CHP ikiyüzlülüğünü bir kez daha gösterdi! Önce Albayrak ailesine hakaret edenleri eleştirdiler sonra o kampanyaya destek verdiler..
Giriş Tarihi: 1.7.2020 15:38 Son Güncelleme: 1.7.2020 17:11
Türkiye Albayrak ailesine yapılan çirkin saldırıyı konuşuyor: Sorumlusu bu nefret dilinin yolunu açan siyasiler
SETA Medya Araştırmaları Direktörü Doç.Dr. İsmail Çağlar, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın 1 günlük çocuğunun hedef alındığı alçak sosyal medya saldırısını değerlendirdi. Çağlar, sosyal medya şirketlerinin tavrının, 'yanıma kar kalır' düşüncesini güçlendirdiğini söyledi. Çağlar, siyasilerin dillerinin, Bakan Albayrak'ı hedef alan sözlerinin, bu saldırılara çanak tuttuğunu ve zemin hazırladığını ifade etti. Çağlar, Gezi kalkışması ile küfrün legal bir hale getirilmeye çalışıldığını ve sistematik bir şekilde bunun toplumun önüne 'iyi bir şey' gibi sunulduğunu belirtti. İşte Çağlar'ın dikkat çeken açıklamaları...
SETA Medya Araştırmaları Direktörü Doç.Dr. İsmail Çağlar, sosyal medyadaki kontrolsüz ortamı eleştirdi. Hakaret edenlerin yanına kar kalacağını düşündüğünü ifade eden Çağlar, sosyal medya şirketlerinin devletlerin taleplerine yanıt vermeyen tavrının bunda etkili olduğunu söyledi. Siyasilere rahat bir şekilde galiz küfredilmesinin Gezi kalkışmasında başladığını ifade eden Çağlar, "Gezi'de edilen küfürler meşrulaştırıldı. Edepsizlikler orada zeka ve mizah ürünü olarak görüldü. Benim size küfür etmem dünyanın neresine giderseniz gidin, suçtur. Bunun yanında da edepsizliktir." dedi.
Son dakika: Albayrak Ailesi'ne yapılan ahlaksız saldırıyı kimler organize etti?
Bakan Albayrak ve eşi Esra Albayrak'ın 1 günlük bebeklerine yönelik alçak sözlere de değinen Çağlar, "Gezi'den itibaren adını anmaktan imtina etmeyeceğim. Anamuhalefet partisi liderlerinin, sözcülerinin tavırlarına bakın. Onların yaydıkları nefret dilleri, Sayın Bakanın ve eşi hanımefendinin bebeklerine küfür olarak karşımıza çıkıyor." dedi
"SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİ PAYLAŞMIYOR"
İşte Çağlar'ın çarpıcı açıklamaları...
Şöyle bir algı var. Sanal alem lafı vardı. Bugün sosyal medyada tecrübe ettiğimiz şey sanal bir şey değil, gerçeklik. Burada yaptığım yanıma kar kalacak, resmim yok, adresim yok gibi çarpık bir anlayış var.
İkinci önemli etken de sosyal medya şirketlerinin tavrı. Onların tutumu da 'Bu yaptığım yanıma kar kalır' anlayışını destekliyor. Bunlar her yıl sonu şeffaflık raporu yayınlarlar. Orada gelen taleplere verdikleri karşılıkları çok net görürsünüz. Bakın, Türkiye'ye kaç kez yanıt vermişler. Sosyal medya şirketleri paylaşımı yapanın kimlik bilgilerini paylaşmıyor. Kolluk kuvvetleri soruşturma ile bulursa mahkemeye çıkarabiliyorsunuz.
"SORUMLULUK BİZLERE DEĞİL, SOSYAL MEDYA PLATFORMLARINA DÜŞÜYOR"
Bugün karşımıza çıkan şey siyasi gibi görünüyor. Adı sanı bilinmeyen birçok kişi, adı sanı bilinmeyen birçok kişiye de küfrediyor. Şu an benim buradaki açıklamalarım sırasında, Bakan Bey'e destek verdiğimi düşünenler sosyal medyadan küfür edecekler. Ben bunların her birinin peşine düşersem normal hayatımı yaşayamam. İşimi yapamam. Burada sorumluluk bizlere değil, bu platformlara düşüyor.
"BÜTÇELERİNİN BİR KISMINI KULLANICINIZIN HAKARETE UĞRAMAMASI İÇİN HARCAYIN"
Biz bu platformlara üye olurken, bilgiler veriyoruz. İsim, telefon bilgisi, yaş bilgisi gibi... Büyük veriyi topluyorlar. İsmail Çağlar, şunu sever, karşısına şu reklam çıksın gibi bir algoritma üzerinden ayarlıyorlar. Kullanıcılar üzerinden para kullanmak için yaptığınız yatırımın bir kısmını da benim siber zorbalığpa, hakarete maruz kalmamam için harcayın. AR-GE bütçenizin bir kısmını herhangi bir kişinin daha az hakarete uğraması için, daha az cinsel istismara uğraması için harcayın. Bunlara da kafa yorsalar, mesele bu boyutlarda olmaz.
"GEZİ KALKIŞMASI DÖNÜM NOKTASIDIR"
Bir siyasiye galiz ve rahat küdürler edilmesinin, siyasilerin kullandığı dil ile ilişkisine değinen Çağlar, "Bu bir illet, bu bir hastalık, bu bir edepsizlik. Geçmiş dönemlerde de siyasette bu az ya da çok vardı. Ama bunun dönüm noktası Gezi kalkışmasıdır. Gezi'de edilen küfürler meşrulaştırıldı. Edepsizlikler orada zeka ve mizah ürünü olarak görüldü. Benim size küfür etmem dünyanın neresine giderseniz gidin, suçtur. Bunun yanında da edepsizliktir. Bu toplumda siyasetçiye küfretme işi Gezi Kalkışması ile birlikte normalleştirildi. Kimse kusura bakmasın. Orantısız zeka diyenler vardı. Bu orantısız zeka değil, orantısız edepsizlik ve orantısız şiddet...
"SORUMLULUK SOSYAL MEDYA PLATFORMLARINA DÜŞÜYOR"
Bu tablo bugün siyasi gibi gözüküyor. Kabul edilemez çok feci, fena bir şey. Bir anne ve yeni doğmuş evladı üzerinden yürütülen bir küfür kampanyası var. Bu tabiki çok feci olduğu için kamuoyunun önündeki aile mevzu bahis olduğu için dikkatimizi çekiyor, tepki gösteriyoruz. Hay hay doğru güzel ama adı sanı bilinmeyen bir sürü kişi bu örnekte olduğu gibi olmayan adını sanını bilmediğimiz bir sürü başka kişiye şuan küfrediyor. Yani ben dün canlı yayındaydım. Şuan burada canlı yayındayım. Emin olun birileri şuan benim söylediklerimden rahatsız olan birileri benim bu söylediklerimi sayın bakana destek çıkmak olarak algılayan birileri şuan bana sosyal medyadan küfretmeye başladılar. Bu canlı yayın bittikten sonra cep telefonumu çıkartacağım, bakacağım ve küfürlere maruz kalacağım. Düşünün bugün bir yayına çıktım. Dün bir yayındaydım. Yarın talep edilirse bir yayına çıkacağım. Bunların peşine ben düşersem normal hayatımı yaşayamam. Ne mesleğimi icra edebilirim, ne aile ilişkilerimi ne arkadaşlık ilişkilerimi yürütebilirim. Yani burada bizim bireysel olarak dava açmak şunun bunun peşine gitmenin ötesinde sorumluluk bu platformlara düşüyor.
DÖNÜM NOKTASI GEZİ KALKIŞMASI
Bu bir illet bu bir hastalık edepsizlik. Bu Türk siyasetinde geçtiğimiz dönemlerde de az ya da çok vardı. Ama içinde bulunduğumuz zaman diliminde farklı bir boyutu yaşıyoruz. Bunun dönüm noktası 'Gezi Kalkışması'dır. Burada edilen küfürler hakaretler nasıl mizah diye meşrulaştırıldı, nasıl onlar hoş görüldü, nasıl edepsizlik olarak nitelendirilmedi de zeka ürünü olarak nitelendirildi? Bu bir zeka meselesi midir? Bir mizah meselesi midir? Yoksa edepsizlik midir? Dünyanın neresine giderseniz gidin edepsizliktir ve suçtur."
- Talimatını Başkan Erdoğan vermişti! Türkiye'den Irak'a tıbbi yardım!
- Başkan Erdoğan'ın 'sosyal medya' açıklamasını çarpıtmışlardı! İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan tepki geldi
- Çirkin saldırıların merkezi olan sosyal medyanın kontrolsüzlüğüne ilişkin nasıl bir yol izlenecek?
- Son dakika: Yargıtay 16. Ceza Dairesi Metin İyidil hakkındaki beraat kararını bozdu
- Son dakika: Albayrak ailesine çirkin saldırıda flaş gelişme! Çok sayıda gözaltı var
- Son dakika: Astana zirvesi sona erdi! Ortak bildiride "Suriye'de toprak bütünlüğü" vurgusu
- Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve eşine sosyal medyadan yapılan saldırının arka planı
- Son dakika: Başkan Erdoğan'dan Üçlü Astana Zirvesi'nde flaş açıklamalar
- Bakan Albayrak ve eşine yönelik ahlaksız saldırılara tepki yağıyor
- Başkan Erdoğan'dan Bakan Albayrak'a destek paylaşımı: Hesabını elbette soracağız
- Son dakika: Başkan Erdoğan görme engelli hafız Ravzanur'u ağırladı
"SİYASİLERİN YAYDIKLARI NEFRET DİLLERİ SAYIN BAKAN VE EŞİ HANIMEFENDİNİN BEBEKLERİNE KÜFÜR OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR"
Gezi'den itibaren adını anmaktan imtina etmeyeceğim. Anamuhalefet partisi liderlerinin, sözcülerinin tavırlarına bakın. Onların yaydıkları nefret dilleri, Sayın Bakanın ve eşi hanımefendinin bebeklerine küfür olarak karşımıza çıkıyor. Çok öteye gitmeyelim, daha geçen hafta Meral Akşener grup toplantısında damat aşağı, damat yukarı. Günde 10 karar alıyor belki. Aldığı kararları eleştirmeye aklınız yetmiyor mu da, damat damat diye dilinize doluyorsunuz. Özgür Özel ve Faik Öztrak'ın sözleri, paylaşımları ortada. Sistematik bir şekilde bunun toplumun önüne iyi bir şeymiş gibi sunulması. Özgür Özel o paylaşımı yaparsa, takipçisi sıradan bir CHP'li de bu küfrü ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak'a sosyal medya üzerinden ağza alınmayacak küfürler içeren paylaşımlar Türkiye kamuoyunda büyük tepki çekti. Çirkin paylaşımların ardından 'üzüntü'lerini paylaşan CHP'li isimler bir kez daha riyakarlık yaptı. Konunun hemen ardından gündeme gelen sosyal medya için bir yasa düzenlemesi en çok CHP'lileri rahatsız etti. Özellikle Twitter'ı provokasyon ve küfür için kullanan kişilerin başlattığı #SosyalMedyamaDOKUNMA kampanyasına CHP'lilerden gelen destek büyük tepki ile karşılandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dördüncü çocuğu olan Hamza Salih'in mutluluğunu sosyal medya hesabından bir mesajla paylaşmıştı. Ancak sosyal medyadaki kendini bilmez ve çoğunun CHP'li, FETÖ'cü ve PKK'lı olan kişiler Bakan Albayrak ve eşi Esra Albayrak hakkında iğrenç ifadeler kullanmıştı. Yapılan ahlaksızca paylaşımlar cezasız kalmamış olayla ilgili soruşturma başlatılmıştı.
Tüm bu gelişmeler üzerine özellikle sosyal medyadan yapılan hakaret içerikli paylaşımlar için yasal düzenleme getirilmesi konuşulmaya başlanınca provokatörler ayaklanmaya kalktılar.
Sosyal medyayı iftira, halkı düşmanlığa sevk etme ve küfür etmek için kullanan kendini bilmezler #SosyalMedyamaDOKUNMA diye paylaşımlar yapmaya başladılar.
CHP'NİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ YİNE ORTAYA ÇIKTI!
Dün Bakan Berat Albayrak ve Esra Albayrak'a yönelik çirkin sözleri kınayan mesajlar paylaşan CHP, bugün yasa çıkarma konusu gündeme gelince tam tersi bir tavır sergileyerek #SosyalMedyamaDOKUNMA paylaşımları yapmaya başladı.
Sosyal medya üzerinden hakaretleri ile meşhur olan CHP'nin bu hareketi ikiyüzlülüklerini bir kez daha ortaya çıkardı.
Başkan Erdoğan'ın küfür eden hesapların kaldırılması üzerine düzenleme olacağını söylemesini çarpıtan CHP'li isimlerin paylaşımları dikkat çekti.
CHP'li isimlerin önce timsal göz yaşı döküp sonrasında böyle bir kampanyaya destek vermeleri sosyal medya kullanıcıları tarafından büyük tepkiyle karşılandı.
TÜRK CEZA HUKUKU ORTADA
Konuyla ilgili katıldığı bir canlı yayın programında önemli açıklamalarda bulunan AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan'ın açıklamaları şu şekilde:
Mesele takibimizde. Bu menfur saldırıyı gerçekleştiren bu yaklaşımı sergileyenleri kınıyorum, lanetliyorum. Bunu yapanların da sonuna kadar hukuk çerçevesinde hesaplaşacağımızı ifade etmek isterim. Türkiye'nin ceza hukuku ortada. Sosyal medya ile ilgili bu olayların arka planında saldırıyı yapanların yaptıkları yanına kar kaldı anlayışı var.
SUÇ NEREDE OLURSA OLSUN SUÇTUR!
Sosyal medyanın orada işlenen suçlar nerede cereyan ederse etsin TCK'da bunun karşılığı var. Bu konuda bir tartışma yok. Mesele yargılama hukukunun, suçun ve suçlunun takip edilmesi ile ilgili konuyu konuşuyoruz. burası sosyal medya, herkesin yaptığı yanına kalır anlayışını devre dışı bırakarak yüz yüze işlenen suçlarda nasıl bir soruşturma yapılıyorsa öyle yapılması lazım. Öyle bir düzenleme yapılması lazım ki hangi mecrada olursa olsun bir kişi sosyal medya üzerinden bir suç işlerse şikayete bağlı ya da değil soruşturma başladığında ilgili kişileri tespit etmemiz lazım. Bu çok önemli. Bunları tamamen ortadan kaldıracak bir yasal düzenlemeyi hayata geçirmemiz lazım.
Almanya bu tür sosyal medya veri tabanlarının Almanya'da kurulmasını istedi. Türkiye'de eğer sosyal medya üzerinden bir mağduriyeti konuşuyorsak, zannediyorsak bu Türkiye'nin meselesidir. Hayır. Küresel anlamda ceza hukukunun uğraştığı bir konuyu konuşuyoruz.
HİÇBİR SUÇ CEZASIZ KALMAYACAK
Bütün vekiller vekil olduğunda hukuka bağlılık yemini ediyor bugün sosyal medya Türkiye'de suç işlemenin manivelası haline gelmişse parlamentonun ortak bir anlayışla ifade özgürlüğünü korurken hiç bir suçu cezasız bırakmayacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Biz AK Parti ve MHP grupları olarak bir düzenlemeyle bunun disiplin altına alınması gerektiğini düşünüyoruz. Hem haber alma hakkının vasıtası ile kullanılabilsin öte taraftan kimse kimseye hakaret etmesin. Herkes böylesi mağduriyetlerle baş başa kalıyor. Kişisel verilerin kullanılması yine devlet güvencesi altında. Bizim TC kimlik numaramız var. IP numarası var, IMEI numarası var. bunlar da ayrı kimlikler. Kim nereden bağlanmış...
SALDIRI ORGANİZE İSE ARKASINDA KİM VAR?
Kaynağına ulaşabiliyorsak suç ve suçluda başarılı oluruz. Burada masum ifade özgürlüğü gibi duran, aile hayatına müdahale niteliğinde olan saldırılara baktığınızda çoğu zaman örgütlü olduğunu görüyoruz. Sayın Soylu'nun yaklaşımı önemli. Bu bir iç güvenlik meselesi. Saniyeler içinde internet ortamında işlenen suçun IP ya da IMEI'den hangi ülke merkezli, nasıl troller yönetildiği de sıkı takip ediliyor. Bunları yasal çerçeveye oturtmak suretiyle yol almamızı sağlayacak.
YORUMLAR