Giriş Tarihi: 31.01.2017 05:29 Son Güncelleme Tarihi: 31.01.2017 07:09
Nefes veren ziyaret
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FaceTime’dan görüşerek arzusunu gerçekleştirdiği 15 Temmuz gazisi Mehmet Yaman’ın babası: Bu görüşme onu yeniden hayata bağladı. Ziyaret sonrası 5 saat cihaz olmadan nefes aldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın demokrasi gazisi Mehmet Yaman'a yaptığı çifte sürpriz onu hayata bağladı. FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde kafasına isabet eden kurşunla beyni hasar gören gazi Mehmet Yaman'a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım önceki gün sürpriz bir ziyarette bulundu. Tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'ne Başbakan Binali Yıldırım, Ümraniye'deki evine de Cumhurbaşkanı Erdoğan gitti. Erdoğan daha sonra gazinin evinden hastanedeki Başbakan Yıldırım'ın telefonuna FaceTime'dan görüntülü bağlanarak bir sürpriz daha yaptı. Gazinin babası Mustafa Yaman ile görüntülü olarak görüşen Erdoğan'ı karşısında gören Mehmet Yaman ise çok heyecanlandı. Baba Mustafa Yaman, bu sürpriz ziyaret sonrası gazi oğlunun yaşadıklarını şöyle anlattı: Günlerdir benim hiçbir dediğime kafasını sallayarak ya da gözlerini açıp kapatarak bile yanıt vermeyen Mehmedim, karşısında Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ı görünce heyecanlandı. 6 aydır yatağa mahkum. Umutları kırılmıştı. Ama bu sürpriz onu yeniden hayata bağladı. Mehmedimin yüzü gülüyor. Daha önce solunum cihazından bir saat ayrı kalırdı. Bu ziyaretten sonra sanki hayata sarıldı ve makinesiz halde 5 saat boyunca kendi kendine nefes almayı başardı.
'BU BİR MUCİZE'
Kahraman gazinin eşi Dilek Yaman ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile evlerine ziyarette bulunmasına çok mutlu olduklarını söyleyerek, "Bu anlamlı ziyaret, bana ve çocuklarıma moral oldu. Allah razı olsun Cumhurbaşkanımız sesimizi duydu geldi. Çocuklarım elini öptüler. Çok zor günler geçirdik. Mehmet'in gözünü açması bile mucize iken gözleriyle, kafasıyla bize yanıt verir hale geldi. Bizi tanımaya başladı. Bunlar bile mucize. Ben artık daha da iyileşeceğine inanıyorum. Umutla evimize, çocuklarımızın yanına geri döneceği günleri bekliyoruz" diye konuştu.
SABAH, GAZİNİN SESİ OLDU
Bu ziyaretle birlikte SABAH, gazi Mehmet Yaman'ın sesi olmuş oldu. 6 aydır hastanede tedavi altında bulunan Mehmet Yaman'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı beklediğini sayfalarına taşıyan SABAH, 78 gün yoğun bakımda uyutulan Mehmet'in, tedavisinin her aşamasını okuyucularına duyurmuştu. Beynine isabet eden G3 mermisinden sıçrayan şarapnel parçasıyla ağır yaralanan Mehmet Yaman, ilk götürüldüğü Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde günlerce uyutulmuş, ardından Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun Bakım Servisi'ne sevk edilmişti.
Başbakan Binali Yıldırım, demokrasi gazisi Mehmet Yaman'ı tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde ziyaret etti. Erdoğan da ziyarete gazinin evinden FaceTime'la eşlik etti.
Muhalefetin yalanı elinde patladı
Anayasa değişikliğini engellemek için kılıktan kılığa giren muhalefetin, yargı yalanı elinde patladı.“Cumhurbaşkanı yargıyı tek başına şekillendirecek. Seçtiği üyeler Cumhurbaşkanını yargılamaz” iddiasının gerçeği yansıtmadığı belirlendi. Anayasa Mahkemesi’ne üye seçimlerinin dünyadaki uygulamalardan daha ileri noktada olduğu görülüyor.
Muhalefetin "Cumhurbaşkanı yargıya tek başına şekillendirecek. Seçtiği üyeler Cumhurbaşkanını yargılamaz" iddiasının gerçeği yansıtmadığı belirlendi. Anayasa Mahkemesi'ne üye seçimlerinin dünyadaki uygulamalardan daha ileri noktada olduğu görülüyor.
TÜRKİYE: Anayasa Mahkemesi 15 üyeden oluşuyor. TBMM; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden gizli oylamayla seçecek. Cumhurbaşkanı ise; 3 üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi YÖK'ün kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçeçek. Cumhurbaşkanı 4 üyeyi yöneticiler, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçip mahkemeye gönderecek.
DİĞER ÜLKELER…
İNGİLTERE: Bir başkan, bir başkan vekili ve 10 üyeden oluşuyor. Yasama ve yürütmenin anayasal denetimi bu mahkeme tarafından yapılıyor, mahkeme hukuki fikir beyan etme yetkisine sahip.
ALMANYA: Anayasa Mahkemesi federal yargıç ve üyelerden oluşuyor; üyelerin yarısı Federal Meclis, diğer yarısı da Federal Konsey tarafından seçiliyor. Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi yargıçlarının atanma, görevden alma, emekliye ayrılma işlemlerini gerçekleştiriyor.
FRANSA:Anayasa Konseyi 9 üyeden oluşuyor. Üyelerden üçü cumhurbaşkanı, üçü Millet Meclisi Başkanı, üçü de Senato Başkanı tarafından atanıyor. Cumhurbaşkanı Konseyin doğal üyesi.
İSVEÇ:Yargı sisteminde Anayasa mahkemesi bulunmuyor. Yasalara karşı dava açılamıyor. Tasarılar Parlamentoya sunulmadan önce Yüksek Hakem Heyeti tarafından inceleniyor.
ABD: Yüksek Mahkemenin 9 üyesi de başkan tarafından tayin ediliyor. Ancak Senatonun onayı gerekiyor.
MEKSİKA: 11 Yargıçtan oluşan Yüksek Mahkeme üyeleri, Senatonun üçte iki oyuyla devlet başkanı tarafından seçilen adayları onaylamasını takiben atanıyorlar.
BREZİLYA: 11 Yargıçtan oluşan Yüksek Mahkeme üyeleri başkan tarafından Senatonun onayı ile atanıyor.
ARJANTİN: Yüksek Mahkeme yargıçlarının atamasını devlet başkanı yapıyor, ancak bunun için Senatonun üçte ikisinin oyu gerekiyor.
G. KORE: 9 yargıçtan oluşuyor. Başkan atıyor.
Türkiye’ye muhalif
Merkel’e de akıl verdi
Milli meselelerde “milli” olamayan, her fırsatta Türkiye’yi yurtdışında “jurnalleyen” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün Alman Süddeutsche Zeitung (SZ) gazetesine Cumhurbaşkanlığı sistemi ve referandum konusunda mülakat verdi.
Türkiye’yi defalarca Avrupa’ya şikayet eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yine aynısını yaptı. Alman medyasına konuşan Kılıçdaroğlu, “Merkel, Türkiye’ye gelmesin. Eğer gelirse, ‘Başkanlık sistemine destek oluyor’ şeklinde algılanır” dedi
FETÖ'nün 2010'da Deniz Baykal'a kurduğu kaset komplosundan sonra CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu, o andan itibaren Türkiye'ye muhalif olmanın kitabını yazdı. Türkiye düşmanı ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone (Acemi elçi), halefi John Bass'a Türkiye'yi şikayet etti, destek istedi. Olmadı, Almanya'ya Belçika'ya gitti, Türkiye aleyhtarlığı yaptı. Yetmedi 17-25 Aralık'tan sonra Fethullahçı Terör Örgütü'yle bir araya geldi, onların gazeteleri ve kanallarından Türkiye'yi küçümsedi. CHP Genel başkanı olarak 7 yıl boyunca halka gitmeyen Kılıçdaroğlu, yine huyundan vazgeçmedi. Bu kez Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine mülakat veren Kılıçdaroğlu, Merkel'in perşembe günü yapacağı Türkiye ziyaretinin, geçmişte olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kendi politikalarına destek şeklinde algılanacağını iddia etti.
Almanya Başbakanı Merkel'in de Türkiye alerjisi olduğu bilinirken, Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şaşkınlık yarattı. Merkel'in, CHP ile de bir görüşme yapacağına dikkat çekildi.
BERLİN'DEN KONUŞMALI
Merkel'in Türkiye'ye gelmemesi gerektiğini ima eden Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın mesajı, Merkel'in ziyaretinin kendi politikalarına destek anlamına geldiği yönünde olacaktır. Merkel'in böyle bir maksadı olmasa da, o bunu kendi taraftarlarına böyle sunacaktır. Belki bu defa da geliş nedeni aynıdır: Onu desteklemeye, Erdoğan'a yardıma geliyordur. Ziyareti o anlama gelmiyor mu? Merkel, fikirlerini Berlin'de de açıklayabilir. Bizim için sonuçta Erdoğan'ın desteği nereden aldığının bir anlamı yok. Bu ister Merkel ister Putin ya da Trump olsun. Erdoğan yine bir nokta gelecek; Bütün dünya bana karşı diyecek" dedi. Türkiye ile ilgili birçok iftira atan Kılıçdaroğlu, Merkel'in CHP yetkilileriyle yapacağı görüşmeyi ise "kendilerine destek" olarak yorumlamadı. Sosyal medyada röportajla ilgili büyük tepki yağdı.
'KÖTÜ SİYASETÇİ NASIL OLUNUR' İZLEYİN
Ey Kılıçdaroğlu, biraz milli olun. Elbette bu sizin için zor ama en azından deneyin.
Kılıçdaroğlu, Murat Karayılan, Cemil Bayık, ABD, İngiltere ve Fransa ile birlikte 'Hayır' diyor. Yazıklar olsun ona.
Hiçbir şehit cenazesine giremeyen Kılıçdaroğlu, referandumda da teröristlerle aynı fikirde. CHP'yi bitirdin Kemal Bey.
Merkel gelince Erdoğan kazanacakmış. Erdoğan, 20 kez seçim kazandı. Hepsinde Merkel mi vardı?
Kemal beyin siyasi hayatını inceleyin, onun yaptığını yapmayın çok başarılı bir politikacı olursunuz.
Sayın Kılıçdaroğlu, bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor!!!
Merkel'den size ekmek çıkmaz Kemal bey. Biraz halka karışın halka
35-40 ilde milletvekili çıkartamayan partinin lideri olduğunu iddia eden Kemal bey fıkraları çoğalıyor.
Gaziosmanpaşa'da polise silahlı saldırı: 1 ölü, 1 yaralı
Gaziosmanpaşa'da dur ihtarına uymayan şüpheliler ile polis arasında kovalamaca yaşandı. Kovalamaca sırasında şüphelilerin ateş açması üzerine 1 kişi vurularak etkisiz hale getirilirken 1 kişi de yaralı olarak ele geçirildi.
Gaziosmanpaşa'da düzenlenen narkotik operasyonu sırasında dur ihtarına uymayan şüphelilerle polis arasında kovalamaca yaşandı. Şüphelilerin kaçışı sırasında ateş açması üzerine çatışma çıktı. Çatışma sonrasında şüphelilerden 1'i ölü ele geçirilirken 1 kişide yaralı olarak etkisiz hale getirildi.
Gaziosmapaşa'da düzenlenen narkotik operasyonu sırasında devriye görevi yapan resmi ekipler şüpheli bir otomobil sürücüsüne dur ihtarında bulundu. Ekiplerin dur ihtarına uymayan şüphelilerle kaçmaya başladı. Yaşanan kovalamaca sırasında şüpheliler polis ekiplerine ateş açmaya başladı. Bunun üzerine kaçan şüphelileri yakalamak için bölgeye çok sayıda ekip sevk edildi. Kovalamaca sırasında şüpheli şahsın kullandığı otomobil ekip aracına çarptı. Meydana gelen kazada resmi ekipler yara almazken şüpheliler araçla kaçmaya devam etti. Bölgeye sevk edilen destek ekiplerin yardımıyla şüpheliler Gaziosmanpaşa, Sarıgöl Mahallesi'nde bulunan bir ara sokakta sıkıştırıldı. Etrafı çevrilen şüphelilerin tekrar ateş açması üzerine bölgede bulunan Özel Harekat Şube Müdürlüğü'ne bağlı timler operasyon düzenledi. Düzenlenen operasyon sonucunda şüphelilerden 1'i ölü ele geçirilirken 1 kişi de yaralı olarak etkisiz hale getirildi. Yaralı olarak ele geçirilen şüpheli olay yerine gelen ambulans yardımıyla hastaneye kaldırıldı.
Şüphelilerden 1'inin hayatını kaybetmesi üzerine Olay Yeri İnceleme ekipleri çalışma başlattı. Çalışma sırasında hayatını kaybeden şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmesi için parmak izi alındı.Bunun yanı sıra şüphelilerin kullandığı otomobilde de inceleme yapıldı. Yapılan olay yeri inceleme çalışmalarının ardından şüphelinin cansız bedeni Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.
FETÖ'cü pilottan itiraf: Darbeden 6 ay önce Gülen’le görüştük
Hava Kuvvetleri’ndeki F-16’larda görev yapan 3 pilotun 15 Temmuz’dan 6 ay önce ABD’de Gülen’le görüştüğü ortaya çıktı. Bu pilotlardan Teğmen Y.K. ifadesinde 2015 ve 2016’da iki kez Gülen’i ziyaret edip görüştüğünü söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerince gerçekleştirilen darbe girişiminde görev alan F-16 pilotu Teğmen Y.K. 15 Temmuz'dan 6 ay önce kurs için ABD'ye gittikleri sırada iki pilot arkadaşıyla birlikte FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le görüştürüldüğünü açıkladı. Akıncı'daki 4. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda görev yapan F-16 pilotu Teğmen Y.K. darbe girişimi sırasında kullandığı F-16 ile Ankara'yı bombaladığı gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklandı. Darbe girişimi sonrasında başlatılan adli soruşturmalarda, FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan bazı TSK mensuplarının da FETÖ lideri Gülen'le görüştürüldüğü ortaya çıktı. Bu organizasyonlar kapsamında Hava Kuvvetleri'ndeki F-16'larda görev yapan üç pilotun Gülen'le ABD'de bir araya geldiği anlaşıldı. Bu pilotlar arasında yer alan Pilot Teğmen Y.K. Milliyet'in ulaştığı ifadesinde TSK'da göreve başladıktan sonra 2015 ve 2016'da iki kez Gülen'i ziyaret edip görüştüğünü belirtti.
2016'daki görüşmesini darbe girişiminden 6 ay önce yaptığını söyleyen Y.K. özetle şunları anlattı:
KURSA SEÇİLME: 2014 Ekim'de Ankara'da dil sınavına girdim. ABD'deki uçuş okulunda eğitim almak için A.M.T. ve M.B. ile birlikte seçildim. ABD'ye gitmeden önce "abi" denilen Burak isimli şahıs bize San Antonio'da irtibat kuracağımız Ali isimli abinin numarasını verdi. ABD'ye gidince ankesörlü telefondan Ali isimli şahsı arayıp iki ay boyunca görüşmeye devam ettik. Uçuş eğitimi için bulunduğumuz Wichita Falls'tayken dallas'ta bulunan Mutlu isimli öğretmen olarak bildiğim Adanalı abi ile iki haftada bir görüşüyorduk.
İLK ZİYARET: 2015 Ağustos'ta pilot arkadaşım M.B. ile ile gezme amacıyla New York'a gittik. Gitmeden önce Mutlu isimli abi, bize bir numara verip, New York'ta irtibata geçeceğimiz şahsı bildirdi. New York'ta bu şahsı aradık. Bize ismini söylemeyen şahıs bizi önceden belirlediğimiz yerden bir araçla aldı. Pensilvanya Strasburg bölgesinde adresini tam olarak bilmediğim, Gülen'in evinin olduğu yere gittik. Girişte nizamiye bölümünden kalacağımız odalar için giriş kartlarımızı verdiler. İki ayrı büyük binanın ortasında iki katlı pansiyon tarzı olan binaya girdik. Burada toplu namazlarımızı kıldık. Orada bulunan ve tanımadığım şahıslar ile oturup kitaplar okuduk. Akşam namazından sonra ben ve arkadaşım M.B.'yi salon tarzında bir odaya götürdüler. Odaya Fetullah Gülen gelerek bize sadece nereden geldiğimizi, ne için Amerika'da bulunduğumuzu sordu. Biz de 'uçuş eğitimi almak için geldiğimizi, pilot olduğumuzu' söyledik. Yaklaşık bir dakika süren bu görüşme sonrasında odadan çıktık. Başka konuşma olmadı. O akşam biz oradan ayrılıp New York'a geçtik.
'KISA BİR GÖRÜŞMEYDİ'
İKİNCİ ZİYARET: 2016 Ocak'ta Pensilvanya'ya, Fetullah Gülen'in yanına bir kez daha gittik. Ama bu sefer yanımda pilot arkadaşım A.M.T. vardı. Yine aynı yerde Fetullah Gülen'le görüştük. Bu görüşmemiz de daha önceki görüşmemizin aynısı şeklinde geçti. Kısa bir görüşme oldu.
AKINCI'YA ATAMA: Dönüşümden sonra Mayıs'ta Ankara 4. Ana Jet Üssü 141. Filo'ya tayinim çıktı. Burada, A.M.T., E.D. ve O.K.A. ile ismini bilmediğim bir şahsın evine üç kez gittim. Bu şahıs öğretmendi. Bu şahıs ile en son 27 Haziran 2016'da görüştük. Evine gittiğimizde Fetullah Gülen'e ait vaazları dinledik. Bir sonraki görüşme için 23 Temmuz 2016 tarihini belirlemiştik.
CEP TELEFONU YOK: Örgüt içinde dikkat ettiğim olay, bizim ile haberleşirken cep telefonu kullanılmıyordu. Hava Harp Okulu'ndayken kimin cemaatçi olduğunu bilmiyorduk. Sadece kendi grubum ile gittiğim için iki arkadaşımı biliyordum. Aynı şekilde çiğli'de de kimseyi tanımıyorduk.
'BASKIYLA AYRILDILAR'
HARP OKULU SÜRECİ: Hava Harp Okulu'na giriş sürecinde ve okulda bazı arkadaşlarımız baskıya maruz kalarak ayrılmak zorunda kaldılar. Özellikle intibak eğitiminde basit şeyler bahane edilerek ayrı eğitim aldırarak baskı yapıyorlardı. Ancak o dönemde kimin neden ayrılmak zorunda bırakıldığını bilmiyordum. Sadece cemaatçi olan subayların da üst düzey yerlerde olabileceğini ve kendileri gibi olmayanları tasfiye edebileceklerini tahmin ediyordum. O dönemde bunu kimseye soramadım. Çünkü yapılan yanlışlara karşı çıkarsam benim de aynı duruma düşeceğimden korkuyordum.
İstanbul'da büyük uyuşturucu operasyonu
İstanbul'da, son yılların en geniş kapsamlı uyuşturucu operasyonlarından biri gerçekleştirildi.
İstanbul Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Terörle Mücadele, Özel Harekat, Çevik Kuvvet ve Yunus polislerinin de desteğiyle Gaziosmanpaşa ilçesindeki Sarıgöl Mahallesi merkezli 100 adrese yönelik eş zamanlı operasyon yaptı.
GAZİOSMANPAŞA'DA POLİSE SİLAHLI SALDIRI: 1 ÖLÜ, 1 YARALIÖzel eğitimli narkotik köpekleri ve iki polis helikopterinin eşlik ettiği operasyonda, yaklaşık bin 500 özel ekip görev aldı.
"Torbacı" olarak tabir edilen sokak satıcılarına yönelik düzenlenen operasyonda, özellikle Gürbüz Sokak'taki bütün binaların kapıları koçbaşı yardımıyla kırılarak içeri girildi ve detaylı aramalar yapıldı.
Çok sayıda şüphelinin gözaltına alındığı operasyonda, çeşitli tür ve miktarlarda uyuşturucu maddenin yanı sıra çok sayıda silah ve mermi ele geçirildi.
Adalet Bakanı Bozdağ: Aynı muameleyi görecekler
Terör örgütü üyelerinin Türkiye'ye iade edilmemesi) Kim bize hangi muameleyi yapıyorsa, bizde bundan sonra onlara aynı muameleyi yapacağız. Kimse bizden, bize yaptıklarının dışında bir muameleyi kendilerine yapmamızı beklememelidir. Mütekabiliyet ilkesi neyi gerektiriyorsa, biz onları uygulayacağız. (Referandum tarihi) Sayın Cumhurbaşkanı yarın ilan ederse, imzalarsa o zaman 9 Nisan'a denk geliyor. Daha sonraki bir tarihte onaylar gönderirse, 16 Nisan'a denk geliyor. (Anayasa değişikliği) Bu işin halka gitmesini engellemek mümkün değil. Artık bu halkın malıdır. Halk bunun ne olacağına karar verecektir, ne olmayacağına karar verecektir.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yurt dışındaki terör örgütü üyelerinin Türkiye'ye iade edilmemesine ilişkin, "Kim bize hangi muameleyi yapıyorsa, bizde bundan sonra onlara aynı muameleyi yapacağız. Kimse bizden, bize yaptıklarının dışında bir muameleyi kendilerine yapmamızı beklememelidir. Mütekabiliyet ilkesi neyi gerektiriyorsa, biz onları uygulayacağız." dedi.
BOZDAĞ, CANLI YAYINDA GÜNDEME İLİŞKİN SORULARI YANITLADI.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi yerine üçüncü bir ülkeye gönderilmesi ihtimalinin Amerika'da konuşulduğu hatırlatılarak, böyle bir ihtimal görüp görmediğinin sorulması üzerine Bozdağ, "Biz, ABD'nin Gülen'i bize iade etmesini istiyoruz. Bize iade etmesi lazım ki biz onu milletin yargısının önüne çıkaralım. Yaptıkları bütün suçların hesabını millet adına yargımız sorsun ve cezasını da burada çeksin, infaz edilsin. Biz onun için istiyoruz. Başka bir ülkeye gönderilmesi bizim talebimiz değil." ifadelerini kullandı.
Bozdağ, ABD'nin "Ben bunu ülkemden çıkarıyorum, başka bir ülkeye gönderiyorum" demesinin, onların takdiri olacağını belirterek, hangi ülkeye gönderilirse gönderilsin Türkiye'ye iadesi için yapılması gerekeni yapacaklarını, peşini bırakmayacaklarını vurguladı.
"FETÖ ile mücadelede Türkiye'nin yalnız olup olmadığının" sorulması üzerine Bozdağ, uluslararası toplumun yargı üzerinden yaklaşımına bakıldığında, destek verilmediğinin açık olduğunu kaydetti.
Yunanistan, ABD, Fransa ve Almanya'dan FETÖ üyeleri ve darbecilere dair istenilen taleplere olumlu cevap verilmediğini anımsatan Bozdağ, Bulgaristan'ın bir iade yaptığını, Romanya'nın olumlu yaklaşımda bulunduğunu ifade etti.
Bakan Bozdağ, "FETÖ'yü Batının himaye etmesinin tek nedeni, bu terör örgütünün tıpkı PKK terör örgütü gibi Türkiye devletine, Türk milletine verdiği zarardan dolayıdır. Onlar, onları niye seviyorlar, Türkiye'ye ihanet ettikleri için seviyorlar ve koruyorlar." diye konuştu.
Bu kişilerin iadesinin gerektiğini belirten Bozdağ, "Kim bize hangi muameleyi yapıyorsa, bizde bundan sonra onlara aynı muameleyi yapacağız. Kimse bizden, bize yaptıklarının dışında bir muameleyi kendilerine yapmamızı beklememelidir. Mütekabiliyet ilkesi neyi gerektiriyorsa, biz onları uygulayacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"HEP BERABER ARIYORUZ"
Bozdağ, Adil Öksüz'ün nerede olduğu sorusuna, "Bu adamı hep beraber arıyoruz." yanıtını verdi.
Gülen ile darbeyi başlatan, darbeyi yönetenlerin irtibatını sağlayan isim olarak Adil Öksüz'ün gözüktüğünü belirten Bozdağ, Öksüz'ün ayrıca darbe öncesi, darbecilerle planlama çalışmalarının içinde yer aldığının görüldüğünü bildirdi.
Öksüz'ün yurt dışına kaçmış olma ihtimali olup olmadığının sorulması üzerine Bozdağ, bugüne kadar bu tür iddialarda bulananların verdiği bilgilerin hiçbirinin doğru çıkmadığını kaydetti.
Bozdağ, yurt içinde bir yerde saklı tutulduğuna yönelik kanaati bulunduğunu vurgulayarak, güvenlik güçlerinin Öksüz'ü her yerde aradığını açıkladı.
"15 Temmuz gecesi, bu darbe girişiminde Türkiye'nin içindeki en önemli aktör Adil Öksüz'dü" denilmesi üzerine Bozdağ, "Yok. En önemli aktörlerden birisi." karşılığını verdi.
Bozdağ, itiraflardan bir noktaya varılıp varılmadığının sorulması üzerine, hem örgütün çözülmesi, hem de darbe teşebbüsünün tespiti bakımından bu itirafların önemli olduğuna işaret etti.
"İÇERİYE SAHTE RÜYA SOKUYORLAR"
İtirafçılığı önlemek için büyük gayretler gerçekleştirildiğini anlatan Adalet Bakanı Bozdağ, cezaevlerine dışarıdan "sahte rüya" sokulduğunu ve yayıldığını anlattı.
Terörist Fetullah Gülen'in yüz yalan söylediğini, hepsinin ortaya çıktığını ancak yüz birinci yalana da inanıldığını aktaran Bozdağ, insanların "Yüz birinci yalana niye inanayım?" diye kendine sormadığını belirtti.
Bozdağ, FETÖ üyeliğinden cezaevinde bulunanların ailelerine seslenerek, onlardan çocuklarına sahip çıkmasını istedi.
Örgütün, onları avucunun içine aldığını, ayetle, hadisle, Hz. Peygamberin hayatından örneklerle, bugün işledikleri suçlardan daha ağır suçları işlemeleri için gayret gösterdiğini vurgulayan Bozdağ, "Bu örgüte karşı öncelikle bu kişilerin ailelerinin tavır koyması lazım, eğer tavır koymazlar, bu örgütü reddetmezler, bir tavır geliştirmezlerse yarın daha geç olacaktır. Örgüt, daha fazla suç işletmek için, daha büyük işlerde kullanmak için yoğun bir çabaya girmiş durumda." diye konuştu.
REFERANDUM TARİHİ
Referandum tarihinin belli olup olmadığının sorulması üzerine Bozdağ, tarihin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayı üzerine anayasa değişikliğinin Resmi Gazete'de ilan edildiği tarihe göre belirleneceğini kaydetti.
Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanı yarın ilan ederse, imzalarsa o zaman 9 Nisan'a denk geliyor. Daha sonraki bir tarihte onaylar gönderirse 16 Nisan'a denk geliyor." dedi.
CHP'nin değişiklik karşısında anayasa mahkemesine gidecek olmasına şaşırıp şaşırmadığı sorulan Bozdağ, "Ben şaşırmadım. Cumhuriyet Halk Partisi mahkemeyi çok seviyor. Milletle mahkemelik olmayı çok seviyor, devletle mahkemelik olmaya çok seviyor. Bütün meseleleri mahkemede halletmeyi çok seviyor." karşılığını verdi.
Bozdağ, millete sorulması gereken meselelerin, mahkemede halledilmesi yerine milletle halledilmesi gerektiğini belirterek, anayasa değişikliği yapmadıklarını, anayasa değişikliğini halka götürme kararı verdiklerini kaydetti.
CHP'nin halktan korktuğunu söyleyen Bozdağ, bir ümit Anayasa mahkemesinden bir karar çıkarsa, bu işin halka gitmesine engellemiş olacaklarını düşündüklerini ifade etti.
Bozdağ, "Bu işin halka gitmesini engellemek mümkün değil. Artık bu halkın malıdır. Halk bunun ne olacağına karar verecektir, ne olmayacağına karar verecektir. Bu çok net. Halktan korkmaya gerek yok. Bir siyasi parti, herhangi bir meselenin hallinin, halka sorulmasından niye rahatsızlık duyar." değerlendirmesinde bulundu.
"CHP'NİN SÖYLEDİKLERİ İFTİRADIR"
CHP'nin "Rejim değişikliği, tek adamlık, parlamentoyu bypass" iddialarının hatırlatıldığı Bozdağ, "CHP'nin bu söyledikleri tamamıyla iftiradır. Bu, sisteme yapılmış bir iftiradır." dedi.
Bozdağ, sistemin tek adamlığı önlediğini de belirterek, yüzde 51'le seçilen birine "diktatör" diyen bir anlayışı Türkiye'de gördüklerini ifade etti.
Sistemin aynı olduğunu da vurgulayan Bozdağ, "Tek fark, şimdi hükümeti halk doğrudan seçemiyor, bundan sonra doğrudan halk seçecek hükümeti. Sandıktan seçecek. Bu, milli iradeyi güçlendirmektir." değerlendirmesinde bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye de "öfke" olduğunun belirtilmesi üzerine Bozdağ, MHP tabanı üzerine bir oyun oynandığını kaydetti. Bozdağ, MHP tabanının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na değil, Devlet Bahçeli'ye bakarak, karar vereceğini aktardı.
"MİLLET HEPİMİZDEN DAHA AKILLI"
Meclisi etkileyemeyenlerin halkı etkilemek için gayret gösterdiğini kaydeden Bozdağ, "Bu millet Sayın Kılıçdaroğlu'ndan da daha akıllı, diğer siyasi liderlerden de bizden de hepimizden daha akıllı." diye konuştu.
Bozdağ, referandumda milletin "Evet" kararı vereceğine inandığını ifade ederek, bir tarafta AK Parti, MHP, diğer tarafta HDP, CHP ve diğer terör örgütleri bulunduğunu bildirdi.
Bekir Bozdağ, "Vatandaşımız şuna karar verecek, 'AK Parti ile MHP'nin istediği bir sistem var. O sisteme mi evet diyeceğiz, yoksa CHP, HDP, PKK, FETÖ'nün istediği bir sistem var, buna mı evet diyeceğiz.' Esasında bu referandum biraz da bunun kararını vermek olacaktır." diye konuştu.
İçişleri Bakanlığı'ndan son dakika açıklaması
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Son 1 haftada 202 operasyon yapıldı,328 kişi gözaltında alındı, 41 kişi tutuklandı." denildi.
İŞTE O AÇIKLAMA:
SON BİR HAFTA İÇERİSİNDE (23–30 OCAK 2017);
BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELE KAPSAMINDA,
Jandarma Özel Harekat (JÖH), Jandarma Komando Birlikleri, Polis Özel Harekat (PÖH) ayrıca iç güvenlik operasyonları çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Hava ve Kara unsurlarınca 202 operasyon gerçekleştirilmiş, örgüte yardım ve yataklık iddiası ile 328 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 41 kişi tutuklanmıştır.
YABANCI TERÖRİSTLERLE MÜCADELE KAPSAMINDA,
DEAŞ terör örgütü ile irtibatlı olduğu değerlendirilen 26 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 1'i tutuklanmıştır.
FETÖ/PDY İLE MÜCADELE KAPSAMINDA,
625 kişi gözaltına alınmış bunlardan 42'si tutuklanmıştır.
SOL TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE KAPSAMINDA,
Sol terör örgütü ile irtibatlı olduğu değerlendirilen 7 kişi gözaltına alınmıştır.
ÜLKE GENELİNDE YÜRÜTÜLEN BU OPERASYONLARDA;
>3'ü sağ yakalanan,
>1'i teslim olan olmak üzere toplam 4 terörist etkisiz hale getirilmiştir.
Yürütülen bu operasyonlar neticesinde;
>Teröristler tarafından kullanılan 5 ilde (Tunceli-12, Bitlis-6, Hatay-5, Şırnak-1, Batman-1) 25 sığınak/barınak/mağara kullanılamaz hale getirilmiş,
>Tuzaklanan 21 el yapımı patlayıcı/mayın imha edilmiş,
>418 kg patlayıcı yapımında kullanılan madde,
>17 el bombası,
>32'si ağır ve uzun namlulu (6 Roketatar, 3 Bixi, 2 Keskin Nişancı Tüfeği, 21 Kaleşnikov) olmak üzere toplam 43 adet çeşitli çaplarda silah ele geçirilmiştir.
UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEYE YÖNELİK 81 İLDE GERÇEKLEŞTİRİLEN 586 OPERASYONDA;
Piyasa değeri 11.639.000 TL olan;
>891 kg 793 gr Esrar,
>112 kg Eroin,
>299.502 adet Uyuşturucu Hap,
>13 kg 734 gr Metamfetamin,
>3 kg kokain,
>140 adet kenevir bitkisi ele geçirilmiştir.
Ayrıca piyasa değeri 5.582.704 TL olan;
>783.528 adet Kaçak Sigara,
>24.502 litre Akaryakıt ele geçirilmiştir.
Bu operasyonlar kapsamında 765 kişi gözaltına alınmış, 101 kişi tutuklanmıştır.
DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELE KAPSAMINDA;
2.286 düzensiz göçmen yakalanmış, düzensiz göçmenlerin yasadışı yollarla yurtiçine girmesine ve çıkmasına aracılık eden 38 organizatör yakalanarak gözaltına alınmış, bunlardan 13'ü tutuklanmıştır.
Beşar Esad öldü mü?
Beşar Esad’ın ciddi sağlık problemleri olduğunu anlatan haberler son bir haftada yerini öldüğü söylentilerine bıraktı.. Bazı medya kuruluşları Esad’ın bir felç geçirdiğini söylerken, diğerleri vurulduktan sonra tedavi için Şam Hastanesi’ne götürüldüğünü aktardı.
Konuyla ilgili dünya basınındaki haberler şöyle,
FRANSA
Fransa'nın Le Point gazetesi, Esad'ın kendi İran'lı koruması olan Mehdi el-Yacubi tarafından kafasından vurularak öldürmek suretiyle suikast yapıldığını belirtti.
LÜBNAN
Lübnan gazetesi el-Müstakbel, ''güvenilir kaynaklar''ın Esad'in beyin enfarktüsü geçirdiğini ve yüksek güvenlik önlemleri altında Şam Hastanesi'nde tedavi gördüğünü anlattı.
SUUDİ ARABİSTAN
Suudi gazetesi Okaz'a göre ise, Esad beyin tümörü rahatsızlığını yaşıyor. Gazeteye göre Esed rahatsızlığını kısa ve sık aralıklarla ekranlarda görünerek gizlemeye çalışıyor. Kaynaklara göre, -ekim ayında Moskova'da iken tıbbi testlerden geçtiğini de ekleyerek- Esad bir Rus-Suriyeli tıbbi ekip tarafından her hafta tedavi görüyor.
Suriye rejimi destekçisi Lübnan gazetesi el-Diyar, Cuma günü Esed'in bir felç geçirdiğini ama kendisinin bugün söylenenleri inkâr ettiğini aktardı.
Esad'in Beyrut'taki Amerikan Üniversitesi Hastanesi (AUH)'nde olduğunu bildiren söylentiler de var. Fakat el-Arabiya hastane ile görüştü ve konuyla ilgili hiçbir bilgi verilmedi. El-Arabiya Şam Hastanesi ile de iletişime geçmeyi denedi ama herhangi bir cevap alınamadı.
Diğer yandan, Suriyeli Arap Cumhuriyeti Başkanlığı'nın Facebook'taki sayfası tarafından aktarılan ifadede, Suriyeli otoriteler bu çeşit söylentilerin yanlış olduğunu söyledi
Suriyeli muhalifler ise Esad'in hastaneye kaldırıldığını teyit ettiklerini, hangi nedenle tedavi edildiğinin bilinmediğini ve hayatta olduğunu iddia etti.
Erdoğan’ın nişanladığı çift: Rüyamızda görsek inanmazdık
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 15 Temmuz gazisi Mehmet Yaman'ın Ümraniye'deki evini ziyareti sırasında nişan yüzüklerini takmak için sürpriz yaptığı çift, duygularını SABAH'a anlattı. Erdoğan'ın İnkılap Mahallesi'ndeki gazi evi ziyareti sırasında gazinin komşusu olan mahalle muhtarı Mahir Su'nun evinde ise nişan hazırlığı vardı.
KUAFÖR DÖNÜŞÜNDE...
Muhtarın kızı Arzu Su ile damadı Mesut Akgül'ün yüzükleri takılacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyarete geldiği dakikalarda kuaföre giden genç çift geri döndüklerinde binanın önündeki Cumhurbaşkanlığı makam aracını görünce şaşkınlık yaşadı.
'EN AZ 3 ÇOCUK ' DEDİ
Nişan kıyafetleriyle binaya giren çiftin yüzükleri, gazinin evinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan tarafından takıldı. Çiçeği burnunda çift yaşananları şöyle anlattı: "Cumhurbaşkanımız'ın komşumuz olan gazinin evinde olduğu söylendi. Bunun üzerine biz de bir uğrayıp 'Hoş geldin' demek istedik. Korumaların durumu söylemesi üzerine Cumhurbaşkanımız bizi de eve kabul etti. Hemen evden yüzüklerimizi getirdiler. Orada yüzüklerimiz takıldı. Hayatımızın en mutlu gününde Cumhurbaşkanımız da ortak oldu. Rüyamızda görsek inanmazdık." 'Şanlıurfa'da öğretmenlik yapan damat adayı Mesut Akgül, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüzük takıldığı sırada dua ettiğini ve kendilerine 3 çocuk tavsiyesinde bulunduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanımız bize her zaman söylediği gibi 'En az 3 çocuk' dedi. Nisan ayında düğünümüz olacak. Eğer müsait olursa kendisini yine görmek isteriz." dedi.
ŞEREF DUYDUK
Muhtar Mahir Su "Kızım ile damadımın nişan törenini evde yapacaktık. Bu sırada Cumhurbaşkanımız gazimizin evine gelince ben de oraya gittim. Kendisine 'Nişanımız var, yüzükleri takabilir misiniz?' dedim. Sağ olsun isteğimi geri çevirmedi. Nişan yüzüklerini takıp kurdeleyi kesti, dua etti. Ardından da kızıma bilezik taktı. Bizim için şeref oldu. Kendimi çok şanslı hissediyorum" dedi.
Darbe davasında drone’lu güvenlik
Sanıkları arasında, amiral ve generallerin de bulunduğu İzmir’deki 15 Temmuz davası dün başladı. İlk gün kolluk güçleri kuş uçurtmadı. Komandolar ve motorlu jandarma timleri güvenliği sağladı, ‘drone’larla görüntü alındı
İzmir'de FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin 152'si tutuklu 270 sanığın yargılandığı dava dün başladı. İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato koordinesinde, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan iddianamenin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilmesinin ardından 152'si tutuklu 270 sanık, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampusu'ndaki duruşma salonunda hâkim karşısına çıktı.
EĞİTİMLİ KÖPEKLERLE ARAMA...
Davanın ilk gününde tutuklu ve tutuksuz sanıkların yoklaması yapıldı, avukatlar vekaletlerini mahkemeye sundu.
Duruşmanın yapılacağı salonun bulunduğu Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampusu çevresinde güvenlik, komando birlikleri, motorlu jandarma timleri, sivil ekipler ve bomba arama köpekleri ile sağlandı. 2 kontrol noktasından geçirilenler, GBT sorgularının ardından kampüse alındı.
Kampusa girişine yakın kontrol noktasındaki geniş güvenlik önlemleri kapsamında drone (uzaktan kumandalı hava aracı) da kullanıldı. Havadan görüntü alan çok sayıda drone, otopark üzerinde de uçuruldu.
İADE DOSYASININ DAYANAĞI
Araçlardan indikten sonra duruşma salonuna geçenler, kimlik kontrolü yapıldıktan sonra x-ray cihazlarının bulunduğu bölüme alındı. Burada da salona girecek kişiler ve eşyaları x-ray cihazlarından geçirildi. Sınırlı sayıda basın mensubunun takip edebildiği duruşmanın yapıldığı salona ses ve görüntü kaydı yapan cihazlar alınmadı.
Hâkim kimlik tespiti sırasında sanıklara medeni durumlarını, adlarına kayıtlı cep telefonu numaralarını, TSK'dan ihraç edilip, edilmediklerini sordu. İhraç edilmeyen askerler kesintili maaşlarını söylerken, ihraç edilenler ise "Gelirim yok" diye yanıt verdi.
Savcı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin 300 sayfalık darbe girişimine ilişkin iddianame, örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'in ABD'den iadesi için gönderilen belgelerin önemli bir dayanağını oluşturuyor. İddianamedeki Kuzgun ve Şapka kod adlı gizli tanıklar ve ortaya konan deliller, ABD eski Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın, Gülen'in iadesine ilişkin "Elimize ilk somut deliller geldi" sözüne de temel oluşturmuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen Ege Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol ve Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural da davanın sanıkları arasında. Meslekten ihraç edilen bir emniyet mensubu ve 2 sivil de tutuklu yargılanıyor.
İzmir Barosu tarafından Fetullah Gülen'in avukatı olarak atanan avukatın çekilme başvurusu yapacağı öğrenildi.
Tutuksuz sanıklardan Deniz Astsubay Başçavuş Şadi Kışlar hakkında İstanbul'da FETÖ üyeliğinden yakalama kararı olduğu duruşma sırasında ortaya çıktı. Kışlar, gözaltına alındı.
Savunmalar 3'üncü gün
Duruşmanın ilk celsesi yaklaşık iki ay mesai saatleri içerisinde devam edecek. İlk celsenin ilk iki gününün sanıkların kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasıyla geçmesi ve savunmalara da 3'üncü günde başlanması bekleniyor. Kimlik tespiti esnasında ellerine mikrofon alıp mahkeme başkanının sorularını yanıtlayan sanıkların bitkin görüntüleri dikkat çekti. İzleyici olarak katılan sanık yakınlarının az olduğu da görüldü.
Bir numaralı sanık Gülen
Fetullah Gülen'in "bir numaralı" sanık olarak yer aldığı iddianamede, 152'si tutuklu 270 kişiye "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamaları yöneltiliyor.
Geniş güvenlik tedbirleri kapsamında insansız hava araçları da kullanıldı.
Sanık sayısının çok fazla olması sebebiyle dava, adliye yerine Aliağa Ceza İnfaz Kampusu'ndaki spor kompleksine yapılan yeni duruşma salonunda görülüyor.
Memduh Hakbilen'in salonda, tutuklu sanıkların bulunduğu alanın en ön sırasında yer aldığı görüldü.
Darbenin beyin takımı listesi Komisyon’da
İçişleri Bakanlığı'nın Meclis FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na gönderdiği belgelerde 15 Temmuz darbesinin 6 kişilik beyin takımı tarafından gerçekleştirilmek istendiği ortaya çıktı. Listenin başında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı sorumlusu olarak darbe girişiminin planlayıcıları arasında yer alan tutuklu olan Tuğgeneral Mehmet Partigöç bulunuyor. Listede Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargâhı sorumlusu Tuğgeneral Erhan Caha, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhı sorumlusu Tuğamiral İrfan Arabacı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargâhı sorumlusu Hava Kurmay Albay İlhan Karasu, Jandarma Genel Komutanlığı karargâhı sorumlusu Tuğgeneral Faruk Bal ile Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargâhı sorumlusu olarak Yarbay Mustafa Şahin Gümüşiğne yer alıyor. 20 maddelik Sıkıyönetim Direktifi ise darbecilerin yol haritası niteliğinde.
Son dakika haberi: Bylock’un ana serverı ele geçirildi
FETÖ ihanet çetesinin iletişim ağı Bylock'taki tüm kayıtlar ele geçirildi. Servis sağlayıcısı Litvanya’da bulunan Bylock’un ana kayıtlarının alınması için bilişim ve istihbarat uzmanlarının sızma hareketi sonrası ihanetin tüm belgeleri sessizce Türkiye'ye getirildi. Bu gelişmeyle birlikte 15 Temmuz sonrasında kaçan ya da kendini gizlemeye devam eden FETÖ militanları için geri sayım başlamış oldu.
FETÖ'nün yıllardır gizli iletişim için kullandığı şifreli cep telefonu programı olan ByLock'un 'server'ının (servis sağlayıcı) Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta bulunduğu aylar öncesinden ortaya çıkmıştı. Daha önce bir siber operasyonla gizli ağa ulaşan Türk istihbaratı, şifreyi kırarak kayıtlı yaklaşık 215 bin ByLock kullanıcısından 53 binini ele geçirmeyi başardı. Takvim'in haberine göre Bylock ana server operasyonunun detayları şöyle…
KAYITLARIN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN ÖZEL ÇALIŞMA
Kayıtların tamamına ulaşılması için ise geçtiğimiz aylarda özel bir çalışma başlatıldı. Bunun üzerine bilişim ve istihbarat uzmanlarından oluşan bir ekip oluşturuldu. Ekip 5'er kişiden oluşan sızma-almakaçırma- koruma ve müdahale takımlarından oluşturuldu. Özel bir jetle Litvanya'ya uçan ekip önce Vilnius'ta ByLock kayıtlarının bulunduğu ana 'server'e sahip şirketin binasını gözleme aldı. Bir hafta boyunca gerekli çalışmaların yapılmasının ardından yaklaşık iki ay önce bir gece binaya sızma operasyonu gerçekleştirildi. Sessizce 'server'ın bulunduğu özel korunaklı binaya giren ekip yanlarındaki son teknoloji ekipmanlar sayesinde sekiz kademeli şifreyi kırdı.
SERVER İÇİNDEKİ TÜM BİLGİLER KOPYALANDI
Server içindeki ByLock kayıtlarına ait tüm bilgileri kısa sürede kopyalayarak olay yerinden uzaklaştı. Operasyon gecesi uçakla Türkiye'ye dönen ekibin 215 bin kullanıcısı bulunan ByLock'taki tüm kayıtları eksiksiz getirdiği anlaşıldı.
TOPLAM 17 MİLYON 169 BİN MESAJ BULUNDU
FETÖ'cülerin ByLock mesajlarını barındıran server sayesinde 15 Temmuz'dan sonra kaçan, kendini gizleyen FETÖ'cüler ifşa olmaya başladı. Server'in ele geçirilmesiyle yeni bilgilere ulaşan istihbarat, bugüne kadar deşifre olmamış isimleri tek tek belirledi. Yine Bylock Ana Server'ının ele geçirilmesi ile kırmızı, mavi ve turuncu Bylock kullanan tüm FETÖ üyeleri belirlenmeye başlandı. Tam listede 215 bin 92 kullanıcı, 31 bin 886 grup, 17 milyon 169 bin 632 mesaj, 3 milyon 158 bin 388 e-posta olduğu tespit edildi. Bilişim uzmanları bu isimlerin mesajlarından yaklaşık yüzde 90'ını çözmeyi başardı.
TEK KULLANIMDA 60 BİN KİŞİ
Litvanya'da özel bir operasyonla ele geçirilen ByLock kayıtlarına göre FETÖ'nün şifreli programının yanlışlıkla kullanılma ihtimali çok düşük. Böyle bir ihtimal gerçekleşmiş olsa bile atılan mesajların içeriği bulunacağından yanlışlıkla gözaltına alınan ByLock kullanıcısı olmadı. Yapılan incelemelerde ByLock programını FETÖ üyeleri içinde en az bir kez mesaj atarak veya mesaj alarak kullanan sayısı 60 bin 473 oldu. ByLock'tan sesli görüşme yapanların sayısı 78 bin 165 olurken, şifreli programı sadece sesli iletişim için kullanan 46 bin 799 kişi belirlendi.
FETÖ ÜYELERİNİN "BYLOCK" KONUŞMALARI ORTAYA ÇIKTIFETÖ, ByLock’ta da hücre tipi yapılanmış
FETÖ'nün, kriptolu haberleşme programı ByLock'ta, örgütün kilit isimlerinin ifşa olmasını önlemek için aldığı önlemler deşifre edildi.
AMAÇ DEŞİFRE OLMAMAK
ByLock, MİT tarafından deşifre edilmişti. Programın Litvanya'da bulunan ana servis sağlayıcısını ele geçiren MİT'in bilişim uzmanları, FETÖ'nün gizli yazışma ağını ortaya çıkararak, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmalarına da ışık tuttu. ByLock kullanıcı sayısının da yaklaşık 215 bin olduğu belirlenirken, örgütün geliştirdiği yazılımla kriptolu hale getirdiği programla ilgili dikkat çeken bazı noktalar ortaya çıkarıldı. FETÖ'nün, gizli haberleşme ağına katılan üyelerinin deşifre olmaması için "hücre tipi" bir yapılanma geliştirdiği belirlendi. Programı da kendi örgüt yapısı gibi hücrelere ayıran FETÖ, sisteme katılan tüm üyelerin birbirini görmesini önlemek için hiyerarşik birimlere ayırdı. Buna göre TSK, Emniyet, yargı, bürokrasi, iş dünyası ve bakanlıklardaki örgüt üyelerinin ayrı ayrı gruplar halinde birbirleriyle iletişime geçtiği tespit edildi. Programdaki yapılanmanın terör örgütü içindeki "Mahrem hizmetler sorumlusu, imam, abi ve abla" hiyerarşisine göre sınıflandırıldığı, sisteme katılan örgüt elemanlarının yalnızca bağlı bulunduğu kişileri ve içinde yer aldıkları grubu görebildiği kaydedildi. Örgüt yöneticileri kontrolünde kurulan grupların, 3, 5 ve 7 kişilik gruplardan oluştuğu belirlendi. 8 haneden başlayıp 30 haneye kadar ulaşan şifreler kullanan örgütün, deşifre olma riskini ortadan kaldırmayı amaçladığı belirtildi.
Referandum 2017 ne zaman olacak? - Anayasa değişikliği maddeleri neler? - İşte tüm ayrıntılar
Anayasa değişikliği maddeleri, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesinin ardından yapılan oylamalar sonucu 18 maddelik değişiklik kabul edildi. Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi maddelerinin kabul edilmesinin ardından ise ''2017 referandum ne zaman?'' sorusunun cevabı heyecanla beklenmeye başladı. Başbakan Yıldırım, referandum ile ilgili en net tarihi verdi ve gözler YSK'ya çevrildi. İşte 2017 Yeni Anayasa değişikliği maddeleri ve referandum ne zaman? sorusunun yanıtı...
TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamalar sonucu Anayasa değişikliği maddeleri kabul edildi. Yeni anayasa değişikliği için 18 maddenin kabul edilmesinin ardından ise milyonlarca vatandaş ''2017 referandum ne zaman?'' sorusunun yanıtını aramaya başladı. Başbakan Binali Yıldırım, referandum tarihi ile ilgili yaptığı açıklamada beklenen cevabı verdi. Şimdi ise gözler YSK'dan gelecek net tarihe çevrildi. Anayasa değişkliği ve başkanlık sistemi maddelerine bu başlık altından ulaşabilirsiniz. İşte 2017 Referandum ne zaman? sorusunun cevabı ve anayasa değişikliği maddeleri...
2017 REFERANDUM NE ZAMAN YAPILACAK?
Milyonlarca vatandaşın merak ettiği referandum tarihi ile ilgili en net bilgi Başbakam Binali Yıldırım'dan geldi. Yıldırım yaptığı konuşmada referandumun Nisan ayının ilk yarısına kadar yapılacağını belirtti. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ise bu hafta içerisinde 2017 Referandum için net tarihi açıklaması bekleniyor.YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ MADDELERİ İÇİN TIKLA
TÜRKİYE'DE REFERANDUMLAR
1961 Türkiye anayasa referandumu
Ülkemizde ilk halk oylaması 1961 Türkiye anayasa değişikliğ için yapıldı. 27 Mayıs Darbesi'nin ardından 9 Temmuz 1961'de yapılan halk oylaması ile düzenleme %61.7 'evet' oyuyla kabul edildi. Hayır oyu verenlerin oranı ise %38.3 oldu.
1982 Türkiye anayasa referandumu
Türkiye'de ikinci halk oylaması 12 Eylül Darbesi'nin ardından hazırlanan 1982 Anayasası için yapıldı. 7 Kasım 1982 tarihindeki halk oylamasına %91.37 'evet' oyu çıkarken, hayır verenlerin oranı ise %8.63 oldu.
1987 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
1987 Türkiye anayasa değişikliği referandumu Türkiye'de yapılan üçüncü halk oylaması oldu. 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile getirilen 10 ve 5 yıllık siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda yapılan referandumdan %50.16 'evet' oyu çıkarken, hayır oyu verenlerin oranı ise %49.83 oldu.
1988 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
Ülkemizde yapılan dördüncü halk oylaması 1988 Türkiye anayasa değişikliği referandumudur. 1982 Anayasası'nın 127. maddesindeki yerel seçimlerin 1 yıl erkene alınıp alınmaması konusunda yapılan referandumda %65 'hayır' oyu çıktı. Evet oyunun oranı ise %35 oldu. Ülkemizde sonucu 'hayır' çıkan ilk referandum budur.
2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu ile 21 Ekim 2007 tarihinde Türkiye'de, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi başta olmak üzere birtakım anayasa değişiklikler oylandı. Halk oylamasından %68.95 'evet', %31.05 'hayır' oyu çıktı. Bunun sonucunda şu değişiklikler kabul edildi:
*Milletvekili genel seçimlerinin beş yıl değil dört yılda bir yapılması.
*Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi.
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 96. maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 'Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.'
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 101. maddesinin "Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer" şeklinde değiştirilmesi.
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 102. maddesinin "Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır. Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir." şeklinde değiştirilmesi.
2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
Anayasada yapılan bir takım değişiklikler 12 Eylül 2010'da halk oylamasına sunuldu. 26 maddelik değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edilmesinin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Referandum sonucunda %57.88 evet, %42.12 hayır oyu çıktı ve anayasa değişiklikleri kabul edildi. Bu referandum sonucunda şu maddeler değişti:
*Anayasa Mahkemesi'nde yedek üyelik sistemi kaldırılıyor. Mahkeme, "11 asıl 4 yedek" üye yerine "17 asıl" üyeden oluşacak. Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi durumunda mevcut yedek üyeler asıl üye sıfatını kazanacak.
*Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıl olarak belirleniyor.
*Vatandaşlara Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapma hakkı veriliyor.
*Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
*Anayasa Mahkemesi iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az oniki üye ile toplanır.
*Anayasa değişikliğinin iptali ve siyasi parti kapatma davalarında üyelerin 3/5'i yerine 2/3'ünün oyu aranacak.
*Anayasa Mahkemesi'nin üye yapısı değişti.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye sayısı "7 asıl 5 yedek" üyeden "22 asıl 12 yedek" üyeye çıkarılıyor.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun meslekten çıkarma cezalarına yargı denetimi getiriliyor.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı değiştirildi.
*Yüksek Askeri Şura'daki ihraç kararlarına yargı denetimi getiriliyor.
*Memurlara verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargıya gidilebilecek.
*Askeri yargının görev alanı daraltılıyor. Askerler ağır cezalık suçlarda sivil mahkemelerde yargılanacak.
*Savaş hali dışında siviller askeri mahkemede yargılanamayacak.
*Askeri yargı organlarının kuruluş ve işleyişinin "askerlik hizmetlerinin gereklerine göre düzenlenceceği" ibaresi anayasadan çıkarılıyor.
*12 Eylül Darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen "geçici 15. madde" kaldırılıyor.
*Kamu Denetçiliği Kurumu (ombudsmanlık) kuruluyor. TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak Kamu Denetçiliği Kurumu'nun başkanı olan "Kamu Başdenetçisi" TBMM'de gizli oyla seçilecek. İlk iki oylamada üye tam sayısının 2/3'ü, üçüncü oylamada salt çoğunluğu arancak. Salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde en çok oy alan iki aday arasında yapılacak seçimde 1. olan aday Kamu Başdenetçisi olacak.
*Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına eylem ve söylemleriyle neden olan milletvekillerinin milletvekilliği düşmeyecek.
*Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilere pozitif ayrımcılık getiriliyor.
*Kişilerin yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç sorusturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilecek.
*Memurlara toplu sözleşme hakkı veriliyor. Toplu sözleşme sırasında uyuşmazlık çıkması durumunda Uzlaştırma Kurulu'na başvurulacak. Uzlaştırma Kurulu ile ilgili hususlar kanunla düzenlenecek.
*TBMM Başkanlık Divanı için yasama dönemi başında seçilenlerin görev süresi 2 yıl, 2. devre için seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam edecek.
*"Yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunu denetimi ile sınırlı olduğu" ve "hiçbir suretle yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı" vurgulanıyor.
CHP’li vekilin 1.2 milyonluk fatura sonrası TBMM harekete geçti
TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in 2016 yılında yaklaşık 1 milyon 200 bin TL'lik haberleşme gideriyle ilgili değerlendirmede bulunan TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın, haberleşme giderlerine üst sınır getirileceğini ifade etti. CHP'li vekil Türkmen, milyonluk faturaya ilişkin "Meclis yönetimi tarafından satın alınan bu hizmetin fahiş fiyatından sorumlu tutulması gereken kişi ben değilim" şeklinde skandal bir savunma yapmıştı.
Adıyaman Valiliğinde açıklamalarda bulunarak TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in haberleşme gideriyle ilgili konuşan TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın, "İsim olarak bunları zikretmeyi çok uygun bulmuyorum ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde iletişim giderleri bellidir. Her bir milletvekillerinin iletişim giderleri aylık, 2 aylık sınırlıdır bir üst sınırı vardır. Başkanlık divanı üyeleri için meclis idari görevleri de yürüttükleri için bir üst sınır bugüne kadar ön görülmemiş. Artık bunun makul bir şekilde sınırlandırılmasını düşünenlerden biriyim. En son 2017 yılının geçtiğimiz hafta içerisinde başkanlık divanı toplamıştım. Başkanlık divanında da kısmen bu konuda tartıştık ve öyle bir karar aldık. Bundan sonra ilk divan toplantısında mutlaka bu konunun bir gündem maddesi yapılması ve bu konuyla ilgili makul bir sınırın çizilmesi gerektiğini o toplantıda da ifade ettik.
ÜST SINIR KOYACAĞIZ
Arkadaşlarımız meclis idare personelleri konuyla ilgili bir hazırlık yapıyor. Başkanlık divanı toplantısında mutlaka makuliyeti aşmamak lazım. Sonuçta bir sınır tanımlanmamış olabilir evveliyatında ama bunun da makul bir düzeyde kullanılması gerekir. Hiçbir hak iyi niyet kurallarına bağdaşmayacak şekilde kullanılamaz. Dürüstlük ilkelerine aykırı kullanılmaz. Suistimal edilmez. Ancak her şeye rağmen bir takım aşımlar olmuş makul düzeyi aşan limitler olmuş bazı milletvekillerimiz tarafından olmuş, başkanlık divanı üyeleri tarafından olmuş. Dolayısıyla asıl olan bundan sonraki süreçlerde bunu bir limitle sınırlamaktır. Başkanlık divanın çalışmaları üyeleri ve idari görevlilerini de düşünerek mutlaka orada da bir sınırın olması gerektiğini düşünüyorum. Konuyla ilgili gerekli çalışmaları sürdürüyoruz. İnşallah yeni başkanlık toplantısında ara gündem maddesi yaparak başkanlık üyeleri için de limit belirleyeceğiz üst sınır koyacağız diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"SORUMLUSU DEĞİLİM"
CHP'li vekil Türkmen, milyonluk faturaya ilişkin "Meclis yönetimi tarafından satın alınan bu hizmetin fahiş fiyatından sorumlu tutulması gereken kişi ben değilim" şeklinde skandal bir savunma yapmıştı.
Kremlin'den Erdoğan ile Putin'in açıklaması
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin'in mart ayının başında görüşeceğini duyurdu.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin'in katılımı ile düzenlenecek Rusya-Türkiye Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısının mart başında gerçekleşmesinin planlandığını doğruladı.
"ASTANA GÖRÜŞMELERİ RUSYA VE TÜRKİYE'NİN BAŞARISI"Toplantı kapsamında Erdoğan-Putin görüşmesine ilişkin haberlerin doğru olup olmadığı yönündeki soruya, "Evet, şu anda bu görüşmenin hazırlıkları yapılıyor" yanıtını verdi.
Daha önce basında Erdoğan'ın ÜDİK toplantısı için mart başında Rusya'nın başkenti Moskova'ya gideceği yönünde haberler yer almıştı.
ÜDİK toplantılarının sonuncusu Aralık 2014'te gerçekleşmişti. 2015 yılındaki toplantı ise Türkiye ile Rusya arasındaki uçak krizi nedeniyle iptal edilmişti.
Bozdağ: Teröristi vermeyen ülkelerle bundan sonra...
FETÖ'cüleri Türkiye'ye iade etmeyen ülkelere resti çeken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Bundan sonra aynı muameleyi görecekler" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bakan Bozdağ, Yunanistan'ın darbeci hainleri iade etmemesine ilişkin olarak "Yunanistan'ın kararının siyasi olduğunu düşünüyorum. Kim Türk devletine, milletine zarar verip ihanet ediyorsa onları baştacı ediyor. Yunanistan'dan istediğimiz tam 50 kişi var. Bir tanesini bile Yunanistan iade etmedi. " değerlendirmesinde bulundu.
BUNDAN SONRA...
Bakan Bozdağ, Batı'nın FETÖ'cüleri açık bir şekilde desteklediğine dikkat çekerek "Batı'nın FETÖ'cüleri himaye etmesinin tek sebebi bunların Türk Milleti'ne verdiği zarardan dolayıdır. Onlar bunları Türkiye'ye ihanet ettiği için koruyorlar. Bundan sonra kim bize ne muamele yapıyorsa biz de onlara aynı muameleyi yapacağız. Mütekabiliyet esasına göre karşılığını vereceğiz." dedi.
Tahliye pişkinliği
Yunanistan’ın iade etmediği darbeci askerler yüzsüzlükte sınır tanımıyor: Bizi serbest bırakın
Yunanistan'a kaçan FETÖ'cü 8 asker Türkiye'nin iade talebinin reddedilmesinden sonra serbest bırakılma talebinde bulundu.
Dün İdari Mahkeme'ye çıkartılan askerler "Madem suçlu değiliz, niçin hâlâ tutukluyuz. Masum insanlar bir gün bile tutuklu kalmamalı" şeklinde savunma yaptı. Mahkemenin kararını önümüzdeki günlerde açıklaması bekleniyor. Yunanistan'a kaçan 8 darbeci askerin Türkiye'ye iade edilmemesi kararına ilişkin açıklama yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilere gerçekten büyük zarar verecek nitelikte bir adımdır. Bunu her iki ülke yetkilileri de yakından görüyor. Bunun üzerine biz iade talebini içeren dosyaları tekrar Yunanistan'a ilettik" dedi. Türkiye'nin yaptığı ikinci iade talebiyle ilgili dosyanın Yunan Adalet Bakanlığı'nda incelendiği öğrenildi. Hukuk çevreleri "İkinci iade talebinde, "İdam geri gelse bile infaz edilmeyeceğine dair güvence verilirse, iade gündeme gelir" yorumunu yaptı.
2 milyonluk iletişim faturasını meclise ödeten vekile isyan!
CHP’li vekil Elif Doğan Türkmen'in, sadece telefonla konuşma ve seçmene gönderdiği mektupların faturası 2 milyon lira tuttu. Bedelini meclisin, yani milletin ödediği milyonluk faturayla ilgili CHP yönetiminin nasıl bir açıklama yapacağı merak konusu iken CHP'li vekile sosyal medyada #KendiCebindenÖde etiketi ile büyük tepki geldi.
Tatile giren Meclis'te kulisler ilginç bir gelişme ile çalkalandı. Haberleşme giderlerini TBMM'nin karşıladığı Başkanlık Divanı üyelerinden birinin 2 milyon TL'lik faturası, Meclis'i karıştırdı.
İSİM HEMEN ORTAYA ÇIKTI
Divan üyeleri konuyu gündeme getirdi, ancak isim telaffuz edilmedi. Ancak, gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Sadece fatura ücreti üzerinden 'rekor' kıran vekilin CHP'li kâtip üye Elif Doğan Türkmen olduğu belirlendi.
"BEN HARCIYORUM AMA SORUMLUSU MECLİS" DEDİ!
CHP yönetiminin de konuyla ilgili harekete geçmesi ve söz konusu faturanın ödenmesinde rol alması gerektiği belirtildi. Konuyla ilgili kısa bir açıklama yapan CHP'li Türkmen, milyonluk faturadan haberinin olmadığını söyledi. Hatta, konuyla ilgili kendisinin hiçbir sorumluluğunun olmadığını iddia ederek, "TBMM yönetimi tarafından satın alınan, kaça alındığını bilmediğimiz, kullanımımıza sunulan bu hak ve hizmetlerin fahiş fiyatlarından sorumlu tutulması gereken kişinin ben olmadığını düşünüyorum." dedi.
SOSYAL MEDYADA TEPKİ
Durumun kamuoyuna yansımasından sonra CHP'li vekile tepki kısa sürede faturayı ödeyen milletten geldi. Sosyal medyada #KendiCebindenÖde etiketiyle TT olan CHP'li vekil ve faturası büyük tepki çekti.
O PARAYA NELER YAPILIR? YA DA ALINIR?
- 1379 asgari ücret
- 1.600.000 ekmek
- 370.370 lt benzin
- İstanbul'da 7 lüks daire
- 60 otomobil
- 2.116 cumhuriyet altını
- 23.529 tüpgaz
- 62.500 kg dana eti
- 2 adet VIP helikopter
Eski TRT spikeri Yunanistan'a kaçarken yakalandı
Edirne'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan eski TRT spikeri Hamza Günerigök, yasa dışı yollardan Yunanistan'a kaçmaya çalışırken gözaltına alındı.
Alınan bilgiye göre, 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı hudut birlikleri, Meriç ilçesi yakınlarındaki askeri bölgedeki kontrollerde, hakkında FETÖ/PDY'ye üye olduğu iddiasıyla gözaltı kararı bulunan Günerigök'ü yasa dışı yollardan Yunanistan'a çıkma hazırlığı yaparken yakaladı.
Zanlının üst aramasında bulunan 5 bin 200 dolara el konuldu.
Günerigök, jandarmadaki ifadesinin ardından Uzunköprü Adliyesine sevk edildi.
Cumhurbaşkanlığına CHP ve HDP’den evet
Meclis’teki ‘hayır’ cephesinin tabanı ‘evet’çi çıktı. Genar’ın son anketine göre, CHP’lilerin yüzde 10’u, HDP’lilerin de yüzde 4.5’i referandumda ‘evet’ oyu verecek. MHP tabanından destek ise yüzde 46…
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında değerlendirilen anket, referandumda vatandaş desteğinin yüzde 55'e çıktığını ortaya koyarken, ankete katılan CHP'lilerden yüzde 10'u, HDP'lilerin de yüzde 4.5'i, "evet" diyeceklerini bildirdiler.
YÜZDE 10'U "EVET"Çİ
AK Parti MKYK'sının geçen hafta yapılan toplantısında, Genar Araştırma Şirketi'nin yaptığı son saha analizi detaylı şekilde değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bireysel oyunun yüzde 60 olarak çıktığı belirtilen anket sonuçlarında, vatandaşlar arasındaki referandum desteğinin de yüzde 55'e yükseldiği görüldü. Anket sonuçları, MHP tabanının, belirtildiğinin aksine yarıya yakın oranda referanduma destek vereceğini ortaya koydu.
Bu arada anketin sonuçları arasında, Meclis'te "hayır" cephesini oluşturarak, Anayasa değişikliğine engel olmaya çalışan CHP ve HDP'nin yönetimlerinin aksine her iki parti tabanının da "evet"e meyilli olduklarına yönelik rakamlar dikkat çekti. Ankete katılanlardan, AK Parti seçmeninin yüzde 96'sı, MHP seçmeninin yüzde 46'sı referandumda "evet" diyeceğini belirtirken, CHP seçmeninin yüzde 10'u, HDP seçmeninin de yüzde 4.5'i "evet" diyeceğini ifade etmesi dikkat çekti.
MKYK'daki değerlendirmelerde, kampanyada partinin önde yer alıp almaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nasıl yer alacağı konuları da ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bireysel olarak kitlelerle temasının yaratacağı pozitif etki de dikkate alınarak, Erdoğan'ın sahalara inmesiyle kampanyanın biraz daha farklı şekillenebileceği üzerinde duruldu. Bu nedenle kampanya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la koordineli olarak yürütülecek
TABANINDAN HABERi YOK
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, partisinin Bolu İl Başkanlığı'na yaptığı ziyarette "AK Parti'nin çok ciddi bir şekilde bu süreçle ilgili hayır vereceğini biliyorum. Şuna emin olun yüzde 5 gizli 'hayır'cılar var" demişti. Tekin'in sübjektif yorumu, bilimsel kriterlerle yapılan anketlerde çıkan sonuçlarla çelişiyor. Siyasi kulislerde bu durum, kendi tabanının 'evet'e kaymasını önlemek için ifadelendirilmiş sözler olarak yorumlandı. (Star)
YORUMLAR