Merkel, CHP'nin talebini mi seslendiriyor?

Mahmut Övür Sabah gazetesindeki bugün yayınlanan 'Merkel, CHP’nin talebini mi seslendiriyor?' başlıklı yazısında Almanya ve CHP'nin açıklamalarının nasıl örtüştüğüne dikkatleri çekti.

Paylaş
Tweetle
Google
Paylaş

22 Ağustos 2017 - 11:03 - Güncelleme: 22 Ağustos 2017 - 11:21

Kılıçdaroğlu sözde adalet yürüyüşü düzenledi, olmadı Ardından 'Beni tutuklayacaklar' naraları kopardı yine ilgi çekemedi. Bayrağı Hürriyet devraldı.

Foto-prodüksiyon Hürriyet

Hürriyet, yaptığı sözde adalet yürüyüşü istendiği gibi ses getirmeyen Kılıçdaroğlu için çalışmalara başladı. KK'yı ve yürüyüşünü yeniden gündeme getirip parlatmaya çalışan Hürriyet, bugün de Kılıçdaroğlu'nun fanilalı fotoğrafını kullandığı 'Vatandaş Kemal' manşetiyle çıktı. Kılıçdaroğlu güya halktan biri gibi yaşıyor ve mütevazı havası yaratılan haberde ise KK'nın kızının rezidanslarından bahsedilmedi.

KIZI REZİDANS SKANDALINA KARIŞMIŞTI
Kılıçdaroğlu'nun kızı Zeynep Kılıçdaroğlu'nun adı, CHP'nin rezidans kraliçesi olarak bilinen ve terör örgütleriyle içli dışlı olmasıyla dikkat çeken Gamze İlgezdi'nin rezidans skandalına karışmıştı. Gamze İlgezdi'nin 6 dairesinin bulunduğu lüks rezidansta, Kılıçdaroğlu'nun kızının da milyonluk dairelerden birine sahip olması parti içinde büyük rahatsızlık oluşturmuştu..

Merkel, CHP’nin talebini mi seslendiriyor?

Mahmut Övür Sabah gazetesindeki bugün yayınlanan 'Merkel, CHP’nin talebini mi seslendiriyor?' başlıklı yazısında Almanya ve CHP'nin açıklamalarının nasıl örtüştüğüne dikkatleri çekti.

Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, bugünkü yazısında Merkel-Gabriel, Kılıçdaroğlu-Böke isimlerinin açıklamalarındaki çarpıcı paralelliğe dikkat çekti. Övür, Almanya'dan yapılan açıklamalara terör örgütleri FETÖ ve PKK'nın sevindiğini, bunun yanında CHP'nin ise sessiz kalmasını eleştirdi. Övüz, "FETÖ ve PKK'nın memnun olması şaşırtıcı değil ama CHP'nin susması manidar" ifadesini kullandı.
Merkel, CHP’nin talebini mi seslendiriyor?
İşte Övür'ün yazısı:
Almanya'da Hıristiyan Demokratlardan, Sosyal Demokratlara, Yeşillerden ırkçı Pediga'vari partilere, hepsinin ortak bir dille Türkiye'ye saldırmasında -hadi eleştirmesi diyelim- bir gariplik yok mu? Hıristiyan Demokrat Merkel de Sosyal Demokrat Schultz da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve Türkiye'yi eleştirmekte sınır tanımıyor. Yeşiller'i ve faşist partileri saymıyorum bile...
Basın, daha da vahim durumda. Solcusu, sağcısı, demokratı arasında fark kalmamış. Almanya'da eleştiri sınırlarını aşan, iç siyasi rekabetle de pek ilgisi olmayan bir Türkiye karşıtlığı hatta düşmanlığı var. Hem de 2011'den beri... Gazete ve dergi manşetleri ortada. Peki, onları ortak bir noktada buluşturan Türkiye'nin yanlışları ve demokrasi eksikliği mi yoksa Almanya'nın bölgesel ve küresel çıkarları mı?
Ne yazık ki Türkiye'nin bazı muhalefet partileri ve medyası bu gerçeği görmek istemiyor. Bu da doğal olarak Alman siyasi aktörlerinin elini güçlendiriyor. Öyle güçlendiriyor ki, hızını alamayan Almanya Başbakanı Merkel şu açıklamayı yapabiliyor: "Türkiye, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetten ibaret değil. Neredeyse yüzde 50'si anayasa referandumuna 'Hayır' dedi. Onların da bizden beklentisi var."
Bu Alman iç siyasetini çok aşan bir yaklaşım. Merkel, adeta sömürge şansölyesi gibi davranıyor. Amaçları da Türkiye'yi ekonomik olarak çökertmek. Ekonomisi çöken bir Türkiye'nin yüzde 50'ye nasıl yararı olur, o da ayrı bir sorun. Alman Dışişleri Bakanı Gabriel BBC'ye verdiği demeçte bu hedefi açıkça söylüyor. "Federal hükümetin Türkiye'ye takındığı tavrı sertleştirmesinin ve ekonomik baskının etkisini görüldü."
Ne ilginç değil mi? İç siyasette hiç de yabancısı olmadığımız bir yaklaşım bu... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Focus dergisine ne demişti: "Türkiye'de can ve mal güvenliği yok."
CHP'li Selin Sayek Böke daha da ileri gitmiş şöyle demişti: "Türkiye'ye ekonomik ambargo uygulanmalı..."
Nasıl da Merkel veya Dışişleri Bakanı Gabriel'in söyledikleri örtüşüyor. Acaba bu örtüşme yüzünden mi şu ana kadar CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve çevresinden bir ses çıkmıyor? FETÖ'cülerin, PKK'lıların memnun olmaları şaşırtıcı değil ama CHP yöneticilerinin susması manidar.

Fetullahçı terör örgütünün desteğiyle parlatılan Kemal Kılıçdaroğlu, sıradan bir bürokratken ihanet çetesinin kurduğu kaset kumpasıyla Deniz Baykal'ın yerine genel başkan olmuştu. O günden bu yana Kılıçdaroğlu'nun Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğuna oturması tartışmaları beraberinde getirmişti.

TARTIŞMALAR YENİDEN BAŞLADI
Ortaya çıkan yeni bir fotoğraf tartışmaları yeniden alevlendirdi. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, casusluktan tutuklandıktan sonra genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'dan İstanbul'a 428 kilometre yürümüştü. Ana muhalefet liderinin sözde adalet yürüyüşüne terör örgütleride PKK, FETÖ ve DHKP-C başta olmak üzere HDP destek vermişti. Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanının teröristler ve teröre destek verenlerle kol kola olması Cumhuriyet Halk Partisi'ne destek veren vermeyen her kesimden tepki toplamıştı.

Foto-prodüksiyon Hürriyet

PROPAGANDA ÇALIŞMASI
Yürüyüş üzerine siyasi rant sağlamak için birçok propaganda çalışması yapıldı. Yaklaşık bir ay süren bu yürüyüş süresince Kılıçdaroğlu'nun fotoğraflarını çeken Hürriyet gazetesi foto muhabiri Selahattin Sönmez fotoğrafları, Altan Öymen, Emre Kongar, İlyas Salman, Uğur Dündar gibi isimlerin yazılarıyla kitap haline getirdi. Kitapta CHP Genel Başkanı sıfatıyla Atatürk'ün koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu'nun saçı başı dağılmış ve atletle yemek yediği fotoğraf yer aldı. Fotoğrafı gören partililer o kareye büyük tepki göstererek isyan etti.

MAKAMA YAKIŞMAYAN HALLER
Sosyal medya kullanıcıları fotoğraf hakkında binlerce olumsuz yorum yaptı. En çok dikkat çeken yorum ise "Zarafetiyle ünlü Gazi'nin makamına yakışmıyor" oldu. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafla imajını güçlendirip 'halkçı Kemal' diye pazarlama hamlesi vatandaşlardan ters tepti. Atletli fotoğraf için 'halkçılık' değil 'çirkinlik' çağrıştırdığı yorumları yapılarak dalga geçildi. Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşte giydiği ayakkabıların Koç Müzesi tarafından sergilenmek istenmesine atıfta bulunan sosyal medya kullanıcıları, "Ayakkabıları gibi fanilası da müzeye kaldırılacak mı" sorusunu yöneltti.

ATATÜRK'ÜN GİYİM TARZI
Moda artık bir iletişim tarzı olarak kabul ediliyor. Cumhuriyetin kurucusu ve CHP ilk Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk bunun farkına yıllar önce varmıştı. Atatürk, İran Kralı'na verdiği yemekli bir davet sırasında frak giyer, koruma ve garsonların da frak giymesini ister. Vermek istediği mesaj şudur; frak giymek davetin sahibi olmak anlamına gelir. Atatürk herkese frak giydirerek, "Bu devletin sahibi yalnız ben değil hepimiziz" mesajını verir.

Bu haber 176439 defa okunmuştur.