu, ameliyat saati değiştirildi. Gelen bilgiler, ameliyat saatinin değiştirilmesinde güvenlik endişelerinin rol oynadığını ortaya koyuyor. Belki de bu bir şaşırtmacaydı. Sonuçta Başbakan'ın belirlenen operasyon saati ileri alındı. Başbakan, saat değişikliği sayesinde Fidan'la görüştü. Bir başka nokta, Başbakan'ın o gün ameliyat olacağını çok az sayıda insanın bilmesiydi. Böylesi gizli bir bilgiye savcının sahip olması normal şartlarda düşünülemezdi.

JET TALİMAT

Başbakan Erdoğan ile Fidan görüşmesi sonrasına yeniden dönersek karşımıza farklı bir manzara çıkıyor. Erdoğan, Fidan'la bu görüşmesi sonrası ani bir hamle yaptı. AK Parti grubuna hasta yatağından talimat verdi. Hemen bir yasa teklifi hazırlandı.
MİT görevlilerinin ifadesinin alınması doğrudan Başbakan'ın iznine bağlanıyordu. Teklif jet hızla yasalaştı. Ve MİT'çiler ifade vermeye gitmedi.

Şimdi büyük resme bakalım.

Şayet Başbakan Erdoğan, savcının Hakan Fidan'ı aradığı saatlerde ameliyata alınmış olsaydı; MİT Müsteşarı, Başbakan'la telefonda görüşemese ve Cumhurbaşkanı Gül'ün iyi niyeti doğrultusunda ifadeye gitseydi ne olurdu? Fidan ve diğer MİT mensupları tutuklanır mıydı? Böyle bir şey sözkonusu olsaydı, savcının başlattığı KCK soruşturması Başbakan'a kadar uzanacak mıydı? Erdoğan, geçmişte bunu ima etti. 7 Şubat'ın şifresi de, Erdoğan'ın ameliyat günü ve saatinin tesadüfen değiştirilmesiyle kırılmış olabilir. Zaman şimdilik bunları ortaya çıkardı. Günler ilerledikçe 7 Şubat'ın sis perdesinin daha da dağılması sözkonusu olabilir.

ERCAN GÜRSES / TÜRKİYE GAZETESİ

SEÇİM BEKLENMEYECEK
MİT yasası jet hızıyla geçecek


Başbakan, "Meclis tatile girmeden yasalaştırın" talimatı verdi. Yasa teklifi, önümüzdeki hafta Genel Kurul gündemine getirilecek.

TBMM Bürosu ANKARA
Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) geniş yetkiler getiren yasa teklifi, yarın TBMM İçişleri Komisyonu'nda ele alınacak; önümüzdeki hafta da Meclis'e sunulacak. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları, ardından Suriye'deki Türkmenlere yardım götüren MİT'e ait TIR'lara yönelik girişimler, hükümetin MİT yasasını revize etme noktasına getirdi. AK Parti kurmaylarına göre, hemen yasal bir değişiklik yapılması için düğmeye basıldı. Ancak değişikliğin yerel seçimlerden sonra gündeme getirilmesi öngörüldü. Bu karara rağmen, Başbakan Erdoğan seçim sürecinde MİT ve hükümete yönelik yeni 'tezgahlar' kurulabileceği ihtimalinden hareketle kurmaylarına, "Meclis tatile girmeden yasalaştırın" talimatı verdi. Çok önemli düzenlemeler içeren yasa değişikliğinde dikkat çeken başlıklar şöyle: "MİT, tıpkı Amerikan istihbarat örgütü CIA gibi dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda operasyon yapma yetkisine sahip olacak. Başbakan, gerektiğinde Milli İstihbarat Koordinasyon Kuruluna başkanlık edecek. 7 Şubat'ın bir benzerinin yaşanmaması için MİT'e terör örgütleri ile görüşme görevi verilecek."

FETÖ'nün 7 Şubat MİT kumpasının üzerinden 9 yıl geçti!

Eli kanlı FETÖ, ilk kalkışmasını 7 Şubat 2012'de yaptı. Hükümeti devirmeye çalışan FETÖ'cülerin kirli planı boşa çıkarıldı.

FETÖ'nün 7 Şubat MİT kumpasının üzerinden 9 yıl geçti!

 Ekleme: 7.02.2021 - 11:59  Güncelleme: 7.02.2021 - 12:16 / Editör: Ozge Selin

FETÖ'nün 7 Şubat MİT kumpasının üzerinden 9 yıl geçti!

7 Şubat 2012'deki MİT kumpası, FETÖ'nün açıktan giriştiği ilk ihanet girişimi olarak kayıtlara geçti.

O tarihte MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı kamu görevlileri ifadeye çağrıldı.

FETÖ'CÜLER, MİT'İ HEDEF ALDI

Emniyet ve yargı kurumlarının içine sızan FETÖ'cülerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT'i, terör örgütü PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek 7 Şubat 2012'de, MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı görevlileri ifadeye çağırma ve yakalama kararı çıkarma şeklinde kurguladıkları kumpasa ilişkin 15'i firari 34 sanık hakkında açılan dava, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

FİRARİ İSİMLER

Haklarında dava açılan sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, olay tarihinde örgütün 'yargı imamı' olan İlyas Şahin, 'emniyet imamı' Çetin Özgür, 'MİT mahrem hizmetler imamı' Murat Karabulut, 'Marmara bölge imamı' Ali Rıza Tekinkaya, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan, 'emniyet mahrem imamları' Murat Tokay, Bekir Kalağası, Hüseyin Civan, Muhammet Bekar, Ramazan Yılmaz, MİT mahrem imamlarından Sunay Elmas, 'Türkiye polis memurları ülke imamı' Kamil Bayram ve eski komiser Hüseyin Özkan ve avukat Murat Karkın 'firari' durumda buluyor.

İLK DURUŞMA
Dava kapsamında sanıklar eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer, gazeteci Mustafa Gökkılıç ile Faik Şaşmaz, Kazım Aksoy, Nuh Mehmet Damacı, Ayhan Albayrak ise tutuklu bulunuyor. Davada, ayrıca başka suçtan tutuklu 5 sanık yer alıyor.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianame ekinde yer alan belgelerin milli savunmaya ve milli güvenliğe ilişkin devlet sırrı olabilecek nitelikte belgeler olma ihtimali bulunduğundan devlet sırrı sayılmasına karar verip bu evrakın incelenmesinin ve belgelerden örnek alınmasının mahkeme heyeti haricinde kalan kişiler yönünden yasaklanmasına karar verdi.

Davanın 22 Haziran 2020'deki ilk duruşmasında MİT'i temsilen katılan avukat, yargılamanın kapalı oturumlarda yapılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, kamu güvenliğini tehlikeye sokabilecek belge ve bilgilerin ortaya çıkma ihtimali nedeniyle ilgili yasa gereği duruşmaların kapalı yapılmasına, duruşma içeriğiyle ilgili yayın yasağı getirilmesine, ayrıca MİT Başkanlığı'na 'müşteki' sıfatıyla davetiye tebliğine oy birliğiyle hükmetti.

32 KİŞİ 'MAĞDUR', 1 KİŞİ 'MÜŞTEKİ'
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 'mağdur' olarak şu isimler yer alıyor:

'61. Hükümet Başbakanı olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümetin Başbakan yardımcıları Bülent ArınçAli BabacanBeşir AtalayBekir BozdağEmrullah İşler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, o dönem MİT Müsteşarı olan MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personelleri Yaşar Hakan Yıldırım ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu.'

İddianamede, MİT personeli M.Ö. ise 'müşteki' olarak bulunuyor.

'FETÖ/PDY'NİN, HÜKÜMETE KARŞI AÇIKTAN GİRİŞTİĞİ İLK OPERASYON'
İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen sürece bakıldığında, FETÖ/PDY'nin nihai hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile güç mücadelesine girdiği anlatılıyor.

Bu kapsamda FETÖ'nün bazı kumpas davalarından örnekler verilen iddianamede, şu ifadeler yer alıyor:

'(Örgütün) Nihai hedefe ulaşmak için başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalarla geçildiği, örgüt tarafından gerçekleştirilen bu eylemlere 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması ile hız verildiği anlaşılmıştır. MİT soruşturması aslında FETÖ'nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni yıkmaya yönelik ilk teşebbüstür.'

Türkiye Cumhuriyeti'nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT'i, PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması, evlerinde arama yapılması ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasının o tarihte Başbakan olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat olacağı güne denk getirildiğine vurgu yapılan iddianamede, 'Bu şekilde kurgulanan operasyon, nihai hedefi seçilmiş meşru hükümeti devirmek olan emniyet, MİT ve yargı organlarına sızarak yerleşmiş olan FETÖ/PDY'nin, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı açıktan giriştiği ilk operasyondur.' değerlendirmesine yer veriliyor.

'SES KAYITLARI SIZDIRILDI'
FETÖ/PDY'nin, karşı olduğu çözüm sürecini engellemeye çalıştığı bildirilen iddianamede, bu doğrultuda, kapatılan İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığında savcı olarak görev yapan, sonraki süreçte FETÖ kapsamında ihraç edilen Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın, PKK/KCK soruşturması yürüttüklerine vurgu yapılıyor.

İddianamede, Bayraktar ve Sarıkaya'nın, soruşturma kapsamında birden fazla şüpheli ile beraber dönemin MİT Müsteşarı olan MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personeli Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Yıldırım ile Mustafa Özer hakkında 'PKK/KCK'ya bilerek yardım etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal' suçlarından soruşturma başlattıkları hatırlatılıyor.

İddianamede, 13 Eylül 2011'de kamuoyunda 'Oslo görüşmeleri' olarak bilinen ses kayıtlarının basına sızdırıldığı belirtilerek, 20 Aralık 2011'de müşteki M.Ö.'nün soruşturma kapsamında MİT adına çalıştığı bilindiği halde evinde arama yapılarak gözaltına alındığı, sanık Bilal Bayraktar tarafından 23 Aralık 2011'de ifadesi alınan müştekinin aynı gün salıverildiği aktarılıyor.

Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan M.Ö.'nin savcılık ifadesinin soruşturma dosyasında gizlilik kararı bulunduğu halde basına sızdırıldığı, hatta Taraf gazetesi web sitesinde müştekinin isim ve soy ismiyle birlikte fotoğrafının yayımlandığı anımsatılan iddianamede, bu şekilde M.Ö.'nün MİT adına çalıştığı deşifre edilerek PKK/KCK'ya hedef gösterildiği, can güvenliğinin tehlike altına girdiği kaydediliyor.

'BAŞBAKAN'IN AMELİYATA GEÇ GİRMESİ İLE KUMPAS BOZULDU'
Söz konusu kumpas soruşturma ile örgüt mensuplarının, MİT ile ilgili kamuoyunda 'PKK ile organize hareket eden teşkilat' algısı oluşturdukları, 7 Şubat 2012'de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendilerinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin terör sorununu çözmek amacıyla başlattığı çözüm sürecini durdurmak için harekete geçtiğine dikkat çekilen iddianamede, 7 Şubat 2012'de saat 17.00'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ve 4 MİT görevlisini telefonla arayan savcının, 'İfade vermek üzere makamıma bekliyorum.' dediği belirtiliyor.

İddianamede, MİT yöneticilerinin, hükümetin ve Başbakan'ın 'terör örgütüne yardım'la suçlanmak istendiği, Hakan Fidan'ın gözaltına alınması maksadıyla gayret gösterildiği, gözaltına alınmasıyla birlikte, 'emri Başbakan'dan aldığı' algısıyla o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı anlatılarak, bu kurgu ve kumpas soruşturmasının, istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilmesi ve Başbakan'ın ameliyata geç girmesiyle bozulduğu ve önlendiğine işaret ediliyor.

ÖNCE ABD'YE GİTTİLER, SONRA ANKARA'DA TOPLANDILAR
Örgütün kumpasa ilişkin yaptığı toplantı ve toplantı öncesinde iki FETÖ'cü mahrem imamın Amerika'ya gittiğinin tespit edildiğine yer verilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi örgütün emniyet imamı 'Kozanlı Ömer' kod adlı Osman Hilmi Özdil'in yardımcısı konumunda bulunan ve elebaşı Fetullah Gülen'le doğrudan görüşen firari sanıklar Çetin Özgür ve İlyas Şahin'in talimatı alma ve örgüt üyelerine iletmek üzere ABD'ye gittiklerinin belirlendiği anlatılıyor.

İddianamede, örgüt elebaşından doğrudan alınan talimat sonrası örgütün emniyet ve yargı imamlarının ülkeye geri dönüşlerinin akabinde Ankara Kızılcahamam'da toplantı tertip edildiği belirtilerek, örgüt hiyerarşisi gereği FETÖ elebaşının talimatının emniyet birimlerine iletilmesinin örgütün 'Marmara Bölge İmamı' olan 'Arif' kod adlı sanık Ali Rıza Tekinkaya tarafından organize edildiği ifade ediliyor.

KARLOV SUİKASTİNE İLİŞKİN DAVADA...
İddianamede, söz konusu toplantıya örgütün sözde emniyet, yargı ile MİT imamlarının katıldığının ve toplantıya katılanlar arasında Rus Büyükelçi Andrey Karlov suikastine ilişkin davada firari sanık olan Murat Tokay ve Ahmet Kılınçarslan ile ABD'deki Hakan Atilla davasının hakimi Richard Berckman'ı 2014 yılında İstanbul'da ağırlayan hukuk bürosunun ortağı Murat Karkın'ın da olduğunun belirlendiği aktarılıyor.

İddianamede yer alan bilirkişi raporunda, '13 Ocak 2012'de Diyarbakır DTP il binasında yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen Oslo'daki görüşmelere ait ses kayıtlarının olduğu harddiskleri FETÖ'nün yerleştirdiği' belirtiliyor.

ESKİ POLİS MEMURU Ş.E.'NİN İFADESİ
Dosya kapsamında eski polis memuru Ş.E. hakkında da ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Kararda, Ş.E.'nin şu ifadeleri yer buldu:

'... Ancak tam kesin tarihini bilmemekle birlikte şubatın ortalarında büro amir yardımcısı Ayhan Albayrak (sanık) bir konuşmasında 'Hakan Fidan ifadeye gelseydi Sadrettin Savcı tarafından kesin tutuklanacaktı.' dediğini hatırlıyorum.'

Meslekten ihraç edilen ve '7 Şubat MİT Kumpası' soruşturmasını yürüten savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında ise Yargıtay'da aynı konuyla ilgili yargılandıkları için kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildi.

MÜTALAADA İSTENEN CEZALAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, olay tarihinde örgütün 'yargı imamı' İlyas Şahin, 'emniyet imamı' Çetin Özgür, 'MİT mahrem hizmetler imamı' Murat Karabulut, 'Marmara bölge imamı' Ali Rıza Tekinkaya, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan, 'emniyet mahrem imamları' Murat Tokay, Bekir Kalağası, Hüseyin Civan, Muhammet Bekar, Ramazan Yılmaz, MİT mahrem imamlarından Sunay Elmas, 'Türkiye polis memurları ülke imamı' olan Kamil Bayram ve eski komiser Hüseyin Özkan ve avukat Murat Karkın ile 1 tutuksuz sanığın dosyasını ayırdı.

Yargılama sürecinde duruşma savcısı 15 Ocak'ta davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu.

Mütalaada, sanıklardan eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Nuh Mehmet Damgacı, Ayhan Albayrak, Oğuzhan Ceylan ve Erkan Ünal'ın, 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte düzenlemek' ve 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ile 4 yıl 6 aydan 12 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Mütalaada gazeteci sanık Mustafa Gökkılıç'ın 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Sanıklar Faik Şaşmaz, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Deveci ve Veli Tuluy'un 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezalarına çarptırılmaları istenen mütalaada, sanık Aykut Güçlü'nün 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan, diğer sanıklar Sebahattin Kaplan, Musa Metin, Bilal İrice ve Ahmet Kılınçarslan'ın 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' ve 'resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek' suçlarından beraatleri yönünde karar verilmesi istendi.

Sanıklar ve avukatları ilerleyen günlerde yapılacak duruşmalarda mütalaaya karşı savunmalarını yapacak. Savunmaların ardından mahkeme heyetinin dosyayı karara bağlaması bekleniyor.

Bu haber 327272 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İstanbul'da katliam: Ailesinden 4 kişiyi öldürüp hayatına son verdi
İstanbul'da katliam: Ailesinden 4 kişiyi öldürüp hayatına son...
Asgari ücretin yanında emekli ve memur zammı masada! Kabine toplanıyor 
Asgari ücretin yanında emekli ve memur zammı masada! Kabine...