Giriş Tarihi: 02.07.2017 01:56 Son Güncelleme Tarihi: 04.07.2017 07:07
Memet Ali Alabora'dan adalet yürüyüşü mesajı
Alabora, adalet yürüyüşünün içinde olunmasına ve güçlendirerek desteklemesi gerektiğine dikkat çekti.
Gezi olaylarından sonra İngiltere'ye yerleşen oyuncu Memet Ali Alabora, Londra'da Türk ve Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi (DAY-MER) tarafından organize edilen festivalde konuştu.
Alabora bir soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara’dan İstanbul'a başlattığı adalet yürüyüşü için konuştu.
"GÜÇLENDİREREK DESTEKLENMELİ"
Yürüyüş için destek mesajı veren oyuncu “Eylem eylemdir. İçinde olarak, eleştirerek, güçlendirerek desteklenmelidir” dedi.
Zülfikar GENÇTÜRK
DÜN'Ü UNUTMA Taksim Gezi Parkı Bahane, Vatan Hainliği Şahane Gezi'ye Kucak açtı
Giriş 31 Mayıs 2013 23:46
Türkiye Cumhuriyeti, Doğu ve Batıyı birbirine bağlayan önemli stratejik köprü konumundadır. Ülkemizde bugüne kadar iktidar olmuş partiler hep iyi niyetle yola çıkmışlardır. Zaman içersinde bunları sekteye uğratan unsurlar çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti”nin gerek siyasi gerekse ekonomik istikrarında bir rahatlamanın ortaya çıktığı noktada, bahsi geçen ve ülkeyi zarar vermeyi alışkanlık haline getiren mihrakların;
Son olarak yediden yetmişe herkesin kabul ettiği bu olumlu gidişatı, barış sürecini nasıl engelleyebiliriz; Ülkeyi nasıl kargaşa ortamına sürekleyebiliriz, 1 Mayıs'ta denendi başarılı olunamadı,
Bugün ise Taksim Gezi Parkı bahane edilerek, Geçmişte olduğu gibi,Sayın Başbakanımız Erdoğan'ın, Başında bulunduğu, TC Hükümetini iktidardan nasıl uzaklaştırırız noktasından hareket ederek,alçakça iftira kampanyasına baş vurdular.
Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylar marjinal grupların emelleri doğrultusunda ilerlerken sanatçı kişiliğini bir yana bırakıp örgüt üyesi gibi hareket eden sözde aydınları da ortaya çıkardı.
Taksim'deki Gezi Parkı olaylar sürerken provokasyon yapmak isteyenler için de bulunmaz bir nimet olmuş durumda.Sosyal Medya Üzerinden Alçakça iftirada bulundular,Taksimde İnsanların Polis Panzeri altında Ezildikleri,Yalanıyla eylemlerin yurt geneline yayılması için provoka ettiler,
Olayların iki gün daha sürmesi halinde Anayasa Mahkemesi tarafından Hükümetin Düşürüleceği,Fısıltı gazetesi aracılığı ile sosyal paylaşım sitelerine aktardılar. Türkiye'nin ekranlardan tanıdığı birçok saygı duyduğu isimlerin hükümete olan kinlerini sosyal medya üzerinden kusmaları,Halkımız tarafından büyük hayal kırıklığı yarattı.
Akıl almaz senaryoları tatbik sahasına konmak suretiyle, Ecdadımızın bize miras bıraktığı bu cennet vatanımıza yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmaktalar.istanbul'a 3'ncü köprü yapılmasın, İstanbul büyük kanal projesi hayata geçmesin, 3'ncü Hava Limanı yapılmasın, Enerji Santralleri yapımını durdurun.
Bir ülkede halkın yüzde 55 oyla seçtiği iktidarın hükmetmesi dışında bir başka hükmedenin bulunması, o ülkede Nizam’ a Devlet düzenine Anarşi ve Bozgunculuğun hakim olması demektir. O halde yukarıda anlatılan bütün realite ve gelişen yaşadığımız olaylar, Yüzyılda çıkan bir lider olan, Sayın Başbakanımız,Recep Tayyip Erdoğan ve Başında Bulunduğu, TC Hükümetini küçük düşürmek ülkeyi yönetmekte başarısız olduğunu pasafize ederek başka güçlere hakim ve meşru kılmaktır..
Alınan son bilgilere göre, Suriye üzerinden Ülkemizin İstikrarını bozamayan, İçteki ve dıştaki vatan hainleri, El Muhaberat başta olmak üzere diğer dış istihbarat örgütleri, işbirlikçileri, Büyük paralar harcıyarak Taksim Gezi Parkı bahane edilerek Ülkemize Karşı Yarın (01.Haziran 2013) Tüm dünyada büyük bir eylem hazırlığı içersinde oldukları, Uluslararası ajanslardan duyuldu.
Ülkemize tekrar 03 Kasım 2002 Öncesine Götürmek istedikleri belli. Çok dikkatli olmamız lazım, sağduyuyu elden bırakmayalım. Yıllarca izlediğimiz filmin tekrarı sahnede. Onun için millet olarak çok uyanık olmamız lazım, sahnelenmek istenen oyunların figüranı olmayalım.
Nihal Atsızın şu mısralarını unutmayalım
“Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar. Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Vicdanını Paris’e, Moskova’ya satanlar.Küfür diye bakarlar senin dualarına!”
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 3 Kasım 2002 de İş başına geldiği günden sonraki yaşanan süreç ve geldiğimiz durum Dünyanın 16 Ekonomisinden biri ve dünyada parmakla gösterilen bir ülke, Yönetilen değil Yöneten ülke..
03 Kasım2002 SeçimlerinYapıldığı tarihde, Ülkemizin Hükümranlığı Sorgulanmaktaydı Böyle karanlık günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi İktidar oldu Ülkemiz aydınlığa kavuştu...
31 Mayıs 2013 22:43 Zülfikar GENÇTÜRK
OKUYUCU YORUMLARI
FAZLA SÖZE GEREK YOK ! ....
BU MU GELECEĞİMİZİ EMANET EDECEĞİMİZ GENÇLİK ! ...
DAEŞ’de Türkî ülkelerden, Balkanlar ve Avrupa’dan gelen bir o kadar daha kişiden söz ediliyor.. Önemli bir bölümü Arap aşiretlerinden gelen feodal ilişki içindeki milliyetçi unsurlar ve diğer bir kısmı ise Selefi unsurlar. Türkiye’den ve Türkî ülkelerden gelenlerin bir kısmı da Selefi özelliğe sahip insanlar.
DAEŞ’in düne kadar Kürt sorunu yoktu. Alamet-i farikaları Şii ve Esed karşıtlığı idi. Musul’a girdikten sonra Esed karşıtlığının yerini özellikle Ayn el Arab’dan sonra buna PKK karşıtlığı da eklendi.
Şimdi bölgede yeni bir durumla karşı karşıyayız. PKK, son Suruç olayı da gösterdi ki, Sosyalistlerle ortak bir cephe oluşturuyor.. HDP üzerinden liberal çevrelerle temas sağlanıyor. HDP’nin bugünkü yapısı bunu gösteriyor zaten..
Öte yandan; PKK, KCK, PYD ile Suriye Süryani silahlı savunma gücü MFS arasında güç birliğine gidildi. Böylece PKK MFS üzerinden Christian Army ile dirsek teması sağlanıyor.. Bu bağlantı üzerinden Suriye’ye, Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’dan Hristiyan savaşçılar bölgeye gelmeye başlarlarsa sürpriz olmayacak.
HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Suruç’ta yaşanan bombalı saldırının ardından “Önlemler alınmazsa bu bombalar her yerde patlayabilir, Gezi benzeri ya da 6-8 Ekim benzeri bir kalkışma gelebilir” dedi.
Bakın, Kürt halkının tek meşru temsilcisi PKK değil, HDP de değil. Eğer iş kontrolden çıkarsa, HDP’lilerin öz savunma refleksine benzer bir refleks HDP dışındaki unsurları harekete geçirirse nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalırız, hiç düşündünüz mü? PKK, İsrail, ABD, İngiltere ve Fransa’nın desteğinde, Hristiyan gruplar ve Aleviler, Sosyalistlerle kiminle karşı karşıya gelir.. HÜDA PAR ya da korucular, milliyetçiler, Selefi gruplar ne yapar acaba. Tabi DAEŞ’in olduğu yerde İran da karşı safta yerini alır. Türkiye’de resmi güçler ve bölgede yaşayan halk, Kürt aşiretleri ve mollalar bu durumda olanları seyredecek değil herhalde..
PKK’nın yöntemi ile PKK’ya karşı savaşacak, dindar Kürtlerle işbirliği yapacak, bir DAEŞ ile PKK’nın başetmesi çok kolay olmayabilir. Yani evdeki hesaplar çarşıya uymayabilir.. Bu kirli oyun PKK içinde, HDP, KCK içinde ciddi bölünmelere yol açabilir..
Böyle bir senaryo, Türkiye’yi Suriyeleştirme projesidir.. Bana kalırsa bu senaryo tutmaz. Evdeki hesap çarşıya uymaz.. Haçlı güçlerini, Siyonistleri arasına alanların başarı şansı sıfır. Bu kilitli senaryoda rol alanlar çok ağır bir bedel öderler.
Bu tartışmalar muhalefet partileri, derin yapı ve paralel yapının imajını da yerle bir edecektir..
Uluslararası sistem bu kirli oyunun bir parçası hatta bu topyekun savaşın merkez üssüdür. Uluslararası koalisyon Türkmen köylerinin çevresini vurarak onları Türkiye’ye göçe zorluyor. Boşalan köyleri Kürtler işgal ediyor. Derin bir akıl Selefileri ve Arap milliyetçilerini PYD’ye karşı bölgeye gönderiyor. Koalisyon güçleri, PYD’ye hava savunma kalkanı sağlayarak PYD karşıtlarını bombalıyor..
PYD’nin yanına Hristiyanları ve Ezidileri, Sosyalistleri, Alevilere yönlendiren akıla dikkat! Onlara koruma sağlayan Gezici medya ve STK’lara dikkat!
Musul’u IŞİD’e bırakanlarla, bölgedeki rafinerileri vuran akıl aynı akıl. Hedef hem etnik, hem dini, hem mezhebi çatışma.. Yarın bir de Mehdi, Mesih çatışması için şimdiden altyapı oluşturuluyor.. PKK da, DAEŞ de aslında aynı şekilde Türkiye karşıtı. Her ikisinde Türk vatandaşları var. Her iki kampta da Türkler, Kürtler, Müslümanlar. Her iki yapının içinde de batılı kripto isimler var. Her iki yapı da terör faaliyetlerinde bulunuyorlar..
Kürd’ün de Türk’ün de Alevi’si Sünni’si var. Ya da PKK’ya karşı Sufiler de var, Selefiler de. Yani iç içe geçmiş bir çatışma sözkonusu.. Yani hesaplaşma sadece Türk-Kürt sorunu çevresinde değil artık.
Gözümüze kibriti çok yaklaştırırsak arkasındaki bir ormanı kaybedebiliriz.. Eğer akl-ı selim hakim olmazsa olacaklar belli..
Sonuçta sel gider, kum kalır. Bazı gerçeklerin anlaşılması için belki de böyle bir olayın yaşanması gerekiyordu. Görelim Mevlam neyler..
Bütün bunları gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. Bize hayır gibi gelenlerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır.
Aman dikkat.. Selam ve dua ile..
Gezi'ye KuCaK açtı
PKK silaha davranmanın bedelini ağır ödedi. Ağır kayıplardan sonra köşeye sıkıştı. En sonunda çapulculara işbirliği çağrısında bulundu: "Biz daha demokratik bir Türkiye istiyoruz. Tam şimdi Gezi ruhunun ayağa kalkma zamanıdır. Direnişimizde Gezi ruhu bizimle olsun"
KİRLİ İTTİFAKIN İTİRAFI GİBİ...
Böylelikle hem Gezi olaylarında hem de PKK saldırılarında beraberce Türkiye'ye yakıp yıkanları koruyan ve Yeni Türkiye'nin önüne engel çıkan zihniyetin terör örgütü ile nasıl aynı safta durabildiği de ortaya çıktı. Gezi olayları sırasında Türkiye'yi kötüleyen Aydın Doğan medyası, Gülen yayın organları, CHP, BBC, Bild, Der Spiegel, Financial Times, Economist, Yahudi Lobisi aynı şekilde PKK'nın saldırılarında da terör örgütü masum gösterme çabasına girişmişti. KCK'nın Türkiye'ye kana bulayan terör eylemlerini yapmamış gibi davranarak, AK Parti dışındaki tüm kesimleri kendileri ile beraberce direniş göstermeye çalışması ise kirli ittifağın boyutlarını gözler önüne sermişti. Gezi olayları sırasında Taksim'de özgürlük çağrısı yapan çapulcular, park eylemlerinde PKK bayraklı gösterilere katılmıştı. CHP, Nişantaşı, Cihangir tayfası ve sanat camiasının başını çektiği çapulcular, PKK terörüne karşı ise şimdiye dek tek kelime etmeyerek dikkat çekmişti.
İkinci Gezi 9 Mayıs'ta başkaldırıyor!
YORUMLAR