DİYARBAKIR BÜTÜN OYUNLARI ALT,ÜST ETTİ.
Giriş: 02 Ocak 2014 14:24
15 Kasım Cuma günü,İstanbul Ankara, izmir Eskişehir başta olmak üzere,Ülke genelinde Mütevelli heyet başkanları Başkanlığında Tüm Cemaat Toplanarak Dersaneler bahane gösterilerek Başbakanımız Sayın ERDOĞAN, Vatan haini İlan edildi, 30 Mart Seçimleri için CHP'nin desteklenilmesi, MHP'nin güçlü olduğu Yerlerde ise MHP'nin desteklenmesi kararı alındı,
Ülkemiz genelinde bu kararın alınmasının nedeni, Bir gün sonra 16 Kasım Cumartesi günü Diyarbakır'da yapılacak olan Barış süreci Provoke edilecek buradaki bir kıvılcım Ülke genelinde göstereilerinde başlangıcı olacaktı, 17 Aralık Darbe Operasyonu 16-17 Kasım tarihinde yapılacak,Hakan Şükür başta olmak üzere Ak Partiden Yaklaşık 50 Milletvekili istifa edecek daha sonra bu sayının 70'lere bulması bekleniyor, Ülke geniline yayılmış gösterilerin, Gezi Parkı olaylarında olduğu gibi Devlet oterisini sarsmak, Ne pahasına olursa olsun Hükümeti görev başından uzaklaştırmak,Fettullah Hocayı Kurtarıcı Halife olarak Ülkeyi getirmek..Bu yapı 17 Aralık ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde açıkça ve doğrudan yargı erkinin imkanlarını kullanarak millet iradesinin temsilcisi hükümete darbe yapmaya kalkmıştı.Bu darbe girişimi hükümetin yürütme güçlerini devreye sokmasıyla püskürtülmüştür.
Sağ duyu sahibi halkımız bu yaşananlara ibretle izledi,provokatörlerin oyununa gelmedi. Tehlike bertaraf edilmiş değil 30 Mart yerel seçimler mutlak engellenecek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı Yassıada benzeri mahkemede yargılayacaktı. ''Dönemin Başbakanı'' yazılı iddianamesi bile hazır olan Erdoğan, ''terör örgütü lideri'' sıfatıyla hâkim karşısına çıkacak.
30 Mart Seçimleri engellenmezse, Ağustos ayı içersinde Yapılacak Halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanlığı Seçimini engellemek.
Asıl Halkımızın bilmesi gerekli olan, 20'Mart 1999 günü Fettullah Gülen'in CIA Tarafından Amerikaya götürülmesi, Terörüst Başı ÖCALAN'la takas edilmesi,
1990'lı Yıllarda İngiliz ve Alman Ajanları Pasaportsuz olarak Türkiyeye gelip,yalılarda kalıyorlar, bu süreçte Alman Derin devletinin Türkiye'de Yaptığı bazı Operasyonlar İsrail ve ABD'nin çıkarlarına zarar verdiğinden (Çiller ve Yılmaz Alman ekolinden) İsrail ve ABD rahatsız oldular, Önceleri Mossad Usülü Gülen'e Suikast düşünüyorlar, Daha sonraları ABD'ye götürüp çıkarları doğrultusunda kullanmayı daha uygun görüyorlar, gerekli girişimler yapılıyor.
Gülen'e karşı Terörüst başı Öcalan. 1979'Yılında Suriyeye geçen Öcalan Suriyenin himayesinde,Teröristler Suriyeden Türkiye'ye girip eylem yapıp tekrar Suriyeye dönüyorlardı.
Türkiye 19 yıl boyunca Suriye ile Diplomatik görüşmelerde bulunduysada bir çok heyet göndersede bir sonuç alamadı.
16 Eylül 1998'de, dönemin Karakuvvetler Komutanı Orgenarel Atille Ateş Suriye sınırında sert konuşma yaptı Suriyeyi uyardı, Asıl gerçek İsrail ve ABD'nin baskısıyla, Öcalan 09 Ekim 1998'de Şam'dan Stockholme giden tarifeli bir uçakla Atina'ya gitti.
11 Ekim 1998'de Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Öcalan'ın Rusyada olduğunu açıkladı, Daha sonra İtalya tekrar Yunanistan, İsrail ve ABD'nin Baskısıyla hiç bir Avrupa Ülkesi Öcalanı kabül etmedi ve Beyaz Rusya ya geçti, 02 Şubat günü de Uçak değiştirip Atina'dan Kenya'ya gitti Kenya'da Yunanistan Büyükelçisinin konutunda kaldı.
04 Şubat 1999'da CIA'nın Ankara temsilcileriyle MİT'in Resmi konutunda toplantı yapılıyor, Ertesi günü 05 Şubat günü Antalya'da CIA Yetkilileri Kenya'ya gidecek 7'kişilik ekip'i dört gün eğitiyorlar ve 10'şubat günü 7'kişilik ekip Sudan'a gönderiliyor,Antalya'da MİT görevlisi CİA yetkilisini Öcalan neden sizin için önemli cevap ilginç, bizi ilgilendiren Apo değil, Fettullah gülen..
15 Şubat 1999'günü 7'kişilik Ekip Kenya Nairobi Hava alanında bekliyorlar. Öcalan Avrupaya gitmek üzere Yunanistan Büyükelçiliğinden ayrılıyor,Akşam Saat 19-20'Sularında Öcalanı getiren Otomobil Türk ekibini taşıyan uçağın yanına kadar geliyor, Öcalan Holanda'ya gideceğini sandığından çok rahat şekilde elinde Valiziyle Uçağa biniyor, İçeriye girer girmez MİT görevlileri tarafından yakalanıp, Elleri ağzı ve gözleri anında bantlanıyor, 16 Şubat Saat 03.00 suları İstanbul'a getiriliyor. Öcalan getirildikten sonra. 20'Mart 1999 günü Fettullah Gülen CIA tarafından ABD'ye götürülüyor. Öcalan'la Takas ediliyor.
Ogünkü Derin güçlerin en büyük takası olarak Tarihteki yerini aldı...
Zamanın Başbakanı Merhum Bülent Ecevit, Şaşkınlığını gizleyemedi nasıl oldu Öcalanı kucağımızda bulduk.
17 Aralık'ta yapılan Küresel Operasyonun amacı 30 Martta Yapılacak genel yerel seçimleri yaptırmamak, daha sonra Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı olmasın,Ülkeyi tekrar 03 Kasım 2002 Öncesine götürmek..
17-25 Aralık sözde yolsuzluk operasyonu, 15 Temmuz Darbesi kadar tehlikeli ve sinsi bir darbeydi. 17 Aralık operasyonu ile Erdoğan ve ekibi, Ak Parti'den tasfiye edilecek, parti FETÖ, AB ve Amerikancı ekibe bırakılacaktı. Operasyon ABD'nin isteği doğrultusunda AKP'deki milli kanadı tasfiyeye yönelikti. Daha olmazsa Ak Parti'yi komple tasfiye edeceklerdi...
Plan tamamdı. Düğmeye basıldı... FETÖ'nün üst kadrosundan Mustafa Yeşil o zaman şunu demişti: "Erdoğan ya intihar ettirilecek ya da akıl hastanesine yatırılacak" Cesurca konuşuyorlar, korku salıyorlardı...
Operasyon başlar başlamaz Erdoğan'ın korkup görevi bırakacağını sandılar. Saldırı şekli ve içeriği çok sinsiceydi. Dikkatli okuyun...
Operasyon yoğun "psikolojik harp" içeriyordu. Erdoğan, o tarihlerde her konuşmasında sürekli 4 parmağı ile rabia işareti yapıp içeriğini anlatıyordu. 17-25 Aralık'ta 4 Bakana yolsuzluk operasyonu yapıldı. Hemen ondan sonraki günlerde rabia işaretindeki dört parmağa dört bakanın ismini verdiler. Rabia işaretini yapıp dört yolsuzluk yapan bakanın ismini-resmini koyup günlerce kirli propaganda yaptılar...
Dedim ya, üst aklın hazırladığı yoğun psikolojik harp içeren bir operasyondu...
Bitmedi, dikkatli okuyun...
Operasyon Halk Bankası'na kadar uzadı. Halk Bankası'nın müdürünün evine yapılan baskında para dolu "ayakkabı kutuları" bulundu. TV ve gazetelerde çarşaf çarşaf gösterildi. Durun bir dakika! Neden başka bir kutu değil de ayakkabı kutusu? AKP'nin açılımını 'A'yakkabı 'K'utusu Partisi yaparak ondan sonraki günlerde kirli bir propaganda yapmak içindi. Dedim ya, üst akıl psikolojik harbi çok iyi ayarlamıştı.
Ondan sonraki 3 ay boyunca sosyal medyada, caddelerde, eylemlerde, gazete ve kanallarda yoğun olarak AKP açılımını "Ayakkabı Kutusu Partisi" haline getirip kirli bir propaganda yaptılar. Dedim ya, ayakkabı kutusunun kullanılması boşa değildi. İtibarsızlaştırma operasyonu için tüm bu detaylar önemliydi. Erdoğan'ı halkın gözünde itibarsızlaştırmadan indiremezlerdi...
Mevzuyu daha iyi anlamak için daha derinlerde kazı yapalım. Pür dikkat okuyun. Küpün ağzını açıyorum...
Amerika, 1945'te Türkiye'de kurdurduğu Gladyo'sunda bir değişiklige gidiyordu. FETÖ, Amerika'nın Türkiye'deki yeni Gladyosu-Derin Yapısı olacaktı. AKP, bunun gerçekleşmesi için yardımcı olacak siyasi yapıydı. Fakat Ak Parti toplama bir partiydi. AB'ci, Amerikancı, FETÖ'cü ekip vardı. Bir ekip daha vardı. Sıkı durun.
Devletin içindeki milli kanadın Ak Parti'nin içine yerleştirdiği bir ekip vardı: Erdoğan ve ekibi.
Erdoğan ve ekibi ilk zamanlarda FETÖ, AB ve Amerikancı ekiple iyi geçindi, pürüz çıkarmadı, sessizdi. Tehlikesiz olduklarını hissettirmek için bunu yaptılar. Fakat 2007'den sonra ayrışma kontrollü olarak başladı. FETÖ, Ak Parti'de Erdoğan ve ekibinin öne çıkıp partide etkin olmasına karşıydı. Durumu ciddi şekilde fark etmişlerdi. Uygun zamanda AB'ci ve Amerikancılarla birleşip Erdoğan ve ekibini tasfiye edeceklerdi. Bunu ABD de istiyordu...
Burayı dikkatli oku.
FETÖ'nün önünde 3 adam engeldi:
Erbakan Hoca. Muhsin Yazıcıoglu. Recep Tayyib Erdoğan.
Erbakan Hoca, yaşlı ve hastaydı. Etkisi azdı. 2011'de vefat edecekti. Muhsin Yazıcıoğlu, Erdoğan indirilip tasfiye edilmeden ortadan kaldırılacaktı. Nitekim 2009'da Muhsin Başkanı şehit edilecek, ardından Erdoğan'ı da indirip suç'u onun üzerine atıp önünde engel olan 3 adamdan tamamen kurtulmuş olacaklardı.
Her şey tamamdı. 17 Aralık 2013'te Erdoğan'a operasyonu başlattilar. Karşılarında milli direniş hattını buldular. İşte bu milli karargahtı. Millet de bunun içindeydi ama devlette bulunan insanlar da vardı. Bu saldırıda başarılı olamayınca 15 Temmuz'da işi komple bitirecek bir saldırı başlattı. Efendisi ABD ile birlikte milli direniş hattından büyük bir tokat yedi... En sonunda Erdoğan, Ak Parti'den FETÖ'cü, AB'ci ve Amerikancı ekibi tasfiye etti...
Son sözü Victor Hugo'ya bırakıyorum:
"Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz, gemiyi limana getirip getirmediğine bakar"
Dalgalarla boğuşmak zordu. Burayı kaçırmayın... İşin zorluğunu anlayın...
Sevgi ve saygı ile...
YORUMLAR